Abimin Kankası || Texting

By terayaziyore

3.8M 206K 144K

Bilinmeyen: Abimin kankası olmasaydın olmazdı değil mi? Bilinmeyen: Şu kocaman okulda gittin Bilinmeyen: Her... More

AK/1
AK/2
AK/3
AK/4
AK/5
AK/6
AK/7
AK/ 8
AK/9
AK/10
AK/11
AK/12
AK/13
AK/14
AK/15
AK/16
AK/17
Ak/18
Ak/19
AK/20
AK/21
AK/22
AK/23
AK/24
AK/25
AK/26
AK/27
AK/28
AK/29
AK/30
AK/31
AK/32
AK/33
Ak/34
AK/35
AK/36
AK/37
AK/38
AK/39
AK/40
AK/41
AK/42
AK/43
AK/44
AK/45
AK/46
AK/47
AK/48
AK/49
AK/50
AK/51
AK/52
AK/53
AK/54
AK/55
AK/56
AK/57
AK/58
AK/59
AK/60
AK/61
AK/63
AK/64
AK/65
AK/66
AK/67
AK/68
AK/69
AK/ Final

AK/62

17.2K 1.1K 182
By terayaziyore

Sea
Sa
Selamun aleyküm
Aleyküm selam

Ybye hege
Yeni bölüme hoşgeldiniz

AyBşYpma
Ayşe boş yapma

TM
Tamam

İO
İyi okumalar

...

"Baba!"

Telefonu açar açmaz avazım çıktığınca haykırdım. Tam beşinci kez aramamda açmıştı. Bir cevap vermesini beklemeden konuşmaya çalıştım.

"Baba Karan'la konuştum! Saçma sapan konuştu! Gitmekten falan-"

Laflarımı bölüp "dur dur kızım dur" demesiyle konuşmaktan vazgeçtim. Sadece bir saniye sessizliğin ardından babam içimi rahatlatan cümleyi kurdu. "Nerede olduğunu biliyorum. Şimdi yanına gidiyorum" demesiyle önce derin bir oh çektim. Ardından "nerede" diye sordum hızla.

"Havaalanındaymış. Gitmekten kastı buymuş. Aldığı bileti kart ekstresinden gördüm."

Duyduklarımla elimi anlıma yapıştırıp gözlerimi yumdum. Aptal. Nasıl da korkutmuştu beni!

"Ben geldim şimdi. Kapatıyorum. Karan'ı da alıp geleceğim."

Rahatlayan içimle onu onayladım. Ardından telefonu kulağımdan çektim. Çeker Çekmez telefonum yeniden çaldı. Oflayarak ekrana baktım. Ancak ekranda yazan Ateş yazısını görünce hızla telefonu açtım ve kulağıma yerleştirdim.

"Gece! Karan'a ulaşamıyormuşsunuz! Nerde bu adam? Ne oldu başına bir şey mi geldi?"

Endişeli sesiyle hızlı hızlı konuştu. " Dur sakin ol. Ulaşamıyorduk evet ama nerede olduğunu bulduk" diyerek onu da rahatlatmak istedim. Ancak sesindeki endişe azalmadı ve "neredeymiş" diye sordu hızla.

"Havaalanındaymış" diyerek kısa bir yanıt vermek istedim. Karşı taraftan meraklı bir ses geldi "ne İşi varmış havaalanında?" Ne diyeceğimi bilmiyordum. Fazla detaya girmek ve onu üzmek istemiyordum. " sanırım biraz uzaklaşmak için bir yere gidecekti ama babam nerede olduğunu öğrendi şu anda onun yanına gidiyor onu da alıp gelecek" dedim. Pek ikna olmadığını belirten sesiyle "kimseye haber vermeden nereye gidiyordu? Bak bana anlatmadığın bir şey varsa anlat Gece" dedi.

"Ya sevgilim, anlatmak istemediğim ne olabilir? Sakin ol. Karan iyi ve birazdan eve gelecek. Düşünme sen. Ben şimdi kapatıyorum. Gidip anneme haber vereceğim" dedikten sonra kısa vedalaşmamızla zar zor telefonu kapadım. Ve tıpkı ona söyledigim gibi odamdan çıkıp annemin yanına haber vermeye gittim. Haber vermem ve rahatlayan annem birlikte oturup beklemeye başladık.

