JİKOOK/THE JEONS

By Im_thelian

311K 24.5K 28.8K

Jimin, Jungkook ve Jaewon zamanla aile olurlar. More

Ep 1
Ep 2
Ep 3
Ep 5
Ep 6
Ep 7
Ep 8
Ep 9
Ep 10
Ep 11
Ep 12
Ep 13
Ep 14
Ep 15
Ep 16
Ep 17
Ep 18
Ep 19
Ep 20
Ep 21
Ep 22
Ep 23
Ep 24
Ep 25
Ep 26
Ep 27
Ep 28
Ep 29
Final
Özel Bölüm Part 1
Özel Bölüm Part 2
Özel Bölüm Part 3

Ep 4

9.7K 782 696
By Im_thelian

Tam olarak Jimin Jaewon ve Jungkook'un onlara bakışı.

Yorum yapanın ağzını yüzünü yerim

Kontrol etmedim

İyi okumalar❤️

—————-

Minhyuk kahvesinden bir yudum alıp sorgulayan bakışlarını Jimin'in üstünde gezdirdi. "Bundan emin misin?"

Kahvaltı tabağıyla oynayan omega, arkadaşının sesini duyduğunda başını kaldırdı. "Neyden emin miyim?" Bardağındaki sütten bir yudum aldı, her öğün süt içmeye dikkat ederdi. Hala uzayacağına dair umudu vardı. "Oh... Jaewon'un bakıcısı olmam konusunda mı? Evet, eminim."

Kendinden emin konuşsada hala kuşkuları vardı. Deneyimli olabilirdi ama eğitimi yoktu.

"Sen Bay Jeon ile tanıştığına emin misin?" Dedi Minhyuk.

Omega bıkkınlıkla göz devirdi "Evet tanıştım, birlikte vakitte geçirdik. Çok kibar, anlayışlı birisi."

Beta öksürüklerini tutamadı. Kibar? Anlayışlı? "Bay Jeon ile..." dedi üstüne bastıra bastıra "Tanıştığına emin misin?"

"Minhyuk kes şunu..." Jimin oflayıp çubuklarını bıraktı "Evet onu, onları tanıyorum. Ve dahada yakından tanımayı planlıyorum."

"Sen kafayı mı yedin onlardan arkana bakmadan kaçman gerek!" Diye bağırdı Beta "Jungkook denen alfa tam olarak kafayı yemiş, kaba saba, bencil, şiddet eğilimi olan, parasıyla her şeyi yapabileceğini sanan, zor kullanmaktan çekinmeyen, tehdit etmeden cümle kuramayan korkunç herifin teki! Oğluda aynı ona benziyor, ben hayatımda bu kadar huysuz, sinirli, gıcık bir bebek görmedim."

Jimin duyduklarıyla birlikte kaşlarını çattı "Onlar hakkında böyle konuşma, abartıyorsun."

"Abartmıyorum! Jaewon tam bir canavar, ona elimi sürdüğümde bile çığlık atıp ağlayarak babasına bakıyor. Azarlanmamı sağlamak için yapıyor bunu ve başarılıda oluyor."

"Minhyuk eminim olanları yanlış anlamışsındır. Jaewon çok neşeli bir bebek, Jungkook'ta kibar ve anlayışlı birisi." Kollarını göğsünde kavuşturdu "Kaldıki öyle olsalar bile bu benim kararım, Jaewon'la ben ilgilenebilirim."

Jimin son bir kez gülümseyip telefonunu çantasına koyup, ceketinide alarak ayaklandı. "Daha sonra tekrar konuşuruz, Jaewon'un durumu hakkında."

Minhyuk'un ağzından belli belirsiz bir veda cümlesi çıktı ve umutsuzca derin bir iç çekti.

Kafası karışık olan Jimin arabada bir süre oturup düşündü. Öğleden sonra 14:00 sularıydı, kahvaltısını geç yaptığı için bunu akşam yemeği olarak sayabilirdi. Akşamda meyve yiyerek bu günü geçiştirirdi.

