PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\

By Maysa_58

5.5M 307K 54.6K

🌹 Genç adam, karşısında melekleri kıskandıracak derece güzel olan karısına doğru adım attı. Tam önünde durdu... More

~Tanıtım~
~1.Bölüm~
~2.Bölüm~
~3.Bölüm~
~4.Bölüm~
~Gelecek bölüm Alıntısı~
~6.Bölüm~
~7.Bölüm~
~8.Bölüm~
~9.Bölüm~
~10.Bölüm~
~11.Bölüm~
~12.Bölüm~
~13.Bölüm~
~ Şahan & Yağmur ~
~14.Bölüm~
~15.Bölüm~
~16.Bölüm~
~Şahan & Yağmur 2~
~17.Bölüm~
~18.Bölüm~
~19.Bölüm~
~Senem & Barut Karadağlı~
~20.Bölüm~
~21.Böüm~
~22.Bölüm~
~23. Bölüm ~
~24.Bölüm~
~25.Bölüm~
~26.Bölüm~
~27.Bölüm~
~28.Bölüm~
~29. Bölüm ~
~30.Bölüm~
~31.Bölüm~
~32.Bölüm~
✨Kesit✨
~33. Bölüm~
~34.Bölüm~
~35.Bölüm~
~36.Bölüm~
🍬 Bayrama özel bölüm 🍬
~37.Bölüm~
~38. Bölüm~
~39.Bölüm~
~40. Bölüm~
~41. Bölüm ~
~42. Bölüm ~
~43.Bölüm~
~44.Bölüm~
~45. Bölüm~
~46.Bölüm~
~47. Bölüm~
~FİNAL BÖLÜMÜ~

~5.Bölüm~

157K 7.1K 2.1K
By Maysa_58

Oy verdiyseniz okumaya geçebilirsiniz. Umarım beğenirsiniz 🌸

Yasemen hanım, oğlunu kucağında sağa sola doğru sallamaya başladı. Çok huysuz bir oğlu vardı! Altıncı ayına yeni girdiği için sürekli, ağlıyor ve mızmızlanıyordu. Kaynanasının dediğine göre diş çıkarıyordu ondan bu kadar huysuzdu. Ama oğlunun bu denli huysuz olması onu rahatsız ediyor muydu? Asla! Bu ağlama sesini, beş sene hayal etmişti. Aksine mutlu oğlu ağladıkça, o ağlama sesini duydukça mutlu oluyor ve Allah'a her gün şükür ediyordu. Yasemen hanım, oğlunun uyumayacağını anlayınca kucağından indirdi ve yatağın üzerine koydu. Kolları resmen iflas bayrağını çekmişti. Zaten bu geceki, sözde her yere koşturmaktan yorulmuştu.' Gülhanım mutlu olsun da, hep yorulurum' dedi içinden. Ve kendisinde geçip oğlunun yanına yattı. Küçük Mehmet, ellerini havaya kaldırıyor, bağırıyor kendi halinde gülüyordu. Yasemen hanım, oğlunun bu hallerine yüzünde tebessüm izliyordu. Lakin biri daha vardı onların bu haline tebessüm eden. Cengiz ağa! Odanın kapısının pervasına dayanmış oğlu ve can parçası karısını izliyordu. 'Çok şükür' dedi içinden çok şükür Allah'ım bugünü bana gösterdiğin için. Daha sonra ağır ağır adımlara yatağa yaklaştı ve karısının yanağına öpücük kondurdu. Yasemen hanım, refleks olarak sıçramıştı. Sonra hemen yüzünde bir gülümseme oldu. Uzandı ve oda kocasının yanağına öpücük kondurdu. Cengiz ağa uzandı ve oğlunun diğer tarafına yattı.

- Şu manzarayı, şu anı yaşamak en büyük hayalimdi. Çok şükür." Dedi Cengiz ağa oğlunun elini tutup öperken,

- Çok şükür ağam. Çok şükür Rabbim bize bu anı yaşattı." Dedi o dönem yaşadıklarını hatırladı. Her gittiği yerde, kısır, bir adama çocuk vermedi. Yakında üzerine kuma gelir. Gibi sözler duymuştu. Ve Kuma! Aşiret kaç kere demişti, Kuma al diye, ama Cengiz ağa almam demişti. Karımın üzerine çocuk içinde olsa, ağalık içinde olsa başka bir kadın almam demişti. Bu konuda ailesinde onun arkasında durmuştu. Kaynanası Evin hanım. "Rabbim size bir evlat vermiyorsa, vardır bi bildiği" demişti. Sabır et sen, duaların elbet kabul olacak demişti. Ve olmuştu beş senenin sonunda ona bir evlat nasip etmişti Yüce Allah.

