AKREP'İN ZEHRİ

By _nidassa_

10.2K 1.1K 2.7K

Hayatı yalan üzerine kurulan bir kız. Arkadaşlarını haksız çıkartmak için masasına sevgilim diye oturtugu her... More

D. U. Y. U. R. U
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm:Gerçekler
4.Bölüm:Yüzleşme
5.Bölüm:Ev
6.Bölüm:Aydın KORKMAZEL
7. Bölüm:Mete ÇEVİK
8.Bölüm:Mina Haşmetoğlu
9.Bölüm :Kurşun Yarası
10.Bölüm :Rüya
11.Bölüm:Mezuniyet
12. Bölüm:Karışık Duygular
13. Bölüm
14. Bölüm:Eski Hayat
15. Bölüm :Davet
16. Bölüm: Uçuş
17. Bölüm :Rize
18. Bölüm: Aile
19. Bölüm:Kelebek
20. Bölüm:Hisler
21. Bölüm:"Aşıklar Tepesi"
22. Bölüm: İtiraf
23. Bölüm: Kırık Kalpler
24. Bölüm:Küçük Bir İmza🖤
25: Bölüm: 5 EYLÜL
~TEŞEKKÜRLER ~
27. Bölüm: İyi Uykular Peder
28. Bölüm : Deniz Kızı
29. Bölüm: NOT
30. Bölüm: Poisonous Scorpion
31. Bölüm :Barış Yemeği
32. Bölüm : Londra
33. Bölüm:İzler
34. Bölüm: Yara İzleri
35. Bölüm : Saklanan
36. Bölüm : Sır
37. Bölüm : Yalan
38.Bölüm: 12 Kasım
39. Bölüm: Kaza
40. Bölüm: Yaralı Yürekler

26. Bölüm: Plan

165 25 90
By _nidassa_

   - nasıl kim kaçırmış babamı ya!

  - İsmail Kontar hani şu davette tanıştığın adam Yiğit'in babası.

  - neden peki.

  - senetleri geri almak için bize borçlu şirketini hipotek ettirdi.

Geçen günde kumarda tüm servetini kaybetmiş geriye bir tek şirketi kalmış babanı sabah havalimandan aldırmış.

  Cihan amca aradı senetleri getirmemi istedi. Senetleri verip babanı kurtarmalıyız.

  - Senetleri verirsen babam güçsüzleşmez mi?

  - tabi belli bir güç kaybeder ama yinede toparlar.
Bende verme taraftarı değilim çünkü senetleri verirsek onların üstünlüğünü kabul etmiş gibi oluruz.

  - vermeyelim senetleri.
Aşağıda bir sürü adamın var topla direkmen gidip alalım babamı hadi.

  - sen gelmiyorsun Mina.

Hiddetle dönüp Aydına baktım.

  - ne demek gelmiyorum ya o adam benim babam tabiki gelicem.

  - sana gelmiyorsun dedim çok tehlikeli burda kalıcaksın.

  - buna sen karar veremessin Aydın.

Artık bende sesimi yükselmiştim.

  - gelmiyorsun dedim bitti.

Aydın kapıya doğru ilerlemeye başladı bense sinirle ona bakıyordum.

Beni burda durdurabileceğini sanıyorsa yanılıyordu.

Kapıdan çıkmıştı bende dolaba yöneldim.

Kapının kilit sesini duymama kapıya yöneldim.

Kapıyı üzerime kitlemişti.

  - Aydın aç şu kapıyı hemen diye. Bağırdım.

Cevap vermedi.

Koşarak balkona çıktım.

  - Atıf, Serdar açın şu kapıyı hemen.

Aydın kapıdan elinde telefonla çıkmıştı.

  - ben gelene kadar kimse o kapıyı açmıcak dedi tehditkar bir sesle.

  - Aydın!

Aydın arkasını dönüp bana bakmıştı.