Dakikalar geçse de babamdan herhangi bir haber gelmezken yaklaşık yarım saat sonra annemin telefonu çaldı. Arayan babamdı. Telefonu açıp sesi hoparlöre verdi.

"Efendim Alsan?"

Oldukça sakin bir şekilde sorsa da babamın sesi bir o kadar farklıydı.

"Şu oğlunla konuş yarım saatte dil dökmeme rağmen hala ben gideceğim diye tutturmuş gelmiyor. Ara şunu."

Söylediklerinden sonra telefonu Çat diye kapattı. Şok olmuş bir ifadeyle bir telefona bir anneme baktım. Babamın asla konuşmayacağı bir uslupla ve asla yapmayacağı hareketlerle annemi araması beni şaşırtmıştı. Gerçekten fazla sinirlenmişti. Annemin aramasını beklemeden hızla kendi telefonumdan yeniden Karan'ı aradım. Çaldı çaldı çaldı açan olmadı. Benden sonra annem de onu aramaya karar verdi. Ancak tıpkı beni açmadı gibi annemi de açmamıştı.

"Kalk. Yanına gidelim. Baban fazla sinirliydi."

Annemin verdiği komutla ayağa kalktım ve direk olarak onun peşinden kapıya doğru ilerledim. Annem arabasına binene kadar babamı aramış ve hangi havaalanında olduklarını öğrenmişti. Ardından hızlı bir şekilde yola çıkmıştık. Havaalanına ulaşmamız normalinden kısa sürmüştü. Çünkü annem beni bile dehşete düşürecek kadar hızlı sürmüştü.

Yolda giderken daha fazla meraklı olmaması için Yalçın'ı da aramış ve durumu ona anlatmıştım. O da havaalanına gelmek istese de onu durdurmuş ve desteğe ihtiyacım olursa onu arayacağıma söz vermiştim.

Havaalanına geldikten sonra annemin peşinden direkt olarak içeri girmiş ve hızlı bir şekilde Karan'la babamı aramaya koyulmuştuk. Aynı zamanda annem babamı telefondan da arayarak nerede olduklarını sormuştu. Onları bulduğumuzda Karan peronlara gitmek için çırpınıyor babamsa onunla konuşmaya çalışıyordu.

Koşar adım yanlarına ilerledik.

"Gitmek çözüm değil Karan! Bir yanlış yaptıysan otur adam gibi düzeltmeye çalış! Gidip ne yapacaksın tek başına?"

Artık sinir damarı patlamak üzere olan babamın hala sakin tutmaya çalıştığı ifadesinden bana kaydı gözleri Karan'ın. Beni gördüğünde hafifçe duraksadı. Bakışlarında ki üzüntü ve mahçup hissiyatı bana ulaştığı an adımlarım durdu.

"Oğlum" diye öne atıldı annem. Ancak Karan'ın bakışlarını benden çekemedi. Bu nedenle Karan'ın tam dibinde durup elleriyle kafasını kendisine çevirdi. Ve ona bakmasını sağladı.

"Nereye gidiyorsun Karan? Allah aşkına! Habersiz plansız nereye gidiyorsun!"

Karan annemin ellerini tutup yanaklarından çekti.
"Ya sizin hiç mi bir karara saygınız yok? Gitmek istiyorum. Zorlamı tutacaksınız!"

Karan'ın yüzünde ki mahçupluk yarı yarıya sinire dönüşünce kaşlarım çatıldı.

"Zorla tutucam var mı bir diyeceğin?"

Tüm dikkati üstüme çekmeyi başardım. Karan annem babam hepsi susup bana döndü. Bir adım attım ona doğru.

"Gitmek istiyorsun demek. Niye? Sana daha çok sinirleneyim diye mi? Kalbini kırmakla kalmadığın arkadaşının gönlünü almaktan korktuğun için mi? Ya da kardeşini oturup dinlemekten kaçmak için mi?"

