PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\

By Maysa_58

5.7M 313K 55.1K

🌹 Genç adam, karşısında melekleri kıskandıracak derece güzel olan karısına doğru adım attı. Tam önünde durdu... More

~Tanıtım~
~1.Bölüm~
~3.Bölüm~
~4.Bölüm~
~Gelecek bölüm Alıntısı~
~5.Bölüm~
~6.Bölüm~
~7.Bölüm~
~8.Bölüm~
~9.Bölüm~
~10.Bölüm~
~11.Bölüm~
~12.Bölüm~
~13.Bölüm~
~ Şahan & Yağmur ~
~14.Bölüm~
~15.Bölüm~
~16.Bölüm~
~Şahan & Yağmur 2~
~17.Bölüm~
~18.Bölüm~
~19.Bölüm~
~Senem & Barut Karadağlı~
~20.Bölüm~
~21.Böüm~
~22.Bölüm~
~23. Bölüm ~
~24.Bölüm~
~25.Bölüm~
~26.Bölüm~
~27.Bölüm~
~28.Bölüm~
~29. Bölüm ~
~30.Bölüm~
~31.Bölüm~
~32.Bölüm~
✨Kesit✨
~33. Bölüm~
~34.Bölüm~
~35.Bölüm~
~36.Bölüm~
🍬 Bayrama özel bölüm 🍬
~37.Bölüm~
~38. Bölüm~
~39.Bölüm~
~40. Bölüm~
~41. Bölüm ~
~42. Bölüm ~
~43.Bölüm~
~44.Bölüm~
~45. Bölüm~
~46.Bölüm~
~47. Bölüm~
~FİNAL BÖLÜMÜ~

~2.Bölüm~

160K 8.3K 1.7K
By Maysa_58


Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.🤍


Kahverengi çekmeceyi açıp, babasından kalan silahı alıp beline koydu genç ağa. Silahı sadece çiftlik evinde kardeşleri ile atış yaparken kullanıyordu. Lakin yinede her sabah yanına almadan çıkmıyordu. Çünkü dostundan çok düşmanı vardı, ne olur ne olmazdı. Yatağın üzerinde duran siyah ceketini aldı ve odasından dışarı çıktı. Ağır ağır merdivenlerden inerken bir yandanda siyah  ceketini üzerine giyiyordu. Payedâr konağı bugün oldukça sessizdi. Normalde her sabah ikiz erkek kardeşlerinin bağırması ve kavga sesi olurdu. Ya da kız kardeşi Ayşe'nin okula gitmemek için yalvaran sesi. Anası Ezma Hanım'ın ise sabah erkenden odasına gelip onu uyandırması lazımdı! Ve en önemlisi Yâdesi Zelal Kadın'ın baston sesi yankılanırdı. Lakin bu sabah hiçbiri yoktu! Hayır olsun dedi içinden Yusuf Mirza. Bu sessizlik hayra çıksın dedi ve adımlarını  büyük salona yönlendirdi. Belkide hepsi kahvaltı yapıyordur diye düşündü ama kahvaltı masasında sadece Yâdesi vardı. O da herkesin yokluğunu fırsat bilmiş bal yiyordu! Hemde kaşık kaşık! Yusuf Mirza başını olumsuz anlamda salladı ve adımlarını hızlandırdı. Gidip Yâdesinin önünden bal kasesini alıp masanın diğer ucuna koydu.

Zelal Kadın kaşlarını çattı ve huysuz torununa baktı...

"Rojbaş, Yâde"( Günaydın, babanne)
dedi sesindeki kızgınlıkla. Bu kadın hiç kendini düşünmüyordu! Şeker hastasıydı. Çok şekerli şeyler yemesi onu ölüme kadar götürürdü. Lakin Yâdesi her fırsatta küçük bir çocuk gibi gizli gizli odalarda, şekerleme, çikolata gibi şeyler yiyordu. Bir çok kez yakalamıştı ve elinden yediklerini aldığı zaman her defasında kafasına baston yemişti.  

"Rojbaş Yusuf Ağa." dedi umursamazca. Ne var beş dakika daha geç gelse de şu baldan biraz daha yeseydi. Sinirlenmişti Zelal Kadın torununa, hemde çok! Hiç şeker yemesine  izin vermiyordu.  O da insandı, canı çekiyordu şekerli şeyler.

"Hiç bana kızma Yâde, doktor sana şeker yeme dedikçe sen kaşık kaşık bal yiyorsun." dedi kara gözlerini Yâdesine çevirirken. Yâdesi ise hiç oralı olmamıştı bile. Çayından bir yudum almış, torunu duymamazlıktan gelmişti. 

