Müptela | Tamamlandı

By yericeryazar

5.6M 291K 43K

Gökyüzünde özgürce uçan bir kuş ve o gökyüzüne ateş eden bir savaşçının hikayesi. Leyla özgür bir kuş, Ercüm... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
61.Bölüm
62.Bölüm
63.Bölüm
1 MİLYON!
64.Bölüm
65.Bölüm
66.Bölüm
67.Bölüm
68.Bölüm
69.Bölüm
70.Bölüm
Telegram Grubu.
71.Bölüm
72.Bölüm
73.Bölüm
74.Bölüm
75.Bölüm
76.Bölüm
77.Bölüm
78.Bölüm
79.Bölüm
80.Bölüm
81.Bölüm
82.Bölüm
83.Bölüm
84.Bölüm
85.Bölüm
86.Bölüm
87.Bölüm
88.Bölüm
89.Bölüm
90.Bölüm
91.Bölüm
92.Bölüm
93.Bölüm
94.Bölüm
95.Bölüm|Final
Özel Bölüm.

56.Bölüm

42.6K 2.5K 525
By yericeryazar

İyi Okumalar Dilerim♡

"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar, yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar."

İki saattir aynı şarkıyı duymaktan miğdem bulanmaya başlamıştı artık. Ya da etrafımda dönen insanlar yüzünden de başım dönmüş olabilir.

Halam başımda ki kırmızı örtüyü açıp yüzüme baktı.

"Kızım ağlasana artık! Millet döne döne bir hal oldu."

"Niye ağlayayım hala?" Dedim hemen.

"Hani evleniyorsun?"

"Ne güzel işte sevdiğim adam ile evleniyorum, niye ağlayayım?" Diye sordum.

Hem evde de olsa kına gecesi yapalım diye tutturmuşlar, beni zar zor ikna etmişlerdi hem de ağlatmaya çalışıyorlardı.

Hayır neden ağlayayım? Hani bu günler benim en mutlu günlerimdi, bir daha geri gelmezdi, tadını çıkarmalıydım?

Ağlamam için tek bir sebep bile yoktu.
Evleniyorsam evleniyorum. Niye ağlayayım? Ağlayacak olsam hiç evlenmem.

"Sedef getir tepsiyi." Dedi halam kırmızı örtüyü tekrar yüzüme örtüp.

Etrafımda ki kadınlar dönmeyi bırakınca derin bir nefes aldım. Sonunda!

Sedef elinde tepkisiyle halamın yanına yere çökünce yengem de yanımıza geldi.

Elimi açıp onlara uzatınca halam "Gelin elini açmıyor." Diye bağırdı.

"Hala açık ya eli-"

Halam hızla elimi tutup sıkı sıkı kapattı.

"Hala!"

"Sussana kızım, adet bunlar." Dedi yengem sessizce.

Ayşe teyze yerinden kalkıp yanımıza geldi ve bana doğru bir altın uzattı. Halam gülerek altını alıp avucumu açtı ve ortasına koydu.

Bir avcuma yengem, diğer avcuma halam kına yaktıktan sonra beni de ayağa kaldırdılar.

Bir kaç dakika çalan şarkıya uygun oynadıktan sonra kendimi salondan dışarıya attım.

Yarın düğün vardı. Annemler bu gün evde, kendi aramızda bir şeyler yapalım hatıra kalır falan demişlerdi. Kendi aramızdan kastlarının bütün mahalle olduğunu bilseydim kabul etmezdim.

Bu gece hemen bitsin ve yarın olsun istiyordum. Zaman geçtikçe geçer diye düşündüğüm heyecanım beklediğimin tam aksine daha da çok artmıştı ve artmaya devam ediyordu.

Dünden önce ki gün dini nikahımız olmuştu, yarında resmi nikah olacaktı. Nikahın düğünden önce olmasını istemiştik çünkü nikah düğünden önce olursa düğünde ne yapacaktık? Öyle saatlerce oynayalım gibi bir düşüncemiz yoktu. En azından benim yoktu. O yüzden nikah düğünde olsun istemiştim.

"Aranan gelin bulundu!"

Arkamı döndüm. Sedef ve Asude bana bakıyordu.

Asude, Sedef'e dönüp  konuştu. "Gelin kaçırma operasyonu başlamıştır!"

