boşluk (texting)

By Tardela

10.2K 1.4K 986

Kendini boşlukta hissedip evden çıkmak istemeyen dolu gözlere ithaf edilmiştir. Boşlukta olmak her güzelin ha... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
27
28
29
30
31
32
33 - Final

26

266 43 35
By Tardela

İSMAİL

Söz verdim. Bırakmam, dedim. Gözleri kapalı. Zayıf bedeni çok güçsüz duruyor.

Bırakmam, dedim.

Hemşire hırkasının kolunu yukarı doğru sıyırdığında buğulanan gözlerimi yüzüne çevirdim. Serum için damar yolu açılıyor. Canın acıyor mu?

"Hocam siz gidebilirsiniz. Serum kendine getirecektir. Sizi haberdar ederim."

"Bırakmam, dedim."

Sesim fısıltıdan farksızdı. Yanaklarımdan süzülen yaşlarla yutkundum. Bırakmam, dedim.

"Hocam kendinize gelin! Size ihtiyacımız var."

Kolumda hissettiğim baskıyla irkildim. Berkay, çatılmış kaşlarıyla bana bakıyordu. Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım.

"İsmail kendine gel. Şu an acilde kalabalıksın. Girmen gereken ameliyat var."

Kolumu çektim elinden. Kaşlarımı çattım. Birkaç adım geriledi.

"Git hastalarına bak. Ameliyatlarımın çetelesini mi tutuyorsun sen?!"

"Yanlış anlıyorsun, dostum. Şu an iyi düşünemiyorsun. Serumlu kızda takılıp kaldın. Hemşireyi duymuyorsun bile. Aranızda duygusal bağ var anladığım kadarıyla ama-"

"Lan var yok sana ne! Git işine! Ne yaptığımı biliyorum ben. İşimi öğretmeye kalkışma bana!"

Ağzında bir şeyler geveleyip gitti. Başımı çevirdiğimde hemşire dikkatini bana vermiş hâlde duruyordu. Gözlerimi Müge'ye dokundurmamaya çalışarak konuşmaya başladım. Yoksa burdan ayrılmam zorlaşacak.

"Bir saat sonra ameliyata gireceğim. Uyandığında ameliyatta olduğumu söyle, lütfen. Kolay gelsin."

"Tamam hocam."

Acilden çıktım. Buğulanan gözlerimi kırpıştırıp adımlarımı tuvalete çevirdim.

"Hocam!"

Duyduğum sesle adımlarım yavaşladı. Gülşah koşarak bana doğru geliyordu. Aklıma gelenle adımlarımı sabitledim. Nefes nefese kalmış hâlde yanıma geldi.

"Hocam gireceğiniz ameliyat-"

"Gülşah bugünkü ameliyata sen girmeyeceksin. Bunu konuştuk seninle. Arkadaşlarından birini seçtim."

Başını salladı durgunca. "Peki hocam."

"Rahat bir başörtü, sıcak tutacak uzun kollu üst ve alt giysi istiyorum. Small beden olsun."

Çorap?

"Hocam ben anlamadım. Şimdi neden istiyorsunuz ki bunları? Annenize desem anneniz bu sabah yola çıktı, dediniz. Kardeşiniz de yok ki. Eşiniz desem o da yok-"

"Çorap..." Durdum. Aval aval bana bakıyordu. Derin nefes alıp verdim. Çok konuşan bir asistanım var.

"Acilde Gülnaz Hemşire var. İsmail Hocanın hastası varmış, onun için dersin. Bunları Gülnaz Hemşireye ver o halleder."

Başını salladı heyecanla. Düşünceli hâle büründüğünde kısa nefes çektim içime. Neyi anlamadın?

"Rahat başörtü... Uzun kollu üst ama sıcak tutacak... Alt da olacak ve o da sıcak tutacak. Son olarak çorap. Small beden." dedi zafer kazanmış gibi gülümseyerek. Ona bakmayı sürdürdüğümde hemen yanımdan ayrıldı. Başımı iki yana sallayıp tuvalete doğru ilerledim. Biraz sarsmak lazım.

...

MÜGE

Gözlerimi araladığımda bir odanın içindeydim. Kendimi sebepsizce iyi hissediyorum, dinlenmiş.

Aklıma gelenlerle yerimde kıpırdanırken kolumda hissettiğim acıyla başımı koluma çevirdim. Serum mu o?

