MAFIA IN SCHOOL • TAEKOOK +18...

By Sevvy97

1.6M 127K 138K

Jeon Jungkook, okulun en popüler ve yakışıklı çocuğuydu, ta ki okuduğu üniversiteye Kore'nin en büyük mafya l... More

0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
35
36
37
38
MIDNIGHT PLAN
39
Final

34

25.3K 2.1K 1.6K
By Sevvy97

Haiii, ben geldiiim. Huhhh özleştik yahuuu, biraz geciktiğim için üzgünüüüm, bir sonraki bölüm daha hızlı gelmeye çabalayacağım söz <3 Aiyşşş bu arada ailemiz 300K okunmaya ulaşmış, çok teşekkür ederim şans veren herkese, seviyorum sizi Xx

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

"Nerelerde sürtüyorsun sen?! Sana eve gelmeni söyledim ne boklar karıştırdığını zannediyorsun Taehyung!" Ensemden tutarak beni sertçe eve çektiğinde, kolunu itekleyerek tutuşundan sıyrıldım.

"İşim vard-"

Yanağıma yediğim tokatla ellerimi iki yanımda yumruk haline getirip eklemlerimi kırmak istercesine sıktım.

"Jiwoo'yu hastanelik etmişsin?! Nasıl ateş edebildin sen ödlek herif?!"

Tırnaklarımı avuç içlerimi koparmayı amaçlarcasına sertçe saplarken burnumdan sert ve sık nefesler çekmeye başladım.

"Korkak küçük Taehyung büyüyeli ve yetişkin bir birey olalı yıllar oldu! Yine olsa yine yapardım, çünkü sevdiğime zarar verdi ve ben de karşılığını verip hesabını kestim!" Kırmak istercesine sıktığım dişlerimin arasından tısladım. Çenem kaskatı kesilmiş, çene kemiklerime sancılar girecek kadar sıkıyordum dişlerimi.

Başımı kaldırmış ve gözlerimi onun koyulaşan öfke dolu gözleriyle kesiştirmiştim o sırada.

Ciddi bakışlarının ardından histerik bir şekilde güldü. Dalga geçen, küçümseyen o bakışlarıyla beni ezmeye çalışırken karşısında dimdik durdum. Omuzlarımı dikleştirdim ve göz temasımızı zerre koparmadım.

"Sevdiğine zarar verdi? Sen kendini bile sevmeyen, korkak oğlum... Bir başkasını mı sevmeye başladı? Hah sen ve birini sevmek? Mümkün değil, sen buna inanıyor musun? Jiwoo ile ne geçti aranızda anlat, anlatmazsan öğrenmem saniyelerimi alır zaten!"

Önce beni aşağılayıp yerin dibine sokacak o sorularıyla alaşağı etmeye çalıştı. Sonraysa ahkâm kesmelerine, hesap sormalarına devam etti.

"Senin sikik mevzuların yüzünden her şey! Sen siktiğimin mafyası olmasaydın normal bir hayat yaşayabilirdim!" İçimde tuttuğum öfke bir tsunami gibi patladı. Dudaklarımdan dökülen o kelimeleri hiddetli bir şekilde bağırarak dile getirmiştim.

Verdiğim tepki onu şaşırtırken, tek kaşı sinirden seğirdi. Benim de sinirden dudağım seğiriyordu. Aynı zamanda dişlerimi sıkmaktan çenemdeki damarında seğirdiğini hissedebiliyordum. İçim hortum gibiydi, tozu dumana katacak kadar gözümü karartabilecek durumdaydım.

Jungkook'a beslediğim saf duyguları bu şekilde alay edercesine küçümsemesi beni zerre tanımadığını gösteriyordu. Hah, o beni hiç bir zaman tanıyamamıştı, tanımak istememişti ki. Ve bu saatten sonra da tanımasını beklemek saçmalıktı.

"Hep zayıf nokta oldum! Senin düşmanlarının gözünde hep zayıf halka görüldüm, kaçırıldım, eziyet gördüm ve sen sustun! Sen o adamlardan beni anında kurtarabilecekken, seni parayla tehdit ettikleri için..." dedim ve duraksadım. Dudaklarım titrediği için yumruklarımı mümkünmüş gibi daha da sıktım.

"Sen sırf o istedikleri meblağyı vermemek için beni onların elinde yem olarak bıraktın! Onların bana işkence çektirmelerine göz yumdun, para için, daha fazla para için. Ve adamlara istediğini vermedin... Ama olan bana oldu!"

Tek elimi yumruk yapmaya son verip ceketimi ve tişörtümü sökercesine çekiştirerek yara izimi açtım.

"Hayatım boyunca senden nefret etmemi sağlayacak o yara izini tenime kazımalarına göz yumdun sen! Adamlar istedikleri parayı vermediğin için pes edip paçavra atar gibi beni kapının önüne getirdiklerinde bile umrunda olmadım!" diye bağırdım tek elimle yara izimi göreceği şekilde kıyafetlerimi sarsarcasına salladım.