- Birde, geceleri uyuysa aslında iyi çocuk eşek sıpası" dedi gülerek Cengiz ağa. Karısına hasreti kaç zamandır. Birde araya Gülhanım'ın evlilik olayları girince iyice karısından hasret düşmüştü. Yatmadan yatmaya görüyordu.

- Birazdan uyur ağam. Bugün çok yoruldu gezmedik kucak bırakmadı. Bir ara Yusuf Ağa'nın kucağında idi." Dedi Yasemen hanım, gecenin sonlarına doğru Yusuf ağa almış kucağına bolca sevmişti. Tabiki görümcesi Gülhanım'da o anları hayran hayran izlemişti. Daha sonra bununla ilgili Gülhanım'la dalga geçecekti tabikide!

- Gülhanım'ın evliliği konusunda içim öyle rahat ki, bilirim, tanırım Yusuf ağayı ona birgün kötü söz söylemeyecektir." Cengiz Ağa'nın cümlesinde hüzün vardı. Bacısı resmen evleniyordu. Gözünün nuru, konağın hiç küçük kızı büyümüş evleniyordu. Bir ağabey için en zor durumdu. Yasemen hanımda kocasını onaylarcasına başını salladı ve o ince uzun koluyla hem kocasını hemde biricik oğlunu sarmıştı. Anında kocası da tebessümle sarılmasına karışıklık vermişti...

~~~~~

Parmağında ki, yüzüğe baktı Gülhanım kalbi hala küt küt, atıyordu. Resmen evliliğe ilk adımı atmıştı. Yüzünde şapşal bir gülümseme oldu. Üç gün sonrası, için büyük nişan için sözleşmişlerdi. Ondan sonra düğün tarihini belirleyeceklerdi. Giyeceği bindallının, gelinliğin, modelleri, renkleri herşey kafasında belliydi. Yıllarca bu anın hayalini kurmuştu. Telefonun sesini duymasıyla, düşüncelerinden sıyrıldı ve yatağın kenarında duran komodine uzanıp telefonunu aldı. Azra'dan bir sürü mesaj gelmişti. Sözde çektiği fotoğrafları atmıştı sanırım. Daha sonra gördüğü numara ile heyecanlandı. Yusuf Mirza'ydı. Profil resimde yine her zaman ki gibi takım elbisesi fotoğrafı vardı.

05**********; Uyudun mu?

Hemen rehbere girdi ve kayıt etti numarasını. Gecenin sonunda Ayşe'ye vermişti numarasını ondan almış olmaydı. Zaten mesaj bekliyordu ama sabah gelir sanmıştı..

Gülhanım;
"Hayır"

Yazıp gönderdi heyecanla

Yusuf Mirza;
" Yâdem, nişanı bizim çiftlikte yapmak istiyor. Hem değişiklik olur diye, hemde alan geniş diye. Senin için uygun mudur?"

Yâde Zelal'e bugün tanışmıştı. Herkesin karışsın da titrediği kadın, ona öyle güzel yaklaşmıştı ki, anlından öpmüş, koluna da üç adet altın bilezik takıvermişti.

Gülhanım;
" Benim için uygundur. Ama yarın sabah birde bizimkilere sorayım. Ona göre ben cevap yazarım."

Fikrini sorması hoşuna gitmişti. Kibar adamdı Yusuf Mirza ve bunu bugün zaten herkese göstermiş ve kahve tepsisine gül bırakmıştı. Tepsiye gül bırakmak demek 'Benimde kızınız da gönlüm var.' Anlamına geliyordu. O gülleri hepsinin kurutup, güzel bir dekorasyon yapmak istiyordu Gülhanım. Yatak odasının en güzel köşesine koyacağı birşey yapmak istiyor ve ortasında Yusuf Mirza'dan ilk buluşmada aldığı çiçeği koymak istiyordu. Ama bunları yapmak için nişanı bekliyordu. Çünkü nişan günüde canlı çiçeği olacaktı. Nikah çiçeğini sahte alacaktı birtek. Yusuf Mirza'dan mesaj geleceğini anlayınca küskünce dudaklarını büzdu ve telefonunu komodinin üzerinde koydu. Daha sonra o yorgun bedenini mutlulukla uykuya teselim etti.

