DİLVAN

Av helin_q

3.9M 189K 197K

Tek davası okumak olan Avin Mirşad. Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad. "Mardin şahidim Maran yüreğimin g... Mer

Tanıtım
B-1 GELİN
B-2 İSTANBUL
B-3 AVİN MİRŞAD
B-4 MECBUR OLAN SENSİN
B-5 ÖFKE
B-6 DEĞİŞMEYEN ŞEYLER
B-7 SEVİLMEMİŞSİN
B-8 SON İKAZ
B-9 OKUL
B-10 OKUYAMAZ
B-11 KISKANÇLIK
B-12 SENİ İSTİYORUM
B-13 HESAP
B-14 BEN KÖTÜ BİRİ DEĞİLİM
B-15 BENİM KARIM
B-16 MEM ARARAT
B-17 BEKLENMEYEN MİSAFİR
B-18 LEVLA
B-19 HAYAL KIRIKLIĞI
B-20 SİLAH
B-21 HASTANE
B-22 MİSAFİR
B-23 PİŞMANLIK
B-24 ÖZGÜRSÜN AVİN
B-25 KARAKOL
B- 26 BERAV
B-27 Düğün
B-28 KARGAŞA
B-30 MEZUNİYET
B-31 GERÇEK
B-32 KAYBETME
B-33 ÖLÜMÜN KIYISI
B-34 GEÇMİŞ OLSUN
B-35 SİYABEND & ZANA
B-36 HATA
B-37 YÜZLEŞME
B-38 KUSURLU
B-39 VAZGEÇMEM
B-40 GÜVERCİN
B-41 YENİ HAYATLAR
B-42 ÖLÜM GİBİ
B- 43 YILLAR SONRA
B-44 RONAV MİRŞAD
B-45 DAVET
B-46 GEÇMİŞ
B-47 HÜKÜM
B-48 İLK ADIM
B- 49 YENİ BAŞLANGIÇ
B-50 BEKLENEN MUTLULUK
B- 51 DÜĞÜN
B-52 YENİDEN
B-53 BERDEL VE KARAR
B-54 MUCİZE
B- 55 FİNAL

B-29 SANA İNANIYORUM

71.7K 3.9K 4.6K
Av helin_q

Hello aşklar bir kaç gündür iyi
değildim sağlık konusunda değil. Aşırı negatiftim ve bunu bölüme de yansıttım sanırım yazdıklarımı silecektim ama sizi bekletmek istemedim. Yanlışlar vs kesinlikle vardır görmezden gelmeyin ama bu seferlik affedin. 🌸

Bölümün bitişinde bir kaç şey yazdım orayı okumayı unutmayın.

SINIR - 1,6K oy = 4K yorum..

Satır arası yorum yapmayı unutmayın.


Hiç olmaması gereken bir gündü ve hiç yaşanmaması gereken bir durumdu.. Maran'ın bütün duyguları devre dışarı kalırken kolları arasına yığılan kadını kucağına aldı...

Babasının sözleri kulaklarında defalarca yankılandı.. gördüğü fotoğraf aklını yitirmesine  neden oldu ancak Maran sabırla Avini bekleyecekti önce onu dinleyecek ondan sonra gerekeni yapacaktı...

"Bizi herkese rezil etti." Şahnaz hanım nefretle kusarken Maran sözleri algılamakta güçlük çekti.

"Bu kabul edilir şey değil." Diye bağırdı yaşlı adam bunları asla göz ardı etmeyecekti gereken neyse o olacaktı..

"Okul diye diye bizi düşürdüğü duruma bakın  elalemin kollarında fink atıyor." Artık kelimeler o kadar iğrençleşiyordu ki Maran bir an sağır olmayı diledi.

Avin onun elini kolunu bağlamıştı... Bakışları annesinin elinde duran fotoğraflara kaydı lanet ederek gözlerini sıkıca kapattı bir kaç saniye sonra tekrar  açarak sıkıntıyla  iç çekti..

İçine aldığı her nefes ciğerlerini parçalıyordu... nasıl bir ateşin içindeydi bu olanlarda neyin nesiydi..

"Aşireti toplamamı istemiyorsan gerekeni kendin yap ben koskoca Nadir ağayım kimseye Nadir ağanın gelini şununla bilmem ne yapmış dedirtmem konu artık namus konusu oldu." Dediği anda Maran'ın denizlerdeki dalga misali  öfkenin yer edindiği  şiddetli bakışları babasına  döndü  sert sesi ortalığı inletti..

"Başlarım namusunuza!" Herkes birden sessizliğe büründü. Maran'ın yüz ifadesi korkunç bir hal aldı...

Nadir ağa anlamsız  bakışlarını oğluna çevirdi..
Olanları yok mu sayacaktı karısı başka biriyle sarılmıştı o buna karşı sessiz mi kalacaktı olacak iş miydi?

"Maran!" Sert sesiyle oğlunu ikaz etti. Kendisine soy adına gelecek en ufak bir söze müsade edemezdi..

"Ben devreye girersem İnan daha kötü şeyler olur!" Maran babasını duymamış gibi sağ tarafında duran Cemal beye ve Gülistan hanım çevirdi başını...

Bunlar kendilerine anne baba mı diyorlardı bunlar gibi anne baba mı olurdu? Anne baba demeye  bin şahit isterdi...

Yüzünü buruşturarak karşısında duran aciz insanlara baktı. Her ne olursa olsun insan evladını savunurdu...

"Ben sizin yerinizde olsaydım utanırdım Avinden değil ama anne ve babalığınızdan!"

Maran'ın sözleri her ikisinin başını kaldırmasına neden olurken, Cemal bey  öfkeyle işlenmiş bakışlarını Maran'ın üzerine dikti önce kucağında baygın yatan Avine baktı sonra Maran'a...

"Namusuma laf getiren bir kızı savunmam cezası neyse çeksin ne hali varsa görsün Nadir ağa haklı olay artık namus davası oldu!" Maran duydukları karşısında çıldıracak  raddeye geldi..

İçine hapsettiği nefesle göğsünü kabarttı. Yazık dercesine baktı adama bu adamdan baba olmazdı...

"Namusunuz yerin dibine batsın!"  diyerek kucağında duran karısıyla merdivenlere yöneldi. Herkes şaşkınca baka kaldı hiçbir şey yapmayacak mıydı?

Genç adam merdivenlerden çıkarken avluda kalanlar yine söylenmeye başladı. Maran kulaklarını kapatmak istesede sözler beyninde yankılanıyordu...

"Benim öyle bir kızım yok ne hak görürseniz onu yapın." Merhamet denen şey Cemal beyi terk edeli çok olmuştu...

Kızı değilde sanki birinci derece de düşmanıydı bir babanın söyleyemeyeceği  şeyler söylüyordu..

"Kızınıza bir şey öğretmemişsiniz ki bir şey öğretseydiniz evinde oturmayı bilirdi elin oğlanlarıyla bu duruma gelmezdi." Gülistan hanım başını kaldırdığı gibi Şahnaz hanımın kara gözlerine baktı.

Şimdiye kadar susmuştu ama  bu kadın haddini fazlasıyla aşıyordu daha fazla bu iğrenç sözleri duymaya mecali yoktu..

Yaşlı kadın hüküm kokan bakışlarını Gülistan hanımın üzerinde bir saniye almadı.. "Rezil olan kızınızı bize yamadınız!" Maran bu sözlerden sonra adımlarını biraz daha hızlandırdı..

"Doğru konuşun Şahnaz hanım!" Gülistan hanım sonunda ağzını açmış bir kaç kelime edebilmişti..

Dahasına izin veremezdi herkes haddini bilmeliydi...

Maran Avinle odaya geldiğinde kucağında duran kadını yavaşça yatağa yatırdı.. Hüzünlü bakışları bir müddet yüzünde gezindi onu böyle görmek kalbini acıtıyordu..

Yüzüne düşen saçları geriye attı. Bir şey söylemek istese de söyleyemedi... kelimeler sanki damağına yapışmış gibi bir türlü özgürlüğüne kavuşamıyordu...

Keskin bir nefes vererek yatağın kenarına oturdu. Başını elleri arasına alıp bakışlarını yere sabitledi.. 

Kime inanacaktı? Peki ya o gördüğü fotoğraflar? O sarılma neydi? 

