Multimedya:Metehan
Olduğum yerde dona kaldım , Aras beni gördüğü an yapacak bir açıklamam yoktu.
Kapıdan giren kişiyi göremedim
"Aras sen misin"
"He yok yok kızım benim telaş yapma"
Mutfağın ışığı açılınca kapıdan giren kişiye baktım, 1.60 boylarında toplu tontiş bir teyze karşımda duruyordu,yoksa bu Aras'ın annesi miydi ? Pekte annesi olacak bir tip değildi ama insanları tipiyle yargılamamak lazım sonuçta.
"Siz kimsiniz"
"He ben Ümmü gızım Aras hastalanıvermiş dedi teyzem gel bana çorbandan yap çok sever benim çorbayı,geliverdim bende yaptım meşhur çorbamı döktüm bol bol limon hiç bişiciği kalmayıvermiştir artıgın"
"İyidir ,sanırsam yani,dışarı çıktığına göre"
"Sen nörüyon"
"Efendim" ne kadar garip bi şivesi vardı
"Sen napıyon kusura kalma bizim şivemiz biraz bozuk gızım"
"Yok hayır rica ederim şey kapıyı kilitliyordum Aras yokta"
"Siz evlenivericeniz mi"
Şimdi hayır dersem bana yanlış gözle mi bakar , evet dersem Aras'ın kulağına giderse bana napar?
"Teyzecim o nerden çıktı lisedeyiz daha"
"He yani büyüyünce evlenivereceniz"
"Kısmet" dedim gülümseyerek siz neden geldiniz diye sormayı da ihmal etmedim
"He yüksüğümü unutuvermişim banyoda onu alacadım"
Hemen lavaboya gidip yüzüğü alıp kadına verdim,çok sempatik ve tatlı bir kadındı şivesi ona ayrı bi sempatiklik veriyordu.
"Heh sağolasın gızım bi ihtiyacın olursa söyleyiveresen hemen Aras'a ben gelirim hemencecik hadi Allah'a emanet kitle kapıları arkamdan hadi hadi" deyip el sallayarak çıktı mutfak kapısından.
Derin bi nefes aldım , iyi ki Aras değildi. Doğru ya! Hızlı olmalıyım hemen Egemen'e mesaj attım
-Yoldayım dediğin yere geliyorum
Egemen'in Ağzından
Telefonumun titremesiyle hemen açtım
-Yoldayım dediğin yere geliyorum
İnşallah benimle oyun oynamıyorsundur Eren Hanım ama ben işimi riske atamazdım , hemen Mete'yi aradım
-Alo Mete sana işim düştü, bi adres atıcam sana oraya gidip nöbette durmanı istiyorum tek başına bi kız yaşıyor kıza gözükme
-Tamam da sen gitsene
-Lan salak zaten kızın evinin önündeyim şuan ama işim çıktı bak sana mesaj atarsam eve dal kızı al bizim mekana götür tamam mı
-Tamam tamam
-Sağolasın kardeşim
Evet , gerçekten de Yeşim'in evinin önündeydim böyle bir şey yapmasaydım Eren'i asla ikna edemezdim. Hemen vakit kaybetmeden arabaya atlayıp Abartı'nın yolunu tuttum.
Eren'in Ağzından
Egemen'in dediği yere vardığımda taksici bana garip garip bakışlar attı
'Senin burada işin ne' der gibi.
Daha önce buraya hiç gelmemiştim ama Abartı ismini çokça duymuştum.
Uyuşturucudan tut fuhuşa bir çok şeyden dolayı burada bir çok kez baskın yapıldığını hatta bir çok mafyanın buralarda takıldığını biliyordum.
Aferin Egemen senden de bu beklenirdi zaten.
Kapıdan içeri girecekken kapıdaki beni yiyecekmiş gibi bakan koruma beni durdurdu
"Dur bakalım neden geldin" dedi beni baştan aşağıya süzerek
Yutkundum " Bir arkadaşla görüşecektim"
Hafifçe sırırttı "İstersen o arkadaş ben olabilirim"
Dişlerimi sıkmaya başladım,sinirli bir ifadeyle konuştum
"Girebilir miyim"
Gülümsemesi daha da arttı
"Dur bakalım kimmiş o arkadaşın ya senin"
"Benim"
Sesin yöneldiği yere baktım , Egemendi.
Kapıdaki görevliye pis pis bakışlar atarak yanıma yaklaştı.
"Hayırdır Sado ne zamandır kendi yaşından küçüklere sarkar oldun" deyip elini hafifçe belime koydu. Bu hareketi o kadar narindi ve hafifçe yapmıştı ki,tepkisiz kalmıştım ama 'bunu sonra konuşucaz' bakışımı atmayı da ihmal etmedim.
