Görevimiz Mutluluk 2

By hnde_cevk

26.9K 1.9K 151

Görevimiz Mutluluk devam kitabıdır. Tüm yaşanılanlardan sonra Bade, toparlanıp yeniden hayata tutunmak için ç... More

1- Yabancı
2- Sağ Olmak
3- Kapanmayan Yara
4- Geri Dönüş
5- Üç saniye
6- İmkansızlıklar Denklemi
7- Güneş Gibi
8. Emanet
9- Tuhaf His
10- En Önemli Adım
12- Miş Gibi
13- Yer Edinmek
14- Sürpriz Çiçek
15- Umut
16- Şaşkınlık
17- Sadece
18- Stefano
19- Beyaz Bayrak
20- Kaçak
21- Yüzleşme
22- Tuzak
23- Kader Sayfası
24- Umut
25- Takip
26- Uyanış
27- Teşekkür
28- Cevap
29- Durmak
30- Karalamak
31- Dünya Küçük
32- Nokta
33- Mutluluğun Bedeli
34- Evliliğin Zamanı
35- Mucize
36- Feryat
37- Çıkmaz Yol
38- Sessizlik
39- Vazgeçiş
40- Tehdit
41- Teklif
42- Sürpriz
43- Güneşi Olmayan Kadın
44- Son
Teşekkür

11- Yadigar

570 49 0
By hnde_cevk

"Bunları nereye koyalım canım?" Annem elindeki kutuları gösterdi. Üzerinde kocaman bir çarpı vardı. Kendimin bile cesaret edip açamadığım hatıralarım.

"Odama annecim. Sonra hallederim."

"Bu?" Fatih elinde tuttuğu bir yığın mutfak eşyasını bana gösterdi gülerek. Anneme Allah'tan abartmayalım demiştim. Resmen yeni evli gibi döşenmişti küçük dairem.

"Fatih!" Tiz sesimle onu tersledim. "Kırılabilirler, dikkat et."

"Merhaba güzel kızım." Apartmandan olduğunu düşündüğüm orta yaşlarda bir teyze açık kapıdan içeri girdi.

"Merhaba." Gülümseyerek karşıladım onu. Amerikan mutfağın masasındaki küçük lokumlardan uzattım hemen.

"İsmim Bade." Sırasıyla annemi, babamı, Fatih'i ve Sude'yi tanıştırdım.

"Ben de Meryem teyzen kızım. Hoş geldin. Bir şeye ihtiyacın olursa muhakkak söyle. Üçüncü katta oturuyorum. Senin evinin karşısı."

"Tamam Meryem teyzecim çok sağolun."

"Sen de sağol kızım." Kapıdan çıkarken büyük bir çiçekle Kenan kapıda belirdi. Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım neredeyse. Kalp atışlarım değişti. Kısa kısa nefes alıp vermeye başladım. Ardından Sude'ye ölümcül bir bakış attım.

Omzunu kaldırdı gülerek. Fatih sanki bu çok normalmiş gibi Kenan'ı selamlayıp elinde başka bir eşyayla eve girdi.

"Hayırlı olsun damat bey. Maşallah çok hanım, çok güzel bir gelin almışsın."

Hepimiz birbirimize baktık utanarak. Kimsenin sesi çıkmıyordu. Çıkamıyordu daha çok. İnsanlar ve etiketleri... Anlayıp dinlemeden çat diye yapıştırıveriyorlardı alnımıza.

"Meryem teyze, hayır... Aslında..."

"Kenan oğlum hoş geldin." Annem Kenan'ın elindeki çiçekleri alırken bana göz kırptı. Anlamsızca ona bakarak gözlerimi kırpıştırdım.

"Görüşürüz yavrum."

"Hoşçakalın." Kapıyı kapatıp anneme baktım kızgınlıkla.

"Neden böyle söyledin?"

"Kenan oğlum kusura bakma. Senin için sorun olmaz umarım. En azından Bade yalnız kalmaya alışana kadar böyle bilsinler. Sonra uygun bir dille söyler Bade."

"Sorun yok Sevdiye anne."

Babam, Fatih ve ben anneme kötü kötü bakıyorduk. Bakışlarımıza aldırmadan konuşmaya devam etti annem.

"Ah Bade, yalnız yaşamadığın için bilmezsin annem. Bu teyzeler apartmanın ayaklı gazeteleridir. Bekar olduğunu öğrenirlerse evlendirene kadar peşini bırakmazlar. Tut ki bıraktılar onda da evine gelen gideni kontrol edip hakkında bir sürü dedikodu yayarlar yavrum. Bırak öyle bilsinler. Sonuçta sen bir şey söylemedin."