~~~

Her zaman olduğu gibi yine erkenden kalkmıştı Payedâr konağının halkı. Nişan ve düğün bahanesi ile eve birsürü çalışan gelmiş oradan oraya koşuşturuyorlardı. Tabiki bu durumdan en çok memnun olan kişi evin kızı Ayşe'ydi! Hiçbir işe yardım etmesine gerek yoktu. O yüzden bol bol telefonla oynayıp, sevdiği ile konuşuyordu. Zaten ev işi yapmaktan hoşlanmazdı. Anası ne kadar bir kaç iş öğretmek istese de o hep bir bahane bulmuş kaçmıştı. Sevmiyordu ! Zorlama yapacaktı ? Hayır. Hem ne demişti sevdiği ona elini, sıcak sudan soğuk suya sokturmam demişti. O yüzden rahatı sevdiği adama güveniyordu. Yüzündeki aptal gülüş ile önündeki meyve suyundan bir yudum aldı ve arkasına yaslandı. Konağın terasında oturmak ona terapi gibi geliyordu. Derken bağırma sesi duydu sonra yutkundu. Tüm neşesi kaçmıştı!

- Kim açtı lan Yâdem'e tiktok hesabı? Hangi aptal açtı?" Diye adeta bağırıyordu Şahan Ağabeyi. Korkuyla yutkundu, çünkü tiktok hesabını kendisi açmıştı ama Yâdesi demişti! Onun hiç bir suçu yoktu. Ama gelde bunu şimdi Ağabeyine anlat. Derken Ağabeyinin buraya doğru geldiğini gördü. Aha şimdi ölmüştü!

-Bendeki de soru! Tabiki Ayşe hanım açtı bu hesabı değil mi?" Diye burunundan soludu. Yetmiş beş yaşında idi bu kadın yetmiş beş! Oturup namaz kılması yaşlarda neler yapıyordu? Tesadüf eseri görmese o uygulamayı ulan! Tüm Mardin gülerdi Yâde'sine birdaha kimse ciddiye almazdı! Derken o ela gözleri korkuyla ona bakan bacısın buldu. Tıpkı yavru bir ceylan gibi olduğu yere sinmiş ve korku dolu gözlerle bakıyordu bu da demek oluyordu ki! Şahan düşündüklerin de haklıydı!

- Senin bacaklarını kıracağım Ayşe!" Dedi öfke ile bacısına doğru gidiyordu ki, duyduğu sesle olduğu yerde kaldı. Ağabeyi Yusuf'un o gür sesini duydu.

- Yavaş! Şahan ağa yavaş! Sen kimin bacaklarını kırıyorsun?" Ayşe hemen sindiği yerden kalkmış ve Yusuf ağabeyinin o güçlü kollarına sığınmıştı. Manevi Babasının kollarına her daim onun için Yusuf ağabeyi önce gelirdi. İkiz ağabeylerinide severdi ama Yusuf onun için bambaşka biridi. Babası yerine koymuştu onu, düştüğünde ilk o kaldırmış, ağlasa ilk o göz yaşlarını silmişti. Yusuf ağa kollarına sığınan bacısının başının üzerine öpücük kondurdu.

- Ağabey Yâdem'e, tiktok hesabı açmış. Aşiretten biri görse ne deriz?" Dedi sinirle hala bacısına bakarken. Ayşe hemen kendini koruma moduna geçmişti.

- Ağabeyim Vallahi! Yâdem ben video izlerken görmüş. "Bende, dizilerimin tekrarını izlemek istiyorum canım sıkılıyor. Sen indir tüm sorumluluk benim" Dedi ben ondan indirdim." Dedi sesini sona doğru kısmıştı. Yusuf Mirza içinden sabır çekti, Yâdesi resmen onu deli etmek için vardı.

-Ulan gerizekalı madem indiriyorsun. Bari hesap açma lan! Zelal Payedâr diye niye hesap açıyorsun?" Dedi Şahan, ama hata onlardaydı ne diye son model telefon alıyorlardı ki Yâde'sine? Tuşlu telefonların suyu mu çıkmıştı?

