tip of my tongue, taekook

By aldthetic

23.1K 2.8K 2.4K

jeongguk'un kırmızı ipleri. fantastik, fluff!! 💌🧶 | 27622 - 25823 More

0 - prologue
I - iğneler ve ip yumakları
II - yıldızlı gece kasabası
III - mezarlık bekçisi
IV - gece yarısı kaçamağı
V - pembe mektuplar
VI - aşıklar hattı
VII - kasaba turu
VIII - balkabağı toplantıları
IX - saman balyaları
X - uçan süpürgeler
XI - eskimiş şekerler
XII - bir kavanoz çürük mantar
XIII - başka bir ilk
XIV - zarın otuz iki tarafı
XVI - sonsuzluk ve ötesine (final)

XV - çıkmaz ayın çarşambası

572 83 31
By aldthetic


[ ✩‧₊˚ 🖼 *・ ]

jeongguk, ayağını koyacak bir yer ararkan tekrar başını kaldırdı.

pencerenin dışına çıkıp savrulan perdeler ve sarı ışıklar, buraya geldiğinden beri hedefinde gördüğü şeylerdi. yerinden oynamış taşlar ve sarmaşıklar yardımıyla yukarı çıkmaya çalışıyordu. bunları yaparken bir de sessiz olması lazımdı tabii, bu bir gece yarısı sürpriziydi!

pijamalarını bile değiştirmemişti, korkunç üç başlı köpeğe ve ne yapacakları belli olmayan hayaletlere rağmen buradaydı, ruh eşinin yanına varmaya çalışıyordu.

aslında, gecenin bir vakti yatağından kalkıp mezarlığa kadar gelmesinin küçük bir nedeni vardı. kabus görmüştü- görmüşlerdi.

oynadıkları oyunun üstünden bir gün geçmişti, bu da neden kabus gördüklerini açıklar nitelikteydi. birbirlerinden uzak iki genç olduklarını, başkaları ile bağlandıklarını ve hayaletlerinden bile uzak kaldıklarını görmüştü jeongguk. belki diğerleri için abartısız bir kabus olabilirdi ama içinde bir yerde kalp atışlarını bile hissettiği ve uzak kalmaya dayanamadığı biricik ruh eşiydi sonuçta kabusun baş karakteri.

uyandıktan hemen sonra da kendini burada bulmuştu, prensinin kalesinde! aslında uyuyalı çok olmamıştı, bugün dört çift eşleştirmişti. bir sürü yeni isim vardı ve yakında soojin'i de eşleştireceğine emindi. çünkü sulli'yi biri ile eşleştirmişti, o çok güzel bir melekti, öldükten sonra onu kasabada hiç görmemişti ama hayaletinin bir gün geri döneceğini biliyordu. belki yanında eşini de getirirdi! taehyung'a hemen anlatmalıydı.

"hey! yakışıklı, neden kapıdan girmek yerine zoru seçtin?" ince bir kadın sesi, arkasına dönmesine neden olmuştu.

bu hayaleti biliyordu! kendi töreninden kaçmıştı, yoongi'nin anlattığına göre aşk ve güzellik iksirlerini çalıyordu, okulda da çok haylaz bir gölgeydi. dolapların arasına saklanır, gölge takliti dersine girmezdi.

"kime diyorum! soru soran birine cevap vermemek kabalıktır, yoongi öğretmedi mi sana?" süzülerek yanına yaklaşan hayalet daha sessiz konuşmaya başlamıştı.

"beni hatırladın mı? ben her gün senin hakkında bir şeyler dinliyorum aslında, sonuçta taehyung'un ruh eşisin! bayan kim mezar kazarken durmadan senden bahsediyor! şanslı biri.."

"soyeon muydu..? pek hatırlamıyorum, üzgünüm- ama seni biliyorum! gölgeydin, değil mi?"

"evet! bence hepinizden üstünüm.. sonuçta hayalet olmadan görünmez olabiliyorum? üstünüm yani- bekle, bekle! yoksa sen taehyung'u görmeye mi geldin? küçük aptal aşıklar.."

"hiç değişmemişsin.. hem, taehyung duyabilir, lütfen sessiz ol. bu bir sürpriz." dedi jeongguk gizleyemediği heyecanı ile.

"küçük kaçamaklar, gizli aşklar! en sevdiğim." dedi gölge olan.

"aslında gizli sayılmazsınız.. bütün kasaba- hatta diğer kasabalar bile biliyor sizi tatlım, bilmem farkında mısınız?" diye yanıtladı kendini.

"farkındayız, farkındayız. ve sessizlik?" diye yineledi kendini yarı yarıya peri.

