27. Bölüm: Canavar Üstadı Yarışması

316 53 2
                                    

Bükük Şehir eyaletin en büyük şehri ve başkenti olduğu için en çok nüfusa sahip şehir unvanının da elinde bulunduruyordu. 10 milyona yaklaşan nüfusu ile açık ara farkla eyaletteki en çok insana ev sahipliği yapıyordu.


Şehir nüfusunun 10 milyon olması demek genç jenerasyonun sayısının da yüksek olduğu anlamına geliyordu. Bu durum da Bükük Kral Turnuvasının katılımcı sayısının aynı oranda çok olmasına neden oluyordu.


15-20 yaşları arasındaki nüfus yaklaşık 1 milyonu aşıyordu. 1 milyon kişi arasından yetişimi Ruh Lordu aleminin altında olanlar çıkartıldığında 200 bin dolaylarına kadar düşüyordu. Çünkü yetişimleri düşük bireyler turnuva katımcısı olacak yeterliliğe sahip olmuyorlardı.


200 bin kişinin % 95 hatta % 98 gibi oranındaki büyük çoğunluğu Ruh Lordu aleminde olup turnuvaya katılsalar bile en fazla ikinci yarışmaya girebilme şansına erişebiliyorlardı. Yani turnuvanın gerçek katılımcıları 10 bin kişiden daha azdı.


Turnuvada her yarışma günlere bölünmüştü. Bu turnuvada kesinlikle ilk iki yarışmayı izlemeye gelen katılımcı sayısı az olacaktı. Sadece küçük haneler ve ticaret şirketleri bağımsız genç yetenekleri kendi bünyelerine katmak için bu yarışmaları izlerlerdi. Birde o genç katılımcıların aile ve arkadaşları izleyici grubuna dahildi.


Algı Merdiveni yarışması şehir dışında yapılmaya başlanmıştı. Bu sırada Orkun ise astlarıyla mangal keyfi yapıyordu.


Aycan Orkun’un tavsiyesiyle Papatya Birliğinin dükkanlarındaki aşçıların yemek yapma metotlarını, çeşitli yemeklerin yapımını inceleme fırsatı bulmuştu. Aşçıların vazgeçilmez menüsünün mangal olduğunu öğrenince onu yapmaya karar vermişti. 


Ruh Lordu aleminin zirvesindeki bir canavarın etlerini küçük parçalar halinde dilimlemiş ve ateşin üzerinde kızartmaya başlamıştı. Pişen canavar etinin yanı sıra kıyma haline gelmiş etleri de çeşitli malzemeler ile karıştırıp kulak memesi kıvamında köfte haline getirmişti.


Çeşitli sos ve baharatlarla süslenmiş et ve köfteler pişerlerken onlardan damlayan yağlar ateşin içine düşüyor, çıkan yoğun kızarmış et kokusuna bir başka duygu katıyordu.


Kor olmuş közlerin ısısıyla pişen lezzetli etler henüz tabaklara konulduğunda servis ediliyordu. Etlerin ilk servis edildiği kişi doğal olarak Orkun’du. Öyle ki tabağındaki et ve köfteler bittiğinde yığınla dolu yeni bir tabak önünde beliriyordu.


Bu görüntüde Orkun’un astlarına zorbalık yaptığı söylenebilirdi ama durum hiç öyle değildi. Onlar mangalın başında bekliyor, pişen et ve köftelerin çoğunu kendi aralarında yiyip bitiriyorlar ve sona kalanları Orkun’un önüne yığıyorlardı.


Tam ters bir şekilde Orkun zorbalığa uğrayan mağdur konumunu almıştı. Ancak Orkun keyifliydi. İlk yarışma gerçekleşiyordu ve o mangal yapıyordu. Bundan daha keyifli bir şey yoktu.


Orkun ve astları keyifle mangal yaparlarken Algı Merdiveni Yarışmasının yapıldığı alanda zorlu bir görüntü vardı.


Onlarca basamaklı ve yüzlerce kişinin yan yana durabileceği geniş bir merdiven şehrin dışına inşa edilmişti. Her seferinde merdivene bin katılımcı alınıyordu ve katılımcılardan uzmanların yaydığı zorlu auralara direnerek merdiveni tırmanmaları isteniyordu.


Yetişim ve yetenek babında iyi olan kişiler zorlu auralar karşısında merdivenleri tırmanıp Algı Merdiveni Yarışmasını başarıyla tamamlıyorlardı. Her katılımcı yetişim seviyesine göre belirli sayıda merdiven tırmanmak zorundaydı ve bu sayede sadece yetişimleri yüksek kişilerin yarışmayı geçmelerinin önüne geçiliyordu.


Yarışma o gün geceye kadar devam etti. Kaybeden yarışmacılar katılımcı listesinden çıkarıldığında liste ve rozetler yeniden sıralandı. Sonuç açıklandığında ikinci yarışmaya girme hakkı kazanan kişi sayısı 50 bin dolaylarındaydı. Bu katılımcıların % 75 kadarının elendiğini gösteriyordu.


