socialite

By lilostsea

1.6M 79.2K 16.6K

[texting] bade: sevgilim olman karşılığında haftalık 4.000₺? tuğra: güzel şakaymış :d (❕bazı bölümler argo, k... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
7.0
7.1
7.2
7.3
7.4
7.5
7.6
7.7
7.8
7.9

3.3

21.3K 967 143
By lilostsea

tuğra: sen mi yaptın? (14.36)

bade: neyi? (14.40)

tuğra: okulun instagram sayfasına bana gelen mesajların ss'ini sen mi gönderdin? (14.41)

bade: yeterince belli değil mi zaten?

tuğra yazıyor...

çevrimiçi

yazıyor...

bade: buraya gel

bade: konum

bade: konuşacağız

tuğra çevrimdışı

Tuğra'ya konumunu attığım boş konferans salonundaki köşede duran öğretmenlere ait olan masasının üzerine oturmuş, ayaklarımı aşağıya sallandırıyordum.

Meriç dakikalar önce bana Tuğra ile kampüste olduklarına dair bir şeyler zırvalamıştı ama onların yanına gitmeye üşendiğim için ben de Tuğra'yı yanıma çağırmaya karar vermiştim.

Hem konuşmamız gereken bir fotoğraf olayı vardı. Üstüne üstlük bir de onların yanına gidersem iki saat boyunca Meriç ile Yaman'a yaşananları açıklama derdiyle uğraşacaktım. Şu an istediğim en son şey bile bu değildi.

Dün gece saat 1 civarı o ekran fotoğraflarının paylaşılmasının üzerine Ece tabii ki de bugün okula gelmemişti. Tuğra da muhtemelen haberleri okula gelince Meriçler'den duymuştu. Aksi takdirde gece boyunca çoktan bu olayın konuşmasını yapmıştık.

Ben düşüncelerime dalmış bir şekilde masadan sallandırdığım ayaklarımı izlerken kapının aralanmasıyla bakışlarımı hızla o tarafa çevirdim. Tuğra gelmişti.

"Şimdi de ayağına çağırılıyorum. Hayırdır, iyice köle mi belledin sen beni kendine?"

Omuz silktim.

"Nur cemalini göreyim de kendime geleyim dedim yakışıklım. Olamaz mı?"

Gözlerini devirdi ve adımlarını birkaç adım ötemde durdurdu. Ben de kollarımı geriye doğru masaya yaslayarak hafifçe geri kaymıştım oturduğum yerde.

Tuğra karşımda öylece dikilirken "Niye yaptın bunu?" diye sordu. Sesinde suçlayıcı bir ifade yoktu. Daha ziyade aklımdan geçenleri merak ediyor gibiydi.

"Aramızdaki mesafeden hoşlanmadım. Yaklaşsana biraz."

En azından temas hâlinde olursak konuşmamız kavga boyutuna ulaştığı anda onu öperek susturabilirdim. Bu tür fırsatları değerlendirmek lazımdı canım...

Kollarımı havaya kaldırıp ona doğru uzatırken Tuğra oflayıp bana doğru bir adım daha attı. Çok geçmeden ayırdığım bacaklarımın arasına vücudunu sokarken ben de kollarımı onun boynuna dolamıştım.

En sonki mesajlaşmamızda kavga etmemize rağmen şu an nasıl bu hâlde olduğumuzu sorgulamayı bırakalı çok olmuştu ama yine de insan şaşırmadan edemiyordu. Sanırım ikimiz de birbirimize karşı koyamıyorduk artık.

"Anlatacak mısın Bade?"

Derin bir nefes alıp dudaklarımı araladım.

"Çünkü arkamdan iş çevirdi. Üstelik de benim sevgilime sulanarak. Sence yaptıklarımda haklı değil miyim?"

Masum bir şekilde dudaklarımı büzdüğümde kafamı sağa doğru eğdim ve gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Tuğra da ellerini iki yanımdan masaya yaslayıp "Fazla acımasız oldu," diye mırıldandı.

"Benim bana yanlış yapan kişilere neler yaptığımı en iyi Ece biliyordu. Buna rağmen arkamdan iş çevirmeyi göze alması yapacaklarıma da katlanması gerektiğini gösterir."

"O senin arkadaşındı."

"Evet, arkadaşımdı. Ve bitti. Şu an gerçekten onu mu savunacaksın bana Tuğra?"

Ellerimi boynundan çözüp yanaklarını iki yandan da sıktığımda "Çok yanlış bir karar olur," dedim yüzünü mıncırmaya başlarken.

Onun ellerini bileklerimde hissettiğim sırada "Yanaklarımı acıtıyorsun Bade," diye hayıflanmış, ardından konuşmasına devam etmişti. "Ayrıca sana onu savunduğum falan yok. Sadece soruyorum. Hem sen o mesajlara nasıl ulaştın?"