Sesli bir nefes verdim. Ellerimi iki yana açtım "sence de gereksiz uzatmadık mı?"

Pes ettiğimi belirtircesine baktım yüzüne. "Nasıl sinirle söylediğim lafları ciddiye alırsında günlerdir söylediğim başka hiç bir şeyi ciddiye almazsın aklım almıyor!"

Karan'ın yüzü ifadeden ifadeye giriyordu. "Beni görmek istiyormuş gibi konuşma nolur. Yaptıklarımdan sonra kimsenin beni affetmesini bekleyemem" diye mırıldandı. O sıra kafamı hafifçe arkaya çevirip babamı yoklamak istedim. Sözlerimi ona göre seçecektim.

Ancak babam ve annem az önce oldukları yerde değildi. Biraz bakınınca bizden uzaklaşmış olduklarını gördüm. Herhalde başbaşa konuşmamızın faydalı olacağını düşünmüşlerdi. Bunu annemin düşündüğüne emindim. Çünkü o mevzuyu biliyordu. Babamsa detaylara hakim değildi. Hızla geri Karan'a döndüm.

"Bak. Evet ben sana çok sinirlendim. Yaptığının da hala yanlış olduğunu düşünüyorum. Tanju amca da sana çok sinirlendi. Herkes sana çok sinirlendi. Ama sana sinirlenmeyen tek kişi kimdi biliyor musun?"

Bir kaç saniye yüzüne baktım. Bir cevap bulamadı. "Seni asla affetmeyeceğini düşündüğün tek kişi. Ateş. Sana tek sinirlenmeyen belki de en çok sinirlenmeyi hak eden kişi oldu. Olanlardan sonra dahi seninle arasını düzeltmek istiyor. Ve seni anlamaya çalışıyor. Senin onu anlayacağın günü bekliyor. Tüm bu olanlara rağmen kardeşim dediğim insanı silemem diyor!"

Şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. Afallamış ifadesiyle "gerçekten mi?" diye sordu. Ağzımı açıp cevap verecekken bir anda gelen Ateş'in sesiyle dona kaldım.

"Tabi ki gerçekten olum!"

Uğradığım şokla arkama döndüm. Ateş'in burada ne işi vardı! Burada olduğumuzu nereden biliyordu!

"Nasıl aksini düşünebilirim? Kardeşim dediğim insanı nasıl bir anda tüm geçmişimden geleceğimden silebilirim? Üstelik her şeyi yoluna sokabilecekken? Ha?"

Neredeyse ağlayacak bir ifadeyle ona bakan Karan, hala onun burada ne işi olduğunu düşünerek şaşkınca Ateş'e bakan ben.

Ateş "artık ne olur anla beni, ben asla ne sana ne de kardeşine zarar vermedim Karan! Sadece sevdim. İkinizide çok sevdim. Ne olur gör artık" diye yalvarırcasına konuşunca Karan artık dayanamadı. Bir anda yüzünü bizden çevirdi. Artık tutamadığı göz yaşlarını görmemizi engellemeye çalıştı.

Ortama yüklenen aşırı duygusallık banada bulaşmıştı. "Ne olur daha fazla pişman olmamı sağlamayın. Artık bünyem kaldıramayacak çünkü. Be-ben ben yaptıklarımdan öyle utanıyorum ki! Öyle pişmanım ki! Yüzünüze bile bakarken içim fokur fokur kaynıyor. Ben-ben özür di-lerim.."

Kocaman adam karşımda kekeliyordu. Ve bunlar gerçekti. Ben hala inanamazken Ateş oldukça sakin bir şekilde Karan'a adımladı. Onu kollarından tutup kendine çevirdi. Ve bir anda ona sarıldı.

"Kardeşler kavga eder, ama asla küsmez. Değil mi?"

Sıkıca sardı kollarını Karan'a. Gerçekten nasıl bu kadar yufka yürekli bir adamsın sen diye haykırmak istedim. Bir kaç saniye sonra Karan'da sarmıştı kollarını Ateş'e. Uzunca sarıldılar birbirlerine.