  - son kez söylüyorum aç şu kapıyı yoksa...

  - yoksa ne Mina.

Bacaklarımı balkonun korkuluğundan aşağıya sallamıştım.

  - atlarım.

Aydın Mina diye bağırmıştı.

Aşağıya baktım benim odam 3. Kattaydı. Fazla yüksekti burası düşsem belki de ölürdüm.

Umrumda değildi ben bugün burda böyle beklemicektim

Şuan karşımda ki bu sinirli adam kimdi bilmiyordum ama onun karşısında Mina Haşmetoğlu vardı ve kimse beni hafife alamazdı.

Aydın dışarıdan tekrar içeriye girmişti.

Şuan fazla sinirliydi. Merdivenleri döver gibi çıkıyordu.

Bende balkondan içeriye girdim. Üzerimi değiştirmem lazımdı.

Aydın hırsla kapıyı açmıştı.

  - sen ne yaptığını zannediyorsun Mina-

-sözleri yarıda kesilmişti. Çünkü üzerime kazak giyerken içeriye girmişti.

  - ben burda beklemicem bugün bir. Planım var benim.

  - üzerini giyin aşağıya gel bekliyorum.

  - yanına bilgisayardan anlayan birilerini al geliyorum birazdan.

Aydın odadan çıkınca üzerime siyah balıkçı yaka bir kazak giydim altıma da siyah bir kot pantolon.

Saçlarımı at kuyruğu yapıp halka küpelerimi de taktım. Ayağıma siyah stilettolarımı gitmiştim.

Hızlıca merdivenlerden aşağıya indim Aydın salonda volta atıyordu.

Şuan çok sinirliydi. Göz göze gelmesek daha iyi olucaktı.

Yanında Atıf ile Serdar da vardı.

Aydın arkasını dönünce geldiğimi gördü baştan aşağıya bakışlarıyla beni süzdü.

Bende onu umursamadan telefonumu çıkardım.

Zeynebi aradım.

  - selam canım nasılsın?

  - iyiyim Mina sen?

  - ben de iyiyim diyorum ki bugün müsaitsen buluşalım bir kahve İçelim. Hem de biraz okuldan sınav sisteminden  bahsetsen bana nasıl olur.

Sesimi tatlı çıkarmaya özen gösteriyordum.

  - çok iyi olur ben 2 saate çıkıyorum sana konum atarım kafenin olur mu?

  - tabiki görüşürüz.

Aydın gözlerini dikmiş beni izliyordu.

Atıfın yanına oturdum.

  - Atıf telefon hackleyebiliyormusun?

  - evet yenge de kiminkini hacklicem.

  - şimdi şöyle Zeynep İsmail'in kızı onunla buluşacağım bugün.
İsmail in evini İnternette araştırdım hiç bir kayıt yok.

Zeynep le sohbet arasında onun fotoğrafını çekip babasına atıcam. Anlıyacağın babasını kızı ile tehtid ediceğiz.

Ben fotoğrafı attıktan sonra büyük ihtimalle Zeynebi arıcaktır.

İşte burda sen devreye giriceksin.

Gelen hiçbir arama yada mesaj Zeynebin telefonuna düşmemeli. Onun yerine benim yazdığım mesajları mesaj panelinden kontrol edip onun telefonuna atıcaksınız.

Sanki babası konuşuyor gibi anladınız mı?

Serdar ve Aydın şaşkınlıkla bana bakıyordu.

  - sen bunu ne zaman planladın.

Biraz önce dedim.

  - Mina bu çok tehlikeli.

  - biliyorum bu yüzden yanına bir. Kaç adam al kafenin yakınlarında ol, hem böylece mesajları daha çabuk iletebilir Atıf.

Aydın derin bir of çekip sigara yakmıştı.

Atıf ise bilgisayarda uğraşıyordu.

  Serdarın konuşmaya katılması ile bakışlarımı Serdara çevirdim.

