kuytu / Gay +18

By umrii_

209K 4.4K 1.4K

"beni arsızlaştırıyorsun" "sen zaten arsızsın" More

giriş
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7

1.2

6.2K 166 87
By umrii_


Irmak <3

Yutkundum.

"Neden burdasın?"

Sorduğum soruyla hafifce uzaklaştı benden. Ellerini direksiyona sabitleyip sıktı. Henüz arabayı hareket ettirmemişti. Bir süre ön camdan karşıyı izledi. Gözlerini yoldan ayırmadan konuştu.

"Sana geldim."

Yutkunamadım.

Hey ! Neler oluyor ? Kalbimde hissettiğim kramplarda ne. Hani mideye giriyordu bunlar. Acaba kalp hastası falanmıyım? Başka açıklaması olamaz.

Arabayı çalıştırdı. Hiç bir şey demedim. Öylece onu izliyordum. Benden hala bi tepki alamadığından olsa gerek, kaşlarının ucunu hafifçe kaldırıp yüzünü bana döndü saniyelik olarak. Önüne tekrar dündüğünde dudağının yanı kıvrıldı ve piçimsi bi ifade aldı yüzünü.

Yüzümde nasıl bir ifadeyle ona bakıyorsam artık hoşuna gitmişti sanırım. Sonuna kadar açtığı cama dirseğini yaslamış, dövme kalı eliylede burnuna dokunuyor, dudağının üstünde gezdiriyordu parmaklarını.

Hemen kendimi toparlayıp önüme döndüm. Bu beni rahatsız etmişti. Bu kadar kolay etkilendiğimi düşünmesini istemiyordum. Sesimi düz ve sert çıkarmaya çalışarak konuştum.

"Neden? Neden bana gelesin ki."

Yüzü ifadesizleşti ve bana baktı. Bir kaç saniye gözleri yüzümde oyalandı. Hafifce boğazını temizledi tam konuşmak üzere gibiydi ki ben kafamdaki soruları sıralamaya devam ettim.

"O gün neden evimdeyindin? Neden okulda beni öptün? Neden müzeden sonra peşimden geldin..."

Hızlı hızlı konuşuyordum. Rüzgar hariç her yeri bakıyordu gözlerim.

"Şu anda burdasın. O günde yanımdaydın. Ben- ben- o gün e-evde..."

Hızla elimi kavrayıp beni durdurdu. Ne yaptığımı o an farkettim.yumruk yaptığım sol elimi bacağıma vuruyordum. Arabayı yavaşlattı. Gözleri endişeyi ve korkuyu barındırıyordu. Dilini hızla dudaklarını ıslatmak için kullandı ve titrek bi nefes verdi.

"Sakin ol"

Arada yolu kotrol ediyor bir yandan kolumu sıkı sıkı tutmaya devam ediyordu. Sesinde gözlerindeki endişe yansımıştı.

"Eve gidince konuşalım bunları olur mu?"

Yine bi çocuğu avutmak ister gibi konuşuyordu. Derin bi nefes aldım sakinleşmek adına. Titreyen elimi iki bacağımın arasına sıkıştırdım.

"Ne evi?"

Kaşlarım çatıldı. Tamam bir yere gidiyorduk ama buranın bir ev olucağı aklıma gelmemişti.

"Benim evime"

Sonra ekledi.

"Şahsi"

Ailesiyle yaşamadığını kast ediyordu heralde. Hiç sormamıştım. Onun hakkında hiç bir şey sormamıştım. Bu tarz hakkında ufak bilgileri öğrenmenin hoşuma gittiğini fark ettim bu içimde bir yerlerde onu tanıma isteği uyandırıyordu.

Hafifçe burnumun üstüne düşen gözlüğümü yerine ittim. Bu gün uzun olucak gibiydi.

*
Oldukça lüks bi siteye gelmiştik. Hava çoktan kararmıştı sitenin ışıkları karanlık yolu aydınlatıyordu. Sitenin otoparkına parketti aracı ve bana yol göstermek için önden yürümeye başladı.

