YANLIŞ NUMARA =Texting= (KALD...

بواسطة derin_saglam

36.2K 1.2K 194

Kısa kurgu , çerezlik olarak yazılmıştır. ADİ: NE VAR NE?! 05***: Bana büyük harf kullanma o harflerde boğarı... المزيد

1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.6
2.7
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
4.0
4.1
SON BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM

2.5

1.3K 45 2
بواسطة derin_saglam

Demir: Ne kadar sürecek daha bu ?

Ece: Bilmiyorum ama benim midem bulandı sanırım. 

Ece: Pervane gibi dönüyorlar kızın etrafında. Durun artık!

Ece: Bak bak şimdi de avcuna altın koyacak kaynanası.

Ece: Cimri kadın ya küçük altın mı o?!

Ece: Sen aşiret kızını gelin alıyorsun , yazıklar olsun!

Ece: Bak bak görümcenin hallerine bak hele!

Demir: Bize ne kadından Ece?

Demir: Kendi halinde takılıyor işte?

Ece: Çok masumsun sen ya :)

Demir: İyi bir şey mi kötü bir şey mi söyledin anlamadım ama neyse

Ece: Boş ver :)

Ece: DEMİR SAKIN KARŞI MASAYA BAKMA!

Ece: YOKSA O MASAYA BAKAN GÖZLERİNİ OYAR ELİNE VERİRİM!

Demir: Sen söyleyinceye kadar bakmıyordum zaten de neden?

Ece:  Karşı masada oturan Selin sana bakıyor. Bu kızı hiç sevmiyorum!

Ece: Benim olanlara karşı bir zaafı varda kızın sen hiç bakma oraya boş ver

Demir: Bende senin mi olmuş oluyorum bu durumda? :)

Ece: Yani şey

Ece: Hani herkes öyle biliyor ya

Ece: Ondan yani 

Ece: Sonuçta gerçeği sadece biz biliyoruz.

Ece: Herkeste bizi sözlü bildiğine göre benim olmuş oluyorsun ve ben benim olana uzanan eli kırarım :)

Ece: BU GİDİŞLEDE BU KIZIN ELİ KIRILACAK!!!!

Demir: Kolay gelsin sana o zaman ;)

Ece: Sen neden ayaklandın ya?!

Ece: Nereye?!

Demir: Ben geliyorum şimdi bozma sen keyfini

Ece: Hayırdır sözlüm nereye?

Demir: Bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor. Dönerim hemen

Ece: Olmaz!

Demir: Kaçmıyorum bir yere Ece merak etme , bu görüşmeyi yapmak zorundayım.

Ece: Kaçarsın diye sormadım zaten , sen niye beni hep yanlış anlıyorsun ki?

Demir: Neden sordun kızım o zaman?

Ece: Beni burada tek bırakma Demir :(

Demir: Neden çocuk musun Ece?

Demir: Ayrıca buradaki herkes zaten senin uzaktan- yakından akrabaların değil mi?

Ece: Komik şey seni! 

Ece: Bizim söz işi hani şapkadan çıkar gibi biran da çıktı ya

Ece: Bütün akrabalar sorguya çekmeye hazırlar bir telefondan kafanı kaldır da bak bir etrafına nasıl bakıyorlar.

Ece: Bunlar beni  çiğ çiğ yer Demir! :(

Demir: Senin akrabaların ben ne yapabilirim kızım?

Ece: Öldürürüm seni bende geliyorum dedim , canımı sıkma benim!

Demir: İyi orda da rahat bırakma beni gel , Ece!

Ece: Bana uflama!

(Görüldü)

Salonda ki gürültüden uzaklaşmış Demir ile bahçeye çıkmıştık. Demir sekreterini arayıp sıkıcı iş konuşmalarıyla bilgi aldı. Sonrada Cano'yu aradı ne zaman geleceğini öğrenmek için ama açmadı. 