Bazen dayanamıyor çok fazla fast food tüketiyor bir gün boyunca bir aylık yemek yiyordu, o zamanların telafisinide başka günlerde atıştırarak geçiştiriyor kendince formunu korumaya çalışıyordu. Aynada gördüğü kişi Jimin için önemliydi.

Omegası burnu havada kendini beğenmiş olsada saf kalpliydi. Okulda zorbalık görür ama bunun kötü bir şey olduğunu anlayamazdı, oyun oynuyorlar sanıyordu. Sonra ise zamanla içine kapanmıştı, arkadaş edinmekten kaçınırdı. Minhyuk ise aile dostlarının oğluydu ilk tanıştıklarında hiç anlaşamasalarda zamanla iyi arkadaş olmuşlardı.

Ani bir kararla alışveriş merkezine gitmeye karar verdi, kısa sürede ulaşıp mağazaları gezmeye başladı. Jaewon için püre haline getirebileceği meyveler ve en organik olduğunu düşündüğü bir kavanoz bal almıştı. Jaewon'un sadece biberonla beslendiğini görmüştü bu yüzden belki yoktur diye bebekler için uygun plastik tabak ve kaşık almayıda ihmal etmedi.

Kurdu fazlasıyla neşeliydi. Jimin genel olarak kurduyla anlaşırdı, alışveriş zaten en sevdiği aktiviteydi ama bebek alışverişi... Apayrı bir mutluluk veriyordu.

Bebek reyonunda seke seke ilerledi. Eline takımlar alıyor ama sonra 'Jaewon için bu kadar alışveriş yapmam saçma' diyerek üzüntüyle geri bırakıyordu.

Diğer reyonun ucunda pandalı şapkalar gördüğünde gözlerinden kalp çıkacak gibi oldu. Oyuncaklar ve bir sürü bebek eşyasıyla dolu arabayı hızlı bir şekilde sürdü.

"Of çok güzelleeer!" Hepsi yumuşacıktı.

Zorda olsa oradan ayrılmaya çalıştı "Hayır, artık büyüdüm kendime böyle şeyler almamalıyım." Titrek elleri bereyi bırakacak gibi olsada bundan hemen vazgeçti. "Ama Jaewon için alabilirim!"

Kıkırdayıp pandalıyı kucaklasada gözü diğerlerindede kaldı. "Sadece Jaewon'a alırsam Jungkook üzülebilir." Diye konuştu kendi kendine, bir süre her yeri karıştı ve sonunda tavşan figürlü bereyi bulabilmişti. "Ama sadece ikisine alırsam bende üzülebilirim..." diyip dudak büzdü.

Kendi içinde bir ikna savaşına girmişti, en sonunda ise omuz silkmekle yetindi ve civcivli olan sarı bereyide kendine aldı. Alacak başka bir şey kalmadığına kanaat getirdiğinde kasanın yolunu tuttu. Onu omega olan bir kasiyer karşıladı. Orta yaşlı omega Jimin'i incelemeden edemededi.

Cılız ama muazzam ötesi güzellikteydi, aynı türde olmalarına rağmen kokusuyla mest olmuştu. Her parçası uyumlu güzel yüz hatları olsada şirin tombul yanakları vardı. Sarışın, yeşil gözlü omega üstündeki pembe sweat ile tam bir liseli görüntüsüne sahipti.

"Sanırım hepsini kardeşinize alıyorsunuz değil mi?" Diye sordu omega kasiyer "Kardeşinizin yaş grubunu söylerseniz kasa arkası indirimli ürünlerde yardımcı olabilirim."

Jimin bu konuşma çabasına karşılık vermedi. "Kardeşim için almıyorum." Demekle yetindi yalnızca.

Kasiyer "Bir arkadaşınızın bebeği mi?" Diye üsteledi.