"İnkar da etmedik ama..."

"Sen bana güven."

Kenan'ın bıyık altı gülüşü nefesimi yeniden kesmeye başlayınca mutfağa Sude'nin yanına geçtim. Belki biraz bulaşık yıkamak bana da iyi gelirdi.

Mutfak önlüğünü giyip elime kuru bir bez aldım.

"Neden ona söyledin?" diye fısıldadım.

"Fena mı işte apartmandaki teyzelerden kurtardım seni."

Dirseğimi koluna vurup yüzüne baktım hayal kırıklığıyla.

"Günlerdir telefonuna ve mesajlarına cevap vermediğini söyledi. Çok telaşlanmıştı, aynı zamanda üzgündü. Onu hiç böyle görmemiştim. İkinizi de seviyorum ama onun üzülmesine dayanamıyorum işte."

Suratım asık bulaşıkları kurulamaya devam ettim.

"Ne? Neden seni bu kadar rahatsız ediyor gelmesi? Hem çok nazik. Çiçek bile getirmiş."

Dişlerimi sıkıp burnumdan soludum.
"Neden apartmandakilere bekar olduğumu söyleyemiyorum ki?"

"Hey, ben polisim, Türk insanını en iyi ben bilirim ve sen de Türkiye'desin. Adet böyle kuzum. Yapcak bi şey yok."

"Bu çok saçma."

"A Kenan da hazır buradayken yüzük mü taksak."

"Sude!"

Kıkırdamaya başladı.
"Tamam sustum."

"Gelebilir miyim?" Kenan mutfağa girmek için kapı eşiğinde onayımı bekliyordu. Ona baktım sonra cevap vermeden Sude'nin yıkadığı bulaşıkları kurulamaya devam ettim. Sude bana bakıp kaş göz işareti yaptı. Onu da görmezlikten geldim.

"Kenan ben çok yoruldum." Elini önlüğündeki havluya kurulayıp belinden çıkardı. Gözümle ona hayır desem de beni dinlemiyordu.

"Gelinim diye tüm bulaşıkları bana yıkattılar. Gebe olmama aldırmadan hem de. Sen devam eder misin?"

Sonunda pes ettim ona sessiz açıklama yapmaktan.
"Sude ya..."
Nazlanarak ona sitem ettim.

Ne yapmaya çalıştığını anlıyordum ama ya aramızdaki tehlikenin farkında değildi ya da bilerek yapıyordu. Bilmiyorum.

Sude mutfaktan ayrılırken Kenan gülümseyerek yanıma geldi.

"Ne yapıyorum?"

Bej renkli uzun kol tişörtünün kollarını sıvadı. Onu ağır çekimdeymiş gibi izliyordum. Sonra gözlerimi kırptım birkaç kere. Kendime gelmem gerekliydi.

"İstersen hiç girme. Çok bir şey yok zaten. Ben hallederim." dedim aceleyle. Tek isteğim bir an önce buradan çıkmasıydı. Çünkü kokusunu duydukça kalbim heyecandan göğüs kafesime sığmıyor, söyleyeceklerim havaya uçuşup dağılıyor, elim ayağım birbirine karışıyordu. Saçmalamam an meselesiydi ve öyle de oldu.
Sonunda panik yapıp önümdeki tabakları ve kaşıkları lavabonun içine yıktım.

"Bade!" Annem seslendi içeriden. "İyi misin kızım?"

"Sorun yok. Kırılmadı." diye cevap verdim. Yine de Fatih ve Sude mutfağa yanımıza gelip bizi kontrol etti. Ardından kıkırdayarak yanımızdan ayrıldılar. Lavaboya düşen tabakları ve kaşıkları topluyordum.

Kenan gülümseyerek yanıma gelip titreyen ellerimi tuttu. Daha hızlı nefes alıp vermeye başladım ve bu heyecana dayanamayıp elimi olağanca hızla geri çektim.

"Sakin. Tamam." Ellerini havaya kaldırdı. "Ben yıkarım. Sen kurula ve kaldır o zaman."

Başımı salladım. Yüzüne bakmamaya çalışıyordum. Yüzümden alev çıkıyordu çünkü.

"Radikal bir karar olmuş, üç gün içinde iş ve ev bulup taşınmak."