- Düzgün konuş Ayşe ile birdaha seni bu konuda uyarmam. Ayşe sende al ağabeyinin elinden telefonu sil o hesabı ve uygulamayı birdaha öyle saçma sapan işler yapmayın!" Dedi sert çıkarmaya özen gösterdiği sesiyle. Ayşe başını olumlu anlamda salladı ve ağabeyinin kollarından çıkıp, korkarak Şahan'ın yanına gidip Yâde'sinin telefonunu aldı. Şahan hala ona öfkeliydi. Derken elinde baston ile Yâdesi girmişti terasa arkasından hemen Şahin ağabeyi girmişti.

- Sabah sabah, it eniği gibi bağırıp durmaktan başka hiç bir iş bilmiyorsunuz." Dedi geçip sedire otururken.

- Bağırtma o zaman Zelal Kadın! Senin ne işin var o dandik uygulamalarla? Oturup namazını kılıp, kuranı kerim okusana ." Dedi Yusuf Mirza, siyah gözlerini kısıp.

- Seni görende başın secdeden kalkmıyor sanacak. Yusuf ağa, sanane benim ibadetlerimden. Ben hepsini çok şükür yapıyorum." Dedi Kendinden emin tavırla, ne vardı canım tiktok hesabı açmışsa herkes açıyordu. Hem orada birsürü yakışıklı erkekte vardı. Onları izliyordu.

- Al, Yâde sildim o uygulamayı birdaha da hayata indirmem sana uygulama." Dedi Ayşe küskün bir tavırla. Telefonu Yâde'sine uzatırken, geçip yanına otururdu.

- O kara oğlanlar da mı silindi şimdi?" Dedi Zelal kadın! Morali bozulmuştu ne güzel izliyordu kimseye bir zararı yoktu. Üç kardeşte duydukları 'Kara oğlanlar." cümlesi ile kaşlarını çatmışlardı. Kimdi lan bu kara oğlan? Pardon 'oğlanlar ? Derken Ayşe başını olumlu anlamda salladı.

- Kara oğlanlar kim?" Diye sordu Yusuf Mirza ciddi bir tavırla, alacağı her türlü cevaptan deli gibi korkuyordu ama bir yandanda deli gibi merak ediyordu!

- Ünlü birileri ağabey, Yâdem onların değişim videolarını izliyordu."

- Kız Zelal Sultan, sen orda burada erkek mi kesiyorsun?" Dedi Şahin gülerken, Yâdesi tam bir komediydi. Derken Zelal Kadın öfke ile elindeki bastonu fırlatmıştı. Tam ayaklarına gelen baston ile acı içinde bağırdı.

- Terbiyesiz, Yâdesi ile nasıl konuşuyor?" Dedi Zelal kadın, Ama Şahin yine durmamış ve konuşmuştu.

- Yâdem, sen bizi yakında Esra Erola düşürsün." Bu gidişle vallahi çıkarlardı Esra Erola, tüm Mardin'de arkalarından teneke çalardı. Hanım ağa Zelal Payedâr televizyona çıkmış diye.

- Birdaha saçma sapan şeyler yaptığını görürsem. Alırım o telefonu elinden Yâde." Dedi Yusuf ağa tehditle. Şahan'da ağabeyini onaylayan cümleler kurmuştu ve Yâde Zelal el mecbur kabul etmişti. Yoksa Yusuf ağa dediğini yapar alırdı. Telefonu elinden.

- Ağabey yengem, ne dedi çiftlik için sordun mu? Ona göre hazırlayayım çiftliği." Şahan'ın cümlesiyle Yâde'sinin konusu dağılmıştı. Yusuf ağa, sabah aramıştı Gülhanım'ı hem sesini duymuştu hemde dünkü mesajına cevap vermediği için özür dilemişti. Dün sözden gelir gelmez hemen. Dosyaların başına geçmişti o yüzden Gülhanım'a doğru dürüst cevap yazamamıştı.

- Cengiz ağalar kabul etmiş. Nişan çiftlikte olacak, birazdan bende çıkacağım alışveriş için. Çiftlik evi sende." Dedi Şahan başını olumlu anlamada salladı ve İkizi Şahin'in kolundan tutarak aşağı indirmeye başladı. Çiftlik evini tabikide ikisi ayarlacaktı.