Sarışın omega kollarını göğsünde kavuşturup tüm ürünlerin kasadan geçirilmesini bekledi, yüz ifadesi sertti konuşmak istemediği belli oluyordu.

"Ah kendi bebeğiniz mi yoksa, gözüme çok küçük geldiniz tahmin edememiştim."

"Ben küçük değilim!" Diye bağırdı Jimin kendine engel olamadan, bunu duymaktan nefret ediyordu. O artık büyümüştü! "Ben yetişkinim ve evet kendi bebeğim için alışveriş yapıyorum! Hadsizliği bir kenara bırakıp işinizi yapmaya devam etseniz iyi olur çünkü buradan sonra ziyaret edeceğim yer müşteri hizmetleri."

Omega, karşısındaki diğer omeganın bağırmasıyla şaşırdı. Tepki gösterdiği şeyin ne olduğunu anlayamamıştı, yanlış bir şey söylediğini düşünmüyordu.

Jimin kartın şifresini girip eşyaları alışveriş arabasına doldurdu ve omegaya kötü bir bakış atıp oroparka ilerlemeye başladı. Jimin çocuk ruhlu birisiydi ve bundan çok çekmişti. İlkokul-ortaokul kolaydı, zaten herkes çocuktu. Ama lisede sevdiği şeyler yüzünden akran zorbalığına uğrayacağını hiç düşünmemişti. Oyuncakları hala sevip oynuyor olabilirdi bunun neresi yanlıştıki? Tüm renklerin ayrı güzelliği olduğunu düşünür kıyafetlerini renkli seçerdi bunun kötü bir şey olduğunuda düşünmüyordu. Herkes siyah giyiniyordu zaten onlara bakarken kendi içi kararıyor ama kimseye 'sen siyah giyindin!' Diye zorbalık yapmıyordu.

Okulunun spor dersinde öğrenciler onu parmakla gösterir 'O hala çocuk! Ona top değil ayıcık ve bir biberon verin!' Derdi.

İçine kapanma sebebide bunlar olmuştu. İnsanların kötü olduğunu düşünüyordu. Yalnız olduğunda istediği çizgi filmi izleyip, istediği şekilde giyinebilirdi. Kaldıki yeri geldiğinde dünyanın en olgun kişisi olabilirdi. Ama olmak istemiyordu işte, çocukluğundaki gibi sorumsuz bir hayat yaşamak istiyordu.

Eski okul anıları aklını bulandırdığında şarkı mırıldanarak kurtulmaya çalıştı bundan. Beyaz Jaguar f-pace arabasına tüm paketleri yerleştirdikten sonra tekrar yola koyuldu.

———————

"Jimin'in seninle ilgilenmesini istersin değil mi Jaewon?" Diye mırıldandı Jungkook oğluna, masanın üstündeki pusette duran bebek babasını izlemeye devam etsede aradan 'Jimin' ismini seçip gülerek el çırpmıştı.

Baba, mama, bam, su vs gibi temel kelimelere alışsada en hızlı alıştığı kelime, Jimin'in ismiydi.

"Bende Jimin'in seninle ilgilenmesini isterim." Diyip elindeki biberonu iyice çalkaladı "Ama çokta heveslenmemeliyiz."

Jaewon, bugün yalnızca Jimin ve Jimin'in ismine gülmüş sonra huysuzca somurtmuştu. Babasına kızgındı, onu nasıl doktora götürebilirdi? Bu yüzden pusetin kemerini çözüp onu kucaklamaya çalışan babasına burun kıvırdı. Jaewon'dan izin almadan onu doktora götürmesi bir yana, bir de eve getirdiğinde yine Jaewon'dan izin almadan banyo yaptırmıştı.

Bu minik alfayı gerçekten sinirlendirmişti, Jungkook özenle en sevmediği şeyleri yapıyor gibiydi. Biberonu ağzına tuttuğunda bebek homurdanarak kafasını çevirdi.

