AKREP'İN ZEHRİ

By _nidassa_

10.3K 1.1K 2.7K

Hayatı yalan üzerine kurulan bir kız. Arkadaşlarını haksız çıkartmak için masasına sevgilim diye oturtugu her... More

D. U. Y. U. R. U
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm:Gerçekler
4.Bölüm:Yüzleşme
5.Bölüm:Ev
6.Bölüm:Aydın KORKMAZEL
7. Bölüm:Mete ÇEVİK
8.Bölüm:Mina Haşmetoğlu
9.Bölüm :Kurşun Yarası
10.Bölüm :Rüya
11.Bölüm:Mezuniyet
12. Bölüm:Karışık Duygular
13. Bölüm
14. Bölüm:Eski Hayat
15. Bölüm :Davet
16. Bölüm: Uçuş
17. Bölüm :Rize
18. Bölüm: Aile
19. Bölüm:Kelebek
20. Bölüm:Hisler
21. Bölüm:"Aşıklar Tepesi"
22. Bölüm: İtiraf
23. Bölüm: Kırık Kalpler
24. Bölüm:Küçük Bir İmza🖤
25: Bölüm: 5 EYLÜL
26. Bölüm: Plan
~TEŞEKKÜRLER ~
27. Bölüm: İyi Uykular Peder
28. Bölüm : Deniz Kızı
29. Bölüm: NOT
30. Bölüm: Poisonous Scorpion
32. Bölüm : Londra
33. Bölüm:İzler
34. Bölüm: Yara İzleri
35. Bölüm : Saklanan
36. Bölüm : Sır
37. Bölüm : Yalan
38.Bölüm: 12 Kasım
39. Bölüm: Kaza
40. Bölüm: Yaralı Yürekler

31. Bölüm :Barış Yemeği

150 16 25
By _nidassa_

Kapının açılması ile içeriye orta yaşlarında kahverengi gözlü, hafif yapılı bir adam girdi.

Sanki bu adamı daha önce görmüştüm ama bir türlü anımsayamıyordum. Aydının kucağından kalkıp deri koltuğa geçtim.

- Aydın bey istediğiniz dosyaları getirdim.

Aydın adamın elindeki dosyaları alıp içine göz gezdirmeye başladı.

Bende göz ucuyla adamı inceliyordum.

1.80 den daha kısaydı. Bana göre yaşlı biriydi saçları hafif hafif beyazlamaya başlamıştı.

Yüzü hafif sakallıydı.

Ben adamı incelerken adam da bana bakıyordu.

Gözleri, gözleri kesinlikle çok tanıdıktı.

Hayatımın bir döneminde bu adamı görmüş olmalıydım.

- tamam Akil sen çıkabilirsin.

Adam başını sallayıp odadan çıkmıştı.

Bakışlarımı adamdan ayırıp Aydına çevirdim.

- hadi silah talimi yapalım.

Aydın ayağa kalkıp elimden tuttu.
Birlikte odadan çıkıp asansöre bindik.

-2. kata indik.

Burası da simsiyah dekore edilmişti.

Biraz ilerde silah talimi için yapılmış alana geldik.

Karşımıza bir hedef geldi. Aydın kulağıma takmam için bir kulaklık verdi.

Elinde ki silahı elime verdi.

Yanıma yaklaşarak ellerini silahı tutan ellerimin üzerine koydu.

- öncelikle silahın kabzasını sıkıca tut, gözlerini hedeften ayırma, işaret parmağın silahın tetiğinde olsun asla çekme.

Her zaman hazır olmalısın karşı tarafa şans tanıma!

Tek saniyelik hata canına mâl olur.

Yutkundum.

Aydın parmağımın üzerine baskı uygulayarak karşıda ki hedefe bir el ateş etti.

- şimdi sana gösterdiğim gibi dene.

Aydın arkamdan çekilmişti.

Önce elimle silahın kabzasını hissettim, derin bir nefes aldım.

Daha önce silah kullanmıştım.

O depo da annemi öldüren o adamı öldürürken Aydın elime silahını vermişti.

Silahı hedefe doğrulttum.