Ertesi gün Simli Köşk gizli bir mutluluk ile doluydu. Herkes Orkun’un yarışmasını izlemeye gidecekti. Orkun onlar için Papatya Birliğinin lüks bir locasını tutmuştu ve keyiflerince eğlenerek yarışmaları izleme fırsatı bulacaklardı.


Canavar Üstadı Yarışması ilk olarak 5 büyük hane dışındaki katılımcıların mücadeleleri başladı. Her katılımcı kendi yetişim seviyesindeki canavarlar ile dövüşmek zorundaydı.


Dövüşlerde kullanılan canavarlar Papatya Birliği tarafından eğitilmişlerdi ve savaş becerileri yükseltilmişti. Bu yüzden sıradan canavarlara kıyasla daha kurnaz ve zekilerdi.


Birlik binasının birkaç kilometre ötesindeki arena tıka basa olmasa da yüz binlerce seyirci ile dolmuştu. Arenanın seyirci kapasitesi 3 milyon kişiyi aşıyordu ve 1 kilometre çapındaki dövüş alanı ile eyaletin en büyük arenası unvanını taşıyordu.


Arena şimdi 3 ayrı bölüme ayrılmıştı. Arenanın sol tarafında Canavar Üstadı yarışması için yüzlerce kafes hazırlanmıştı. Sağ tarafta ise üçüncü yarışma olan Nitelik Yarışması için konulmuş devasa bir cam oda vardı. Odanın içinde 20 bölüm vardı ve aynı anda 20 kişinin yarışmasına olanak sağlıyordu.


Merkezde ise yükseltilmiş küçük bir arena vardı. Bu arenada son yarışma gerçekleştirilecekti.


Orkun’a verilen rozette ismi, hangi haneye mensup olduğu ve sıralamasını belirten bir numara vardı. Numarası 13 bin 867 olarak belirlenmişti.


Canavar Üstadı yarışması için toplamda 500 kafes hazırlanmıştı ve her katılımcı 5 dakika boyunca karşısına çıkan canavarı yenmek zorundaydı. Yenemediğinde elenecek, berabere kaldığında ya da canavarı yendiğinde yarışmayı geçmiş olacaktı. Beraberlik sonucu yarışmanın geçilip geçilemediğine karar verecek kişiler Papatya Birliği muhafızlarıydı.      


5 haneden toplamda 25 bin katılımcı vardı ve onlarla birlikte ikinci yarışmaya katılan katılımcı sayısı 75 bini aşmıştı.


Yarışmanın başlangıcının üzerinden iki saat geçtiğinde sıra Orkun’a gelmişti. Kendisini yönlendiren görevlileri takip ederek kafesin içine girdi.


Kafesin içinde Çizgili Kül Panteri vardı ve yetişimi 1. Seviye Ruh Kralı alemindeydi. Ruh Kralı alemindeki canavarlar az olduğu için rakiplerinin yetişimleri kontrol edilmemişti. Bu sayede Orkun’un 2 Altın Öz Ruhlu Ruh Kralı olduğu açığa çıkmamıştı.


Çizgili Kül Panteri normalde de kurnaz bir canavardı ve Papatya Birliğinin eğitimleri sonucu daha kurnaz olmuştu. Boy uzunluğu 2 metreydi ve yüksekliği 1.5 metreye ulaşıyordu.


Çizgili Kül Panterinin güçlü kasları kasıldı, kafesin içine giren Orkun’a saldırmak için hazırdı. Orkun düşük kademe Ruhsal Hazine olan kılıcını eline aldı ve gardını alarak canavarın hamle yapmasını bekledi.


Çizgili Kül Panteri hemen hamle yapmadı, rakibinin güçlü biri olduğunu hissediyordu. Bu bir canavarın içgüdüsüydü.


Orkun gülümsedi, canavar hamle yapmadığına göre o saldırı inisiyatifini alabilirdi. Patlayıcı bir hızla ileri atıldı ve kılıcını çevik bir saldırıyla canavara savurdu.


Çizgili Kül Panteri hemen geri çekildi ve saldırıdan kaçındı ama kafes küçük olduğu için kaçabileceği alan dardı. Orkun art arda yaptığı saldırılarla pasif kalan canavarı köşeye sıkıştırdı ve son hamlesini yapmadan önce hakem dövüşü kazandığını belirtti.


Orkun’un elindeki rozet görevliler tarafından alında ve üçüncü yarışmadan önce teslim edileceği söylendi. İkinci yarışmayı tamamladıktan sonra Orkun arenada çok durmadı. Astlarını alıp Simli Köşke geri döndü.


Turnuvanın ilk iki yarışması basit olduğu için izlemeye değmezdi.


Asıl turnuva ertesi gün başlayacaktı.                  
   

       

[Tamamlandı] Çılgın Mucidin Kozmik Fırını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin