Konser +18

By ecemziyagil

4M 65.6K 31.7K

Eğlencesine gidilen konserde bir insanın hayatı değişebilir mi? Unutulan anılar adına nasıl birine aşık olabi... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
Soru Cevap!!
16
17
18
19
20
21
22
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
Soru Cevap 2
52
Özel Bölüm /1
Özel Bölüm/ 2
Özel Bölüm/ 3
Açıklama

23

55.5K 1.1K 343
By ecemziyagil

Media: Derin Yılmaz

İyi okumlar Ziyagiller

o((*^▽^*))o

Gözlerimi yorgunlukla açtığımda sırtımda bir ağırı hissettim. Acıdan sessizce inleyerek ayağa kalktım. Bir insan neden yerde yatar ki? Hepimiz sıraya dizilmiş ve yerde yatmıştık. Nedenini ben de bilmiyorum. Ben ve Derin ortada yatmıştık. Benim yanımda Atlas, Derin'in yanında Çağrı vardı. Üstte yatak varken neden buradayız ki?

Elimi sırtıma koyarak nefes verdim. Derin'in telefonu çalınca ona bakındım. Gözlerini hafifçe araladı. "Kimmiş?" Diye sordu, Çağrı sesi duyunca yanında çalan telefonu eline alıp Derin'e verdi. "Bilmiyorum."

Derin telefona baktığında hızla ayağa kalktı. "Kim?" Sorumun üzerine Derin net bir şekilde "Annem." Diye cevap verdi.

Derin üst kata çıkınca Çağrı kaşlarını çatarak ayağa kalktı. "Ben bi ona bakayım." Dedi Çağrı esneyerek.

Çağrı üst kata çıkınca Atlas'a kaydı gözlerim. Halen daha sessizce uyuyordu. Dün gece Çağrı evde içki aramıştı, Atlas ise 'Öykü içmiyor.' diyerek hepimizin içki içmesini önlemişti. Ardından hep beraber koyu bir sohbete dalmıştık. Koyu sohbet dediğim siyasetten girdik konuya yeni çıkan bütün dizileri eleştirdik. Arada bir Çağrı ve Atlas maç konuşunca ben ve Derin ünlü magazinlerini konuştuk.

Konuşma bitince Atlas benle beraber üst katta yatmak istedi ama bu bütün romantik anılarımızın katili olan iki şahıs hemen itiraz etti. Biz yatacağız, hayır biz kavgası derken hep beraber yerde yattık.

Bari koltukta yatsaydık.

İşte bu da bizim salaklığımız...

Atlas mırıldanarak "Öykü." Dediğinde yanına yaklaştım. "Efendim?" Gözlerini hafifçe araladı. Bana bakıp gülümserken elimden tutup beni kendine çekti. Atlas'ın üstüne geldiğimde bana baktı. "Sabah öpücüğü yok mu?" Dedi dudaklarıma bakarak.

"Sabah öpücüğü mü? Günaydın demem neyine yetmiyor paşam?"

"Onu da demedin ki." Dedi. "Yani desen 'Tamam' derim ama onu da demiyorsun. Hem 'Günaydın' demez hem sabah öpü-"

Atlas'ın fazla konuşmasını sabah sabah çekemeyeceğim için dudaklarına yapıştım. Atlas ise direkt uyum sağlayıp öpücüğüme karşılık vermeye başladı. Hafifçe geri çekildim. "Olmadı ya." Dedi sessiz bir ses tonuyla.

Dudak bükerek "Devamı yalnız kalınca." Diyerek ayağa kalktım. Atlas benim ardımdan ayağa kalktı. "Nerede bunlar?" Diye sordu, elimle üst katı gösterdim. Atlas üst kata çıkacakken elinden tuttum. "Ne oldu?" Bana bakarak sırıttı. "Evden kovacağım."

Kahkaha atarak ona baktım. Atlas'ın ciddi olduğunu fark ettiğimde ise elini daha sıkı tuttum. "Derin annesi ile konuşuyor." Dedim. Atlas bana bakarak göz devirdi. "Gitsinler artık. Biz, bizi barıştırmaya geldik." Atlas'ın dudağına ufak bir öpücük kondurup geriye çekildim.

"Neyse şuanlık bu yeter."

Atlas'a göz devirip hafifçe güldüm.

