Yıldız Tarikatları Toplantısının gerçek amacının ortaya çıkması yüzlerce kişide soğuk duş etkisi yarattı. Zihinlerinde kurdukları hedefleri değiştirmek zorunda kalmak birçok yetişimciyi hayal kırıklığına uğratsa da Lord Reşit’in konuşmalarının ardındaki gerçek anlamı çözen yetişimciler mevcut durumdan hoşnutlardı.
Lord Reşit ve diğer tarikat liderlerinin koyduğu kurallar adeta krallıklar kurduklarını gösteriyordu, kendi konumlarını sağlama alan bu liderler hanelerinin, soylarının geleceklerini kurguluyorlardı.
Orkun kendisi gibi eyaletlerden gelen yetişimcilerin ve Büyük Gökyüzü Eyaletinde olup da tarikata bağlı olmayan hanelerden gelen yetişimcilerin mevcut statükodan hoşnut olmadıklarını görebiliyordu.
Elmas Papatya Tarikatından gelen, yetişimleri Kas ve Organ Yıldız Ruhu alemleri arasında değişen yaklaşık 100 tane yaşlı yetişimcinin orada olması tarikatın koyduğu kuralları çiğnemesi, kendi otoritesini orada bulunan herkese göstermesi anlamına geliyordu.
“Orkun, yüzün neden asık?” Aycan gülümseyerek Orkun’un koluna sarıldı, etraftaki yoğun atmosfere rağmen oldukça rahattı.
“Bir şey yok, biraz yoruldum.” Orkun gülümsedi, odasına geri dönerken zihni allak bullak olmuştu.
Lord Reşit, daha doğrusu ‘İhtiyar Köpek’ söyledikleri, yaptıkları ile niyetini belli ediyordu. Orkun hayatında ilk defa böyle zor durumda kalmıştı, içinde bulunduğu çıkmazdan kurtuluş yolu arıyordu.
‘Ne yapmalıyım? Eğer ben bir Hayat Yıldız Ruhu Savaşçısı olamasam hane olarak yok olacağız ya da gönüllü olarak öleceğim.’
İhtiyar Köpek dişlerini göstermişti ve sessizce hırlıyordu. Bir köpek hırlamaya başladıktan sonra saldırmaya başlardı, İhtiyar Köpek’in saldırmaya başlamasını beklememeliydi.
‘Yapacak en iyi hamle şu anda Kas Yıldız Ruhu Savaşçısı olmak ve başarabilirsem Organ Yıldız Ruhu Savaşçısı olmalıyım. Toplantıda istediğim kadar hatta daha fazla kaynak kazanmak için bunu yapmalıyım.’
“Aycan, bunları kendi aranızda bölüşün.” Orkun önünde beliren kutunun içindeki pembemsi renge sahip meyvelerden 12 tanesini kendisine aldı ve geriye kalan 22 meyveyi kutuyla birlikte Aycan’a teslim etti.
“Huh? Orkun, seviye mi atlayacağız?” 23 kişiden oluşan gruplarındaki herkes birer zirve Deri Yıldız Ruhu Savaşçısıydı ve ellerindeki meyvelerle birlikte Kas Yıldız Ruhu Savaşçısı olmaları kesindi.
“Evet, bir an önce güçlenmeliyiz yoksa hanemiz ve biz Elmas Papatya Tarikatı tarafından yok edileceğiz.”
Aycan olduğu yerde donup kaldı, Orkun’un sözleri onu korkutmuştu. “Bu… Şaka yapmıyorsun değil mi?”
“Hayır!” Orkun iç çekti, kalbinin daraldığını hissetti. “Elmas Papatya Tarikatı hanemizin büyük bir güç olmasına izin vermeyecek, Reşit yaptığı konuşmada kendilerinden başka bir büyük gücün ortaya çıkmasına izin vermeyeceklerini belirtti. Bu sözleri bize yönelikti.”
“Tamam.” Aycan gülümsemeye çalışarak odadan ayrıldı, diğerlerine meyveleri vermeye ve aralarındaki konuşmayı diğerlerine aktarmaya gidiyordu.
‘Başlayalım.’ Orkun avucunda beliren büyük kutuyu açtı ve içindeki ruhsal çekirdekleri tüketmeye başladı.
Bazıları zirve Ruh Kralı bazıları ise içinde Yıldız Ruhu alemi düzeyinde ruhsal enerji barındıran ruhsal çekirdekler tükürüğünün içinde erirken Orkun’un vücudunda önemli miktarda ruhsal enerji toplanmaya başladı. Ruhsal enerji yoğunluğu istediği düzeye ulaştığında Orkun, sağ kolundaki yumruğunu savururken aktif olan kası arıtmaya başladı.
Ruhsal enerji gümbürdeyerek kas boyunca gezindi, geçtiği her bir noktadaki kirlilikler temizlenmeye, dışarı atılmaya başladı. Zaman akıp giderken Orkun’un algısının kontrolündeki ruhsal enerji kası tamamen arıtmayı başardı.
‘Ding!’ Kırılma sesi benzeri bir ses zihninde yankılandı ve sağ kolundaki o kasın etrafında altın rengi ince bir zar oluştu.
“Houh.” Alnında belirmeye başlayan terleri silen Orkun vücudunun pis kokmaya başladığını fark etti. Kasın içinde barındırdığı kirlilikler tamamen dışarı atılmıştı.
