TUTSAK

By Estellaes

1M 31.5K 17.9K

"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil" "Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden... More

1-✴Siyah Gökyüzü✴
2-✴KARANLIK SOKAK✴
3-✴TUTSAK✴
4-✴HAYAL✴
5-✴Mavi ve Gri✴
6-✴MAVİ GÖKYÜZÜ✴
7- ✴HUZUR✴
8-✴ACI✴
9-✴KORKU✴
10-✴OYUN✴
11-✴SOĞUK✴
12-✴KURTAR BENİ✴
13-✴İYİ GÜN✴
14-✴KALP KIRIKLIĞI✴
15-✴TANIŞMA✴
16-✴KAPALI KAPI✴
17-✴ÖLÜM✴
18-✴RÜYA✴
19-✴Yeni Ev✴
20-✴KISKANÇLIK✴
21-✴ÖPÜCÜK✴
22-✴YENİ ARKADAŞ✴
23-✴AŞK✴
24-✴Beklenmedik Soru✴
25-✴Seni Seviyorum✴
26-✴KİLİTLİ KAPI✴
27✴AVCI✴
28-✴GURUR✴
29-✴ÖZLEM✴
30-✴BİR UMUT✴
31-✴OKUL ÖZLEMİ✴
32-✴BASKIN✴
33-✴Okul Alışverişi✴
34-✴ENDİŞE✴
35-✴OKUL✴
36-✴ŞÜPHE✴
37-✴Kulak Misafiri✴
38-✴GEÇMİŞ✴
39-✴İHANET✴
40-✴HATA✴
41-✴YOKLUK✴
42-✴UYANIŞ✴
43-✴Efsun'lu Gece✴
44-✴SÜRPRİZ TEKLİF✴
45-✴KARAR✴
46-✴YÜZLEŞME✴
47-✴Mutlu bir gün✴
48-✴DÖVMECİ✴
49-✴Yeni Başlangıç✴
51-Özel Bölüm Part-1 🦋Kaybetmek🦋
52-Özel Bölüm Part- 2 🦋-Özgürlük-🦋
53-Özel Bölüm Part-3🦋Masumiyet🦋
54-Özel Bölüm Part-4 🦋Solan Çiçek🦋
55-Özel Bölüm Part-5 🦋 Belirliliğin belirsizliği 🦋
💮Yeni kitap duyurusu💮

50-✴Final✴

13.1K 357 169
By Estellaes

~Gökyüzündeki Aşk~

~Düğün Günü~

Medyada ki müzikle okumanızı isterim.💦

Aynanın karşısında durmuş yansımama bakıyordum. Uzun zaman sonra artık Ali ile evlilik kararını alarak bugün nikahımızı küçük bir arkadaş gurubu ile kutlamayı istemiştik. Öyle de oldu. Şimdi ise üzerimdeki isteyerek ve çok beğenerek seçtiğim gelinliği deneme sürecinden sonra bir kez daha giyebilmek adına bugünü iple çekmiştim. Üzerimdeki gelinliği giymek bile heyecanımı artırmışken şimdi ise onu tekrar giydiğim için büyük bir heyecan içerisinde ellerimin titrediğini görüyordum.

Ben şu an sevdiğim adam ile evlenecek olmam ve uzun, gelgitli yolumun üzerinden çaba harcayarak istediğim her şeyi yapabilmiş huzurunu yaşıyordum. Yıllarca hayalini kurduğum her şey tek tek gerçekleşmişti. Bu yol uğruna çoo acılar çektim ama bu hayatta da acı çekmeden istediğini elde etmek çok zor.

Nihayet huzurlu ve mutlu olarak hayatıma devam edeceğim. Geçmişimin kötü anılarını zihnimin çok gerisinde bulunan kara kutuya koyarak kilitlemiştim. Zihnimde artık geçmişte yaşadığım kötü anılarım değil. Güzel günlerimin acıları olacak tıpkı şimdi ve sonra olacak mutlu anılarım gibi...

Geldiğimiz mekanın gelin odasında Ali'nin yanıma gelmesini bekliyordum. Beni gelinlikle gördüğünde nasıl bir tepki vereceğini deli gibi merak ediyorum. Heyacandan maviliklerine bakacak gücüm var mı bilemiyorum. Olduğum odamın kapısı hafifçe tıklatıldığında "Gel" diyerek onaylarken kapı açıldı. Kapıda Birşah ve Gizem'i gördüğüm an sırıtmama engel olamadım.