Ateş ettim.

1

2

3

Her ateş edişimde silahın sesi depoda yankılanıyordu.

Bu beni nedense rahatlatmıştı.

4

5

Bir tane daha.

Belime sarılan kollar ile elimde ki silahı indirdim.

- Bu kadar yeterli bence Mina. Artık gidelim hadi.

- daha yeni geldik ama ben yeni ısınmıştım.

- atışların gayet iyi seni sonra da getiririm ama şimdi şu yemeği bir halledelim.

Başını tamam anlamında sallayıp silahı Aydının avucuna bıraktım.

Ceketimi yukardan alıp" Poisonous scorpion 'tan çıktık.

Arabaya binip radyoya uzandım.

Kahraman Denizden çalan "Son Durağın" şarkısının sesini açıp sessizce yola devam ettik.

Bu şarkı nedense bende çok ayrı bir yere sahipti.

"Zaman izimizi, ikimizi siler.

Kiminin acısı kalır, anıları gider.

Daha gençsin ah...

Gülüp oyna sen

Son durağın benim evim olsun..."

- güzel şarkıymış

Aydının sesiyle bakışlarımı yoldan çekip Aydına baktım.

- ama sanki ayrılık şarkısı gibi.

- eh senden ayrılırsam dinlerim artık Aydın dedim gülerek.

- o biraz zor sizi bırakmaya niyetim yok Mina Hanım.

Küçük bir kahkaha attım.

- benimde yok.

Başımı koltuğa yaslayarak yolu izlemeye devam ettim.

Eve ne zaman geldiğimizi bilmiyordum.

Arabanın durması ile araçtan inip odama çıktım.

Bu yemeğe gitmeyi hiç mi hiç istemiyordum.

Özellikle son olanlardan sonra.

Adam babamı kaçırmıştı ya.

Üzerime siyah bir elbise giydim saçlarımı da sıkı bir at kuyruğu yaptım.

Bordo renginde bir ruj sürdüm, gözlerime ise hafif bir eyeliner çekip bıraktım.

Ayağıma siyah bir stiletto giydim.

Stilettonun sağ ayakkabısında bileğime doğru sarılan bir yılan vardı.

Çok güzel bir ayakkabıydı.

Dikkatle giyip aynada kendime baktım.

Odanın kapısı çaldı.

- gel

Gelen Aydın dı.

Odaya girmesi ile küçük bir ıslık çalmıştı.

Gülümsedim.

- çok güzel olmuşsun sevgilim.

- böyle söyleme utanıyorum ben.

Aydın yanıma gelip başını omzuma yasladı.

Bakışlarımız aynada birbirini bulmuştu.

Aydının üzerinde siyah bir takım vardı.

Ceketinin cebinde ise bordo bir mendil.

Uyumluyduk.

- Bordo, sana en çok yakışan renk özellikle dudaklarına.

Gülümsedim.

- Kara, sana en çok yakışan renk özellikle gözlerine.

Saçlarıma bir öpücük bırakıp geri çekildi.

  - hadi çıkalım

Aşağıya inip babamın olduğu arabaya bindik.

Biraz sonra Zeynebin attığı konumdaydık.

İçeri girdik lüks bir mekandı.

İleri de ki masa da Kontar ailesi oturuyordu.

Zeynep Kontar, İsmail Kontar ve Yiğit Kontar

Şuan gerilmem normalmiydi?

Aydın sanki gerildiğimi anlamış gibi uzanıp elimi tuttu.

Ona gülümsemekle yetindim

Sanırım babamda artık Aydınla olan ilişkime bir şey demiyordu.

İlerleyip masaya geçtik.

  Zeynep yine çok güzeldi.

Üzerinde kırmızı bir elbise vardı.

Bana en içten gülümsemesini göndermişti.

Sanırım şuan vicdan azabı çekiyordum Zeynep bilmese bile ona bir oyun oynamıştım.

  - Mina çok güzel olmuşsun özellikle yılan desenli ayakkabına bayıldım bana hemen nerden aldığını söylüyorsun.

  - teşekkür ederim tabi ki söylerim.

