İSMAİL
Siz/ Bugün öğle arası yemek yiyelim
Siz/ İşlerimi hallederim
Siz/ Nereye gitmek istersin
Sadem/ Yaa İsmail skskksjsjs
Sadem/ Gideriz işte bir yere :)
Siz/ KDBDKSKAKSKDK
Siz/ Çok heyecanlandım lan
Sadem/ kddjksksndndkel
Sadem/ Ben hastaneden çıkcam birazdan öğlen gelirim
Siz/ Gitme
Sadem/ Ne
Siz/ Akşam çıkarız birlikte
Siz/ Eve bırakırım seni
Siz/ Biraz daha keyif yap boşver evi
Siz/ Evde işin mi var
Sadem/ Yok aslında tamam
Sadem/ Biraz daha keyif yapıyım ksksks
Siz/ KSBDKWKSKSK
Sadem/ Sen ne yapıyorsun oyalamayım seni
Siz/ İmza işleri sıkıntı yok
Siz/ Birkaç hastamı kontrol edecem
Siz/ Öğle arası olur zaten
Sadem/ Tamam kolay gelsin :)
Siz/ Sağ ol gülüm
Sadem/ Oha
Siz/ OSNDKSLAMSNKW
Telefonu cebime atıp gülerek başımı kaldırdım. Hemşire kızlar birbirini dürterek kıskıs gülüyordu. Biri dosya uzatıp boğazını temizledi.
"Hocam bunu unutmuşum."
Başımı salladım. Dosyaların işlerini hallettikten sonra ordan ayrıldım. Hastaları kontrol edelim bakalım.
...
MÜGE
"Kahve çok güzel olmuş vallahi." deyip bir kere daha höpürdettim. Hizmetli abla gülerek yanıma oturdu.
"Afiyet olsun, canım. Yorgunluğun üzerine iyi gidiyor."
Başımı sallayıp gülümsedim. Gözlerimi kahveme çevirdiğimde telvesine kadar içtiğimi fark ettim. Acıktım galiba.
"Koridorları paspaslayacağım şimdi. Kalkıyorum canım. Sen fincanları bırak, ben hallederim."
Fincanı tezgahın üzerine bırakıp bana döndü. Elimin tersiyle ağzımı silip hafifçe güldüm.
"Kolay gelsin abla sana. O iş bende, hallederim ben."
Şirince gülümseyip yanağımdan makas alarak çıktı personel odasından. Vakit kaybetmeden yerimden kalktım. Hem mutfak hem oda burası. Rahatmış.
Fincanları güzelce köpükleyip yıkadıktan sonra sepete kapadım. Mis mis.
İki yaprak peçete koparttım. Elimi kurularken bir taraftan da odayı inceliyordum. O sırada telefonumdan gelen seslerle duraksadım. İsmail...
İsmail/ Son anda bir hasta çıktı
İsmail/ Ona bakıp geliyorum
İsmail/ Sıkılmadın değil mi
İsmail/ Ne yapıyorsun
Siz/ Tamam ya sen hastana bak
Siz/ Yok keyfim yerinde
Siz/ Az önce kahve höpürdettim
İsmail/ Ne
İsmail/ Sen nerdesin
Siz/ İkinci katta personel odasındayim
Siz/ Çok tatlı bir abla bana kahve yaptı
Siz/ Lafladık biraz
Siz/ Burası harika İsmail
İsmail/ Lan kejebekekmskdkekek
İsmail/ Sen ne ara oraya gittin
İsmail/ Çık yukarı geliyorum
Siz/ Tamam çıkıyorum ya bak hastana sen
Siz/ Karnım acıktı zaten
İsmail/ Tamam hastama bakıp geliyorum yeriz
İsmail/ Görüşürüz
İsmail/ Ben gelene kadar yaramazlık yapma
Siz/ Aşk olsun ne yaramazligimi gördün :(
İsmail/ Asma yüzünü :)
İsmail/ Şaka yaptım şaka
Siz/ Şoko yoptom şoko
İsmail/ KDBDİSMSKSBSKAK
...