"Merhaba Müge Hanım. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

Odaya ne ara girdiğine anlam veremediğim hemşire, gülümseyerek bana bakıyordu. Yerime sindim.

"İyi hissediyorum." dedim cevap vermediğimin farkına vararak. Yanıma geldi ve serumu kontrol etti. Serumu çıkartırken kolum acıdı. İyiyim ya ben.

"İsmail Hoca ameliyatta şu an. Bunları sizin için gönderdi." deyip poşet uzattı bana. Elinden aldım.

"Ameliyattan ne zaman çıkar?"

"Bilmiyorum." dedi düşünceli hâlde. Başımı salladım. Gözlerim poşete gidip gelirken hemşirenin sesiyle duraksadım.

"Siz acilden giriş yaptınız. İsmail Hoca odaya almamızı istedi sizi. Siz dinlenin."

Hemşire memnun hâlde odadan çıktığında şaşkınca arkasından bakakaldım. Hemşire, İsmail Hoca dedikçe yüzü gerildi. Anlam veremedim.

Gözlerim poşete giderken kapının tıklatılmasıyla irkildim. Hırkamın şapkasını başımda düzeltip seslendim. "Gel."

"Merhaba. Ben İsmail Hoca'nın asistanıyım. Sizinle ilgilenmemi istedi."

Başımı salladım dalgınca. Bu kız, Gülşah.

"Sizi tanıyor muyum ben? Yüzünüz çok tanıdık geliyor." dedi sevecenlikle. Minicik gülümsedim.

"Hastaneye gelmiştim önceden." deyip gözlerimi poşete çevirdim. Poşetin içine baktığımda giysi vardı. Yazma ve çorabına kadar düşünülmüş.

"İsmail Hoca söyledi almamı. Bir de eksik bir şey olursa bana söyleyebilirsiniz."

Başımı salladım. Herkes İsmail'den bahsediyor ama kendisini göremiyorum. Allahım sen koru onu.

"Ameliyattan ne zaman çıkar? Hemşire ameliyatta olduğunu söylemişti." dedim buğulanan gözlerimle. Burnumu hafifçe çektim.

"Bitmek üzeredir." dedi telaşla. "İsmail Hocanın eli hızlıdır. İsterseniz üzerinizi değiştirmekte yardım edebilirim size."

Elimin tersiyle yanağımı silip başımı salladım.

"Serumdan kolum ağrıyor da. Teşekkür ederim." Durdum. Aklıma gelenle gözlerimi kocaman açtım. Kafam gitti benim.

"Saat kaç ki?"

...

İSMAİL

Sırtıma önlüğümü geçirip odamdan çıktım. Ameliyat sorunsuz geçti, çok şükür. Bir an önce Müge'yi görmek istiyorum.

Odasının önüne geldiğimde kalbim yerinde durmuyordu. Derin nefes alıp verdikten sonra kapıyı tıklattım. İçerden ses gelmemesi beni telaşlandırırken uyuma ihtimalini düşündüm. Yavaşça kapıyı araladım.

İçeriye geçtiğimde pencereden süzülen ay ışığı az da olsa odayı aydınlatıyordu. Kapıyı kapattım.

Yatakta ellerini iki yanına bırakmış hâlde uyuyordu. Üzerinde kalın denebilecek giysileri gördüğümde gülümsedim. Başını özenle örtmüştü, bir tane saç teli bile gözükmüyordu. Yanına yaklaştım.

Üzerindeki örtü yataktan sarkmış, düşmek üzereydi. Uyanmamasına özen göstererek örtüyü tutup omuzları kapanacak şekilde getirdiğimde irkilmesiyle yutkundum. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu.

"İsmail..." dedi ifadesi normal hâline dönerken. Gözlerini doldurdu hemen. Yerimden doğrulup sandalye çektim yanına. Bana doğru döndü yatakta. Kendini bırakma, İsmail.

"Pembe sana çok yakışmış." dedim üzerine küçük bir bakış atıp gülümseyerek. Gözlerini yüzümden ayırmıyordu. Ona bugünü hatırlatsam ağlayacak gibi bir hâli vardı. Ne söyleyeceğimi şaşırmış hâldeyim.

"İsmail ben rüyada değilim değil mi? Yanımdasın?"

Buğulanan gözlerimle başımı eğdim.