"Günaydın ağam."dedi evin çalışanı Esma Hanım. Bir yandan da çay dolduruyordu. Ağasının aşağı indiğini görür görmez hemen çaydanlığı almış ve soluğu büyük salonda almıştı. Yıllardır bu konakta çalışıyordu. Konakta ne var ne yok hepsini bilirdi. Konağın en güvenli çalışanıydı.

"Günaydın Esma abla, anamlar nerede? Bu sabah hiçbirinin sesi çıkmıyor." dedi tabağına peynir koyarken. Esma Hanım gözlerini evin büyük hanımı Zelal Kadın'a çevirmişti. Zelal Kadın kaşıyla sen git işareti yaptı. Esma Hanım hızlıca odadan çıktı. Çünkü birazdan Yusuf Ağası duyduklarıyla ya bağıracaktı ya bağıracaktı! Sinirli adam değildi Yusuf Mirza, damarına basılmadığı sürece değildi.

"Ananları bana ne diye sormazsın?" dedi kaşlarını çatarken. Zelal Kadın kaşlarını çattıkça anlının çatındaki deqde geriliyordu.

"Siz güzellik uykunuzdan geç uyandığınız için haberiniz yoktur sandım hanım ağam. Kusura bakmayın." dedi ve önündeki çay bardağına uzanıp aldı. Yâdesi evin en geç kalkan insanıydı. Erkenden uyanınca huysuz olurdu. Ve Yusuf Mirza Yâdesine takılmayı, onu sinirlendirmeyi çok seviyordu!

"İkizler çiftlik evine gitti at binmeye, bacın okula gitti. Anan da teyzen Diyar Kadın ile sana kız istemeye gitti." Lafı hiç dolandırmadan söylemişti Zelal Kadın.

Yusuf Mirza, eline aldığı bardağı geri koydu masaya. Siyah gözlerini kapatıp açtı. Ne demişti Yâdesi? Sana kız istemeye mi gittiler?

"Siz bana sormadan nasıl gidip kız isterseniz Yâde!" diye sordu genç ağa hiddetle.

"Kanc*k karılar gibi bağırıp durma tepemde.Yaşın gelmiş otuza evlenmeyip ne yapacaksın?  Hem sen bilir misin Gülhanım'ı?" diye sordu. Genç ağa siyah gözlerini kapatıp açtı sinirle. Demek gidip istedikleri kızın isimi Gülhanım'dı...

"Kimiş bu Gülhanım? " dedi umursamazca. Hiç ilgisini çekmiyordu şahsen.

"Demirlerin kızı Gülhanım, güzelliği tüm Mardin'in dilinde. Kapısından görücüleri eksik olmuyor. O kız senin gibi deli ağaya he diyor da. Sen kendini bir şey sanıp evlenmem mi diyorsun?" Yâdesinin sona doğru sinirlenen sesiyle yutkundu Yusuf Mirza. Demek istedikleri kız Cengiz Ağa'nın bacısıydı. İsimini birkaç kez duymuştu çarşıda gezerken Gülhanım'ın. Ama hiç merak etmemişti.Şimdi Yâdesinin ağzından duymak meraklandırmıştı. Çünkü Yâdesi herkesi kolay kolay övmezdi.

"Adamlarla iş yapıyoruz Yâde. Gidip kızlarını bana sormadan istemek nedir?" dedi sinirle. Şimdi kahvaltı masasından kalkıp Cengiz Ağa'nın yanına gidecekti! Nasıl bakacaktı yüzüne? Hayır birde bu iş olmasa ki büyük ihtimalle olmayacaktı o zaman ne olacaktı? Aralarındaki bağa zarar vereceklerdi.

"Adamlarla iş yapman kötü olmuş. Senin nasıl bir deli olduğunu gözleri ile görmüşlerdir. Vermezler o kızı sana Yusuf  Ağa." Acıyarak baktı Zelal Kadın torununa. Yine evde kalmıştı bu huysuz torunu iyi mi?

Yusuf Mirza içinden sabır çekerek kalktı kahvaltı masasından. Sanki kızı almak için ölüyordu. Vermezlerse vermesinlerdi!  Biraz daha burada kalırsa Yâdesi ile birbirlerine gireceklerdi. Ve Yâdesinin kalbini çok kötü kıracaktı. O yüzden en iyisi gitmekti.

.....

Ezma Hanımlar gittikten sonra kalbindeki heyecanla odasına çekilmişti Gülhanım. İlk defa gelen görücüye olumlu anlamda cevap vermişti. Payedâr aşireti kadınlara çok değer verir ve sayarlardı. Hele birde namı tüm Mardin'de yayılan ağa ile evlenmek onun için gurur olurdu. Peki ya ağabeyleri ne derdi bu işe? Yusuf Mirza ile bir şirkete ortaklardı. O yüzden isimini hem Ağabeylerinden hemde ağa babasından hep duymuştu. Yusuf ağa hakkında hep övgü dolu sözler duymuştu. Lakin bir türlü yüzünü görmemişti. Anası sağolsundu hiçbir yere tek başına gitmesine izin vermezdi. Derken kapısı çaldı. Kendine has ince sesiyle konuştu.