Derin ve Çağrı üst kattan indiklerinde Derin'in yanına geçtim. "Daha iyi misin?" Diye sordum. Derin kafasını olumlu anlamda salladı. "Akşam eve geçmem lazım." Kaşlarımı çattım. Atlas yanıma gelip elimi tutunca gülme hissiyatım geldi ama kendimi tutarak gülmedim. "Neden?" Derin sıkıntı ile nefes verdi. "Annemin istediği dosya bendeymiş, akşam onu atmam lazım."

Atlas elimi hafifçe sıkınca elini kendime doğru çektim. "Biz de gelelim mi? İster misin?" Kafasını olumsuz anlamda sağa sola hafifçe salladı.

Derin koltuğa oturunca Çağrı "Ben bi konuşayım." Dedi, Çağrı'bın sözü üzerine ben de mutfağa geçtim. Çağrı ve Derin yan yana oturup sessizce konuşuyorlardı. Biz ise mutfağa geçmiştik. "Galiba ben maleletledim." Gülümseyerek ona baktım. "Ne yaptın ne yaptın?" Atlas olmayan saçını savururken onu izledim. "Maleletledim." Dedi. "Manifest olmasın o?" Atlas'ın yüzündeki gülümseme yavaşça soldu. "Yeni kelimeler üretme Öykü." Kaşlarımı çatarken dudak büktüm. "Ben mi ürettim sen mi?" Diye sordum.

Atlas bana karşı arkasını döndü. Ellerini yana açıp "Bu Öykü düzelecek, aldım kabul ettim öyle de oldu." Dedi. Bana geri döndüğünde kahkaha attım. Ellerini başımın üstünde tutup Sihirli Annem büyüleri gibi ellerini salladı. "Ya." Mırıldanırken Atlas beni kendine çekip sarıldı. Sarılmasına karşılık verdiğimde "Bak nasıl kabul oldu? Ben malelet ustasıyım." Dedi. "Öylesin." Diyerek konuyu tartışmaya çekmek yerine kapattım.

Geri çekilip kahvaltı hazırlamak için buzdolabına yöneldim. "İstersen sana öğrenebilirim." Atlas zaten kalın olan sesini kalınlaştırmış benimle ciddi konuşmaya çalışıyordu. Galiba tek sorun konun ciddi bir konu olmaması.

"Öğret."

Elime yumurtaları alıp buzdolabı kapağını kapattım. "Önce istediğin şeyi net bir şekilde diyorsun." Dedi. Zaten hayallerimde manifest yerine malelet öğrenmek vardı. "Sonra büyü hareketini o kişiye yapıyorsun." Kafamı anlamışcasına onaylarca salladım. "Peki hocam, ne zamana gerçekleşir?" Diye sordum. Elimdeki yumurtaları bir kabın içine kırdım. "O senin ne kadar çok istediğine bağlı." Atlas'a döndüğümde tezgaha yaslanmış ellerini gögüsünde bağlamış olduğunu gördüm. Kendinden emin bir şekilde dönüp bana baktı.

"Benim daha etli bir yöntemim var." Dedim. "Neymiş?" Etrafa bakındım. Gözüme demin kırdığım yumurtalar denk geldi. "Yumurtaları sen karıştırır mısın?" Diye sordum. Atlas derin bir nefes alıp verdi. "Bu muydu maleletin?" Atlas'ın dudağına ufak bir buse kondurdum. "Yumurtaları karıştırır mısın?" Diye sordum. Kafasını onaylarcasına sallayınca gülümsedim.

Atlas yumurtaları karıştırırken onun demin olduğu yere geçip tezgaha yaslandım. "Maleletim işe yarıyor muymuş?" Diye sordum. Atlas elindeki karıştırma kaşığını bir kenara bıraktı. "Hile yaptın." Dedi. Atlas'ın yanağından makas aldım. "Bu işler böyle aslan parçası." Bana bakıp gülümsedi.

Derin ve Çağrı'nın fısıltı sesleri yok olunca onlara döndüm. "Şunlara bir bakalım." Dedim. Atlas bıkkın bir şekilde yanaklarını hava ile şişirse de benim arkamdan geliyordu. Derin ve Çağrı'nın yanına geldiğimde gülümseyerek Derin'in yanına oturdum. "Nasılsın?" Diye sordum. Derin elimi tutup kafasını omzuma yasladı. "İyiyim." Dedi sessizce.