"Bir şeye karar verince zamanın pek bir önemi kalmıyor."
Elindeki tabağı alıp kuruladım.

"Neden şimdi?"

Güzel soruydu. Buna verebilecek en iyi cevabım senden kaçmak demek olurdu ki Sude sayesinde şu an bunun pek bir önemi kalmamıştı.

"Bilmem. Sadece..." Duraksadım. "Öyle işte. Bir sebebi yok."

Yeni bir tabak daha uzattı. Onu alacakken tabağı sıkıca elinde tutmaya devam etti. Mecburen ona bakmak zorunda kaldım.

"Neden bana söylemedin?"

"Bilmek isteyeceğini düşünmedim."

Sinirle karışık güldü.
"Böyle düşündürecek bir şey mi yaptım?"

"Hayır, sadece... Artık birilerinin hayatımla ilgili sorumluluk almasından yoruldum anladın mı? Bu yüzden herkesi serbest bıraktım. Seni de. Beni korumak zorunda değilsin. Hayatını yaşamaya bak."

Bulaşık bezini bırakıp mutfaktan ayrıldım. Odama geçip sertçe kutuları açmaya başladım. Çok geçmeden içeriden herkese iyi akşamlar dileyen sesini duydum Kenan'ın.

"Bade Kenan gidiyor kızım!" Annem bunu bilerek yapıyordu. Komşular duysun diye sanırım.

"Şu an müsait değilim!" diyerek karşılık verdim. İstediğim yeni hayat bu değildi. Yeni hayatımda eski kocamın abisi olmamalıydı. Bu, o yanıma geldiğinde içimde duyduğum kıpırtılar kadar aptalcaydı.

Bir süre yalnız kaldım. Kimse yanıma gelmeye cesaret edemedi. İçeriden sessiz etraf toplama kıpırtılarını duyabiliyordum.

Yaklaşık bir saatin sonunda Sude kapı pervazını iki kez tıklattı. Odanın büyük kısmını yerleştirmeyi tamamlamıştım.

"Bir şeyler içmek istersin diye düşündüm."

Elindeki milkshake'i bana uzattı.

Gülerek ona baktım.
"Bu da nereden çıktı şimdi?"

"Kenan getirmiş."

Yüzümün rengi soldu yine. Milkshake'i bir kenara bıraktım.

"Neler oluyor Bade?"

Bu şeyi daha fazla içimde tutamazdım. Fısıltıyla çıkıştım.

"Ondan hoşlanıyorum. Anladın mı?"

Kapıyı panikle kapatıp yüzüme dehşetle baktı.

"Ama seni uyardım."

"Biliyorum! Ben de uğraşıyorum işte."

"Bade... Ben..."

"Sorun değil. Artık çok geç. Zaten annemin sayesinde tüm apartman nişanlı olduğumuzu sanıyor. O yüzden burada olmamalı. Onu görünce kalbim böylesine atarken ona arkadaşımmış gibi davranamam."

Yüzüme baktı bir süre.
"Ne diyeceğimi bilmiyorum. Biliyorsun işte. Bu imkansız değil evet ama beraber olmanız tuhaf olurdu."

"Ona ne şüphe. Bu aptal kalbim doğru birini bulmakta o kadar beceriksiz ki."

Elimdeki kutuya sertçe vurup onu kapıya doğru itekledim.

"Aslında şimdi düşünüyorum da..." işaret parmağını çenesine koyup bakışlarını tavana çevirdi. "Bence yakışıyorsunuz."

"Sude kes şunu! Daha çok utanıyorum."

Gülerek yanıma gelip bağdaş kurdu.
"Kenan, içli bir çocukluk geçirdi. Hayatı boyunca gerçek anlamda hiç sevgilisi olmadı. Gerçi bu kızlarla takılmadığı anlamına gelmiyor tabi. Sadece uzun süreli ilişkileri sevmez. Gerçi bir tanesi var ki..." Duraksayıp bana baktı. "Neyse boşver."

"Ne?"

"Bence milkshake'i içmelisin."

"Sude ne söyleyecektin?"

"Tamam, ama bunu sana söylediğimi duyarsa Kenan beni öldürür anlıyor musun?"

Ağzıma fermuar çektim.

"Biri fena halde Kenan'a abayı yakmıştı."

"Merkezden mi?"

