to begin again | taekook

By purplesdarlingg

330K 33.4K 20.3K

Kim Taehyung ebeveynlerinin gölgesinde yaşayan silik bir omegadır ve bir gün alfa Jeon Jeongguk'la arasındaki... More

to 'begin' again
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
21

20

7.3K 797 174
By purplesdarlingg

<33333 (yorum ltfnnn -hayirsiz sila)

Gözlerimi kapattığım her an göz kapaklarımın bir sinema perdesine dönüşmesini sağlayan, odamdaki raflara dizilmiş düzinelerce kitap mıydı? Uzın yolculuklarda arabamızın içerisindeki tüm sohbetlere kulak tıkayıp camdan dışarıyı izlerken zihnimde yarattığım imgelerin kaynağı annemin anlattığı masallar mıydı yoksa? Yıldızları sadece benim görebildiğim çizgilerle birleştirerek oluşturduğum kahramanların oldukça renkli hikayelerini, öğretmenlerimin yaptırdığı birkaç etkinliğe mi borçluydum?

Tüm bu sorulara cevabım evet olabilirdi, birkaç sene öncesine kadar. "Evet, çocuklar hayal güçlerinin gelişmesi için bu tarz desteklere ihtiyaç duyarlar ve ebeveynler bu konuda sorumluluk almalıdırlar." derdim muhtemelen. Sonra birçok çocukla tanıştım ve fark ettim ki hayal etmek birine,özellikle bir çocuğa, sonradan kazandırılacak bir yeti değil. İçgüdü, yaratılıştan gelen bir düşünme refleksi, karşıkonulamaz bir istek... Bir sürü şekilde niteleyebileceğim bu eylemi hayatımızın hiçbir kısmında arka plana atamayacağımızı ise geç fark ettim.

Araba camının soğuk dokusunu alnımın kenarında hissederken gri asfaltın yüzeyinde Kibritçi Kız'ı evimize aldığım görüntüler canlanırdı bazen. O korkunç gecede soğuktan ölmezdi, evlerinin camından imrenerek baktığı gibi bir ailesi olurdu benim düşlerimde.

Yıldızlar birleşerek Peter Pan ve Tinkerbell'i bana getirirlerdi, onlarla gece boyu eğlendikten sonra Neverland'e giderdik. Beraber bir takım olur, yeryüzündeki tüm çocukları mutlu ederdik. Bazen Robin Hood'un sağ kolu olma görevini üstlenirdim, bazen Robinson Cruose'un Cuma'sının yerine geçip adadan ayrılma planları yapardım, bazen de Tom Sawyer'a  teyzesini daha fazla sinirlendirmemesi için öğütler verirdim.

Büyüdüm, büyüdükçe roman kahramanlarıyla süslü hayal saatleri içimdeki boşlukları doldurmaya yönelik geçici avuntularla doldu. Çok eksik hissettiğim zamanlarda şefkatli bir baba figürü hayal ederdim ya da annemi kaybettiğim sıralarda onun kokusuyla dolu destekleyici bir sarılma düşlerdim.

Daha da büyüdüm. Kimi zaman Raskolnikov oldum; kimi zaman Jean Valjean, Jane Eyre, Pip... Okudum, keşfettiğim her karakter benim için yeni bir ufuk, yeni bir dünya ve yeni bir rüyaydı ama gün sonunda en çok tatmin olduğum düşlerim yıllarca eksikliğini hissettiğim her yanımın aslında tam olduğunu düşündüklerimdi. Her insanın yokluğuyla sızlandığı unsurlar vardı ve herkes 'olsaydı ne olurdu?' sorusuyla kurduğu birçok düşe sahipti.

Hayatımdaki birçok rol hakkında hayallerim olduğu gibi alfam hakkımda da düşler kurardım. Güzel baksın isterdim mesela, bana öyle bir baksın ki sevgisi ve aşkı içimi yaksın. Kokusu beni mest etsin isterdim; vücudu benim için her daim sıcak, kolları bana sarılmak içim her daim açık olsun. Ona sarıldığımda en çok güven hissedeyim, sonra kalbime sığmayan sevgim gözlerimi doldursun. Sonra kendime gülerdim, çok uçuyorsun Taehyung, derdim. Jeongguk'un varlığına, her zerresinin sıcaklığını doyasıya hissetmeme rağmen inanamamın nedeni de buydu aslında.