- Ağabey bende gelecek miyim?" Diye sordu Ayşe hevesle, belki çarşıda sevdiği adamı görürdü. Bir umutla ağabeyine baktı.

-Geleceksin tabi! Anama da söyle hazırlansınlar. Yâde sende gelecek misin?" Diye sordu Yusuf ağa,başını olumsuz anlamada salladı Zelal kadın. Yusuf ağa şok olmuştu! Çarşıya gidilecekti ve Yâdesi gelmeyecekti öyle mi? Hasta mıydı bu kadın? Yoksa az önce olanlar için kırılmış mıydı? Konu gezmek olunca Yâdesi herkesten önce hazırlanırdı.

- Ben ecnebi yerinden, alacağım Ayşe söylecek o adamlar getirecek elbiselerimi." Dedi

- İnternet Yâde! İnternet Sipariş edeceğim adamlar getirecek." Dedi Yusuf Mirza, içinden sabır çekmekten yorulmuş sabır taşına dönüşmüştü. Bu kadının bilmediği bir şey var mıydı? Her internet sitesini biliyordu.

- Umarım alacakların yaşına uygundur." Dedi İmali bir sesle, Zelal kadın kaşlarını çattı ve torununa baktı. Sabah sabah torunları ne diye üstüne geliyordu?