Şimdi de Deli divane gibi de oradan oraya dolanıyor aynı zamanda hem Can'a hem de bana söyleniyor.

Onun düştüğü durumun ne kadar zor olduğunu anladığım için çok fazla üzerine gitmek istemediğim için alttan alıyorum ama bu bazı sözlerine kırılmadığımı göstermiyor tabi.

Bazen kendisi bile ne söylediğini bilmiyor , sinirden ağzına ne gelirse söylüyor. Ama dediğim gibi adamı bu işin içine birazda ben düşürdüğüm için tepkisinde haklı, belki onun yerinde ben olsam bana ne der bu işe hiç girmezdim.

Ama işte Demir ne kadar sert bir yapıda gözükse de aslında çok merhametli bir insan , ne kadar bu yalanı sevmese de sırf beni zor durumda bırakmamak için ailemin bütün deliliklerinde alttan alıyor.

Bazen bana öyle bir bakıyor ki her şey gerçekmiş gibi , biz gerçekten sözlüymüşüz de birbirimizi seviyormuşuz gibi ama zaman geliyor öyle laflar ediyor ki bu oyunu bitirmek için can attığını düşünüyorum.

Havuzun kenarında ki şezlonglara oturmuş içerdeki gürültüden uzaklaşmış öylece havuzu seyrediyorduk. İşte Demir'de uzun zamandır Can'ın telefonlarına bakmamasına olan öfkesini elindeki telefonu sıkarak çıkartıyordu.

''Sana da kına yakmaya kalkmazlar dimi?'' diyerek bakışlarını havuzdan alıp bana çevirdi. 

''Ne alaka be?''

''Her şeyi yapabilirmiş gibi sizinkiler hani bir hafta içinde söz yüzüklerini taktılar ya parmağımıza'' diyerek elindeki yüzüğü bana gösteriyordu.

''Sözlüm abartıyorsun akışına bırakır mısın biraz?''

''Bak hala Sözlüm diyor bide ya , hani tekken söylemeyecektin şu lafı?'' dedi ama normalin aksine sesi yumuşaktı. Sanırım artık oda alıştı ona öyle seslenmeme ama hala inat ediyor.

''Yo konuşmadık sen söyleme dedin , bende söyleyeceğim dedim'' Demir yanımda gülüşünü bastırmaya çalışırken bende kollarımı iki yanımda tutmuştum.

Geceleri biraz serin olduğu için hafif üşümeye başlamıştım. Demir bunu fark etmiş olmalı ki ceketini çıkarıp omuzlarıma attı.

''Üşüteceksin'' dedikten sonra kalktığı şezlonga geri oturmuştu. 

''Demek senin olana el uzatırlarsa uzanan eli kırarsın he'' dedikten sonra dudağının kenarı kıvrılmıştı.

''Öyle , benim olan benimdir!'' dedikten sonra bir süre öylece baktık birbirimize

''Tanıdığım kimseye benzemiyorsun biliyor musun?'' dedi yüzümü inceliyordu. Ben bakışlarımı arada kaçırıyordum ama o direk bana bakıyordu.

''İyi anlamda mı kötü anlamda mı?''

''Bunun iyisi kötüsü yok ki?'' dedikten sonra omuzlarını silkip bakışlarını havuza çevirdi. '' Farklısın işte!'' diye mırıldandı ama ben duydum.

Biraz dışarda hava aldıktan sonra tam içeriye girmeye hazırlanırken orta yaşlı bir kadının sesiyle Demir durdu. Gelenler vardı ve ben o saate kadar onların kim olduğunu bilmiyordum. 

Ama Demir'in yüzünden anlaşılıyordu ki  o gelenleri çok iyi tanıyordu. Gözleri sanki yerinden çıkacak gibi açıldı . 

Gelenlerin içinde sadece birisini tanıyordum. Bizim Can!

''Oğlum?''

''Anne?''

''Anne mi?''