"Ne oldu? Aç değil misin?" Jungkook bıkkınlıkla omuzlarını düşürdü. "Açta değilsen neden çok huysuzsun o zaman..."

Oğlunu birkaç kez pışpışlayıp anlamasını umarak konuştu "Hadi Jaewon-ah... eğer sen içmezsen Bam'a içirmek zorunda kalacağım. Onunla ilgilenmek seninle ilgilenmekten daha kolay, en azından o kaşlarını çatıp, huysuz huysuz oturup homurdanmıyor. Sinir bozucu bebek seni, kötü alfa."

Jaewon böyle uzun uzun cümleleri anlayacak yaşta değildi, dinlememiştide zaten. Ama Azarlar gibi konuştuğu için ellerini babasının saç tutamlarına atıp çekiştirdi. Kendince uyarmak için yapmıştı ama babasının abartılı komik tepkileriyle dayanamayıp kıkırdadı. Minik ellerini gevşetip az önce çektiği saçları okşadı.

Jaewon'u şaşırtan ise kendine çekmek üzere olduğu elinin Jungkook tarafından dişlenmesiydi. Birkaç saniye boyunca babasının ağzındaki eline bakakaldı, gözleri iri açılmış yüzündeki şok ifadesi katlanarak artmıştı. Jungkook onun bu surat ifadesine dayanamayıp büyük bir kahkaha patlatsada Jaewon hala eline bakıyordu.

Alfa bebek gözlerini parmaklarında gezdirip bir eksiklik olup olmadığını anlamaya çalıştı ama daha fazla dayanamadan önce dudakları büzüldü, hemen sonra ise tüm evi inletecek kadar sesli ağlamaya başladı. Jungkook gülüşlerini zar zor durdurdu.

"Yemedim oğlum elini..." ağzını açıp Jaewon'a gösterdi. "Bak aaa, ağzım boş. parmakların bende değil yerinde görmüyor musun?"

Susmayan Jaewon babasının konuşmasıyla sakinleşmemiş aksine ağlayışlarına çığlıklarıda karışmıştı.

"Say işte beş tane parmak var bak" Jungkook oğluna konuşup, kendisi havada duran minik elin parmaklarını saymaya başladı. "1,2,3,4... 4?"

Bir anda panik olup baştan saydı. "1,2,3,4... lan 4!" Diye bağırdı. Oğlunun sırtını destekleyen elini çekip, avuçlarını açtı. Tamamen açılmış parmakları gördüğünde ise derin bir iç çekti "Bir parmağını niye kıvırıp saklıyorsun, beni korkutmak için değil mi? Parmağın kayboldu sandım."

Söylene söylene huysuz bebeğini pışpışlayarak susturmaya çalıştı. Kapının çalındığını duyduğundaysa tam anlamıyla başından kaynar sular döküldü. Oğluyla zor uğraşıyordu, birde Jooheon çıkmıştı.

"Ne var? Ne!" Diye açtı kapıyı. Karşısında zar zor taşıdığı paketlerle dikilen Jimin'i gördüğünde dumura uğrayıp kalakaldı.

"Müsait değilsen..." dudaklarını büküp başını eğdi "Gidebilirim?"

Jungkook şok etkisinden hızla kurtuldu başını iki yana sallayıp panikle reddetti "hayır, hayır, hayır... kesinlikle hayır, hoşgeldin yani öyle demek istedim. Başka biri sandım ben yani ondan öyle oldu."

Babasının kucağında çırpınan Jaewon, Jimin'in sesini duyduğunda başını döndürüp omeganın gelip gelmediğine emin olmaya çalıştı. Babasının kucağında kafasını düzgünce döndüremese de duyumsadığı güzel koku ve omega feromonundan o olduğu anlamıştı. Bu sefer çırpınmalarının hedefi babasına kızmak değil, omegaya gitmekti. Onun bu çabasını anlayan Jungkook karşı çıkmadı, hem Jimin onu kesinlikle sustururdu.

