PATRONİÇEM

By _dilruba

79.5K 3.6K 143

İkinci kez serüvene hazır mısınız? Güzeller güzeli üstelik güçlü bir kızdır Carmine Eldon! Onun karşısına idd... More

PATRONİÇEM. 1 BÖLÜM..
....PATRONÇEM ........2 BÖLÜM...
........PATRONİÇEM..............3 BÖLÜM......
....PATRONİÇEM......4 BÖLÜM...
..PATRONİÇEM......6 BÖLÜM......
....PATRONİÇEM ......7 BÖLÜM...
...PATRONİÇEM.......8 BÖLÜM...
.......PATRONİÇEM....9 BÖLÜM...
..PATRONİÇEM.........10 BÖLÜM.........
....PATRONİÇEM.....11 BÖLÜM......
...........PATRONİÇEM...........12 BÖLÜM ...
......PATRONİÇEM...13 BÖLÜM...
.........PATRONİÇEM..........14 BÖLÜM.........
.....PATRONİÇEM.......15 BÖLÜM...
.......PATRONİÇEM............16 BÖLÜM......
......PATRONİÇEM.... 17 BÖLÜM.....
....PATRONİÇEM..........18 BÖLÜM...................AŞK ŞANSI HAK EDER Mİ?
.........PATRONİÇEM ............19 BÖLÜM...
..............PATRONİÇEM......20 BÖLÜM......
...PATRONİÇEM.........21 BÖLÜM...
.....PATRONİÇEM............22 BÖLÜM...
......PATRONİÇEM....23 BÖLÜM FİNAL...
duyuru . DEMİR ATTIM YALNIZLIĞA

...PATRONİÇEM .........5 BÖLÜM......

3.7K 179 0
By _dilruba

......PATRONİÇEM .........5 BÖLÜM......

Derin okyanuslara dalar gibi, kızın belinden kavrayıp inadına öpüşünü sürdüren Alonzo, yetkiyi eline almıştı. Carmine, kendini hücreye kapatılmış esir gibi hissetti, mücadele verdikçe biraz daha içeri çekiliyordu. Tutkuyla, hırsın karıştığı soluklar birbirinin içine daldı. Öpücüğüne karşılık vermeyen genç kız ağzını her açtığında Alonzo'nun daha ileriye gitmesine neden oluyordu.

Şömineden salonun ortasına kadar kızı öperek ilerleten Alonzo, kollarına geçirilen tırnaklara karşı daha baskın davranarak kendine yapıştırdı. Carmine, şehvet dolu okyanustan kurtulmak için çizmeyle tekme savurunca bacağına Alonzo, acı feryat kopardı. Saniyeler içinde kıvrılarak ayaküstünde acı çeken deve Carmine, öpülen dudaklarını silerken baktı. ''Bir daha sakın denemeye kalkışma! Yoksa sonun fena olur.''

'' Elime geçen ilk fırsatta deneyeceğim.'' Diyerek karşılık Alonzo, öfkeyle başını döndürdü. Kibir yüklenmiş dudakların tebessümle kıvrıldığını görünce elleriyle dizine yaslandı. Carmine'nin lanet tekmesi tam kasıklarına yaralı bölgesine inmişti. Duyduğu acıya dayanmak için dudağını ısıran Alonzo,'' Bir daha ki denememde bundan daha fazlasını vereceğim.'' Diyerek üste çıktı.

Adamın son sözüyle tepesi atan Carmine,'' En fazla canını verirsin. Eğer bir daha beni öpmeye kalkışırsan, yeminle bombayı düşünmeden patlatırım. ''Dedi.

''Karlı çıkacağıma eminim.'' Diyerek yerden doğrulan Alonzo, dağılmış bornozunu düzeltmedi. Kıza inat şöminenin yanında ki koltuğa geçtiğinde gözlerini kapatmış vücuduna inen darbelerin acısının geçmesini bekliyordu.

''Klasiklerimin arasına bile giremezsin.'' Diyerek inatlaşan Carmine'nin yanakları alev alev olup yandı. Hiç öpülmeyen bir hazine gibi sakladığı dudaklarının tadına lanet olası bir dev bakmıştı. Düşüncesi bile berbattı fakat tatmıştı işte.'' Daha da ilerisine gidersen başına gelecekleri tahmin bile edemezsin....''

'' Evet gideceğim.'' Diyerek kızın sözünü kesen Alonzo, alayla gülerek başını döndürdü.'' Üstelik benimle beraber geleceksin güzelim. ''

''Seni adi piç kurusu bana güzelim demeyi kesmezsen yeminle seni boğarım. Dokunamazsın bana anladın mı dokunamazsın! Ne sen, ne bir başkası! Asla ama asla senin ayağına gidecek kadar, şerefsiz kadın olmayacağım.'' Diyerek haykırdı Carmine. Eline geçen koltuğun yastığını hışımla devin kafasına fırlattığında dişlerinin arasından tükürükler sıçradı.

Alonzo, sinirle yerinden sıçradı. Kıza inadına karşı üzerine yürüyerek tam önüne geçince kibir yüklü vadilerle buluştu. '' Benim adım Carmine Eldon. Bu ismi iyi ezberle gerekirse hafızana kazı. Bir gün gelecek seni öldürmekten daha beterini yapacağım. '' Diyerek sinirle gözyaşlarını tutan Carmine titriyordu. '' Bana ve sevgilime yaptığın işkencenin kat be kat daha fazlasını sana yaşatacağım.''

Öfke yüklenmiş gözlerle kızın kolunu tutarak yüzüne yaklaştıran Alonzo'' Çok korkuttun beni. Bak tir tir titriyorum Carmine Eldon. Nasıl şimdi yalvarma mı bekliyorsun? Ha yalvarayım mı sana güzelim? Ya da af mı dileyim! Dur istersen bir öpücük daha mı vereyim.'' Diye homurdanınca Carmine, elini havaya kaldırıp yüzüne okkalı bir tokat indirdi.

Tokatın şiddetiyle Alonzo'nun yüzü yana hızla döndüğü an genç kız korkuyla yerinde irkildi. Usul usul yüzüne dönen vahşi bakışlar önce içine oradan da kalbine nüfuz ederek titretmişti kalbini. Alonzo, morarmış yüzüne inen son darbeye katlanamadı ve acımasızca kızın kolundan tuttuğu gibi kanepeye doğru itti. Carmine, ardı ardına geri basarak kanepenin üzerine pat diye düştüğünde '' Şimdi yatıp uyuyorsun. Yarın senden ve şu lanet hırçınlığından kurtulacağım. ''Diyerek bağıran dev sinirle koridora adım atmıştı.