''Anne ya!'' diye söze girdi tahmini 55-60 yaşlarındaki adam buda yüksek ihtimalle Demir'in babasıydı.

''Ulan sözleniyorsun da biz eşek başı mıyız burada!''

''Bir haber bile vermeye tenezzül edilmeyecek kadar mı yolunu kaybettin!'' 

Sesi öyle yüksek çıkıyordu ki , Demir başını önüne eğmiş babasının yüzüne bile bakamıyordu. Ve evet bu kavga , Demir'in yüzünde ki ifade benim eserim. 

Onu babasına karşı böyle mahçup bırakan yalan oyunumuz ilk defa Demir'in yüzünü görünce canımı acıttığını hissettim.

Eğer ailesiyle arasındaki sorunu ben açtıysam ben kapatmalıydım.

''Y- yok baba olur mu öyle şey-'' sözünü bitirmeden annesine ve babasına doğru adım attım. Benim bu hareketimle Demir bir şey demedi , sustu.

''Merhaba efendim kusura bakmayın tanışmak nasip olmadı ben Ece-''

İlk önce annesi ve babasının elini öptüm. Haliyle bakışlarında yoğun bir kızgınlık vardı .

''El öptürmek için biz geldik ama-'' Babasının aksine annesi elini öptükten sonra biraz daha yumuşamış gözüküyordu.

''Çok haklısınız efendim izin verirseniz olanları ben anlatıyım.''

''İyi anlat bakim zaten buraya kadar onca yolu bunun için geldik.'' dedi babası , bakışları benim ile Demir'in arasında geziniyordu.

''Biz Demirle uzun zamandır tanışıyoruz aslında. Ben Berlin de olduğum için beni yanında görmemiş olabilirsiniz.''

''Ö-öyle mi nerde tanıştınız!''

''Telefon!''

''Berlin'de!''

Annesinin sorduğu soruya ikimizde farklı cevaplar verince Demir ile göz göze geldik. Doğrudan annesine baktığımda kafası karışmış gibi gözüküyordu. Zaten kızgın olan babasının da kaşları çatılmıştı.

''Hangisi? Telefon mu Berlin'de mi?''

Demir'in daha fazla batırmasına izin vermeden sorusuna ben cevap verdim.

''Eee Berlin'de ben telefonumu düşürmüştüm Demirde sağ olsun yerde tesadüfen bulmuş. O sıra sen Türk müsün, Bende Türküm, Türkiye'de nerede yaşıyorsun falan derken biz iyice konuştuk, tanıştık. Sonra bir ara bağlantımız koptu ama sosyal medya sağ olsun tekrar birleştirdi bizi , birbirimizi tekrar bulunca da ciddi düşünmeye başladık.''

''Demir beni sizle tanıştıracaktı aslında ama işte benim ailem bu konularda biraz katı-'' Demir alaycı bir ses tonuyla sözümü keserek ''Biraz mı ? İlk haftadan sözlediler yani hani bizi, biraz az kalır bence.''ona doğru çevirdiğim öfkeli bakışlarımı görünce  kafasını sağa sola salladıktan sonra sustu.

''Neyse işi aceleye getirdiler. Dedeme göre işler ciddiye binmeden bir kadın ve bir erkek beraber aynı yerde bulunamaz. O söz kesilir işler ciddiye biner. Çok özür dilerim sizde bu şekilde öğrendiniz . Dediğim gibi bizde sizinle konuşmak istiyorduk. Dimi sevgilim? '' 

''Hı Hı!''

''Ben dedim Cem amca sorun yok diye.'' diye varlığını ancak hatırladığım Can ancak ağzını açmıştı. Geldiklerinden beri başı yerde , gözleri etraftaydı. Bu bizi zor duruma düşürdüğü kaçıncı durum kim bilir?!

Demir Cam'ın kulağına eğilerek, birazda dişlerini sıkarak ''Ben sorun var mı yok mu bizzat göstericem ben sana kardeşim! Rahat ol sen!'' dedikten sonra uzaklaşıp anne ve babasının elini öptü.

