𝘾𝙝𝙚𝙚𝙧𝙨 » 𝘴𝘶𝘱𝘦𝘳𝘩𝘦...

By scripturienttt

18K 1K 421

Buzlu bir kadeh gibi, More

minus
Peter Parker
Sam Wilson
Bucky Barnes × Sam Wilson
Bucky Barnes × Wanda Maximoff
Thor Odinson × Natasha Romanoff
Tony Stark × Pepper Potts
Bucky Barnes × Natasha Romanoff
Bucky Barnes × Natasha Romanoff - A man she doesn't remember Part I
Loki Laufeyson
Bucky Barnes × Natasha Romanoff - A man she doesn't remember Part II
Peter Parker × Avenger!Okuyucu - Battlefield
Steve Rogers × Okuyucu - Neighbor Part I
Profesör!Tony Stark × Öğrenci!Okuyucu - Professor
Chris Hemsworth × Okuyucu
Thor Odinson & Wanda Maximofff × Okuyucu - Sweet Dreams
Thor Odinson × Okuyucu - Just Friends Part I
Peter Parker × Michelle
Tony Stark × Okuyucu
Bucky Barnes × Okuyucu
Sam Wilson & Bucky Barnes
Loki Laufeyson × Okuyucu - A different version of Toy Story
Doctor Strange × Avenger!Okuyucu - Superhero Drama Part I
Doctor Strange × Kaotik!Okuyucu - "Let's start from the beginning."
Steve Rogers × Okuyucu - Neighbor Part II
Doctor Strange × Avenger!Okuyucu - Superhero Drama Part II
Werewolf!Hela Odinsdottir × Okuyucu - Irony
🔥 Steve Rogers × Okuyucu - Neighbor Part III
Loki Laufeyson × Okuyucu - Damon Part I
🔥 Vampir!Stephen Strange × Avenger!Okuyucu - Weak Point Part II
CEO!Tony Stark × Okuyucu - Merchant of Death Part I
Bruce Wayne × Clark Kent × Okuyucu - New Year Murder
Thor Odisnon × Okuyucu - Just Friends Part II
Bucky Barnes × Okuyucu - Roomies Part I
🔥Adam Driver × Oyuncu!Okuyucu - Revenge Part I
CEO!Tony Stark × Okuyucu - Merchant of Death Part II
🔥 Dark!Steve Rogers × Eski!Kış Askeri!Okuyucu - Mission Report Part I

🔥 Vampir!Stephen Strange × Avenger!Okuyucu - Weak Point Part I

323 14 23
By scripturienttt

Özet: Tony, seni neyin öldürdüğüne kafayı takmış durumdadır ve Wanda ortalığı biraz karıştırır.
Uyarı: Angst, smut(gibi?), dark!stephen strange
Kelime Sayısı: 1380
İstek üzerine mi?: Hayır

Not: Siz de bu smutlar yüzünden benim fantezilerimi öğreniyorsunuz da neyse kdkdkddkkd
-Bunu Neighbor Part 3' ten bile daha çok sevdim devamı gelir 🔥🔥🔥


İntikamcılar Kulesi' nde, bütün kahramanların geldiği nadir partilerden biri veriliyordu. Herkesin ajandası yoğun olduğundan uygun bir zaman dilimi yaratmak çok zordu ve fırsat bulunduğunda kimse bunu kaçırmazdı.

Tek bir kişi dışında.

Stephen Strange.

Acil durumlarda bile tozlu mabedinden ayrılıp Kule' ye zar zor gelirdi ve on dakika bile durmazdı.

Bu yüzden, Stephen' ın partiye giriş yaptığını gördüğünde kendini etrafındaki muhabbetten soyutlayarak şaşkınlıkla onu izlemeye başladın. Siyah takım elbisesi, yanlara doğru taranmış gri/siyah saçları ve kendinden emin, ağır duruşuyla etkileyici görünüyordu. Bir yanın onun bu görünüşüyle kıpır kıpır olsa da bir yanın üzülmeden edemedi. Doktor Strange ile yıldızınız bir türlü barışmamıştı. Ama yine de zihninin azımsanmayacak bir kısmı onunla ilgili erotik düşlerle doluydu ki bu ne kadar engellemeye çalışsan da başaramadığın bir şeydi.

Stephen sana bakmadan Steve ve Bucky' nin olduğu tarafa ilerledi. Hiç gelip selam verme nezaketinde bulunacak mıydı acaba? Sanmıyordun.