İsmail/ Bütün aksilikler bugünü buluyor
İsmail/ Acile hastalar geliyor oraya geçiyorum
İsmail/ Sen karnını doyur ben gecikecem
Siz/ Tamam İsmail dert etme
Siz/ Bir şeyler yemedin değil mi :(
İsmail/ Asma yüzünü
İsmail/ Bütün yeme zevkim kacti zaten
İsmail/ Seninle yeme hayalim vardı
İsmail/ Lan üzüntüden yorgunluğumu bile hissetmiyorum
Siz/ Uff kaçmıyorum ben İsmail
Siz/ İşine bak sen yine görüşmeyi yaparız
İsmail/ Tamam kaçma bi yere
İsmail/ Ye bir şeyler aklım sende kalmasın
Siz/ Batuhancığımla yiyorum şimdi
Siz/ Annesi yemek yapmış gel dedi
İsmail/ Batuhancığın mı
Ağzıma kaşıkla verdiği kısırı yiyip ağzımı sildim. Minik dişlerini göstererek gülümsüyordu bana. Fotoğraf gönderelim.
"Fotoğraf çekilelim mi?"
Başını hızla sallayıp yanıma sokuldu. Dişlerimizi göstererek fotoğraf çekildik. Çok tatlı çıktık. Gönderdim.
Siz/ Sana benziyor tipine bak
İsmail/ KDGEJSMSKLSJDKSKKE
İsmail/ Lan çok tatlısınız
İsmail/ Ağlasam mı gülsem mi bilemedim
Siz/ Gül gül jsjjsjs
İsmail/ KDBDKSKSJSK
Siz/ Sen acile gelmedin mi daha benimle mesajlasiyorsun
İsmail/ Hastalar geldi şimdi
İsmail/ Afiyet olsun size görüşürüz
İsmail/ Seni seviyorum
Siz/ Sende iyice alıştın he :)
İsmail/ KDHDKSLSKDK
...
İsmail/ İşim bitti geliyorum nerdesin
Siz/ Odamdayım nerde olcam
Siz/ Uslu uslu oturuyorum
İsmail/ ELDNSKSKJEJSHRJA
İsmail/ Tamam kapıyı çalmadan giriyorum o zaman
Siz/ skksnskksksjrhhs
Koltuğun üzerindeki saklama kaplarını açtım. Batuhancığımla yerken İsmail'e de ayırdık.
"Yataktan çıkmışsın."
Başımı kaldırdım. Gülen gözleriyle bana bakıyordu. Minicik gülümsedim.
"Hoş geldin. Batuhancığımla ayırdık sana."
Güldü. Yanıma oturduğunda elinde poşet fark ettim. İçinden yiyecekler çıkardı.
"Sensiz boğazımdan geçmedi." dedi gülümseyerek. Buğulanan gözlerimi yemeklere çevirip hafifçe güldüm.
"Bunları yersem patlarım. Teşekkür ederim."
Gözlerimi kırpıştırıp önüne çatal kaşık bıraktım. Başımı kaldırdığımda göz göze geldim. Çok derin bakıyordu bana. İçimi okuyor gibiydi bakışları. Gözlerimi gözlerinden çekemedim. Kalbimin sert atışlarını hissediyorum. Pencereden akan soğuk hava üşütmüyordu beni.
"Doldurma gözlerini hemen." deyip gözlerini kaçırdı. Sertçe yutkundum. Çok sıcakladım.
"Her ne kadar öğle yemeği yiyemesek de akşam yemeği olmuş oldu." deyip hafifçe güldü. Gözlerini yemeklerden ayırmıyordu. Elindeki kaşığı ne yiyeceğinden emin olamamış gibi sallıyordu. Benden farksız olduğundan eminim. Bizi bu hâlimizden kurtarmak istiyordu.
"Batuhan kanser tedavisini başarıyla tamamlamış. Annesi de küçük kutlama yapmak istemiş. Odama giderken dikkatimi çekti balonlar falan. Sonra elimden tutup kutlamaya dâhil etti beni." deyip hafifçe güldüm. Başını kaldırıp gülen gözleriyle bana baktı. Gülümsedim.