''Tabi gözün korktu değil mi? Nede olsa kim olduğumu en sonunda kavradın.'' Diyerek bağıran Carmine, sinirle ağlamaya başladı. Alonzo, sert bakışla birden geri dönünce genç kızın tüm hücrelerine korku saplanarak pişman oldu. Salonun kapısından geri dönen dev, birkaç adımla kanepeye doğru yaklaşırken kızın geriye çekildiğini görünce tekrar kapıya döndü.

Bu kez gözünü korkutmuşa benziyordu. En azından verdiği öpücüğün işe yaradığını düşündü. Koridora çıkınca kendi odasının kapısını açıp içeri girdiğinde sızlayan bedenini yatağa atmıştı. Canı çok yanmasaydı yatağın keyfini, bu gece Carmine'yle sürecekti. Öptüğü dudakların lezzetine dalarak onu kendine esir edip sonra da çekip gidecekti. Lanet olsun ki hiç birini yapacak kadar iyi hissetmiyordu.'' Carmine Eldon, er ya da geç kendi rızanla sana sahip olacağım.'' Diye fısıldadı gözleri kapanırken. '' Seni kendime esir edeceğim Eldon!''

Şunu anlamıştı ki, hırçınlığı ve inatçılığına karşın bu kızdan vazgeçememesi kendi kusuruydu ve ne kadar kısa zamanda sahip olursa o kadar rahat edecekti. Birkaç adım yakında yattığını bilmek bile kanının deli gibi akmasına nedendi. Vücudunu morluklar içinde bırakmış olmasına rağmen hala inadını kıramaması içine dokunmaya başlamıştı. Beyninden akan zehir zemberek düşüncelerle uykuya geçtiğinde, geceler yeni bir yıla biraz daha yaklaştırıyordu dünyayı.

Sabahın ilk gün ışığı Carmine'nin, yüzüne güneş gibi vurduğunda gözlerini kıpraştırarak araladı. Görüş mesafesine bir dev dikilmiş ve battaniyeyi bir çekişle üzerinden alınca nefesi kesilmişti. Ayakta dikilen adamın üzerinde kot pantolon ve siyah bir yün kazak vardı. Kas bankası diye adlandırdığı devden gözlerini yere çeviren Carmine, gecelikle kaldığını görünce utandı. Utançtan yanakları alev alev olup yanmaya içini kasıp kavuran korkuyla baş başa kalınca sinirlendi.

''Sabah sabah eşkıya gibi başıma dikilmişsin. Yine ne istiyorsun? Yoksa rüyanda ceza evine mi girdin? Dur tahmin edeyim seni kodese tıktılar sonrada korktun ve beni rahat bırakmak için geldin....''

Boğazına tıkalı kalan sözlerle çenesi dev tarafından tutulan Carmine'nin başı sertçe geriye itildi. Kanepeden kalkmak isteyen kızın belinden tutarak kollarını yakalayan Alonzo, üzerine giderek köşede sıkıştırdı. '' Seni kaç kez uyardım. Damarıma basmaktan ne zaman vazgeçeceksin?''

'' Hiçbir zaman.'' Diyerek karşılık veren kızla siniri tepesine çıkan Alonzo, dudaklarına bir kez daha yöneldi. Şehvet ve arzunun verdiği benlikten kurtulamayacağını anlayan Carmine, hayatında hiç tatmadığı bir hazla yanarak, yüzünden göz kapaklarına kadar yükselen sıcaklıkla bambaşka atmosfere geçti. Bir türlü hazmedemediği his saniyeler sonra onu fazlasıyla delirtmeye başlamıştı bile.

Kalbinin atışları kulaklarına kadar gümbürtü içinde yükselirken, teninde beliren titreme beynini allak bullak etti. Tüm müdahalelerine karşın bir etiket gibi yapışmış kurtulamıyor, deli gibi çalan kapıyla ne olduğunu anlamadan yerinde irkiliyordu.

Çakmak çakarak kıvılcımlanmış ateş kırmızısı dudaklardan birden ayrılmak Alonzo, için uç noktaydı. Öpmekten kızarttığı dudaklarına sonra da öfkeyle küçülmüş gözlere baktı ve çenesinin titrediğini görünce şaşırdı. Bir fahişeye yakışmayacak hareketti bu. Carmine'nin yanaklarından yaşlar süzülerek boynuna damlıyor ve kanepenin kenarına ürkekçe çekiliyordu. Alonzo'nun beyni allak bullak oldu çünkü verdiği tutkulu öpücükten sonra beklediği şey asla bu değildi.

Çalan kapının son darbesiyle ayağa fırlayan genç adam, dalgın dalgın çıkışa ayak sürüdü. Her an kırılacak gibi, çalan kapıyı açtığında gözünde mor çiçekler açan Balder'le karşılaştı.'' Balder, dostum?''

Balder'in bir eli kapıda diğeriyle gözünü tutuyor ve bir gün sonra ayağa kalkmış adama şaşkınlık içinde bakıyordu. '' İyi misin dostum? Tanrı aşkına onlar resmen birer kaplandı ve sen nasıl cesaret edipte karşılarına dikildin?'' Diye soran görevli meraklı gözlerle morarmış yüze baktı. '' Onlar karşında tam bir aslan kesilmiştiler ve sen tek başınaydın tıpkı bir Herkül gibi!''

'' Sende fena değildin. En az bir maymun kadar aptalca davranarak kendini yem ediyordun.'' Diye takılan Alonzo, adamın suratı düşünce bir yumruk attı omzuna.'' Kabul et bir yumruk da yere devrildin. Biraz daha dayanabilirdin!''

'' Ben boksör değilim dostum. Senin gibi olmamı bekleme benden,'' diyerek Alonzo'nun kulağına eğilen Balder '' Dikkat et yanında kardeşin diye barındırdığın insan düşmanın olabilir. Sen, her yumruk yediğinde keyifle güldüğünü gördüm. Seni uyarmak istedim, çünkü öyle bir güçlü durdun ki karşılarında ömrün boyunca hiçbir maça katıldın mı?'' Diye sordu.