İkisi de yanıma gelip kollarıma girip yürümeye başladılar. Benide çektikleri için bende onlarla gidiyordum.

"Nereye?"

"Burada soruları biz sorarız." Dedi Sedef. Yüzümü buruşturup ona döndüm. "Ne?"

"Susar mısın mooda girdik."

Asude kapıyı açtı ve evden çıktık. Üzerimde bindallıyla nereye gidiyor olabilirdik? Tabii ki karşı eve.

Çağanların evin kapısına gelince Çağan kapıyı açtı.

"Görev başarılı ortaklar." Diyerek ellerini havaya kaldırınca bir eline Asude diğer eline Sedef vurdu .

"Ne oluyor acaba?" Dedim araya girip.

"Seni o ortamdan kurtardık canım nasılız ama?" Dedi Çağan.

"Müthişsiniz canım."

"Hadi girin içeriye."

Çağan kenara çekilince içeirye girdim. "Eşin benim odanın balkonunda." Dedi Çağan.

Koridorun sonunda olan Çağan'ın odasına girdim ve balkona çıktım.

Geldiğimi gören Ercüment elinde ki sigarayı söndürüp beni baştan aşağıya süzdü. En son gözlerimde durdurdu bakışlarını. Sonra bana doğru bir adım attı.

"Çok güzelsin."

Gülümsedim.

"Teşekkür ederim." Diyerek aramızda ki mesafeyi kapattım ve başımı hafifçe kaldırıp yüzüne baktım. "Sende çok yakışıklısın."

"Teşekkür ederim." Dedi gülerek.

"Çok heyecanlıyım." Dedim ve derin bir nefes aldım. "Nasıl geçecek hiç bilmiyorum."

Yüzünü yüzüme doğru yaklaşıp burnumun üstünü öptü.

"Belki heyecanını alır diye düşündüm."

"İnanır mısın daha çok heyecanlanmama sebep oldu." Dedim.

Kaşları havaya kalktı. "Öyle mi?"

Başımı salladım.

"Oysa ki beni öptüğünde hiç heyecanlanmamıştın." Dedi.

"Az önce ben seni öpmedim ki sen beni öptün?"

"He benim öpmem heyecanlandırıyor yani seni?"

"Yani, bilemiyorum."

"Denesene bakalım sen öpünce de heyecanlanıyor musun?"

Dudaklarına doğru yaklaşıp son anda hedefimi değiştirip yanağından öptüm.

"Çok fenasın." Diye mırıldandı. Gülerek konuştum. "Artık kurtuluşunuz yok komutan bey."

"Kurtulmak isteyen de yok zaten."

"Ercüment."

"Efendim?"

"Mutlusun değil mi?" Diye sordum gözlerine bakarak. "Yani olduğumuz bu durumdan mutlusun değil mi?"

"Mutluyum tabii ki. O nasıl soru? Sen değil misin?"

"Hayır tabii ki bende çok mutluyum." Dedim hızla.

"O zaman?"

"Hani hızlı oldu ya her şey o yüzden soruyorum."

"Ben yarın evlenecek olmamızdan da, bunun bu kadar hızlı olmasından da gayet mutluyum Leyla. Hatta hayatımda daha önce hiç bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum."

Gözlerim doldu.
Bir kaç gündür aynı şeyler aklımda dolanıp duruyordu. Her şey gerçekten hızlı olmuştu. Biz ne kadar halimizden memnun da olsak tanışalı bir sene olmadan evleniyorduk. Bu da biraz düşününce korkuyordu. Acaba erken miydi, bir sorun olur mu diye düşünüp duruyordum.

Düğün hazırlıkları beni tahmin ettiğimden çok daha yormuştu. Hatta asıl yorgunluk Bursaya geldikten sonra başlamıştı. Daha doğrusu Ercüment Bursa'ya geldikten sonra...

Biri yanlış bir şey söyleyecek diye diken üzerindeydim iki haftadır.
Akrabalardan biri Ercüment'e annen baban nerede diye soracak, Ercüment üzülecek diye aklım çıkıyordu. Bir kişiyi tembihlesem ikinci kişiyi uyaramazdım. Elimde olan bir şey değildi, insanların ağzı torba değil ki büzesin.

