LİYUZA

By nefesalsiktiret

644K 32.5K 6.3K

Acılarla dolu bir kız ne kadar iyileşebilir ki? (Aile kurgusu ya da abi kurgusu dediğiniz şeyden) 🍂 •Bu hika... More

Karakter Tanıtımı
1. Bölüm: Gerçekler
2. Bölüm: Yabancılar
3. Bölüm: Korkuların Sonucu Hatalar
4. Bölüm: Yalanlar ve Yalancılar
5. Bölüm: Vedalar Acıdır Acıtır
6. Bölüm: Ev Var Evim Yok
7. Bölüm: Yargısız İnfaz
8. Bölüm: Silinmeyen İzler
9. Bölüm: Kaybolmuş Ruhlar
10. Bölüm: İncinmiş Beden
12. Bölüm: Sonsuz Lanet
13. Bölüm: Mahvolmuş Hayatlar
14. Bölüm: Babasız Çocuklar
15. Bölüm: Tutsak
16. Bölüm: Gidişler ve Bitişler
17. Bölüm: Bir Nefes Kadar Yakın
18. Bölüm: İhtimal
19. Bölüm: İnanmıyorlar
20. Bölüm: İhtimal Yok
21.Bölüm: Sinir
22. Bölüm: Tadını Çıkar
23. Bölüm: Şirket
24. Bölüm: Tebessüm
25. Bölüm: Yapamam
26. Bölüm: Geçmişin İzleri Yarabandıyla Kapanmaz
27. Bölüm: Sır
28. Bölüm: Ölüme Terk

11. Bölüm: Sınır

32.9K 1.5K 401
By nefesalsiktiret

Hii. Ben geldim. Nasılsınız, napıyorsunuz?
Umarım iyisinizdir.

Güzel ve içinizi rahatlatacak "Ohh be sonunda!" dedirtecek bir bölümle geldim bence. Neyse çok uzatmayacağım bölüme geçelimm.

Seni seviyorum. Satır arası yorumların beni çok mutlu eder. Yıldızımızı parlatabilirsin 💗
İyi okumalarr

Medya= Kıvanç Ahter

Bölüm Şarkısı= Bring Me the Horizon- Can You Feel My Heart

🍂

"Hayvan mısın Aram? Öyle şak diye mi söylenir?" dedi Çağın.
"B-ben yani düşünemedim." Aram bana döndü ve yanıma yaklaştı.

"Küçüğüm, bulunacak zaten sen merak etme. Bırak saçının teline dokunmayı, 100 metre yakınına bile yaklaşamaz. Biliyorsun değil mi?"
Bilmiyorum.

Yüzümü Vuslat'a döndüm.
"Bak gördün mü? Tutamazsın sözünü, demiştim ben."

"O dışarıda diye sana zarar verecek hâli yok. Aram haklı buraya yaklaşamaz. Hem biz hep buradayız. Gerekirse canlı sinek bile almayız eve."
Hafif kıpırdandım ve Vuslat'a inmek istediğimi belli ettim. İtiraz edecek gibi oldu ama inatçı olacağımı anlamış olacak ki yavaşça indirdi.

İki adım uzaklaşıp oradaki herkese hitaben konuştum. "Sizi de anlamış değilim. Eve geldiğim andan beri demediğiniz hakaret, yapmadığınız ima, takmadığınız lakap kalmadı. Benim evde kalmak gibi bir çabam, aileye ya da aranıza girmek gibi bir amacım olmamasına rağmen sanki evi üstüme yapıp aileyi parçalamak istiyormuşum gibi davrandınız."

"Sofraya oturdum ve önüme konan yemeğe teşekkür ettim diye 'görmemiş, aç kız' oldum. Kıvanç buranın evim olmadığını ona açıkladım diye kül kedisi dedi. Çağın kibritçi kız dedi. Çakır insan olmayı yakıştıramamış olacak ki rütbemi düşürüp sokak kedisi dedi. Zaten bir boka benzemediğimi biliyordum. Hayatım boyunca duyduğum bir şeydi bu. Ama tanımadığım insanlar bir anda böyle yüzüme vurunca nasıl hissettim hiç düşündünüz mü? Ben o evde bile bu kadar çöp gibi hissetmemiştim." Gözlerim doldu ama kendimi tuttum. Söyleyeceğim her şeyi söylemeliydim. Eğer canavar canımı almaya gelirse içimde kalsın istemiyordum. O suskun zavallı kız olarak ölmek istemiyordum.

