tip of my tongue, taekook

By aldthetic

23.1K 2.8K 2.4K

jeongguk'un kırmızı ipleri. fantastik, fluff!! 💌🧶 | 27622 - 25823 More

0 - prologue
I - iğneler ve ip yumakları
II - yıldızlı gece kasabası
IV - gece yarısı kaçamağı
V - pembe mektuplar
VI - aşıklar hattı
VII - kasaba turu
VIII - balkabağı toplantıları
IX - saman balyaları
X - uçan süpürgeler
XI - eskimiş şekerler
XII - bir kavanoz çürük mantar
XIII - başka bir ilk
XIV - zarın otuz iki tarafı
XV - çıkmaz ayın çarşambası
XVI - sonsuzluk ve ötesine (final)

III - mezarlık bekçisi

1.5K 267 203
By aldthetic


[ ✩‧₊˚ 🪦 *・ ]

jeongguk ve hoseok, mezarlığa giden orman yolunda yürüyorlardı. aslında, hoseok yürümüyordu. arkadaşının mor saçları arasında oturuyordu. uyuyor bile olabilirdi, yürümeye başladıkları andan beri oradaydı.

diğer kanatlılar ve melezler gibi, periler de istedikleri zaman dönüşebiliyordu. ve hoseok kesinlikle küçük bir periyken daha iyiydi. daha az konuşuyordu, bazen ne dediği fızıltı halinde çıkıyordu. hoseok'un neden bu küçük hâli tercih ettiğini bilmiyordu, evi bile diğer küçük perilerin evleri gibi bir ağaç kovuğundaydı.

yıldızlı gece kasabası ne kadar şirin ve temiz bir yer olsada hâlâ eski kafalı peri avcıları vardı. bu avcılar, sadece peri avlamıyordu. denizde yaşayan melezlerin pulları, hitodama yani insan ruhları ve yılan melezlerinin zehir barındıran dişleri. ölümsüzlük iksiri gibi bir şey için bunları topluyorlardı. bir drude yani rüya cadısı bulup düşlerine girmelerine izin veriyorlar, rüyalarındaki kendilerine bu karışımı içirtiyorlardı. aslına bakarsak, onlar zaten ölümsüzlerdi. ölüp ruhları bedenlerinden ayrılmıyordu ki. tamam, hayalet olmak normal olmayabilirdi ama devam ediyorlardı işte. bu zihniyettekilerin birkaç asırdır hayatta olduğuna emindi, üstüne bir de daha fazla yaşamak istiyorlardı.

birkaç yaz önce bir avcı hoseok'un evini mahvetmişti. hoseok o zamandan beri hep diken üstündeydi ama yeni evi hamdyradlar ile dolu bir ormandaydı. hamdyrad, ağaçlar ile doğup ağaçlar ile ölen ağaçlarından ayrılamayan perilere verilen isimdi. hoseok onlar için çok üzülüyor, hepsi ile konuşmaya çalışıyordu.

hoseok, yeni evine bayılıyordu. tek sorunu birkaç sapık elf ve cüceydi sadece. hatta cüceler artık sorun bile sayılmazdı, seokjin onları güzelce azarlamıştı çünkü. seokjin'i tanrı sanıyorlar, her dediğini yerine getiriyorlardı. seokjin de tanrıları gibi davranmaya devam ediyordu.

jeongguk durmadan kanatlarının titrediğini fark ettiği perinin uyuduğunu anlamış, peri tozu kaplı ve parlayan kafası ile aydınlanan yolda sessizce yürümeye devam ediyordu. mezarlığa az kalmış gibi görünüyordu, etraftaki hayalet sayısı artmıştı.

jeongguk birkaç adım daha attığında, etraftaki ateşböceği sayısının da arttığını fark etti. yaşadıkları kasabaki ateşböcekleri ateş niyetine kullanılıyordu. bazen yoongi'nin karışımları için ateşböcekleri toplardı ama bu ormana daha önce gelmemişti. artık gelecek gibi duruyordu, ruh eşi buradaydı sonuçta.

siyah gri tonlarında bir ev gördüğünde başarma hissi ile gülümsemiş, adımlarını hızlandırıp koşmaya başlamıştı.