Bunu düşünmek istemiyordum ama yemin ederim elimde değildi. Ercümentin üzülmesini, yalnız hissetmesini istemiyordum. Hoş Ayşe teyzeler bir an bile ailesinin (!) yokluğunu hissettirmemişti ama yine de düşünmeden edemiyordum.

"Benim güzeller güzeli Leyla'm." Dedi Ercüment. Elimi tutup devam etti. "Bir şey mi oldu?"

Başımı hayır anlamında salladım.

"Niye doldu o zaman o güzel gözlerin?"

"Ercüment ben senin üzülmeni istemiyorum." Dedim açık açık. "Biri yanlış bir şey söyler üzülürsün diye aklım çıkıyor günlerdir. Yalnız hissetmeni istemiyorum."

Ercüment şaşırmıştı.

"Leyla ben yanlız değilim ki?"

Başımı kaldırıp ona baktım.

"Lütfen bir daha böyle bir şey söyleme tamam mı?"

"Kalbini kırdıysam özür dilerim. Ben gerçekten kötülükten söylemiyorum."

"Kötülükten söylemediğini biliyorum." Dedi. "Beni düşünüyorsun, üzülmeyeyim istiyorsun farkındayım. Bunu yanlış anlayacak değilim ama bir daha böyle bir şey için dolmasın gözlerin. Evet yalnızdım, üzgündüm ama sonra sen geldin. Benim için ötesi yok."

Hızla kollarımı boyuna sarıp sıkıca sarıldım.

"Leyla abla!"

Sedefin sesini duyunca Ercüment'den ayrıldım.

"Gitmemiz lazım."

"Gitmesen?" Dedi Ercüment sessizce. Güldüm. "Bir geline ihtiyaçları var."

"Benim gelinim değil misin? Niye onların ihtiyacı var?"

"Vallahi bilmiyorum komutanım. Ama şimdi gitmem gerek. Görüşürüz."

"Görüşürüz birtanem."

Gülümseyerek balkondan içeriye girdim ve Sedeflerle birlikte Çağanlardan çıkıp bizim eve girdik.

"Neredesiniz kız siz?" Diye sordu Canan halam.

"Buradayız hala!" Dedim.

"Hadi ya burada mısınız gerçekten?" Diye sorunca gülerek başımı salladım.

Ercüment'i görmek ve konuşmak iyi gelmişti. Söylediklerinin bende farkındaydım. Ama kendim kendime söyleyince ikna olamıyordum. O söyleyince içimin bütün sıkıntısı geçmişti sanki.

Gece daha sakin devam etmişti.
Herkes gittikten sonra annemler ortalığı toplamaya başlamışlardı. Ama ben gelin olduğum için odama uyumaya gönderilmiştim. Sanırım düğün günü sevecektim bu gelin olma işini.

Ertesi gün sabah erken uyandırılıp kuaföre getirilmiştim. Yanımda Sedef, Asude ve Derya halam vardı. Ha bir de bizi getiren ve geri götürecek olan Çağan.

Kuaför de işimiz saatlerce sürmemişti. Saçım salık ve dalgalıydı ama taş gibiydi o yüzden gayet şık duruyordu. Hem gelinliğime uygun hem de istediğim gibi sade olmuştu.

Saat bir buçukta işimiz bitmişti. Çağan bizi alıp tekrardan eve getirmişti.

Eve gelir gelmez odama koştum. Çünkü evin içi misafir doluydu. İsmini bile bilmediğim akrabalar tarafından tebrik edilmiştim. Bu çok sevenimiz, akrabamız olduğunu da düğün sayesinde öğrenmiştim.

"Derya hala!" Diye bağırdım odanın kapısını açıp. Ses gelmeyince tekrardan bağırdım. "Derya hala!"

"Efendim?"

"Gelsene."

Derya halam oturma odasından çıkıp yanıma geldi. "Efendim?"

"Gelinliği giyeceğim, yardım et."

"Erken değil mi daha?"

"Ercüment ile konuştum kuafördeyken, işleri bitmiş geleceklermiş zaten daha fotoğraf çekimine gideceğiz."

"He gelin alma şimdi olacak?"

"Aynen dün dedim ya eve gelmeyeceğiz tekrar."

"Tamam o zaman hadi."