Sitenin giriş kapısının önünde bi karartı farkettim. Yaklaştıkça bunun üstü başı kirli, yırtık ve kötü durumda olan bi adam olduğunu anladım. Orta yaşların üstünde olduğunu belli eden ağarmış saçı ve sakalı birbirine girmişti. Dizlerini kendine çekmiş taş duvara yaslanarak öylece taşlık yolda oturuyordu. Yanında bir kaç poşet, üstünde ip incecik örtü demeye bin şahit aranacak pespaye. Uyuyor gibi görünüyordu. Adamın bacaklarının yanına kıvrılıp uyumuş birde kedi vardı. Bu görüntü beni hem hüzünlendirmiş hemde içimi ısıtmıştı. İki evsiz birbirine sığınmıştı. Hafifçe gülümsedim. Bu insanlar için elimden ne gelirdi ki. Ne yapa bilirdim onu düşünüyordum ki Rüzgarın bana seslenmesiyle daldığım düşüncelerden sıyrıldım.

"Irmak. Bir şeye mi bakıyorsun?"

Biraz yanına yaklaşıp kafamı onu daha iyi göre bilmek için kaldırıp baktım.

"Evsiz bir adamdı sanırım. Kötü durumdaydı"

Rüzgarın ifadeliri iğrenir bir hal aldı evsiz lafını duyunca. Beni tastşklemek ister gibi tekrar etti. Yüzündeki ifade sesine yansımıştı.

"Evsiz mi?"

Kafamı salladım.

"Bu saatte neden orda otursun ki"

Bunu daha çok kendime söylemiştim. Teorim bu yöndeydi.

Hızla kaşlarını çattı ve girişte duran güvenlik kulübesine doğru ilerledi. İçerde başka şeylerle ilgilenen adamın dikkatini çekmek için cama hızla bir kaç kez tıkladı. Yemin ederim bizim mahalledeki Fırat kekosu bile daha medeni. Yerinden irkilen adam çabucak camı açıp

"Buyurun Rüzgar bey"

Dedi. Rüzgarsa kızgınlıkla konuştu.

"Sizi kapıda çöp bırakmamanız konusunda uyarmıştım"

Güvenlik hızla dışarı bakıp.

"Üzgünüm Rüzgar bey. Hemen hallediyorum."

Rüzgar hızla arkasını dönüp yanıma geldi. Daha sakindi ama yüzünde buz gibi bi ifade vardı.

"Gidelim"

Çöp diye bahsettiği şeyin o yaşlı adam olduğuna emindim. Güvenliğin ona ne yapacağını bilmiyordum ama bu benim sorunum değildi. Ama Rüzgarın bu tavrı garibime gitmişti. Tek kelime etmedem binaya girdik ve yukarı doğru çıkmaya başladık.

7. Kattaki 31. Dairede oturuyormuş.

Anahtarını çıkartıp kapıyı açtı, önce beni içeri soktu ardından kendisi girdi. Şuana kadar her şeyi otomatik yapıyordum. Bin diyor arabaya biniyordum gel diyor peşinden geliyordum. Kendimi onun süs köpeği gibi hissettim. Bu beni rahatsız etmişti. Kollarımı birbirine dolayıp huysuz bi şekilde konuştum.

"Gerçekten Rüzgar neden burdayız?"

Yüzüne sıcacık bi gülümseme yerleştirmişti ama sözleri oldukça tehlikeli gelmişti.

"Gecenin ilerleyen vakitlerinde anlarsın"

Bu kadar hızlı renk vermeseydin be. Irmak bu adamın gözü göz değil sikicek seni benden söylemes.

Rüzgar mutfak olduğunu düşündüğüm yere doğru ilerlerken arkası dönük bir şekilde konuştu.

"Film izlicez. Ben bir şeyler hazırlicam sende filmi seç. Senin istediğin olsun."

Allah razı olsun. Bu ne ya benim adıma karar vermeler falan altımıda bezle ne olur Rüzgar.