"Ağır görünüyor ben alabilirim istersen?" Diyip yaklaştığında, Jimin paketleri yere bırakıp bebeği aldı.

"Teşekkür ederim." Diye mırıldandı. Sonra kendi yüzünü itinayla inceleyen alfa bebeğe döndü "Merhaba Jaewon, sorun ne?"

Jaewon bir eliyle omeganın yakasını tuttu, dudakları hala büzüktü, iç çekip duruyor kendince duygu sömürüsü yapıyordu. Az önce babasının ısırdığı elini omegaya gösterip sonra babasını işaret etti "ba-agu..." tekrar elinin omeganın yüzüne yaklaştırıp "uf." Diye söylendi minik alfa. Elinden geldiğince babasını şikayet etmeye çalışmıştı.

Bu çabası ise Jimin'i güldürdü "elin uf mu oldu?" Yüzünü yaklaştırıp minicik ellerin parmaklarını öptü "Geçti mi şimdi? Hm?"

Az önce babası elini ısırdığındada donakalan Jaewon yine aynı şekilde donmuştu ve bu bir öncekinden çok daha uzun sürdü. Uzun uzun Jimin'in suratını ve öptüğü kendi parmaklarını inceledi, ağlayarak nazlanmayı bile bırakmış öylece bakakalmıştı. En sonunda ise omeganın kucağına bir kedi gibi kıvrılıp yattı. Jimin'in öptüğü elini kendine çekmiş göğsüne yaslamış diğer eliylede omeganın yakasını tutmaya devam ediyordu.

Jimin dudaklarını büzerek, çenesini ağırlık vermeden göğsünde yatan bebeğin başına yasladı. Sırtını ovuşturmaya ve pışpışlamaya devam etti.

Jungkook ise oğlundan gözünü ayırdığında paketleri inceledi. Hepsi ünlü bir bebek mağazasından alınmıştı, Jungkook'unda en çok alışveriş yaptığı markalardan biriydi "Bunlar... bizim için mi?"

"Şey... Evet. Jaewon için." Dedi utana sıkıla, Jungkook bundan rahatsız olabilir, hediyeleri kabul etmeyebilir, veya ihtiyaç duymadığı için azarlayabilirdi.

"Bunca şeye gerek yoktu." Dedi ılımlı bir sesle. Zaten Jaewon'un her türlü ihtiyacını kendisi hiç zorlanmadan karşılıyordu. Üstelik bu markanında oldukça lüks pahalı bir marka olduğunu biliyordu. Jaewon doğduğunda markanın sahibini arayıp bulmuş güvenli olduğuna kanaat getirdiğinde her alışverişini buradan yapmıştı.

"Biliyorum. Ama Jaewon'la ilgileneceğim için biraz heyecanlandım. Kabul edersen çok sevinirim."

Jungkook kısaca kafa salladığında tüm paketleri alarak içeri geçti. Geniş salonun ortasındaki L koltuğa oturduklarında Jimin'de Jaewon'un pozisyonunu değiltirmiş dizine oturtarak sırtını karnıyla desteklemişti.

Jungkook hediyeleri karıştırıp karıştırmamak arasında kaldı, ama kutulardan birinde sarkan uzun peluş kulağı gördüğünde dayanamadı.

"Bu da ne?" Dedi kulağı çekerken. Paketten çıkan tavşanlı bereyi gördüğünde kıkırdadı.

"Çok güzel öyle değil mi?" Diye sordu hevesle Jimin. "O senin için."

Sonra ne söylediğini düşünüp duraksadı, ikisininde gülümsemesi yüzünde donmuştu. Jimin bakışmayı hızlıca kesip kendine kızarak paketi ters çevirdi. "Yani, 1 alana 2 bedava kampanyası vardı. O yüzden. O senin için. Jaewon'a pandalı kendimede civcivli aldım."