Bakışları yarama düşse de gözlerini yeniden gözlerime tırmandırdı. Ağzını açacağı sırada boşta kalan elimi ona doğru uzattım.

"Sus... Bu kez ben konuşacağım ve dinleyeceksin!" dedim tükenmiş bir şekilde, infilağın eşiğine sürüklenmiş bir edayla kükreyerek. Artık yetmişti. Çok dolmuştum. Bardağın taştığı noktadaydım.

"Geri döndüğümde ağladığım için bana korkak dedin! Acılar içerisinde kıvranıyor olmam zerre umrunda değildi. 12 yaşındaydım lan ben... Sadece 12 yaşındaydım. Çocuktum..." diye isyankâr bir şekilde homurdandım.

"Daha güçlü olman gerekiyordu benim oğlum olmaya layık olman ger-"

"Sen bana layık bir baba oldun mu? Hiç bana babalık yaptın mı? Saçımı okşayıp, seni kötü adamlardan koruyacağım dedin mi, bir kere olsun bu sözleri söyledin mi? Mutlu aile tablosu sergileyip millete muazzam bir baba ayağına yattığın her gece, ben aynanın karşısına geçip yara izime bakarak ağlıyordum! Sen... Sen bunu bile bilmiyorsun, sen nereden bileceksin ki. Sen ne anlayacaksın ki..."

Uzun soluklu cümlemin ardından duraksayıp derin nefes çektim içime. Kıyafetimi çekiştirerek yara izimi örterken başımı iki yana salladım. Burnum deli gibi sızlıyordu.

Bana duvara bakar gibi bakışlar atarken histerik bir şekilde güldüm. "Sen kalp yerine taş taşıyordun, unutmuşum pardon. Sırf silah tutamadığım ve adam öldüremediğim için beni korkaklıkla suçladın. Kabul et, ben hiç bir zaman senin gibi biri olmadım, olmayacağım da. Mafyanın oğlu olmak gurur verici değil, tiksindirici. Nefret ediyorum, ailemi seçemediğim için-"

Uzanıp yanağıma tokat attığında, "Haddini aşma!" diye bağırdı. Başım omzuma doğru düşerken gözlerimi yumarak pişkince sırıttım. "Vur vur, at hıncını. Çünkü benim doğruları söylediğimi biliyorsun ve gerçekleri hazmedemiyorsun. Şu evde kalmaya devam ediyorsam sen yat kalk anneme şükret.Sen yanımda olmadığın her evrede o sahip çıktı bana, senin aksine!"

Onu itekleyerek omuz atıp kapıyı açmaya yeltendiğimde kolumdan sertçe tutarak durdurup geri çevirdi beni.

Kolunu savuşturarak itekledim. "Sana gidebilirsin demedim! Hiç bir yere gitmiyorsun, odana defol!"

"İstediğim yere giderim, ben senin köpeğin değilim! 12 yaşında odasında gizlice ağlayan Taehyung yok karşında! 22 yaşındayım ben, tüm gerçekleri suratına yapıştırdığım için hazmedemiyor olmanı anlıyorum." dedim ve kapıyı açarak hunharca çekip omzuma çarptırıp sürtecek şekilde araladım.

Uzanıp kapıyı kapatmaya kalkıştığında bileğinden yakalayarak onu durdurdum. "Hani sen dedin ya, sen kendini bile sevmiyorsun, bu durumda başka birini hiç sevemezsin diye. Seviyorum. Ben sevmeyi öğreniyorum, hatta öğrendim bile. Senin bana öğretemediğin o sevgiyi ben başkasında çoktan buldum. Kendi canım pahasına koruyacak kadar sevdiğim, değer verdiğim biri var artık."

Hâlâ tutmaya devam ettiğim kolunu sertçe itekleyerek bileğini serbest bıraktım.

Ve hızlı adımlarım eşliğinde aralık kapıdan fırladığım gibi bahçede ilerlemeye başladım.

"Taehyung derhal eve geri dönüyorsun! Sana gidemezsin dedim! Seni eve hapsederim!"

"Siktir oradan!" diye resti çekerek ona bakmadan orta parmağımı havaya kaldırıp salladım.

Ardından bahçeden çıktığım gibi kapının önündeki aracıma bindiğimde hazırda bekleyen Rowoon ve diğer korumalarım da araçlarına koşturdu.

Fakat ben onları zerre beklemeden direksiyonun başına geçtiğim gibi aracı çalıştırıp gaza köklendim.

*

Aracımı Jungkook'un evinin önünde durdurduğumda hava çoktan karardığı için odasının ışığı yanan kata bakıp sessizce ağladım.

Direksiyona elimin ayasıyla vurup başımı önüme çevirerek ensemi şoför koltuğunun başlığına yasladım.

"Gidebileceğim tek yer senin yanın... Huzur bulacağım tek yer senin kolların, ama şu durumda sana bile gelemiyorum." Ona zayıflıklarımdan bahsetmiştim, kaçırıldığımı işkence gördüğümü ve hatta hayatımda herkesten sakladığım yara izimi ona göstermiştim.

