socialite

By lilostsea

1.6M 79.2K 16.6K

[texting] bade: sevgilim olman karşılığında haftalık 4.000₺? tuğra: güzel şakaymış :d (❕bazı bölümler argo, k... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
7.0
7.1
7.2
7.3
7.4
7.5
7.6
7.7
7.8
7.9

4.7

21.2K 963 219
By lilostsea

31K olmuşuz slwldöwşdöwş

thank youu🥰

badearslan hikayesine bir ekleme yaptı.

bir hafta sonra..

[bade]

Bizim tayfayla her zaman geldiğimiz mekanlardan birisinde toplanmış, kendi hâlimizde sohbet muhabbet geçiriyorduk vaktimizi. Bir yandan da içiyorduk tabii ki. Yarın cumartesiydi ve okul derdimiz olmadığı için kafamız rahattı. O yüzden benim de içtiğim şeyin hesabını yaptığım söylenemezdi.

Saat gece yarısına geliyordu ve ben de bu saate kadar ne bulduysam içmiştim. Ağır şeyler içmediğim için henüz sarhoş olmamıştım ama yine de kafamın güzel olduğunu göz ardı edemeyecektim.

"Nereye kayboldu yine bu?"

Yaman'ın bana yönelik konuşmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp kimi kastettiğini anlamak için oturduğumuz locada gezdirdim gözlerimi. Meriç ortalıklarda gözükmediğinden onu kastediyor olmalıydı.

"Tuvalete gitmiştir."

"Telefon geldi sonra birden kalktı gitti. Geldiğinden beri şeyler karıştırıyor ama çıkar kokusu."

Oflayıp "Ben bir bakayım şuna," dedim ve oturduğum deri koltuklardan ayaklandım. İki saattir kestiği barmen kızla konuşmaya çalışıyordu muhtemelen. Başka ne derdi olacaktı bunun?

Yavaş adımlarla merdivenlerin olduğu kısma ilerleyip aşağıya indiğimde çok geçmeden bana doğru gelen Meriç'i gördüm. Ben tam ne olduğunu soracakken bir anda koluma girip beni bir yere ilerletmesiyle söyleyeceklerimi es geçip başka bir soru yönelttim ona.

"Ne oluyor Meriç ya?"

Ortamdaki yüksek sesten dolayı bağırmak zorunda kalsam da yine de sesimi duyurabildiğimi düşünmüştüm ama Meriç beni hiçbir şekilde tınlamamıştı.

Saniyeler içersinde ilk kattaki bir odanın önünde durduğumuzda ben daha ne olduğunu anlayamadan "Güzel güzel kaynaşın siz!" diyip beni açtığı kapıdan içeriye soktu. Sonra da kapıyı üzerime kapatıp gitti.

Her şey o kadar ani olmuştu ki yaptığı şeyi ilk başta idrak etmem bir hayli zor olmuştu. Lakin şoku atlatmam pek uzun sürmedi. Kendimi toparlar toparlamaz "Meriç!" diye çığırdım ve kapıyı açmak amacıyla kapının kulpunu çekiştirmeye başladım. Tabii ki de çabalarım sonuçsuz kalmıştı!

Kapıyı üzerime kilitlediğini anladığımda kapıya sinirle tekme savurmama engel olamamıştım. Bir yandan da niye beni odaya kilitlediğini yarı baygın kafayla anlamlandırmaya çalışıyordum.

Arkamda hissettiğim hışırtıyla bir anda odada yalnız olmadığımı fark edip hızla arkamı döndüm. Asıl olayın ise şimdi farkına varmıştım...

Eski sahte sevgilim beyle Meriç malı yüzünden bu ufacık odada kilitli kalmıştım. Ne kadar da harika bir gece oluyordu ama!

"Senin ne işin var burada?!"

Anın siniriyle ona çıkışırken Tuğra'dan da cevap gecikmemişti. "Asıl senin ne işin var?"

Ofladım. Salak Meriç bizi aynı odaya kapatıp barıştıracağını düşünüyor olmalıydı ki böyle saçma salak bir oyuna kalkışmıştı. Ama ben de Bade isem burdan çıktığım ilk anda bunun hesabını ona sorardım.

"Baştan söyleyeyim, benim olanlarla bir alakam yok. Beni erkeklerle takılıyoruz sen de gel diye ısrarla çağırdı buraya."

Ona bezgin bir bakış attım. Her ne kadar neden burada olduğu umrumda olmasa da söylediklerinin doğruluğunu anlayabilecek kadar tanıyordum onu. Yalan söylemiyordu.

"İyi. Şimdi daha fazla konuşma ve bana telefonunu ver."