Çenesini yukarı kaldırdı.
"İçimizden değil. Sürekli takıldığımız arkadaş grubumuzdan birinin arkadaşıydı. Kenan başta onunla ilgilendi. Hoş kızdı. Her zamanki gibi bir süre sonra ayrılacaktı ama iş ciddiye bindi. Araya aileler girdi. Yaparım zannetti yine yapamadı. Kız çeyiziyle ortada kalakaldı. Bizimki bir daha yemin etti tabi."

"Sadece bu özelliğiyle bile Atilla'yla kardeş olduklarını ispatlamış oluyor."

Sude gülerek bana baktı. "Erkek adam sonuçta ve bilirsin işte... Erkekliğini ispatlayıp ispatlamadığını tahmin etmek zor olmasa gerek."

"Tamam Sude, sormadım."

"Bence ileri gitmemiştir. Yani Atilla gibi değildi."

Bu defa ben gülerek ona baktım.

"Konuştuğumuz şey çok iğrenç."

"Hayatın gerçekleri diyoruz canım biz buna."

Gülümseyerek kafa salladım.
"Bence bu, hayatın sırları olarak kalmalı."

"Haklısın." Kaşlarını kaldırıp ayağa kalktı.
"Geliyor musun?" Elini uzattı.

Başımı salladım. Elinden tutup ayağa kalktım.
Aklına şahane bir şey gelmiş gibi gülerek bana baktı.

"İstersen onunla konuşabilirim."

"Ne! Hayır! Bu işleri daha da berbat eder."

"Bence o da sana karşı boş değil. Çiçekler, bulaşık, milkshake..."

"Hayır! Ben yadigarım. Atilla'nın emaneti. Kardeşinin eski eşi olarak ona gösteremediği ilgi nafakasını benimle ödemeye çalışıyor. Belki de böyle kafasını dağıtıyor. Bilmiyorum."

"Belki evet, öyle başladı onun için ama şu an... Sen söyleyince... Sana bakışları... Bilmiyorum, farklı geldi."

"Sude lütfen. Yeterince zor durumdayım. Ümit bağlamak yapabileceğim en son şey ki eski kocamın abisiyle bu şekilde olmak düşüncesi bile çirkin geliyor."

"Aslında farklı ailelerde büyüdüler ve birbirlerini yıllarca görmediler. Teorikte kardeş olsalar da pratikte pek değiller. Gardını almadan önce bir düşün derim."

"Anlamıyorum. Başta bu şeye kesinlikle karşıydın. Şimdi neden sıcak bakıyorsun?"

"Çok basit. Başta sana gıcık oluyordum. Şimdiyse seviyorum."

Öylece kalakaldım. Ağzımı açıp kapattım. Ne söyleyeceğimi bilemiyordum.

"Bunu sen istedin." Üzerine doğru yürüdüm.

"Bak, tamam, konuşarak halledebiliriz bence." Gülerek yüzüme baktı. Sonra hızlı bir hamleyle kaçtı. Peşinden gittim.

İçeri gider gitmez ikimizin de yaşadığı şok görülmeye değerdi. Neyse ki yalnız değildim.

"Neler oluyor?" Nezaketen gülüyormuş gibi yapıp anneme baktım.

"Komşuların..." dedi annem. "Seni ve Kenan'ı görmeye gelmiş." En az on beş kadın hatıra olarak alınan ve nereye koyulacağı bilinmeyen biblolar gibi sıra sıra dizilmişlerdi.

Şaşkınlıkla gülerek Sude'ye baktım. O da kafasını sallayıp aynı şekilde karşılık verdi bana. Asıl macera şimdi başlıyordu sanırım.

Continue Reading

You'll Also Like

3.1K 118 7
Babamın küs olduğu ailesiyle barışması için düştüm yollara. Ama sorun şu ki, babam ailesiyle neden küs bilmiyorum ve babam bunu bana söylmemekte ısra...
319K 14.9K 30
Zengin bir ailenin kızıydı o , küçüklüğünden beri disiplinle ve özel derslerle hayatını gasp etmişlerdi. Kahkaha atmayı bilmezdi o , ya da özgürce k...
244K 8.6K 30
Yan yana gelmesi imkansız iki kişi, gün gelir de aynı evde yaşarsa ne mi olur?İki inatçı orta yolu bulabilir mi ki? Adı Ahsen. Daha minicik yaşında...
63.8K 7.2K 43
Kız gördü adamı içi sızladı... Adam gördü kızı yüreği yandı... "Evime hoş geldin hanımağam. Umarım bu bir sürecin başlangıcı olur. Umarım bu evde he...