- Ne varmış yaşımda? Hala güzel ve dinçim. Hem sen kendi yaşına bak! O fıstık gibi kızın yanında babası gibi duruyorsun." Diyerek lafını da sokmuştu. Yusuf Mirza kaşlarını çattı. Tamam Gülhanım'dan on yaş büyüktü ve yanında olgun duruyordu kabul! Ama babası gibi durduğunu düşünmüyordu! Durmuyor değil mi? Gayete güzel yakışıyorlardı, dün bacısı Ayşe'nin çektiği fotoğrafları görmüştü. Gayete yan yana çok güzel duruyorlardı. Yaa ilerde Gülhanım'da böyle düşünürse? Yok dedi içinden yok! Kendisi gayete iyi durumda idi. Ama Yâdesi olacak kadın içine bir kere korku düşürmüştü. Zelal kadın, karşında şekilden şekile giren Yusuf ağaya içinden kahkalar atıyordu. Oh olsundu! O onun yakışıklı erkek görmesini engellerse, oda böyle yaşından vururdu.

~~~~~

Nişan alışverişi tam gaz devam ederken, Ezma hanım koluna girdiği gelini Gülhanım ile gurur ile geziyordu çarşıda. Herkes dönüp Gülhanım'ın güzelliğine bakarken, Yusuf Mirza, deli olmuştu. Kadın, çocuk demez herkes bakıyordu Gülhanım'a şimdi nikahları olacaktı ki, elinden tutup gezecekti tüm çarşısının ortasında kimse dönüp bakmadı derken, aklına gelen düşünce ile gülümsedi. Nikah ya! Nişan gecesi imam nikahı kıysınlardı o zaman düğün alışverişinde tutardı Gülhanım'ın ellerini. Bu konuyu acilen Yâdesi ile konuşması lazımdı. Diline düşecek ve çok fazla dalga geçecekti Yâdesi ama olsundu! İmam nikâhları kıyılsın da istediği kadar dalga geçebilirdi Yâdesi. Ama önce bu fikirini Gülhanım'a sorması lazımdı. Eğer oda kabul ederse, o zaman tamamdı bu iş. Umarım kabul ederdi ve üç gün sonra hem nişan hemde nikahları olurdu...

- Nişanlık, ve diğer eksikler alındı. İstersen aldıklarımızı çiftlik evine gönderelim Gülhanım." Ezma hanım sorusuyla başını olur anlamında salladı. Gülhanım, zaten hepsini üzerine deneyerek almıştı. Çiftlik evinde hazır şekilde giyerdi... Söz için kuaför kabul etmemişti ama Ezma hanım, nişan için ayarlanmıştı kuaför. Oda çiftlik evine gelecek ve orada hazırlayacaktı.

- Ezma hanım, yatak odası takımlarını şimdi alalım yoksa? Düğün alışverişinde mi?" Diye sordu Evin hanım. Gelmişken hepsini hallettsinler istiyordu.

- Önce Gülhanım, yatak odasını görsün ona göre birşeyler alır. Biz şimdilik sadece nişan alışverişini yapalım." Dedi Gülhanım sessizce olan biteni dinliyordu. Ona sorulan soruları, sadece onaylıyordu... Bu durumdan çok hafif şikayetçi idi ama konuşursa yanlış anlaşılmaktan. Korkuyordu! O yüzden sessiz kalmalıydı. Ne kadar kalabilirse artık. Derken Ezma hanımın adımları kuyumcuya gitti. Gelinine nişan için güzel bir set almasa mıydı? Kuyumcuya girer girmez, çok güzel ağırlanmışlardı. Ezma hanım, önüne konulan altın setlerini gelinine gösterdi ve beğendiğini aldı. Daha sonra, oğlu Yusuf'a dönüp ' Tek taş yüzük alın, siz daha sonra bize yetiştirsiniz.' demiş ve dünürü Evin hanımın koluna girip çıkmışlardı kuyumcudan. Gülhanım önüne konulan yüzüklerden gözüne zarif ve şık gözükeni almıştı. Yusuf Mirza ise kendine gümüş alyans almıştı. Daha sonra camların ardından gördüğü kırmızı güllerle çevirili yüzüğü gördü.

- Haydar usta şunda paketle." Dedi eliyle gösterek, Gülhanım'da istemzice Yusuf Mirza'nın gösterdiği yere bakmıştı. Adamın paketlediği yüzüğü görünce kaşlarını çattı. Tek taş almışlardı. Fazladan niye bir yüzük almışlardı ki,

- Benden sana nişan hediyesi olsun." Dedi yüzündeki gülümseme ile. Gülhanım'da güldü. Daha sonra kuyumcudan çıktıkları ve aralarında biraz mesafa koyarak yan yana yürümeye başladılar. Arada birbilerine kaçamak bakışlar atıyorlardı. Tüm çarşı onları izliyordu.

- Gülhanım, ben sana birşey söylemek istiyorum." Dedi adımlarını durdurak ve o hayran olduğu mavi gözlere baktı.

- Buyur ağam." Dedi Gülhanım merakla, acaba ne soracaktı?

- Ben düşündüm ki, nişan gecesi imam nikahını da kıyalım. Tabi sende istersen. Hem daha iyi olur." Dedi Aceleci bir tavırla, acaba Gülhanım onu yanlış anlar mıydı? Diye bir kaç saniye tereddüt etti.

- Sen öyle uygun görmüşsen olur ağam. Lakin millet demez mi bu ne acele diye?" Hem nişan hemde nikahlarının kıyılması çok iyi olurdu. Hem Yusuf Mirza'nın yanında gezerken, rahat olurdu. Yusuf Mirza, ise aldığı cevap karşısında gülümsedi.

- Demezler. Hem Yâdem'e diyeceğim kimse birşey diyemez! " Dedi sesindeki heyecanla, Gülhanım olumlu anlamada başını salladı.

- Ooo ağam hayırlı olsun evleniyormuşsun!" Duyduğu sesle, tüm hürceleri sinirle doldu Yusuf Ağa'nın birkaç adımla geçip Gülhanım'ın önünde durdu ve karşısındaki, esmer adama baktı. Kan davalısı Miran Korkmazdı! Genellikle onun olduğu ortamlarda bulunmazdı. Ama demek ki canına susmaştı.

- Doğru duymuşsun Korkmaz!" Dedi dişlerinin arasında, arkasına bir ton koruma almıştı her zaman ki gibi. Korumasız gezmedi Miran, soy isimi Korkmaz olabilirdi ama korkağın tekiydi.

- Ne şanslı adamsın Yusuf ağa. Demirlerin kızını almışsın."

Yusuf Mirza, derin bir nefes aldım şimdi şuracıkta sıkı verseydi ya boğazını şu adamın. Ama olmazdı arkasında, korkudan nefesi değişmiş kızın yanında olmazdı. Sinirlenmeyecekti. Ama daha sonra bu lafı Miran'a yedirecekti.

- Bas git yoluna! Beni sinirlendirme." Dedi sert sesiyle, Miran ağa karşısındaki adamı daha fazla sinirlendirmek istemedi. Alayla güldü ve arkasındaki genç kıza baktı. Çok güzeldi, Yusuf'un arkasına gizlenmiş başı yerdeydi ama güzel olduğunu biliyordu. Her erkeğin hayal edeceği bir kadındı.

- Gidiyorum ağam. Ama yine geleceğim özellikle düğüne." Dedi ve arkasındaki korumlar ile geldikleri gitmeye başladılar. Yusuf ağa, bunun hesabını soracaktı! Gülhanım'ın yanında yaptığı bu saygısızlığı Miran'a soracaktı.

- İyi mısın?" Dedi arkasını dönerek, Gülhanım başını olumlu anlamda salladı. Bir anda karşısında bir yığın adam görünce, korkmuştu. Yusuf Mirza'nın özellikle sert sesi ile daha çok korkmuştu. Bu adamlar kan davalı olduğu adamlardı.

- Sana birşey olmaz değil mi ağam? Açık açık seni tehdit ettiler." Dedi korkuyla, korkmaz aşiretinin nasıl bir pislik olduğunu biliyordu Gülhanım. Sürekli kadınları aşağılayan, kuma alan ve kadınları dövdüklerini duymuştu.

Yusuf Mirza, İstemsizce güldü. Gülhanım'ın onun için endişellenmesi hoşuna gitmişti.

- Olmaz, Gülhanım olmaz."