Benim telefonum deri ceketimdeydi ve dakikalar önce sıcakladığım için ceketimi çıkarmıştım. O yüzden Tuğra'dan telefonunu istemek zorundaydım. Böylece Yaman'a nerede olduğumuzu mesaj atarak gelip bizi buradan çıkarmasını isteyebilirdim.

"Veremem."

"Ne demek veremezsin ya?!"

Sinirle ona doğru adımlayıp beni daha fazla oyalamasıyla uğraşmak istemediğimden üzerindeki siyah kot ceketinin cebine soktum elimi. Acele hareketlerle telefonunu bulmaya çalışırken Tuğra ise hiçbir harekette bulunmadan olduğu yerde dikilmeye devam ediyordu.

Ceketinin cebinin boş olduğu kanaatine varır varmaz pantolonunun ceplerine yöneldim. İki cebinde de sigara paketi ile cüzdanı dışında hiçbir şey bulamayınca da kaşlarımı çatıp geri çekilmek zorunda kalmıştım.

"Telefonun nerede geri zekalı?"

"Meriç birisini arayacağını söyleyip aldı gitti. Sonra da sen geldin işte. İstesem de veremem telefonumu."

Aramızdaki boy farkından dolayı onunla göz göze gelmek için kafamı hafifçe yukarıya kaldırırken "Niye söylemiyorsun o zaman?" diye sabrımın son kırıntıları eşliğinde sordum. Kafayı yedirecekti bu çocuk bana!

"Beni elleyeceğini bilseydim emin ol söylerdim."

Alaylı ifadesine karşılık ona istediğini vermemek adına sakinliğimi olabildiğince korumaya çalıştım ve "Sana daha önce aptal olduğunu söylemiş miydim?" diye sordum. Ardından ekledim. "Hayır söylemediysem haberim olsun da saat başı hatırlatayım."

"Birinci sınıf çocuk daha iyi laf sokar."

"Sen uğraşamayacağım kadar piç kurusu bir insansın ki laf sokmakla enerji israfı yapmak istemiyorum. Kusura bakma lütfen Tuğra!"

Yüzündeki dalga geçer ifade yavaş yavaş bozulurken "Uzatma daha fazla Bade. Madem kilitli kaldık otur sakince bekle. Çocuk gibisin amına koyayım," dedi. Anlaşılan söylediklerim sinirlerini bozuyordu beyefendinin. İşime gelirdi şahsen.

"Sana ne ya? İstersem sakince beklerim istersem de beklemem. Buna karışma hakkını kendinde göremezsin. Sana bir kere o hakkı tanıdım ama bir daha aynı hatayı asla yapmam."

"Neyine karıştım sanki Bade? O kadar rahattın ki gidip eski sevgilinle bile buluşabiliyordun. Sence karışmış hâlim bu mu?"

Cümlesini bitirir bitirmez anında cevap verdim ona.

"Aksel'le buluşmamı ne denli dert edindiysen artık her seferinde bunu yüzüme vurmaktan kaçınmıyorsun! Ben de senin hatalarını yüzüne vurayım o zaman. Sen Ece'nin mesajlarına niye cevap verdin? Hadi bakalım bunu açıkla bana!"

Benim söylediklerimi göz ardı edip aramızdaki yakınlığı işaret ederek "Uzaklaş," dedi. Bense sinirden üzerine yürüdüğümü bile o an fark etmiştim.

Kısa bir şaşkınlık yaşayıp kaşlarımı çattım. Resmen onu köşeye sıkıştırmak istermiş gibi sırtını duvara yaslamasına neden olmuştum. Üstelik aramızda bir adımlık mesafe bile bırakmamıştım.

Geriye doğru birkaç adım gittim. Ardından şaşkınlığımı üzerimden atmak adına yüzümdeki ifadeyi alaya evrilttim.

"Ne oldu, yoksa geçen seferki gibi karşı koyamazsın diye mi korktun?"

Cevap vermedi. Ben de üstelemedim ve sabır dilercesine bir nefes aldım. Daha fazla onunla muhatap olup sinirlenmek istemiyordum. O yüzden en iyisi onu umursamamaktı.

Kısa bir sessizliğin ardından "Ece'yle buluşmadım ya da ona karşılık verdiğimi hissettirecek bir davranışta bulunmadım," diye kendisini açıkladığında onu umursamama kararım saniyeler içerisinde yok olmuştu.

Sakin ol Bade... Sakin ol kızım...

Sakin falan olamayacaktım!

"Bırak ya! İçten içe egonu tatmin ettiğini anlamıyorum sanki ben."

Sesimin gereğinden fazla yüksek çıktığını konuşur konuşmaz fark etmiştim ama yine de bir şey yapmadım. Zaten odayı çok az da olsa dışarıdan gelen yüksek sesli müzik donatıyordu. O yüzden çok göze battığını sanmıyordum.

