Slave Hearts - Dramione

By Darkangelhome

52.7K 2.8K 1.4K

Savaştan galip çıkan Voldemort karşısında beklenmedik bir rakip bulur. Severus Snape... Snape'i ele geçirme u... More

Tanıtım Videosu
1. Bölüm - Teklif
2. Bölüm - Kelepçe Büyüsü
3. Bölüm - Ölenler Kalanlar
4. Bölüm - Lupin
5. Bölüm - Oyun Başladı
6. Bölüm - Kim Olduğunu Biliyorum
7. Bölüm - Bağ
8. Bölüm - Esir Kalpler
9. Bölüm - Muhbir
11. Bölüm - İttifak
12. Bölüm - Son Savaş - FİNAL!!!

10. Bölüm - Gerçek Niyetler

3.1K 190 26
By Darkangelhome

- Malfoy laneti attığında ben öldüm ama aynı zamanda içimdeki Hortkuluk da öldü Snape. Büyün beni getirdiğinde ondan kurtulmuştum.


- Merlin... Yani geride sadece...


- Nagini kaldı evet. 


Blaise Zabini... Evet anlayabiliyordu. Bakanlıktaki güçlü konumu, hemen her gün rapor vermek için Karanlık Lord' a ulaşabilmesi, yapılan bütün operasyonlar hakkında bilgi sahibi olması, Draco' ya yakınlığı... Bir muhbirin alabileceği en mükemmel bir konumdaydı.



- Ama anlamıyorum neden birden bire savaşın ortasında taraf değiştirdi?


- Çünkü annesi ölmüştü. Ve bunu yapan bizzat Karanlık Lord' un kendisiydi



////****////



Draco Malfoy bazı şeyleri birleştirmeyi başarmıştı!


***********************************



Eğer Draco ona öfkeyle veya nefretle baksaydı Hermione buna katlanabilirdi ama unutmaya başladığı bu duygusuz adama katlanamıyordu. Malfoy tıpkı Azkaban' a ilk geldiği günkü gibi ondan seviyelerce yüksekte, tüm duygularından arınmış, o dokunulmaz noktasından emirler veren birine dönüşmüştü. Dimdik duruyor, boyu her zamankinden uzunmuş gibi görünüyor, ona tepeden bakıyordu. Dudakları sımsıkı kapanmış, kelepçe büyüsünün ona dalga dalga taşıdığı karmakarışık duyguların hiçbirini yansıtmıyordu. Belki büyüye tam anlamıyla hâkim olamıyordu ama bedenine kesinlikle çok hâkimdi. Karanlık Lord' un karşısında dayanabilen bir adamdan da bundan azı beklenemezdi zaten.



Hermione bu kez kendisinin öfkelenmeye başladığını hissetti. Büyü onu kışkırtıyor, karşılık arıyor, dengelenmek istiyordu. " Konuşsana lanet olası! " Genç adamın üzerine doğru yürürken Draco' nun gri gözlerinde uyarı işaretleri parladı ama Hermione bunu umursamadı. Tam önünde durup gözlerini cesur bir Gryffindore' a yakışacak şekilde Slytherin' in gözlerine dikti. " Ben biliyorum, sen de biliyorsun. Neden ortaya dökmüyorsun? " Draco' nun yanağında bir kas tehlikeli bir biçimde attı ama çenesini kasan genç adam kendine olan hâkimiyetini yeniden kazandı. Sabrı taşan Hermione ruhundan taşmaya başlayan cesaretle Draco' nun gömleğinin önünü kavrayarak onu sarstı.



- Dilini mi yuttun be adam? Konuşsana!



Birden Draco gömleğini tutan elini bileğinden kavrayıp onu kendine doğru çekince genç adama yapıştı. " Sen ne... " Hermione Draco bileklerinden birini kavradığı için ancak diğer eliyle genç adamın geniş göğsüne dayayarak toparlanabilmişti. Başını kaldırdığında Draco' nun bu hareketi sadece onu kendinden uzaklaştırmak için yaptığını fark etti. Bileğini tutan eli dışında ona dokunmuyordu bile, aksine Draco' ya dokunan kendisiydi. Draco' nun iradesi kadar güçlü gri gözlere kaldırdı başını. Dinlediği soluklarda bir sıklaşma olmamıştı. Elinin altında çarptığını hissettiği kalbin atışlarında da... Draco Malfoy' un yüreği de her yeri gibi sert ve soğuktu. 



