Orkun yanındaki masada duran ruhsal çekirdeği eline aldı, öldürdüğü 3 köpekbalığının ruhsal çekirdeklerini kendisi ve eşleri arasında paylaştırmıştı. Şu anda bu ruhsal çekirdeği kullanarak Deri Yıldız Ruhu aleminde büyük bir ilerleme kaydetmeyi planlıyordu.
Yaklaşık bir hafta boyunca bol miktarda ruhsal enerji bakımından yoğun köpekbalığı eti tüketerek zaten Deri Yıldız Ruhu alemindeki arıtım işleminin yaklaşık % 5lik kısmını tamamlamıştı. Onun gibi, sıradan bir Deri Yıldız Ruhu Savaşçısının ihtiyaç duyduğu ruhsal enerjiden onlarca kat daha fazlasına ihtiyaç duyan birinin yetişimindeki bu ilerleme muazzam sayılıyordu.
Belki birkaç yıl, belki onlarca yıl yaşamış olan köpekbalıklarının ruhsal çekirdeklerindeki ruhsal enerji miktarı onlarca Deri Yıldız Ruhu aleminin zirvesindeki insanın sahip olduğu ruhsal enerjiden fazla olabilirdi. Orkun’un avucundaki ruhsal çekirdek ona bunu hissettiriyordu.
Orkun derin bir nefes aldı, zihnindeki tüm düşünceleri kovdu ve sadece ruhsal çekirdeği tüketmek için hazırlandı. Kendini hazır hissettiğinde ruhsal çekirdeği ağzına attı ve ruhsal çekirdek tükürüğünde eriyip vücuduna dev dalgalar gibi çarpan ruhsal enerjiye dönüşürken ruhsal enerjiyi derisinin en ufak zerresine kadar yönlendirdi.
Azgın ruhsal enerjinin yoğunluğu geçtiği bölgeleri parçalayıp yeniledi. Bu durum sürekli devam etti, ruhsal enerji derisinin tamamını bir tur arıttıktan sonra yoğunluğu bir miktar azaldı ama halen daha vücuduna zarar veriyordu.
Yaralama-iyileştirme yarışı birkaç saat boyunca devam etti ta ki Orkun’un vücudu artık ruhsal enerjiyi tamamen özümseyene kadar sürdü. Orkun’u canından bezdiren süreç durduğunda onun adım atacak mecali kalmamıştı, vücudu jöle gibi hissettiriyordu.
Orkun bir süre oturduğu koltuktan kalkamadı bu süreçte ise yetişimini kontrol etti. Derisi tam manasıyla arıtılmamıştı, çok az bir miktar ruhsal enerjisinin yardımıyla gerçek manada bir Deri Yıldız Ruhu Savaşçısı olabilirdi.
“Bu ruhsal çekirdekler ile derimi tamamen arıtabiliyor olmam lazım.” Orkun avucunda beliren 10u aşkın ruhsal çekirdeği ağzına attı, bu ruhsal çekirdekler öldürdüğü Ruh Kralı aleminin zirvesindeki keskin dişli balıklardan gelmişti.
Ruhsal çekirdekler ağzında eridi, birleşerek bir ruhsal enerji dalgası oluşturup tüm vücudunu arıtmasını sağladılar.
‘Ding!’ Sanki içinde bir kırılma sesi oluşmuştu, geriye kalan az miktardaki ruhsal enerjisi ile derisini incelediğinde tüm derisini zarar altın rengi ince bir zar olduğunu gördü bu gerçek bir Deri Yıldız Ruhu Savaşçısı olduğunun göstergesiydi.
Orkun yorgun argın bir şekilde koltukta otururken Petek ve Aycan neredeyse aynı anda odalarından çıkıp yanına geldiler. İki güzel kadın da onun gibi gerçek Deri Yıldız Ruhu Savaşçısı olmuşlardı ve ondan farklı olarak ikisinin de Yıldız Ruhu ekstradan ruhsal enerjiyle doluydu.
“Başarmışsın.” Petek gülümseyerek Orkun’a sarıldı, onun kendilerinden daha zor bir yetişim yoluna girdiğini çok öncesinden fark etmişti.
“Hıh. Şimdi kocam olmaya layık oldun.” Aycan kocasının yanına oturdu, başını onun omzuna yaslarken alaycı bir dille onu tebrik etti. Petek ve Orkun onun bu tavırlarına gülümseyerek karşılık verdiler.
“Yarından itibaren Kral Canavarlar Ormanına gideceğiz, şimdiden hazırlıklarınızı yapın.” Orkun eşlerinin yanından kalkarken söyledi, belirsiz bir süre boyunca bu tehlikeli bölgede gelişimlerini sağlamlaştırmak için eğitim yapacaklardı.
“Yarın mı? Biraz erken ama hazırlanacağız.” Petek başını salladı, Orkun’un neden acele ettiğini anlıyordu.
*** *** *** *** ***
İçlerinden azımsanmayacak kadarı Ruh Lordu ve Ruh Kralı aleminin çeşitli seviyelerindeki güçlere sahip değişik türlerden binlerce balık şu anda büyülü dünyanın içindeki sulara salınmıştı. Bu su canavarlarından bazıları yoğun ruhsal enerjiyle karşılaşır karşılaşmaz daha da büyüyüp güçlerinde artış yaşandı.