Babası hala tavırlı olsa da biraz daha yumuşamış gibilerdi. O sıra biz bayadır ortalıkta olmadığımız için bize bakmak için  gelen annem ile ayak üstü tanıştılar. Annem dünürlerini içeri davet etti,  biz dışarda kaldık. 

Demir bir süre öfkeden deliye dönüp Canın yakasına falan yapıştı. Tabi bir iki yumrukta attı. Biraz daha araya girmesem çocuğu öldürecek ama şimdi Can'da hak etti.

En azından bir mesaj çekseydi haberimiz olur , kendimizi hazırlardık. Her şey böyle çok ani gelişti.

''Benim seninle arkadaşlık yapmam hata! Sen benim sürekli başıma bela mı olacaksın oğlum!?''

''Babamların ne işi var burada Can!?'

Ellerini sinirle saçlarından geçirirken bir yandan da Can'a hesap soruyordu. Can'sa Demir ne derse desin  başını eğmiş , susuyordu.

''Kardeşim valla bak Cem amca senin iş gezisinde olmadığını nereden öğrendiyse öğrenmiş.  Çok sıkıştırdı. Sonra Adana'da olduğunu , sözlendiğini falan öğrenmiş valla ben söylemedim!''

''Bana bizi oraya götüreceksin yoksa o oğlumu evlatlıktan reddeder, senide kovarım. Bir daha hiç bir yerde iş bulamazsın! diye tehdit etti . Ne yapsaydım!? Mecbur kaldım diyorum!''

Can'ın bakışlarından anlaşılıyordu ki Cem Bey onu oldukça zorlamıştı. Ama söylediklerinin Demir'de bir karşılığı yok gibiydi. Gözlerinden kızgınlığı geçmediği belli oluyordu.

''Keşke bize haber verseydin Can yada ne bilim bir yalan falan uydursaydın'' 

''Evet bak Eceye! Nasıl ayak üstü  kırk yalan söylüyor!  Bayadır tanışıyoruz öyle mi telefon sapığı!'' diyerek bu sefer benim önüme geçip öfkesini bana kusmaya başlamıştı.

Onun bu kızgınlığının asıl sebebi neydi acaba? Demir'de başka bir şey vardı. Görebiliyordum bakışlarından , anlıyordum.

''Madem daha iyi bir planın vardı. Yapsaydın O zaman Demir! Ne diyebilirdim başka?! Sana iyilik yaptım ben!''

''Yapmayın ya siz bana iyilik falan yapmayın. Hatta mümkünse benden uzak durun uzak!''

Canın omzuna vurup geçti gitti. Bende arkasından koşturarak yetişmeye çalıştım. Bir kaç defa arkasından seslendim ama o kadar sinirli ve öfkeliydi ki ya duymuyordu yada duymak istemiyordu. Ama ben inatla peşinden gidiyordum. En son biraz yavaşladığında kolundan tutup kendime doğru çevirdim. 

Gereğinden fazla yakınlaşmıştık. Daha önce hissetmediğim bir duygu kapladı tüm hücrelerimi sanki içimde bir şeyler kıpırdandı. Sabki tozlanmış bir raftan kalma bir şeyler. O kadar yakındık ki nefesini hissediyordum. 

Üzgün bakmıyordu , kırgın veya kızgında bakmıyordu. Çok farklı bakıyordu. Bakışları sanki beni içine çeken cinstendi. Kapılmamalıydım çünkü kapılırsam neler olacağını biliyordum.

''Ne var Ece!''

''Bağırma bana!''

''Ne istiyorsun Ece , neden geliyorsun peşimden?''

''Sakin olmanı istiyorum Demir, merak etme tanımadığım , aşık olmadığım bir insanla evlenecek değilim! Biliyorum ,kendini köşeye sıkışmış bütün dünya da üzerine geliyormuş gibi hissediyorsun ama unuttuğun bir şey var. Bende senin hissettiğin şeyleri hissediyorum.''