Boğazını yakan acıyı gidermek adına seslice yutkundu adam.. aklı almıyordu mantıklı düşünemiyordu artık...

Cesurun hislerini bildiği için Avinin ondan uzak durmasını istemişti.. Durumun buraya kadar gelmesinde Avinin de hatası vardı kendisine karşı farklı duygular besleyen biriyle arkadaşlığını devam ettirmesi yanlıştı..

Belki Avin onu arkadaşı olarak görüyordu ama Cesuru biliyordu tavırlarından rahatsız olmasına rağmen hala devam etmişti...

Hata sadece Cesur da değildi Avinin de payı vardı...

Düşünceler içinde boğuşup dururken Avin kendine gelmeye başladı.  Maran yatakta hissettiği hareketlikle Avine döndü.. bakışları tekrar dudağına kayınca yüzünü acıyla buruşturdu...

Uzanıp dokunmak istese de yapamadı yerinden kalkarak odanın içinde dolandı. Avin sessiz bir şekilde dakikalarca kocasını izledi...

Oda mı dinlemeden yargılatacaktı? Oda mı inanacaktı?

Maran duraksadığında Avin yerinden kalktı.

"O fotoğraflar ne?" Tek bir duygu kırıntısı barındırmayan sesiyle sorusunu yöneltti. Avin sersem adımlarla Maran'ın karşısına geçti gözlerinin feri gitmiş yüzü saatler içinde çökmüştü...

Avin sadece Maran'ın yüzüne baktı tek kelime etmedi.. etse ne değişecek Maran da onlar gibi inanacaktı olanlara...

Belki ondanlardan daha kötü davranacaktı?

Maran susan kadının gözlerine baktı sabırla konuşmasını bekledi. Dakikalar geçti ama Avin tek kelime etmedi o susmuş göz yaşları haykırıyordu...

"Bir şey söyle seni savunmam için tek bir şey söyle ki seni herkese karşı savunayım Avin."

Gözyaşları usulca  yanaklarından ruhuna işleyen  acıya doğru süzülüyordu... O kadar kötü bir durumun içindeydi ki nasıl toparlanacağını bilmiyordu..

Maran ondan bir şey söylemesini istiyordu peki bir şey söyledikten sonra savunmanın ne anlamı vardı?

"Susma tek bir kelime söylesen bile  herkesi karşıma alırım."

Dakikalar sonra sessizliğini bozdu Avin. Yüzüne hüzünlü bir gülümseme yerleştirdi..

"Ben sana bir şey söyledikten sonra beni savunmana gerek yok." Maran gözlerini kapatıp açarak keskin  bir nefes verdi...

Avinle aralarındaki mesafeyi kapatarak ellerini kaldırdı. Karısının yüzünü avuçlarına alarak  göz yaşlarını sildi..

"Sana inanıyorum Avin." Diyerek uzaklaştı adımlarını kapıya yönlendirdi hızlı adımlarla odadan çıktı... Avin camın önüne geçip perdeyi geriye çekti...

Maran hızlı adımlarla merdivenlerden inip avluya geldiğinde sesini yükselterek konuşmaya başladı..

"Kimse Avinin yanına çıkmayacak kimse tek bir laf etmeyecek!" Hızla diğer tarafta  duran Cemal beye döndü..

"Allah'ın bahşettiği en güzel aksesuardır vicdan takın onu yüreğinize biraz vicdan sahibi olun!" Nasihatını verdikten sonra kimseyi dinlemeden konaktan çıktı.

Avin kapanan kapıyla gözlerini kapattı sıkıntıyla iç çekti. Bunların hiçbirini istememişti böyle olacağını bilseydi Cesurla olan arkadaşlığını bitirirdi.

İnsanın aklına gelmeyen başına geliyormuş bunu çok iyi anladı Avin...

Cemal bey Gülistan hanımla konaktan çıkıp giderken Avin saçlarını toplayıp odadan çıktı. Terasa geldiğinde ölüm kadar soğuk bakışlarını  avluda duran insanlara dikti sesini duyurmak adına yükseltti.

"Ben sizden korkmuyorum ben törelerinizden korkmuyorum  belinizdeki  silahtan korkmuyorum ben sizin zihniyetinizden korkuyorum!"

Sesi konağı gümbür gümbür inletirken herkes birden başını kaldırıp genç kıza baktı. Onca şeyden sonra hala çıkıp konuşması cesaret işiydi..

"Ben kötü hiçbir şey yapmadım Cesur sadece okul arkadaşım bir kadın bir erkekle yan yana geldiğinde ona namussuz gözüyle bakmayı bırakın artık!"  Dilini kuruyan dudaklarını üzerinde gezdirdi içini yakan nefesi dışa savurdu..

Güçlü duruşunu takındı  haklı olduğu müddetçe asla susmayacaktı kendini ezdirmeyecekti ezmelerine de izin vermeyecekti.

"Siz her konu da namusuma laf ederken oğlunuzun sevgilisi kapıya kadar geldiğinde niye namus konusu geçmedi biriniz çıkıp tek kelime etmedi!" Öfkenin sindiği  bakışlarını kaynanasına çevirdi..

"Şahnaz hanım o kadar namus bekçisi bir kadın ki oğlunun sevgilisi olmasını bile bana bağladı kadın olsaydın kocanı elinde tutsaydın dedi çıkıp oğlum senin bu yaptığın nedir demedi bir çabayla üzerini kapattınız neden o erkek çünkü erkek yapar kadın yapmaz yaparsa namusuz olur anlayın artık namus kadınlara mahsus bir şey değil!"

Sözler pervasızca döküldü dudaklarından Bu insanlara doğruları söylemekten yorulsa da  pes etmeyecekti..

Kendisine bakan insanların gözünün içine bakarak devam etti sözlerine...

"Bir  erkek  bir kızı  sevebiliyorsa bir kızda  bir erkeği sevebilir birini sevmek namusuzluk değil!"

Şahnaz hanım hayretler içinde kaldı bu kız hangi yüzle hala konuşabiliyordu? Hangi yüzle bu kelimeleri kullanabiliyordu...

"Sen hala konuşabiliyor musun?" Ayıplayan bakışlar atarken  Avin meydan okurcasına bakıyordu kaynanasına...

"Ben haklı olduğum sürece hiçbiriniz beni susturamazsınız!" Kendini toplayarak son sözlerini güçlü bir şekilde haykırdı.. "Ben sizin yanlışlarınıza  karşı dimdik duracağım ayakta." Sözlerini bitirdiği gibi tekrar odasına girdi...

Kendini yatağın üzerine atıp sessizce göz yaşlarını döktü. O kadar yorgundu ki pes etmesine ramak kalmıştı...

Bu kadar kötü insanla  daha fazla tek başına savaşacak gücü yoktu. Ayakta durdukça baş kaldırdıkça en çok zararı kendisi görüyordu..

Bir şeyler oluyordu sonunda kötü olan kendisi oluyordu neden insanlar bu kadar acımasız? Neden kalpleri bu kadar kötülükle dolu...

Peki bu kötülükle hala nasıl yaşayabiliyorlardı?

Gözlerini kırpıştırdığında göz yaşları yastığını ıslattı... Kimsenin bilmediği bir haldeydi ama derdi sabrına hayrandı...

Maran konaktan çıktığı gibi  mekana geçip Cesuru ayağına getirtmişti. Siyabend ve Deran olanları öğrendiği gibi soluğu konakta alırken Hewar Maran'ın yanına geçmişti dostunun yanlış bir şey yapmasına izin vermeyecekti...

"Bırakın lan beni siz kimsiniz!" Arabadan yaka paça indirilen genç adam büyük bir depoya getirilmişti..

"Birazdan göreceksin çok konuşma!" Deponun demir  kapısı açıldığında adamlar Cesurla birlikte içeri girdi. Maran gergin bir şekilde koltuğa oturmuş Hewar ise genç adamın başında duruyordu...

Cesuru gördüğü anda bakışlarını Maran'a çevirerek ilk uyarısını yaptı...

"Sakin ol Maran!" Hewarı dinlemeyen genç adam  karşısına getirilen genç adamla ayaklandı.. Cesuru gördüğü anda dişlerini kıracak biçimde sıktı..

Gözünün önüne gelen resimle öfkeli nefesini burnundan verdi..

Cesur korku içinde neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Birden kapısında adamlar belirmiş onu alıp arabaya bindirerek bilmediği bir yere getirilmişti...