Omega dahada batırdığını hissederek adeta kafasını gömmek istedi. Öyle markalar indirim veya kampanya yapmazdı hele 1 alana 2 bedava kampanyası tam bir saçmalıktan ibaretti. Utançla kızaran yanakların Jaewon'un başına gömüp gizlemeye çalıştı. Jungkook ise yüzünde güzel bir tebessümle tam yanında oturan ikiliyi izliyordu.

Jimin konuyu değiştirmek için Jaewon'u rahatsız etmemeye çalışarak diğer kutuları çekiştirdi. "Bak burada mama kabı var. Eminim mama kabın vardır ama bana o kadar şirin geldiki almadan edemedim. Çok güzel, taze, organik meyvelerde aldım onun için güzel bir mama yapmak istiyorum. Jaewon'un meyveleri öğrenmesi için çok heyecanlıyım. Tabi sen daha öncedende yedirmiş olabilirsin ama ben genelde biberonla beslediğini gördüğüm için öyle düşündüm. Aslında bir süre Jaewon'un etrafında olacağım için heyecanlıyım, Minhyuk Jaewon'un bana alışmasının önemli olduğunu söyledi o yüzden önce Jaewon'un beni sevip alışmasını istiyorum tabi senin içinde bir sorun yoksa. Tabiiki benden daha profesyonel bir destek almak isteyebilirsin o yüzden istemezsen bana söyle lütf-"

Jimin'in uzun uzun konuşmasını bölen civcivli berenin başına geçirilmesi oldu. Az önce konuşmaktan nefes alamayan Jimin, şimdi Jungkook'un hareketiyle soluklanmayı bırakmıştı. Jungkook yüzündeki gülümsemeyi bir an olsun bırakmadan nazik hareketlerle bereyi Jimin'in başına geçirip, sarı saçlarını okşayarak düzeltti. Hareketleri alel acele değildi, işini yavaş yavaş yapıyor Jimin'in yüzünü incelemekten çekinmiyordu. Bereden sarkan ipleride çenesinin altından kurdele yaptığında son kez başını okşamış geri çekilmişti.

Jimin'in tombul kıpkırmızı yanakları ve başındaki sarı civcivli bereyle çok daha şirin bir hale gelmişti. Omega utançla alt dudağını geveledi. Jungkook onun bu şirin suratına içi gitsede konuşmadı.

Pandalı olan bereyi alıp bu kez Jaewon'a yaklaştı. Minik oğlu babasının alfa ve güzel Jimin'in güzel omega feromonlarıyla fazlasıyla mutluydu. Bazen başını kaldırıp Jimin'i inceliyor sonra babasına bakıyor keyifle gülüp kahkaha atıyordu. Normalde bere veya şapka takmayı sevmeyen bir bebek olmasına rağmen babasına karşı çıkmadı ve usluca işini bitirmesini bekledi.

Jungkook Jaewon'un panda kafasına ve gülüşüne dayanamayıp Jimin'in göğsüne doğru eğilip oğlunun yanağını öptü sonra tekrar doğruldu.

Son olarak tavşanlı gri bereyide kendine taktığında gülümseyişi büyüdü. "Bence hepsi çok yakıştı."

Başka zaman olsa, asla bu bereyi takmazdı. Baskın, dominant bir alfaydı. Bazen başkalarının yanında gülmeyi bile aşırıya kaçmak olarak görürdü. Siyah giyinir, iri vücudu, keskin yüz hatlarıyla korkutucu olarak tanımlanırdı. Bir baba olmak onu değiştirmişti evet ama bu bereyi takmak, onun en büyük adımıydı.

Jimin, dudaklarını gevelemeyi bıraktı, kahkaha atmak istiyordu ama mutlu gülüşlerini tutmaya çalıştı "Evet. Evet çok yakıştı."