- Bana... Yalan söyledin. Bunca zamandır bana yalan söyledin.



Zekasıyla ünlenmiş beyni bile sıfırlanıp kalmıştı sanki. Yalanlar... Malfoy ne kadarını tahmin edebiliyordu? " Ohhh inan bana senin bilmemi istemediğin kadarını Granger... " Hermione serbestteki eliyle onu göğsünden iterek uzaklaştı. Draco' nun dudakları acımasız bir alaycılıkla parlayan bir gülümseme ile kıvrıldı. " Demek birden bire anlaşmayı imzalamaya istekli olmanın nedeni buydu ha? Weasley' in yaşadığını öğrendiğinde yaşadığın şokun nedeni? Potter' ın yaşadığına dair aptalca olduğunu sandığım inancın temeli? " Hermione gerçekleri suratına çarparken bile yerinden kımıldamayan hatta sesini bile yükseltmeyen genç adama bakarken inanamıyordu. Büyünün kontrolünü kaybetmemek için kendini dizginlemeye mi çalışıyordu? Ama bu daha kötüsüne yol açıyordu çünkü Draco' nun baskıladığı bütün duygular Hermione' ye akıyor, onu çarpıp serseme çeviriyordu. Draco ondan hesap sorarken hem kendi hisleri hem de onunkiler arasında kaybolmuştu. Düşüncelerini bir arada tutamıyordu. Aklı karmakarışık olmuştu. 



- Ben... İmzaladım çünkü... Sen ne biliyorsun ki? Ben... Doğru olanı yaptım. 



Ellerini saçlarının arasından geçirdi. Göğsü sıkışıyor, ateşinin hızla yükseldiğini hissediyordu. Görüşü bulanmaya başladı ama Malfoy' un karşısında dayanmayı başardı. Genç adam kıvrak bir yılan gibi ona doğru süzülürken yutkunmuş, güçlü kalabilmek için dikkatini bir noktada toplamaya çalışmıştı. Odaklanabilmeliydi. " Demek öyle? Doğru olan ha? Benimle anlaşmayı imzalayıp kendine bağladığında seni öldüremeyeceğimi mi sandın? Sen ölürsen ben de öleceğim için bu riski göze alamam mı sandın? Hayatımın bu kadar değerli olduğunu mu düşünüyorsun? " Hermione kaşlarını çattı. Bir şeyler ciddi anlamda ters gidiyordu ama ne olduğunu anlayamıyordu. Boğuluyordu... Ayakta, olduğu yerde boğuluyordu.



- Weasley üzerindeki koruma büyüsünün iki yönlü çalıştığına inanıyorlar. O birini koruyor ve o biri de onu. Bu yüzden ben ölümcül lanetimi attığımda Potter' ın ölmediğini düşünüyorsun değil mi? Ama uzmanlarımızın anlayamadığı bir nokta var. Bu büyünün kesin ölümü engellemesi mümkün olmadığı halde bunun nasıl olabileceği? Çünkü sen buna inanıyorsun. Onlara göre bu büyü ciddi büyülere karşı bir nevi kalkan vazifesi görüyor. Büyük ihtimalle Severus onu Potter için icat etmiştir. Savaş alanında Karanlık Lord' a ulaşana kadar korusun diye olduğunu düşünüyorum. Ama ölümcül lanetten kurtulmak? Bu nasıl mümkün olabildi Granger? 



Hermione daha fazla ayakta kalamayarak dizlerinin üzerine düştü. Elleri nefes almak için çırpınan boğazına kapanmış, kehribar rengi gözlerinin bebekleri koskocaman açılmışlardı. Draco sakince yanına çömeldi ve başını yana eğerek ona baktı. " Bana cevap verecek misin Granger? Dürüst ve doğru bir cevap? Nefes almana izin vereyim mi? " Oksijensiz kalan beyni alarm zilleri çalmaya başlamıştı. Hermione Draco' nun ilk kez büyü üzerinde bu kadar kontrollü olduğunu görüyordu. Hırsı ve öfkesi ona bu gücü vermiş olmalıydı. Kelepçe Büyüsünü ona karşı bir silah gibi kullanıyordu. 