Küçük kahkaha kopartan Alonzo, adamın şaşkın suratına sırtararak baktı. '' Maç mı?'' diye soruya soruyla cevap verince adamın kendini tanımamasına karşı '' Hayır ama meraklıyımdır.'' Diyerek güldü.'' Endişelenme Carmine'yle kardeş değil iki samimi dost gibiyiz. Kardeşim, beni sevdiği kadar acı çekmem karşısında zevkle gülen biri. ''

'' Şaşırtıcı. ''Diyerek Alonzo'ya yanıt veren Balder, kahvaltı masasının hazır olduğunu söyleyerek oradan ayrıldı. Giden adamdan sonra tekrar salona geçen dev kızın sessizce kanepeye sığındığını gördü. Dağılan saçların altında yüzünü gizliyor, elleriyle bacaklarını sararak bir ceylan yavrusu gibi kaçıyordu.

Üzerine çok gittiğini kendine itiraf eden Alonzo, ne olursa olsun bir kadın olarak Carmine'yi, çok cesur bir kız olarak görüyordu. Karşısına çıkacak her türlü adamın haddini bildirebilirdi. Oynadığı bahis oyunla onu kazanmış olabilirdi fakat hırpalanmayı asla hak etmiyordu.' Hazırlan birazdan kahvaltıya iniyoruz.''

Karşılık beklemeden odasına geçen Alonzo, üzerine kalın mont geçirerek salona döndüğünde Carmine'nin bluz ve cin giyinmiş halini görünce şaşırdı. Saçlarını ensesinden toplamış ve seksi vücuduna esrarengiz bir hava vermişti. Sessizliğini koruyarak bavuldan çıkardığı montu üzerine geçiren genç kız kararlı duruşuyla kapıya yürüdü. Sanki aralarında bir şey geçmemiş gibi gayet sakince kapının açılmasını beklediğini görünce Alonzo, şaşkındı.

Kızın itaatkarlığı karşısında resmen dili tutulacaktı. Üç gündür tanıdığı hırçın kız gitmiş, yerine bambaşka biri uslu bir kız tablosu çizilmişti. Umarsızlık içinde kapıdan ayrıldıklarında Alonzo, kızın tavır takındığını düşündü. Uzun patika yolu yürümeye başladıkları andan itibaren ikisinin ağzına kilit vurulmuş çıt çıkmıyor, buzlu zemini bitirerek restorana girdiklerinde kendi masalarına geçmişler garsonu bekliyorlardı. Carmine, eline aldığı çatalla oynayarak sessizliğini korurken, içinde resmen bir volkan patlıyordu.

Tüm hıncını ve sinirini küçük metal parçasından çıkarırcasına avucunun arasında sıktı ve sıktı. Nasıl bu kadar aciz olmuş, nasıl ruhu devle boğuşurken teni onu istemişti? Yüzüne okkalı tokat gibi, çarpan kalbini öfkeyle kasan istek yüzünden kendine köpürmeye devam eden Carmine, bir türlü gururuna yediremiyordu. Boğazına birileri yapışmış hunharca sıkıldığını sanarak birden sandalyesinden kalkınca devin gözleri üzerine dikildi. '' Lavaboya gideceğim.''

Keskin bıçak kadar keskin, sert tınıyla lavaboya ilerleyen Carmine'den sonra Alonzo'da adım mesafesini ölçmek için arkasından kalktı. Banyonun kapısına kadar mecburen kendine eşlik eden adamın yüzüne sertçe kapıyı iten genç kız başını aynaya çevirince öfkeden dönmüş gözlerini gördü. Çaresizlik içinde kalan yüzü solmuş ve dudakları mor kesilmişti.

Lanetler okuyarak sinirden gözyaşı döküyor, bileğine takılmış bombalara katlanamaz durama gelmişti. Bir dev tarafından tutsak edilmiş ve her hareketinde vicdansızca peşinden sürükleniyordu. Hissettiği nefret öyle bir büyüktü ki bunu kelimeye dökecek sözcük bile bulamadı. Sessizce hıçkırıyor yüzüne sular çarparak ağlamaya devam ediyordu. '' Senden kurtulacağım. Yeşil gözlü canavar seni mahvedeceğim. Asla esirin olmayacağım, kurtulacağım lanet öpüşlerinden, dokunmalarından sen senden kurtulacağım...'' Diye devam ettiği an sesi titriyordu.

Ağzına birden bir el dayandı ve sessizlik içinde kopardığı çığlık boğazında kaldı. Koca bir elin varlığını, önce karnında sonra boğazında hissettiğinde korkuyla haykırmaya devam ediyordu. Ağzına kilit gibi kapanan eller, usulca çekilirken aynı anda kulaklarına tanıdık ses yayıldı. '' Korkma sevgilim benim Lucki. Seni kurtarmaya geldim.''

Lucki, karşısında canlı kanlı duruyordu. Yüzünde ki morlukların sayısını önemsemeden varlığını görmek bile Carmine'ye heyecan verdi. Öfkeyle açılan gözler birden normale dönerek, ışıldadı ve doyasıya sevgilisini boynuna sımsıkı sarılarak ağlamaya devam etti.'' Sen ölmedin mi? Tanrım ölmemişsin. Ölmemişsin.''

''Ölmedim sevgilim. Ben ölmedim buradayım. Tamam hepsi geçti seni almaya geldim.'' Diyerek sarılmaya devam eden Lucki, kızın saçlarına öpücük konduruyor sıkı sıkı sararak özlem gideriyordu. '' O lanet herif sana zarar verdi mi? Off Tanrım o resmen lanetli bir canavar. Doğruyu söyle çok canını yaktı mı?''

Adamın sorusuyla birden kollarından ayrılan Carmine, topalladığını görünce üzüldü. Dev tarafından hırpalanmış sevgilinin, hiç bir zaman kaybolmayan ışıltılı mavili gözlerine heyecanla bakarak boynuna atladı. '' Sen nasıl kurtuldun? Kanlar içindeydin. Sanki ölmüş gibiydin...'' Sonra konuyu değiştirip heyecanla devam etti. ''Polisi aradın mı? Onlar nerede dışarıda mı? Yoksa vahşi devi yakalattın da öyle mi yanıma geldin?''