Ben görmek istemezken, onu kapatmak için çabalarken, o yara izimi öpmüştü. Yara izimi öperek güzelleştirmiş, kusursuzlaştırmıştı.

Bir gün geldiğinde ona anlatacağım sözünü vermiştim, ama şu an o kadar güçsüz hissediyordum ki. Omuzlarıma oturan bu ağırlık beni bitiriyordu.

Direksiyona elimin ayasıyla vurup arkamda park halinde duran Rowoon ve diğer korumaların araçlarını kontrol ettim.

Jungkook'u korumaları için Hoseok ve diğer korumaları bıraktığım için onlarda beni hemen fark edip yanıma gelmişlerdi ve sorun olmadığını söyleyip onları geri göndermiştim.

Tek huzur kaynağım , dinlenme durağım oyken ben ondan kaçmayacaktım. Hayır, bu aracı buraya kadar süren bendim ve şimdi kendimle çelişme yaşamamam gerekiyordu.

Tek ihtiyacım olan onun bana sarılıp 'her şey yolunda' demesiydi. Tüm bu düşüncelerimi baskılayıp zihnimin derinliklerine göndermeden kapıyı açıp burnumu çektim.

Keskin rüzgar gözyaşlarımın sırılsıklam ettiği tenimi sızlatıp geçerken kapıyı kapatıp Rowoon'lara kalması için işaret verdim.

Gözyaşlarımı silerek başımı önüme eğip ağladığımı korumalar fark etmesin diye yüzlerine dahi bakmadan hızlıca Jungkook'un kapısına yöneldim.

Hoseok bana selam verdiğinde ona parmaklarımı hafifçe havaya kaldırıp ufak bir selam vererek Jungkook'un kapısının önüne varmayı başardım.

Uzanıp zile bastım. Başımı önüme eğerek yürüdüğüm için gözyaşlarım daha da akın etmişti. O kadar yıldır ağlamıyordum ki, feci şekilde patlak vermiştim.

Kendimi kontrol edemiyordum. Gözyaşlarım akmaya devam ediyordu ve ben bunu durduramıyordum.

Elimin tersiyle hızlıca gözyaşlarımı silsem de yerini yenilerin doldurması saniyeler içerisinde gerçekleştiriyordu.

Kapıya yaklaşan adım seslerini işittiğimde işe yaramayacağını bilsem de bir kez daha ıslanan parmak boğumlarımla elmacık kemiklerimi silip burnumu çektim.

Adım sesleri durdu ve kuvvetle muhtemel kapı gözünden kimin geldiğini kontrol etti.

Saniyeler sonrasında kapı açıldı. Heyecanla gülümserken, beni karşısında darmaduman olmuş halde görünce yüzündeki gülüşü soldu.

"Ta-Taehyung, ne oldu?"

Sanki bu soruyu sormasını beklemiş gibi, gözyaşlarım iyiden iyiye rayından çıkarken, görüş alanım gittikçe bulanıklaştı.

"Sade-sadece bana sarılır mısın se-sevgilim?" dedim kesik kesik nefeslerimin arasından, sesim fısıltıdan öteye tırmanamadı.

Jungkook, gözlerini çepeçevre saran tedirginliğe rağmen ellerini iki yanına açtığında titreyen dudaklarımı fark etmemesi için kemirerek ona doğru uzandım ve ellerimi sıkıca etrafına doladım.

Sırtımı sarmalayan nazik dokunuşuyla yüzümü onun omzuna gömdüm. Sonra da başımı geriye çekmeden fısıltımı bıraktım. "Tek nefes alabildiğim yer senin kolların..."

**

Bölüm sonu... Ah bu bölüm, kalbim... Son sahneye kalbimi bıraktım ben cidden. Umarım sevmişsinizdir. Evvet, bir sonraki bölüm Taehyung'dan mı devam etsem Kook'tan mı sizce?

Gelecek bölümde görüşmek dileğiyle, sağlıcakla kalın. Seviyorum siziii, baiii <33

Instagram & Tiktok: Sevvyniz / Sevvy97 & Twitter: Sevvyniz

-Şevval



Continue Reading

You'll Also Like

346K 30.5K 30
Jimin'in annesi ve Yoongi'nin babası evlenmeye karar vermişlerdi. Aynı evde yaşamak zorunda kalan Jimin ve Yoongi'nin tanışmaları pek de iyi başlamad...
89.6K 3.6K 30
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
1.5M 126K 35
yüzbaşı alfa kim taehyung'un başı feminist omega jungkook ile dertteydi -Enemies to lovers
Only time By sltqn4

General Fiction

1.9K 248 6
Jeon Jungkook o gece kurtardığı minik kızın babasını eskiden aynı mahallede oturduğu Kim Taehyung olduğunu bilmiyordu. /semetae /ukekook angst bitmey...