Kahvaltı hazırladıktan sonra hep beraber kahvaltı yapmıştık. Derin'in neden morali bozuk bilmiyorum ama onun üstüne gitmek yerine yanında olmayı seçtim. Hep beraber salondaki koltukta otururken Derin "Ben bencil miyim?" Diye sordu, kafamı ona çevirdim. "Kim söyledi bunu?" Diye sordum. Derin bana cevap vermek yerine gözlerini kaçırdı. Annesinin söylediği çok belliydi yoksa neden bu kadar kafaya taksın ki?

"Bencil değilsin." Dedi Çağrı. Derin Çağrı'ya bakarak "Sen sevgilimsin diye böyle diyorsun." Diyerek inkar etti. Çağrı kafasını olumsuz anlamda sallarken "Alakası yok." Dese de Derin onun dediğini inkar ediyordu.

Bu sefer söze "Bencil değilsin, fazla korumacısın." Diyerek Atlas girdi. Derin Atlas'a bakınca Atlas cümlesine devam etti: "Diğer insanlara nasılsın bilmiyorum ama Öykü için fazla korumacısın. Ona benden zarar gelecekmiş gibi davranıyorsun."

Derin dikkatle Atlas'ı dinlerken Derin'in yanından kalkıp Atlas'ın yanına oturdum. "Öyle deme." Diye sessizce konuştum Atlas'a. Atlas susmak üzereyken "Devam etsene." Dedi Derin. Atlas bana bakıp bir şey demeden Derin'e döndü.

"Öykü'ye neden bu kadar bağlı olduğunu anlamıyorum veya neden kendinden çok Öykü'yü düşündüğünü anlamıyorum. Öykü ile benim ilişkim için kendi ilişkini mahvettin." Atlas tekrardan konuşacakken bana bakıp sustu. Atlas Derin'e bakıp sessizce onu izledi. Derin ise bana baktı, gözlerinde hayal kırıklığı vardı. "Öykü'nün bundan rahatsız olduğunu bilmiyordum."

"Ben bundan rahatsız değ-" Cümlemi bitirmeme izin vermeden "Feyza." Dedi Derin. Kafasını eğerek ellerine dokundu. Baş parmağı ve işaret parmağının ortasında olan eti sıkmaya başladı. "İki sene önce ölen kız kardeşimin ismi." Dedi, sesi titriyordu. "Bu acıyı içimden alması için Allah'a yalvardım. Feyza öldükten iki gün sonra Öykü ile tanıştım. Feyza'nın giydiği pantolonun aynısını giymişti." Durup bana dolu gözleri ile baktı. "Ölen kız kardeşimin yerine koydum onu."

Tüylerim diken diken olmuştu. Kalbimden acı bir sıvı geçmişti. "Başın sağ olsun." Dedi Atlas. Çağrı ise aklımdaki o soruyu sordu: "Neden öldü?"

Derin Atlas'a baktı, gözlerini Çağrı'ya çevirip "Sevdiği çocuk yüzünden intihar etti." Diye konuştu.

Sessizlik oluştu. Demin kalbimde olan acı hissiyatı daha çok arttı. Onun adına çok üzülmüştüm. Elimden bir şey gelmiyordu ve ben iki yıldır arkadaş olduğum kızın en acı gerçeğini bu gün öğrenmiştim.

Parkta geçip etrafa bakınmaya başladım. Salıncakta yavaşça sallanıyordum. Dizlerimi bir öne bir arkaya yaparak hızımı arttırıyordum. Gökyüzünü izlerken ayak sesi duyunca kafamı yere indirip etrafa tekrardan göz gezdirdim.

Bankların orada oturan bir kız vardı. Saçları turuncuydu, burnu dümdüz, teni ise bembeyaz.

Canı yanıyordu, gözünden akan yaştan belli oluyordu. Yüzünü avuçları içine aldı. Salıncaktan inip onun yanına doğru ilerledim.

"Turuncu, iyi misin?" Diye sordum.

Ellerini yüzünden çekip bana baktı. Gözleriyle beni baştan sona inceledi. Cebimden birer peçete çıkarıp ona uzattım. Bana tamamen döndüğünde yanağında kızarıklık fak ettim. "İyi misin?" Kafasını olumlu anlamda salladı.

Bana yer vermek için yana doğru kaydı. Yanına oturdum. Gözlerini bacaklarıma dikince "Yüzüm yukarıda." Diye konuştum. Gözlerini bacaklarımdan ayırıp yüzüme baktı. "Pardon, sadece pantolonun güzelmiş." Dedi kısık bir sesle.

Gülümseyerek ona baktım. "İstersen senin olabilir." Dedim, gülümsedi. "Hayır, sana yakışmış."