'' Sakin ol Carmine iyiyim ben. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Birisi benim trafik kazası geçirdiğimi sanmış ve ambulansa haber vermiş. Ama bak azcık toparlayınca seni aramaya koyuldum. Tanrıya şükürler olsun ki buldum da.'' Diye devam etti Lucki, sakince kızın kollarını tutarak. '' Seni almaya geldim sevgilim. Tanrım senin için endişelendim. Çok şükür iyisin hayattasın. Ya sana bir şey yapsaydı işte o zaman nasıl yaşardım.''

Lucki'yi merakla dinleyip gözlemleyen Carmine, devle kulübeden ayrıldığı sırada bir ambulans dikkatini çekmişti. Dev ambulansı çağırmış olabilir miydi? Aklı tamamen allak bullak buldu. Bir an devin gerçekten sevgilisini öldürdüğünü sanarak ona katil gözüyle bakıp vahşi demişti. Lucki, yaşıyordu.

' Polise gittin mi? Her şeyi anlattın mı?'' Diye sordu Carmine yaşadığına şükrederek.'' Ailemi aradın mı? Benimle ilgili haber verdin mi?''

'' Polisi arayamadım. Ailenle konuştum onlara iyi olduğunu söyledim ama polisi işe karıştıramazdım.'' Diyerek kızı yanıtlayan Lucki, tedirginlikle yüzünü buruşturdu. ''Şimdi buradan gidiyoruz. Restoranın arka kapısında bir araç bizi bekliyor .'' Diye aceleci tavırla devam edince Carmine, çıldırmaya başladı.

''Tanrım ne kadar aptalsın. Nasıl polisi arayamazsın? Babamlara nasıl demezsin?''Diye soran Carmine, deliye dönerek sinirle topuğunu yere vurdu. '' Tabi nasıl tahmin etmedim, senin şahsın, lanet olasıca yerin dibine batasıca ismin, daha değerli değil mi? Kupan, ünün, şaşalı hayatın, karşısında benim hiç kıymetim yok mu?''

'' Yanlış anlıyorsun bunun için değil!''

'' Neyi yanlış anlıyorum söylesene? Bal gibi de kayıp olduğumu birileri tarafından kaçırıldığımı saklıyorsun. Aileme bile haber vermiyorsun.'' Diyerek bağıran Carmine, resmen deliye dönmüştü. '' Beni, bir iddia uğruna vahşiye verdin. Sırf bir iddia yüzünden kandırıp beni soğuk karlı bir ülkeye getirdin sonra da vahşinin kollarına attın. Bunlarımı yanlış anlıyorum. Ha söylesene bunlar mı yanlış?''

''İnan ben maç için bahse girdiğimde seni ortaya koymadım. Kabul ediyorum yaptığım hataydı ama asla seni bir maç uğruna satmadım.'' Diyerek kızı kollarına alan Lucki, yüzüne yalvarır gibi baktı. '' Affet beni sevgilim. Tuzağa geldim. Beni bir aptal yerine koyup kandırdı. Çok üzgünüm, özür dilerim. Her şeyin düzeleceğine dair sana söz veriyorum.''

'' Asla söz verme.'' Diyerek kollarından sıyrılan Carmine, sulu gözlerle baktı gözlerine. '' Bana üzgün olduğunu sakın söyleme. Eğer üzgün olsaydın buraya tek başına gelmezdin? Sen beni değil şampiyonluk ismini koruyorsun.''

'' Evet doğru şahsiyetimizi koruyorum ama seni çok seviyorum Carmine. Bu lanet iddia basına sızarsa ortalık birbirine girer. Hem senin, hem benim, kariyerin alt üst olur. Düşünsene RTH'nin vahşi patronu, bir komik iddia uğruna sevgilisi tarafından kurban verilmiş. Sonra da bilinmedik bir ülkeye kaçırılmış. Az düşünsene? Hiç hoş duruyor mu?'' Diye sordu Lucki, kızın suratını avuçlarına alarak. ''Beni dinle güzelim. Şimdi bir an evvel buradan gitmeliyiz. Bunları sonra da tartışırız. Ama şimdi gitme zamanı.''

Yüzünde ki elleri hınçla yere iten Carmine, alayla gülümseyerek yerinde durdu. ''Bunları en başında düşünecektin. Şimdi geçmiş karşıma bana avukatlar gibi nağme yazıyorsun. Hem ben istesem bile senle gelemem ki.'' Diyerek bileklerini gösterdi. '' O adi dev bileğime iki çift bomba taktı.''

'' Bomba mı?'' Lucki kızın bileğinde ki, zincir halkaya pörtlemiş gözlerle bakıyordu. '' Bu gerçek olamaz.''

'' Gerçek.'' Carmine, sevgilisine bakarak nefretini kustu. '' Senin yüzünden. Başıma gelen her şeyin tek nedeni sensin. Şimdi ben sadece yirmi adım vahşi devden ayrı kalabiliyorum. Bunla yaşamanın ne kadar berbat bir şey olduğunu tahmin dahi edemezsin! ''

'' Seni bunlardan kurtaracağım sevgilim. '' Diyerek kızın nefret dolu bakışını görmek istemeyen Lucki '' Bir plan kurmalıyız. Ve bu plan kusursuz olmalı saat gibi işlemeli. Ama nasıl? ''Dedi kararlı sesle.

'' Planmış. Bilekliklerin anahtarlarını ateşte attı. Düşünebiliyor musun kurtuluş yolum olan anahtarlar gözlerimin önünde mum gibi eriyip gitti. Sen birde karşıma geçmiş plandan mı bahsediyorsun?'' diyerek alayla gülen Carmine '' Ömrümün sonuna kadar hapis kalmak istemiyorum. O vahşiye boyun eğmekten nefret ediyorum.'' Diyerek gözyaşını tuttu.

'' Eğmeyeceksin zaten ama son kez itaat etmeyi denesen?'' Diyerek kıza bakan Lucki, sanki bir şey bulmuş gibi gözleri ışıldadı. ''Bir erkeğe ne kadar hayır dersen o kadar peşine düşer. Bu şöyle bir şey oluyor sevgilim, biz erkekler sahip olmak istediğimiz bir şeyi kafamıza koyduğumuzda bunun için her yolu deneriz. Tıpkı bir kedinin fare deliğini saatlerce beklediği gibi!''