Yanaklarını sıkmakta olduğum ellerimi serbest bırakarak omuzlarına yerleştirdim ve "Mesajları senin telefonunda gördüğüm an kendime ekran fotoğraflarını attım. Sonra da senin telefonundan sildim," diye açıkladım yüzümdeki gülümsemeyle.

"O kadar masum anlatıyorsun ki gören de hiçbir şey yapmadığını düşünecek."

"Ben fazla sahiplenici bir insanım, paylaşmayı sevmem. O yüzden sorgulamayı bıraksan ve seni kurtardığım için sevinsen diyorum, Tuğra. Bu konu sıkmaya başladı çünkü."

Alnımı onun alnına yaslarken bir yandan da ensesindeki saçlarını parmaklarımın arasında gezdiriyordum. O ise öylece beni izliyordu.

"Senin kadar rahat olamıyorum ben. Bu yaptığın şey onu daha fazla sinirlendirecek. O da senin bir açığını bulup aynı şeyi yaparsa ne olacak? Birbirinize mi gireceksiniz?"

"Olur da bir açığımı bulursa ve açığa çıkarırsa ben de o zaman daha pis savaşırım. Emin ol, bu yaptığım yanında çok basit kalır."

Tuğra artık benimle uğraşamayacağını anlamış olacak ki "Sen cidden normal değilsin kızım. Şu masum suratının altında çok farklı şeyler yatıyor," diye kendi kendisine mırıldanırcasına konuşmuştu.

İstemsizce kahkaha attım. Ardından bir elimi yüzüne yerleştirip onu izlerken "Korkma sevgilim. Sen hiçbir zaman bu yüzümle karşılaşmayacaksın," dedim. Lakin bir konu hariçti. "Tabii beni aldatırsan orası ayrı. Ağzına sıçarım senin!"

Ani değişen tepkim Tuğra'yı da güldürdüğünde alaylı konuşmasıyla "Sana hiç yakışmayacak laflar ediyorsun," dedi. Bense fırsattan istifade elimin altındaki yanağını sıkmakla meşguldüm.

Sebepsiz insanları mıncırarak sevmeye bayılıyordum. Hatta daha önce Meriç'le sürekli bu konuda tartışıyorduk.

Ben arada gelen sevgi perileri dolayısıyla kendime engel olamayıp onun kollarını parmaklarımla sıktırıyordum, o da beyaz teni hemen kızardığı için bana kızıyordu. Tuğra henüz bu tarafımla karşılaşmadığı için şimdilik haberdar değildi tabii.

"Merak etme, ben sana söz verdim bir kere. Eğer olur da bir gün seni aldatırsam, senden önce kendime en büyük zararı ben veririm zaten."

Tam ona cevap vereceğim sırada arkamızdan gelen alkış sesiyle ne olduğuna anlam veremeyerek bakışlarımı sesin geldiği tarafa çevirdim. Ancak o sırada görmeyi beklediğim en son kişiyle karşı karşıya gelmiştim.

"Bravo! Aşkınız gerçekten beni çok duygulandırdı çocuklar."

Konferans salonunun arka kapısından içeriye girdiğini belli eden kişi ritmik hareketlerle hâlâ daha bizi alkışlamaya devam ederken Tuğra'nın "Bu kim amına koyayım?" dediğini işittim ama ifadesiz bakan gözlerimi onun üzerinden çekemiyordum.

"Ah! Bade, benden arkadaşa nasıl bahsetmezsin? Hayatında önemli bir yere sahip olduğumu düşünüyordum oysaki."

Bakışlarımı ondan çekip Tuğra'ya çevirdiğimde "Gidelim buradan," diye zorlukla konuştum. Tuğra ise beni umursamadan elini havaya kaldırıp 'bir dakika bekle' dercesine işaret yaptıktan sonra tekrar ona döndü.

"Bu, konuşmamızı dinlemeni gerektirmiyor kardeşim. Uza şimdi!"

Tuğra'nın çatılan kaşlarından ve yüz ifadesinden ortamın gerildiğini fark etmiş, onu bir an önce buradan götürmem gerektiğinin bilincine varmıştım. Aksi takdirde her şey iyice berbat olacaktı.

"Ben gideli buralar baya bir sevimli insancıkla dolmuş. Bırakmadan önce böyle değildi sanki. Her neyse, sevgilin bahsetmediğine göre sana kendimi en iyisi ben takdim edeyim."

Birkaç basamak daha aşağı inip bana üstünkörü bir bakış attıktan sonra yüzündeki yapmacık ifadeyle konuşmaya devam etti.

"Merhaba, ben Aksel. Sen de adı umrumda olmayan Bade'nin yeni oyuncağı olmalısın. Tanıştığıma memnun oldum diyeceğim ama hiç de memnun olmadım. Kötü haber, bu güzel günlerin yakında sona erebilir, yeni oyuncak."

Hayatımda bir bu eksikti gerçekten!

allah allaaahh neler oluyoorrr

Continue Reading

You'll Also Like

2.1M 127K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...
996K 57.9K 39
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...
1.4M 83K 53
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
2.1M 68.2K 54
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...