Saatler akıp geçtiğinde bile senin bulunduğun gruplara girmemek gibi bir tutum izliyordu. En az on metre ötende duruyor, onun ortamına yaklaştığını gördüğünde derhal başka bir köşeye kayboluyordu. Moral bozucuydu. Hiçbir zaman nedenini tam anlamıyla anlamamıştın. Hafızanda büyük bir boşlukla, uzaydan bir gök taşı gibi düştüğünden beri İntikamcılarla birlikteydin ve senin ailen gibi olmuşlardı. Fakat Stephen o günden beri mesafesini koruyordu.

Ne kadar aksini yapmaya çalışsan da gözlerin bir şekilde Stephen' ın olduğu noktaya kaydı. Tony ile bir şeyler konuşuyor, parmaklarıyla koltukta ritim tutuyordu ama odaklanmış sayılmazdı.

Bu takım elbisesinin içinde gerçekten de seksi görünüyordu. Zihninin hızlı bir senaryo kurup başrolüne seni ve Stephen' ı yerleştirmesi uzun sürmedi. Sen aklından bu edepsiz fantezileri geçirirken Stephen kravatını gevşetip derin bir nefes aldı ve gömleğinin iki düğmesini açtı. Bu görüntüyle omurgandan yukarı bir zevk dalgası yükseldi.

Ama vampir büyücü bir anda ayaklandı ve balkona doğru ilerledi. Tıpkı senin gibi Tony de onun arkasından kafa karışıklığıyla baktı ama sadece bir saniye sonra Tony, yüzünde düşünceli bir ifadeyle, işaret parmağını sana doğrulttu. "Seni ne öldürür?"

İlgisinin bir anda sana kaymasıyla dikkatini tam anlamıyla toplayamadın. Neden şimdi bunu soruyordu?

"Tanrım, yine başlama," diye yakındı Sam. Tony senin bir zayıflığını bulmaya kendini öyle adamıştı ki bu bir noktada sinir bozucu olmaya başlamıştı.

"Her şeyi denedik de," diye açıkladı Rhodey' ye dönerek.

"Denediniz mi?"

"Biz değil. Tony." diye düzeltti Natasha. Evet, Tony sana zarar verebilecek her şeyi denemişti. Vibranyum, Thor' un yeni baltası ve hatta Sonsuzluk Taşları' nı bile. Bilmemek onu deli ediyordu.

"Her şeyi değil." Wanda bir fikrim var ses tonuyla konuştuğunda herkes ona döndü. "Vampir ısırığını hiç denemedik."

Ne?

"Hayır." Stephen' ın salonun girişinden gelen sesini duyduğunda ona baktın. Sinirli görünüyordu. Bütün konuşmayı balkondan dinlemiş olmalıydı.

"Strange, Rose' u ısır." Tony' nin gözleri bu fikirle ışıldıyordu.

"Tony, saçmalama." Steve araya girdi. "Kimse kimseyi ısırmayacak."

"Eğer işe yararsa diye bir panzehir hazırlayabiliriz," Bruce' a döndü. "Değil mi, dostum?"

Bruce usanmış bir tavırla burun kemerini sıkarken, sen de, "Bana duyduğun sevgi gözlerimi yaşarttı, Stark." diye dalga geçtin.

"Panzehir bir saatten uzun sürmez."

"Tony, bunun seni delirttiğini biliyorum ama kendine, benim hayatımın söz konusu olmadığı başka bir problem bulabilir misin?"

"Hayır. Şimdi Rose' u ısır." dedi Stephen' a emrederek.

"Bir saat içinde ölmeyeceğim ne malum?" diye sordun. Tony sana, Komik olma, dercesine baktı.

"Bunu yapmayacağım. Çok tehlikeli." Stephen sözlerinin üstüne basarak söyledi. "Tartışmayı kesebilirsiniz."

Pff. "Beni öldürmeyeceksin, Strange." Endişelendiği bu muydu yani?

"Ben kendimi durdurabilirim." dedi. Gece boyunca gözleri ilk defa sana dönmüştü. "Ama seni durduramayabilirim."

Natasha, "Ne demek istiyorsun?" diye sorsa da sen Stephen' ın ne demek istediğini çok iyi anlamıştın ama kendi açıklamasını yapmasını bekledin.

"Vampir ısırığı... insanlarda uyuşturucu etkisi yapabiliyor."

