Engin gökyüzünde bir Kızıl Taçlı Gök Kartalı havayı yararak uçuyordu. Bu kartal Ruhani Kılıç Hanesinin koruyucu canavarı olan efsanevi bir Yıldız Ruhu canavarıydı.
Kızıl Taçlı Gök Kartalı uzunluğu 20 metreye ulaşan iri bir gövdeye sahipti. Boyu on metreyi aşarken tek bir kanat genişliği 20 metreye ulaşıyordu.
Kartalın bir insan gövdesinden daha büyük olan başında bulunan ve taç şeklinde olan kızıl tüyler ona Kızıl Taçlı Gök Kartalı ismini veriyordu.
Başı hariç tüm gövdesindeki tüyler buz mavisi rengindeydi.
Bu buz mavisi tüyler canavar gökyüzünde uçarken hayalet gibi görünmez olmasını sağlıyordu.
Dikkatlice bakıldığında hızla uçan Kızıl Taçlı Gök Kartalının sırtında bulunan ve tüylerine sıkıca sarılmış cılız bir figür görünebilirdi.
15-16 yaşlarında görünen bu sıska figür Ruhani Kılıç Hanesinin genç efendilerinden Orkun Ruhani Kılıç idi.
Gözleri kapalı bir şekilde tüylere sıkıca tutunmuştu ve zayıf vücudu şiddetle titriyordu.
Kızıl Taçlı Gök Kartalı bir süre daha uçtuktan sonra bir ormanda aşağı indi.
Silkinen kartal üzerindeki genci kibirli bir şekilde yere fırlatırken hızla havaya yükseldi ve ormanın derinliklerinden acı dolu bir ses yükseldi.
Kızıl Taçlı Gök Kartalı kendisine bir av bulmuştu.
Yere düşen genç bir süre hareketsiz kaldı. Vücudu yıldırım ile vurulmuş gibi titriyordu, canı acıdığından olmalı ki sessizce inledi.
"Demek sonunda bu duruma da düşecektim." Gencin zayıf vücudundan ormanı sarsacak derinlikte bir ses yükseldi.
Genç silkindi, vücudundaki titreme yavaş yavaş ortadan kaybolurken ayağa kalktı.
"Hah hah hah ha. Biri sonunda amacıma ulaştığımda bu halde olacağımı söyleseydi benimle dalga geçiyor sanırdım. Ancak gerçek bu, sonunda sıradan bir kişi oldum." Genç kibirli bir tonla konuşurken yüzünde acı dolu bir gülümseme asılıydı.
Birkaç saniye süren sessizlik sonrasında genç,"Ancak burası benim sonum değil, eskisinden daha güçlü olmak için bana destek olacak Kozmik Fırınım var." diyerek konuşmasını sürdürdü.
Son sözlerini söylediği sırada boynunda bir kolye belirdi. Kolye kırmızı bakır renginde, yuvarlak ve sadeydi.
Kolye bir kazan gibi görünüyordu ve üzerinde çeşitli motifler vardı.
Kolyenin dışında ruhsal enerjiyle incelendiğinde bir tabaka görünüyordu. Bu tabakanın içinde iki farklı renk vardı.
Kalın siyah katman bu hazinenin bir Ruhsal hazine olduğunu ve düşük kademe olduğunu belirtiyordu.
Kırmızı renkli katman ise bu hazinede ateş elementi rünü kullanıldığını gösteriyordu.
Ancak bu hazine bir düşük kademe Ruhsal Hazine olarak görülse de gerçekte çok daha üstündü. Bunun nedeni rünler ve hazinelerin sıralaması kontrol edildiğinde açıkça belliydi.
Rünler doğal olarak ruhsal ya da ruhani enerji verilen enerjiden oluşuyorlardı. Boyutları bir misket boyutunda olurdu ve saldırı, savunma, iletişim mührü gibi eşsiz birçok özelliğe sahiplerdi.
Kalite bakımından 3e ayrılıyorlardı.
Siyah renkli olanlar Ruhsal Hazine oluşturuyorlardı ve İlkel Rün olarak adlandırılıyorlardı. Ruhsal hazineler kendilerine ait özelliklere sahiplerdi.
Bunlar saldırı ve savunmada kullanılma ile birlikte iletişim mührü oluşturmak için kullanılmasıydı.
Gümüş renkli olanlar Göksel Hazine oluşturuyorlardı ve Antik Rün olarak adlandırılıyorlardı. Göksel Hazineler Ruhsal Hazinelere göre fazladan bir özelliğe sahiplerdi, boyutları değişebiliyordu.
Son olarak Altın renkli olanlar İlahi Hazine oluşturuyorlardı ve İlahi Rün olarak adlandırılıyorlardı. İlahi Hazineler de savunma, saldırı, iletişim mührü ve boyut değiştirme dışında uzayla bir olma özelliğine sahiplerdi.
Ayrıca 8 farklı rün türü bulunuyordu.
Kırmızı: Ateş Elementi
Mavi: Su Elementi
Beyaz: Hava Elementi
Kahverengi: Toprak Elementi
Mor: Yıldırım Elementi
Turuncu: Lav Elementi
Cyan: Buz Elementi
Gri: Temel
Yani her rün iki farklı katmana sahipti. Örnek verilirse Ruhsal Hazine oluşturan Ateş Elementi Rünü türünü belirten kırmızı renkli tabaka ile kalitesini belirten siyah renkli tabakaya sahipti.