"Çok tatlı çocuk." deyip sırıttı. Aklıma bugünkü mesajlaşmamız geldi. Elime poğaça aldım. "Aynı sen." dedikten sonra poğaçadan ısırık aldım. Benim gibi poğaça aldı eline. Sırıtıyordu.
"Tatlıyım yani?"
"Poğaça çok tatlı." dedim gülerek. Gözlerini kıstı. Omuz silktim. Çocuk gibi önüne dönüp karşısına odaklanmış hâlde poğaçasını yemeğe devam etti. Gülmemek için dudaklarımı bastırdım. Alındı mı yani?
"İsmail..." dedim gülerek. "Bak bana."
"Poğaça çok tatlı." dedi bastıra bastıra. Güldüm.
"Ağlarım bak." dedim sırıtarak. Başını bana çevirdi. Birden gülmeye başladık. Temiz delirdik.
Kısırdan bir kaşık aldım. İnatla önümden alıyordu. "İsmail..." dedim uyarır sesle. Sesini incelterek beni taklit etti. Güldüm. Sen gerçek misin?
"Ya tamam en az poğaça kadar tatlısın. Oldu mu?"
Uzunca güldü. Şapşal ya.
"Oldu." dedi gülüşleri arasından. Gözlerimi devirip güldüm.
"Sen de en az benim kadar tatlısın."
"Öyleyim tabii. Harikayım." dedim gülerek. Çok heyecanlandım ama belli etmiyorum. Sırıttı.
"Şımarma hemen. Ye önündekileri."
Yüzümü buruşturup birkaç yudum meyve suyu içtim. Gülüyordu.
Aklıma gelenle gülümsedim. Nasıl başlayacağımı bilemesem de gözlerimi yüzüne çevirdim. Meyve suyunu içiyordu.
"Evlilik görüşmesi yapalım mı?"
Öksürmeye başladı. Ayy ne oluyor?
Hemen ayağa kalktım. Ne yapacağım ben?
"İsmail! İyi misin ayy! Hastaneye gidelim. Dur hastanedeyiz. Biz daha evleneceğiz ölme!"
Sertçe öksürüp gülmeye başladı. Delirdi galiba.
Kalbim korkudan çarparken gözlerim sulandı. Gülmekten yaşaran gözlerini bana çevirdiğinde gülüşü dondu. Burnumu çektim. Ayağa kalktı. Tedirgince gözlerime bakıyordu.
"Müge... İyiyim ben-"
"Aklıma gördüğüm rüya geldi. Ben de iyiyim. Hadi oturalım." dedim beklentiyle ona bakarken. Mutsuz olmak istemiyorum.
"Yanındayım ben Müge. Bir şeyim yok. Birden evlilik görüşmesi deyince heyecanlandım. Ondan oldu. Seninle evlenmeden ölmek istemiyorum." deyip hafifçe güldü. Kaşlarımı hafifçe çattım.
"Ölmek deyip durma, İsmail. Kendimi kötü hissediyorum."
"Elbet öleceğiz, bunu biliyorsun. Ne kadar ömrümüz varsa o kadar yaşayıp gideceğiz. Korkularınla yüzleşmeni istiyorum, Müge."
"Amenna..." dedim buğulanan gözlerimle. "Sanırım zamana ihtiyacım var."
"Evet..." dedi güven veren sesiyle. Gözlerimi kırpıştırıp yüzüne baktım. Kızarmış gözleriyle gülümsüyordu. Yutkundum.
"Duygusal yaptın beni." deyip güldü. Gözlerimi kaçırdım.
"Hadi yemeğimizi yiyelim. Sonra uyursun."
Gözlerimi gözlerine çevirdim. Beklentiyle bana bakıyordu.
"Eve gitmeyecek misin? Hastanede kalmayacaktık."
"Doğru." deyip güldü. "Kafam gitti benim."
Hafifçe güldüm. "Yemek yiyelim o zaman." diyerek yerime oturdum. Yerine geçti. Gözlerinin içi gülüyordu. Meyve suyundan içip heyecanla yerimde kıpırdandım. Gülümsüyorum.
"Sonra evlilik görüşmesi yaparız."