Geçen sefer duygularını içinde tutmaya çalıştığı için kontrolünü kaybetmişti. Şimdi bunun tam tersini yapıyordu. Duygularını olduğu gibi Hermione' ye yansıtarak kendini sağlama alıyordu. Hermione bir eli boğazında diğerini tutunmak için yere koyarken etrafın yavaş yavaş kararmaya başladığını fark etti. Ya bayılacak ya boğulacaktı. Draco' nun parmakları çenesini kavrayarak kaldırdı ve gözlerinin içine bakarak " Sadece bir dakika vereceğim. " dedi. Baskı aniden kalkınca Hermione neredeyse yere yuvarlanacaktı. Yanarak nefes için çığlık atan ciğerlerini hızlı nefeslerle havayla doldurdu. Beyni ve vücudu oksijenle dolarken Draco ayağa kalkmış başında dikiliyordu.



Hortkuluklardan haberi olmayan birinin düşüneceği şeyleri düşünüyordu Draco. Harry Potter nasıl bir kez daha ölümcül lanetten kurtulmuş olabilirdi? Sadece koruyucu bir büyüyle bunu nasıl başarabilirdi? Anlayamaması çok normaldi. İlk başta Hermione bile şok olmuş ve şaşırmıştı. Ama Ron'un yaşadığını öğrendikten sonra Harry' nin de yaşadığını anladığı için oturup iyice düşünmüş ve bir sonuca ulaşmıştı. Bunun Harry' nin seçilmiş olması veya gizemli güçlerle alakası yoktu. Malfoy saldırdığı anda Harry' nin içindeki hortkuluk ölmüş olmalıydı, koruyucu büyü de o anda devreye girerek Harry' i geri getirmiş ve kurtarmıştı. Sonra da savaş alanından kaçmıştı. Bunu da büyük ihtimalle bugün öğrendiği üzere Blaise Zabini' nin yardımıyla yapmıştı. 



- Gerçekten dün Blaise Weasley' in sağlık raporunun neden geciktiğini araştırmak için Azkaban' a gelmeseydi bundan haberim olmayacağını mı düşündün? 



Hermione' yi kollarından tutarak kaldırdı. " Sihir Bakanlığındaki herkes gibi Blaise de benim emrimde çalışıyor Granger! Bu rapordan elbette haberim olacaktı. Ama senin amacın ben bu büyüyü öğrenmeden önce Severus'a ulaşmaktı değil mi? Bu yüzden duygularında yalana rastlamadım. Ona gerçekten ulaşmak istiyordun. Böylece Severus ne yapması gerektiğini anlayacaktı. Biz aslında onu yakalamayacağız, o kendisi bize teslim olacak ve ben sahte bir zafer kazanmış olacaktım. Sonra ne yapacaktın? Weasley kurtulup Severus onun yerine Azkaban' a girdiğinde sen de kendini mi öldürecektin? Davaya son yardım ha? Malfoy' u de kendinle birlikte yok ederek geride kalan Potter' a son bir iyilik yapmış mı olacaktın? " Zihni açılmış ve rahatlamış olan Hermione Draco'nun öfke saçan gri gözlerine baktı. En azından öfke bile olsa gözlerinde duygu izleri görmek Draco' yu daha insancıl yapıyordu. Tepeden tırnağa buzdan yapılmadığını kanıtlayan tek şey gözleriydi. Hafifçe gülümsedi.


- Sen kimin için endişeleniyorsun Malfoy? Benimle birlikte öleceğin için kendin, yoksa intihar edeceğim için benim için mi? Duyan da sanki benim ölmem umurunda sanır.


- Konuşmak isteyen sendin Granger, şimdi psikolojik tahlillerle lafı dolandırmayı bırak ve cevap ver. Bana keşfettiğim bu gerçekleri Karanlık Lord' a hemen rapor etmemem için bir gerekçe ver.


- Ne söylersem söyleyeyim bunu yapmayacak mısın sanki? Bütün Voldemort köpekleri gibi sürünerek ayaklarının dibine kapacak ve gözüne girmeye çalışacaksın. Şüphesiz bu bilgilerle bunu da başaracaksın da.