"Gel." Kapı açıldı ve içeri yengesi girdi. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Gelip bacaklarını bağdaş kurup yatağa oturdu...

"Yarın on ikide çay bahçesine gidecekmişiz. Yusuf ağa ile buluşmaya." demesiyle Gülhanım nefesini tuttu. Nasıl olacaktı şimdi? Tamam gidecekti ama adama ne diyecekti? Soru sorması lazımdı. Ne soracaktı? Elinin ayağının titrediğini hissetti. Gülhanım hiç görmediği bir adam karşısına çıkacaktı. Bu heyecan normal miydi?

"Yenge nasıl olacak? Ya beni beğenmezse, ya beni çirkin bulursa?" diye peş peşe soruları sordu Gülhanım.Yataktan kalktı ve odanın içinde deli danalar gibi dolaşmaya başladı. Ve asıl en önemlisi, yarın buluşmaya giderken ne giyecekti? Yasemin Hanım, görümcesinin bu heyecanlı hallerini görünce ayağa kalktı. Gidip kınalı ellerini tutttu Gülhanım'ın. Aynı şeyleri beş sene evvel kendisinde yaşamıştı, o yüzden onu çok iyi anlıyordu.

"Senin şu güzelliğin Mardin'in dilinde iken, nasıl beğenmesin seni Gülhanım. Bir bakanın bir daha baktığı güzelliğe sahipsin. Yusuf Ağa da ilk görüşte sana vurulacaktır." dedi görümcesini rahatlatmak adına. Gülhanım aldığı iltifatla hafifçe gülümsedi ve yengesine sıkıca sarıldı.

"Yarın sende geleceksin değil mi buluşmaya? Lütfen gel ben tek başıma beceremem." dedi. Korkuyordu. Ya sakarlık yaparda adama ilk günden rezil olursa?

"Geleceğim, seni yanlız koyar mıyım ben."

...

Payedâr konağında bir sessizlik hakimdi bu akşam. Yemekler yenmiş, çaylar içilmişti. Herkes kendi köşesine çekilmişti. Zelal Kadın yeni başlayan hint dizisini izlemeye gitmişti. Evin küçük kızı Ayşe, ağlaya ağlaya ödev yapmaya gitmişti. İkizler Şahan ve Şahin ise odalarına çekilmişti. Ezma Hanım ise bacısı Diyar Hanım ile bugün görücü gittikleri Gülhanım'ı konuşuyordu. Hanım hanımcık bir kızdı. Güler yüzlü, al yanaklıydı. Çok sevmişti Ezma Hanım. Umarım Yusuf Mirza da severdi. Hala gelmemişti şirketten Yusuf Mirza. Ben burada  yiyeceğim siz yiyin diye eve telefon etmişti.

"Ezma, ne yap et yarın Yusuf'u o görüşmeye gönder. " Diyar Hanım'ın sözleriyle başını olumlu anlamada salladı Ezma Hanım. En zor kısma gelmişlerdi. Oğlu Yusuf'u buluşmaya gönderecekti. Gerekirse sütümü haram ederim der yine gönderirdi..

"Mecbur gidecek Diyar. Ama çok sinirlenecek ondan habersiz görücü gittiğimize."

"Aynen öyle Ezma Payedâr." Oğlunun sesini duymasıyla yutkundu Ezma Hanım. Oğlunun gece karası gözlerine baktı. Diyar Hanım ise Yusuf Ağa'nın geldiğini görünce yavaştan oturduğu yerden kalktı ve iyi geceler dileyip kaçarsasına gitti. Ezma Hanım bacısının arkasından bir güzel içinden saydırmıştı.

"Nasılsın oğlum günün nasıl geçti? " diye sordu oğlunu yumuşatmak adına ama Yusuf Ağa hiç oralı bile olmamıştı.

"Ana bana sormadan niye böyle bir iş ettiniz?"  dedi gür sesiyle. Arkasından iş çevrilmesini sevmiyordu.

"Düğünde gördüm Gülhanım'ı. Beğendim, gittim konuştum olumlu bir cevap aldık. Yarın çay bahçesine gidip görüşün. Olmazsa olmaz, olursa olur Yusuf'um." dedi. Oğlunun huyuna gitmeyi istiyordu. Damarına basarsa herşey daha kötü olabilirdi. Yusuf Mirza annesinin sözlerinden sonra düşündü. Haklıydı. En fazla gider, görüşür gelirdi. Evlilik olmadı diye şirket ortaklığı bozulacak değildi ya. Asıl önemli olan Mardin'in diline düşmemekti.