Alay eden Carmine '' Hepinizden nefret ediyorum. En çokta dışarıda bekleyen vahşi kediden!'' Diyerek sinirle güldü. O koca yeşil devi kedi olarak düşünmek sinirlerini daha fazla harap ediyordu. O kediyse kendi de fare olduğunu düşününce yüzü buruştu. '' Ondan kurtulmam imkansız. Onu bile geçtim bu bombalardan.''

'' Beni ciddiye almalısın Carmine.'' Diyerek dediğini yaptırmaya çalışan Lucki '' Beni dinle sevgilim. O dev seni en başında gözüne kestirmişti. Sana karşı her zaman pasif duracaktır. Senin ona gitmen, yaklaşman eminim işe yarayacaktır. '' Deyince genç kızın siniri alt üst oldu. '' Ona gitmek mi sen kafayı mı sıyırdın? O lanet olasıca bana hüküm veriyor. Bana, sen kendi ayaklarınla geleceksin dedi. Ne yani ben onun dediğini yaparak ayaklarımla mı gideceğim. Bir köle gibi ona boyun mu eğeceğim? ''

'' Evet gerekirse gideceksin. Aksine bombalardan kurtuluş yolunu bulamayız.'' Diyerek otoriterliğini koruyan Lucki, mavi gözlerini kıstı. '' Ona yaklaş ama teslim olma. Mutlaka kuduracaktır. İşte o anda bileğindeki bombaları bahane ederek açtır. ''

'' Anahtarsız açılamazlar. '' Diyerek cevap veren Carmine, adamın daha fazla zırvalıklarını dinlemek istemiyordu. İçeride onu bekleyen devi biraz daha bekletirse dikkatini çekeceğinden adı gibi emindi.

'' Aptallaşma Carmine. O seni ele geçirdiğinde emin ol ki bir saniye bile yanında tutmaz. Anahtarları ateşe attığında bunu göze almıştır.'' Diyerek kıza dik dik bakarak devam etti Lucki '' Sen onun gözünde ödülsün. Ödülüne sahip olan her çocuk bir gün oyuncağından sıkılınca ondan kurtulur. O yüzden bir gün senden kurtulmak istediğinde mutlaka yanında yedek bir anahtar bulundurur.'' Dedi.

Lucki'nin her sözü Carmine'ye mantıklı gelmeye başladı. Daha önce nasıl bunu düşünememişti. Anahtarları attığında edepsizce gülüşü gözünün önünde canlanınca yumruklarını sıktı. Yeni umudu olan sevgilisinin dedikleriyle içine tatlı heyecanlar bastığında '' Peki ondan kurtulduğumda ne yapacaksın? En önemlisi nasıl ondan kurtulacağım?'' Diye sordu.

'' Otelin çıkışında siyah bir cipte seni bekliyor olacağım. Dediğim gibi anahtarlardan kurtulmaya çalışmadan önce kaldığın evin ya kapısını ya da bir penceresini aralıklı bırak. Seni avuçlarına almaya çalıştığı an ben devreye gireceğim. Sonra işini bitirip buradan kurtulacağız,'' diye cevap veren Lucki, kızı ikna ettiğini görünce sevindi.'' Korkma sevgilim. Sen onun avı değil ,o senin avın olacak.''

'' Ona yaptığı her şeyin edelini bir bir ödeteceğim.'' Diyerek gülümseyen Carmine, daha fazla dikkat çekmemek için sevgilisine sarılarak ayrıldı. Plan için ayarladıkları saati aralarında kararlaştırdıklarında tamamen Lucki, gözden kaybolmuştu. Banyodan çıkarak Alonzo'ya doğru yürümeye başlayan genç kızın içinde, kazanacağı zaferin çanları çalmaya başlamıştı. Şimdi biraz değişim zamanıydı. Bir kuytularına saklı kalmış kadınlığını ortaya çıkararak, hırçınlığını gömme vakti gelmişti. Sakin bir edayla yanından geçtiği devle tekrar masaya kurulurken '' Midemi bozmuşum seni çok beklettim.'' Dedi gülerek.

Alonzo, kızın kendisiyle dalga geçtiğini sanıyordu. Daha dün geceye kadar öldürmeye kalkışan Carmine, şimdi kibarlıkla mazeretini dile getirmiş, üstelik sakince gülmüştü. Başını önemsiz anlamında sallayarak çayını yudumlamaya başlayınca verdiği öpücüğün işe yaradığını düşündü. Gerçek kimliğine yavaş yavaş bürünen afetin, bu gün tamamen teslim olacağının sinyalini alıyordu.

Ekmeğini kibarca ısırarak peynirleri midesine indiren Carmine, oldukça güler yüzle deve bakarak çayını yudumladı. İçinden çoşan özgürlük sembolü yüzüne yansımış, bileğinde takılı kalan zincirler hayatını kabusa dönüştürmüştü. Neyse ki eline bir şans daha geçmişti ve bu sefer ki şansını mutlaka kullanmak zorundaydı.

Daha öpmeyi bile doğru dürüst bilmeyen bir kadındı ve nasıl adamı kudurtacağını bilemiyordu. Seksi giyinse çok mu abartırdı. İşin en can alıcı kısmı asla dikkatini çekmemeliydi. Banyoya girip bornozla etrafında mı dolansaydı? Yoksa dudağına sürdüğü en alasından vişneçürüğü rujla aklını başından mı alsaydı. Planı düşünürken yapacağı oyunun her yönünden resmen fahişelik aktığını anlayınca kendine kızdı.

Onca yıl boşu boşuna mı sevgilileriyle öpüşüp koklaşmamıştı. Şimdi bir plan uğruna nefret ettiği deve vücudunu sergileyecekti. Bu düşünce sinirini talan ediyor, başka çıkış yolu olmadığı için canını sıkıyordu. Lucki'ye bir kez daha güvenmekle hata yapıp yapmadığını sorguladı. Eğer dediği gibi, aynı anda orada olmazsa kendinden geriye sadece bakireliğinin sembolü kalacaktı.

'' Çıkıyoruz.'' Diyerek ayağa kalkan Aonzo'ya başını anlamadan çevirdi Carmine. O kadar dalıp gitmişti ki, dünyaya bir anda dönüş yapmış ve şaşkın bakışlar eşliğinde çıkışa dönen devi izliyordu. '' Doyduysan kalkalım.''