~~~

Rüya gibi geçmişti nişan, davullar çalınmış, yemekler dağıtılmıştı, tatlılar yenmişti. Gençler halay çekmiş, kızlar kendi aralarında oynamışlardı. Yusuf ağa bile bir ara halay başı olmuş, yanında ikiz kardeşleri geçmişti. Herkes kardeşlere hayran hayran bakmıştı. Daha sonra Cengiz ağa ve Özgür ağa'da halaya kalkmıştı. Tüm aşiret bu iki aşiretinin mutlu günlerinde yanında olmuştu.. Demir ve Payedâr Aşireti resmen aralarındaki bağ ile herkese hem örnek olmuşlardı. Hemde çoğu aşiret bu kadar iyi anlaşmalarını kıskanmıştı. Resmen bu evlilik onlara güç üstüne güç katmıştı. Gülhanım ise şüphesiz herkesi kendine hayran bırakmıştı en çokta. Yusuf Mirza'yı, bu kızı her gördüğünde nefesinin kesilmesi normal miydi? Aşık mı oluyordu Gülhanım'a? Ondan mı bu kadar ecele ediyordu evlenmek için. Ona kavuşmak için? Tüm Mardin hayran olduğu nişandan yavaş yavaş dağılırken, Gülhanım ise üzerine imam nikahı için almış olduğu beyaz elbiseyi giymiş ve yapay çiçekten yaptığı, tacını başına geçirmiş ve Yusuf Mirza'nın atı Karayel ile fotoğraflar çektiriyordu. O kadar güzel bir attı ki, kahverengi ve siyah karışımıydı. Anlının tam ortasında beyaz bir lekesi vardı. Fotoğraf çekilirken, bazen huysuz bazen ise akıllı durmuştu.

- Ayy Gülhanım, çok güzel oldu fotoğraflar." Dedi Azra mutlulukla, Gülhanım ise hala atı sevmekle meşguldü. Üzeri müsait olsa idi hemen binerdi üzerine ama başka zamana artık.

- Karayel sevdin mi beni?" Diye sordu anlının ortasındaki beyaz tüyü okşarken,

- Sevmiş, sevmese idi seni yanına dahi yaklaştırmazdı. Yabani bir at." Yusuf Mirza'nın sesini duymasıyla başını çevirdi. Üzerindeki Siyah takım elbisesi ile yine her zaman ki yakıyordu ortalığı.

- Yabani değil ama biraz huysuz." Dedi Gülhanım eğilip, Karayel'in yanağını öptü. Daha sonra Yusuf Mirza'nın yanında geldi. Gözleri Azra'yı aradı ama görmedi. Sanırım arkadaşı onları baş başa koymak istemişti.

- Ağam. Senden birşey isteyeceğim." Dedi Gülhanım aklında gelen düşünce ile önce Karayel'e baktı daha sonra, tekrardan Yusuf Mirza'nın kara gözlerine baktı. Kalbi hızlandı.

- Beni babamın evinden Karayel ile alır mısın? Onun sırtında o konağa gelmek istiyorum." Dedi

Yusuf ağa güldü. Madem öyle istiyordu Gülhanım öyle olacaktı.

