YANLIŞ NUMARA =Texting= (KALD...

Bởi derin_saglam

36.2K 1.2K 194

Kısa kurgu , çerezlik olarak yazılmıştır. ADİ: NE VAR NE?! 05***: Bana büyük harf kullanma o harflerde boğarı... Xem Thêm

1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
3.0
3.1
3.2
3.4
3.5
4.0
4.1
SON BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM

3.3

1.1K 46 14
Bởi derin_saglam

Kendime geldiğimde bir otel odasındaydım. Kimin odası olduğu açık Demir'in, oda yatağın diğer ucuna uzanmış tebessümle beni seyrediyordu. Gözlerimi bir kaç defa açıp kendime gelince dik bir şekilde oturdum.

 Neyse ki kafamı falan vurmamışım ve yaşananlarda bir rüya değil gerçekmiş.

Hala çatlayacakmış gibi ağrıyan başımı sımsıkı tuttum. 

''Ne oldu bana?''

Demir baş ucundaki komodinden aldığı ilaç ve suyu bana uzattı.

''Bayıldın, çok korkuttun beni iyi misin? '' bakışlarıyla yüzümü incelemeye başladı. Bayıldığımda çok korkmuş olmalı , nerden bilsin heyecanlanınca böyle bayıldığımı oda haklı.

''Biraz başım ağrıyor ama iyiyim''

''Özür dilerim Ece benim yüzümden oldu'' bakışlarını yüzümden alıp başka yöne çevirdi. Hala kendini suçluyor olmalı.

''Saçmalama seninle ne alakası var....Ben öyle heyecanlanınca , gerilince falan bayılıyorum. Çocukluğumdan beri böyle....Uzun zamandır olmamıştı ama-''

Demir yüzünde muzip bir gülümsemeyle tekrar gözlerini gözlerime dikti.

''Söylediklerim seni heyecanlandırdı sanırım?''

Neden böyle oldu bilmiyorum ama liseli ergenler gibi utanmıştım. Ben ya Demir'e ağzını geleni söyleyen Ece , yüzüne bile bakmaya utanıyordum. Yüzyılın arsızı olan benim düştüğüm hale bak?!

''Öyle beklemediğim bir anda aşk itirafı alınca öyle odu sanırım'' 

Demir çekingen bir ses tonuyla birazda gözlerini kaçırarak, sanırım vereceğim cevaptan da bir o kadar korkuyordu.

''Bir cevap vermeden bayıldın artık bir cevap verecek misin?''

''Yani ayıldığıma göre bir cevap vermem gerekiyor tabi....Eyvallah ya sağol bende olsam bende bana aşık olurdum..... Ama sen bana çok kaptırma kendi yine de ,dikkat et kendine'' dedikten sonra umursamaz bir tavırla omuzlarımı silktim.

''Off Ece ya! her güzel bir şey söylediğimde şunu yapmaz mısın?''

''Ne diyim , o zaman Allah dermanı olmayan dert vermesin.'' yatakta biraz daha bana doğru yaklaşarak.

''Senin derdinin dermanı benim mi demek şimdi bu?'' deyip tekrar o muzip gülümsemesini takındı. Şöyle bakınca karnıma ağrılar giriyor ya!

''Ne tarafından baktığına göre değişir.'' deyip tekrar omuzlarımı silktim.

''Sana aşkımı ilan ediyorum cevabın bu mudur yani?'' alıngan bir ses tonuyla yüzünde bir cevap bekleyen bir ifade vardı. İlk bir kaç dakika benden bir ses çıkmayınca yüzündeki gülüş yavaş yavaş solmuş , düz bir hal aldı.

''He şey,  anladım sevgilin var diye bir şey söylemiyorsun herhalde?''

''Yok ya! onla alakası yok....Aslında ben....Neyse ben iyiyim gidiyim artık-'' diyerek kalkacağım sırada kolumdan tutup durdu.

''Nereye?'''

''Eve!''

''Niye ya?''

''Bütün gece seninle aynı odada kalacağımı mı falan mı sanıyorsun?!''

''Ne olacak ki?''

''Tövbe estağfurullah!'' derken tekrar oldukça büyük bir kahkaha attı. Bense tebessümle , birazda belli etmemeye çalışarak gülüşünü izliyordum.