İlk defa onu gülümserken gördüm. Çok güzel bir kızdı, neden gülümsemek varken ağlıyordu ki?

Eline baktığımda yumruk yapmıştı, tırnaklarını etine batırıyordu. "Her ne olduysa, anlatabilirsin." Dedim. Gülümseyerek elini yavaşça sıkmayı bıraktı.

"Şimdi gitmem lazım, yarın yine burada olur musun?" Diye sordu.

Kafamı onaylarcasına salladım. "Saat kaçta?" Bana karşı tekrardan gülümsedi. "Aynı saatte."

İkimiz de aynı anda ayağa kalktık. "Anlaştık." Dedim.

"Siyah pantolon olan mıydı? Üstünde çizgi film karakteri vardı." Derin sorumun üzerine kafasını onaylarcasına salladı. Derin'e baktım, kim bilir bana anlatmadığı kaç tane daha acıtan olayı vardı? Her birini sabaha kadar dinler ve onun yanında olmak isterdim ama Derin içine kapanık biriydi. İlk tanıştığımız zaman da böyleydi. Bana o gün hiçbir şey anlatmadı. Sustu. O günü bir daha konuşmamak üzere sustu.

Ses duyduğumda sesin geldiği tarafa doğru döndüm. Hayvan sesi gelmişti. Atlas'a baktığımda hızla ayağa kalktı. "Sakin, ben bakarım." Dedi Çağrı yavaşça ayağa kalkarken. Çağrı kapıya yönelince "Belki aydır." Diye konuştum. Çağrı bana bakıp alayla güldü. Ardından kapıya yöneldi

Çağrı'nın yanına gittim. Kapının yanındaki camın önüne geçtim. Camdan etrafa bakındım ama bir hayvan göremedim. Çağrı kapıyı açıp dışarıya çıktı. Ses tekrardan geldi ve bu sefer daha yakından geliyordu. "İçeriye gir bence." Dedi Derin halen daha titreyen sesiyle.

Çağrı Derin'in lafını ikiletmeden içeriye girdi. Arkamdan müzik sesi gelince arkama döndüm. "Güleyirum haline katula katula. Bi' sözü geçiremedun karuna." Atlas şarkıya eşlik ederek Çağrı'ya bakıyordu. Çağrı yanında duran ayakkabılıktan birer ayakkabı alıp Atlas'a doğru attı. Atlas kafasını hafifçe yana çekerek ayakkabının kafasına gelmesini engelledi.

Atlas kahkahalar eşliğinde "Daha niye vermedun ağızının payını? Vermeyisun." Şarkıyı söyleme devam ediyordu.

Derin bile bu duruma gülmeye başladı. Atlas ise misket oynamaya başladı. Şarkı telefonundan çalmaya devam ederken "Ne oldi sana? Ne oldi böyle?" Diye telefondan ses geldi. Atlas ise bağırarak "Nerde o eski taş fırın erkeği? Bir anda oldun light erkeği." Şarkıya eşlik etti.

Çağrı hızla Atlas'ın yanına gidip masada olan telefonu eline aldı. Müziği kapatınca Atlas gülerek "Ne oldu lan light erkeği?" Dedi. Bilerek r harfini vurgulamış ve uzatmıştı. Çağrı Atlas'ın kafasına vurunca Derin'in yanına oturdum. Derin'in bacağına elimi koyup ona baktım. Bacağını çekip kafasını çevirdi.

"Derin ben senden veya senin ilginden rahatsız değilim." Dedim onun duyabileceği bir ses tonuyla. Derin bana baktı, hafifçe tebessüm etti. Ardından kendini hiç bozmadan tekrardan eski suratına döndü. Yanağını öptüm. "Hadi barışalım." Derin tekrardan sırıttı. Galiba bende gerçekten malelet vardı.

Atlas'ın çığlık sesi üzerine kafamı onlara doğru çevirdim. Atlas ve Çağrı birbirine girmişti. Çağrı Atlas'ın omzuna çıkmış ve eğilerek gözlerini kapatmıştı. "Göremiyorum orospu çocuğu!" Diye bağırdı Atlas. Çağrı kahkaha atarken Atlas görmediği için sobanın üstüne doğru gidiyordu.

"Dur aptal!" Diye bağırdım ayağa kalkarak. Çağrı ellerini hızla çekerek "Soba varmış lan piç!" Dedi bağırarak. Atlas gözlerini sıkıca yumup geri açtı. Hızla yönünü değip bizim yanımıza geriye geldi. Çağrı koltuğa düşerek Atlas'ın omzundan indi.