"Yaa prenses gibi olmuşsun!" Gizem'i biraz yüksek sesiyle bağırdığında güldüm. İkiside yanıma gelip bana sarılmalarıyla kendimi ağlamamak için zor tuttum. Bugün ağlamamalıydım ağlarsam makyajımda mahvolurdu. Kollarımı her iki yanıma sarılan kızlara dolayıp sıkıca sarılmaya çalıştım. Bu gerçekten çok iyi hissettirmişti. Ailemin yokluğunu hissettirmiyordu. İyi dostlara sahip olduğum için mutluyum.

Benden ayrılarak üzerimdeki gelinliğime ve bana bakıyorlardı. "Çok güzelsin." Birşah abla'nın gözlerinin dolduğunu farkettim.

"Sakın ağlama. Bugün ağlamak yok."

Yaptığım uyarıyla başını yukarı doğru kaldırıp tavana baktı. Gözyaşlarının gelmesine engel olmaya çalışıyordu. Bu haline hüzünlü bir şekilde gülümsemekle yetindim. Gözlerimi tekrar aynadan yansımama diktim. Üzerimdeki gelinliğimden gözlerimi alamıyordum.

Gelinliğim prenses modeli şeklinde, kol tarafım dirseklerime bile ulaşamayan, çizgili, hafif aralıklıydı. Bilek kısımlarımda ise görünmeyen kolunun bitiş yerinde desenli süs vardı. Boynumdan göğsümün biraz aşağısına kadar derin bir dekolte vardı. Ali'nin buna ses çıkarmayacağını düşünmüştüm. Evet sadece düşündüm. Halbuki gelinlik bakmaya gittiğimde sık sık dekolte ve açık bir gelinlik seçmememi tembihlemişti ama ben en uygunun bu olduğuna karar vermiştim. Hem çokta beğenmiştim.

Gelinliğimin her tarafı hatta uzun kuyruğunda bile parıltılar vardı. Gösterişliliği ve sadeliği içerisinde bulunduruyordu. Saçlarım ise açık dalgalıydı. Saçımın her iki yanından hafifçe biraz alınmış arka taraftan tutturulmuştu. Başımı en üstünde de beyaz, taşlı, büyük tacım vardı. Gizem haklı ben bugün bir prenses gibi olmuştum.

Kapının tekrar tıklatılmasıyla dikkatimiz oraya kesildi. Gizem'in "Gel" onayıyla kapı açılıp Yavuz'u görmem ile gülümsemiş gözlerimi maviliklerine dikmiştim. Yavuz'un gözleri şaşkınlık içerisinde daha fazla açılmıştı. Usul adımlarla bana doğru gelerek tam karşımda durdu.
"Abim seni görünce nefesi kesilecek." Sırıtmasıyla hafifçe kıkırdadım. Sağ kolunu bana doğru girmem için uzattığında gözlerimin dolmasına engel olamadım.

Benim ne babam ne de abim vardı. Beni Ali'ye götürmek için gelen kişi onu abim gibi gördüğüm Yavuz'du. Düğün öncesi yanıma gelerek beni Ali'ye kendisinin götürmek istediğini söylediğinde ona sarılarak ağlamıştım. Bu hayatta küçük yaşta kimsesiz kalmıştım. Aynı kandan bile olmadığım insanlar Ailemin eksikliğini farkettirmemek adına elinden gelen her şeyi yapıyorlardı.

Ağlamamak için kendimi zor tutarken elimi uzatarak koluna usulca elimi geçirerek dirseğinin üst kısmını tuttum. Gözlerim yanımda duran ikiliye çevrilirken hüzünlü bakışlarla bize bakıyorlardı.
"Ağlamak yok." Son kez yaptığım uyarımın ardından sağ elimle gelinliğimi hafifçe kaldırdım. Yavaş adımlarla kapıya ilerlediğimizde Gizem bizden önce davranarak kapıya hızlı adımlarla vardı. Ben ve Yavuz için kapıyı açarak geçmemizi bekledi.

Odadan çıkmadan önce Yavuz elini kaldırıp usulca Gizem'in yanağına sürterek çıkmıştık. Yavaş adımlarla karşımızda duran büyük, beyaz kapıya ilerliyorduk. Kapının ardındaki tanıdık sesleri duyabiliyordum. Kapıya yaklaşmamız ile sesler kesilmiş yerine müzik çalınmaya başlamıştı.