  - peki sonra ne olucak.

"ben Zeynebin telefonunu alıp hacklicem.

Daha sonra sohbeti evine getiririz yani bilmiyorum akışa bırakıcaz.

Evine gideriz babam da orda olucaktır sonra da içeri girer alırız bir. Şekilde.

Aydın sigarasını söndürüp bana döndü.

Bense Aydın dan gözlerimi kaçırıyordum.

  - Atıf ne kadar işin kaldı?

  - bitmek üzere size bir Kablo vericem bunun bu ucunu Zeynebin telefonuna bağlayın zaten, sizin telefonunuza girebildik tüm panelleri artık bilgisayardan yönetebiliyorum.

Sizin yapmanız gereken tek şey şu güncellemenin 100 e kadar dolmasını beklemek.

Başımı tamam anlamında salladım.

Aydının sesi ile bakışlarımı Aydına çevirdim.

  - Serdar git adamları topla hazırlıklı olsun hepsi.

  - Atıf sende ses sistemi kur. Minanın sesini sürekli duyalım bağlantı halinde kalalım. Her şeyi duymak istiyorum.

  - tamam abi.

Aydın bu seferde kara gözlerini bana dikmişti.

Elimden tutup salondan çıkardı.

Merdivenlere doğru ilerledi.

Sağa dönüp kendi odasına girdik.

Elimi bırakıp dolabını açtı.

Merakla ne yaptığına bakıyordum.

Dolabında kasası vardı kasayı açıp bir kutu çıkardı.

Siyah bir kutuydu bu.

Kutuyu kucağına alıp yatağa oturdu.

Bir eliyle elimi çekip benide yanına oturttu.

Kutuyu açarken konuşmaya başladı.

  - aslında bunu sana doğum gününde vericektim. Ama daha erken lazım oldu.

Kutunun içinden bir. Silah çıkmıştı nefesimi tuttum.

Silahı eline alıp bakmaya başladı.

Kabzasında altın harflerle adımın ve soyadımın baş harfleri vardı.

"M. H"

Aydın ben bunu almam, alamam silah kullanmam ben. Zaten bilmiyorum nasıl kullandığını.

Ben bununla Zeynep'e zarar veremem o kızın hiç bir suçu yok.

Aydın kara gözlerini gözlerime dikmişti.

  - Mina yanında dursun ne olur ne olmaz. Ayrıca sana sonra nasıl kullanıldığını öğretirim çok basit. Şurda ki emniyet kemerini açıyorsun daha sonra şuraya basıp ateş ediyorsun.

Zaten ben yanında olucam korurum seni korkma bişey olmasına izin vermem.

Derin bir nefes alıp silahı elime aldım.

Parmaklarımı adımın üzerinde gezdirdim.

Silahı arkama pantolonuma sıkıştırdım. Üzerime deri ceketi geçirdim şimdi gözükmüyordu.

  - tehlikede olmandan nefret ediyorum Mina! Biliyorsun değil mi?

  - Aydın korkma bişey olmucak söz veriyorum hem sen yanımdasın bana bişey olmaz unuttun mu?

Aydın derin bir nefes alıp ayağa kalktı.

2 adım atıp bana sarıldı.

Yüzünü boynuma gömüp derin nefesler alıyordu.

Gülümsedim.

  - seni böyle bir duruma soktuğum için üzgünüm sevgilim.

  - Aydın hadi gidelim.

Bu atmosferden çıkmak istemiştim.
Aydın bana karşı ne kadar kızgın olsada yapıcak bir şey yoktu.

Arabaya binip kafeye gitmeye başladık.

Atıf araçta kulağıma küçük bir kulaklık takmıştı. Saçımdan belli olmuyordu.

Kabloyu da elime verdi. Artık hazırdım.

Tam, aşağı inicekken Aydın kolumdan tuttu.