Hazineler en fazla 3 katmana sahip olabiliyorlardı. Bu katmanlar hazineleri düşük, orta ve yüksek kademe olarak sınıflandırıyordu.
Fatih'in hazinesi normal şartlarda düşük kademe Ruhsal Hazineydi ancak hem boyutunu değiştirebiliyordu hem de görünmez olarak uzayla bir olabiliyordu.
Bu durum onun Göksel ve İlahi Hazinelerin özelliklerine sahip olduğunu gösteriyordu.
Bunun nedenini bilmiyordu ancak elindeki hazinenin Göksel Ceza'yı yuttuğu için bu hale geldiğinden emindi.
Yani o henüz düşük kademe Ruhsal Hazine iken İlahi Hazinelerle aynı özelliklere sahip bir hazineye sahipti.
Bu durum elindeki hazineyi güçlendirdiğinde İlahi Hazineleri aşan bir hazine ortaya çıkacağını gösteriyordu.
Artık yükselişi için endişelenmesine gerek yoktu.
Kozmik Fırın yeniden görünmez olurken Orkun güçsüzce yere yığıldı. Bu hazine çok fazla ruhani enerji istiyordu.
Ruhani, Ruhsal ya da Enerji denilen bu enerji canlılara güç veriyordu.
Ağaçlar, insanlar ve hayvanlar ruhsal enerjiyle birlikte güçleniyorlardı.
Ruhsal enerji sayesinde güçlenen ve onun kullanabilen insanlar Yetişimci olarak adlandırılıyorlardı.
Yetişimciler kendi aralarında birçok aleme ayrılmışlardı.
Yetişim alemlerinin ilki Ruh Askeri alemiydi.
Ruh Askeri aleminde insanlar çevreden emdikleri ruhsal enerjiyi vücutlarında dolaştırıyor ve karınlarının altındaki dantian denilen ruhsal havuzu oluşturuyorlardı.
Bu ruhsal havuz toplam 10 kere büyüyordu ve bu Ruh Askeri alemini 10 seviyeye ayırıyordu.
Ruhsal havuz 10 kere büyüdükten sonra yetişimci havuzu zorla kırarak ortaya çıkan depolanmış ruhsal enerjiyi bir araya sıkıştırarak bir ruhsal bilye oluşturuyorlardı.
Bu ruhsal bilyenin oluşmasıyla kişi bir üst aleme yani Ruh Lordu alemine geçiş yapmış oluyordu.
Ruh Lordu aleminde ise ruhsal bilyenin içinde su damlası görünümünde katılaşmış 10 damla sıvı oluşturuluyordu. Her katılaşmış sıvı damlası ruhsal öz olarak adlandırılıyordu ve Ruh Lordu alemini 10 seviyeye ayırıyordu.
Ruh Lordu aleminden sonra Ruh Kralı alemi geliyordu. Ruh Kralı aleminde içinde 10 damla ruhsal öz bulunan ruhsal bilyenin parçalanması gerekiyordu.
Ruhsal bilye tamamen parçalandığında kişinin dantian bölgesinde kendi figürü oluşuyordu. Öz Ruh denilen bu figür oluştuğunda Ruh Kralı alemi oluyordu.
Ruh Kralı aleminde en az 3 en fazla 10 Öz Ruh oluşturmak gerekiyordu. 3 tane Öz Ruh, Yıldız Ruhu alemine geçmek için alt sınır iken 10 tane Öz Ruh üst sınırdı.
Daha yüksek gelişim alemleri hakkında bilgiler pek açık değildi.
Orkun yetişimi yok olduktan sonra annesinin sağladığı hapları kullanarak 8. Seviye Ruh Askeri alemine ulaşmıştı. Ancak bu alemdeki enerjisi bu hazinenin uzayla bir olması için en fazla 3 saat dayanabiliyordu.
Henüz hazineyi aktif etmemişti, hazineyi aktif etmek için Ruh Lordu alemine geçmesi gerekiyordu. Yoksa ruhsal enerjisi bunun için yeterli gelmezdi.
Orkun parmağındaki yüzüğe dokundu ve elinde beliren elmayı yemeye başladı.
O elmayı yerken ormana ürkütücü bir sessizlik bürünmüştü. Bu sessizliğin sebebi ormanın kralını yemekle meşgul olan Kızıl Taçlı Gök Kartalı idi.
Birkaç dakika sonra Kızıl Taçlı Gök Kartalı uçarak geldi. Orkun'un önünde yere kondu ve onun üzerine binmesini bekledi.
Orkun tam sırtına ulaşmıştı ki hızla havalandı ve onu geriye yuvarladı.
Son anda kartalın bir tüyünü tutmayı başaran Orkun yere düşmekten kıl payı kurtulmuştu.
Kızıl Taçlı Gök Kartalı hane liderinin emirlerini takip ederdi, davranışları babasının ona karşı aldığı tavrı açıkça ifade ediyordu.
O gözden çıkarılmış biriydi artık.