"Bütün bunlara rağmen sustum. Niye biliyor musunuz? Sizi anlamaya çalıştım. O kadar aptalım ki kötü şeyler yaşadığınızı öğrendim diye her şeyi sineye çektim. Yüzüme 'Şunun haline bak ancak sokak kedisi olur.' dendi ben halim kediden beter deyip size hak verdim, sustum. Dövmemi sordunuz yanlış anlamayın diye kardeşim olduğunu söyledim 'Onu evde mi bıraktın.' 'İğrenç birisin.' dediniz. Birinin yüzünüze iğrenç olduğunuzu haykırması nasıl can yakıyor biliyor musunuz?"

Hafifçe sırıttım. "Bilemezsiniz tabii. Biri size ya da ailenizden birine böyle bir şeyi söylese şuan hastanelik olmuştu. Ama ben savunmasızdım ve beni savunacak kimse yoktu. Ben de ağzımı açıp tek kelime edemiyordum. 'Bütün sinirimi hıncımı savunmasız, kimsesiz yalnız bir kızdan çıkarayım' dediniz. Güzel de yaptınız. Şimdi beni gördüğüm fiziksel şiddetten korumaya çalışıyorsunuz ama sizin yaptığınız psikolojik şiddet değil mi sanıyorsunuz?" Kimse bir şey diyemedi. Zaten diyecekleri pek bir şey yoktu. Bazıları yaşlı, bazıları üzgün, bazıları pişman gözlerle bakıyordu.

"Anlamadığım şu ki dayak yedim, toprağa can verdim diye mi sizin gözünüzde insan oldum? İnsan muamelesi görmek için ölen kardeşimi mi kullanmam lazımdı. Ya da sırtımdaki kemer izlerini daha kötüsüden köprücük kemiğimden göğsüme uzanan ve saç diplerimde olan söndürülmüş sigara izlerini sayayım mı daha... Ben bu kadar acım varken, bu kadar canım yanmışken bile sizi anlamaya çalıştım. Siz nasıl yaptınız bu caniliği?"

Ağlıyordum ama bu kontrol edeceğim bir şey değildi. Canavarın geri gelecek olması zaten yerinde olmayan sinirlerimi iyice bozmuştu. Şuan geçirdiğim sinir krizi de son zamanlarda yaşadığım şeylerin patlamasıydı. Kenan Bey'e bahsettiğim sınıra gelmiştim.

"Buraya geldiğim gün. Çağın aşağıda arabasına yaşlanmış keyif sigarasını içerken ben o dört duvar arasında dayak yiyiyordum. Karnıma 2, sırtıma 3 tekme. Saçımdan sürüklenmeleri saymıyorum bile.. Sırtıma vurulan 10'dan fazla kemer darbesi varken. Ölüyorken buraya geldim. Belki bir köşede uyumama izin verirsiniz de dinlenirim, uyurken daha acısız geberirim hayali kuruyordum. Ama siz ben ölüyorken bile farketmeyip beni evden kovmaya çalıştınız, istemediğinizi söylediniz." Yüzlerinde dehşet bir ifade oluştu. Neye şaşırıyorlardı bu kadar. Bildikleri şeyleri benden duymuşlardı.

"Bakmayın öyle, benim suçum yoktu tamam mı? Çirkin olabilirim, iyi biri değilim onu da biliyorum. Biri bile değilim gözünüzde, insan olarak bile görmeyebilirsiniz. Ama bu kadarını haketmemiştim. Bu kadarı çok fazlaydı." Sonlara doğru sesim kısılmıştı. Göz altlarımı ellerimle silip iç çektim.

"Bana acımanızı ya da vicdanınızı rahatlatmak için yardım etmenizi istemiyorum. Sokak kedisi olarak bile görmüyordunuz, öyle de davranmayın. Size güvenmemi, sevmemi, affetmemi de beklemeyin. Sadece biraz nefes almama izin verin. Kaburgalarım izin vermiyor çünkü.."