Beyaz kapının önünde durduğumuzda derince bir nefes alarak gelinliğimi bıraktım. Ardından kapının yavaş yavaş açılması ile heyecanım ileride ayakta, siyak takım kıyafetiyle maviliklerini gözlerime diken Ali ile çok daha fazla artmıştı. Kolunu tuttuğum Yavuz'un koluna hafifçe parmaklarımı bastırdım. Büyük bir heyecan içerisinde bir hata yapmamak için kendimi sakin tutmaya çalışıyordum.

Yavuz ile beraber adım atarak büyük süslü salona girdik. Renkli çiçeklerle süslenmiş Ali'ye ulaşan, düz yolda ilerledik. Her adımımızda gözlerini benden ayırmadan bakan Ali'ye biraz daha yaklaşıyorduk. Bir an için etrafımdaki herkes kaybolmuştu. Sadece ben ve Ali vardık. Ona yaklaştığımda elini bana doğru tutmam için uzattı. Elim usulca kalkarak onun eline uzanırken Yavuz kolumdan ayrılmıştı. Beni Ali'ye bırakırken Ali'nin yüz ifadesindeki durgunluk endişelenmeme neden olmuştu.

Elimi tutarak karşımızdaki nikah masasına ilerlerken derince bir nefes verdiğini farkettim. Kulağına doğru yaklaştım. "İyi misin?" Mavilikleri beni bulurken yüzündeki donuk ifade hala yerli yerindeydi. "Şu anki hali nefes kesici. Sakin olmaya çalışıyorum." Yüzündeki ifade değişerek sırıtması ile utanarak gözlerimi ondan ayırdım. Nikah masasına geçip oturduk. Nikah memuru kısaca konuşup önemli soruyu sorduğunda nefesim kesilir gibi oldu. Şu an evlenmeme ramak kalmıştı.

"Siz sayın Ali Altınsoy yanınızda oturan nişanlınız sayın Efsun Kılaç hanımı hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür iradenizle eş olarak kabul ediyor musunuz?

Gözlerim Ali'yi bulurken yüzünden tekrar donuk ifadeyi görmek beni affallatmıştı. Ben heyecanla onun 'Evet' demesini beklerken o hiç beklemediğim bir şey yaptı.

"Hayır!" Gözlerim hızla şaşkınlıkla açılırken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum." Neler oluyor Ali?" Ali'nin donuk ifadesi bozulmadan gözleri beni bulurken ne söyleyeceğini merak ettim. "Seninle evlenmek istemiyorum. Seninle evlilik kararını almak bir hataydı."
Başıma o an kaynar su dökülmüş gibi hissettim.

"Ne?" Hafiften yüksek çıkan sesimle şaşkınlığımı gizleyemedim. Gözlerim Ali'den ayrılarak etrafımızdaku insanları bulurken herkesin güldüğünü gördüm. O insanların arasında Yavuz, Gizem, Birşah ve Barış'ta vardı. Neler oluyordu? Deliriyor muydum?

"Efsun... Efsun." Ali'nin seslenmesini duyduğum an kapalı gözlerim hızla açıldı. Ali nikah masasında yanı başımda durmuş endişeli mavilikleriyle bana bakıyordu. "Ne oldu. İyi misin?" Başımı sallayarak onay verdiğimde rahatladığını yüz ifadesinden anlayabilmiştim.

"Memur bey lütfen soruyu tekrar sorar mısınız?"
"Tabi. Siz sayın Efsun Kılaç yanınızda oturan nişanlınız sayın Ali Altınsoy bey'i hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür iradenizle eş olarak kabul ediyor musunuz?"

Hemen derin bir nefes vererek kendime gelmeye çalıştım az önce gördüklerim bir sanrıdan ibaretmiş. Anın heyecanıyla kendimi kaybetmiştim. Şimdi sakin olmalı ve bu güzel günümü mutlu sonla bitirmeliydim. "Evet!" Hafif yüksek sesimle söylemem ile salonda alkıar yükselirken Gizem'in diğerlerinin yanında hafifçe çığlık atarak alkışladığını gördüm. Bu hali gülsememin büyümesine yol açarken memurun tekrar konuşmasıyla gözlerim onu buldu.

"Siz sayın Ali Altınsoy yanınızda oturan nişanlınız sayın Efsun Kılaç hanımı hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür iradenizle eş olarak kabul ediyor musunuz?" Memurun konuşmasıyla Ali bana baktı. İçten bir şekilde gülümseyerek elimi tuttu. "Evet!" O da benim gibi bağırarak söylediğinde ıslıklarve alkışlar havada uçuşmuştu.

