Görevimiz Mutluluk 2

By hnde_cevk

27.1K 1.9K 151

Görevimiz Mutluluk devam kitabıdır. Tüm yaşanılanlardan sonra Bade, toparlanıp yeniden hayata tutunmak için ç... More

1- Yabancı
2- Sağ Olmak
3- Kapanmayan Yara
4- Geri Dönüş
5- Üç saniye
6- İmkansızlıklar Denklemi
7- Güneş Gibi
8. Emanet
9- Tuhaf His
10- En Önemli Adım
11- Yadigar
12- Miş Gibi
13- Yer Edinmek
14- Sürpriz Çiçek
15- Umut
16- Şaşkınlık
17- Sadece
18- Stefano
19- Beyaz Bayrak
20- Kaçak
22- Tuzak
23- Kader Sayfası
24- Umut
25- Takip
26- Uyanış
27- Teşekkür
28- Cevap
29- Durmak
30- Karalamak
31- Dünya Küçük
32- Nokta
33- Mutluluğun Bedeli
34- Evliliğin Zamanı
35- Mucize
36- Feryat
37- Çıkmaz Yol
38- Sessizlik
39- Vazgeçiş
40- Tehdit
41- Teklif
42- Sürpriz
43- Güneşi Olmayan Kadın
44- Son
Teşekkür

21- Yüzleşme

733 45 12
By hnde_cevk

Bu bölüm de üçüncü ağız ile yazılmıştır. Keyifli okumalar...

Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı durdu. Bade gittiğinden beri herkes kabuğuna çekildi, güneş üzerlerine doğmaz oldu. Kutuplardaki gibi daimi gece moduna geçmişlerdi sanki. Hiçbir şey yeterince zevkli, eğlenceli veya mutluluk verici değildi. Hiçbir şeyin eski tadı yoktu.

Üzerlerine doğru gelen dev dalgalarla dolu azgın bir okyanusta çırpınıp dururlarken bir anda durulmuştu her yer ama o boğuşmaya o kadar çok alışmışlardı ki hayatın renkli olan kısmı gitmiş, siyah beyaz hali de sıkıcı ve boş geliyordu. Bu da haliyle her birinin bocalamasına sebep oluyordu.

Sude'nin karnının büyümesiyle birlikte yaptığı herkese göre gereksiz ama Sude'ye göre oldukça önemli olan erken bebek alış verişleri bile kimsenin dikkatini çekmiyordu. Düşündükleri tek şey Bade'ydi. Sude bu duruma içten içe gıcık olsa da Bade dokunulmaz olduğu için azıcık bile serzenişte bulunamıyordu. Bir gün patlayacaktı ama kime ve ne zaman, onu tam kestiremiyordu.

"Bade arıyor." Sevdiye büyük bir heyecanla eşini çağırdı. Daha telefonu açmadan gözleri yaşlarla dolmuştu.

"Ben çıkıyorum." dedi hemen Sude. Ailenin Bade'yle konuşurkenki dramı sinirlerini daha çok bozuyordu.

"Nereye?" Fatih'in bu kadar da mı saygın yok bakışlarıyla birlikte sorduğu soru karşısında Sude'nin sinirleri daha da zıplamıştı.

"Midem biraz kötü. Hava almak istiyorum."

Neyse ki hamileydi ve bahane bulması için uzunca düşünmesine gerek yoktu. Fatih ayağa kalkıp annesine sarıldı ona destek olurcasına. Ardından babasıyla tokalaştı.

"Görüşürüz. Bizim de selamımızı söyleyin."

Babası bir ona bir Sude'ye baktı. Aslında tüm olayın farkındaydı da görmezlikten gelmek işine geliyordu şimdilik. Bade yanlarına döner dönmez bu işe de bir çözüm bulacaktı.

Oğluyla seni anlıyorum dermiş gibi bakıştıktan sonra onlar giderken eşine geri döndü.

Sevdiye ağladığını kızına hissettirmemek için derin bir nefes alıp gözyaşlarını geri göndermek üzere kirpiklerini kırpıştırdı. Kocası ise şefkatle bir kolunu onun omzuna atıp gövdesine yasladı başını.

"Hadi bekletme."

"Tamam." Nazikçe gözyaşlarını silip telefonu öyle açtı Sevdiye.

"Alo, anne..." Bade'nin sesini duyar duymaz az önce gönderdiği gözyaşları ılık ılık akmaya başladı yanaklarından. Cevap veremeden cümleler boğazına dizildi. Telefonu kocasına uzatıp arka odalardan birine geçti hızla. Babasının yufka yüreği de kızının sesine kayıtsız kalamadı. Karısı içeride sesli sesli ağlayarak gözyaşları dökerken kendisinin sessizce dökülüyordu gözyaşları.