Biran olsun uzaklaşmadım ondan, elimi kolundan çekmedim öylece durdum. Sanki istesem de o an ondan uzaklaşamayacak gibiydim. O da benden uzaklaşmamış sanki git gide sakinleşmişti. Değişmeyen tek şey bakışlarıydı , anlayamıyordum. 

''Nasıl olacak o Ece ,  ailem ailenle şuan tanışıyor nasıl olacak?''

''Ben düğünden sonra Berlin'e geri dönücem , biliyorsun . Ayrıldık uzak mesafe ilişkisini yürütemedik diyeceğiz. Bir daha ne sen beni görürsün, nede ben seni.  Zaten başından da böyle anlaşmamış mıydık?''

''O kadar kolay diyorsun yani?'' 

Mümkünmüş gibi biraz daha yaklaştım. Hafif gülümsedim. Şuan olan durumda sanki onu güldürmek zorundaymışım gibi hissettim ve hissettiğim şeyi yaptım.

Sanki o hep gülmeliymiş gibi gelmişti o an asla üzülmemeli , çok garip değil mi peki?

Kısa zamandır tanıdığın birisinin mutluluğunu istemek?

İmalı çıkan ses tonumla ''Olmazsa evleniriz sözlüm'' deyip göz kırptıktan sonra oda bana doğru bir adım yaklaştı.

''Benimle evlenmek için can attığını düşünmeye başlıycam yalnız'' dedikten sonra dudağının bir kenarının kıvrıldığını gördüm. 

Şuan neden böyle bir an yaşıyorduk bilmiyordum ama iyi hissettiriyordu. Ona yakın olmak , onun bana gülmesi iyi geliyordu. 

Umarım oda aynı şeyleri hissediyordur.

''Belki istiyorumdur belli mi olur mesela kırmızı kar yağınca falan''  o gülerken ben gözlerimi devirdim ve geriye doğru adım attım.

''Şimdi gitmeliyiz sözlüm. Yoksa beni kaçırdığını düşünmeye başlayacaklar. İkimizde bunu düşünmelerini istemeyiz bence'' derken bir yandan da koluna girmiştim.

Az önce ne yaşandı düşünmek istemiyordum. Büyülü bir an gibiydi. Tekrar yaşanır mıydı peki?

...

Ece: Bana bak siz Edayla ayrılmamış mıydınız?

Ece: Hemen en acilinden bir açıklama bekliyorum , hızlı ol!

Demir: Ayrıldık

Ece: Sağ ol ya içime su serptin!

Ece : Annen neden kaç saattir Edadan bahsediyor o zaman?!

Ece: Analı oğullu delirtecek misiniz siz beni?!

Demir: Edadan mı bahsediyor?

Ece: Dediğim şeyi tekrarlamayı keser misin?!

Ece: Bana bak , bana terası bastırma !

Ece: Prenses kişiliğimi kenara bırakır , seni o terastan aşağıya sallandırırım!

Ece: Yapabilecek bir psikopatlıktayım , biliyorsun :)

Demir: Ayrıldığımızdan ailemin haberleri yoktu.

Demir: Her şey biraz hızlı gelişti söyleyemeye fırsatım olmadı .

Ece: Ne zaman söyleyecektin!?

Ece: BİRİSİNİ BULUP EVLENİNCE Mİ?!

Demir: Sana ne Ece , görende gerçekten sözlümsün sanacak ?

Demir: Benim kiminle ayrılıp barıştığım yada aileme söyleyip , söylemem seni ilgilendirmez. 

Demir: Rahatsız olduysan da dinleme , ne diye bilirim?

(Görüldü) / (21:30)

Demir: Terasa gelir misin? (23:50)

Ben:Gelemem

Demir: Ece iki dakika sadece , lütfen?

...

''Ne var?''

