yozlaşmış ceset | sanzu x rea...

De lithwium

3.5K 308 587

manipülatif yandere sanzu ve tapan yandere y/n kantı manji zamanında geçer gelecek bir kaç bölüm bontende olu... Mais

düşen maskeler
if he likes me, takes me home
uğusuz 8. nesil
iskambil kulesi
kırık bir aynanın yansıması yanıltıcıdır.
kafatasından basamaklar

yorgunum ağrılar...

1.2K 76 125
De lithwium

"yorgunum ağrılar"

Bölüm1

Ağrılar... Genç kızın yorgun ruhunu canlı hissettiren tek şeydi şu son zamanlarda. Her bayılmadan sonra beynine "Hayır daha ızdırabın bitmedi." diye fısıldayan ağrılar. Okula hızla kestirme olsun diye izbe sokaklardan geçerken hızlı olmaya çalışsa da astımı ve vücudu koşarken ona pek yardım sağlamıyordu. 

Çantasından telefonunu çıkardığında çoktan dersin başladığını gördü. Adımlarını yavaşlatarak gördüğü ilk duvara sırtını yasladı. Başını yukarı kaldırdı ve iç çekerek içi gibi kasvetli gökyüzüne baktı. Bulutlu bile olsa gökyüzüne bakmak; kasvetten nefes alamadığını düşündüğü zamanlarda onu, dünyada onun gibi birine bile yetecek kadar oksijen olduğuna inanmasına ikna ediyordu. Yandaki varilin tepesine siyah bir kedi siyah kediyle irkildi. Kedi göremese de ona bir gülümseme bahşetti kediye. Pembe saçları kediyle uyuşmasa da gözleri onunla aynıydı, sarı.  

Yıllardır yüzünde bir yük gibi taşıdığı maskeler artık nefes almasına engel bir pranga gibi hissettiriyordu. Doğayla iç içe bir yerde maske olmadan derince bir nefes almak isterdi. Kimse görür mü kaygısı olmadan, babamın kulağına giderse kızar mı korkusu olmadan... Merhem sürüp bandajladığı bileği kediyi severken sızısı hala üzerindeydi. Umursamadı... sadece canlı hissediyorum diye düşündü. 

"Hey, pembe panter!" Başını 40'lı yaşlarının ortalarındaki göbekli dayıya çevirdi. "Günaydın." Genç kız sadece kısa bir baş selamı vermekle yetindi. Onu tanıyıp tanımayan herkes onun konuşmaktan hoşlanmadığını bilirdi ama bu nedense etrafındaki insanlarda ters etki yaratmıştı. Cevap gelmeyeceğini bilyorsan ne diye zorlarsın ki? 

İlk başta görenler onun dilsiz olduğunu düşünürdü. İlgi çekmekten nefret etse de sadece konuşmaktan hoşlanmıyor olması bile yeterince ilgilerini çekmişti insanların, okulda da serseriler arasında da... Gerekmediği zaman pek konuşmayan bir torbacıydı sadece. Fakat sadece kız olması ve gizemli olması bile ünvan kazanmasına yetmişti. 

Pembe panter... Boktan ve erotikti.

Yaslandığı duvardan sırtını ayırdı. Burada da rahat yoktu. Kedinin başına iki pat pat yaptı ve yoluna devam etti. Arkasından "Geçen ki mallar çok iyiydi." diye böğüren ses de cabasıydı. Gerçekten kim umursuyordu ki de bağırıyorsun?

İnsanlarla iletişim kurmakta sorunları olsa da bunun büyük bir kısmı insanlardan kaynaklanıyordu ona göre. O boktan lakabı almasının nedeni getirdiği malı alan kişi onu taciz ettiğinden çocuğu dövmesiydi. Dövüş yeteneği yoktu pek. Uyuşturucu kullanmaktan bitap düşmüş, bir deri bir kemik kalmıştı çocuk. Hatta az kalsın kendisinin getirdiği uyuşturucular yüzünden bu halde olduğu için üzülüyordu, ta ki taciz edene kadar. Onun gibi pislikler bu dünyadan çürüyerek gitmeyi hakediyordu.

Sahip olduğu boktan ünvanın eseriydi bileği ve ağrıları. Babası için attığı her adım başka bir hataydı. Ondan nefret etse bile birinin yaptığı şeyleri takdir etmesini isterdi. Çevirerek bileğini burkmuştu. Ayağım döndü, bileğim burkuldu diyebileceğiniz burkulmalardan değil de tıbbi olan burkulmalardandı.  Hastaneye gitmesine izin vermediğinden evdeki merhemlerden rastgele bir şeyler sürmüştü. 

Sabahın yedisinde sessiz sokakta iki adım sesi yankılanıyordu. Biri onunkiydi, evet, ama diğeri kimdi? Merak etse de kafasını çevirip bakmadı. Onunla alakalıysa zaten yakında çıkardı kokusu. Ya da sadece paranoyaklaşıyordu. Yüzündeki maskeye rağmen ilkbahar mevsiminin polenleriyle hapşırdı. Refleks olarak yüzünde maske olsa da ellerini yüzüne kapattı. 