"Bu kadar güzel birini görmemiştim affedin hanımefendi"
Deyip utançla yüzüma baktı adam.
Tam cevap vericektim ki Egemen adamın omzuna 'geçer geçer bunlarda geçer' edasıyla sıvazladıktan sonra içeri girdik.
Yavaş adımlarla içeri girdik, kasvetli bir mekandı, müzik son ses açıktı ve herkes çılgınlar gibi dans ediyordu. Kızların kalçalarının hizasında biten eteklerini,şortlarını görünce bir an duruksadım
"Ne o yoksa kızlardan mı hoşlanıyorsun" diye bağırdı Egemen kulağıma onu duymam için
"Daha güzel bir mekan seçemedin mi"
"Ne" müzik o kadar açıktı ki,birbirimizi duymakta zorlanıyorduk
"Daha güzel bir mekan seçemedin mi dedim"
"Bu daha başlangıç" deyip elimden tuttu ve mekanın sonundaki siyah kapıya doğru ilerlemeye başladık.
Kapıdan içeri girince uzunca bir hol bizi bekliyordu, duvarlar fazla yalıtımlı değildi sanırım çünkü müzik sesi hala geliyordu,tabi biraz azalmıştı.
"Burası neresi"
"Gidince görürsün"
Elimi elinden çektim
"Gerçekten Yeşim'in evine gittin mi"
Başını salladı
"Neden böyle bir şey yaptın"
"Yapmasaydım gelmezdin"
"Hayır gelirdim"
"Gelmezdin Eren"
"Gelirdim dedim!"
Derince nefes alıp yukarı baktı
"Tamam gelirdin artık gidelim mi" deyip elini uzattı
Gözlerimi gözlerinde sabitleyerek dik dik ona baktım ve ellerimi göğsümün altında bağladım
Elini hala indirmeden gözüme bakıyordu
"Hadi gitmiyor muyuz"
Gözüyle elini işaret etti
"Of Egemen" deyip gözlerimi devirdim ve elini tuttum,zafer kazanmışçasına gülümsedi.
Bence Egemen'in korkulacak bir yanı yoktu,sanki içinde hiç büyümemiş bir çocuk var gibiydi,belki de onu daha tanımıyordum.
Sessiz holde ilerlerken kapıların üstünde yazanlar dikkatimi çekti
'Eftelya,Narkiss,Şelale,Yakamoz..'
"Neden böyle isimleri var"
Yürümeyi bıraktı ve bana döndü. Daha sonra elimi bırakıp beni kolunun altına alarak sıra sıra kapıları işaret ederek konuşmaya başladı
"Şurası Eftelya,küçük bir bara açılıyor,arka kapısı gibi bir şey,orada çalışan meşhur bir kızın adı eftelya,striptiz falan yapıyormuş,kısacası müşterinin onayını kazanmayı iyi biliyor"
Sağ arkadaki kapıyı işaret ederek devam etti
"Şurası da Narkiss,genelde mafların buluştuğu bir mekan,pis işlerini orada hallederler girmek istemezsin"
Kolu omzumda beni kendine çekerek yürüdü ve biraz sonra bir kapının önünde durdu
"Saklı Bahçe"
"Evet burası da benim mekanım" dedi.
"Yani bu Abartı tüm mekanlara açılan bir kısayol" dedim soru sorarcasına
"Evet kulağa çok garip geliyor" dedi ve mekanın kapısını açtı.
Buraya neden saklı bahçe dendiğini anlamamıştım. Duvarlar siyahtı ve lambalar etrafı çok az aydınlatıyordu,bu koyuluğun içine bir de dumanı katarsak burası gerçekten fazlasıyla ürkütücü bir mekandı.Masalar kırmızı deridendi ve garson kızlar kendilerini belli etmemek istercesine simsiyah giyinmişlerdi,erkekler de öyle.Kız garsonlara giyinmişlerdi demek doğru olmaz çünkü giydikleri şey göğüs altında biten sıkıca bağlanmış dar bir gömlek ve kalçalarını örtecek kısa mini bir etekten ibaretti. Bence burasının adı saklı bahçe değilde saklı cehennem olmalıydı.(erkeklere göre saklı cennet jgdhddgs)
Masaların önünden bir bir geçerken dikkatle insanları süzdüm. Hepsi de bana yabaniymişim gibi bakıyordu,gerçi giyim tarzlarına bakarsak haklıydılar çünkü onlara göre buranın rahibe kılıklı kızı bendim sanırım.
Mekanın en sonunda sağ tarafta bir masanın önünde durduk.
Egemen'in karşıma oturmasını beklerken yanıma oturmasıyla ona bakmaya başladım
"İki insan gibi karşılıklı oturabiliriz"
"Bünyeme ters ben hep böyle otururum" deyip deri koltuğa hafifçe kendini saldı.