Jeon Jeongguk; gelişmesi uğruna okuduğum onlarca kitaba, dinlediğim onlarca masala, renklendirdiğim onlarca resme rağmen hayal gücümün birleştirmeyi başaramayacağı kadar mükemmeldi.

"Çok sıcak, dikkat et." Tabağımdaki mantarlı omleti yiyebileceğim parçalara ayırdıktan sonra önüme bıraktı. Ağzıma sıkıştırdığım kocaman salatalığı çiğnemeye çalışırken artık alışkanlık hâline getirdiği bu tarz hareketlerine şaşırmamam gerektiğini düşünüyordum. Jeongguk benimle her konuda ilgilenmeye bayılıyordu.

"Jeongguk, ben biraz heyecanlıyım galiba. Çünkü aynı evde yaşayacağız ya düğünden sonra, o yüzden işte. Sürekli yanında olacağım için benden bıkar mısın acaba? Ben sana yapışık gezmek istiyorum hep."  Çatalıma taktığım patatesi yemeye çalışırken heyecanla açtığım gözlerimle yüzünü süzdüm, sözlerimi kesinleştirmek istercesine kafamı salladığımda dudakları alayla kıvrıldı.

"Masada karşı karşıya bile oturamıyoruz Taehyung, ben sana bu kadar bağımlıyken aklından geçen ihtimaller beni şaşırtıyor." Kahvaltı etmek için göl kenarındaki sakin bir kafeye gelmiştik. Sandalyelerimiz arasında olmayan mesafeye bakarak kıkırdadım, yine iç içeydik. Bacaklarının üzerine attığım bacağımı sıkıca kavramıştı; bir kolu sürekli bana sarılıyor, eli saçlarımda ve yüzümde geziniyordu.

"Jeongguk, beni ne kadar seviyorsun mesela? Bu hayatta en çok beni mi seviyorsun? Çok mu aşıksın yoksa? Hayranım mısın alfa?" Domatesi çiğnerken ardı ardına sorduğum sorulara cevap bekliyordum, Jeongguk'un beni şımartmasına bayılıyordum çünkü.

Eli ani bir hareketle yanaklarımı sıkıştırdığında beklemediğim için irkilsem de yüzüme konan sesli ve sert öpücüklerle sakinleşerek kıkırdadım. "Bilerek mi yapıyorsun? Seni istediğim gibi yiyemeyeceğim ortamlarda kafamı attırma Taehyung." Pembe simli bir farla süslü gözlerimle ona nazlı bir bakış attım, sanırım hayatımda yaptığım en eğlenceli kahvaltıydı.

Onu sorularıma cevap vermesi için bir kez daha uyaracağım sırada siyah tişörtünün sıyrılarak açıkta bıraktığı tenine dokunan ojeli tırnaklar tüm odağımı dağıttı. Jeongguk'la keşfettiğim ve beni en çok şaşırtan yönlerimden biri de zaman zaman ne kadar kıskanç olabildiğimdi. Şimdi de alfamın çıplak tenine başka bir omeganın dokunuşuna şahit olmak çok zehirli ve sağlıksız bir duygunun kanıma karışmasını sağlıyordu. Kırmızı ojeyle boyanmış sivri tırnakları takip ederek yukarı çıkarttığım bakışlarım kızıl kızla göz göz gelmemizle daha da sertleşti. Jeongguk'u biraz daha kendime çekerek kızın elinin boşluğa düşmesini sağladım.

Jeongguk kaşlarını çatarak temasımızı asla bozmadan kafasını arkaya çevirdi. Kızın yüzündeki aşık bakışı yakaladığımda yutkundum, şu anki hislerim gerçekten kalbimi çok yoruyordu. "Merhaba Jeongguk. Ben Hyeri, tanımışsındır zaten. Beraber bir proje yapmıştık hani. Çakmağın var mı diye soracaktım da, bir de görmüşken selam vereyim dedim." Tamam, sorun yoktu değil mi? Arkadaşıydı, kızdan kötü bir enerji aldım diye onu yanında omegası olan bir alfaya saçma bir amaçla yaklaşacak biri olarak etiketleyemezdim. İfademi yumuşatmaya çalıştım ve bana da en azından ufak bir baş selamı vermesini bekledim ama tamamen Jeongguk'a odaklıydı ve beni görmezden geliyordu.

