düşen maskeler

638 62 149
                                    

Chiharu okulda acaba gerçekten çete lideri miydi diye kafa yorarken bunu sorup doğrulayacağı kimse olmadığı için kafasını iki yana sallayarak onu kurtulmaya çalıştı

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

Chiharu okulda acaba gerçekten çete lideri miydi diye kafa yorarken bunu sorup doğrulayacağı kimse olmadığı için kafasını iki yana sallayarak onu kurtulmaya çalıştı. Ahmakların kafasını meşgul etmesine gerek yoktu. Şuan kendisi için endişelenmeliydi.

Kulüp evraklarını yazan öğretmen yalakalarından biri evrakta yanlışlık yapmıştı. Kütüphaneyi düzenlemek edebiyat kulübünün sorumluluğuydu. Liste sırasına göre ilerlerdi görev. Ancak liste sırasına göre sıra onda olmamasına rağmen evrağa onun adı yazılmıştı. Kulüp öğretmeni evrağı karalayamacakları için bugünlük görevi onun yapmasını istemişti. Listede onun sırası geldiğinde onu es geçeceklerdi.

Fakat bir sorun vardı. Bugün teslim etmesi gereken mallar vardı. Babasına durumu açıklamak için arasa da babası telefonu açmamıştı. Aramayı yinelese de açmayınca aramayı bıraktı. Konu önemli olsa bile ısrarlı aramasına kızardı.

Normalde yarım saat sürmezdi kütüphane görevi ama bugün sanki kütüphaneye hırsız girmiş gibiydi. Bazı raflar devrilmişti, kitaplar saçılmıştı etrafa. Kulüp öğretmeni itiraz ettiği için görevden kaçacağını düşünerek başında beklemişti tüm bu dağınıklığı toplarken. Yardım etmeyip beklemişti, evet. Zaten işi bitince toplayacağı yerleri göstererek şurayı da topla tarzında emirler yağdırmıştı. Bugün gerçekten sınanıyordu.

Kütüphane görevi bitince okuldan çıktığı gibi stresle babasını tekrar aradı, yine açmıyordu. Daha vücudunun bir çok yerindeki ağrılar, çürükler ve morluklar geçmemişken yeni bir cezayı kaldıramazdı. Yaptığı her şeyde bir hata bulmaya çabalayan babası bu hatasını tabii ki gözden kaçırmayacaktı. Bileğini zaten yeteri kadar zorlamıştı. Bugün yapabildiğim kadar bileğimi hareket ettirmemeye çalışacağım demişti. Bugün onun için gerçekten bir sınama gibiydi.

Eve anahtarla girdiğinde ev hiç olmadığı kadar sessizdi ve... bir koku vardı. Fazla baskın değildi ama iğrençti. Kokuyu takip ettiğinde gördüğü görüntüyle boğazından öğürme hissi geldi ama kendini tuttu. Dizlerinin bağı çözüldü ve dizlerinin üzerine çöktü sessizce. Gözünden akan yaşlar yanağına ulaşamadan maskenin kumaşına sindi.

"Sen..." Cümlesini tamamlayamadı Chiharu. Babasının karnı deşilmişti. Fazlasıyla iğrenç görünüyordu, her yer kan olmuştu. Annesi de yüzündeki makyajı akmış kenarda bağlı bir şekilde ağlıyordu. Kanepede kendi evindeymişçesine yayılmış katanasını evirip çevirip yansımasından kendisine bakan Haruchiyo gözlerini Chiharu'ya çevirdi.

"Bak inanmazsın diye üniformamı giyip de geldim." Alaycı ses tonu ile gözü Haruchiyo'ya kaysa da tekrar babasının kanlı bedenine çevirdi bakışlarını. Gözyaşları usulca akıyordu. Neden ağladığını bilmiyordu. İçinde koca bir boşluk vardı. Üzülmemişti, hayatını zehir etmişti ona babası. Hak etmiş miydi? Fazlasıyla hak etmişti. O zaman neden ağlıyordu. Neydi bu zihninin içindeki tantana?

"Aslında seni bekleyecektim ama senin hakkında söylediklerine dayanamadım." Haruchiyo yattığı kanepeden kalktı. Haruchiyo tam Chiharu'nun önünde durdu. Chiharu, Haruchiyo'nun bacaklarıyla bir kaç saniye bakıştıktan sonra başını yukarı kaldırdı. Haruchiyo'nun sağ eli kızın başını okşamak için uzandığında Chiharu gözlerini hafifçe kıssa da Haruchiyo'nun elinden kaçmadı. Haruchiyo kızın her hareketini ezberlercesine inceliyordu.

yozlaşmış ceset | sanzu x readerWo Geschichten leben. Entdecke jetzt