"Kızım..."

Ağladığını ona belli etmemeye çalışsa da sesi hemen onu ele veriyordu.

"Baba..." Bade'nin de sesi titredi. "Sizi çok özledim."

Telefonu kendinden uzaklaştırıp bir süre ağladıktan sonra öyle konuştu babası.

"Nasılsın? Her şey umduğun gibi mi? Bir şeye ihtiyacın var mı?"

Ona böylesi habersiz gittiği için çok kırgın olsa da kıyamıyordu ilk göz ağrısına.

Ne güzel, ne şefkatli sorular bunlar diye düşündü Bade de. Daha da güzel olanı, gerçekten ihtiyacı olduğunda ne olursa olsun yanına gelebilecek ona sonsuza kadar güvenebilecek bir babasının olmasıydı.

"Daha kötülerini gördüm." Ağlayarak gülerken babası da telefonun diğer ucunda aynı tepkiyi veriyordu.

"Bana ne kadar kırgın olduğunu biliyorum." diye devam etti Bade. "Çok az kaldı. Yakında döneceğim."

Annesi gözleri kan çanağına dönmüş bir halde odadan çıkıp yanlarına geldi.

"Buraya geleceğin günü dört gözle bekliyoruz kızım."

"Anne."

İkisi birlikte telefonun karşılıklı ucunda ağlarken uzun bir süre sessizlik oldu.

"Ne tuhaf... Yanınızda değilim ama yine ağlatıp yine üzüyorum sizi." dedi Bade burnunu çekerken.

"O nasıl söz kızım. Sen bizim en kıymetlimizsin, her şeyimizsin. Üzülsek de kırılsak da her zaman yanındayız. Bunu biliyorsun."

Bunu söyler söylemez telefonu kalbine bastırıp öyle çok ağladı ki Bade; eli yüzü dağılmış, gözleri şişmişti. Allahtan annesi ve babası onun bu halini görmüyordu. Bir an önce telefonu kapatıp bu ızdıraba bir son vermeliydi.

"Fatih'in, Sude'nin de selamı vardı." Babası kızının diğer tarafta ne tür zor bir acı çektiğini fark edip konuyu değiştirmek istedi ancak Bade'nin isteksizce sorduğu "Sude'nin karnı büyüdü mü? Bebeği hareket etmeye başladı mı?"sorusuyla karşı karşıya kalınca konuyu değiştirmenin çok da iyi bir fikir olmadığını anladı.

Sevdiye ile göz göze geldiler. Ne deseler onu üzeceğini düşünüyordu ikisi de.

"Evet, evet, büyüyor işte." İkisi de çok önemli bir şey  değilmiş gibi geçiştirdi. Sude çoktan gitmiş olmasa bu cevaba kesinlikle alınırdı.

"Belki bir sonraki sefere onlarla da konuşurum." Anne ve babasının onu korumaya çalıştığını anlıyordu Bade ve onlar böyle yaptıkça Sude için daha çok borçlu hissediyordu kendini. "Sizi seviyorum. Sürem bitmek üzere. Şimdi kapatmam lazım. Yeniden görüşürüz."

"Telefon almayacak mısın hala? Jetonla mı konuşacağız hep böyle?" diye sitem etti annesi.

Babası ise Bade'nin suyuna gitmeyi daha iyi beceriyordu.
"Yine ara. Böyle ayda yılda bir değil, her gün ara. Senden haber alamayınca çok endişeleniyoruz kızım."

Bade yine de buna tamam diyemiyordu. Onları her gün aramak istese de bulunduğu durumu aydınlığa kavuşturmak için aylardır kendini zor tutuyordu.

"Hoşçakalın."

Telefon kapandıktan sonra eve büyük bir sessizlik çöktü. Annesi ve babası telefonu bir süre daha elinde tutmaya devam etti.

"Onlara ne zaman söyleyeceğiz?" dedi Sevdiye sessizliği bozarak.

"Bade henüz hazır değil. Fatih'in de başka dertleri var. Hem buna ben bile henüz hazır değilim ki Sevdiye."

Odalarına gidip bir süre yataklarında boş boş kırpırdandılar. Ardından Sevdiye kocasına sarılıp huzurlu bir uykuya daldı. Güneş doğana kadar kocasının gözünü bir kez bile kırpmadığını anlamamıştı. İlk günkü gibi yatarken huzur bulduğu göğsünden kafasını kaldırıp ona baktı.

"Uyumadın mı?"

"Zamanınızı uykuda geçirmeyin. Uykuda geçirilen zaman bomboş diyen sen değil miydin?"

"O çocuklar içindi. Asıl şimdi senin uyuman lazım. Dinlenmelisin."