"Kaç yaşında Dâye(Anne) peki bu kız ?"

"On dokuz yaşına yeni girmiş." dedi.

"Dâye siz on dokuz yaşındaki kızı mı istediniz bana? On dokuz  yaşında! benden on yaş küçük! O kıza ben nasıl kadın gözüyle bakayım. Daha çocuk!" dedi hiddetle. Burnundan soluyordu resmen... O sanmıştı ki, en fazla kendisinden üç beş yaş küçüktür.

"Gülhanım çocuk değil. Olgun biri Yusuf Ağa. Hem unutma ki, rahmetli baban ile  benimde aramda  yaş farkı vardı. Ben çok sevdim Gülhanım'ı."

"Senin sevmenle olmuyor bu işler Ezma Hanım." dedi sıkıntıyla.

"Yusuf'um yarın bir git gör Gülhanım'ı. Güzelce konuşun. Ben eminim ki siz çok iyi anlaşacaksanız." dedi. Yusuf Mirza el mecbur başını olumlu anlamda salladı. Gidip görsündü bakalım şu herkesin övdüğü Gülhanım'ı. Bahsettikleri kadar güzel miydi?

.....

Günün en erken saatlerinde kalkmıştı Yusuf Ağa. Liseli ergenler gibi çay bahçesine gidecek ve kızla bulaşacaktı. Kendi kendine güldü. Otuz yaşına varmış  adamın yapacak işleri miydi bunlar?  Her zaman ki gibi siyah takım elbiselerinden birini giymişti. Daha sonra kimseye görünmeden konaktan çıktı. Kapıda bekleyen korumalara baş selamı verip arabasına bindi. Daha sonra aklına dün akşamki gördüğü rüya geldi. Yaklaşık son bir senedir hep aynı rüyayı görüyordu. Bir çift mavi göz. Kime aitti, kimin gözleriydi bilmiyordu? Lakin o gözler adamı katil ederdi, o derece çok güzeldi.  Kimin gözleriydi ve neden rüyasına giriyordu anlamıyordu genç ağa. Aklındaki  düşünceleri ile şirketin önünde durdurdu arabayı. Toplantılarına girecek ve  çay bahçesine gidecekti.

Öğlen tam on ikide çıkmıştı şirketten genç ağa. Çay bahçesi yakın olduğu için sıkıntı yapmıyordu, beş dakikaya orada olurdu. Anasının aramalarını meşgule atmış ve kız kardeşi Ayşe'ye buluşmaya gittiğine dair mesaj atmıştı. Anasının telefonunu açarsa anası bir sürü şey sıraya dizerdi. O yüzden açmamak lazımdı. Çay bahçesinin önünde durdu ve tüm ihtişamı ile arabadan indi. Daha sonra aklına birşey danketmişti. Kızla buluşmaya gelmişti. Ama eli boş gelmişti. Ah şu toplantılar adamda akıl mı bırakırdı? Bari bir çiçek alsaydım derken çay bahçesinin dibinde ki kırmızı gülleri gördü. Eğildi ve eline batmasını umursamadan bir tane kopard. Gözünü kestirdiği bir masaya oturdu ve beklemeye başladı meşhur Gülhanım'ı. Dün Yâdesinin dedikleri aklından çıkmamıştı. Çok fazla merak ettirmişti Yâdesi. Telefonuna gelen mesajla tüm dikkatini mesaja vardı. Asistanı Hazal Hanım'dan gelmişti.

"Merhaba!" Duyduğu ince ses ve burnuna dolan koku ile başını kaldırıp baktı Yusuf Ağa. Karşısındaki genç kızı görmesiyle yutkundu. Gülhanım bu karşısındaki kişi miydi? Telefonunu masaya geri bıraktı. Karşısındaki yanakları al al olmuş kıza ve son bir senedir rüyasında gördüğü mavi gözlere baktı.

Rüyasında gördüğü gözlerin sahibi karşısında duruyordu.







Ne oldu ağam? Sesin soluğun kesildi Gülhanım'ı görünce.🤭

( Yusuf Mirza Payedâr)

Continue Reading

You'll Also Like

1.2K 141 13
Ortak şarkı zevkleri sayesinde başlayan aşklar
ADI HAYAT By tugbazeycel

Historical Fiction

845 318 7
Bir hayat düşünün. Dede'den başlayıp oğula, toruna kadar uzanan. Ve bu uzantıda bir çok hayat öyküsüne şahitlik ediyor olacaksınız. Aşk, aile, acıl...
481K 29.7K 59
(FİNAL YAPILDI)"Bazı ilişkilere arkadaşlık az gelir, aşk çok fazla.." Bir kadın ve bir adam.. Onları çocukken buluşturan hayata beraber adım atmış...
20.1M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...