- Başım, gözüm üstüne hanım ağam. Karayel'in sırtında gelecek ve bana gelin olacaksın." Dedi Gülhanım'ın kalbi daha çok hızlandı hatta göğüs kafesini delip dışarı çıkacağını düşündü. İkisinde birbirlerine hayran hayran bakarken, bir ses böldü bu bakışmayı.

- Ağabey hoca geldi. Yâdem sizi çağırıyor." Şahan'ın sesiyle ikiside o yöne döndü. Nişan alışverişinden döndükten sonra, Yâdesi ile konuşmuş ve imam nikahı için onu ikna etmişti. Tabiki biraz zor olmuştu ama. Yâdesi sonunda kabul etmiş ve Demir aşireti ile konuşmuş onlarda kabul etmişti. Gülhanım önden arkadan Yusuf Mirza yürümeye başladılar. Birazdan resmen Allah katında evleneceklerdi. Çiftlik evinin o büyük salona girdikleri zaman tüm aileyi bir arada onları beklerken buldular. Geçip hocanın önüne ikiside saygı ile oturdular.
Besmelesini çekti hoca, normalde resmi nikah kıyılmadan dini nikah kıyılması yasaktı lakin. İki aşireti bilir tanırdı o yüzden. Bir sıkıntı olmayacağını bilirdi.

- Kızım mehir olarak ne istersin?" Dedi Hoca efendi karşısındaki başı eğik olan genç kıza.

- Birşey istemem." Dedi Gülhanım, zaten sözde, nişanda birsürü altın takılmıştı. Mehir olarak daha isteyecek birşeyi yoktu.

- Yusuf Ağa mehir olarak ne vereceksin?" Diye Yusuf ağaya sordu hoca efendi, göz ucuyla Gülhanım'a baktı. Yusuf ağa daha sonra hocaya döndü.

- Doğmuş olduğum bu çiftlik evini veriyorum.." Dedi. Gülhanım duyduklarıyla şok olmuştu. Yusuf Mirza bu çiftlikte doğmuştu ve şimdi ona mehir olarak mı veriyordu bu çiftliği?

- Mehmet kızı Gülhanım, Berzan oğlu Yusuf Mirza'yı verilen mehir karşılığı kocalığa kabul Ettin mi?" Diye sordu

Gülhanım'ın kalbi ağızında atarken konuştu.

- Ettim. Ettim. Ettim," dedi Daha sonra Yusuf ağaya sorulmuştu aynı soru, oda kendine has gür sesiyle kabul etmiş ve şahitler eşliğinde nikahları kıyılmıştı. Allah katında karı koca olmuşlardı. Artık Gülhanım'ın yaşadığı heyecanının aynısını Yusuf Mirza'da yaşıyordu. Evin erkekleri imam hocayı geçirmeye gitmişlerdi. Kadınlar ise yeni evlenen çifti baş başa koymak için çıkmışlar ve ikili salonda yalnız kalmıştı. Gülhanım, Yusuf Mirza'nın karşısında duruyordu. Derken o koca elleri yanaklarında hissetmişti. İlk dokunuş gelmişti. Gülhanım gözlerini kapattı heyecanla, Yusuf Mirza ona dokunmuştu ve o kadar heyecanlıydı ki düşüp bayıla bilirdi. Derken Yusuf Mirza'nın o dolgun dudaklarını anlında hisseti. Elli ayağı titremeye başlamıştı ki, duyduğu cümle ile bayılacak hale gelmişti...

- Bıxer hati bamı çavşinamın ( "Bana, hoşgeldin mavi gözlüm")

🤍

AĞĞĞ geçikme için çok özür dilerim. Yazar yazmaz yayınlıyorum. Geriye dönüp okuyup Yanlışlarımı düzeltme fırsatım olmadı lütfen kusura bakmayın.🌸

Yeni bölüm Cuma günü gelecek.

Wattpad; Maysa_58

Instagram; Maysa_58_ Takip ederseniz çok mutlu olurum.🤍

Umarım beğenirsiniz. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

3.4M 102K 53
Uğur ve Masal'ın hayatında olanları hâlâ merak ediyor muyuz? :)
2.2M 133K 58
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Gökçe tacize uğradığı gecenin sabahında sev...
32.1K 2.6K 6
Jimin, ünlü idol Jeon Jungkook ile altı yıl önce gizlice evlenen bir iç mimar. Jimin'in ailesi cinsel kimliği yüzünden onu küçümsüyor ama o her şeyi...
1.3M 98.9K 27
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...