'' Tamam.'' Diyerek çayından bir yudum daha alan Carmine, hemen sandalyeden kalkarak peşine düştü. Bahçede yan yana yürümeye başladıklarında havada sert rüzgarın uğultusu güne eşlik ediyordu. Çitlerin etrafını saran yolun çok ilerisinde Lucki'nin, tarif ettiği siyah cipi görünce gözleri parladı. Özgürlüğüne kavuşacağı umut kapısı işte oradaydı ve şimdi atağa geçme sırası kendindeydi.

'' Biliyor musun karlı soğuk havalardan nefret ederim.'' Diyerek devin yanında gayretle yürüyen Carmine, cesaretini topladı. '' Ben ilkbaharla sonbaharı çok severim.''

'' Benimle ne zaman kafa bulmaktan vazgeçeceksin?'' Diye soran Alonzo, kıza başını sinirle çevirdi. Soğuktan kızaran burnu dikkatini çekince gülümsedi. '' Her mevsimi.''

'' Yanlış anladın ama her mevsim de güzel cevap. '' Diye karşılık veren Carmine, devin yeşil vadilerine baktı. '' Benim canım tutsak edindiğim kelepçelerle senle dalaşmakla çok sıkıldı. Kaç gündür insanca kelime edemez olduk. İyi geçinmeye karar verdim. Bence barış bayrağı çekmeliyiz.''

Kaşlarını çatan Alonzo, kızın sözlerini araştırır gibi, gözlerini inceliyordu. Anlaşılan verdiği her öpücükte böyle yumuşadığına göre kesinlikle akşama kadar dize getireceğini düşündü. ''Benim etrafımda anlaşamayacağım kimseler yoktur.'' Diyerek kızı ciddiyetle süzdü.'' Seni bile dize getirdiğime göre dünya da bana karşı koyan kimse olmayacak.''

Carmine, küçük bir kahkaha kopardı sinirle atkuyruğu yaptığı saçlarını parmaklarına dolayarak adama can alıcı gözle baktı. ''Anlayabiliyorum ama öpücüğün bence çok klasikti.''

' Klasik mi?'' Diye soran Alonzo abartılı bir kahkaha kopardı. Şimdiye kadar en sert öpücüğünü bu kıza vermişti. Tanrı aşkına her debelenişinde canını yaktığını inkar mı ediyordu?

'' Şahsen Lucki, senden daha güzel öpüyordu.'' Dedi Carmine, kararlı duruşunu bozmamaya dikkat ederek. En küçük hatasında biteceğini iyi biliyor ve devin sırtına elini şefkat gösterir gibi koyuyordu. '' Düşündüm de boşu boşuna hırlaşıyoruz. Seninle bir anlaşma yapmak istiyorum. Mesela bu gece ki Noeli beraber kutlayalım mı? ''

Beline dokunan ellerle ne olduğunu anlamayan Alonzo, kızın samimiyetine alayla gülümsedi. '' Ne gibi anlaşma? Noel öyle mi güldürme beni?''

'' Bombalardan kurtulmak için senle beraber olmam gerekiyorsa bunu biraz daha düşünmem gerektiğini sanmıştım. Ama lanet olasıca bileklikler beni tıpkı esir düşmüş köleler gibi, hissettiriyor. Bu tiksindirici düşüncelerle çok yaşayamam.''

'' Sonunda boyun eğiyorsun yani.'' Diyerek keyfi yerine gelen Alonzo, istediğine kavuşacağı için sabırsızlandı. Öte yandan dev evin kapısını açıp içeriye süzülürken Carmine, dışarıya baktı. Ağaçların arasında görünen arabayla evin arasında çok uzun mesafe olduğunu gördü. Bombalardan kurtulduğu vakit çok hızlı koşması gerekecekti. İstemeye istemeye içeri girerken ardından kapıyı aralıklı bırakarak duasını etmeye başladı.

Akşama doğru evi delip geçen sessizlik hakim sürmüş ve Alonzo, şöminenin başına geçerek öylece ateşi izliyor arada bileğine bakıyordu. Carmine, kanepenin üzerine geçmiş etraflıca planı düşünüyordu. Süratle birbirini kovalayan yelkovan ile akrep yediyi gösterince sevgilisi tam saat yedi buçuk da burada olacaktı. Ve şu an saat yediye çeyrek vardı ve bir yerden yavaş yavaş başlamalıydı. Yatak odasına geçerek deve seslense mi daha etkili olurdu, yoksa buradan sahte öpücüklerle yatak odasına taşınması mı?

Tüm bunları yaparken yine öpülecek şehvetle yapışan dudaklar tenini ürpertecekti. Yaşanacaklarını düşünüce yüzü kıpkırmızı kesilerek, avuçları terlemeye başlayınca aklını toplamaya çalıştı. En azından insanca sohbetle oyunu başlatabilirdi.

'' Bu Noel'de ailenden uzak olacaksın ve beni de bundan mahrum bıraktın.'' Diyerek kanepeden doğrulan Carmine, adamın profilini arkadan izledi. Geniş omuzlarını saran siyah kazağını ve güçlü duran kaslı bacaklarını izlerken '' Söylesene nerelisin?' diye sordu.

'' Kolombiya Güney Amerika'dan! '' Diyerek cevap veren Alonzo , başını döndürmedi.'' Ya sen?''

'' İrlanda Kuzey Amerika'dan. Vay be sen güneyli ben kuzeyliyim. Ondan böyle atışıyoruz. '' diye şakalaşan Carmine, samimi görünerek güldü. '' Neden boksör oldun? Başka mesleğe neden merak sarmadın da boksör olmayı seçtin?''

'' Senin amacın ne?'' diye soran Alonzo, alayla koltuktan kalkarak gözlerini kıza devirmişti.'' Neden hayatımı merak ediyorsun?''

Devin gür sesiyle yerinde irkilen genç kız kendini hemen topladı. '' Seninle iyi geçinmeye karar verdim. Doğal olarak da hayatını merak ediyorum.'' Dedi samimiyet içinde görünmeye çalışarak.

'' Buna inanmamı beklemiyorsun?''