''Ne kadar fesat bir insansın sen ya aklın nelere çalışıyor''

''Hahay! ben miyim fesat?...Hatırlatayım Demir Bey , seni depoya sakladım diye 'Daha önce hiç depoya atılmamıştım .' diyen sen mi söylüyorsun bunu bana?''

''Dedim ama bak ben doğru olanı yaptım'' diyerek yine imalı imalı gülmeye başlamıştı. Var ya kesin yanaklarım falan kızardı benim , ya bana neler oluyor böyle?!

Derin nefes alıp gözümü bir kaç defa açık kapattıktan sonra düz bir ses tonuyla ''Demir!?'' 

''Hıh?'' hala kahkaha atarken kendini durdurmaya çalışıyordu.

''Bitti!''

''Ne bitti?''

''Sana olan sabrım!''

Kafamın altındaki yastığı alıp kafasına vurmaya başladım. Oda diğer yastıkla kendisini savunuyordu. Çocuk gibi yastık savaşı yapıyorduk. En son ne zaman bu kadar mutlu olmuştum içten gülmüştüm inan hiç hatırlamıyorum. İtiraf ediyorum Demir bana iyi geliyor. 

Biz şakalaşırken ben dengemi kaybedip yatağın üzerine Demirde benim üzerime düştü. 

''Kaçacak bir yerinde olmadığına göre?''

''Eeee-''

''Gerçekten sevgilin var mı yok mu?''

''Oladabilir olmayadabilir-'' daha fazla kaçmam bir işe yaramayacaktı.

''Ece!''

''Söyle gülüm?''

''Doğru düzgün cevap verir misin artık?''

''Uff tamam! tamam yok öyle biri....Ufacık ,pembe bir yalancık söylemiş olabilirim.'' diyerek sevimli olduğumu düşündüğüm bir ifade takındım.

''Niye?''

''Can sıkıntısından öyle kafam esti hadi dedim yapıyım.''

''Beni kıskandırmak için değil yani?'' madem biliyorsun , neden soruyorsun?

''Saçmalama ne alakası var''

''Öyle mi?'' diyerek bana doğru yaklaşmaya başladı.

''Öyleeee''

Benim bu pozisyondan kurtulmam lazım yoksa işler yanlış yolda ilerliyor. Önce Demir'i ittim sonra kalktım. Demir yüzümün kızardığını anladığı için bıyık altı gülüyordu. Hayır o gülünce benimde gülesim geliyor. 

Bide bu çocuk çok tatlı gülüyor. İnsanın yanaklarını sıka sıka sevesi geliyor. Ama asla öyle bir şey yapmam tabi ki tutuyorum kendimi. Duygularımı henüz açmak istemiyorum. Zaten birine tekrar güvenmek daha önce yara almış insanlar için çok zordur. 

Bende o insanlardan biriyim. Ailem ve sayılı arkadaşlarım hariç hiç kimseye kolay kolay güvenmem. Çünkü daha önce asla yapmaz, asla beni terk etmez diyen kendimi onunla evleniceğime bile inandırdığım bi insanın bana açtığı yarayı kapatmam bana çok pahalıya mahal oldu. Evimi, arkadaşlarımı, ailemi hatta ülkemi terk edip yeni bir sayfa açmak zorunda kaldım. Şimdi o sayfayı sadece hak edenler ile doldurma vakti...

''Hayırdır sen bir kızardın?'' bildiği halde imalı imalı gülmeye başlamıştı.

''Alerjim var!''

''Neye?''

''Sana!''

....(1 Hafta Sonra)....

Aradan tam bir hafta geçti Demir'in İstanbul'a geri dönmesi gerekiyordu. Bende onunla beraber İstanbul'a geçtim. Biraz hava değişimi fena olmaz. Şimdi de Demir'in odasında toplantısının bitmesini bekliyorum. Bugün bende ona hislerimi açıcam. Tam bir haftadır onu peşimde koşturuyorum bide o kadar inatçı ki asla vazgeçmiyor. Sanırım artık ondan eminim. 

Çok heyecanlı olmam dışında sorun yok. Oturmaktan sıkıldığım için biraz  ofisi gezmek istedim. Hayatında hiç ofis görmemiş gibi etrafta dolanırken koridordan Demir ve yeni ortakları olduğunu düşündüğüm bir kaç kişinin geldiğini fark ettim.