"Şahitler olarak sizlerde duydunuz birbirlerini eş olarak kabul ettiler. sizlerde şahitlik eder misiniz?"
"Evet" şahitlik eden kişiler arkadaşım olan Alper ve Doktor Alp'ten başkası değildi.

Bende medeni yasanın ve belediye başkanımın bana vermiş olduğu yetki ile sizleri eş olarak ilan ediyorum." Memur elindeki aile cüzdanını bana doğru uzattığında teşekkür ederek elinden aldım. Yüzümdeki sırıtışıma engel olamıyordum. Sonunda sevdiğim adam ile evlenebilmiştik. Ayağı kalkıp Ali'ye baktığımda omuzlarımı tutarak kendine doğru çekti. Alnımdan öptüğünde gözlerimi kapatmama engel olamadım.

Birbirimzden ayrıldığımızda Ali elimi tutarak beni kendisiyle beraber yürüttü. Elini bırakmadan masadan ayrılarak dans pistinin ortasına ilerleyip karşı karşıya durmuştuk. Alinin bir eli beni sırtımdan sararak kendine sıkıca yaslarken diğer elini ise sağ elimu tutarak kaldırdı. Salonda slow müzik çalmaya başladığında boştaki sol elimi kaldıp Ali'nin omuzuna koyarak aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdim.

Ali kulağıma doğru eğildiğinde nefesini boynumda hissettim.

"Seni çok seviyorum iki gözümün çiçeği."

_*_

Ali ile araba da nereye gittiğimi bilmeden ilerliyorduk. Ona nereye gideceğimiz hakkında onca soru sormuştum ama nafile. Her dediğime 'Gidince görürsün' demekle yetiniyordu. Hem ben üzerimdeki gelinliğimi bile çıkaramamıştım. Düğün salonundan çıkar çıkmaz arabaya binmiştik. Şehirden iyice uzaklaşmış ağaçların sık olduğu bölümlere girerek ormana girdiğimizi farkettiğimde bu yol bana tanıdık gelmişti.

Kısa bi süre geçmedi ki araba ormanın arasında bulunan büyük siyah evin önünde durdu. Arabanın içerisinden etrafa bakarken buranın bana yabancı gelmediğini farkettim. Burası... yoksa burası eskiden kaldığımız yer mi? Sorgulu bakışlarımı hızla Ali'ye diktim.

"Burası neresi?" Sorduğum soruyla gözlerini siyah evden alarak bana çevirdi. "Eski yerimiz. Evi yıktırarak yenisini yaptırdım. Seni buraya getirmek istedim. Çünkü artık geçmişini temelli unutmanı istiyorum. Bu yüzden her şeyin başladığı yere seni getirmek istedim." Bakışlarımı Ali'den çekerek dışarı verdim. Daha fazla arabanın içerisinde kalmak istemeyerek kapıyı açarak indim.

Gelinliğimi hafifçe kaldırarak eve doğru birkaç adım attım. Evin çatısından aşağı doğru baktım. Burası eski evden bile daha güzeldi. Evin güzelliği karşısında gözlerimi ayıramazken arka tarafımda kapının kapanma sesini duydum. "Her şeyi geride bırakarak burada temiz bir sayfa açalım." Ali'nin söyledikleriyle ona döndüm. Arabaya yaslanmış bir şekilde maviliklerini bana dikmiş bakıyordu.

Ben daha önce beyaz bir sayfa açarak hayatıma devam ediyordum. Ama bugün farklıydı. Geçmişimi de arkamda bırakarak yola devam etmeliydim. Geçmişimi her zaman yanı başımda tutamazdım. Onları yanımda tuttukça kendimi heba edecektim. Bu yüzden buna izin vermemeliydim. Temiz havadan derince bir nefes alarak verdim. Belki de geçmişi ardımda bırakmak için her şeyin başladığı yerden başlamalıydım.

Yüzümdeki ifadesizliği bozarak Ali'ye gülümsedim. Sol elimi ona doğru uzatarak avucumu açtım. "Seninle her şeyin başladığı yerde yeni bir sayfa açarak başlayalım." Ali de ifadesizliğini bozarak gülümsedi. Yaslanmayı keserek doğruldu. Yavaş adımlarla yanıma gelerek elimi tuttu. "Başlayalım." Ali aramızdaki mesafeyi kapatark alnımı öperek geri çekildi. Elimi bırakmadan siyah merdivenlere ilerledi.