Söze masada en olmucak kişi girmişti.

  Yiğit Kontar

  - yılanları hiç sevmem. Zararlı hayvanlar.

  - ben severim. Aslında insanlar var olmadan önce dünyanın en güvenilir hayvanlarıymış Medusaya çok yardım etmişler.

Ne zaman insanlar yılanlara ihanet etmiş, yavrularına zarar vermiş o zaman düşman olmuş yılanlar.

Aslında tek amaçları ailelerini korumak istemesi, her varlık gibi dedim.

Yiğit Kontar mavi gözlerini dikmiş bana bakıyordu.

Elini kadehine uzatıp bir yudum alıp yutkundu.

Zeynep masadan izin isteyip lavaboya kadar gitmişti.

  Söze yine Yiğit girmişti.

  - duyduğuma göre Zeynep le aynı üniversitede okuyacakmışsınız özellikle aynı bölüm Hukuk.

  - evet.

  - neden hukuk okuduğunuzu merak ediyorum babanızın ve sevgilinizin pis işlerini daha kolay halledebilmek için mi?

Dediği şeyle dumur olmuştum. Böyle bir şey beklemiyordum.

- adaletsiz olan, dünyada kendi farkındalığımı yaratmak için.

Ayrıca kardeşiniz de hukuk okuyor merak ediyorum da o da babanızın pis işlerini kapatmak ya da sizi hapishanelerden kurtarmak için hukuk okuyor?

İsterseniz bir Zeynep 'e  soralım dedim bakışlarımı İsmail Kontar 'a çevirmiştim.

Kızının yaptığı işleri öğrenmesinden çok korkuyordu.

   - Yiğit kes sesini Zeynep geliyor.

Yiğit mavi harelerini bana dikmiş bakıyordu.

Gülümsedim.

Bu sefer konuşmaya babam girdi.

  - evet. İsmail şu senet işlerini halledelim bir daha geçen ki gibi bir hata istemiyorum sonu senin için iyi bitmez.

Aydın dosyadan çıkardığı senetleri İsmail e imzalatıp geri yerine koymuştu.

Çalan slow müzik eşliğinde yemeğimizi yedik.

Şarkı yavaş yavaş hareketleniyordu insanlar yavaş yavaş dans pistine çıkmaya başladı.

Aydın elini uzatıp,

- bu dansı bana teşrif edermisiniz?

Bakışlarım babamı bulmuştu.

Bana gülümseyip göz kırptı bu kalkabilirim anlamına mı geliyordu?

Elimi Aydının avucuna bırakıp ayağa kalktım.

Yiğitle de Zeynep kalkmıştı.

  - Yiğit'i dövmemek için kendimi zor tutuyorum.

  - saçmalama Aydın kapattık konuyu işte.

  Derin bir nefes alıp bıraktım.

  - sıkıldım bir an önce bitsede eve gitsek artık.

Yanımıza yaklaşan Yiğit ile Zeynebe bakıyorduk.

Zeynep heyecanla İzniniz varsa çifleri değişelim olur mu Mina.

Başımı olur anlamında salladım.

  Şuan yiğit Kontar la dans mı ediyordum ben.

  - sizden korkmalımıyım?

  - ne konuda?

  - her konuda?

Gülümsedim biraz korku her zaman iyidir insanı diri tutar dedim.

  - çok hırçınsınız, etrafı yakıyorsunuz sanki ateşsiniz size yaklaşan herkes yanıcak sanki.

  Sanırım bende buna tutuldum. Ateş kadar sıcak olmanız ve cesaretli olmanız kafa karıştırıcı ve kışkırtıcı.

  - Manasız gözerle Yiğit 'e bakıyordum.

Dediği şeyleri kafamda tartıyordum.

Müzik durmuştu ama Yiğit hala dans ediyordu.

  - sanırım biraz daha devam edersem Aydın beni öldürücek.

  - haklı da dedim.

  - doğrusu merak ediyorum da nasıl oluyor da korkmuyorsunuz bir katille birliktesiniz?

Yiğitin dediği şeyle afallamıştım.

Aydının katil olmasını kabullenemiyorum sanırım.