"tamam! gidiyorum, açık açık kovuyor bir de, aptal aşık."

sonunda kurtulduğu hayalet ile derin bir iç çekti. aslında konuşmaya bayılırdı, ama şu an gizli bir görev içindeydi. ruh eşine güzel bir sürpriz yapmalıydı! tırmandı, tırmanmaya devam etti, pencereden içeriyi izlemeye çalıştı ve taehyung'a yakalandı. bu ufak olay örgüsü sadece dört dakika sürdü.

"hey... kafanı görebiliyorum gguk." dedi ruh eşine gülerken.

"of! şu an uyuyor olman gerekiyordu. sahi, neden bu saatte uyanık benim ruh eşim?" diye sordu sahte bir sinirle jeongguk, aynı zamanda kendini odaya atmış, yatağın ucuna oturmuştu.

"kabus gördüm.. ve sen de gördün?" dedi sorarcasına taehyung. ruhunun yarısınında bu rüyayı gördüğünü tahmin ediyordu. "evet! evet, ben de kabus gördüm." derken kendini taehyung'un dizlerine bıraktı peri olan. ölüm meleğinin elleri, hemen bacaklarına dağılan mor saçları buldu.

jeongguk, saçlarında yavaşca gezen uzun parmak sayesinde mayışırken aklına gelen planı ile kapalı gözlerini açmak zorunda kaldı, ve ruh eşinin kusursuz ve normalden daha parıltılı gözleriyle karşılaştı.

"sana bir yer göstereceğim!" taehyung itiraz edecekken jeongguk hızla yataktan kalktı, birkaç saniye öncesinden eser yoktu.

"hayır taehyung!! pijamalarımız ile gidebiliriz." ölüm meleğinin elini kavradı ve ayağa kalkmasını sağladı, onu gerçekten önemli bir yere getirecekti!

"çabuk olmamız lazım ruh eşim." taehyung itirazlarının kabul görmeyeceğini anladığı zaman jeongguk'un bir kanatının arasına aldı.

nereye gideceklerini, güzel eşinin aklından neler geçtiğini merak ediyordu.

"gidelim bakalım, ruhumun yarısı."

──────────

jeongguk, taehyung'u elinden tutmuş bir yerlere götürüyordu. bir ara oturup gün doğumunu izledikleri için gidecekleri yere gerçekten geç kalacak gibilerdi.

camdan bir asansöre yaklaştıklarını fark ettiğinde, artık jeongguk'a nereye gideceklerini sorma gereği duydu.

"jeongguk, nereye gidiyoruz?"

"rüya kalesine!"

"rüya kalesi? orası neresi?" diye sordu taehyung, bir şey anladığı söylenemezdi.

"aslında rüya kısmına gitmeyeceğiz, bilinçaltı kalesine gideceğiz! emin ol orası daha güzel, eğer vaktimiz kalırsa ya da yakalanmazsak- rüya kısmına da gideceğiz eşim."

eşim, eşim, eşim... taehyung'un aklında dönüp duran tek kelime buydu, cam asansöre binerken, bulutların arasından uçarken ve uyuyan trollerin koruduğu saraya girerken de aklında tekrarlanan kelime aynıydı.

"jeongguk... buraya girmenin doğru olduğuna emin miyiz, balım?"

"eminiz, eminiz! benim içeride ajanlarım var hem, boş ver sen o kısımları." dedi jeongguk bir yandan kıkır kıkır gülerken bir yandan da sus işareti yapıyordu. heyecanını gizlemeyip ses yapan tek kişi oydu oysa ki.

ruh eşi güldüğünde kendini tutamıyordu taehyung, birden içi ısınıyor, suratında belli belirsiz bir gülümseme oluşuyordu.

jeongguk onu bir yerlere sürüklerken durum yine aynıydı, sıcak bir gülümseme ve birbirinden ayrılamayan elleri. jeongguk, sanki kocaman saray ona aitmiş gibi hareket ediyor, yemek salonlarından büyük koridorlara atlıyordu. en sonunda vardıkları uzun merdiven onları durdurdu. bir kat, üç kat, yedi kat.. derken on dört kat çıktılar ve on iki kapıdan ilkine girdiler.

"jeon jeongguk, kim taehyung ve anılarına aittir." isimleri birbirine girmiş bir şekilde yazıyordu, ikisinin de ismi aynı yerdeydi anlayacağınız, kimsenin ismi başa gelmiyor iç içe duruyordu. taehyung yazıyı sessizce okudu, yüzünde gülümseme ile.

"sadece bize ait kocaman, sınırsız bir oda! ah, bekle- işte! anahtar burada." sırtındaki bez çantadan çıkardığı büyük anahtarı deliğe soktu ve dört kere çevirdi, kapı açılıverdi.

içeri girdiklerinde onları iki kapı daha karşıladı. jeon jeongguk ve kim taehyung. işte burada yollarını ayırmaları gerekiyordu, aslında, amaç buydu zaten.