Draco öyle bir kahkaha attı ki Hermione'nin tüyleri diken diken oldu. " Gözüne girmek? " Genç adam neredeyse isterik bir şekilde gülerek Hermione' yi kendinden uzağa itti. Kelepçe büyüsünü de biraz daha gevşeterek aralarının açılmasına izin vermişti. " Ben sihir dünyasının en zengin iş adamıyım Granger. Emrinde yüzlerce kişi olan Sihir Bakanıyım. Karanlık Lord' un biricik vitriniyim. Söyler misin ondan almayı isteyeceğim başka ne olabilir ki gözüne girmeye çalışayım? " Hermione birden duraklayarak Draco' ya baktı. Buna bunca zamandır neden hiç kafa yormamıştı? " Ama Lupin... Bir saniye... " Birden tüm gerçek gözlerinin önüne serilmişti. Draco ondan uzaklaşmışken bu kez o, Kelepçe Büyüsünü kullanarak aralarındaki bağı gerdi. Birazdan onun vermesini isteyeceği cevabın doğru olup olmadığını bilmek zorundaydı. Bağın gerildiğini hisseden Draco kaşlarını çatarak genç kadına döndü. Hermione ona doğru bir adım attıktan sonra durdu ve tedirgince fısıldadı.



- Hayır... Kimsenin gözüne girmeye çalışmıyorsun. Aslında sen onun gözünden çıkmaya çalışıyorsun. Sen... En başında... Neden bu anlaşmayı imzalamayı kabul ettin Malfoy? Ailenin intikamını almak için mi yoksa... Benim yapacağımı adın gibi bildiğin bu plan sonrasında ölmek istediğin için mi?



Gergin bir saniye boyunca hiçbir şey olmadı. Sonra Hermione büyüden bedenine akan serin doğruluk hissiyle sarsıldı. Merlin! Bu doğru olamazdı! Tam isabet ettirmişti. Büyü öylesine güçlenmişti artık birbirlerinin duygularını daha onlar düşünemeden hisseder olmuşlardı. Aralarındaki kalkanı böylesine kaldırdıklarında telepati yoluyla anlaşmanın çok daha yoğun ve garip bir halini alan bir anlaşma şekline bürünüyorlardı. İkisinin de kalkanları böylesine inmişken yalan söylemelerine imkân yoktu. 



Draco Hermione' nin gerçeği kavramaya çalışan yüzüne bakarken birinin sonunda onu anladığını düşündü. Tüm dünyaya yalan söylüyordu ama Granger... O hakkındaki gerçekleri bilen tek kişiydi. Bilmesini istediği tek kişi... Oynadıkları bu oyunun sonuna gelmişlerdi. Bugün çözdüğü şeylerden sonra bunu daha iyi anlıyordu. İlk başta sadece kendine yaşamak için bir amaç yaratmak uğruna bu işe girmişti. İntikam... Ailesinin intikamını almak diğer herkese sunacağı gayet geçerli ve iyi bir nedendi. Oysa Draco da tıpkı diğer herkes gibi o savaş alanındaydı ve her şeyi kendi gözleriyle görmüştü. Babası ve annesinin Lupin' i çaprazlama ateşe tutuşlarını, Lupin' in ağır yaralanmasına rağmen dönüp annesini vurmasını, babası ile karşı karşıya gelişlerini ve sadece bir saniyelik öncelik atışı sayesinde babasını öldürebilmesini dakikası dakikasına seyretmişti. Adil bir çarpışmaydı, hile yoktu, iki güçlü büyücü karşı karşıya gelmiş ve babası kaybetmişti.



Evet, Lupin' den nefret ediyor, ailesini öldürdüğü için elinden gelse onu yok etmeyi istiyordu ama bunu kafeste çürümüş zavallı bir adamı harcayarak yapmayı aklının ucundan bile geçirmiyordu. Tıpkı babası gibi vuruşarak ölmek veya öldürmek ancak bir Malfoy' a yakışan şekil olabilirdi. Ama Karanlık Lord' a ve diğer ölüm yiyenlere verebileceği en iyi mazeret Lupin'e olan nefreti, intikam isteği olabilirdi. Karanlık Lord eğer aklına girmeyi başarırsa zaten ona duyduğu nefreti görecek ve ondan şüphelenmeyecekti. Hermione bile duygularını hissetmiş ve o da gerçekliğinden şüphe etmemişti. Bu sayede asıl amacını gizleyebilmişti. 