saçlarından savrulan hoseok ise jeongguk'a küfürlerini savurmaya başlamıştı, jeongguk'un onu sadece bir fızıltı olarak duyduğundan bir haberdi tabii.

jeongguk neşe, heyecan ve biraz da merak duygusu ile dolup taşmış bir şekilde koşarken duyduğu hırlama sesiyle durmak zorunda kalmıştı. sadece sıradan bir köpek göreceği umudu ile birkaç adım atmış, gördüğü kerberos ile yerine çivilenmişti. kerberos, üç başlı büyük bir köpekti. jeongguk bir kurt olsa bile onlardan korkuyordu. hatta çoğu köpekten korkuyordu. onu ısırmayacakları nereden bilebilirdi, bu yaşından sonra kuduz olmak istemiyordu.

arkasından yarım yamalak bir şekilde uçan hoseok sırtına çarptığı için sendelemiş önündeki çalılıktan bir hışırtı çıkmasına neden olmuştu. ah, harika kerberos onları artık görüyordu.

"aferin gerizekalı.." dedi jeongguk kendini tutamadan.

"isteyerek yapmadım ki! birden uykudan uyanınca- jeongguk.. bu şey bize doğru geliyor yalnız."

jeongguk köpeğin seslice hırlayarak kendilerine doğru geldiğini gördüğünde arkasına dahi bakmadan geri koşmaya başlamıştı. aklına gelen fikir ile belirli yoldan ayrılmış ağaçların arasına doğru girmişti. mezarlığın etrafından dolanacak, eve öyle girecekti. hoseok'ta arkasından tekrar küçülüp, uçmaya başladı. "biraz yavaş lütfen!" diye bağırdı arkadaşına. hoseok, bir köpek tarafından yutularak ölmek istemiyordu. ölmek için gerçekten çok genç ve güzeldi.

jeongguk mezarlığın üç bir yanını koşarak demirleri tırmanmaya başlamıştı. etraftaki hayaletler bir film ya da dizi izler gibi onları izliyorlardı. siyah, gri ve yer yer kahverengini üzerinde taşıyan evin kapısının önüne geldiğinde hızlı hızlı soluklanırken bir yandan da zile basıyordu. kırklarında gibi görünen, renkli bir hırka giymiş adam kapıyı açtığında son kez soluklandı.

"ben kim taehyung için gelmiştim, öyle biri varsa tabii.." son söylediğini kendinin bile duyduğu söylenemezdi. o konuşurken saçlarını salaş bir şekilde toplamış, üstünde mutfak önlüğü ve sağ elinde tahta kaşık taşıyan bir kadın da adamın yanında belirmişti.

"taehyung için? minik taehyung'umuzun arkadaşı mı varmış? içeri geç lütfen genç adam!" kadın şaşkın bir ton ile konuşurken çoktan jeongguk'u kolunun altına almıştı bile. minik taehyung'umuz?

kadın jeongguk'u mutfağa yönlendirmiş, bir sandalye çekip oturmasını beklemişti. jeongguk tedirgin bir şekilde oturuyor soluk tenli kadını izliyordu. vampir olduğunu düşündüğü kadın, önlüğünü çıkarıp bir tabak ile yanına gelmişti.

"elmalı turta, sever misin? taehyung'un annesiyim, arkadaşı olduğuna göre bahsetmiştir zaten. senin geleceğini söylememişti bize. gerçi, arkadaşı olduğunu bile söylemedi deli çocuk.." sonlara doğru kısılan sesi ile konuşan kadına gülümseyip biraz elmalı turtadan yedi.

"bayan kim, ben en iyisi taehyung'u fazla bekletmeyeyim." diyerek ayağa kalkıp nerede olduğunu bile bilmediği odayı nasıl bulacağını düşünmeye başladı.