  - eğer vazgeçersen,yada yapmak istemezsen kısık kesle bir kere Aydın demen yeterli Mina. Sakın kendini zorlama rahat davran.

Aydına gülümseyip arabadan indim.

Kafeye girdikten 10 dakika sonra Zeynep gelmişti.

Birer kahve siparişi verdik.

"ee Zeynep nasılsın en son davette görüşmüştük."

"evet iyiyim Mina sen nasılsın"

"bende iyiyim"

Biraz sonra kahvelerimiz geldi.

Zeynep ile kahve içerken onun bir fotoğrafını çekmiştim.

Bunu babasına atıcaktım.

"Zeynep gel bir selfie çekinelim"

Zeynep tamam diyip bir fotoğrafımızı çekmişti.

Gülümsedim.

Aradan 10 dakika sonra Zeynep tuvalete kalkmak için izin istedi.

  - Mina canım ben bir lavaboya gidip hemen geliyorum.

  - tabi canım ya Zeynep benim şarjım bitmişte. Babamı aramam lazım sen telefonunu versen olur mu?

  - sorman kabahat Mina tabiki alabilirsin.

Zeynep'e gülümseyip telefonu elime aldım.

Zeynep tuvalete girer girmez cebimdeki kabloyu çıkartıp zeynebin telefonunu kendi telefonuma bağladım.

Yüklemeyi başlatarak beklemeye başladım.

Şuan, çok gergindim ilk kez böyle bir şeyin içindeydim.

Bakışlarını yine telefonun ekranına indirdim hala 86 gösteriyordu.

Kız birazdan gelicekti.

Biraz sonra Zeynep tuvaletten çıktı.

İşte şimdi şıçmıştım her şey boşa gitmişti.

Yükleme tamamlanmadan telefonu vermek zorunda kalıcaktım.

%90 dı hala.

Telaşla etrafıma bakınmaya başladım.

Bana 3 - 4 dakika yeterdi.

  "sakin ol Mina etrafa bakınma, şüphe çekiyorsun"

Aydının sesini kulaklıktan, duymamla hareket etmeyi kesmiştim.

"bir şeyler yap Aydın Zeynebi oyala!"

Biraz sonra karşıma Aydının oturması ile şaşkın bir şekilde ona bakmaya başlamıştım.

  - ne yapıyorsun Zeynebi oyalaman lazım Aydın.

  Benim aksime Aydın fazla rahattı.

Kara gözleri ile bir yeri işaret etti. Bakışlarımı baktığı yere çevirdim.

Zeynep ilerde aynada saçlarını düzeltiyordu.

Biraz sonra Serdarı gördüm.

Nefesimi tutmuş izliyordum.

Serdar elinde bir bardak kahve ile Zeynebe çarpmıştı.

Bense şaşkınlıkla izliyordum.

Çünkü Serdar elindeki koca bardak kahveyi Zeynebin beyaz pantolonuna dökmüştü.

  - Ya beyefendi salakmısınız ya koca bardak kahveyi nasıl döktünüz üzerime?

Zeynep sinirliydi üzeri çok kötü batmıştı.

  Serdar ise elini beline koymuş kavga etmeye hazırlanıyor gibi bir hali vardı.

  - kusura bakmayın hanımefendi kütük gibi durmuşsunuz aynanın önünde ne yapabilirim çekilseydiniz.

  - ne pardon sırf duruyorum diye üzerime kahve mi dökmek zorundaydınız.
Ayrıca kütük mü?
Kütük senin babandır.

Kıkırdamıştım bu niye bu kadar eğlenceliydi.

  - sizin babanızda kazıktı herhalde yolun ortasında böyle durduğunuza göre.

Serdarın cevapları neden bu kadar iyiydi.

Zeynep şok içinde Serdara bakıyordu.

- genelde yolda gördüğünüz insanların üzerine kahve dökme adetiniz mi var!

  - yo sadece kazık gibi duranlara karşı.