Neden buraya getirildiğini anlamak için dudaklarını araladı..

"Beni-" Yüzüne yediği yumrukla yere kapaklandı Cesur.. Hewar sertçe yere düşen çocuğun  yanına ilerleyeceği sırada Maran eliyle dur işareti yapınca kimse yerinden kıpırdamadı...

"Senin benim karımın yanında ne işin var!" Öfkeyle kuşatılan sesi kulakları sağır edecek kadar güçlü çıkmıştı.Öfke bir zehir gibi bedenine yayılmış onu esiri altına almıştı..

Cesur ayağa kalkacakken Maran yakasından tutarak yüzüne bir yumruk daha indirdi.. Cesurun acı dolu iniltisi deponun içinde yankılandı...

Hewar yüzünü buruşturarak başını başka tarafa çevirdi. Maranı durdurmak imkansızdı artık..

"Sen benim karıma nasıl sarılırsın!" Yerde  yüz üstü yatan genç adamın yanına eğildi. Korkutucu bakışları Cesurun  üzerinde fink atarken, yüzünü çevirip çenesini parmakları arasına aldı var gücüyle sıktı. Biraz daha böyle sıkmaya devam ederse genç adamın  ağzında diş kalmayacaktı..

"Arkadaş olarak gördü o seni peki şerefini siktiğimi sen neden kabullenmedin gerçeği seni istemeyen birine nasıl sarılırsın."

Cesur  korkuyla yutkundu bedeni hafif titremeye başladı.. bir kabus olmalıydı bu kaçırılmıştı ve şu an Maran ağa tarafından dövülüyordu...

"Ben bir şey yapmadım sadece sarıldım." Maran dişlerini sıktığında gıcırtısı herkes tarafından duyuldu. Yumruğunu sert şekilde Cesurun yüzüne indirdi..

Cesur kanayan burnunu tutarken Maran sert sesiyle bağırdı..

"Sarılamazsın! Avin sizin gibi değil sen ona sarılarak zarar verdin. piçin teki sen Avine sarılırken fotoğrafınızı çekmiş o fotoğraflar benim ve Avinin ailesinin eline geçti!" Aldığı nefeslerle göğsü sertçe kalkıp iniyor öfkesi şiddetini attırıyordu..

"Bilmiyordum."  Maran sinirden kahkaha atarak tekrar yerde yatan Cesura vurmaya başladı. Dakikalar içinde kendini kaybetmişti biraz daha vurmaya devam ederse Cesur elinde kalırdı...

Hewar durumu fark ettiği anda müdahale de bulundu. "Maran cocuğu bırak artık  öldürdün!" Hewar kendini kaybetmiş adamı  durdurmak adına hamlede bulundu ancak Maran çoktan öfkesinin kurbanı olmuştu...

"Olum sen görmedin olanları sen görmedin Avinin halini sen duymadın söylenen sözleri!"
Boynundaki bütün damarları şişmiş  boğazını yırtan sesi  kulak zarını yırtmaya zorlamıştı.

"Maran sakin ol bak ellerinde can verecek yapma öldüreceksin!" Diye bağırdı Hewar ancak Maran duymayacak kadar kendinden geçmişti..

Rengi değişen damarları sertleşen adamın  seğiren çenesini gördükçe ürküyordu Hewar bu Maran değildi bu bambaşka biriydi..

"Ben böyle olmasını istemedim!" Maran genç adamın yaklarını bırakıp sinirle sırıttı bu yüzünde korkunç bir ifadeye yol açtı..

"Senin yüzünden bütün bunlar oldu piç herif!" Sert olan sesini kıstı. "Seni öldürmemem için bana tek bir sebep söyle!" İç ürperten sesi Cesurun korkusunu biraz daha körükledi..

Cesur korku içinde kalarak kekelemeye başladı. "Özür dilerim amacım Avine zarar vermek değildi." Maran eğilip yerde ağzı yüzü kan içinde duran adamı kaldırdı...

"Seni öldürmeyeceğim lakin seni bir daha görürsem gördüğüm yerde kafana sıkarım." Sertçe geriye savurdu Cesur son anda dengesini sağladı...

Maran adamlara dönerek sert sesiyle  talimat verdi. "Götürün!" Adamlar Cesuru alıp giderken Maran masanın üzerinde duran telefonunu ve silahını alarak kapıya ilerledi.

"O şerefsiz yaptı bunu!" Hewar şaşkınlık içinde dostuna baktı gerçekten Maran kendinde değildi...

Maran kapıdan çıkarak arabaya ilerlediğinde Hewar keskin bir nefes verdi adımlarını hızlandırarak Maran'ın peşinden çıktı..

Telefonuna gelen bilgiyle ekrana bakıp adımlarını tekrar hızlandırdı. Maran arabanın kapısını açıp tam binecekken Hewarın sesiyle durdu.

"Şerzatın adamı!" Maran'ın  yüzünde mimik oynamadı bunu zaten biliyordu tahmin etmek zor değildi. Yerine oturduğunda sert sesiyle emrini verdi...

"Adamı halledin Şerzat benim!" Diyerek kapıyı kapattı.. Arabayı çalıştırdığında Hewar elini ensesine atarak giden arabanın arkasından baktı..

"İnşallah yanlış şeyler yapmazsın Maran." diyerek kendi arabasına binip depodan ayırıldı...

Maran öyle bir hızla arabayı sürmüştü ki yarım saatte geleceği yere on beş dakika içinde varmıştı.  Araba mekanın önünde dururken peşinden gelen iki siyah arabayla kaşlarını çatarak  indi..

Deran ve Siyabend arabadan indiğinde genç adamın yanına geldiler.. Burda onu yalnız bırakmayacaklardı..

"Sizin burda ne işiniz var lan?" Maran'ın akisine Deran oldukça sakin davrandı.. Hewarın talimatı üzerine ikisi buraya gelmişti..

"Hewar aradı  o yüzden geldik."

"Seni yalnız bırakacak değiliz."Siyabendin sözü üzerine Maran tamam dercesine kafasını salladıktan sonra kapıdaki adamların karşısına dikildi.

"Maran ağam Şerzat beyin haberi var mı geleceğinizden?" Maran kaşlarını biraz daha  çattı  önce adamlara sonra arkasında duran Deran ve Siyabende baktı.

Maran'ın bakışından ne demek istediğini anlayan iki genç  aynı anda silahlarını kaldırıp adamlara doğrulttular.. "Sakın sesinizi çıkarmayın!" Siyabend  kendi adamını alırken Deranda kendi payına düşeni aldığında Maran belindeki silahı çıkarıp  kapıyı sertçe içeri doğru açtı...

Gürültüyle açılan kapıya  döndü herkes..

"Süpriz." Maran bütün  heybetiyle içeri girdiği anda elindeki silahı kaldırdığı gibi Şerzatın bacağına sıktı..

O anda kumarhanedeki bütün adamlar silahlarını kaldırdı. Şerzat yere düşerken acı dolu bağırışı mekanın içinde yankılandı..

Maran psikopatça gülerek kollarını  iki yana açtı. "Beyler sakin olun ufak bir işim  var onu halledip gideceğim."

Adamlar silahlarını doğrultmaya devam ederken Maran rahatça Şerzatın yanına ilerledi. Şerzat dişleri arasında acı içinde  tısladı.

"Maran!!!" Acı içinde kıvranan adam kurşun aldığı bacağını sıkıca tutuyordu.. "Öldüreceğim oğlum seni!" Maran sırıtarak adamın yanına çömeldi.. Elindeki silahın ucunu Şerzatın kanayan bacağına bastırdı...

"Avinin gözünden düşen tek bir damla göz yaşında boğarım seni!" Tehdit dolu sesi Şerzatın kulaklarına dolduğunda Maran ciddi bir ifadeyle bakmaya başladı...

"O fotoğrafları sen çektirttin  sen gönderdin konağa seni öldürmemem  için hiçbir sebebim yok." Silahın ucunu biraz daha bastırdığında Şerzatın anlında  boncuk boncuk terler belirdi yüzü kırmızı tonunu alırken kesik kesik nefesler alıp vermeye başladı..

"Sana demiştim Avinin saçını rüzgar savursa senden bilirim diye beni ciddiye almamakla büyük bir aptallık yapmışsın!"