Derya halam ve Canan halamın uzun uğraşları sonucu gelinliğimi giymiştim. Tamamen hazırdım. Ercüment'ler gelecekti. Fotoğraf çekimine gidecektin oradan da salona gidecektik.

Odamda ki heyecan dolu bekleyiş korna sesleri mahalleyi doldurunca bitmişti. Odamın kapısı tıklatıldı ve Çağan içeriye girip kapıyı kapattı.

"Çok güzel olmuşsun."

"Teşekkür ederim Çaçam."

"Leyla." Dedi ve derin bir nefes aldı. "Sen benim kız kardeşimsin. Öz kardeşim olsan bu kadar severdim seni. Kanımdan değilsin belki ama canımdansın."

Gözlerim doldu.

"Ercüment'in seni üzeceğini hiç sanmıyorum. Hepimizin içi bu kadar rahatsa sebebi Ercüment'in sana olan sevgisi, saygısıdır. Ama olur ya hayat bu, bir şey olur ben hep buradayım Leyla. İster arkadaşım de, ister komşunun oğlu de, ister abi de. Ben senin daima bir telefon uzağındayım."

"Biliyorum Çaçam." Dedim. Sesim titriyordu, ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Yanıma gelip sarıldı.

"Seni çok seviyorum kardeşim."

"Bende." Dedim. "Bende seni çok seviyorum kardeşim."

Çağan koluma girdi ve odadan çıktık. Koridorda bir kaç adım attık ve babamın karşısında durdum. Çağan kolumu bırakıp dışarıya çıktı.

"Baba." Dedim.

"Kızım." Dedi. Gözleri doluydu ve bu beni ağlatmaya yeterdi.

Bir şey söylemeden sıkıca sarıldık. Sonra da anneme sarıldım. İkisi de bir şey söylemedi ama aslında çok şey söylediler.

Babam elimi tuttu ve birlikte evden çıktık.

Ercüment kapının tam karşısında bizi bekliyordu. Siyah takım elbisenin için de o kadar yakışıklı olmuştu ki. Ercüment'e üniformadan sonra en çok yakışan şey kesinlikle takım elbiseydi.

Babam ile birlikte Ercüment'in yanına kadar yürüdük. Babam elimi yavaşça bıraktı ve Ercüment'e döndü.

"Kızım bundan böyle önce Allah'a, sonra sana emanet." Dedi.

Ercüment bakışlarını benden çekip babama çevirdi. "Emanetine gözüm gibi bakacağım baba." Dedi.

Baba dedi...

Gün boyu kendimi tutmuştum ama bunda pes etmiştim. Gözümden bir damla yaş süzüldü.

Ercüment babama baba demişti.
Bu benim için çok anlamlıydı. Sadece benim için değil Ercüment için de anlamlıydı. Babamı babası yerine koyup baba demişti. İstemese demezdi, kimsede onu zorlamazdı ama o demişti.

Babamın ve annemin elini öptükten sonra gelin arabasına bindik.

Şu hayatta gerçekten en değer verdiğim üç erkek çıkarmıştı beni evimden. Artık burası evim değildi. Yani tabii ki evimdi ama bir şey olduğunda koşup geleceğim yer burası değildi. Bundan sonra yerim yurdum sevdiğim adamın yanı, evim kalbiydi.

Babam...
Annemi çok seviyordum yerine kimseyi koyamazdım ama babam.
Babam gerçekten çok farklı biriydi. Bu yaşıma kadar bir kez olsun kalbimi gerçekten kırmamıştı. Ters düştüğümüz, anlaşamadığımız zamanlar elbette olmuştu. Fakat bir şey olsa koşup gideceğim ilk kişi babam olmuştu. Hiç bir zaman babam duymasın çok kızar diyeceğim bir baba olmamıştı bana. Babam kızar ama halleder diyebilmiştim. Bu yüzden çok şanslıydım. Çünkü biliyorum kalbim babam yüzünden kırık olsaydı, kimse iyileştiremezdi.

Bu mahallede, bu evde gözlerimi açtığımdan beri Çağan yanımdaydı. Bir kez olsun elimi bırakmadı. Düşsem kaldırdı, ağlasam güldürdü. Kimine göre aramızda böyle bir ilişkinin olması saçmaydı. Ama bana göre değildi. Çağan şu dünya da tanıdığım en iyi kalpli adamdı. Bir kişiye bile kötülüğü olmamıştır bu zaman. Yeri bende o kadar farklı ki. Dediği gibi eğer grrçekten kardeşim olsa bu kadar sevebilirdim. Karşı komuşunun deli oğlu değildi o sadece, benim erkek kardeşimdi, en yakın arkadaşımdı. Geriye dönüp baktığımda daima arkamdaydı biliyorum.