Jaewon önce tam karşısında oturan babasının görünüşüne kahkaha attı, sonra başını kaldırıp omeganın kafasındaki komik civcivliyi gördüğünde neşeli kahkahalarına çığlıklarıda karıştı. Jimin onun dişsiz ağzından pembe damağını bile görmüştü ve onun mutlu olmasını sağlamak iki yetişkinide sevindiriyordu. 

Bir süre ikili sohbet etti, Jaewon'la ilgilenip oynattı. Yemek vakti geldiğinde ise herkes mutfağa geçmişti. Jungkook yemek pişirmeye çalışıyor, Jimin ise büyük bir dikkatle mama hazırlıyordu. Jaewon pusette masanın üstünde emziğini emerken ikiliyi izliyordu ve keyfi fazlasıyla yerindeydi.

"Jaewon'un hiç emzik emmediğini sanıyordum." Diye tekrar konuşma başlatmaya çalıştı Jimin.

Jungkook doğradığı sebzeleri fırın tepsisindeki etin yanına dizerken cevapladı "Aslında emziğe fazla düşkün değildir. Ama yemek vakti geldiğinde veya acıktığında parmaklarını ve oyuncaklarını emiyor, o yüzden emzik veriyorum."

Jimin anladığını belirterek kafasını salladı. "Ah doğru, bebeklerde içgüdüsel bir hareket."

Ezdiği çileği, bal ve mamayla karıştırarak hazırladı. Kaşığın ucuyla önce kendisi tadına bakarak lezzetli olduğuna dair mırıltılar çıkardı. Jaewon kesinlikle bayılacaktı. 

"Masaya aynı anda oturalım, önce Jaewon yerse bizi rahat bırakmaz." Diye mırıldandı Jungkook. Bir yandanda tabak ve çubukları diziyordu. Jaewon'un mama sandalyesini masaya yaklaştırdığında. Jimin pusetin kemerini çözdü ve alfa bebeği kucakladı.

Jungkook salata ve birkaç mezeyi masaya dizerken bir süre arkasından ses gelmediğinde ve bir hareketlilik hissetmediğinde arkasını dönüp şaşkınlıktan dili tutulmuş omegayı gördü.

"Jaewon..." dedi Jimin, donuk bir sesle "Boynumu emiyor, çekilmeye çalıştım ama bu kezde ısırmaya çalıştı."

Aynı Jimin gibi Jungkook'ta birkaç saniyeliğine tutuldu. Ama hemen sonrasında birkaç adımdan ona yaklaşıp bebeğini ayırmaya çalıştı. Jaewon ise rahatsız edilmenin hırsıyla biraz daha yapıştı. Bir eliyle Jimin'in kulağını diğer eliylede saçlarını kavramış tam anlamıyla yapışmıştı. Jungkook gücünü arttırdığında Jaewon'da arttırıyor Jimin'in canını yakabileceğini umursamadan daha sert tutunuyordu.

Jungkook sertçe onu çekerse hem Jaewon'un hemde Jimin'in canını yakabilirdi. Bu yüzden çözümü yumruk halini almış minik bebek avuçlarını çözerek buldu. Jaewon tırnak kesiminden nefret ettiği için Jungkook, bunu biraz ertelemişti şimdi ise o tırnakların Jimin'in kulağını çizdiğini gördüğünde kendine kızdı.

"Bıraksana oğlum!" Diye söylendi zarar vermeden parmakları açmaya çalışırken. Jaewon öfkeyle bağırıp emmeyi bıraktı, artık sadece ısırıyordu. Aslında ısırmak bile denemezdi ağzı dişsizdi ve aslında gıdıklasada Jimin gülemeyecek kadar şoktaydı.

Sonunda Jungkook oğlunu Jimin'den ayırabildiğinde onun çığlıkları ve çırpınmalarını umursamadan mama sandalyesine oturttu. Ve Jimin'in yaptığı mamayıda önüne koydu.