"şimdi, sen diğer bana ait olan odaya gideceksin ve ben de sana ait olan odaya gideceğim, esrarengiz kasabadaki gibi! birbirimizin bilinçaltlarını gezeceğiz!"

pekala, bu güzel bir fikirdi, çoğunlukla birbirlerini bilseler bile kendilerinin bile bilmediği birkaç bilgi odalarda saklı olabilirdi.

jeongguk vakit kaybetmeden gözden kaybolmuştu, taehyung da daha fazla beklemeden kapıyı açtı. elbette bu kapı da binlerce kapıya açılıyordu. ama en çok dikkatini çeken kapı zaten karşısındaydı.

kapının üstünde "bahçe duvarının ötesinde" yazıyordu. taehyung çizgi filmi izlemişti ama jeongguk ona izlemediğini söylemişti, bunu hatırlıyordu.

kapının kolunu çevirip içeri adımladı, burası da odacıklardan oluşuyordu. odaların isimlerini sesli bir şekilde okumaya başladı.

"arkadaşlık ve zorbalık, birkaç ilk, doğum günü, bulutlar, kayan yıldız, kötü sonla biten masallar, kabuslar ve rüyalar, mezarlık- aile..."

birkaç kapıyı atlayarak gözüne kestirdiği kapıya ilerledi, bu kapıda jeongguk'un bile hatırlamadığı anılar olduğunu biliyordu.

kapıyı açtığında onu beklediği korkunç aile tablosu karşılamadı, aksine mükemmel bir aileye sahip gibiydi. sıcak bir ev ve her zaman gülümseyen üç yüz.

izlediği görüntü hızlı bir şekilde değişirken görmek istemediği sahnelere gelmişti, ruh eşinin ailesinin ölümü.

bir cadı, ölümsüzlük için uğraşan aptal bir cadı, biriciğinin ailesini ruh tozu için öldürüp yok etmişti ve jeongguk'un bundan haberi bile yoktu!

annesi de onun gibi güzeller güzeli bir periydi, kader birleştiriyor ve kader okuduyordu. babası da onun gibi cesur bir kurttu, diğerlerinin aksine yarı insandı ama buna rağmen fazladan özelliğe sahipti. genelde normallerin ölüm tarihlerini görebiliyordu ve bazen de normal olmayanların...

cadı önce bu özelliği öğrenip babasını öldürmüş ve ruhunu ufacık bir yıldız fenerine hapsetmişti, bu ruh gün geçtikçe çürüyüp toz hâline geldiğinde ise gözüne anneyi kestirip ruh eşlerine aynı şeyi yapmıştı.

bir efsaneye göre ruh eşlerinin ruh tozlarını birleştirirseniz normal veya normal olmayan herkesin, her evrenin kontrolünü elleriniz altına alırdınız. cadı da bunu amaçladı ama o tozları kullanamadan tozlarda ondan kaçıverdi, başka bir yıldıza.

izlediği uzun hikâyeden sonra hemen kendini dışarı attı taehyung, ruh eşine uzun uzun sarılmalı ve ona birkaç öpücük vermeliydi.

jeongguk dışarı çıktığında kendine birden sarılan, kanatlarını da sarılmaya dahil eden eşiyle biraz şaşırmıştı, ama karşılık vermesi çokta uzun sürmemişti.

o sabah sıcak bir sarılma ve kördüğümden eller ile kaleden ayrıldılar.

ve aynı yatakta tekrar uyuya kaldılar.

──────────

MERHABA MERHBA, umarim begendiginiz bir bolum olmustur!!

uzun zamandir bolum atmadigim icin uzgunum... aslinda yazacagim konu her zaman belli, ama ne yazacagimi bilemiyorum😞

cok mu sacmaliyorum hizli ilerliyorum bilmiyorum eger oyleyse daha fazla kisi gormeden yok etmek zorunda kalirim tomtu

simdi sizden ufacik bir sey isteyecegim🤏🏻 bolum yazma istegimin ucup gitmesinin bir diger nedeni de okunmamasi, 😞💌☁️

sizi seviyorum♡,

24922 - tarçın'dan,
sizlere küçük bir mutluluk.

Continue Reading

You'll Also Like

160K 13.8K 19
Jungkook kızgınlıkta, maskeli baloda seviştiği alfayı arıyordu. -acemi.
8.3K 568 16
-DEVAM ETMEYECEK- Bir insan Sevmediği birisini özlermiydi? Ben özlüyordum. Omegaverse DeltaKim VitaJeon Yan shipler: Yoonmin Namjin Yeonbin Minsung ...
393K 36.1K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
29.5K 3.6K 18
Tüm siteyi müzik çalışmaları ile inleten Jeon Jungkook site yöneticisi Kim Taehyung'dan uyarılar alıyordu. Fakat sorun şuydu ki Jeon Jungkook uyarıla...