O asla tam anlamıyla özgür bir hayata sahip olamamıştı. Evinde ve hatta okulda bile babasının gölgesinde, onun öğretilerini takip etmek zorunda kalmıştı. Küçük yaşlarından itibaren güçlü olanın yanında kalmanın önemini, ait olduğu tarafın değil her zaman kendi çıkarlarını gözetmenin püf noktalarını, sadakat ve yalakalık arasındaki ince çizgiyi, paranın gücünün ne denli büyük olduğunu ve duygularını kendine saklamanın her zaman kazanç sağladığını öğrenmişti. Babası bu sayede büyük bir savaştan kurtulmuş, ailesini de kurtarmıştı. İkincisinde de elinden geleni yapmıştı. Granger istediği kadar onu aşağılayabilirdi, bu Draco' nun umurunda bile değildi. O babasını ve verdiği kararların arkasındaki bütün nedenleri biliyordu. 



Ailesini kaybettikten sonra babasının öğretileri hayatını devam ettirmesini sağlamıştı. Draco aldığı eğitimler sayesinde şirketlerini kusursuzca devir almış, duygularını kontrol edebilmek, zihnini koruyabilmek konusunda teyzesinden aldığı dersler sayesinde Karanlık Lord' un karşısında bile korkusuzca durabilmişti. Ama zaman ilerleyip de yalnızlık, bu kadar çok şeyi elde ettiği halde elinde hiçbir şey olmadığını fark etmenin getirdiği boşluk giderek büyümüştü. Koskocaman malikanesinde ev cinlerinden başka kimse yoktu. Kimseye güvenemiyor, kimseyle yakınlaşamıyor, kimseyi hayatına sokamıyordu. Karanlık lord' un da onu yüzsüzce kullanması gittikçe tiksintisinin artmasına, hayatından nefret etmeye başlamasına neden oldu. Okuldayken arkadaşım dediği kimse yanında kalmamıştı. Blaise bile Karanlık Lord' a yakın olduğu için onunla konuşmaz olmuştu. Draco ne kadar düşünürse düşünsün bir çıkış yolu bulamıyordu. Ve sonunda Granger hakkındaki plan ortaya atıldığında bir saniye bile düşünmeden kendini aday gösterdi. İşte bu bir çıkış yoluydu. Ölümcül bir lanetle bağlanmak...



Draco eğer birazcık olsun Granger' ı tanıyorsa bu olasılığı mutlaka değerlendirmeye alacağını da biliyordu. Kurtulma şansının olmadığını bildiği halde Azkaban' a geri dönmektense kendini onunla birlikte öldürmeyi tercih edecekti. Bir kurtuluş umudu... Draco bunun olmasını ummuştu. Ama... Geçen gün yaşadıkları şeyden sonra artık emin değildi. Granger'dan ona akan hislerdeki karmaşa onun da aklını karıştırıyordu. Bir saniye Granger ondan nefret ediyor, bir saniye sonra onun için endişeleniyor, arzuluyor, kızıyor, meraklanıyor, inceliyordu. Bütün bunlar Draco için sadece tek bir anlama geliyordu, artık onu düşünen biri vardı. 



Sevişmelerinden sonra ne hissedeceğini bilememişti. Granger' ı onun sandığından daha fazla istemişti. Genç kadının hapishanedeki yalnızlığını çok iyi anlıyordu. Çünkü kendisi de benzer bir hapishanede uzun zamandır kilitliydi. İnsansızlık, sevgisizlik, bir başınalık ne demek çok iyi biliyordu. Hermione her ne kadar onun düşmanı olsa da Draco ondan nefret edemiyordu. Hiçbir zaman edememişti. Etrafının yalanla çevrelendiği şu zamanda Hermione tek gerçekti. Seviştikleri zaman onu mutlu etmek istemişti. Çünkü Hermione'nin ona değer vermesini içten içe büyük bir arzuyla istiyordu. Bencilceydi biliyordu ama kendine engel olamıyordu. Ve şimdi Hermione gerçekleri öğrenmenin verdiği şokla sarsılırken başarılı olduğunu anlayabiliyordu. Genç kadından ona akan bağda saf bir endişe ve şok vardı. Hermione ona doğru bir adım attı. Bir sonraki sorusuna kesinlikle hazırlıklı değildi.



- Peki, hala aynı şeyi istiyor musun?