Olmuştu işte.

Beklediğimden daha kolay

Belki de hiç beklemediğim kadar yakın bir zamanda.

Affetmişlerdi birbirlerini.

"Özür dilerim" diyerek böldü sessizliği Karan. Ve satamadığım kadar tekrarlardı bunu. "Sana yaptıklarım için özür dilerim" belki üç belki beş belki de daha fazla kez söyledi aynı cümleyi.

"Özürünün kabul edilmesini istiyorsan o bileti yırtıp atacaksın. Hiç bir yere gitmiyorsun" dedi Ateş.

Ve ne babamın ne annemin ne de benim yapmadığımı yaptı.

Karan'ı gitmekten vaz geçirdi.

Sonra ne mi oldu?

Paşa paşa herkes evine döndü.

Ateş buraya kendi arabasıyla gelmişti. Meğerse burada olduğumuzu zorla Yalçın'dan öğrenmişti. Karan'ın gideceğini duyunca da apar topar yola çıkmıştı. Olaylardan sonra babam ve annem Karan'ı da alıp bizi doğruca eve götürdü. Ateş ise söylememe rağmen bizi yalnız bırakmak adına bizimle gelmedi.
Karan babamın ben annemin arabasında eve dönmüştük.

Yol boyunca olanları bir bir düşündüm. Bu andan itibaren gerçekten her şey zamanla düzelecek miydi?
Unutulacak mıydı olanlar? Herkes gerçekten affedecek miydi birbirini? Her iki tarafında hataları rafa kaldırılacak mıydı?

Peki ben bunu istiyor muydum?

Karan'ı affetmek..

Tabi ki evet. Her şey düzelsin, yoluna girsin istiyordum. Ve Karan ile aramı düzeltmekte istiyordum. Çünkü tüm bu olanlardan sonra dışardan bir göz olarak bakınca tek hatalının o olmadığını görebiliyordum.

Yavaşça arabadan indim. Karan ve babam bizden önce gelmişti. Bu nedenle çoktan eve girmiştiler. Annem ile birlikte yavaşça kapıya ilerledik. Annem anahtarıyla kapıyı açıp geçmemi sağladı. İçeri girdiğimizde ortamda ses yoktu.

Ben babamı Karan'a nutuk çekerken yakalardık diye düşünmüştüm. Ancak etrafta kimse yoktu. Sanırım herkesin siniri yeterince gerildiğinden babamda nutuk çekmeyi olayları tekrar karıştırmayı pas geçmiş ve odasına çekilmişti.

Anneme odama çıktığımı belirterek merdivenleri tırmandım. Kendimi yatağıma atıp soluklanmak ve hiç bir şey yapmamak istiyordum.

Yorgundum.

Ama bu bedensel bir yorgunluk değildi.

Odamın kapısını kapatır kapatmaz kendimi sırt üstü yatağıma attım. Dün geceden beri çok uykusuzdum ancak bedenim yatağıma kavuşana dek uykumun var olduğunun bilincinde değildim. Ki  aynı şekilde ne zaman uykuya daldığımı da bilmiyordum.

(Bir kaç gün sonra)

Her şeyin bu kadar kolay düzeleceğini hiç düşünmezdim. Ama olmuştu işte. Bir anda hiç beklemezken hem ben Karan'la barışmıştım hemde Ateş'le Karan aralarını düzeltmişti.

O gün havalanından döndüğümüzün akşamında Ateş ve Karan ben uyurken bir ayara gelmişti. Uzunca konuştuktan sonra birbirlerinden defalarca özür dileyip tüm olanları geride bırakma kararı almışlar. Tabi ben bunları sonradan öğrenmiştim.

Gün geçtikçe aramız daha da iyileşiyordu. Ve aynı şekilde evimizin huzuru da gün geçtikçe artmaktaydı. Sabah kahvaltı sofrası daha çekilir olmuştu. Çünkü sofrada eskisi gibi asık suratlı bir anne yoktu. Bana karşı olan tavırları olaylar çözülünce eskisi gibi olur sanarken çok daha iyi olmuştuk.