'' Aksine bekliyorum.'' Diye cevap veren Carmine, yerinden kalkarak gözlerine sahte tebessüm oturtmuş masum görünüyordu. '' Senin aileni ve seni tanımak istiyorum. Geçmişini ve geleceğini öğrenmek istiyorum. Neden biliyor musun?''

'' Neden?'' diye soran Alonzo, kızdan akıllıca cevap bekledi. '' Sana ödülün gibi bakan bir devin hayatını merak etmen aslında düşündürücü. Benden kaçmaya çalıştığında kökenimi mi ezberleyeceksin?''

'' Beraber olacağım adamın kim olduğunu bilmeye hakkım olduğunu düşündüm. '' Diyen Carmine, gözlerini adamın yeşil gözlerine sabitledi. Cesaretini toplayarak bir kez daha derin nefes verirken yumruklarını sıktı.'' Yaptığım yanlış olmamalı.''

Bir kez daha da bir şaşkına uğrayan Alonzo, kızın samimiyeti karşısında ne diyeceğini bilemedi. Bu zamana kadar kaç kadınla beraber olduğunu bilmeyen kendisi hiç birinden böyle bir soru gelmemişti. ''Duyacakların hoş şeyler değil vazgeçmelisin.'' Dedi kuşku içinde gözlerine bakarak.

'' Lütfen. Sadece anlatacaksın bunun neresi kötü ki?'' Diye itiraz eden Carmine, ciddi ciddi meraklanmaya başlamıştı. '' Hem ne kadar kötü olabilir ki?''

'' Bir savaşın döktüğü kanlar kadar. Küçük bir çocuğun aile hasreti çektiğini bile bile akrabaları tarafından şefkat alamadan büyüdüğü onca yıllar kadar. Çocuk esirgeme yurduna sevgisizce bırakan nankör kan bağı taşıdığım insanların fazlalık gördüğü eşya kadar. Sokak serserilerinin içinde büyüyerek hayata dört elle sarıldığım da birileri tarafından ezilmek istendiğim kadar. '' Diyerek sert giriş yapan Alonzo, kızın şaşkın gözlerine bakıyordu. '' Daha anlatma mı ister misin?''

'' Ben! Ben üzgünüm. Yani bunları bilmem imkansızdı.'' Diyerek içi burkulan Carmine, devin vahşiliği karşısında gaddar diye bilmişti. Şimdi ise sokakta büyümeye çalışan ve aile sevgisinden mahrum büyüyen bir gencin ne kadar büyük acılar çektiğini anlamaya çalışıyordu. '' Peki nasıl şu an ki vasfa eriştin? Sana bir değnek dokunmuş olmalı.''

'' Dokundu oda sopa değneğiydi.'' Diye ciddiyetle devam eden devle Carmine'nin içi sızlamaya devam etti. Alonzo, ağır adımlarla pencerenin camına doğru ilerleyerek gökyüzünden düşen karları izlemeye başladı. Carmine, ardından korkuyla bakıyor ve bir kaç adım yakında onu bekleyen Lucki'yi görmemesi için dua ederek hac çıkarıyordu.

'' Her Noel akşamı tanrıya dua ederdim. Düşünüyorum da yaptığım aptalcaydı!'' Diyerek kızın samimiyetine karşılık veren Alonzo, hala tereddüt içindeydi. Gecenin karanlığında, ışıklarla aydınlatılmış Noel süslerini izleyerek, ağaçların dallarına konan kuşlara bakıyordu.

'' Nasıl dua ederdin? ''Diye soran Carmine, yürüyerek tam arkasına geçti. Elini şefkatle koluna bastırdığında, yaptığı hareketi düşünmek dahi istemedi.

'' Senede bir kez da olsa Noel babadan annemle babamı getirmesini dilerdim.'' Diyerek cevap veren devin gözleri tebessümle belirdi. '' Her sene mutlaka bir kez diye yenilerdim. Şölenler eşliğinde hazırlanmış bir masa ve bu masayı donatan tatlı muhabbete girmiş insanlar. Sonra söylenen şarkılarla dans eden dur duraksız eğlenen dostlar, oyunlar oynayan ve hediyelerin havada uçuştuğu bir gece dilerdim.''

Carmine'ye çok dokundu küçük bir çocuğun duası ve gözleri istemeden yaşardı. Alonzo, başını ona döndürünce kızın sessizce gözyaşı döktüğünü gördü. Elinin tersiyle yaşlardan kurtulmaya çalışan Carmine'nin, yüzünde tatlı bir tebessüm geçince Alonzo, ilk o zaman samimiyetini gördü.

'' Dediğim gibi bir duaydı. Zamanla gerçeği kavradım.'' Diyerek gülmeye çalışan Alonzo, şaka yollu '' Sonra gördüğün gibi bu deve dönüştüm. Vahşi yeşil gözlü bir deve!'' Diye devam edince Carmine duygu seline girdi.

'' Ben biraz banyoya gitsem iyi olacak. '' Diyerek hızlı adımlarla lavaboya koşan Camine, sertçe kapattığı kapıyla yüzüne su vurmaya başladı. '' Tanrım,'' diye inleyerek gözyaşı döküyor sinirleri küçük bir çocuğun duasıyla alt üst oluyordu. Tüm Noelleri ailesiyle geçiren kendisi, anlamsız hediyeler için erkek kardeşiyle kavga ettiğini günler aklına gelince pişmanlık duydu. Küçük bir kalbin her sene ailesini görmek için ettiği dua, oldukça acı verici ve yürek burkucuydu.

Alonzo'nun içinde masum kalmış çocuğu zamanla sokaklarda kaybettiğini anlıyordu. Sırf bu yüzden sert ve hükümdardı. İstediğini alan ve dediğini yaptıran bu vahşinin geçmişinde kesinlikle büyük bir boşluk vardı. Öte yandan sakinleşmeye çalışan Carmine, birazdan yapacağı oyunu kendine yediremedi.

Eğer sevgilisini dinlemezse kesinlikle dev elinden bekaretini alacak tüm değerlerini sıfırlayacaktı. Kafası çirkin ihtimalle o kadar bulanıp karıştı ki ne yapacağını bilemez duruma geldi. Sakin dille bırakması için yalvarsa işe yaramaz mıydı? Ya da onla arkadaş olup asla şikayet etmek niyetinde olmadığını söylese?