***********************************



Harry Severus tarafından yaratılmış yatakta gerinerek yanındaki sıcak vücuda sokuldu. Severus' un uzun siyah saçlarının uçları burnuna değince gülümsedi. " Gitmem gerek biliyorsun. Daha fazla oyalanamam. Ginevra endişeden aklını kaçırmadan geri dönmeliyim. " Genç adam gülümseyerek bir koluna dayandı ve doğruldu. " Çok konuşuyor değil mi? " Severus gözlerini yuvarlayarak " Tıpkı annesi... " deyince Harry de güldü. " Ama bana çok faydası oldu. O olmasaydı savaş alanından çıkamayabilirdik. " Harry ciddileşerek başını salladı. " Ginny güçlüdür. Ailesinin en güçlüsüdür. " Severus içini çekerek doğrulunca Harry kenara çekilerek ona izin verdi. O giyinirken olan biteni bir kere daha düşünüp mutlu olmuştu. Sonunda ona ait olmak, onun da kendisine ait olduğunu bilmek harika bir duyguydu. 



Keşke eğitmek zorunda olduğum kişi Longbottom değil de Weasley kızı olsaydı. En azından gücünün sınırlarını ve yapabileceklerini biliyor ve bundan korkmuyor.



Harry tekrar gülümseyerek yataktan çıktı ve o da giyinmeye başladı. " Onu anlıyorum. Seçilmiş olmak çok zor bir durum. Eğer Karanlık Lord beni işaretlememiş olsaydı seçilmiş olan o olacaktı. " " Bunu ona yüzlerce kez anlattım ama kendine güvenme sorunu var. " Harry arkadaşı için hem üzülmüş hem de endişelenmişti. " O senden korkuyor Snape. Ona karşı anlayışlı olmalısın. " " Her korktuğu kişi karşısında sinerse başarılı olamaz. Emin ol Ölüm yiyenler onlardan korktuğu için anlayış göstermeyeceklerdir. " Harry kemerini de bağladıktan sonra Severus' a döndü.



- Neville güçlü bir büyücü, bunu biliyorum. Savaş alanında nasıl çarpıştığını gördün. Biraz desteklenmeye ihtiyacı var. Anne ve babası gibi güçlü bir büyücü olduğunu anlamasını sağlamalısın. O benimle eşit bir güce sahip, sadece işaretli olduğum için ondan daha güçlüymüşüm gibi hissetmiyorum. Aksine bu işaret... Benim zayıf noktam. Ama Neville' in böyle bir zayıf noktası yok. Nagini' yi ancak o yok edebilir. 


Severus pelerinini giydikten sonra dönerek Harry ile göz göze geldi. Bu genç adamın insanlara karşı duyduğu güven inanılmazdı. Yeşil gözleri elmas keskinliğinde parlayarak inanç ve kuvvet yayıyordu. " Merak etme onu yine de eğiteceğim. Teslim olana kadar... " Genç adamın yüzündeki ifadenin karmaşıklaşması ve kararmasını izlerken derin bir nefes aldı. " Hemen teslim olma. Lütfen... Bana sadece iki gün ver. Bir plan yapabilmem için iki gün. Eğer başarılı olabileceğimiz bir plan yapamazsam... Seni izleyeceğim. Lütfen Severus... " Adını kullandığı anda zaten tüm direnci yıkılmıştı ama Severus bunu yüzüne yansıtmayarak başını kesin iki hareketle salladı. 



- Sadece iki gün Potter. Sonra teslim olacağım.



SÖZCÜK : 2. 680



HADİ BAKALIM PAMUK ELLER KLAVYELERE!!


Continue Reading

You'll Also Like

4.4K 614 20
tamamlandı. "karanfil," dedi alnını alnıma yaslayarak, "kafanın içinde dönüp duran şeytanları susturacağım. onların yerine geçmek mecburiyetinde kals...
1M 55.2K 56
Çapulcular döneminde düşmanlar birbirine sığındığında beklenmeyen gerçekleşir. Dostluk ve aşk. Draco/ Hermione/ Sirius
3.8K 375 12
italya, youtuber roséanne, italyan mafya jungkook, kışı yaza dönüştürmek, kokteyl, arkadaşlık, aşk, selena gomez şarkıları ve bolca araba sürüşü. #ro...
137K 6.3K 24
Duygularımı bana tekrar hissettirebilecek kadar özel bir çocuktu.