Ve Ercüment.
Kalbimin kapılarını hiç zorlamadan girdi içeriye. Kırdı, döktü belki ama kırıkdığı yerde çiçekler açtırdı. Gönlüme getirdiği sonbaharda çiçekler açtırdı. Zaten benim en sevdiğim mevsimde kıştı. Bir soğuk kış gecesi dudaklarını dudaklarıma mühürlediğim bu adam, bir ömür kalbimde mühürlü kalacaktı. İçimde asla bitmeyecek bir aşk vardı ona karşı. Bir gün ona olan aşkım bitse, sevgim bitmezdi. Gülüşünü severdim, bakışını severdim, beni sevişini severdim. Ömrüm bitene, son nefesimi verene kadar onu sevmek için bir sürü sebebim vardı.

Daima arkamda olan iki erkek elimi bırakmış ve yerine Ercüment'in eli gelmişti. Bundan sonra Ercüment arkamda değildi, yanımdaydı. Ne olursa olsun, ne yaşarsak yaşayalım daima yan yana olacaktık.

Üç saatlik bir fotoğraf çekiminin ardından düğün salonuna gelmiştik. Heyecanım biraz olsun geçmişti. Çünkü artık her şey tamamen hallolmuş gibiydi. Bundan sonra olacaklar bizim tadını çıkarmamız gereken şeylerdi.

Ercüment ile birlikte gelin odasında otururken kapı çaldı. Ercüment yerinde dikleşip konuştu. "Gir."

Kapı biraz aralandı ve Ali kafasını içeriye soktu. Arkasındanda Mehmet.

Ercüment onları görünce "Hoşgeldiniz." Diyerek ayağa kalktı.

Mehmet ve Ali içeriye girip kapıyı kapattı.

"Hoş bulduk."

"Hoş geldiniz." Dedim bende gülümseyerek.

"Hoş bulduk yenge."

"Hayırlı olsun komutanım." Dedi Ali. "Allah ayırmasın."

"Amin Ali, sağol."

"Hayırlı olsun komutanım."

"Sağol Mehmet. Siz neden bu kadar geç geldiniz? Bir sorun yok değil mi?"

"Yok komutanım. Aslında biz dün gelecektik ama ufak bir iş çıkınca diğerleriyle beraber geldik."

"Diğerleri?" Dedim. Başka kimlerin geleceğini bilmiyordum.

"Levent komutanlar, bir kaç asker bir de Ayşe teyzeler." Dedi Mehmet.

Konuşacağım sırada kapı hızla açıldı ve Sedef içeriye girdi. Tabii kapının önünde iki kişi olduğunu düşünememiş, hızını alamayıp Mehmet'e çarpmıştı.

"Ay." Diyerek bir adım geriye gitti Sedef. "Kusura bakmayın."

"Yok, sorun değil." Dedi Mehmet ve tebessüm etti. Sedefte hafifçe gülümseyip bana döndü. "Abla neredeyse herkes geldi bitazdan çıkacakmışsınız haberiniz olsun."

"Tamam." Dedim ve derin bir nefes aldım.

Sedef Mehmete kısa bir bakış atıp odadan çıktı. Ali ve Ercüment aralarında bir şey konuşurken Mehmet bana döndü.

"Kardeşin mi?"

"Yok, kuzenim." Dedim.

Bir şey söylemeden başını salladı ve bakışlarını kaçırdı.

"Biz çıkalım, tekrardan hayırlı olsun."

Ercüment hafifçe başını salladı. "Görüşürüz tekrar."

Onlar çıktıktan sonra Ercüment'e döndüm. "Sana gerçekten değer veriyorlar." Dedim.

"Belki de doktorlarından çok memnun oldukları için gelmişlerdir."

"Hiç sanmıyorum." Dedim.

"Neden? İkisinin de hayatını kurtarmışlığın var."

"İşim bu canım benim."

"Çokta mütevazısınız doktor hanım."

Güldüm.