Bakışlarım Yiğit'i öldürücek gibi bakan Aydına kaydı.

Yutkundum.

Aydın elinde ki telefonla çıkışa yöneldi.

Yiğitle masaya geçtik.

Yiğitten nefret ediyordum.

5 dakika olmuştu ama Aydın hala içeri girmemişti.

Ayağa kalkıp kapıdan çıktım.

Aydın bir elini cebine sokmuş, diğer elinde ise sigarası vardı.

Karanlık geceye duman üflüyordu.

  Yanına yaklaşıp elini tuttum sıcacıktı.

Aydın kara gözlerini bana dikip.

  - içeri geç üşüceksin

  - sende üşüceksin dedim. Elinde ki sigarayı alırken.

Aydın ceketini omuzlarıma örtmüştü.

  - bir katilin yanına gelmeye korkmuyormusun?

Aydının sigarasını dudaklarıma götürdüm dediği şey ile içime çektiğim dumanı dışarı bile veremedim.

Omzumu silkerek hayır dedim.

Sen katil değilsin bu konuyu da kapat.

Aydın derin bir  iç çekip elimden tutarak beni arabaya yönlendirdi.

  - nereye gidiyoruz?

  - kendi evime.

Arabaya bindim.

Yaklaşık bir 40 dakika sonra büyükçe bir evin önünde durduk.

Aydının arkasından arabadan indim.

Aydın cebinden çıkarttığı anahtar ile kapıyı açtı.

İçerisi sımsıcaktı.

Loş bir ışık vardı. Yine koyu renklerin yoğun olduğu bir evdi.

İçeriye geçip üzerimde ki ceketi. Bordo koltukların üzerine koydum.

Aydın şömineye bir kaç odun atarak ateşi canlandırıyordu.

Gözlerimi biraz evde gezdirerek etrafı incelemeye başladım.

Gri duvarların üzerinde, siyah ve bordo tablolar vardı.

Bordo koltukları yerde ki gri halı tamamlıyordu. Halının üzerinde küçük bir masa vardı.

Sade bir salondu.

Aydın elinde ki iki kadeh ile yanıma geldi.

Gülümsedim.

  - evin güzelmiş.
  - teşekkürler.

Bordo koltuklardan birine geçtik.

  - sen telefonda kiminle konuşuyordun Aydın?

  - işle alakalı bişey önemli değil.

  - nolmuş anlatsana.

  - Aydın elinde ki kadehten bir yudum alıp, kara gözlerini bana dikti.

  - çok meraklısın. Bu kadar merak iyi değildir.

Gülümsedim.

  - anlatır mısın artık?

  - şirketlerin birinde teslimatta gecikme olmuş. Serdar aradı ne yapalım diye.

  - sen, ne dedin peki.

  - Serdara gidip halletmesini söyledim, tüm geceyi çok güzel bir kadınla geçireceğim dedim.

Küçük bir kahkaha attım.

  - ne şanslı kadınmış.

  - evet öyledir.

  - nasıl bir kadınmış bu peki dedim.

  - çok güzel kahverengi gözleri var, sonra hokka bir burnu, güzel bir kalbi bir de upuzun sarı saçları var.

Aydını yüzümde ki gülümsemeyle dinliyordum.
Beni anlatıyordu.  Sarı saçları var demesi ile aklıma eski sevgilisi gelmişti.

  - Aydın yaa diyerek koluna vurdum.
Aydın ise hunharca gülüyordu.

Kolumdan tutup beni kendine doğru çekip saçlarıma küçük bir öpücük kondurdu.

  - şaka yapıyorum. Hayatımda gördüğüm en güzel kadın sensin, tüm zamanımı sana harcamak için yanıp tutuşuyorum .

Yüzümü Aydına yaklaştırıp küçük bir öpücük bıraktım.

Telefonumu elime alıp kamerayı açtım.

  - fotoğraf çekinelim mi? Sosyal medyada paylaşmak istiyorum.

Aydın düşünür gibi yapıp bir eliyle ensesini ovmaya başladı.

  - eğer fotoğrafa "Kara gözlü beyim" yazıcaksan neden olmasın.