Küçük bir kahkaha atmıştım. Serdar çok iyiydi.

Kesinlikle kavga olursa çağıracağım kişilerdendi.

Zeynep Serdara salak diyip uflayarak yanıma gelmeye başlamıştı.

Bu sırada yükleme tamamlanmıştı.

Bakışlarımı Aydının kara gözlerine çevirdim.

Zeynep yanımıza gelmişti ama Aydın hala kalmamıştı.

Aydın, Zeynebe dönüp selam vermişti.

Zeynep şaşırsada hiç bozmadan karşılık vermişti.

  - Mina bu kim?

  - Aydın Korkmazel, Mina'nın sevgilisiyim.

Aydın Zeynebe sevgilim olduğunu söylemişti.

Yanlış mı duymuştum.

Sevgilim demişti.

Zeynep sevinçle el çırptı çok memnun oldum, Mina hiç bahsetmemişti.

Elimi uzatıp Aydının elini tuttum.

- sevgilim Zeynep zaten çok yeni herşey öyle çok bilen yok .

Biraz sonra Aydın yanımızdan kalkıp gitmişti.

Telefonumu alıp Zeynebin fotoğrafını babasına attım.

Biraz sonra telefonumu bir mesaj geldi.

"Mina kızımla ne yapıyorsun!"

"biraz eğleniyoruz İsmail Amcacım"

"kızımı bırak çabuk"

"ne bırakması daha konuşulacak konularımız var mesela babasının bir tefeci olduğunu, son 5 yılda yaptığı tüm pis işleri filan, anlatıcam öyle hemen bırakamam"

"hayır sakın anlatma lütfen kızımı kaybederim."

Gülümsedim.

-Zeynebin telefonuna mesaj, geldi.

"Zeynep çabuk eve gel"

Babası atmış şimdi de arıyor dedi Atıf.

Hepsini geri çevirdim istediğini yazabilirsin ne yazarsan o gidicek Zeynep'e.

Mesaj, paneline girip yazmaya başladım.

"kızım Mina ile buluşmussun babası da bizde gelin  akşam yemeğini burda yiyelim."

Mesajı gönderip sırtımı geriye yasladım.

Zeynep mesaja tamam geliyoruz demişti.

  - Mina babam bizi çağırıyor eve hadi bize gidelim.

Başımı hay hay anlamında sallayıp. Hesabı istemiştik.

Biraz sonra Zeynebin arabasındaydık.

  - ee anlat bakalım Aydınla nasıl tanıştınız?

Zeynebin sorduğu soru ile afallamıştım.

Ona nasıl anlatıcaktım  ki.

Küçük bir hikaye uydurmaktan zarar gelmezdi.

"20 Haziran 2019"

"Kadıköydeydim canım biraz gezmek istemişti.

Sahilde yürürken yerde bir kağıt dikkatimi çekti kağıdı elime alıp okumaya başladım.

Öğlen 2 de 'Romeo ve Juliet' oyunu vardı.

Gitmek istedim.

Yarım saat sonra tiyatro salonundaydım.

Salon nerdeyse bomboştu.

Ön sıraların birine geçip oturdum yanımda bir adam vardı.

Oyun başladı 'Balkon Sahnesiydi'

ROMEO

Dur, şu pencereden süzülen ışık da ne?
Evet, orası doğu, Juliet de güneşi!
Yüksel ey güzel güneş, öldür şu kıskanç ayı,
Bak nasıl da sararıp soluvermiş Tanrıça kederden
Sen ondan çok daha güzelsin diye.

...

Ey parlak melek, konuş yine!
Sen göz kamaştıran bir parlaklık veriyorsun geceye;
Cennetin kanatlı ulağısın başımın üstünde,
Tıpkı ölümlülerin hayretle açılan gözlerine göründüğün gibi.