“Bu meyveleri kullanmanın zamanı geldi.” Avucunda beliren pembemsi renge sahip meyvelerden birini hızlı ısırıklarla yiyen Orkun meyve biter bitmez meditasyon pozisyonuna geçti.
Vücudunun her bir köşesinde adeta çağlayan ruhsal enerjiyi sırasıyla sağ kolundaki kaslarda gezdirdi. Ruhsal enerji dakikalar içinde sağ kolundaki tüm kasları arıttı, bu arıtma süreci dayanılmaz bir acıya sebep olsa da Orkun dişlerini sıktı; güçlenmek için bu tür zorluklara katlanmak zorundaydı.
Zaman hızla akıp gitti, Orkun elindeki meyveleri birbiri ardına kullandı, vücudunun her bir köşesindeki kaslar ruhsal enerjinin altında arıtılarak altın rengi ince zarlarla kaplandı. Yüzünde kalan son kası da arıtan Orkun’un her bir zerresi ağrıyan bedeni zayıfça koltuğa yığıldı. İkinci Yıldız Ruhunu da tamamen doldurduğunda zirve bir Kas Yıldız Ruhu Savaşçısı olacaktı.
…
“Orkun; sen Kas Yıldız Ruhu Savaşçı seviyesinin zirvesine çıkmayı mı başardın?” Petek kocaman gözlerle kocasına baktı, algısıyla onun yetişimini incelediğinde şok oldu.
Aurası eskisinden çok daha yoğun ve güçlüydü. Vücudu etrafa patlayan bir enerji ile dolup taşan bir hissiyat yayıyordu.
“Evet, biraz daha kaynak elde ettiğim zaman beklemeden Organ Yıldız Ruhu Savaşçısı olacağım. Elimde atılım yapmamı sağlayacak kadar kaynak yok.”
Asit gölünün ortasındaki adadan topladığı pembemsi meyvelerden kendisinin aldığı 12 meyveden geriye şu anda 5 tane kalmıştı. Bu beş adet meyve sadece onun Organ Yıldız Ruhu Savaşçısı olmasını sağlardı; tüm organlarını arıtması için çok fazla kaynağa ihtiyaç vardı.
“Bizlerde birer Kas Yıldız Ruhu Savaşçısı olduk, kaynak yağmalama süreci boyunca daha rahat hareket edebileceğiz.” Bir zirve Kas Yıldız Ruhu Savaşçısı olmasa da temelinin sağlam olması sayesinde Petek ve diğerleri Kas Yıldız Ruhu Savaşçıları arasında hatırı sayılır bir sırada bulunurlardı.
Karı-koca sohbet ettikleri sırada ruhsal enerji ile güçlendirilmiş bir ses bölgede yankılandı.
“Beyler, bayanlar; Yıldız Tarikatları Toplantısına katıldığınız için sizlere teşekkür ederim. Bendeniz, Kızıl Lord, Kızıl Ejder Tarikatının lideriyim. Buraya gelen her yetişimci dostumun neden burada olduğumuzu bildiğini düşünerek ilk amacımızı sizlere açıklamak istiyorum.
Yarın güneş doğduktan sonra 150 bin civarındaki sayımızla biz Yıldız Ruhu Savaşçıları yarımadadaki bütün canavarları temizlemek ve kaynakları yağmalamak için harekete geçeceğiz. Öncelikli hedefimiz bir gün içinde adadaki canavarları yok etmek ve adayı kamp kurabileceğimiz bir hale getirmek olacaktır.
Adadaki canavarları temizlerken buradaki her bir tarikat lideri kendisiyle birlikte gelen yetişimci dostları ile birlikte belirlenen konumlardan adadaki canavarlara saldırmaya başlayacaklar. Bu sırada mümkün olduğunca birbirinizle çatışmaktan kaçınmanızı talep ediyoruz çünkü büyülü dünyanın içinde hayal etmekte zorlanacağınız kadar kaynak bizleri bekliyor ve kimse bunları kaçırmak istemez.
Elde etmeyi başardığınız her bir kaynak sizlerindir ve hiçbir güç bunları zorla sizden alamaz, almaya çalıştıkları takdirde tarikat liderlerinin kurduğu konsey duruma müdahale edecektir. Bu yüzden hep birlikte hareket etmeli ve mümkün olduğu kadar kaynak toplamayı başarmalıyız.”
Konuşan kişinin sesi kesildiğinde bölgede derin bir sessizlik hakim oldu, bütün yetişimciler duyduklarını sindirmek ve planlarını yapmakla meşgul olmaya başladı.
Orkun son zamanlarda sıkça yaptığı gibi derin bir nefes aldı ve derin düşüncelere daldı.
‘Adayı temizlememizin amacı kamp kurmak ise o zaman büyülü dünyanın içinde geçireceğimiz vakit fazla olacaktır ya da bir başka ihtimalle büyülü dünyaya birkaç kez sefer yapacağızdır. Öyleyse burada dilediğimizden daha fazla kaynak toplayacağızdır lakin neden yüksek seviyeli Yıldız Ruhu Savaşçılarının sayısı az durumda anlamıyorum? Yoksa, bu büyülü dünya düşündüğümüzden daha mı tehlikeli bir yer?’
Yıldız Tarikatları Toplantısı hakkındaki görüşü her an değişiyordu.