Kocaman bir kahkaha attım.

Yazarım tabi ki.

10 dakikadır güzel bir fotoğraf çekinmeye çalışıyorduk ama olmuyordu.

Birinde ben çok çirkin çıkıyordum ya da Aydın tam istediğim gibi bir poz vermiyordu.

Aydın sürekli saçlarımla oynadığı için hiç bir fotoğrafta düzgün çıkamıyordum.

  - Aydın bir rahat dur ya.

  - Mina ver telefonu bana.

Telefonu ona uzattım.

Yüzümü Aydına döndüm. Telefonda bir şeyler yapıyordu ama ne yaptığını görmüyordum.

Aydın yüzünde muzip bir ifadeyle bana bakıyordu.

Dudaklarını gülmemek için birbirine bastırıyordu.

  - neye bakıyorsun diye telefona uzandım.

Allahım şuan yer yarılsın ve ben içine gireyim.

Ya da beni uzaya fırlat lütfen!

Aydın galerimde ki fotoğrafa bakıyordu.

Fotoğrafta Hale ile babamın bize yaklaşık 6 beden büyük gelen takım elbiselerini giymiş 60 yaşında ki dayılar gibi pozlar vermiştik.

Yüzümün yandığını hissediyordum.

Aydına bakıp

  - sakın güleyim deme!

Bunu dememle Aydın gür bir kahkaha atmıştı.

Katıla katıla gülüyordu. Bir eliyle ağzını kapatıp kendini durdurmaya çalışıyordu ama nafile.

Tam sustu bana bakıcak diyordum bu sefer daha da sesli bir şekilde gülmeye başlıyordu.

İki elimle yüzümü kapattım. Utancımdan ölebilirdim.

  - Aydın yeter ya sus artık diye isyan ettim.

Aydın derin derin nefesler alıyordu.

  - çok kötü bir fotoğraf de-

Kelimelerini gür kahkahası kesiyordu.

Aydını öyle çok gülerken göremiyordum. Ama sanırım ilk kez kahkaha atarken görüyordum.

Dayanamayıp bende kahkaha atmaya başladım.

Bir kaç dakika sonra Aydın kendini toplamıştı.

  - hayatımda ilk kez bir şeye bu kadar güldüm sayende teşekkürler sevgilim.

  - tamam tamam lütfen bu fotoğraf rezaleti aramızda kalsın.

  - neden bence çok yakışmış Cihan amcamın takımları.

  - ya Aydın...

  - tamam söylemem ama o fotoğrafı bana at hemen.

Ne kadar şanslı bir adamım sevgilime her şey yakışıyor.

Gülümsedim

Aydının boynuna sarıldım. Seni Seviyorum Aydın ya iyi ki varsın.

Aydın saçlarıma küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi ikimizde  gülümsüyorduk.

Elime telefonu bırakması ile ekrana baktım.

Fotoğrafımızı çekmişti. İkimizde gülüyorduk siyah efektli bu fotoğraf o kadar güzeldi ki.

  - çok güzel olmuş. İstesek bu kadar güzel bir kare yakalayamazdık.

- bazen rastgele olan şeyler her şeyden daha güzeldir.

  - paylaşıyorum o zaman dedim. Kara gözlü beyim yazıcaktım demi.

Aydın gülümsedi evet anlamında başını salladı.

  - şarkı da koyuyorum.

  - hangi şarkı?

  - çingenem dedim Aydına bakarak.

Aydın sesli bir kahkaha daha attı.

  Fotoğrafın altına " Kara gözlüm" yazdım.

Son bir kez daha ikimizinde gülümseyerek birbirimize baktığı bu fotoğrafı paylaştım.

  - Çingenem demek.

  - evet Aydıncım beğenemedin mi?

  - yo beğendim dedi. Hadi artık kalkalım amcam merak eder.

Başımı tamam anlamında salladım. Üzerime Aydının ceketini alıp dışarı çıktım.

Arabaya binip eve doğru gitmeye başladım.

  - bu evde tek başına mı yaşıyorsun Aydın?