İntikamcılardan, Hadi amaa, sesleri yükseldi.

Efsanelerde vampir zehrine bağımlı insanlardan bahsediliyordu. Onları sarhoş ediyor, ısırığın etkisi boyunca, adeta zevkin doruklarına çıkarıyordu. Bu bilgiyi öğrendikten sonra Stephen' a bakış açın değişmişti ve dişlerinin sana nasıl hissettireceğini hayal ederken bunun seni tahrik etmediğini söyleyemezdin. "Ben insan değilim." diye belirttin onu teşvik etmek istercesine.

"Hayır." dedi tekrar. Ses tonu sohbete son noktayı koymuştu.

***

Parti, Thor uzaylı içkisinden çıkarıp herkesi zil zurna sarhoş edene kadar bir süre monoton bir şekilde ilerledi. Kendini ne kadar onların eğlencesine dahil etmeye çalışsan da bünyen sarhoş olmana izin vermediğinden, tüm bu kahkahalar, oradan oraya uçan eşyalar senin için yorucu olmaya başlamıştı.

Asansöre doğru yürürken, Steve' in kalkanını kızak gibi kullanan ve son hızla sana yaklaşan Clint ve Nat' in üstünden atlayıp Wanda' nın büyülediği bir bardağa çarpmamak için başını eğmek zorunda kaldın.

Senin için bu partiye veda etme zamanı gelmişti. Asansöre bindin, zemin kata bastın ve kapılar kapanmak üzereyken içeri esen serin rüzgarla başını kaldırıp baktığında Stephen' ı yanında gördün. Ama o sana bakmıyordu. Pekala?

Yine de bu, senin ona bakmana engel değildi tabii ki. Gömleğinin düğmeleri yarıya kadar açılmıştı ve kravatını elinde tutuyordu. Sarhoş görünmüyordu çünkü zaten istese de olamazdı. Onun bünyesi de tıpkı seninki gibi alkolü hızla dışarı atıyordu.

"Gözlerini dikiyorsun." dedi.

"Benimle göz göze bile mi gelemiyorsun?" Alayla güldün. Benden bu kadar mı nefret ediyor?

Stephen yüzünde kararlı ama usanmış bir ifadeyle sana döndü. Bir adım atıp, aranızdaki mesafeyi kapadı ve sana doğru eğilirken gözlerini gözlerine dikti. Yakınlığından etkilenmemeye çalıştın fakat burnuna dolan bergamotla karışık misk kokusu seni ona daha fazla itiyordu.

Dişlerini sıktı. "İşleri kolaylaştırmıyorsun."

Yüzüne çarpan sıcak nefesiyle yutkundun. Kalbin olduğundan da hızlı atmaya başlamıştı.

Stephen başını hafifçe yere eğdi. "Kokunu alabiliyorum, Rose." Sakindi ama daha fazlası varmış gibi bakıyordu. "Beni istediğini bilirken senden uzak kalmak benim için ne kadar zor, biliyor musun?"

Ne? Onu arzuladığını biliyor muydu?

Siktir...

Lanet olası vampir duyuları. Bunu daha önce söyleyemez miydi?

Hoş, bu yine de hiçbir şeyi değiştirmezdi.

Stephen geri çekilecek gibi olduğunda onu bileğinden yakaladın. "Kalma o zaman."

"Rose," dedi uyarıcı bir tonda. Ama geri de çekilmiyordu.

"Neden benden uzak duruyorsun?"

Stephen söyleyip söylememek arasında kaldı. "Sen çok..." parmakları, boynunda atan damarın üstünde nazikçe gezindi. "Tatlı kokuyorsun." dedikten sonra ne yaptığını fark eder gibi, bir saniyeliğine gözlerini yumdu. Tekrar gözlerini açtığında gözlerinin içini siyah bir tabaka kaplamıştı. Doktor Strange' in daha önce kendinden geçtiğini görmemiştin. Fakat şimdi düşününce, asansörde olduğunuz süre boyunca Stephen' ın göğsünün hareket ettiğini de hiç görmemiştin. Senin kokunu almamak için nefesini tutuyordu. Kalbin bunun heyecanıyla attı ve etkilenmekten kendini alamadın. Ona ihtiyacın olduğu kadar onun da sana ihtiyacı vardı ve durumun tehlikeli oluşunda sana çekici gelen bir taraf vardı.