"Cimcikle istersen kendini." dedim gülerek. Dediğimi yaptı. Başımı hızla kaldırdığımda buruşturduğu yüzüyle karşılaştım. Yaramazlık peşinde koşan küçük kızlar gibi duruyordu. Çok sevilesi.

Gözlerini bana çevirdiğinde gülümsedi. Gözleri parıldıyordu. Hissettiğim kalp atışlarımla yutkundum.

"Gerçekmiş. Sen ölmedin. Yanımdasın. Bırakmadın beni." dedi heyecanla. Kaşlarımı çattım.

"Yanındayım. Bu düşünceleri at kafandan. Neyse daha iyi misin?"

Buğulanan gözleriyle gülümsedi. "İyiyim ya ben. Serum çok iyi geldi. Böyle her gün alsam olur mu?"

Güldüm. "Yok, olmaz. Senin ilacın o değil. Bir kere aldın yeter."

"Tamam." dedi gülerek. "Sen öyle diyorsan."

Elinin tersiyle gözünü silip gülümsedi. Parıldayan güzel gözlerini benden ayırmıyordu. Gülerek başımı çevirdim. Kalbim bugün fazla yoruldu.

"İsmail..." dedi kocaman gülümsemesi ile. "Sen evine gitsene. Bekleme burda. Çok yorgun gözüküyorsun. Ben de yarın çıkarım burdan. Yatak çok rahatmış vallahi biraz keyif yapmak istiyorum. Olur değil mi?"

Beklentiyle bana bakıyordu. Arkama yaslanıp güldüm. Eski neşemizdeyiz.

"Bu gece burdasın zaten. Ben de eve gidemem, nöbetim var. İstediğin gibi keyif yapabilirsin." deyip tekrar güldüm. Gülümsedi.

"Anladım. Kolay gelsin sana. Ne zaman gideceksin?"

Saatime baktım. Gitsem iyi olacak.

Cebimden telefonunu çıkartıp ona uzattım. Elimden aldı.

"Ben şimdi gidiyorum. Bir sıkıntı olursa mesaj atarsın bana. İyi uykular. Yarın görüşürüz."

Düşünceli hâlde başını salladı. Kaşlarımı çattım.

"Neyin var?"

"Çok yorulmaz mısın?" dedi bir anda. Gözlerini kaçırdı. Utangaç hâline gülümserken gözlerini bana çevirmesi üzerine boğazımı temizledim.

"Ben alışkınım. Nöbetten sonra uyurum. Benden habersiz hastaneden çıkmıyorsun."

"Tamam, çıkmam. Kolay gelsin." dedi huzursuzca. Hafifçe çattığı kaşlarıyla gözlerini telefonuna sabitledi. Çocuk gibiydi. Sırıtıyorum.

"Kaşlarını çatma." dedim gülerek. Gözlerini gözlerime çevirdi.

"Çatmıyorum ki. Hadi gitsene. Hastaların bekler."

Gülerek ayağa kalktım. "Çatıyorsun. Gül de gideyim."

"Bak hâlâ aynı şeyi yapıyorsun." deyip yerinde kıpırdandı. Utandı.

"Ne yapıyorum?"

"Utandırıyorsun. Ben her şeyin farkındayım."

Başımı iki yana sallayıp güldüm.

"Gidiyorum ben."

"Utandırmasana." dedi yüzünde yakaladığım gülümseme ile. Odadan çıkarken gülerek konuştum. Gülüyordu.

"Otondormosono."











Continue Reading

You'll Also Like

1.2M 91.2K 51
0526******: Hocam inşAllah bu evde kalma sorunsalım biterse nikahımı kıyar mısınız? Hoca Efendi: Ne? 0526******: Nikah diyorum hocam, kıyar mısınız? ...
292K 14K 46
Kızımız Ceren.Hepimiz gibi o da bir korecandı.Her şey Güney Kore'de kazandığı üniversite ile başladı.Bakalım kızımızın başına neler geldi ? -Çünkü se...
3.5M 200K 36
Kız kardeşinin hatası yüzüden ceza alan ve ailesinden veto yiyen Rojbin, parasız pulsuz bilmediği bir şehre sürgün edilir. Tabi bu sürgüne ek deli do...
18.4K 1.2K 38
*Kitap Kapağı*-*@Rahimemine *Kafa dağıtmak için yazıyorum...! #YARIMFİNAL Seni görmedim? Görmedin mi görmek ist...