Etrafı izlemeye başlarken adını kıvırtık popo koyduğum kız bize doğru gelmeye başladı. Ona kıvırtık popo dememin sebebi-kızı biraz kestim evet-poposunun kocaman olması ve yürürken aşırı kıvırtmasıydı.
"Hoş geldin Egemen ne alırsın"
Hey selam ben de buradayım demek istedem de sustum. Sanırım kızla Egemen'in bir geçmişi olmuştu çünkü kız karşımda onu etkilemek için şekilden şekile pozisyona giriyordu.
"Her zamankinden,bayana da meyve suyu"
Meyve suyunu duyunca kız hafiften kıkırdadı ama Egemen'in ciddi bakışları altında sustu ve başıyla onaylayıp içeceklerimizi hazırlamaya gitti.
Bu ne ya ? Aras da aynı şeyi yapmıştı.Hiiih inanmıyorum ben tamamen Aras'ı unuttum. Ya eve gelmişse? Ama o zaman beni arardı değil mi? Peki ya gelip beni bulamadıysa da Yeşimlere gittiyse ?
Kafamda onlarca soru dolaşırken garson kız içecekleri getirdi ve kıvırtarak geri döndü,tabi Egemen'e göz kırpmayı ihmal etmedi ama Egemen hiç oralı olmadı.
Meyve suyumu içmeye başladım.
"Sakin ol arkandan atlı koşturmuyor" deyince meyve suyunu yarıladığımı gördüm ve bardağı masanın üstüne bıraktım.
"Bana seni tanıyacağımı söyledin ama beni iğrenç bir mekana getirmekten başka bir şey yapmadın ve senin yüzünden başıma neler gelebilir haberin bile yok"
Bir kolunu masaya dayayıp elini saçına götürüp sırıttı
"Neler olur"
Gerçekten çok havalı ve çekici duruyordu. Kendine gel Eren.
"Egemen Aras'a haber vermeden çıktım evden"
"Haber vermek zorunda mısın ki"
Tereddüt ettim,gerçekten bana neden karışıyordu ki , o benim neyimdi?
"Hayır"
"O zaman sıkıntı yok" deyip viskisinden bir yudum aldı.
"Ee kendini tanıtacak mısın" dedim ona bakarak
Elinde oynadığı viski bardağını bırakıp bana döndü
"Ne bilmek istersin"
"Bilmiyorum" diye mırıldandım
"Mesela neler yapmaktan hoşlanırsın"
Dudağının kenarı kıvrıldı
"Kızlarla vakit geçirmekten"
Gözlerimi devirdim
"Gerçekten mi"
Cebinden bir paket sigara çıkarıp masanın üstüne koydu ve içinden bir tanesini alıp yaktı ve dumanı verirken hafifçe deri koltuğa yaslandı,dumanı verirken bir yandan da konuştu
"Gerçekten"
Şu an bana mı öyle geliyor yoksa burası çok mu sıcak oldu? Sigara içişinde bile ayrı bir hava vardı, onu izlediğimi gördüğünde suratına piçimsi bir gülümseme koyup sigarasını içmeye devam etti,ben de utancımdan başımı öne eğip ayakkabılarıma bakmaya başladım.
"Bakabilirsin utanma herkes çok güzel içtiğimi söyler"
Dediğinde yüzüne baktım ve her ne kadar kendimi tutmak istesem de tutamayıp sırıttım
"Egoist herif" deyip omzuna vurdum.
Omuzlarını kaldırarak güldü ve sigarasını içmeye devam etti.
Sigarası bittikten sonra söndürüp bir garsona işaret vererek içecekleri yenilemesini söyledi.
Yeni içecekler geldiğinde bir umut bana da içki söylemiştir diye bekledim ama gene aynıydı. Ha ama az önceki fişne suyuydu,bu seferki şeftalili.
"Önünü kapat"
Meyve suyumu içtiğim için konuşamadım ama bakışlarımı ağzımdaki bardak ile ona döndürdüm
"Eğer o önünü kapatmazsan biraz sonra burada büyük bir kavga çıkacak"
Söylediği şey karşısında hemen bardağı masaya bıraktım ve gömleğimin açılan düğmesini kapadım. Evet gömleğimin içine hiçbir şey giymemiştim ve saks mavisi sütyenim ordan bana merhaba diyordu,gerçekten utanmıştım.
"Göğüslerime mi bakıyordun" dedim gömleğimi iliklerken
"Karşı masadaki iki adamın neden sürekli sana baktığını çözmeye çalışırken iki minare gözüme takıldı"
Önce dediğini anlamamıştım ama anlayınca gözlerimi kocaman açtım
"Pisliğin tekisin"
"Yalan mı ama" deyip keyifli bir şekilde sigarasını yaktı
"Çok sık içmiyor musun"
"Sen de içmek ister misin"
"Hayır sağol" deyip önüme döndüm,aslında içerdim ama şu an canım istememişti,bu mekanda yeterince sigara içmiş kadar olmuşumdur zaten.