Karısının omuzlarını okşarken konuşmaya devam etti.
"Gençken zamanımız yoktu uykuya doyamazdık, şimdi de zaman çok ama uyku yok. Gerçi zamanımız çok mu onu bile bilmiyorum. Yaşlandık artık Sevdiye."

Sevdiye yatağın içinde toparlanıp kocasına sitemle baktı. Günlerdir en kötüsünü düşünmekten perişan olmuştu.

"Biyopsi sonucu çıkmadan konuşma hemen böyle. Her şey düzelecek."

Derin bir nefes aldı adam.
"Ee ne demişler; ecel geldi cihane, baş ağrısı bahane. Fatih kendini kurtardı. İşi var, eşi yanında, şimdi bebekleri de olacak. Tek arzum kızımızın, Bade'min de yanımızda olduğunu, mutlu olduğunu görmek. Başka hiçbir şey istemiyorum."

Sevdiye bir süre düşündükten sonra heyecanla kocasının elini tuttu.

"Gidelim mi?"

"Nereye?"

"Bade'ye."

Güldü adam, sonra biraz düşündü.

"Bade gelmemizi ister mi?"

"Tabi ki. Bade'den bahsediyoruz. Nasıl mutlu olur, bi düşünsene."

Kaşlarını yukarı kaldırıp yeniden gülümsedi. Sevdiye böyle söyleyince Bade'nin o eski günlerini ne kadar özlediğini hatırladı.

"Yine de bu defa beklemeliyiz gibi geliyor Sevdiye. Ona kızıyoruz ama Bade ilk kez cesur bir karar verdi. Uzakta da olsa yanında olduğumuzu bilmesi şimdilik daha iyi görünüyor."

"Herkesin içine Bade kaçmış ay! Kızımız hakkında da bir söz söyleyemeyecek miyiz? Anne babayız biz!"

"Düne kadar kararlarına saygılı olmalıyız diyen sen değilmişsin gibi konuşuyorsun."

"Evet, öyle dedim. Şimdi de vazgeçiyorum. Her gün meraktan ölemem ya. Yetti artık canım! Dizimin dibinde duracak."

"Bade bizim kızımız, biz ona her şeyi öğretmişiz gibi görünsek de hayatımıza dönüp baktığımızda Bade'den çok şey öğrenmişiz Sevdiye. Ona öğrettiğimizden daha çok."

Sevdiye yatağa oturdu hüzünle.

"Öyle özledim ki... Kokusu burnumda, sevinçli sesi kulaklarımda. Ne zaman böyle oldu? Ne zaman gülmeyi bıraktı? Biz onun bu haline ne zaman alıştık? Kızımızın hayatı gözlerimizin önünde eriyip gitti ve sadece kararlarına saygı duyalımla yetindik. Gerçekten yapılabilecek hiçbir şey yok muydu? Gerçekten onu koruyamaz mıydık?"

"Bunu ben de çok sorguladım. Hala her gün aynı soruları soruyorum kendime. Bir cevabı yok Sevdiye yok. Evde kaldığında da özgür bıraktığımızda da sonuç hep aynı. Belki de artık biz yüzleşmeliyiz bununla. Belki de o yüzden gitti Bade."

Sevdiye düşünceli bir şekilde kocasına bakarken kapı zili çaldı. Fatih'in olduğunu düşünüp hızlıca kapıya doğru yürüyüp kapıyı açtığında karşısında Cesur'u görünce hortlak görmüş gibi rengi attı.

Cesur'un hali de Bade'den farksız değildi. Onu son gördüğünden daha kötü bir haldeydi. Bakışları bile öyle çaresizdi ki içinden ona karşı öfke mi daha baskın merhamet mi emin olamıyordu.

"Burada ne işin var?" Kocasının yüzleşmek dediği şeye kendisinin hazır olup olmadığını sorguladı bir an; fakat Cesur öyle bir şey söyledi ki, cümlesi ateş gibi oturdu yüreğine.

"Bade İtalya'da değil."

Continue Reading

You'll Also Like

7.9K 1.5K 14
Hümeyra kendisini istemediği bir evliliğin ortasında bulduğunda nasıl bir yol izleyecek?Bilmediği bir şehirde nelerle karşılaşacak?Ve en önemlisi hen...
2.3M 37.1K 55
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...
118K 3.3K 44
"Neden beni sevmiyorsun? Neden beni görmüyor gözlerin? Gözlerinin önündeyim bir adım uzağında neden görmüyorsun beni? Seni seven bu kalbimi neden gör...
341K 14.2K 38
Anne karnında koluna kordon dolaşmış bir kızın hikayesi . Tüm engellerine rağmen herşeyi başarmış ama çoğu zaman vazgeçmiş bir kız . Tek kolla hayat...