 Demir daha önce bugünden için yeni yatırımcılarla görüşmesinin olduğunu bunun onun için ve şirket için çok önemli olduğundan bahsetmişti. Demir beni görünce yanındakilerle beraber benim yanıma geldi. Tek tek beni hepsiyle tanıştırdı.

Demir ''Asıl ortağım Mert , heh oda geldi!'' önce etrafa bakındı sonra tam arkasına döndü.

Kafamı çevirmemle bütün vücudumun üzerinden kaynar suyu boşaltmışlar hissine düştüm. Çünkü karşımdaki kişi hayatımın en zor anlarını yaşamama ,benim bu ülkeyi , ailemi geride bırakmama sebep olan , bu hayatta en çok nefret ettiğim kişiydi. 

İlk aşkım Mert, Mert Karamandı!

Onu karşımda görünce elim ayağım birbirine girdi. Oda beni görmeyi aklının ucuna bile getirmediği yüzünden belliydi. Demir de dahil herkes aramızdaki gerginliğin farkındaydı. Çünkü ikimizin de yüzündeki ifade birbirimizi görmemizle değişmişti.

''Ece?''

Demir kendince nabzımı ölçüyordu, Bende nabız falan kalmadı. Sen onlarca insan içinden bu adamımı buldun kendine ortak ya! diyemediğim için yalandan bir gülümseme takındım. Bu karşılaşma sadece benim başıma gelebilecek bir şeydi ve benim başıma geldi!

Aynı benim yaptığım gibi oda beni tanımıyormuş gibi yapmış , yalandan bir gülümsemeyle utanmadan bana elini uzattı. 

O elini alıp kırmak vardı ama dua et Demir'i zor durumda bırakmak şuan istiycem en son şey! Onun için senin gibi karaktersiz birine bile sabredebilirim.

''Tanıştığıma çok memnun oldum Ece Hanım'' elimi sımsıkı tutmuş , bırakmıyordu. Ne kadar yüzüm gülse de gözlerimden ateş çıktığına emindim. Oysa benim aksime içten gülümsüyordu.

''Ece?'' Demir ikinci defa nabzımı yokluyordu. Onun uyarısıyla kendime geldiğimde başımı sağa solla sallayıp elimi hızla geri çektim. Aynı onun gibi gülen bir yüz ifadesiyle karşılık verdim.

''Bende memnun oldum Mert Bey''

Tüm ses tonundan ima akarken gözleri benimle Demir'in arasında gidip gelirken;

''Demir artık ortağına bir öğlen yemeği ısmarlarsın''

''Bizim bi planımız vardı aslında-'' alaylı bir gülüşle sözümü kesip ''Bir yere mi kaçıyorsunuz Ece Hanım?...Ülke falan mı değiştireceksiniz yoksa?'' diyerek alaylı bir ifadeyle  gülümsedi.

Kaçmak değil o senden kurtulmak da o da şuan mümkün gözükmüyor! 

Hep beraber şirketin altındaki restoranda öğle yemeğine çıkmıştık. Demir hemen sağ yanımda Mert'se karşımda oturuyordu. Demir'le yeni imzaladıkları anlaşmayla ilgili şeyler , kısaca sıkıcı iş konuşması yapıyorlardı.

Gerginlikten yiyemeyeceğimi bildiğim için sadece salata söylemiştim. Onu da yemiyor oynuyordum. Bakışlarım salatamdaydı ve sadece bedenen yanlarındaydım. Mert karşımdayken bu kadar bile sakin kalamam bir mucizeydi. 

Biz Mert ile üniversitenin ilk senesinde tanışmıştık. O inşaat mühendisliği okurken ben halka ilişkiler ve işletme okuyordum. Bizim tanışmamızsa ikimizin ortak arkadaşı , Merve sayesinde oldu. Şimdi bizi tanıştıran arkadaşımız ikimizin de hayatında değil , neden mi?! 

Çünkü üniversitenin dördüncü yılında mezun olmamıza kısa bir süre kala Mert'in beni Merve'yle aldattığını öğrendim....Öğrenmekle de kalmadım onları , Mert'in öğrenciyken kaldığı evde bastım! 