Maran başını kaldırıp kendisine silah doğrultan adamlara baktı. Kimsede o tetiği çekecek yürek yoktu Şerzat gibi bir adamın adamlarının korkak olması üzücüydü...

"Benim ailemden uzak dur."  çehresini sıkarak devam etti tehditine... "Bir dahakine  sülalendeki  bütün kadınları dul bırakırım!" Sözlerini bitirdikten sonra yerinden kalkarak adamlara baktı tekrar..

"Ulan şerefsizler  sıkmayacağınız silahı elinize almayın!" Silahını beline takıp devam etti alay içeren sesiyle. "Biriniz ambulansı çağırın."

Üzerini düzeltip Şerzata ters bir bakış atarak  elini kolunu sallaya sallaya mekandan çıktı.

Deran ve Siyabend Maran'ın peşinden gelirken genç adam  sevinçle söylendi.

"Valla abi üzerimdeki tişörtü yeni almıştım kirlenseydi üzülürdüm." Maran kardeşine ters bir bakış atıp arabasına  binerken Siyabend ve Deranda kendi arabalarına geçti..

Peş peşe  mekandan ayrıldılar.. Maran'a yanlış yapan her kim olursa olsun bedelini ağır öderdi..

Karanlık kara bir çarşaf gibi örtünmüştü Mardinin üzerine.. Avin odasından hiç çıkmamış kimseyle tek kelam etmemişti..

Maran'ın uyarısı üzerine kimse de yanına çıkacak cesareti kendinden bulamamıştı. Avin saatlerce yatakta uzanmış öyle bomboş davarı izliyordu bugun olanlar onu derinden etkilemişti..

Ailesinde bir darbe daha aldı ama yine güçlü durdu yüreği paramparça oldu ama o yine de ayakta durmaya devam etti.. Herkese güçlü tarafını gösteriyordu ama tek başına kalınca güçsüzlüğünü ilan ediyordu...

Titrek bir nefes verip yanağını silerken odanın kapısı yavaşça aralandı.. Maran yavaş adımlarla içeri girdi... Avin kocasının gölgesini görünce dudaklarında minik bir tebessüm oluştu..

Maran ona inanmıştı annesi bile inanmamış ama Maran inanmıştı yanında durmuştu...

Maran yatağın yanına geldiğinde ucuna oturup yatakta uzanan kadının yüzüne baktı bir müddet, Gözleri saatlerce ağladığının kanıtıydı..

"Avin."diyerek sessizliği bozdu Maran. Avin yavaşça bakışlarını Maran'a çevirdi ağlamaklı cılız sesiyle dudaklarına araladı.

"Annem bile bana inanmadı Maran." Maran alt dudağını kemirdi. Diyecek bir kelime bulamadı zaten o insanlara anne baba demeye  bin şahit isterdi...

Avin yatağın içinde oturur pozisyona geçti hüzünlü bakışları Maran'ın yüzündeydi..

"Ben bir şey yapmadım Maran yemin ederim o birden sarıldı bana." Genç adam gözlerini kırpıştırdı. Biliyorum dercesine baktı Avine..

"Sen iyi misin ona söyle?" Avin başını yavaşça iki yana salladı. Berbat bir haldeydi annesinin babasının o bakışları o sözleri çıkmıyordu aklından...

"Beni o kadar çok yaraladılar ki." Elinin kalbin üzerine koydu. "Burası." dedi yutkunarak boğazına düğümlenen kelimeler  kalbini acıtıyordu.

"Çok acıyor."

Maran dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı. Gözlerini Avinin gözlerine sabitledi..Onu böyle görmek adamı deli ediyordu gülmesi gerekirken gözleri hep ağlıyordu lanet etti adam bütün olanlara bütün yaşananlara...

"Öpsem geçer mi?"

Acı bir tebessüm kondu kadının dudaklarına göz yaşları akmak için fırsat kolluyordu. "Bilmiyorum." dedi başını iki yana hareket ettirerek yüzünde acının harmanlandığı bir gülümseme belirdi..

"Geçmez belki ama hafifler."

Maran Avinin elini çekerek dudaklarını tam kalbinin üzerine bastırdı... Avin gözlerini sıkıca kapattığında göz yaşları sessizce yanaklarından süzüldü...

Maran yavaşça çekildi karısının yüzünü avuçlarına  alarak  anlını Avinin anlına yasladı..

"Seni burdan götürmemi ister misin?"

"Lütfen." Dedi fısıltıyla.. Maran geri çekilerek ayağa kalktı elini uzattığında Avin yerinden kalkarak Maran'ın elini sıkıca tuttu...

Maran Avine dönerek dudaklarını anlına batırdı.. "Sen istemediğin sürece ben senin elini asla bırakmam." Yarım bir tebessüm kondurdu çehresine daha sonra Avinle beraber odadan çıktı..

Merdivenlere yöneldiğinde çardakta duran herkes ayaklandı.. Bütün bakışlar ikisine döndü çardaktan geçip   ikinci merdivenlere yöneldiklerinde Nadir ağa sert sesiyle durdurdu oğlunu.

"Maran nereye gidiyorsun!" Maran sabır çekerek Avinle yavaşça babasına döndü.. "Ben sana ne dedim  sen ne yapıyorsun!" Yaşlı adamın kalın sesi konağı kapladı..

Şaşkınlık içinde oğlunun yaptıklarını izliyordu. Şu an yapılması gerekeni yapması lazımdı..

Maran öfkenin esir aldığı bakışlarını babasına dikti sert adımlarla yanına ilerledi tam karşısında durup gözlerinin içine baktı.

"Sırf saçma bir fotoğraf için ve sırf sen istiyorsun diye Avine zarar vermem!"Boşta duran eliyle cebindeki telefonunu çıkarıp fotoğrafa girerek telefonun ekranını babasının yüzüne tuttu.

"Dikkatli bakarsan fotoğrafta hatalı olan Avin değil ayrıca-" Bakışlarını herkes üzerine tek tek gezdirip devam etti gür sesiyle. "Ben karıma güveniyorum siz istediğinizi söyleyin."

Şahnaz hanım hayretler içinde dinledi oğlunu hayır şu an normal davranmıyordu bugun olanlar karşısında böyle bir tavır sergilememeliydi..

Töre gereği olan neyse onu yapması lazımdı lakin oğlu saçma sapan davranıyordu...

"Bu kız bizi rezil etti sen hala onun yanında mı duruyorsun!" Diye bağıran Şahnaz hanımın dilinde zehir dökülüyordu. Maran'ın öfkeden kararan gözleri annesini buldu. Şahnaz hanımın gözleri ikisinin eline kaydı.. sanki birilerine inat sıkıca tutuyordu o eli...

"Kimse rezil olmadı bu fotoğraflar sadece bu konağa geldi siz kimseye bir şey demeseniz rezil olmazsınız!" Maran tam arkasını dönüp gideceği sırada Nadir ağanın sesi konağı sarstı..

"Bu kızı bize tercih mi ediyorsun Maran?" Genç adam sakinliğini koruyarak babasına döndü..

Siyabend, Deran, Alaz ve Jorin. Güler yüzle olanları izliyorlardı. Her şeye rağmen Maran'ın Avinden yana durması elimden tutması dörtlünün kalbi fethetmişti..

"Ben kimseyi kimseye tercih etmiyorum biraz uzak kalsak iyi olacak." Diyerek karısına döndü. "Hadi Avin."

Maran ailesini geride bırakarak karısının elinden tutup konaktan çıkardı.. Nadir Ağa ve Şahnaz hanım hayretle içinde kaldı...

Ne olmuştu Maran'a? Nasıl böyle biri olmuştu neden töresine karşı gelip duruyordu bu adam..
karısıyla başkasının sarıldığını görmesine rağmen hala nasıl Avinin yanında durabiliyordu?

Nadir ağa daha fazla bu olanlara katlanmayacaktı. Bastonunu sertçe yere vurarak odasına çekildi..

"Bence abim en doğrusunu yaptı." Deran yerine  otururken Hejar anlamsızca abisine baktı.

"Yengenizin yaptığını görmezden mi geliyorsunuz?" Deran gözlerini kısarak kardeşine döndü. Hala tam olarak Hejarın Avini neden sevmediği anlamış değildi..

"Yengemiz yanlış bir şey yapmadı fotoğrafta kollarını hiç hareket etmemiş çocuk kendi sarılmış kör değilsin lan gördün İşte." 