Bilinmezlikler arasında sıkışıp kalan Carmine, devin sert hükmüne boyun eğmek istemiyordu. Kolunda ki bombalarla yaşamak hissi bir taraftan ağır geliyor diğer yönden lavabodan çıkmak için cesaret topluyordu.

Derin bir nefes verdi ve salonda onu bekleyen Alonzo'ya doğru yürüdüğünde çaresizlik içinde yutkundu. Deve karşı ağır adımlarla ilerliyor ve yakışıklı yüzünü inceleyerek gülümsüyordu. '' Bana sahip olurken senle esir gibi değil bir kadın gibi sevişmek istiyorum.'' Diyerek gözlerini adama dikti. '' Bileklerimi çöz lütfen!''

'' Anahtarlar ateşte eridi. Nasıl çözebilirim?'' Diye sordu Alonzo keyiflenerek. '' Üzgünüm imkansız.''

Aradaki mesafeyi kapatan Carmine, ellerini göğsüne korkakça koyarak gözleriyle buluştu. Kazağın üstünden bile hissettiği kaslara dokunmak heyecan verici geldi. Elleri usulca ensesine çıkarıyor ve adamın yeşil gözlerine bakarak boynuna sıkıca dolanıyordu.

O anda genç kızın incecik belini güçlü kollar sardı ve devin sıcak nefesi yüzüne çarptı. Öpmeye hazır dudaklarına bakarak gülümseyen genç kız morarmış elmacık kemiğine öpücük kondurup geri çekildi. Ardından çenesine ve göz kapaklarına konan sıcak öpücüklerle Alonzo etki altına girdi.

'' Özür dilerim seni öldürtmeye kalkıştığım için.'' Diyerek çenesine kondurduğu öpücükle adamı kıvama getiren Carmine, içinden kendine tüm lanetli sözleri saydı. Belinden sıkıca tutarak vücuduna bastıran dev bir öpüp bir bırakıyor ve saçlarına usul usul dokunuyordu. Öte yandan heyecanla titreyen genç kız alacağı yeni bir öpücüğe karşı kendini teskin etmeye çalıştı.

Saçlarını okşayarak yüzüne bastıran Alonzo, kızın teslimiyetle sokuluşu karşısında gülümseyerek öpmeye devam etti. Salondan yatak odasına ağır adımlarla öperek sürüklerken yavaş yavaş ödülüne sahip olmayı hedefledi. Carmine'nin ürkek dokunuşuyla sakin süren öpüşü diğer beraber olduğu kadınlardan farklı geldi. Kız hem korkakça sokuluyor, hem istekle kendini ona bırakıyordu.

Boynuna dolanan elleri ensesini sıkıca kavrayınca Alonzo'yu başka türlü çıldırttı. Büyük bir hazın içine çekilen Carmine, itirazsız ona teslim olduğunu zaman sonra anladı. Çarşafların üzerine devle beraber düşünce yatağın kenarına bacağı geldi.

'' İyi misin?'' Diye soran Alonzo, öpmeyi bırakıp acıyla dolmuş gözlerine bakınca Carmine başını salladı. '' İyiyim sadece bacağımı çarptım.''

Giydiği cin pantolondan acıyan diz kapağına öpücük konduran Alonzo'' Birazdan geçecek.'' Diyerek tekrar üzerine eğilerek gonca çiçeği andıran dudaklara yöneldi. Kızın üzerinden siyah kazağını çıkartarak pantolonunu yöneldiğinde Carmine, elleriyle durdurdu. '' Çöz beni!'' Dedi gözlerine yalvarır gibi bakarak. '' Bu şekilde seninle beraber olmak istemiyorum. Lütfen çöz artık.''

Kızın suratını avuçlarına alarak Carmine'nin güzel yüzüne bakan Alonzo uzun uzun öptü onu sonra güneş gibi parlayan gözlerinde kalbini görüyormuş gibi seyretti güzeli. Kuşkuları zihninden bir toz bulutu gibi uçup gitmişti.

'' Carmine.'' Diye fısıldayarak tekrar tutkulu öpücüğünü veren Alonzo, geri çekildiğinde kızın bileğini avuçlarına almıştı. Elinin altında duran zincire göz gezdirmeye başlayınca Carmine, pişmanlıkla onu inceliyordu. Sevgilisinin söylediği her şeyin gerçekliğine bir bir tanık olmak gözlerini büyüttü. Alonzo, bilekliğin kenarında duran küçük kutucuğun içini açarak üç rakam çevirmiş ve tam iki saniyesini alan dokunuşlarla esirlikten kurtulmuştu.

Bileğinden kuş tüyü gibi aldığı zincir halkayı kenara fırlatan Alonzo '' Kaldığımız yerden devam edebiliriz.'' Diyerek tekrar elleri kızın iç çamaşırına gitti. Carmine'nin saçlarını şefkatle tutarak yatağa yatırdığında yanağından kulağına öpücükler vererek kuytularına yöneldi.

Carmine, üzerine keşfe çıkmaya niyetlenmiş adamın çok çabuk kıvama gelmiş olmasına inanamıyordu. Sonra birden devin hareketi durdu. Üzerine ağırlığı çığ gibi inmeye başlayınca elinde büyük demir sopayla karşısında duran Lucki'yle göz göze geldi.

Arkadaşlar akşam 3'üncü bölümü tekrar yayuınladım ya ben hata yaptım yada silindi bölüm ben anlamadım.. beşinci bölümü veriyorum. bol bol begeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin. sevgilerimle Dilruba Çetinkaya

Continue Reading

You'll Also Like

66K 2.7K 23
Teğmen Asya Öztürk'ün aylardır peşinde olduğu terörist sonunda kendi kendini mahv edecek bilgileri Asya'nın eline verir . Fakat işler Asyanın istediy...
729K 12.7K 27
🔞Türkiye'nin en büyük mafyası tarafından kaçırılmak ve onla ilişki yaşamak.🔞 🔞Bolca +18 vardır. 🔞
63.5K 5.6K 10
Laçin'i yatağına bırakırken gözlerini açmış babasının elini tutmuştu."Baba beraber uyuyalım mı? Hem kitapta okursun bana."dedi uykulu bir sesle.Kabus...
236K 9.7K 25
Bir komutana anonim olarak mesaj atarsak en fazla nolur? ‹ ·_· › Başlangıç: 04.03.2024