Yanı başında yavaş adımlarla ona eşlik ediyordum. Gelinliğimi yürümeme engel olmayacak şrkilde kaldırarak merdivenlerde inmeye koyuldum. İnerken gözlerim etrafta dolanıyordu. Evi zihnime kazırcasına tarıyordum. Evin çatı kısmı yeşil çimenlerle kaplı, her tarafı siyah renkle kaplıydı. Ali'nin siyaha olan zaafını eski evinde olduğum zamanlarda anlamıştım. Merdivenin bitişinde birkaç adım daha atarken büyük havuzun yanından ilerledik.

Evin içerisine girdiğimizde gözlerim gördüğü manzarayla hızla şaşkınlıkla açıldı. Evin tavanı camlı olduğu için gökyüzünü rahatlıkla görebiliyordunuz. Duvarlar yine siyah renkten kendini alıkoyamazken koltuklar koyu griydi.

Şöminenin yanı başında aynı şekilde iki geniş koltuk vardı. Siyah yemek masasıda hemen yan tarafındaydı. Ali beni yemek masasının yanından geçirerek ahşaptan oluşan açık kahverengi merdivenlerden yukarı çıktık.


Yatak odasından içeriye girdiğimizde gözlerim etrafta dolandı. Siyah tavan ve yatağın kenarındaki komodinlerin üzerinde iki aydınlatma varken yatağın ön kısmında düz bir koltuk vardı. Duvarın sol tarafı gri taşlarla döşenmişken sağ tarafı ise dışarıdaki ormanlığı gözler önüne sunuyordu. Yerlerin açık kahverengi renginde olması odaya renk vermişti.


Işıklar bi anda kapanıp sadece komodin ve yatağın üzerindeki ışık açık kaldığında hemen arkama döndüm.

"Ali" diye seslenirken karanlıkta onun iri cüssesini kapı kenarında görmüştüm. Yavaş adımlar atarak tam karşımda dururken Ay'ın ve az ışığın aydınlattığı odada yüzünü az da olsa görebiliyordum. Ellerini yanaklarımda hissettiğimde irkildim ama sakin kalmaya çalıştım çünkü heyecanım şu an tavan yapmış haldeydi. "Efsun'um" Ali'nin kalın ve gür sesini duymak kalbimin daha hızlı atmasına neden olurken nefes alışverişlerim de hızlanmıştı.

Ali yanaklarımdaki elini boynumda omuzlarıma doğru sürterek indirirken dokunduğu her yer sanki alev alıyormuş gibiydi. Sol eli gelinliğimin arka kısmında bulunan zincire ilerleyerek yavaşça açarken heyecandan bayılmamak için kendimi tutuyordum. Bayılmanın ne yeri ne de zamanıydı. Ali zinciri açarak elini tekrar omzuma bırakırken bu kez her iki eli omzumun üzerinden gelinliğimin kollarını indirmeye başladığında gözlerimi hızla kapatark derin bir nefes verdim.

Gelinlik üzerimden usulca yere düşerken etrafın karanlık olmasına şükrediyordum. Ali'nin karşısında çıplak olmak utanmama neden olmuştu. Işıklar açık olmuş olsaydı. Muhtemelen kollarımı üzerime kapatmama engel olamazdım. Ali'nin aramızdaki mesafeyi kapatmak için birkaç adım attığında ben geriye doğru adımladım. Ali bu yaptığıma duraksar gibi olsa da aldırmadan üzerime doğru gelmeye devam etti.

O bana yaklaştıkça ben geriye ilerliyordum. Ta ki yatağın kenarına takılıp yatağa düşene kadar. Ağzımdan anlık olarak bir çığlık yükselirken Ali'nin güldüğünü duyar gibi olmuştum. Gözlerimi açarak onun nerede olduğuna bakmak istediğimde Ali'yi bi anda üstümde görüp tekrar çığlık atacakken dudaklarıma kapanan dudaklarla yarıda kalmıştı.

Farklı duyguların içerisinde şaşkına dönmüşken Ali'nin öpüşüyle ona eşlik etmeye başladım. Ellerim onun omzunda yer edinirken çıplak olduğunu farkettiğimde yanaklarımın kızardığına eminim. Artık evli olduğum Ali ile rahat olmam gerektiğini düşünerek kendimi ana bıraktım. Ellerim çoktan Ali'nin ensesini bulmuştu bile...