İlişkileri ne kadar süredir vardı , ben ne kadar süredir ayakta uyutuluyordum hiç bir zaman bilemedim!...Bilmekte istemedim açıkçası , öğrensem ne olacaktı ki? ... Daha mı az yanacaktı canım!? - Hiç sanmıyorum....

Ben bunu öğrendikten sonra yetmezmiş gibi Mert'in barışma ısrarlarına maruz kaldım. bana bir şey yapamazdı... Dedem onu yaşatmazdı ama ben onun öyle bir silmiştim ki sanki onu hatırlatacak bu şehirden bile nefret eder hale gelmiştim. Kolay mı, dört sene geçirdiğim , kendimi onunla evlendirmeye bile hazırladığım adam beni en yakın arkadaşlarımdan biriyle , üstelik bizi tanıştıran kızla aldatıyordu!

Bende en mantıklı gelen şeyi yaptım , bu şehri ve içinde onu bana hatırlatacak her şeyle beraber terk ettim. Demir ile tanışıncaya kadar da İstanbul beni boğmaya devam etti. Sonra bir yanlış numarayla hayatıma Demir girdi. Nefret ettiğim bu şehri yine o sevdirdi bana :)

 Elimdeki çatalla önümdeki salatayla oynarken Mert'in bakışlarının bende olduğunu hissedebiliyordum. Umarım hala onu sevdiğimi , unutamadığımı düşünmek gibi bir aptallık yapmaz!

Bu nerenin yüzsüzlüğü bilmiyorum ama masadaki tabakları tek tek kafasında kırma düşüncesi çık aklımdan!

''Sanırım Ece Hanım iş konuşmamızdan sıkıldı.''

Elimdeki çatalı tabağımın kenarına bırakırken ''Yok,  lütfen devam edin siz'' diyerek Demir'in koluna başımı yasladım. Bunu ona inat olsun diye değil , gerçekten yapmak istediğim için yapıyordum.

Şuan onun kokusunu duymaya ihtiyacım vardı. Gerginliğimi , öfkemi sadece o alabilir. O ve onun kokusu bende sakinleştirici etkisi yapıyor. Kimseye sevgimi inandırmama gerek yok gerçeği kalbim biliyor. O sadece Demir'i istiyor.

''Biz detayları daha sonrada konuşabiliriz. Bu yemeğe birbirimizi tanımak için çıktık öyle değil mi Demir?''

''Elbette''

Derin nefes alıp sesimin tonunu ayarlayarak ''Biz zaten tanışmıyor muyuz Mert Bey?!'' diye sormamla beklemiyormuş gibi önce kaşları havalandı sonra oda elindekileri masaya bıraktı.

Ne sanıyordu Demirden saklayacağımı mı? 

''Öyle mi , nereden tanışıyorsunuz sevgilim?!''

Beni uyaran bakışlar atıp ''Aynı üniversiteden mezun olduk Ece hanımla , ortak çevremiz vardı ama çokta anlaşamazdık öyle değil mi Ece hanım'' anlatmama bile izin vermeden lafı ağzıma tıkamıştı. Tekrardan söze gireceğim sırada ''Çok özel olmazsa nasıl tanıştınız acaba?'' diye sordu.

''Sana ne be adam! Sen niye ikidir lafı ağzıma tıkıyorsun benim!'' demek varda neyse. 

Sınanıyorum galiba bakalım bu sınavı verebilecek miyim? 

Demir kısaca tanışma hikayemizi anlattı. Bunu yaparken gözlerimin içine duyguyla bakmayı atlamadı elbette , bir kez daha şükrettim Allaha bu adamın gönlünü gönlüme yazdığı için :)

''Çok şanslısınız Demir Bey,  herkes hayatının aşkını bulamıyor maalesef'' derken sona doğru bakışları bana dönmüştü.

Senin gibi şerefsiz bir insanın aşkı araması hata zaten , sen önce birilerine ait olmayı , sadakati öğren sonra kalbinin varlığını kanıtla sonra olursun belki aşkı hak edersin!

Sandalyemde geriye doğru yaslanıp ellerimi göğsümde birleştirdikten sonra gözlerimi kısarak ve oldukça imalı bir ses tonuyla cevap verdim.

''Bulduğunu sanıp sonrasında kendini perişan edenlerde var bakın o daha kötü sonuçta çok seviyorsunuz ama karşı taraf sandığınız kadar değer vermiyor size.... Emeğinizle , gözyaşınızla daha önemlisi kendinizle baş başa kalıyorsunuz....Demir gibi insanlara bu hayatta az rastlanıyor. O yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum umarım size de nasip olur. Mert Bey!''