Anne kız ilişkimiz yılların üzerine bir anda kurulmuş gibiydi. Sabahları annem kahvaltıyı kendi hazırlıyordu. Ve bu benim 20 yıllık hayatımda daha önce görmediğim bir şeydi. Bir anda ne olduda 180 derece döndü diye düşünüyordum bazen.

Geride kalan tek kötü olay Karan ve Yade olmuştu.
Karan Yade'ye karşı çok mahcup ve pişmandı. O yüzden şimdi odama gelmiş ve bana bu soruyu sormuştu.

"Nasıl affetireceğim kendimi?"

Uzunca bir süre susup tüm bunları düşünürken sanırım o sorduğu soruyu düşündüğümü sanıyordu. Ama dakikalarca benden cevap alamayınca hafifçe kolumu dürttü. Bu beni düşüncelerimden ayrımaya yetti.

"Gece? Nasıl affettireceğim kendimi diye sordum, daldın gittin?"

Kendime geldiğimde hafifçe yanaklarımı şişirip dolan havayı dışarı bıraktım.

"Yade seni çok seviyor. Gidip konuşmak sorunları çözmek için yeterli bir hareketmiş bunu gördük. Buradan başla bence. Git ve konuş. Pişman olduğunu belirt. Özür dile. Onun minnoş kalbi kin ve nefret tutamaz ki. Affedecektir."

Gülümsedi. "Sen bi arasana, bakalım nerede ne yapıyor? Ben arasam şimdi olmaz. Direkt karşısına çıkayım."

Ona kafa salladım. Ve telefonumdan Yade'yi aradım. Karan'ın yanımda olduğunu belli etmeden uzunca konuştuk. Evde tek başınaydı ve bu güzel bir fırsattı. Konuşmamız bittikten sonra Karan hızlıca hazırlanmaya gitmişti.

10 dakika sonra hızla evden çıkıp Yade'lere doğru yol almıştı bile.

Umarım eve döndüğünde barışmış olurlardı.

Böylece her şey yoluna girecekti.

Her şey düzelmiş olacaktı.

...

Canlar

Aşırı kısa bir bölüm olduğunun farkındayım.

Şimdi 1 aydır bölüm atmıyon bunu mu attın diceksiniz o yüzden şöyle açıklayayım

Ramazanda hem çalışıp hem okulumu bitirmeye çalışıyordum bu yüzden çok yoğundum. Ve oruç tutarken bunları yapmak çok zordu.

Bu yüzden bölüm gelmedi. Bu bölümü dün gece yazıp bugün bitirip atmak istedim sizi daha fazla bekletmemek adına.

İnstada yaptığımız anketle her şeyin düzelmesini istediğinizi belirttiniz. Bundan dolayı bu bölümde Ateş, Karan ve Gece sorunlarını çözmek istedim.

Bir sonra ki bölüm 63 sadece Karan ve Yade sorununa değinceğim.

Ardından bir zaman atlaması olacak ve 64, 65, 66. bölümlerde Ateş; Gece ve Karan; Yade
Çiftlerine doyum yapacağımız bölümler olacak.

68 de final konusunu başlatacağım 69, 70 bu konuyla ilerleyip kitap 70. Bölümde final verecek.

Finalinden sonra zaman içerisinde 2 ya da 3 bölüm özel bölüm atacağım.

Bu şekilde AK'ye veda edeceğiz.

Bu arada hepinizin bayramını tek tek kutlarım. İyi bayramlar 🌹

Öpüldünüz:*

Continue Reading

You'll Also Like

17.8K 678 15
TAMAMLANDI. i got a confession baby, will you listen to it? [yarı texting - kısa hikâye.] ≠ berat ayberk özdemir fanfiction.
20K 926 20
3 yıldır hayranı olduğu futbolcuya yazan Nil Arslan vee O gece arkadaşlarıyla iddiaya girdiği için ona cevap veren ünlü futbolcumuz Barış Alper Yılma...
200K 6.7K 44
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
2.5M 80.2K 59
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...