Ona bir adım daha yaklaştın. "İstersen tadıma bakabilirsin." Elini kaldırdın ve baş parmağını Stephen' ın ince dudaklarında gezdirdin. Dokunuşunla bir saniyeliğine gözlerini kapadı. Dişlerinin sivrileşmeye başladığını ve buna karşı koymaya çalıştığını hissedebiliyordun. Ama ona bu kadar yaklaşmışken bırakma niyetinde değildin. "Bana zarar veremezsin, bunu biliyorsun."

Başını olumsuz anlamda salladı. "Zehrin seni etkilemeyeceğini mi düşünüyorsun?"

Doğrusu bunu bilmiyordun fakat Stephen' ın şimdi vazgeçmesine izin veremezdin. "Bunu öğrenmenin tek bir yolu var."

Stephen yutkundu. Yavaşça boynuna eğilirken ne kadar zorlandığını ve aslında bunu yapmak istemediğini görebiliyordun; onu kışkırttığın için bir parça suçluluk duysan da durdurmadın da.

Stephen' ın dişlerini boynuna geçirmesiyle nefesin kesildi. Kanın kulaklarında uğuldadı ve damarlarına yayılan zehrin tatlı etkisiyle inleyerek ona tutundun. Bu kadar hızlı etki edeceğini düşünmemiştin; bütün vücuduna bir dinginlik yayıldı ve gözlerin kendiliğinden arkaya doğru kaydı.

Zehrin yoğunluğu arttıkça gerçeklik algını yitiriyordun. Neredeydin, kiminleydin, adın neydi? Bu soruların hiçbirine yanıt bulamadan bir süre gökyüzünde uçtun. Sanki Dünya' ya düştüğün ilk günkü gibiydin. Stephen bunu fark edip hafifçe geri çekilse de kendisine engel olamayarak dişlerini tekrar boynuna geçirdi. Dünyan ekseninde kaydı ve vücudunun kontrolünü kaybeder gibi olduğunda Stephen seni belinden yakaladı. Bu, damardan alınmış eroinden bile daha etkiliydi.

Boynundaki eliyle başını sabitlerken belindeki eli kaçmana fırsat vermeyerek kendine bastırıyordu. Pantolonundaki sertliği hissettiğinde bir bacağını onun etrafına dolayıp kalçalarını ona doğru kaldırdın. Stephen belindeki elini indirip boylu boyunca bacağında gezdirdi ve seni duvarla arasında sıkıştırdı.

Boğazından derin bir inleme döküldü. Bayılmak üzere olduğunu hissedebiliyordun; bütün hücrelerin yoğun bir zevk dalgasıyla saldırıya uğramıştı ve patlamak üzereydin.

Stephen' ın seni duvara iterek geri çekilmesinden birkaç saniye sonra asansörün kapıları kayarak açıldı. Düşmemen için kollarından tutmaya devam ediyordu ama içinden, öne eğilmek, avuçlarını dizlerine yaslayıp soluklanmak ve hatta biraz yere uzanmak geçiyordu. Bunun yerine başını duvara yaslayıp derin nefesler aldın.

Stephen ayakta durabildiğine emin olduktan sonra kollarını indirdi. O da çok farklı görünmüyordu. Nefes nefese kalmış, yanakları kızarmış ve yüzüne daha önce görmediğin bir vahşilik oturmuştu. Gözleri hala simsiyahtı.

"Bu bir daha olmayacak." dedi emredercesine. Doğrusu sana mı yoksa kendisine mi kızıyordu emin değildin. Muhtemelen ikisi birdendi.

Daha fazlasını istesen de Stephen' a bu zayıflığını belli edemezdin. "Zaten o kadar da keyifli değildi." dediğinde sana şaşkınlıkla baktı ama konuşmasına izin vermeden, "İyi geceler, Strange." diyerek, onu asansörde aklı karışmış bir halde bırakıp şehrin karanlığına karıştın.

-

Bu bir katilin teni, Bella

Strange sen bu bir daha olmayacak dedin ama ben Part 2 yi çoktan kurguladım geçmiş olsun

Continue Reading

You'll Also Like

25K 2.7K 14
ve zamanı gelince herkes çabasından vazgeçer.
12.6M 604K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
67.8K 5.6K 23
nasıl olsa görmez diye düşünen yağmur çözer, barış alper yılmaz'ın mesaj kutusunu not defteri olarak kullanmaya başlar. - hayat beni tekrardan 13 yaş...
16.1K 2.4K 17
birlikte çok iyi olabilirdik.