Derin Çağrı'ya bakarken ben de Atlas'ın yanına geçtim. Tekrardan bir hayvan sesi gelince Atlas arkama saklandı. "Ya ne bu ses!?" Dedim sinirle. Hızlı adımlarla sobanın yanına geçip en ince olan odunu elime aldım. Karşıma hayvan çıkarsa korkması için elimde sallayacağım amma ve lakin yanlışlıkla ona çarparsa acımasın diye en incesini aldım.

Kapıya hızlı adımlarla yürüdüm. Kapıyı açıp dışarıya çıktım. Hayvan sesi tekrardan duyulduğunda bu sefer daha yakından geldi. Artık daha anlaşılır olduğu için kurt sesi olduğu anlaşıldı. Elimdeki odunu ağaçların arasına hızla attım. Umarım oraya koşup bizi yalnız bırakırlar.

Eve geri girip kapıyı kapattım. İstemsizce sinirden, stresten kaşlarım çatılmıştı. Taa ki Atlas kapının ardından yanıma gelip kolunu omzuma atana kadar. Mimiklerin normale dönmüş hatta gülümsüyordum. "Gör lan Çağrı, az benim karımı örnek al." Dedi, Çağrı eline alıp bize atacak bir şeyler ararken Derin ona yastık verdi. "Vatan haini!" Dedim yüksek sesle.

Derin eliyle bana öpücük atınca Çağrı da tam kafama yastık attı. "Yastığın içine taş mı koydunuz!?" Diye bağırdım. Atlas elini alnıma koyup bana baktı. "Çok acıdı mı sevgilim?" Diye sordu, dudak bükerek kafamı olumlu anlamda salladım.

Atlas yere düşen yastığı eline alıp Çağrı'nın kafasına attı. "Sen kimin karısına yastık atıyorsun it!?" Diye bağırarak sordu. Yine kartopu savaşına döneceği belli olduğunda bıkkın bir şekilde nefes verdim. "Yeter ya, siz daha fazla tartışmadan kalkalım mı?" Dedi Derin.

"Biz gelmiyoruz." Dedi Atlas. Çağrı sırıtmaya başladı. "Biz gideriz ya siz takılın." Dedi. Atlas'a baktığımda o da sırıtıyordu. Atlas'ın omzuna vurdum. Derin ayağa kalkınca Çağrı ile beraber dağıttıkları eşyaları toplamaya başladılar.

Valizlerini topladıklarında onlara veda etmek için kapıya yöneldim. Derin bana sıkıca sarıldı. "Aramanız ile geri sizi almaya geleceğiz." Dedi, kafamı onaylarcasına salladım. Çağrı ise Atlas'a "Fıkı fıkı." Dedi, ne dedi anlamadım ama Atlas kahkaha attı. Ben de ayıp olmasın diye gülümsedim.

Derin ve Çağrı yanımızdan ayrıldıktan sonra Atlas hızla kapıyı kapattı. Atlas ise yalnız kaldığımızda bana bakıp sırıttı. "Sonunda." Dedi. Zorla yutkundum.

Atlas üzerime doğru adım atınca ben de geriye doğru adım attım.

"Bana öyle bakma." Diye mırıldandım.

"Baktırma." Derken duvara sırtımı yaslamıştım, Atlas ise ellerini iki yanıma koymuş dudağıma bakıyordu.

---

Gunaydınnnnn

Şu bi hafta sizi nasıl özledim anlatamam!!

Çok çok aşığım size <33

Kocaman kocaman öptümm

Bir sonraki bölüm görüşmek üzereee ^^

İnsta: ecemziyagl

Continue Reading

You'll Also Like

794K 21.8K 78
Cinsel içerik şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterler...
152K 9.4K 21
Açelya hiç hatırlamasa da henüz 5 yaşındayken ailesinin düşmanları tarafından kaçırılmış ve gözlerini bir yetimhanenin revirinde açmıştı. Ailesi sen...
2.6K 85 15
yine oradaydı..bağdaş kurmuş bir şekilde denizi seyrediyordu, rüzgar saçlarını uçuyordu fakat bu durumdan rahatsız değildi. her zaman tek başına gitt...
749 194 14
"Aşkın sadece iki çeşidinin olduğunu düşünürdüm; Onun uğruna ölmek isteyeceğin türden, Ya da onun için öldürmeyi göze alacak türden; Ama sen sevgil...