''Özür dilerim öyle çıkıştım sana boşu boşuna-''

''Sorun değil haddim olmayan konulara girdim haklısın''

''Yok öyle değil de-''

''Tamam Demir! Bana açıklama yapmak zorunda değilsin''

Arkamı döndüğüm anda Demir kolumdan tutup beni kendine doğru çekti. Aramızda ki mesafe yine olmaması gereken bir yakınlıktı. Al işte yine aynı şey oluyor. Kalp ritmim yerinden çıkacak boyutlara ulaştı.

 Gözlerine baktığımda sanki gökyüzü kadar büyük bir boşluğa düşmüşüm gibi hissediyordum.

Biraz daha bakarsam ben kaybolurdum bu bakışlarda. Ama işte gözlerimi kaçırmaya çalışsam da her seferinde tekrar o derin boşlukta buldum kendimi.

Bir süre sonra Demir sanki yeni bir şey fark etmiş gibi gülümsemeye başlamıştı. Başımı ne var anlamında salladığımda bastıramadığı gülüşüyle konuşmaya başladı.

''Sen beni mi kıskandın?''

''Saçmalama , ne alaka? Neden kıskanayım seni ne münasebet?'' derken bir yandan da gözlerimi kaçırmaya başlamıştım. 

Neden içimde sanki yakalanmışım gibi bir his belirmişti ki yoksa gerçekten kıskanmış mıydım onu?

O yüzden mi Sema hanımın Eda'yı övmesi bu kadar sinirlendirmişti beni?

Yok canım daha neler dimi?

''Tamam peki neden o zaman gözlerini kaçırıyorsun?'' demesiyle bakışlarımı tekrar gözlerine çevirdim.

''Al bakıyorum oldu mu?'' 

Demir mümkünmüş gibi daha çok gülümseyerek aynı zamanda da yine anlayamadığım gözlerindeki o yoğunlukla bakmaya başladı.

''Çok güzel oldu''

Bense biraz daha bu ana maruz kalırsam bayılacaktım. Bu yüzden kaçmam gerekiyordu.

''Kolumu bırakır mısın?''

Yüzündeki gülümseme silinse de gözleri aynı bakarken yüzü ciddi bir hal almıştı.

''Eda'dan ayrıldığımı annemlere söylemeye fırsattım olmadı. Ama ilk fırsatta söyleyecektim. Edaya karşı bir şey hissetmiyorum.''

''Yani bu tabi ki beni ilgilendirmiyor da-'' sözümü kesen şey terasın merdivenlerinden sanki arkasından köpek kovalar gibi Canın çıktığını fark etmemdi.

 Demirden kolumu geri alıp aramıza mesafe koydum. Bu salağı gördüğüme ilk defa çok sevindim. Demir'de Can'ın haline şaşırıp yanına ilerledi.

Soluk soluğa kalan Can kısık kısık nefes alarak ''Demir bittik biz oğlum!'' dedikten sonra derin nefesler almaya başladı.

''Ne oldu oğlum düzgünce söylene şunu!"

''Eda geliyo oğlum Eda!''

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE!!!!

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

177K 12.1K 51
Uyku tutmayan bir gece bilinmeyen numaradan gelen mesajlar ile başladı her şey...
13.1K 724 30
Bilinmeyen Numara: Eğer çevrende biri olsaydım sana arkandan dönen işleri anlatırdım. Bilinmeyen Numara: Mesela erkek arkadaşının seni en yakın arkad...
15.3K 1.3K 11
Alara canı sıkıldığını için bir numara sallar ve yazar ama bir sorun vardı. Salladığı numara seri katil olan barın kılıç atasoy'du...
241K 14.4K 82
▪19.01.18 ~ İlk yayım tarihi ♡ ▪22.01.18 ~ Kısa Hikaye'de #916 ▪31.01.18 ~ Kısa Hikaye'de #696 ▪11.05.18 ~ bilinmeyennumara'da #1 054* *** ****: Umar...