- evet. Arada ilhan gelir Kemal abi ile onlarla takılırız.

Güzelmiş dedim.

  - ilerde evlenince de seninle yaşıcaz işte.

Aydının dediği şey ile kalp atışlarım hızlandı.

Evlenmek, Aydın Korkmazel'in karısı olmak.

  - tabi ki neden olmasın dedim. Senin gibi yakışıklı bir adamla evlenmeyip de kimle evlenicem.

Aydın gülümsedi.

  - hani tüm gece benimle ilgilenicektin. Saat daha 24. 00 bile değil sen beni eve bırakıyorsun.

  - zaten yoğun bir gündü Mina dinlenmen lazım.

Bu sırada arabayı evin önünde durdurmuştu.

  - anladım Aydın haklısın iyi geceler.

- Mina ne bu şimdi trip mi.

Bu sırada arabadan inmiştim.

  - iyi geceler diyorum Aydın ne tribi.

  - of Mina sana da iyi geceler o zaman.

Kapıyı açıp içeriye girdim.

Merdivenlerden yukarı çıkıp odama geçtim.

Üzerimde ki elbiseyi çıkarıp bir duş aldım.

Yatağıma uzandım.

Nedense içimde kötü bir his vardı.

Aydına trip atmıyorum sadece ne bileyim daha fazla zaman geçirmek istiyordum.

Her şeyini öğrenmek istiyordum.

Sanırım Aydını sıkıyordum biraz rahat bırakmalıydım.
Bunları düşünürken uyku iyice bastırmıştı.

Göz kapaklarım yavaş yavaş kapanarak uykuya teslim oldum.

***

Saat 11.20 geçiyordu.

Üzerime kazak giyip balkona çıktım. Bugün hava yağmurluydu gerçekten soğuk bir gündü.

Aşağıya kahvaltıya indim.

Masa hazırdı. Babam çoktan işe gitmişti.

Mutfakta Aysel abla ile sohbet eden Serdar ı gördüm.

  - günaydın Serdar

  - günaydın Mina.

  - Aydın nerde gelmedi mi daha?

  - bilmem bugün hiç görmedim.

Başımı anladım der gibi salladım.

  - e şu meseleyi naptınız çözdünüz mü?

Serdar şaşırarak yüzüme baktı.

  - ne meselesi?

  - hani şu dün Aydına bahsettiğin işle alakalı teslimat mı ne geçikmiş.

Serdar bana anlamsız gözlerle bakıyordu.

  - ben dün Aydını hiç aramadım Mina.

Serdarın dediği hiç bir şeyi anlamamıştım.

Aydın bana yalan mı söylemişti.

Telefonumu alıp Aydını aradım.

"çalıyor"

Bir yandan da mutfakta dört dönüyordum.

İçim içimi yiyordu kesin bir şey olmuştu.

Tekrar aradım.

"aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyiniz"

Telefondan gelen tele sekreterin sesi kafamın içinde yankılanıyordu.

Aydın telefonunu hiç kapatmazdı.

Ama şimdi  kapalıydı.

Bakışlarımı telaş içinde bana bakan Serdara çevirdim.

  - Aydın nerde Serdar?

  - bilmiyorum Mina dün tüm gece seninle değilmiydi.

Sabaha doğru eve gelmişsiniz ben böyle biliyorum.

  - hayır gece 12 olmadan eve geldik biz sonra da ben uyudum. Aydın benimle birlikte değildi.

Asıl Serdar şimdi daha telaşlı bakıyordu gözlerime.

"Aydın yalan söylemişti".

"Aydın yalan söylemezdi".

______________________________________

Yeni bölümm!!!!
İyi okumalar..
Bol bol yorum ve vote bırakmayı unutmayın oyları bekliyorum.

 

Continue Reading

You'll Also Like

94.5K 5.9K 22
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
6M 196K 99
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
110K 4K 30
@Magazindetoksu yeni bir gönderi paylaştı. Şok! Şok! Şok! Genç basketbolcu Çağan Akın Arsal 8 ay önce yumruk yumruğa kavga ettiği takım arkadaşının e...
1.1M 15K 37
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...