"Sen İstanbul'a gittiğinde beri bizim adetlerimizi unutmuşsun belli." Ters ters bakıp ordan uzaklaştı..

Deran omuz silkerek amcasına ve kardeşlerine döndü. "Bizim çift kazandı."

"İyi oldu." diye ekledi Siyabend. Şahnaz hanım Havinle odasına çekilirken dörtlü çardakta oturup sohbet etmeye başladı...

Maran Avinle konaktan çıkıp  arabaya doğru ilerlediler. Avin sessizce kocasına ayak uyduruyordu.. İkisi arabadaki yerini aldığında Maran arabayı çalıştırdı. 

Avin usulca kocasına döndü kısık sesiyle merak ettiği şeyi sordu. "Nereye gidiyoruz?" Maran bakışlarını yoldan almadan cevapladı kadını..

"Bağ evine gideceğiz bir kaç gün orda kalır geliriz." Avin anladım dercesine kafasını sallayıp bakışlarını zifiri karanlık olan dışarı çevirdi...

Maran bir eliyle direksiyonu çevirirken diğer eliyle cebindeki telefonu çıkarıp birini arayarak kulağına  koydu..

"Bir saat sonra bağ evinde olacağız ona göre hazırlık yap." Karşı tarafın cevabını aldıktan sonra telefonu kapatıp bütün dikkatini yola verdi...

Arabanın içinde  boğucu bir sessizlik oluştu. İkiside konuşmak istiyor ancak kuracakları cümlelerle birbirini kıracaklarını düşünerek konuşmaktan kaçınıyorlardı...

Bugun yaşanan şeyler kolay değildi. Avini üzen ne fotoğraf olmuştu  nede kaynanası ve kayın babasının dedikleri olmuştu. Sadece onu üzen babası ve annesiydi.. babası onu sevmiyordu bir nebze anlıyordu ama Gülistan hanım neden inanmamıştı kızına?

Herkese karşı dimdik ayakta durup benim kızım böyle bir şey yapmaz dememişti... Avini en çok yaralayan buydu...

Ağlamamak için kendine bir söz verdi dolan gözlerine inat ağlamadı içine attı. Ağlamayacak güçlü duracaktı....

Aklında binbir düşünceyle boğuşurken duran arabayla kendine geldi. Yavaşça kocasına döndü.. Maran dümdüz bir ifade ile bakıyordu Avine..

"Geldik." Avin sessizce gözlerini kırparak arabadan indi. Maran arabayı kilitlendikten sonra cebindeki anahtarı çıkarıp evin kapısını açtı.

Kapıyı aralayarak önce Avinin girmesini bekledi. Genç kız etrafını inceleyerek içeri girdi. Maran kapıyı kapattığında ikisi birlikte salona geçti..

Büyük bir salon salonun ortasında beyaz koltuklar tam karşısında büyük dev bir televizyon televizyonun hemen sağ tarafında küçük bir şömine vardı..

Maran'ın talimatı üzerine şömine yakılmış  evin içi sıcacık olmuştu..

"Çok güzelmiş." Maran karısının cılız sesiyle başını aşağı yukarı salladı. Sesinde bile belli oluyordu Avin hala tam kendine gelememişti.

"Güzel ama pek sık gelmeyiz hadi geç otur." Avin çift koltuğa oturduğunda Maran anahtarını koltukların ortasında  duran sehpanın üzerine koydu..

Ceketini çıkarıp tekli koltuklardan birinin üzerine indirerek karısına döndü. "Açsın demi?"

"Yani akşam yemeği yemedik." Maran gülümsediğinde Avin oturduğu yerden kalktı. Açlığa dayanmıyordu ama bugun işittiği sözlerle doymuştu...

"Ben bir mutfağa bakayım." Diyen Maranla Avinde kocasına eşlik etmek için yanına geçti.

"Bende yardım edeyim." İkisi yan yana mutfağa doğru ilerledi. Mutfağa girdiklerinde Maran buzdolabını açıp içine göz attı daha sonra kolundaki saate baktı saat baya geç olmuştu.

Yemek olana kadar Avin sabreder miydi bilmiyordu zira ne kadar yemeğe düşkün olduğuna defalarca şahitlik etmişti.

Maran ne yiyeceklerini kara kara düşünürken Avin ocağın üstündeki çaydanı eline aldı. Şu saatten sonra yapacakları tek şey kahvaltıydı..

"Bence biz çay yapalım yanınada domates salatalık peynir zeytin verelim hem ben çok acıktım yemeği bekleyemem." Maran gülerek başını salladı dolaptan domates ve salatalık çıkardı.

Avin kaşlarını çatarak kocasını hayretler içinde   izledi. İlk defa mutfağa giren bir Maran görüyordu buna çokça şaşırmıştı. Maran üzerinde gezinen bakışlarla kaşlarını kaldırdı.

"Bir şey mi oldu?" Avin dudaklarını sıkıca birbirine bastırmıştı gülmemek için alışık olmadığı bir durumdu Bir elinde domates bir elinde salatalık olan Maran komikti...

"Seni ilk defa böyle görüyorum da tuhafıma gitti." Maran elindeki domatesi ve salatalığı tezgahın üzerine koyup kalçasını tezgaha dayadı sahte bir kızgınlıkla uyardı.

"Gülme zaten ilk defa yapıyorum." Ve ilk defa mutfağa girip böyle bir şey yapıyordu. Kendisi de bazen yaptıklarına şaşırıyordu  eskiden olsa asla böyle şeyler yapmazdı..

"Tamam gülmeyeceğim neyse hadi karnım çok aç bir an önce hazırlayıp yiyelim." Maran tezgaha dönüp domatesi ve salatalığı yıkayarak temiz bir tabak ve bıçak alıp kesmeye başladı..

Avin bir yandan bardakları hazırlıyor bir yandan kocasını izliyordu göz ucuyla.. gülüyor ama belli etmiyordu Maran'ın bu hali çok güzel gelmişti nedensizce..

Bir kaç dakika içinde ikisi birlikte kahvaltılıkları masaya dizdiler. Maran yerini alırken  Avin çayları doldurup Maran'ın karşısına oturdu..

"Ben sabah daha güzel bir kahvaltı hazırlarım."

Maran çayından bir yudum aldı  bardağını indirip karısına baktı. "Karım bana kahvaltı hazırlamadı deme artık."

Avin ayıplayan bakışlar atarak ağzına bir tane salatalık attı. Maran şu an yalan konuşuyordu sanki Avin konakta hiç kahvaltı hazırlamamış gibi konuşuyordu.

"Maran çok kötüsün sanki kahvaltıyı anan hazırlıyor o konakta bir sabah benim elim kahvaltıya değmesin bak bakalım anan neler yapıyor."

Avinin yüzündeki o tatlı ifade Maran'ın kahkaha atmasına neden oldu. Nedensizce küçük kız çocukları gibi tatlı gelmişti..

Maran havalı bir şekilde tek kaşını kaldırdı. "O kahvaltıyı hepimiz yiyoruz bana özel kahvaltı diyorum kocana özel." Bilerek koca kelimesinin üzerine baskı yapıyordu..

Bunu yaparken en çokta Avinin vereceği tepkiyi merak ediyordu.. kocası olarak kabullenmiş miydi? Yoksa hala bir yabacı mıydı?

"Demek kocam?"  dedi tereddütle..

"Kocan Avin hanım." İkisi tatlı bir şekilde atışmaya başladı..

"Henüz koca-" Maran sanki gelecek konuşmayı bilemiş gibi kesti Avinin sözünü.

"Avin!!"

Avin gülerek aynı şekilde mırıldandı.

"He Maran!!" Maran gülerek  başını ağır ağır salladı.. ikisi yine içinden geldikleri gibi davranıyordu başta oyun olarak başlayan evlilikleri adım adım gerçeğe  doğru ilerliyordu..

Kahvaltı bitiminde Avin yerinden kalkarak masayı toplamaya başladı. "Sen geç ben burayı hallederim."  Maran tamam dercesine kafasını sallayarak salona geçtiğinde Avin işine döndü.

Masanın üzerindeki her şeyi kaldırdı temiz  bir bezle masayı sildikten sonra  kirlenen bulaşıkları yıkamaya başladı. On dakika içinde işini bitirip mutfağa göz attı.