Onun görmeyeceğini bildiğim halde göz devirip karşıma gelen ilk kapıyı açtığımda salona çıkmıştım. Oldukça büyük bi saolundu. Hayır sadece büyük değildi devasa bi salondu. Evcil hayvanım olsa koşuya çıkartırım aq. Evin geri kalanını salona eklemişler heralde. Çünkü bi daire büyüklüğüde bi salon bu. Ay çok salon dedim ama bura baya salon salon yani.

Ayran budalası gibi salonu izlemeyi bırakarak yarım saat süren yolculuğumun ardından koltuklara ulaştım. Yoruldum biraz soluklanayim şurada. A gelene kadar susayanlar için su koymuşlar buraya. Oturduğum yerden etrafı incelemeye devam ettim. Kapının oradan sadece bi kısmı görünüyormuş meğer. Evin kendi içinde 4. Bi boyutu var. Oldukça lüks bir şekilde dizayn edilmişti salon. Karşımda duran bilmem kaç HD televizyonun beyin gücüyle nasıl açıldığını çözmeye çalışıyordum ki film seçebileyim. Neyse Rüzgara 'hiç uğraşamam sen seç' falan derimde televizyonu açamadığımı anlamasın.

"Eee seçe bildin mi?"

He seçtim. Bak baya seçtim şuan.

Rüzgarın sesi uzaklardan geliyordu. Bir kaç kilometre ötede Rüzgar elinde iki koca kase ve kollarının altında iki faklı içecek ile salona giriş yaptı. Bi yarım saatte onu bekledim.

Yarıma gelen Rüzgara flaş tv oyunculuğumla

"Film seçmeyi sevmem sen seç bana uyar hepsi."

Dedikten sonra salonu incelemeye devam ettim. Bu sırada Rüzgarda filmleri seçiyordu.

Sol tarafımda kalan %75 'i camdan oluşan duvar dışarıdaki eşsiz şehir manzarasını gözler önüne seriyordu. Ben bu eve aşık oldum sanırım ya.

Rüzgar seçtiği bir kaç filmi bana gösteriyordu. Bense sıkıntıyla ofladım. Buraya film izlemeye gelmemiştim.

"Rüzgar..."

Elindeki kumandayı bırakıp bana döndü.

"Nerden başlayalım?"

"En baştan"

Diliyle dolgun dudaklarını ıslattı.

"Seni merak etmiştim. Bu yüzden okul çıkışı geldim yanına."

"Neden öptün?"

Duraksadı.

"Öpmek istedim."

Gözleri dudaklarıma kaydı ve bana doğru yaklaştı.

"Gözüme çok öpülesi geldi. Küçük pembe iki çizgi gibi"

Kendi dudakları yanında oldukça küçük kalan dudaklarıma bu kadar iştahla bakması birilerini uyandırıyordu. Onun büyüsüne kapılmamalıydım. Yüzündeki bu tahrik olmuş ifade ile bana bakarken biraz zordu ama.

Alay dolu bi ifade takındım. Tek kaşımı kaldırarak konuştum.

"Rüzgar lütfen, benimle mi?"

Sıkıntıyla bi nefes verdi.

"Onu Hülya hocanın inanması için söylemiştim. "

"Çok içtendi ama"

Ellerimi tutup beni kendine yaklaştırdı.

"Irmak! Seni öptüm, evine geldim, şuan burdasın çünkü senden hoşlanıyorum."

Gözlerimin içine beklentiye bakıyordu. Sanki ters bir şey söylesem dünyası başına yıkılacaktı. Çok tereddütle kurmuştu cümlesini.

Öylece yüzüne bakıyordum çünkü bu kalp kasılmalarıyla nasıl başa çıkılır bulmalıydım. Ne konuşa biliyor neden tepki veriyordum.

Yüzü asıldı ve yavaşca ellerini çekti.

"Sen kızgın bi şekilde gidince özür dilemek için gelmiştim sana. Kapı açıktı ve sen yerde ağlıyordum. Seni öyle görünce unuttum o an. Özür dilerim."