Jeongguk, bacağıma dolanmış elini daha da sıkılaştırıp parmaklarını yavaşça hareket ettirmeye başladı, kızla çok ilgilendiği söylenemezdi. Masadaki çakmağı ucundan tutarak kıza uzatırken yemeğe devam etmem için başıyla tabağımı işaret etti. "Merhaba, sende kalabilir çakmak." Hyeri gülümseyerek çakmağı aldıktan sonra Jeongguk'un eline ufak bir dokunuşla tırnaklarını sürttü.

Bir omega karşımda alfama kur yapıyordu, bunun ne kadar korkunç hissettirdiğini tecrübe etmeyi istemezdim. "Selam Hyeri, ben Taehyung. Jeongguk'un omegasıyım  ve eğer tırnakların alfamın üzerinde bir kez daha gezinirse bir dahakine taşırarak oje sürmek için bir yer bulamazsın." Jeongguk'un bakışlarını üzerimde hissediyordum ama şu an tüm odağım yüzü gittikçe bozulan kızıldaydı. Az önce varlığımı tamamen yok sayan kendisi değilmişçesine gözlerini yeşili koyulaşmış gözlerimden çekmiyordu.

"Yanlış anladın sanırım Taehyung, Jeongguk benim arkadaşım." Jeongguk'a kaçamak bakışlar atarak saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Her neyse, çakmak için teşekkürler." Masamızda kaçarcasına uzaklaştığında bir süre adımlarını izledim. Güzel bir kızdı, doğal kızıldı ve yüzünde minik çiller vardı. Neyse ki Jeongguk, bana olan hislerini ondan tek bir saniye bile şüphe etmeme olanak tanımayacak kadar net aktarıyordu bana.

"Beni kıskandığında sana öyle yükseliyorum ki." Bakışlarımı hâlâ yürüyen kızdan çekip oldukça yakınıma gelmiş yüze odakladım. Çok ciddiydi, gözlerini yüzümün her yerinde gezdiriyordu. Alnında atan damara şaşkınca bakarken birazcık utandım, çünkü aklından geçenleri gözlerinden sansürsüz bir şekilde okuyabiliyordum.

"Jeongguk, neden sana dokunuyor ki? Onu çok fazla tanımıyoruz bile. Hiçbir samimiyetinin olmadığı insanların sana temas etmesinden hoşlanmıyorum ben, çok mutsuz oldum bir anda." Elimi saçlarına daldırarak onları geriye doğru tararken çatılan kaşlarım ve düşmüş omuzlarımla şikayet ediyordum. Sanırım bu hayatta en sevdiğim olaylardan biri de memnuniyetsiz olduğum durumlar hakkında Jeongguk'a sızlanmaktı.

"Öyle mi? Ben de bana sadece sarışın bir çıtır dokunsun istiyorum ama biraz nazlanıyor." Belime sarılan kolu beni biraz daha kendine çektiğinde bitişik sandalyelerimizden dolayı neredeyse kucağına çıkarak yüzüne doğru yükseldim. Buklelerimin takıldığı kirpiklerimin altından ona küskün bir bakış attım, gözlerini kısarak yüzümü süzerken ifadesi hâlâ yumuşamamıştı.

Büyük elleri bacaklarımda daireler çizerek yükselmeye başladığında kanımı kaynatan bakışlarından zorlukla kopup çevreyi hızlıca inceledim. Masaların arasında oldukça fazla boşluk vardı ve tenhalarda oturuyorduk, bizi görebilecek birileri yoktu. Dudaklarını sertçe şakaklarıma bastırdı, ilgimi tekrar ona yöneltmemi istiyordu. Ellerini tişörtümden içeri girip bel gamzelerimde dolaşmaya başladığında hızlanan nefeslerimle yutkundum. Yüzünde bir tebessümden iz yoktu ama düz ifadesi bile eğlenen bakışlarını saklayamıyordu. Dokuşlarının bende yarattığı etkiyi izlemeyi seviyordu.

"Jeongguk, çok yakışıklısın." Parmakları pantolonumun başlangıcında oyalanırken dudaklarına doğru konuştum. Ellerim ensesinde, boynunda ve omuzlarında dolanıyordu. Alt dudağını ağzımın içine çekerek kuvvetlice emdiğimde ani bir hareketle tamamrn kucağına çekti beni. Feromonları yoğunlaşırken nerede oldugumuzun farkında olan tek kişi olduğundan normalde tüm ağzımı yiyip bitiren o değilmişçesine sakince öpüyordu.