"odası üst katta, soldaki sonuncu oda tatlım. size iyi eğlenceler." diyerek onu odaları karıştırmaktan kurtarmıştı bayan kim.

oturma odasında bir yarış programı izleyen bay kim onu umursamamış, lafa tutmamıştı. hızlıca merdivenleri çıkıp sol tarafa döndü. son odanın kapısının açık olduğu görünce sessiz adımlar ile odaya yaklaşıyor, içeriyi dinlemeye çalışıyordu.

açık kapıdan gördüğü görüntü ve sesler ile öylece içeriyi izlemeye başladı. her şeyden habersiz ruh eşi, ona bir şeyler anlatmaya çalışan periyi bir yastık ile kovalıyordu. bu görüntü, hoseok'u keşke yanımda getirmeseydim diye söylenmesine neden oldu.

"çık artık odamdan lanet peri!" bağıran taehyung ile gülmeden edemedi. sesi güzeldi, sesi gerçekten çok güzeldi.

"beni rahat bırakırsan çıkarım belki aptal! aynı jeongguk gibisin, şuna bak." sesini duyurmak için ne kadar bağırdığını tahmin bile edemiyordu jeongguk.

"başkalarının bu toz için neler yaptığını duymadın mı hiç sen? bir de kovuyor beni, hah!"

"ne yapayım tozunu ben! defol artık odamdan!" simsiyah kanatlarını yeni fark ediyordu jeongguk, kocaman kanatları fark etmemek için kör olmak gerekirdi aslında.

hoseok, sonunda bir yastık darbesi yediğinde savrularak yatağa düşmüştü. "bunu sen istedin küçük peri, özür falan dilemiyorum." omuzlarını silkerken söylendi taehyung. bunu daha önce gguk'ta hoseok'a yapmıştı, bir şey olmadığına emindi.

oda da yankılanan taylor'ın sesi ile jeongguk kendini tutamamıştı.

"taylor mı dinliyorsun?" dedi heyecanlı çıkmasına engel olamadığı sesi ile.

"elbette. yoksa sende- tanrım! sizde kimsiniz ve neden odama izinsiz giriyorsunuz?" taehyung'un sinirli sesi ile gergince gülümsedi jeongguk.

"ruh eşin?" dedi, jeongguk serçe parmağını göstermeden önce.

jeongguk'taki ip parçası ile şaşkınca kendi serçe parmağına bakmış, ipin parmağından yavaşça kayıp gidişini izlemişti.

geçen birkaç dakikadan sonra jeongguk'un içine numarasından yoongi'nin dükkanın adresine kadar yazdığı not kağıdını, taehyung'un ellerinin arasına bırakması ve taehyung onları evden kovana kadar gergince gülümsemeyi sürdürmesi ile geçmişti.

kovulduktan hemen sonra hoseok yeni yeni ayılıyorken, jeongguk hoseok'un omuzlarına çıkmıştı. onu, taehyung'un camının önüne kadar uçurmasını rica etmişti. hoseok daha bilinci tam yerine gelmemişken omuzlarına çıkan arkadaşı ile havalanmış camın önüne kadar uçmuştu.

taehyung adını bilmediği ruh eşini, az önce yastıkla bayılttığı perinin üzerinde görünce kahkaha atmadan edememişti.

"sevgili ruh eşim! lütfen en yakın zamanda benimle bir iletişime geçin, lütfen!" sesini duyurmak için olabildiğince bağırmaya çalıştı jeongguk.

"ve lütfen şu köpeğimsi yaratığı doyurun, teşekkürler ve iyi akşamlar!" diye ekledi hoseok ve ölümcül bir darbe almadan uçmaya devam etti.

taehyung ise hâlâ ikiliye gülüyordu.
_____

bu bolume bir suru oy yorum istiyorum☹️ lutfen☹️

cok bastan savma oldu kusuruma bakmayin😖 en yakin zamanda duzeltmeye calisacagim

bu da pl!! linki biyografima ekledim

1722 - by ald!!

Continue Reading

You'll Also Like

221K 9.1K 38
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
17.2K 2.5K 35
"O kendinden kaçmak için koşardı hep, ben ise nefesim kesilene kadar ona koşardım."
16.6K 1.3K 16
sever misin cidden beni?
29.5K 3.6K 18
Tüm siteyi müzik çalışmaları ile inleten Jeon Jungkook site yöneticisi Kim Taehyung'dan uyarılar alıyordu. Fakat sorun şuydu ki Jeon Jungkook uyarıla...