Orkun eğitim gitmeden önce devasa gölün altındaki bu büyülü dünyayı bulunmaz bir nimet olarak kullanmaya karar vermişti. Kozmik Fırının yardımıyla büyük bir alandaki su canlılarının olduğu gibi büyülü dünyaya aktarmayı başarmıştı, bu çaba ruhsal enerjisinin tükenmesine neden olsa da büyük bir yatırımdı.
Eğitimden sonra doğruca turnuvaya gidecekti ve ne zaman geri döneceği belirsizdi. Bu yüzden gitmeden önce arkasında kendisi için bir hazinelik oluşturmayı planlıyordu.
Büyülü dünyanın içinde bu su canavarları normalden çok daha hızlı gelişecek, birbirlerini yiyerek daha da güçleneceklerdi. Zamanla bu canavarlar Ruh Kralı aleminin zirvesine çıkmış hatta Yıldız Ruhu alemine ulaşmış canavarlar olabilirlerdi.
Bükük Şehir yaşanan sürgün olayından sonra yüzeyde eski huzuruna kavuşmuş gibi görünüyordu ama Orkun diğer 3 hanenin Ruhani Kılıç Hanesine karşı hazırlık yaptıklarını biliyordu. Bu hazırlıklar saldırı niyeti taşımıyordu, çünkü bu haneler kendi sonlarını getirmek istemiyorlardı lakin kendilerini güçlü kılmak için iş kollarına daha da önem veren 3 hane üyelerini güçlendirmek için kaynak toplamaya başlamışlardı.
Orkun şehirdeki güç dengesinin değişmemesini, hatta kendi lehlerine kaymasını istiyordu ki bu sayede Ruhani Kılıç Hanesi hak ettiği o görkeme kavuşabilecekti.
Ruhani Kılıç Hanesi şu anda Bükük Şehir ve Dev Anten Eyaletinin en güçlü hanesi konumundaydı, bu konumda sarsılmadan kalmaları birkaç on yılı bulacaktı ama sonrasında ne olacağını kestiremiyordu.
Elmas Papatya Tarikatı sözde Büyük Gökyüzü Eyaletini yönetiyor olsa da diğer eyaletleri de bir nevi yönetiyordu. Bu eyaletlerin birçoğunda birkaç haneden oluşan güç dengesi vardı, bazılarında ise senato sistemi kurulmuştu ve sonuç olarak Büyük Gökyüzü Eyaletini yöneten Elmas Papatya Tarikatı dışında hiçbir hane bir eyaleti tek başına yönetmiyordu. Bu durumda sivrilerek yükselen Ruhani Kılıç Hanesi dikkatleri üzerine çekmişti.
Ruhani Kılıç Hanesi gücünü artırıp tüm eyaleti kontrolü altına aldığı vakit diğer eyaletlerde de benzer durumların ortaya çıkmasına önayak olabilirdi. Elmas Papatya Tarikatının zaten Büyük Gökyüzü Eyaletindeki büyük haneler ile bir otorite yarışı vardı. Bu otorite yarışına diğer eyaletler de katıldığında Elmas Papatya Tarikatının prestiji sarsılacak hatta gücünde azalma bile yaşanacaktı.
Eyaletlerden gelen yetenekli gençler Elmas Papatya Tarikatının azımsanmayacak bir kısmını oluşturuyordu. Elmas Papatya Tarikatında bulunan birkaç bin Yıldız Ruhu Savaşçısının yaklaşık yarısı küçük güçlerden gelme, devşirme kişilerdi. Bu kişilerin varlığı tarikatın beslediği kaymak tabakanın gücünü artırmasını sağlıyordu.
Orkun hanesinin gücünü arttırmak için kendi astları gibi kimsesi olmayan çocukları hane bünyesine alma fikrini babasına iletmişti. Ayrıca bir fon oluşturacak ve hane içinde büyük bir eğitim binası oluşturacaktı. Daha sonra gücü artan ve büyüyen bu çocukları hane için evliliği ile haneye bağlayacak ve gücünü arttıracaktı.
Orkun’un fikri babasının hoşuna gitse de kimsesiz çocukları bulmak, onları yetiştirmek ve hanelerine katmak zor ve uzun bir süreç isteyen bir plandı. Bu planın işleyebilmesi için her yıl belki 1 milyar altınlık bir para fonu gerekiyordu, Ruhani Kılıç Hanesinin kendi üyeleri için yıl içinde 15-20 milyar altın harcadığı da hesaba katıldığında bu fonu sağlamak zordu.
Orkun planını uygulamak ve maddi olarak haneye yük olmamak için de büyülü dünyaya saldığı zayıf su canavarlarından yararlanmak istiyordu. Yetişim materyali, ekipman desteği gibi konularda bu su canavarlarından yararlanabilirlerdi.
Plan uzun yıllar uygulanması gereken bir plan olmasına rağmen umut vericiydi ve Orkun’un ikna çabaları sonucunda; onlar eğitime giderken babası onun planlarını uygulamaya koyacaktı.
Orkun’un desteğiyle artık göz önüne çıkan Ruhani Kılıç Hanesi büyük bir güç olma yolunda kararlıydı.