"Bitti." Dudakları hafif kıvrıldı ışığı kapatarak mutfaktan çıkıp salona geçti.. Bakışları anında koltukta oturan adama kaydı Maran'ın elinde saz  mı vardı yoksa Avin yanlış mı görüyordu.

"Sen saz  çalmasını biliyor musun?" Dedi bir heyecanla sesindeki şaşkınlık ise  Maran'ın kaş çatmasına neden oldu. Niye bu kadar şaşırmıştı ki bu kadın? Olamaz mı yani çalamaz mı?

"Niye şaşırdın çalamaz mıyım?" Avin heyacanla kocasının yanına vardı. Şaşkınlığı yüzünden ve hareketlerinden belli oluyordu..

"Yani senin çalman biraz tuhaf geldi bana çalsana bir kere." Maran tezeneyi çıkarıp parmakları arasına aldı. Önce  Avine baktı daha sonrada parmaklarını notaların üzerinde  hareket ettirdi.

"Hozan Beşir Elfidayı güzel çalarım."

Avinin heyacanı biraz daha arttı.. Hozan Beşiri nasıl bilmezdi onu da severdi. Ağzı kulaklarında  merakla  hem izledi hem dinledi  kocasını.. 

Maran'ın eline saz o kadar yakışmıştı ki Avin hala şaşkınlık içinde izliyordu.. salonu dolduran sazın o eşsiz sesiyle Avinin gözleri doldu yüzünde değişik bir gülümseme belirdi.

Elfidanın müziği mükemmel bir şeydi...

Maran  sazı ağlatırcasına çalışıyordu hareketleri sazla ve çaldığı müzikle o kadar uyumluyduki Avin saatlerce oturup hem izleyip hemde dinleyebilirdi. Bugun Maran'ın bir yanını daha öğrenmişti..

Dakikalar sonra Maran çalmayı bırakıp bakışlarını yerden kaldırarak Avinin yüzüne sabitledi.. Avin büyülenmiş gibiydi.

"Beğendin mi?" Avin kendine gelerek başını evet dercesine salladı..

"Evet çok güzel çaldın bana da öğretsene." Dediğinde Maran kaşlarını havalandırdı. Saz çalmayı mı öğrenmek istiyordu?

"Gerçekten mi kolay değil ama?" Avin başını hızla salladı iyi yana önemli olan öğrenmekti zor olan şeyler de öğrenilebilirdi istek önemliydi.

"Olsun öğretsen." Maran tamam diyerek oturduğu yerden kalktı.

"Yere oturalım daha rahat olur." Avinde kocasına uyum sağlayarak yerinden kalktı. İkisi şöminenin karşısına geçti. Avin heyacanını bastırmaya çalışıyordu.

Karşı karşıya bağdaş kurarak oturdular.. Maran yanına indirdiği bağlamayı  elleri arasına alıp karşısında oturan kadının kucağına verdi bağlamanın klavyesini Avinin sol omzunun hizasına getirdi.

"Şimdi sağ kolunla bağlamanın gövdesine hafif bir baskı uygula bağlamayı taşımak için sol eline ihtiyaç kalmasın o zaman hareketlerin kısıtlanır iyi çalamazsın." Avin anlamsızca bakıyor ama Maran'ın dediklerini de yapmaya çalışıyordu..

"Şimdi al şu tezeneyi." Avin kocasının parmakları arasında duran küçük tezeneyi aldı. Bakışlarını Maran'ın yüze  dikti şimdi ne yapacağım dercesine...

"Noktalardaki parmaklarınla tezeneyi aynı anda hareket ettireceksin."

"Tamam öyle yapayım." Diyerek ikisini aynı anda çalmasıyla salonun içini dolduran tiz sesle Maran yüzünü ekşitti.

"Avin tamam." Avin duymamış gibi biraz daha çalmaya çalıştı... "Dur Avin." Bir çırpıda Avinin elinde duran tezeneyi aldı. "Sazın tellerini koparacaksın."Keskin bir nefes vererek yavaşça sazı da eline aldı.  "Bu böyle öğrenilecek bir şey değil ben daha sonra öğretirim sana ya da bir hoca tutarız." Avin yüzünü asarak Maran'a baktı.

Ne bekliyordu profesyonelce çalmasını mı ilk kez eline saz alıyordu.. Bence gayette iyiydi ilk olmasına rağmen..

"Söz mü öğreteceksin ama." Maran gülerek gözlerini kırpıştırdı. Avine vereceği bütün sözleri tutacaktı ama bunu tutup tutmayacağından emin değildi...

"Söz inşallah yani." Emin değildi büyük ihtimalle hoca tutardı. İkisi uzun uzun birbirine bakıp güldü... Maran sazı biraz daha Avinin elinde bıraksaydı kulaklarında  bir hasar oluşabilirdi..

Biraz daha oturduktan sonra  uyumak için yukarı çıktılar.. Bugun ve yaşananların bir an önce unutulması lazımdı. 

"Odada koltuk olmadığı için ikimiz yatakta yatacağız." Avin göz ucuyla Maran'a baktı. Zaten böyle bir şey olsun diye fırsat kolluyordu hazır böyle bir şey ayağına gelmişken asla tepmezdi..

"Farkındayım Maran."

"Güzel o zaman hadi uyuyalım." diyerek kendi tarafına geçti. Avin yatağın baş ucundaki ışıkları açıp diğer ışığı kapattı. Yorgun bedenini  yatağın boş kısmına bıraktı...

Bir müddet bakışlarını tavana dikti.. Düşünceler içinde boğuşup durdu daha sonra yan dönerek Maran'a baktı. Maranda aynı şekilde Avine döndü..

"Bana gerçekten inandın mı?"Maran sanki bu soruyu bekliyormuştu.. Zira gelen soru karşısında hiçbir tepki vermedi..

Bir kaç dakika sessizlik oldu Avin gelecek cevabın merakına düştü.. Eğer ona inanmasaydı buraya getirmezdi babasına karşı durmazdı değil mi?

"Sana inanmasaydım burda olmazdık şu an büyük ihtimalle aşiret toplanmış bir şeyleri tartışıyor olacaklardı."

Avin tam dudaklarını aralayacağı sırada Maran daha erken davranarak konuşmasını sürdürdü... Cesurun adı her  geçtiğinde  kıskançlık damarı tutuyordu..

"Hatalı mısın evet Cesurun sana karşı ilgisi olduğunu bildiğin halde onunla arkadaşlığına devam ettin oda bundan cesaret aldı yanlış mıyım?" Avin hayır dercesine başını yavaşça hareket ettirdi.

Bu konu da Maran haklıydı. Cesurun yaptığı ilk yanlış değildi. Avin sadece bunu düşünmemişti onca uyarı yapmasına rağmen Cesur yine yapmıştı yapacağını...

"Değilsin ama biz bir takımdık biz çok güzel bir arkadaşlığımız vardı o kurduğumuz takım bozulsun istemedim."

Maran dilini kuruyan dudaklarının  üzerinde gezdirdi bakışlarını bir an olsun ayırmadı Avinin üzerinden... Keşke herkes onun gibi düşünceli ve güzel kalpli olsaydı..

"Yüreğin çok iyi ama insanlar kötü Avin." Avinin yüzünde hüzünlü bir gülümseme belirdi. 

Buna rağmen hep üzülen kendisi oluyordu. Bir gülse beş ağlıyordu. Hayat çok acımasızdı ya da kız çocuklarına ve kadınlara acımasızdı..

"Elinde gelse dünyayı değiştireceksin."  Avin gelen soruyla güldü. Alt dudağını kemirdi dünyayı değilde başka şeyler değiştirmek istiyordu.

"Hayır dünyayı değiştirmek istemiyorum sadece değişebilecek olan şeyleri değiştirmek istiyorum dünyaya gücüm yetmez."

Dolan gözlerini kırpıştırdı ağlamak istemiyordu güçsüz görünmek istemiyordu. Elinden geldikçe güçlü durmak istiyordu...

"Ama insanların düşüncelerini değiştirebilirim o kadar çok eski zihniyetli insanlar varki bu beni çok üzüyor bu zihniyet yüzünde kaç genç kızın hayatı mahvoldu onlara yardım etmek istiyorum umutla  birilerin gözlerine bakıyorum ama çoğu kaderim diyip kabullenmiş."

Maran sessizce dinledi Avini.. İkisi bir an olsun gözlerini birbirinden ayırmadı..