"Çok üzgünüm..." dedi Jungkook. Jaewon mamayla dikkatini biraz olsun dağıttığında aceleyle birkaç peçete alıp tekrar Jimin'e yaklaştı.

Aceleyle önce kulağının etrafındaki birkaç damla kanı temizledi. Ufak tefek çiziklerdi ama Jimin'in narin teni fazlasıyla kızarmıştı. Diğer elini saçlarına kaldırıp Jaewon'un yolduğu saçlarını yatıştırmaya çalıştı, alfa bebek beklediğinden daha güçlüydü. Peçetenin diğeriyle Jaewon'un salya saçtığı boyunu sildiğinde, Jimin'den tekrar tepki gelmediğinde hareketleri durdu.

"Jimin?" Dedi Jungkook telaşla. Alt dudağı titriyor ve gözleri dolu doluydu. "Ne oldu-" Diyemeden omeganın hıçkırarak ağlamaya başlamasıyla neye uğradığı şaşırdı.

"Beni hiç sevmiyor değil mi?" Dedi hıçkırıklarının arasından "Parkta bana vurmaya çalışmıştı şimdide ısırdı! Bana alışamayacak değil mi?!"

Jaewon için omegasınında kendisininde ne kadar heyecanlandığı belliydi. O minik alfayı seviyordu ama kendisi bu kadar hevesliyken, Jaewon sürekli ona saldırıyordu!

Daha sonra Jungkook'un önünde ağladığı için ne kadar utanacağını biliyordu ama umrunda değildi, hayal kırıklığına uğramış hissediyordu.

"Tanrı aşkına Jimin..." diye fısıldadı Jungkook. İzin almamış olsada elleri yavaşça havalanıp yanaklarında durdu. Tombul yanakları okşayarak, gözyaşlarını sildi. "Parkta sana vurmaya çalışmadı, yüzüne doğru zıpladı çünkü seni öpmek istiyordu. Şimdide seni ısırmaya çalışması öfke veya seni sevmemesi yüzünden değil. Seni ısırmaya çalıştı, çünkü..."

Kararsızlıkla durup belli belirsiz bir adım attı, böylece aralarındaki mesafede kapanmış oldu. Jimin'in ağlayınca 5 aylık Jaewon'dan hiçbir farkı olmuyordu. Onunda hıçkırıkları dursada iç çekişleri hala bitmemişti ve iri iri açtığı gözleriyle Jungkook'u inceliyordu.

"Çünkü o..." başını biraz Jimin'e eğdi, yaklaştıkça artan çiçeksi koku Jungkook'u büyülüyordu. "İç güdüleriyle hareket eden, iradesiz bir alfa bebek ve sen..."

Yüzleri arasında yalnızca birkaç santim vardı. Jimin'in kalbi maratona koşuyormuş gibi çarparken alfanın dudakları, dudaklarını teğet geçip boynuna yaklaştığında öleceğini sanmıştı.
Jungkook'un nefesleri Jimin tenine çarpıyor, konuşurken hareket eden dudakları bembeyaz cilde sürtünüyordu.

"Sen her türde kurdu hiçbir şey yapmadan etkin altına alacak kadar cezbedicisin..."

———————————

Son sahne için kararsızdım iyi mi kötğ mü aşırı mı hızlı oldu bimem ne diyede yazmışken silip baştan yazmaya üşendim

O bereleri bunlardan biri olarak düşünebilirsiniz ben karar veremedim.

Umarım beğenmişsinizdir yorum yapmayı unutmayın.❤️

Ben aslında the Jeons ismini buradan almamıştım duyuru yaptığımda bir okuyucum önermişti ama çok hoş değil miii

Continue Reading

You'll Also Like

35.6K 3.9K 21
"MİNHO EZ BENİ"
146K 13.3K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
140K 5.8K 33
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
49.7K 7.6K 30
[🥼🔬] [theoretically lab] kim taehyung, stajyer jeon jeongguk'un tam bir virüs olduğunu düşünüyordu.