"Çok yaşa." Hapşırmanın etkisiyle gözünü kırpıştırarak yanındaki ona benzeyen erkeğe baktı. Pembe saçlıydı, maske takıyordu, saçları ondan biraz daha uzundu, boyu ise 170 180 arasındaydı. Hapşırdığı an yanında belirmişti. Konuşmak için zaman mı kolluyordu yani?

"Eee, nasılsın?"

Chiharu sessizliğini korumaya devam etti.

"Sen tuhaf bir lakabı olan o torbacısın di mi? Hani şu (Soutside Serpents) Güney Tarafı Serpentleri'nden."

(Malum dizi ile alakalı değil sadece ad ve logosu aynı)

"Mal istiyorsan şuan yanımda yok."

"Ders çoktan başlamıştır. Bugün okulu asmaya ne dersin? Eğlenceli olur."

"Beni yalnız bırak."

"Tamam böyle olmayacak, başlıyorum. Seninle çete lideri baban hakkında konuşmamız gerekiyor. Çete onun elinde harcanıyor. Artık yılandan çok ölmeden önce yılanın ağzında debelenen hayvanları andırıyor."

Endişe ile duyan var mı diye etrafına baktı Chiharu. Bu herifi susturması lazımdı. Yoksa ona patlayacaktı bu durum. "Ne istiyorsun bilmiyorum ama ben liderimiz ile daha tanışmadım bile. Çetede iletişim kurduğum tek üst rütbeli insan mal sağlayıcım. Böyle şeyler için vaktim yok. Ben gidiyorum."

Her cümlesinde vitesi biraz daha arttırıyordu. Sıkıntıyla nefes verdi. Oradan hızla uzaklaşmak istese de zar zor yürüyordu zaten. Elbet susardı,  yani sanırım.

"Hadi, pembe panterin o kadar da korkak olmadığını biliyorum. Neden hemen kaçıyorsun ki? Oysa bir müşterini döverken çok seksi olduğunu söylediler bana. Bu arada sevgilin var mı?"

Artık sabrının sınırlarına geldiğinde konuştu. "Siktir git başımdan."

"Sesin güzelimiş. Neden maske takıyorsun?"

Bu artık son damla olmuştu. "Eğer bir kadın sana siktir olup gitmeni söylüyorsa bunun tek anlamı siktir olur gitmen gerektiğidir. Erkek arkadaşı olsun ya da olmasın, bir sülük gibi davranmak seni yatağa götürmez."

Böyle sert bir çıkışı beklemediğinden suratı ciddileşti. "Ben Kanto Manji ikinci lideri Sanzu Haruchiyo. Ve ben seninle tanışmak, konuşmak, buluşmak istiyorsam yaparım. Buluşmak istememin yarısı amcılık olsa da diğer yarısı Mikey'nin benden isteği ile alakalı." 

Her gün yeni çeteler bitiyor ve kuruluyordu. Adını bilmediği için yalan attığını düşündü. Belki üyesiyim derse inanırdı ama havalı gözükmek için yüksek bir rütbe sallaması muhtemeldi. 

"Hadi ya, öylemiymişsin." 

"Evet, kanatam ünlüdür. Beni ciddiye ne zaman alıcaksın?"

"Okula geç de kalsam gitmem gerek, okul sonrasına da ailem izin vermez."

"Bana bahanelerle gelme. Bir şekilde hallet ailenin zarar görmesini istemiyorsan. Yoksa katanamın tadına bakmak zorunda kalırlar."

"Emin ol sen bunu yaparsan kendim bile buluşurum seninle. Onlar olmadan hayatım daha kolay olurdu." Ailesine gelene kadar konu bu  kadar keyifsiz değildi belki de. Çoktan okulun kapısına varmışlardı.

"Adını bile söylemedin bari bari yüzünü göreyim" diyerek Haruchiyo'nun eli kızın maskesine uzanınca refleksle sargılı eliyle tuttu elini. Gözlerindeki küçük mimiklerle canın acıdığını farkedip elini geri çekti. Bileğine ne olmuştu da sarmıştı ki? Konuşmanın başından beri umrunda olmayan şey şimdi aklını meşgul ediyordu.

"Bileğine ne oldu?"

"Adım Chiharu. Bileğime ne olduğu da seni ilgilendirmez." Adımlarını hızlandırarak okulun bahçesine girdi. Haruchiyo arkasından bakarken ona kötü bakışlar atan güvenlik görevlisiyle kaşları çatıldı. Korkutucu olduğunu mu zannediyordu?

Bugün gününde olmasaydı onu ortadan kaldırabilirdi. Keyfi yerinde olduğu için kızın görüntüsü kadrajından çıkınca oradan uzaklaştı sessizce. Chiharu, ne güzel isimdi...

814 kelime

Chiharu'nun görünümü bu şekilde. İsterseniz bölüm sonlarına daha fazla Chiharu resmi eklerim.

İlk bölüm nasıldı?

Chiharu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Haruchiyo hakkında ne düşünüyorsunuz?

Chiharu neden maske takıyor?

Aklınıza takılan sorular var mı?

Continue lendo

Você também vai gostar

159K 16.8K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
397K 36.4K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
262K 24.7K 25
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
415K 42K 61
Taehyung iki yıllık ilişkisini ayakta tutmaya o kadar odaklanmıştı ki yanı başındaki gerçek aşkını fark edememişti bile. |omegaverse| |omegatae&alfak...