Gözlerimin buğusundan etraftakileri göremiyordum. Ellerimle yüzümü kapattım ve hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Titreyerek ağlıyordum. Pazarda kaybolmuş, kimsesiz hisseden çocuklar gibi ağlıyordum. Onlara bana acımamalarını söylüyor ama acınası davranıyordum. Elimde değildi tutamamıştım kendimi.

Vuslat'ın yanımdan gelen sesini duydum.
"Miniğim." Bir adım uzaklaştım. Söylediği sözler ve davranışları güzel hissettiriyordu ama dediği şeyleri unutamazdım. Hemen güvenip sevemezdim. Bu kendime hakaret olurdu. Vuslat olduğu yerde dondu kaldı.

Daha sonra Aram yanıma yaklaştı. Bir adım attım. Ama bu sefer ters yöne değil. Ona doğru. O bu evde güvenip, sevebileceğim 3 kişiden biriydi. Yanıma geldi. Kollarını yavaşça bana sardı ve başımın üstünü koklayarak öptü.
"Küçüğüm odana götüreyim mi seni, dinlenmen lazım."

Çok yorgun düşmüştüm. Vücudum kaldıramıyordu daha fazlasını kafamı salladım ve Aram anında beni kucağına almak için hareketlendi. İtiraz etmedim. Ne itiraz edecek gücüm ne ayakta kalacak halim vardı. Kucağına aldı ve kaldığım odaya ilerledi. İçeri girdi ve kapıyı kapatıp beni yatağa bıraktı.
"Üstünü değiştirmemiz lazım böyle uyuyamazsın çok kirliler."

Başımı salladım ama kolumu kaldıracak halim yoktu. O da bunu anlamış olacak ki dolaptan bir çift pijama takımı aldı ve yanıma geldi.
"İzin verir misin?"
Kafamı olumlu anlamda salladım. Zaten hastanede görmüştü vücudumu. Ondan çekinmiyordum da. Ve cidden kolumu kaldıracak halim yoktu.

Kısa sürede üstümü giydirdi, yatağa sokup üstümü örttü. Gözlerim kapanmıştı. Başımın üstünü öptü ve "İyi geceler küçüğüm." dedi. Yataktan uzaklaşırken kapalı gözlerimi araladım ve kolunu hafifçe tuttum.
Bana döndü ve "N'oldu?" dercesine baktı.

"Ben korkuyorum, gece gelir diye. Gelir mi? Sen ne söylersen inanırım." Yüzüme bakıp hafifçe sırıttı.
"Gelmez küçüğüm gelemez. Ama korkuyorsan yanında uyuyabilirim."
Ona inanıyordum ama yine de korkuyordum.
Lanetti o, nerede olursam olayım peşimi bırakmaz ve beni bulurdu.

Kafamı 'evet' anlamında salladım. Aram'ın tebessümü büyüdü, gülümsemeye dönüştü.
"5 dakikaya geliyorum. Üstümü değiştirmem lazım."
"Tamam, bekliyorum."

4. dakika gözlerim kapandı. Bilincimin kapanmasına yakın yatakta bir hareketlilik oldu ve yatağın sol tarafı çöktü. Daha sonra kafam hafif kaldırıldı ve sıcak bir şeyin üstüne tekrar yatırıldı. Gözlerimi araladım. Aram'dı. Beni göğsüne çekmişti. Zaten burnunun dibinde olan saçlarıma bir öpücük kondurdu. Saçlarımı öpmeyi seviyordu galiba.

"Uyu küçüğüm. Uyusun da iyileşsin benim kardeşim."
"İyi ki varsın, abi."
Kedimi huzurla karanlığa bıraktım.

🕯️

Peşimdeydi. Kaçıyordum. Kaçamıyordum. Koşuyordum ama bir adım atmam saatler sürüyor gibiydi. Dizlerimin bağı çözüldü ve yeri boyladım. Üstüme geldi ve dibimde durdu. Bana yukarıdan baktı, zehirli ağzını açtı.