Baştaki hırçın hareketlerim son bulurken ritmine ayak uydurmaya başladım. Önce dudaklarını sertçe ısırmayı bıraktım, sonra da tadını almak istercesine emmeyi. Minik bir öpücükle ayrıldığımızda gözlerimi kırpıştırarak etkisinden sıyrılmaya çalıştım. Beni beş dakikada soktuğu hâle inanamıyordum.

Saçlarımı yüzümden çekerken nefes nefese halimle zafer kazanmışçasına sırıtan alfaya baktım. Islanmış çenesini parmaklarımla kuruladığımda masadaki çileklerden birini ağzıma tıktı. "Yalnız olduğumuz ilk anda beni yine böyle öp bebeğim, aldığın karşılık çok farklı olacak." Bakışlarıyla karnım kasıldı, kahvaltıyı evde yapmadığımız için içimden küfrettim. Kokusu durumu daha da kötüleştirdiğinde konuyu değiştirmek amacıyla bir şeyler aradım.

Boynuna taktığı kolyelerden birine uzanırken ağzımdakini hızlı hızlı çiğniyordum. "Bu benim olsun alfa, ne olur. Senin bütün takıların güzel zaten, bunu da ben takayım. Bak, bunu da sen vermiştin. Hiç çıkartmıyorum, hem de hiç." Bileğimdeki kırmızı ip bilekliği gösterirken aklıma gelen anılarla beni gülümsetti, Jeongguk'un beni aşırı etkilediği günlerden biriydi bu bilekliği taktığım gün.

Bileğimi yakalayıp tenime dudaklarını bastırdığında kıkırdadım, bunu yapmayı seviyordu. "Yo, vermeyeceğim." Huysuzca onu süzerken küçük ve zarif bir inciden ucu olan kolyenin düğün günümüz için seçtiğim saten gömlekle ne kadar uyumlu olacağını hayal ediyordum. "Sen iyice cimri olmaya başladın alfa, takmak istiyorum işte. Tamam, bana verme. Birazcık takayım sonra geri alırsın tamam mı? Tamam de." Ellerim yavaşça boynunu okşadıktan sonra kolyenin anahtarına uzandı, çenesinin kenarına uzun ve baskılı bir öpücük bırakırken kolyeyi çıkardım.

"Sana ne kadar aşık olduğumu biliyor musun?" Kolyeyi boynuma takıp elimle düzeltirken hayran hayran beni izlediğinin farkındaydım. Aniden utanarak boynuna saklandığımda içten gülüşü kulaklarıma doldu.

Jeongguk'la bir yolda yürüyordum, yolun sonunda hayatlarımızı sonsuza dek birleştiriyorduk. Hayatımın en büyük dönüm noktası Jeongguk'tu ve ben ruhumun eşinin kusursuzluğundan dolayı tanrıya minnettardım.

●●●●●

merhabalarrrrRRrRRrRR
arkadslr bu ficten sikildiniz mi
gercekten tamamen iki karaktere odakli bir fic okumak bana nasil hissettirirdi bilmiyorum
kendimi cehov tarzi hikaye yazan sait faik gibi hissediyorum
cok olaysiz her sey
bilmiyorum belki de bolum aralari asiri uzun oldugundandir ama  ficime karsi asiri oz guvensiz hissetmeye basladim
neyseeee biraz da EGLENELIM
jeongguka asiri asigim keske benim de alfam olsa
evt bu kadardi
cok stresliyim yks geldi de
sizi seviorm tamam mi
tamam deyin😾😾😾
YORUM YAPMISSINIZDIR UMARIM YOKSA AGLARIM
<3333333

Continue Reading

You'll Also Like

94.3K 5K 61
"Komşum ünlü bir futbolcu. Fazla yakışıklı ve bunun da fazlasıyla farkında. Üstelik inatçı keçinin teki, tam anlamıyla gıcık ve çekilmez biri. Başta...
54.1K 5.9K 21
Taehyung bir katildir ve hapishaneden kurtulmak için taklit yaparak akıl hastanesine girer. O sırada orada hasta yatan Jungkook ile karşılaşır ve Jun...
12.6M 604K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
25.6K 1.8K 61
-TAMAMLANDI- Rusça bir kelime olan "Odnoliub". Hayatı boyunca tek bir kişiyi sevmiş olan, aşkı bir kere tatmış, kalbini sevdiğine açmış olan kişiye d...