_*_

Gözlerim masmavi denizden ayrılmazken yüzüme vuran rüzgar ile büyük bir rahatlama hissiyle doluydum. Hayatım öyle güzel geçiyordu hastalarımdan başka tek bir derdim yoktu. İçimdeki enerjiyi dışarı yansıtmaktan da geri kalmıyordum. Gözlerimi dakikalardır baktığım denizden ayırarak arkamı döndüm. Bankta yan yana oturmuş Yavuz ve Ali'ye baktım. Ali'nin gözlerini yine her zamanki gibi yüzümde bulurken bakışlarımı onun yanında elindeki kamerayla uğraşan Yavuz'a diktim.

"Yavuz!" Adıyla seslendiğimde bakışları hızla beni bulmuştu.

"Ha yengem." Onun bu rahat tavırlarına alışmış hatta çok seviyordum. Ali ile benim resmimi çeker misin?"

"Olur." Ondan aldığım onay ile Ali'ye bakarak dişlerim gözükecek kadar sırıtarak gülümsedim. Sol elimi kaldırıp ona doğru yanıma gelmesi için uzattım. Ali benim isteğime ayak uydurarak ayağı kalktı. Yanıma gelirken güneşin gözlerine yansımasıyla maviliklerinin parıldadığı ve rengini çok daha fazla gösterdiğini gördüm. Gözlerimiz yanıma gelip elimi tutarak tuttuğunda ayrılmıştı. Denizi arkamıza alarak ayakta bizi çekmek isteyen Yavuz'a gülümseyerek baktık. Ali beni vücuduna daha fazla yaslayarak Yavuz'un çekmesini bekledi.

"Tamamdır." Yavuz'dan aldığımız onayla duruşumuzu bozmadık hatta Ali belimdeki elini omzuma atıp başımı kendine yaslayarak yürümeye başladığında ona eşlik ettim.

"Ali."

"Hım..."

"Canım çikolatalı tatlı istiyor. Beni güzel bir kafe'ye götürür müsün?" Başımı ona yaslayarak bakarken bakışları beni buldu.
"Sen yeter ki iste güzelim." Gülümsememi bozmadan önüme döndüm.

"Beni beklesenize!" Yavuz'un hafiften yüksek çıkan sesiyle arkama baktım. Oturduğu bank'tan kalkarak elindeki kamerayla yanımıza doğru hafifçe koşar adımlarla geldi. Denizin güzel manzarası eşliğinde yürüdük.

Efsun geçmişte yaşadığı kötü acılara rağmen yaşamaktan vazgeçmeyerek gelecekte mutlu olmanın yolunu bulmuştu. Öyle ki hayatı büyük bir hızla gelişmiş gelişmeye de devam ediyordu. Hatta karnında kendisinin bile farketmediği küçük fasülye taneciğini taşırken habersizce gidiyordu.

Hayat acılarla beslenir, güçlenir. Tıpkı insanlar gibi ne kadar acı çekersen çek ileride daha güçlü biri olacak güçlüklere karşı direnmeye devam edecektir. Hayatın kuralı bu; acı çekmeden büyüyemezsin.

~SON~

Ben Estella

Okuyucular ve hayalet okuyucular lütfen tüm bölümlere oy vermeyi unutmayın.

Bugüne kadar verdiğiniz destekler için, yanımda durduğunuz için teşekkür ederim. Bir hatam olduysa affedin. Farklı türlerde hikaye yazmayı düşünüyorum ama şu an üniversite sorunum ile uğraşıyorum çözemezsem yeni hikayeler yazmaya devam edeceğim. Bu arada TUTSAK hikayesine özel bölümler atmaya devam edeceğim. Sıklıkla gelmeyecek ama Tutsak hikayesine bölüm yazmak istediğimde yazmaya çalışacağım. Hepiniz sağlıkla kalın başka hikayelerimle görüşmek üzere.💖

Tutsak kitap olsa alır mısınız? Düşüncenizi merak ediyorum.

Efsun Kılaç🌟

Ali Altınsoy⭐

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 110K 64
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
9.4K 403 12
"Sana sabır gösterdikçe başına buyruk davranıyorsun kim olduğumu,kim olduğunu unutuyorsun." demesi ile korkum arttı yanıma yaklaşarak beni dolap ile...
4.7K 146 5
Tek bölümlük Ilcey balo sahneleri içerir.