''Ben bulmuştum zaten ama istemeden ona karşı geri dönüşü olmayan yanlışlar, belki hatalar yaptım-'' sözünü kestim.

''Hata mı , yanlış mı önce ona karar vermelisiniz?''

Sesimdeki tonlamadan mıdır bilinmez Demir bana doğru uyaran bakışlar attı. Bense onda olan bakışlarımı tekrar Mert'e çevirdim. Ne diyeceğini merak ediyordum. Değişmiş miydi , yoksa hala aynı karaktersiz miydi?! 

Kendim için değil , Demir için ....Mert'in Demir'e bela olmayacağını anlamalıydım. Onun canını sıkacak bir şey yapmayacağından emin olmalıydım!

''Anlamadım Ece Hanım?...Fark eder mi ki?''

''Hata ve yanlış ayrı şeylerdir. Birisine hata yaparsanız özür diler belki iki güzel sözle kapatırsınız. Ama birine yanlış yaparsanız önüne dünyaları serseniz geri dönüşü olmaz işte!''

''Ona yaşattıklarım yanlış , ondan vazgeçmem hataydı....Ama sizin aşkınızı dinleyince pes etmemem gerektiğini anladım....Kim bilir belki tekrar kazanırım kalbini...''

Masaya doğru yaklaştım.

''Ya kalbi artık onun bile elinde değilse?... Ya kalbini kendinden bile daha çok güvendiği birisine emanet ettiyse?'' diye sorduktan sonra Mert benden bu cevabı beklemiyormuş gibi geriye yaslandı. Yüzü asılmıştı , onu tanıyan biri olarak emindim , benden bahsediyordu.

Bakışlarımı ondan alıp Demir'e doğru çevirdim. Tebessümle bakıyordu bana , dediklerim kafasını karıştırmasına rağmen hala çok güzel bakıyordu. Onun tebessümü bana ayna olmuştu , istemsizce bende ona öyle bakmaya başladım.

Demir bakışlarını benden hemen sonra Mert'e doğru çevirip tekrar bana baktığında masada ki elimi sımsıkı tuttu.

Tekrar Mert'e bakıp ''Bence sen önce kalbinin hala onda olup olmadığını öğren , eğer kalbini çoktan başkasına emanet ettiyse artık sana karşı bir şey hissetmiyordur....Mesela benim kalbim artık şu saatten sonra sadece  Ece'de , nefes aldığım sürece de sadece ona emanet...'' dedikten sonra bende elini daha sıkı kavrayıp  ''Benimki de Demir'de....Ben yaşadığım sürece de sadece ona emanet! Ve biliyorum benim emanetim onda güvende aynı onunkinin bende güvende olduğu gibi....'' dedim.

Böylelikle ilk kez Demir'e olan hislerimi onun gözünün içine bakarak itiraf etmiş oldum. Böyle hayal etmemiştim ama onun yanındayken zamanın , mekanın bir önemi yoktu benim için....Sadece o vardı , sadece biz vardık.

MERT SEN NERDEN ÇIKTIN?

BİZİMKİLER KARŞILIKLI MERT'İN İÇİNDEN GEÇTİLER! :)

SİZ ECENİN YERİNDE OLSANIZ NE TEPKİ VERİRDİNİZ?

BÖLÜMÜ BEĞENDİYSENİZ YORUM+OY ALIRIM :)



Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

76.5K 3.4K 44
Siz: Boğazında düğümlenen hıçkırık olayımmmm. Siz: Unutmaaaa beniiii. Karşı Komşu:? Siz:Unutamaaaa beniiiii. Siz: Ne çabuk unuttun beni zalımın o...
36K 1.8K 47
Sadece bir akım yapacağım en fazla ne ola bilir ki? Siz: Seni bir arkadaş bir dostum gibi sevdim. Kocişim: Kimsiniz?? Siz: Sen oturmuş bana aşktan de...
718K 8.2K 34
"Bu saatten sonra yer mekan fark etmez yüzbaşım." Yetişkin içerik !
3.3K 169 24
Her karanlığın sonu aydınlıktır. 🌥 insta: 1eeanya