"Biliyor musun  Maran şimdi biri çıkıp deseki herkes sevdiğine kavuşsun kaç  yuva yıkılır."  Maran içine aldığı nefesi usulca dudakları arasında bıraktı ve hafif kıpırdandı.

"Doğru çoğu evlilik ya görücü usulü oluyor ya da baba  istedi diye oluyor toplasan bir iki kişi ya gönlüyle gitmiştir ya gitmemiştir."

Bu şeylerin hala olması üzücüydü. Severken evlenmek varken zorla evliliğin olması yanlıştı ve savunulacak hiçbir yanı yoktu..

Maran elinden geldiği kadarıyla engel olmaya çalışıyordu ama bazen yorulduğunu fark ediyordu. Zira cahil bir zihniyetle baş etmek öyle kolay değildi...

Konunun uzayacağını anlayan Avin erkenden davrandı. "Neyse uyuyalım bugun bitsin artık." Maran karısını onaylayarak gözlerini kapattığında Avin de kendini uykunun kollarına bıraktı...

Bir kaç gün sonra... 

Aradan geçen bir kaç günün sonunda Maran ve Avin konağa dönmüştü Nadir ağa ve Şahnaz hanımın ısrarı ikisini de bıktırmıştı ve sonunda dönme kararı almışlardı ama bu sefer farklı kişiler olarak...

Bağ evinde kaldıkları o bir kaç gün ikisine de çok iyi gelmişti. Eğlenmiş, gülmüşlerdi  ikisi de tamamen içinden geldikleri gibi davranışlardı kısa bir an olsa bile  mutlu olmuşlardı. 

Nadir ağa ve Şahnaz hanım Maranla normal şekilde konuşurken hala Avine karşı ön yargı ile duruyorlardı zira o fotoğraftan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranamazlardı..

Avin üzerinde duran soğuk ve iğneleyici bakışları es geçmeye çalışsa da bazen oturup ben bunları hak edecek ne yaptım diyordu ama bir cevap bulamıyordu..  kendi ailesi bile ona inanmamışken yanında durmamışken başkaları niye yanında dursun ki?

Maran defalarca kez ailesini uyarmasına rağmen iki yaşlı kurt aynı şeyi yapmaya devam ediyorlardı..

Akşam yemeğinden sonra  Havin çayları getirip ikram ederken Maran Jorini alıp köşeye çekmişti..

"On dakika sonra odaya gönder." Jorin anlamsızca abisine bakıyordu. Neden diye sormak istesede çekindiği için sormamış tamam dercesine başını sallamıştı..

"Tamam ağabey on dakika sonra yengemi odaya gönderiyorum." Maran kardeşini geride bırakıp yukarı kata çıkan merdivenlere yönelirken bütün bakışlar olmasa da Şahnaz hanımın meraklı bakışları merdivenlerden çıkan oğluna döndü..

Çayını içmeden neden odasına çıktığı sorusu kafasının içinde dolanıp dururken Jorin hiçbir şey olmamış gibi yengesinin yanını  alıp oturdu.

Maran odaya girip   kapıyı kapatarak  elbise dolabına ilerledi kendine ait olan bölümü açıp içindeki küçük kutuyu çıkardı.

Kutunun kapağını kaldırıp içindeki küçük şişeyi eline aldı. Birazdan yapacakları  saçma olsa da işe yarayacağını düşünüyordu...

Avine en çok sevdiğin koku ne demişti oda Gül demişti Maran gül kokusu almıştı işe yaracağını düşündüğü planını  şimdi  devreye sokacaktı...

Gül kokusunu odanın her tarafına sıkmaya başladı.. Bir ara öksürmeye başladığında artık durması gerektiğini anlamış şişenin kapağını kapatıp  yerine koydu...

Odanın içi  ağır gül kokusuyla doluydu Maran planın sonuna kadar bu kokuyla durabilirse mükemmel olacaktı. Şu an bile pencereleri açmamak için kendini zor tutuyordu ama  değeceğini düşündüğü için vazgeçti pencereyi açmaktan..

"Acaba abarttım mı  kokuda çok ağırmış." Yüzünü şekilden şekle sokarak kolundaki saate göz attı dakikaların dolmasına az kalmıştı hızlı adımlarla ilerleyip ışıkları kapattı odanın içini tamamen kararttı.

Aradan bir kaç dakika geçmesiyle odanın kapısı yavaşça aralandı. Avin kaşlarını çatmış şu an tam olarak neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Odanın ışıkları neden kapalıydı ve Maran neden çağırmıştı?

"Maran?" Sesini normal tutmaya çalışarak odanın içine girdi. Burnuna dolan Gül kokusuyla şaşırdı.. "jorin beni çağırdığını söyledi." karanlığın içinde etrafına bakınmaya başladı göğsü kalkıp inmeye başladığında sesi hafif titredi. "Maran ışıkları açsana ne oluyor?"

"Sakin ol Avin." Maran'ın sesini duymasıyla derin bir nefes verdi genç kız.. Genzine dolan kokuyla yüzünde bir tebessüm oluştu.

"Gül kokusu." Dedi derince içine çekerek bu kokuyu küçüklükten beri seviyordu. Bazen kendini kötü hissettiğinde bile bu kokuyu içine çekip rahatlamaya çalışırdı...

"Seviyorum demiştin." Maran'ın ses tonuna takıldı Avin kulağa çok hoş geliyordu sesi şu an...

"Maran ışıkları açar mısın lütfen?" Maran Avin görmese de başını iki yana salladı ışıkları hemen açarsa her şey mahvolurdu... Biraz daha beklemesi sabretmesi lazımdı..

Koltukta oturan genç adam konuyu değiştirmek için boğazını hafif temizledi... Avin ise korku içinde bekliyordu...

"Maran korkuyorum." Sesi değişen genç kızla Maran hemen lafa girdi...

"Karanlığın içinde olduğunu unut sadece sevdiğin kokuyu duy." Avin yüzünü buruşturdu anlamıyordu bu adam ne yapmaya çalışıyordu?

"Baban neden sevmedi seni?" Avin duyduğu soruyla dudaklarını ısırdı boğazında hissettiği acıyla yutkunmaya çalıştı konu babası olunca Avin yerle bir oluyordu.

Kendini toplayarak kokuyu biraz daha içine çekip sakinleşmeye  çalışarak yavaşça dudaklarını araladı...

"Bilmiyorum hiç sevmedi beni ne zaman sorsam beni neden sevmiyorsun baba desem susardı ya da hep şu bahaneye sığınırdı. İstediğim bir evlat olamadın diye."  sesi titremeye başladı. "Yemin ederim Maran ben onlara çok iyi bir evlat oldum sadece baş kaldırdığım için belki de sevmedi beni."

Maran ellerini yumruk yapıp sıktı bir baba bu kadar vicdansız olmazdı. Baba demek bile doğru değildi bu adama...

"Babanın ne yapmasını isterdin."

"Bir kere kızım demesini bir kere seni seviyorum demesini isterdim." Yanağından süzülen yaşı elinin tersiyle sildi...

"Bir kere elimden tutmasını isterdim ben ne zaman dışarı da babasının elini tutmuş bir çocuk görsem kıskanıyorum benim babam niye benim elimi tutmadı bilmiyorum."

Maran hüzünlenen sesini Avine fark ettirmeden devam etti konuşmasına... Amacı Avinin karanlık korkusunu yok etmekti..

"Ne zaman karanlıktan korkmaya başladın?"

Avin tekrar  karanlık içinde olduklarını fark edince elini göğüs kafesinin üzerine koydu.. "Maran Işıkları açsan devam etsek?"

"Hayır sen sorularıma cevap ver boş ver ışığı hem karanlıktan korkma insanlardan kork onlar daha karanlık." Avin tekrar kokuyu içine çekip Maran'ın sorduğu soruyu cevaplamaya başladı..

"Yedi yaşındaydım yeğeni Dilan için ben kapkaranlık bir odaya kapattı babam  bir gün o odada kaldım annem bile beni çıkarmadı o gün çocukluğumu öldürdüler Avin yedi yaşından sonra hiç çocuk olmadı."

Göz yaşları durmaksızın süzüldü. Hatırladığı acı gerçekler kalbini acıttı.. Bu yaşananlar hep bir yara olarak yüreğinde kalkacaktı..