"Küçük çirkin fare, özledin mi babayı?" Ağlıyordum. Nefes alamıyordum çünkü boğazıma ellerini yapıştırmıştı. Boğuyordu beni.
"Benim minik kargam, gözümü oymana izin vereceğimi mi sandın?" Ellerini sıkılaştırdı.

"Buldum seni bak, sobe."

Uçurumdan aşağı düşüyor hissine kapıldım ve gözlerim açıldı. Gerçek değil miydi? Ben neden boğuluyordum o zaman?

Yüzümü bir çift el sardı. Etraftan sesler geliyordu ama kulaklarımın uğultusu duymamı engelliyordu. En sonunda bağıran, sert bir ses tüm duvarları aştı ve zihnime ulaştı.

"LİYUZA NEFES AL!" Çağın.

O an nefes almadığımın ve ellerimle boğazımı sıktığımın farkına vardım. Yanımda oturan ve elleri ellerimde olan Kıvanç ellerimi boğazımdan uzaklaştırdı. Etrafıma baktım. Evdeki herkes burada gibiydi. Hepsinin gözünde korkmuş ve endişeli bir ifade vardı.

Rüyaymış. Gerçek olmadığını anladığım an mutlulukla derin bir nefes aldım ve ağlamaya başladım. Bugün dünya ağlama rekorunu kırıyoruz anlaşılan.

Yatağın sağ tarafında duran Vuslat yaklaştı ve beni kollarının arasına aldı. Ben ağlarken saçımı okşuyor ve kulağıma doğru fısıldıyordu.

"Şşt tamam miniğim. Geçti. Rüyaydı. Bak ben yanındayım. Buradayım."

Ben ağlamamı sürdürürken sol kolumda bir sızı hissettim. Kafamı oraya çevirmek istedim ama Vuslat buna izin vermedi.

"Bakma minik. Çocuklar iğneden korkar, bakamazlar. Sen de bakma." Vücudumda ki güç beni terkediyor gibi hissediyordum. Titremelerim azalmıştı.

1 dakika sonra elinde iğneyle geri çekilen Aram'ı gördüm ve kısık sesimle sordum.
"Neden?"
"Sakinleştirici küçüğüm. Titrememen ve rahat uyuman için."

Dediklerini anladım ama tepki veremedim çünkü hiç gücüm kalmamıştı. Gözlerim istemsizce kapandı ve karanlık beni içine aldı.

🕯️

Yataktaki hareketlilikle istemsizce gözlerimi araladım ve o tarafa baktım. Ahu Hanım yanımda kıvrılmış uyuyordu. Cidden çok güzel bir kadındı. Sabah bu görüntüyle uyanmak baya güzeldi. İstemsizce gözüm dalmıştı, ses çıkartmadan onu izliyordum.

"Çok güzel değil mi? Her sabah bu görüntüye gözlerimi açtığım için hep şükrederim."

Gelen sesle aniden oraya döndüm. Kenan Bey odada ki camın önündeki koltuklardan birine oturmuş Ahu Hanım'ı izliyordu. Bakışları beni bulduğunda konuşmaya devam etti.

"Günaydın, kızım."
"Günaydın." Konuşmamla arkamın dönük olduğu tarafta bir hareketlilik oldu. Baktığımda gözlerini yavaşça aralayan Aram'ı gördüm.

Neden ailecek bir yatakta yatıyorduk? Bir de Aram uykudan uyanınca baya yakışıklı oluyormuş. Liyuza ne diyorsun Allah aşkına! Sustum.
Aram gözlerini elleriyle ovup bana etrafa baktı. Nerede olduğunu yeni idrak etmiş olacak ki hızla bana döndü.

"Uyandın mı abiciğim? Günaydın."
"Günaydın abi." Genişçe gülümsedi. Onun gülümsemesiyle ben de tebessüm ettim.

"Bir uyutmadınız amına koyim ya. Sabah sabah ne bu tantana." Odanın bir köşesinden gelen sesle oraya döndüm. Çakır? Çalışma masasının sandalyesinde kafasını masaya yaslayarak sayıklıyordu. Ciddi ciddi tüm aile bu odada kalmaya mı karar vermişti.