"Sikmişim egosunu! Sence egomu tatmin etmeye ihtiyacım mı var? Bana ne lan Ece'den ondan bundan?!"

Onun da benden pek farkı kalmamış, iyice sinirlenmeye başlamıştı. Bu da aramızdaki tartışmanın daha kötü bir yere çekilmesine neden oluyordu. Ancak yine de bu durumu umursayacak değildim.

"Aynen, gördük onu! Hem de baya iyi gördük."

"Bana böyle çokbilmiş çokbilmiş konuşma Bade. Senin sikik arkadaşlıkların, sevgili ilişkilerin yüzünden uğraştığım şeye bak lan!"

"Hah, şimdi de tüm suç benim oldu yani?"

Beklemediğim bir anda kolumdan tuttuğu gibi beni kendisine çekerken "Evet. Tüm suç senin!" dedi gözlerini ısrarla gözlerimden çekmeden. Bense beni aniden çekiştirdiği için refleksle ellerimi onun göğsüne yerleştirebilmiş, sinirimi biraz olsun atmak amacıyla tırnaklarımı onun vücuduna geçirmiştim.

"Her zaman suçlu benim zaten Tuğra, sen çok masumsun. Bade hep kötü, Bade hep suçlu olan asıl kişi! Her şey de benim yüzümden bu hâle geldi zaten, değil mi?"

"Evet, hepsi senin yüzünden!"

Hızlıca alıp verdiği nefesler yüzüme çarparken aramızdaki yakınlığı görmezden gelmeye çalıştım ve "Tüm her şeyin suçlusu benmişim, benim yüzümdenmiş... Şaka mısın sen ya?!" diye sormaktan kendimi alıkoyamadım.

"Senin yüzünden... Aklımı nasıl aldıysan gecemi de gündüzümü de çaldın benden."

Sağ eli usulca boynumda yerini aldığında kafamı geriye yatırdı ve canımı acıtmadan baş parmağıyla yavaşça okşadı elinin altındaki deriyi. Ardından sözlerine devam etti.

"Seni düşünmeden bir günüm geçmiyor. Çıkmıyorsun aklımdan... Sensin her şeyin suçlusu amına koyayım! Senin yüzünden."

İçkiliydi. Bunu dibime girmesinden dolayı yüzüme çarpan nefeslerinden anlamam zor olmamıştı ama yine de sarhoş gibi gözükmüyordu. Söylediklerinde fazlasıyla ciddiymiş gibi duruyordu.

"Tuğra..."

Doğru dürüst konuşmama imkan tanımadan beni dumura uğratan o sözlerini sıraladı.

"Seni düşünmek istemiyorum. Sana bağlanmak istemiyorum. Niye uzak duramıyoruz biz birbirimizden amına koyayım!"

Kaşlarım çatık bir şekilde söylediklerinin ne anlama geldiğini düşünürken "Beni manipüle ediyorsun..." dedim hissettiğim şeyi dile getirip. O ise onaylamayan bir mırıltıyla karşılık vermişti bana.

"Sana kendimi açıyorum."

"Ama inandırıcı değilsin."

Boynumdaki elinin baskısı artıp beni iyice kendisine doğru çektiğinde bir anlık dudağım onun dudağına çarptı. Lakin kendimi hemencecik toparlayıp geri çekildim.

Ona sinirle bir daha bana yaklaşmamasına dair bir şeyler söyleyecekken bir anda beklemediğimiz bir şey oldu ve odanın kapısı zorlanmaya başladı. Açılmayınca da kilidi dışarıdan birkaç kez çevrilip içeriye ikimizin de hiç beklemediğini tahmin ettiğim o ikili girdi...

Engin, Ecmel'in beline yerleştirdiği elleriyle Ecmel'i içeriye yönelttiğinde ikisinin de odağı farklı yerlerde olduğu için bizi fark etmemişlerdi. Çünkü ikisi de birbirinin dudağını sömürmekle meşguldü!

ta daaa

ecmel ve engin'in tuğralardan önce sevgili olup gizlice ilişkilerini yürütmeleri peki??

bence pek şaşırtıcı bi olay olmadı tahmin etmişsinizdir diye düşünüyorum dösöfğeöfwpdçwş

neyse gideyim de unuttuğum diğer kitaplarıma bölüm yazayım🥲

Continue Reading

You'll Also Like

25.2M 898K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
2.1M 69K 55
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
261K 24.1K 16
Sertçe yutkundum ve kısık çıkan sesimle "Çok acıyor mu?" diye sordum. "Evet ama senin ölmüş olman daha çok acıtıyordu." dedi. Gözlerimin dolmasına en...
165K 10.7K 46
Mahir, eski sevgilisiyle komşu olduğu için sinirli değildi. Sinirli olduğu nokta, adamın karısıyla birlikte karşı apartmanına taşınmasıydı.