Maran elini yumruk yapmış gözlerini kapatmıştı Avinin titreyen sesi karşısında..

"Babam dışarı da kedi köpeğin başını okşayan adam bir kere olsun benim başımı okşamadı-" boğazına düğümlenen kelimeler canını yakıyordu...

Maran bir an sorduğu sorularla pişman olsada geri durmadı.  Bu  korkuyu yok edecekti bu kadar güçlü bir kızı karanlığın içinde bırakmayacaktı...

"Sen mükemmel bir evlatsın Avin onlar senin kıymetini bilmemiş onlar kaybetmiş sen değil." Yerinden kalkarak kapıya doğru ilerledi.

"Maran lütfen artık ışıkları açar mısın?" Maran başını sallayarak Avine doğru yürümeye  devam etti.

"Karanlıktan korkma Avin bu korkuyu yok et sen tanıdığım en güçlü kadınsın bu dik duruşuna ve bu cesaretine hayranım kadın."

Avin duydukları karşısında şaşkınlığa uğramıştı bu adamın dudaklarından dökülende neyin nesiydi? Kafası mı güzeldi?

Maran Avinin dibine girdiğinde odanın ışıklarını yaktı. Avin debine kadar giren adamla korkmuş baş parmağıyla üst damağına bastırmıştı..

"Korkuttun beni?" Maran bakışlarını Avinin yüzüne sabitledi dudaklarını iki yana kıvırttı.. planı istediği şekilde sonuçlanmıştı...

"Maran ne oluyor?" Bakışlarını etrafta gezdirildi daha sonra da Maran'ın gözlerine baktı. Neden bu kadar yakın duruyordu ki?

"Diyorum ki biz artık bir şeylere başlasak mı?" Alt dudağını ısıtarak devam etti.

"Ma ne bese Avin?"  (Artık yetmez  mi Avin?)

Avin kendisine yapışan adamla yutkundu...
kendini güç bela toplayarak dudaklarını yavaşça araladı cevabını bildiği soruyu yöneltti.. "Beni seviyor musun Maran?"

Maran gelen soruyla dudaklarını birbirine bastırdı.. bekliyor muydu beklemiyordu ama bu sorunun cevabını net bir şekilde biliyordu artık.

Seni Seviyorum Avin." Sıcak nefesi Avinin dudaklarına değerken kalbi dengesizliğini ilan etmiş Avinden bağımsız şekilde atıyordu...

"Lanet olsun ki kalbim sana yenildi." Avin bir saniye gözlerini kırpmadan Maran'ın gözlerine baktı. Gözlerindeki o ışık gitmiş pişmanlık gelmişti artık biliyordu Maran çok pişmandı..

Avin durmaksızın Maran'ın gözlerine sessiz şekilde bakarken Maran devam etti.

"Sen bana bir adım gel ben sana koşmazsam şerefsizim Avin." Avin kısa çaplı bir kahkaha attı  Maran'ın bu sözleri karşısında... yüzünde sanki baharı getiren bir gülümseme belirdi..

Maran gülen kadınla gözlerini devirdi al işte dercesine bir bakış attı.

"Lan gülme ciddiyim valla bak sen şimdi yıksan şu duvarları ben her şeyi yaparım." Maran her iki elini duvara dayayarak Avini duvarla arasına aldı.

"Sen o duvarları güçlü bir şekilde koruyunca ben hiçbir şey yapamıyorum."

"Önemli olan senin duvarları yıkman değil mi?" Maran gözlerini yumdu anlığına haklıydı karısı o duvarları Maran'ın yıkması lazımdı...

"İzin vermiyorsun ki?" Dedi isyan edercesine.

"Sen çabalıyor musun ki ayrıca düşünsene senin yaptıklarını ben yapsaydım normal karşılar mıydın?" Maran'ın pişmanlığı büyüdü bilseydi böyle olacak yapar mıydı?

Avinle yolları bir oyunda kesişmişti nerden bilebilirdi  kalbi ona esir olacak.

"Özür dilerim  bilemedim böyle olacağını." Avin gözlerini kırpıştırdığında Maran dudaklarını Avinin dudaklarına yaklaştırdı. Avin hızlı çarpan kalbiyle bir küfür savurdu..

Bu tür durumlar da lanet olası kalbi dört nala koşan at gibiydi...

"Bana hiç şans vermedin o lanet olası şanstan bana da lazım." Fısıltı gibi çıkan sesi Avinin içini ürpertirken tekrar yutkundu.

Avin ihtirasla bakan kehribar gözlerini Maran'ın yüzünden gezdirerek en sonda dudaklarında durdu. Maran usulca Avinin dudaklarına kapandı...

Dudaklarında hissettiği o yakıcı temasla yavaşça karşılık verdi kocasına.. Maran özlediği dudaklarda hüküm sürdü. 

Elleriyle  Avinin belini  kavradı  bedenini kendine bastırarak dudaklarını şehvetle öpmeye devam etti. 

Dakikalar sonra Avin ellerini Maran'ın sert göğsüne bastırdı. Dudakları yavaşça ayrıldığında Avin anlını Maran'ın anlına yasladı..

"Senden gidemeyen bana da yazıklar olsun."

-
Bölüm nasıldı?

En beğendiğiniz sahne?

Maran'ın Avin için yaptığı karanlık korkusunu yok etme planı nasıldı?

Sonunda 30 bölüme geldik bu bölüm biraz geç gelebilir zira bugüne kadar yazdığım bütün bölümlerden uzun olacak ve cidden farklı bir bölüm olacak o yüzden istediğim şekilde acele etmeden yazmak istiyorum:)

Şimdi bir şey diyeceğim siz her ne söylerseniz söyleyin kitabın gidişatı değişmeyecek sadece merak ettiğim için soruyorum.

Avin Maranı affetmeli mi?  Affederse gurursuz mu oluyor?

Bir tane yoruma denk geldim şey demiş "kendisini aldatan adamı affediyor bir de kadınların sesi olacak iğrenç."Burda Maranı savunmayacağım ama bir açıklamaya yapmak istiyorum. Maran Avinle aşık olduğu İÇİN evlenmedi okusun diye evlendi Avinde okumak için evlendi Maranla ilk bölümlerde ikisi tamamen birbirine yabancıydı ortada duygu falan yoktu Maran evlendiği sabahı levlaya gitti yanlış yaptı mı yaptı ama Maran avine karşı bir şeyler hissettikten sonra levlayla yakınlaşmadı 12 bölümde gidip bir hafta onunla kaldı ama birlikte olmadılar çünkü orda artık Avini fark etmişti.

20 bölümde Avin Maranı vurdu diye abarttı diyenler bugun Maranı affedecek diye laf ediyorlar bir sabit kalın bence yaw..

Neyse moodumuzu düşürmüyoruz devamkeeee.

Son olarak beybiler TikTokta eğer yapacak olan varsa hesap açıp kitaptan alıntılar falan paylaşımlar yapabilir mi var mı öyle bir babayiğit? 🤣 ben yurt dışında olduğum için pek reklam yapamıyorum ordan iyi okuyucu geliyor yaparsanız kitlemiz büyür yapmazsanız da canınız sağolsun:)

TikTokta destek veren olursa bu etiketleri kullanırsa sevinirim.
#DilvanTöre #AvinMirşad #MaranMirşad

TikTok hesabım- helin_q6

İnstagram hesabım. Diyartöre6 takip etmeyi unutmayın bölümden sonra alıntı atıyorum:)

Son olarak ilk bölümlere oy vermeyenler dönüp oy verebilir mi?

Fortsett å les

You'll Also Like

Hayat Işığı Av r'

Ungdomsfiksjon

7.4K 459 4
Arin Mirya Adakan ❦ Berzan Miroğlu Mardin Midyat bir berdele daha şahit olacaktı. Bu topraklarda zorâki evlilik çok olurdu. Evlenmek istemeyen...
6K 446 9
KİTAPTA ARGO VE +16 YAŞ ÜSTÜ IÇERIKLİDİR Abisinin hatası yüzünden küçük yaşta töreye kurban edilen Ezo Leyla Eroğlu. Kardeşinin yaptığı hata yüzün...
3M 153K 64
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
11K 14 1
~Özgürlük yoldan çıkmak değil dilediğin yoldan gitmek ~ Onlar Özgürlükleri için evden kaçan iki genç kız , gittikleri şehirde kendilerine bir yuva ar...