"Çakır, terbiyeli ol şerefsiz." Yılın örnek ebeveyni ödülünü Kenan Bey'e veriyoruz.
Çakır etrafına baktı. O da ortamın saçmalığının farkına varmış olacak ki fazla sorgulamadı.

"Güno!" Herkes garip bir şekilde Çakır'a bakmaya devam etti.
"Aman sabah sabah ne bu suratlar ıyy."
"Sana da günaydın oğlum." Ahu Hanım da uyandığına göre tuvalette uyuyan biri yoksa herkes uyanmıştı. Ahu Hanım'dan istediği cevabı alan Çakır sustu. O sırada kapı açıldı ve kapının aralığında Vuslatın bedeni belirdi.

"Uyandınız mı?"
"Yok abi uyuyoruz sonra gel."
"Çakır sabah sabah elimde kalırsın."
"Biriniz de espiriden anlayın ya."
Vuslat'ın sert bakışıyla devam etti.
"Sustum abi büyüksün."

"Ben de Vuslat odaya 39. ziyaretini ne zaman gerçekleştirecek diye düşünüyordum. Geç bile kaldın." dedi Kenan Bey.
"Abartma baba 5 kere falan geldim."
"Zaten 5 saattir uyuyoruz oğlum. Saat başı kontrole gerek yoktu." Uyumamış bizi kontrole mi gelmişti.

"Her neyse işte. Liyuza, nasılsın?"
"İyiyim, neden? Bir de biz niye tüm aile burada uyuyoruz?"
Aram beni hafifçe kendine çekti ve cevapladı.
"Dün kâbus gördün ve biraz korktun abiciğim. Seni merak ettikleri için de burada kaldılar."

Aklıma dün geceden birkaç kesit düştü. Bir an onların da rüya olduğunu sanmıştım. Gerçekle, düşü ayırt edemiyordum. Bazı sorunlar olduğunun bende farkındaydım ama bunu anlamak için çaba göstermeyecektim.

"Hadi biz çıkalım. Kızım sen de hazırlanıp kahvaltıya inersin." dedi Kenan Bey. Onlar için her şey normal mi geliyordu? Ya da beni mi kandırıyorlardı.
Belki kendilerini.

Madem onlar için sorun yoktu, benim için hava hoştu. En iyi yaptığım şeyi yapıp susardım. Kafamı olumlu anlamda salladım. Odayı terkettiler ama onlar odadayken bile yalnızdım ben. Belki Aram? Hiç kimse.

Rutin işlerimi halledip odadan çıktım. Merdivenlerden yavaşça indim. Tam yemek yenen odaya girecektim mi konuşma seslerini duydum.

Yaptığım yanlıştı. Kapı dinlemek kötü bir şeydi ama konuşmada benim adım geçiyorsa durum farklıdır değil mi? Gayet yeterli bir sebep.

🍂

Bittiii. Yine kısa demeyin lütfen bir gün arayla ancak bu kadar uzun yazabiliyorum.

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alayım ↪️

Liyuza'nın hareketlerini abartı bulanlar olabilir. Sanmıyorum ama belki bir ihtimal. Unutmayın o iyi değil. Şuan çatıya çıkıp kendini aşağı atsa normal gelir.

Görmek istediğiniz sahneler ya da kitapta sizi rahatsız eden bir durum var mı?↪️

Umarım çarşambaya bölüm yetiştirebilirimm. Kendinize iyi bakın. Yıldızımızı parlatmayı unutmayın 💗
Öptüm, sevdim.

Continue Reading

You'll Also Like

PSİKOLOG BEY By ylü.

General Fiction

3.7M 216K 71
❝Seninle birlikteyken kendimi çok güvende hissediyorum, sanki evimdeymiş gibi.❞ Kleptomani hastası olan Naz, bu duruma bir çare bulmak için arkadaşın...
itiraz By .

General Fiction

14.7K 1.2K 21
Sıkı kurallara ve iyi bir disipline sahip olan Komutan'ın, kurallarına karşı gelerek düzenini işgal eden askerin hikayesi. * Gerçekte kurguda bulunan...
3.3M 164K 18
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
107K 9.4K 21
Ailesinin zoruyla tatilini fındık toplamaya gitmek için harcayan Enes'in başına Ordu'nun mafyası musallat olur.