Ercüment ile birlikte odada otururken kapı açıldı ve içeriye görevli girdi. "Sizi artık alabiliriz."

Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Ercümentin koluna girdim. Birlikte gelin odasından çıkıp küçük koridoru geçtik ve salona girdik. Biz içeriye girince herkes alkışlamaya başlamıştı. Bu heyecanımın iki katına çıkmasına sebep oldu çünkü herkes bize bakıyordu, herkesin odak noktası bizdik.

Birlikte masanın yanına gelince Erdem ve Çağan'da yanımıza geldi. Şarkı kesilinince nikah memuru kısa bir konuşma yaptı ve bana döndü.

"Siz Leyla Turan hanımefendi, hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan kendi hür iradeniz ile Ercüment Yıldırım beyefendiyi eş olarak kabul ediyor musunuz?"

"Evet."

Heyecandan sesim titremişti.
Alkış sesleri kesildikten sonra nikah memuru Ercüment'e döndü.

"Siz Ercüment Yıldırım beyefendi, hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan kendi hür iradeniz ile Leyla Turan hanımefendiyi eş olarak kabul ediyor musunuz?"

"Evet." Dedi Ercüment tok sesiyle.
Gerçekten heyecanlı olduğunu bilmesem aşırı derece de rahat olduğunu düşünürdüm.

"Sizlerde şahitlik ediyor musunuz?"

Önce Erdem "Evet." Dedi. Daha sonra Çağan.

İmzalar atıldıktan sonra nikah memurunun bana uzattığı evlilik cüzdanını aldım. Ercüment'e dönünce gülümseyerek alnımdan öptü.

Bana daima şakalar yaptığı için en yakın arkadaşımın şaka yaptığını düşünerek doğru söylediğine asla ikna olmadığım adam ile az önce resmen evlenmiştik. Adını Yıldırım sanarken şimdi benim soyadım Yıldırım olmuştu.

Ercüment elimi tuttu ve birlikte dans etmek için ortaya geldik. Tanıdık melodi kulaklarıma dolarken  Ercüment elini elime koydu. Bende ellerimi omuzlarına  yerleştirdim ve dans etmeye başladık.

"Çok mutluyum." Dedi gözlerimin içine bakarak.

Kocaman gülümsedim. "Bende çok mutluyum."

İlk dansta gelin ve damat ne konuşur diye hep merak ederdim. Biz hiç bir şey konuşmadık. Sanki o an kimse yoktu, zaman durmuştu ve sadece biz hareket ediyorduk gibiydi.

"Her erin bahtına bir güzel düşer,
sen de tek menim yadıma düştün.
Nazende sevdiğim yadıma düştün."

Danstan sonrası tamamen bir curcunaydı. Bursa çiftetellisinden, Ankara havasına, oradan horona derken tamamen bir karışıklıktı.

Gerçekten yorulduğumu hissedince masaya oturdum. Çoğu kişi gitmişti. Sanırım düğünün sonuna yaklaşıyorduk.

Gözlerimi etrafta gezdirirken Hazal'ı gördüm. Dikkatlice bir yere bakıyordu. Merakla nereye baktığına bakınca Çağan'ı gördüm. Gerçektende böyle bünyem kaldırmaz diye düşünürken Çağan'ın da gözünü ayırmadan birine baktığını gördüm. Asude'ye...

Dinleneyim derken kendimi tekrardan pistin ortasında bulmuştum. Gece sonuna kadar bir öyle oynayalım bir böyle oynayalım derken gece bitmişti. Ya da belki de daha yeni başlıyordu bilmiyorum...

Aman evlendik resmen.
Bir sonra ki bölümle ilgili spoiler vereyim, aklınıza gelen şeyi yazmayacağım arkadaşlarjcıeoxoe.

Bölüm sonu toplanma noktası📍
-Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi buraya yazarsanız çok mutlu olurum♡

Instagram : @yericeryazar
@turann.leylaa @yiildirim.ercument

Continue Reading

You'll Also Like

1.9M 67.7K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
25.5M 907K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
4M 235K 67
Yaşadığı travmalar yüzünden ailesi tarafından şımartılarak büyütülen Ahsen'in, yolu diktatör bir yüzbaşı ile kesişir. (Hikayede adı geçen bütün kişil...
3.3M 166K 67
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...