Gülümsedim.

"Aslında özür dilemekte iyimişsin"

Umutla baktı yüzüme. Gülümsedi benim gibi.

"Azat edildim mi?"

Kendimi tutamayıp sesli güldüm. Sanki hiç bir konuşmamızı unutmamış gibiydi. Bu hoşuma gitti.

Ona biraz yaklaştım ve yüzlerimizi hizalasım.

"Sencede ben..."

Gözlerim istemsizce dudaklarına kayıyordu. Arabada öpmek için yanıp tutuşan bedenimi bu denli yakınlık kurarken zabtedmesi oldukça güçtü.

"Biraz anormal değil miyim?"

Onunda gözleri dudaklarımsaydı.

"Normal sıkıcıdır. Bizde anormal olalım"

Bu cümleyi nasıl olurda bu kadar erotik söyleye bilir?

Birbirine susayan dudaklarımız büyük bir açlıkla birleşti. Elleri iki yanağımıda kavrayıp beni kendine doğru çekti. Ben sadece ayak uyduruyordum kısa zamanda kontrolü eline almıştı.

Dudakları alt dudağımı eziyor, dili büyük bi istekle içime girmek istiyrodu. İzin verdim ve dişlerinizde aynı uyum ve tutkuyla birleşti.

Yanağımda olan ellerinde biri hızla belime indi ve bana yön vererek kucağına çıkmamı sağladı. ben dünden razıyım zaten her şeye.

Kasıklarının üstüne doğru oturmuşken derin bir şekilde inledi. Nefes almak için uzaklaştığımda izin vermeden tekrar kapandı dudaklarıma. Alt dudağıma geçirdiği dişleri ile inliyordum. Alt tarafım benden bağımsız bir şekilse hafif hafif ileriye geriye doğru hareket ediyordu. Hissettiğim şişlik doğru yaptığıma işaretti.

Dudaklarımın yakasını bırakmıştı bende havasız kalan ciğerlerimi hava ile doldurdum. O ise hızını kesmeden boynuma yönelmişti. Ama giydiğim sweatshirt buna pek izin vermiyordu. Ben izin verdiğim için benden biraz uzaklaştı ve ellerini sweatshirtün eteklerine getirip bi çırpıda çıkarttı. Şaun karşısında yarı çıplak olduğum için utanmayacaktım çünkü Rüzgar çok ateşliydi.

Bir kaç saniye beni süzdü. Gözlerimin içine baktı.

"Çok güzelsin."

Bunu anın verdiği hazlamı yoksa gerçekten içinden gelerek mi söyledi bilmiyorum ama ben Rüzgarın büyüsüne çoktan kapılmıştım.

Evet kesinlikle bu gece uzun olucak...

.

Eveeet minnak bebeklerimmm.

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur.

Bölümün sonlarını sevdiğim çocuğun yanında ona aşkla bakarken yazdım ama kendisi onu sevdiğimi anlamayan bi mal olduğu için benle taşşak muhabbeti yaptı. Amk sana aşka bakıyorum şüphelen bari . Ben ona gülümsüyorum o koluma tekme atıyor. Acaba anladı da mala mı yatıyor? Hani çünkü bu kadar belli etmeme anlamaması mümkün değil. En sonunda arka odaya götürüp sikicem o zmana anlar aq. Hayır çocukluk arkadaşım kıyamıyorum da.

Neyse çıkmamış candam ümit kesilmek bebişlerim. Muhtemelen gecenim bi yarısı atıcam bölümü o yüzden iyi geceleeeer <3

Continue Reading

You'll Also Like

291K 12.5K 51
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...
782K 46.2K 66
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
48.9K 3.3K 31
"Evimiz ne kadar şenlendi sen gelince fark ettin mi?" "Bence sen bu romantiklik işini biraz abartıyorsun. Bu ev zaten şen olacak kadar güzel bir ail...
3.1M 156K 66
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...