JULIET:
Ah, Romeo, Romeo!
Neden Romeo’sun sen?
İnkar et babanı, adını yadsı!
Yapamazsan, yemin et sevdiğine,
Vazgeçeyim Capulet olmaktan ben.

ROMEO:
Alıyorum öyleyse sözünü dinleyerek.
“Sevgilim” de ki, vaftiz olayım yeniden;
Romeo değilim bundan böyle ben.

JULIET:
İki kelimecik daha, sevgili Romeo,
Sonra da gerçekten iyi geceler sana!
Saygıdeğerse aşkının eğilimi,
Amacın evlenmekse, bildir göndereceğim adamla,
Nerede, saat kaçta yapmak istiyorsan töreni;
O zaman tüm varlığımı sana adar,
Ardın sıra gelirim ta ölünceye kadar.

Ama kötüyse niyetin sana yalvarırım…

Vazgeç bundan, başbaşa bırak beni kederimle.
Yarın birini yollarım.

ROMEO:
Ancak seninle yaşar ruhum.

JULIET:
Binlerce kez iyi geceler sana!

ROMEO:
Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa.

Ne ara replikleri dışımdan söylemeye başlamıştım bilmiyorum.

Yanımda ki adamda replikler karşılık veriyordu.

İşte ilk kez orda gördüm kara gözlerini, karanlığın içinde parlayan kara gözleri unutmam imkansız, eşsizdi.

"Tutuldum "

"Tutsak oldum"

Tutsak olmak; bir zincirin ayağınıza vurulmasımıydı? İnsan bir çift kara göze de tutsak olamazmıydı?

"Binlerce kez iyi geceler sana" dedim. Yanımda  oturan yabancı adama bakarak

"Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa.

Dedi kara gözlerini gözlerime dikerek.

Zeynebin sesiyle hayata sanki geri dönmüştüm kurduğum bu hikaye nedense içime işlemişti. Keşke gerçek olabilseydi.

  - ne kadar güzel bir tanışma hikayesi rüya gibi.

  - evet biraz öyle dedim gülümseyerek.

  - ona çok aşıksın anlatırken bile gözlerin parlıyor, gülümsemeden edemiyorsun.

  - evet dedim. Çok aşığım.

Allahtan, beni şuan, sadece Aydın duyabiliyordu anlattığım tüm hikayeyi duymuştu.

Aslında tanışmayı saymazsak Aydınla güzel başlamıştık.

Biraz sonra araç durdu.

Büyük bir evdi ama bizimkinin yanında küçük kalıyordu.

Arabadan indim etrafıma bakındım biraz ilerde Aydınında içinde olduğu aracı gördüm.

Burdaydım işte babam içerdeydi.

Derin bir nefes alıp bahçeye girdim.

Kapının ziline basmamızla orta yaşlı bir kadın bizi içeri aldı.

Ayağıma giydiğim stilettoların sesi mermer yerde yankılanıyordu.

Bunlar zaferin adım sesleriydi.
Amacıma ulaşmıştım.

Elimle arkamda olan, silahımı kontrol ettim.

Soğuk metal elime değmişti.

Derin bir nefes aldım Zeynebin arkasından salona girdim.

İsmail ile Babam içerdeydi.
İsmailin yüzünde ki endişe ve şaşkınlık beni biraz da olsa rahatlatmıştı.

İki kolumu yana açarak;

  - selam beyler dedim.

______________________________

Bol bol oy ve yorum yapmayı unutmayın artık 1000 okuma aldık seviyorum sizleri yorumlarda buluşalım aşklar❤️🦋❤️

Continue Reading

You'll Also Like

198K 4K 31
Instagram hesabı; maviibulutt__official Başlama tarihi: 28.10.2023 Bitiş tarihi: ----------------- "Bir, iki, üç, dört" Dediğinde ilerlemeyi bırakt...
70.5K 2.8K 16
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
140K 9.6K 90
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
817K 56.7K 35
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...