"Birincisi bana yapılan hatayı asla affetmem"
Sigarasını üfleyerek söylediği cümleyi kafamda tarttım,durduk yere neden söylemişti ki bunu ? Kendini tanıtmaktan kastı bu muydu
"İkincisi istediğim şeyi alırım benim olan benimdir ve ona benden başkası sahip olamaz"
Durdu ve "yani sen gibi" dedi
"Ben mi"
Soruma cevap vermedi
"Ve üçüncüsü de.."
"Gerçekten böyle boş boş konuşmak için mi beni çağırdın Egemen ben gidiyorum" deyip kalkacakken beni bileğimden tutup çekerek hafifçe yatar bir pozisyona girmemi sağladı,daha sonra bana dönüp hafifçe yakınlaştı
"Ben ağırdan alıyım diyordum ama fazla hızlı çıktın"
"Egemen napıyorsun" dediğimde biraz daha üzerime eğildi.
Az önceki çocuğa nolmuştu? Böyle bir şey söyleyerek içindeki karanlık tarafı falan mı ortaya çıkardım acaba?
"Noldu korktun mu"
İki elimle göğsünden tuttum ve bana yaklaşmasını engellemeye çalıştım
"Hayır neden korkayım sadece sebepsiz yere neden böyle bir şey yaptığını merak ediyorum"
Bana biraz daha eğildiğinde neredeyse dudaklarımız birbirine değecekti,gözleri dudağıma kaydı ve tam öpüceğini düşünürken dudakları dudağımın kenarına hafifçe sürtüp yanağımda gezindi. Daha sonra kulağımda bir ses hissettim
"Ve üçüncüsü de zayıf insanların karşımda acı çekmesi en büyük hobilerim arasında"
Deyip öylece kaldı. Bu şimdi ne alaka diye düşünürken masanın başında
"Eren!" Diye duyduğum bir bağırmayla hemen Egemen'i ittirdim.
Karşımda duran cüsseye baktığımda kalbim küt küt atmaya başladı çünkü karşımda burnundan soluyan , kafasını yarsanız 3 başlı ejderha çıkarabilecek kapasitede Aras duruyordu,onun burada ne işi vardı?
"Sen burada ne halt yediğini sanıyorsun" diye bağırmaya devam ettiğinde tüm kafalar bize dönmeye başlamıştı.
Tam cevap vericekken Egemen'in söylediği şey ile donup kaldım
"Sevgilimle en romatik anımı böldün mutlu musun"
Nee! Sevgili mi ? Ne saçmalıyordu bu çocuk,Aras sinirlenmiş olacakki boynundaki damarları ve sıktığı yumruğunu net bir şekilde görebiliyordum.
"Eren bu doğru mu"
Diye sordu Aras, bu sefer daha sakindi ve yüzünde hayal kırıklığı bulunduran bir ifade vardı
Tam inkar edip kalkmaya hazırlanacakken Aras'ın telefonu çaldı ve önemli biri olacakki hemen açtı ve biraz ilerledi
Hemen Egemen'e döndüm
"Sen manyak mısın ne yapmaya çalışıyorsun"
"Aras'a sevgili olduğumuzu söyle"
"Asla"
"O zaman şöyle söyleyeyim eğer Aras'a sevgili olduğumuzu söylemezsen o biricik arkadaşının evinin önünde bekleyen arkadaşıma bir mesajımla arkadaşına veda edersin" deyip telefonu salladı
Gözümden bir damla yaş aktı
"Böyle bir şey yapmış olamazsın"
Bana biraz yaklaştı
"Emin misin Eren,o zaman Aras'a sevgili olmadığımızı söyle"
"Yeşim'in evinin önünde biri olsaydı Yeşim fark ederdi ve hemen beni arardı"
"Biz profesyoneliz güzelim" deyip sırıttı
"Senden gerçekten iğreniyorum,sırf Arasla halledemediğin bir problem yüzünden bana yaptığın şeylere bak"
"Prensesler her zaman mutlu olmaz burası gerçek dünya"
Cümlesini bitirdikten sonra Aras yanımıza döndü , sakinleşmişe benziyordu
Elini bana doğru uzattı
"Bak eğer benimle birlikte buradan çıkarsan bunların hiç biri yaşanmamış gibi yapacağım ve sen ne dersen sana inanacağım,o manzarayı da görmemiş gibi yapacağım,sadece bir şansın var Eren ,geliyor musun?"