TUTSAK

By Estellaes

1M 31.9K 17.9K

"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil" "Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden... More

1-✴Siyah Gökyüzü✴
2-✴KARANLIK SOKAK✴
3-✴TUTSAK✴
4-✴HAYAL✴
5-✴Mavi ve Gri✴
6-✴MAVİ GÖKYÜZÜ✴
7- ✴HUZUR✴
8-✴ACI✴
9-✴KORKU✴
10-✴OYUN✴
11-✴SOĞUK✴
12-✴KURTAR BENİ✴
13-✴İYİ GÜN✴
14-✴KALP KIRIKLIĞI✴
15-✴TANIŞMA✴
16-✴KAPALI KAPI✴
17-✴ÖLÜM✴
18-✴RÜYA✴
19-✴Yeni Ev✴
20-✴KISKANÇLIK✴
21-✴ÖPÜCÜK✴
22-✴YENİ ARKADAŞ✴
23-✴AŞK✴
24-✴Beklenmedik Soru✴
25-✴Seni Seviyorum✴
26-✴KİLİTLİ KAPI✴
27✴AVCI✴
28-✴GURUR✴
29-✴ÖZLEM✴
30-✴BİR UMUT✴
31-✴OKUL ÖZLEMİ✴
32-✴BASKIN✴
33-✴Okul Alışverişi✴
34-✴ENDİŞE✴
35-✴OKUL✴
36-✴ŞÜPHE✴
37-✴Kulak Misafiri✴
38-✴GEÇMİŞ✴
39-✴İHANET✴
40-✴HATA✴
41-✴YOKLUK✴
42-✴UYANIŞ✴
43-✴Efsun'lu Gece✴
44-✴SÜRPRİZ TEKLİF✴
45-✴KARAR✴
47-✴Mutlu bir gün✴
48-✴DÖVMECİ✴
49-✴Yeni Başlangıç✴
50-✴Final✴
51-Özel Bölüm Part-1 🦋Kaybetmek🦋
52-Özel Bölüm Part- 2 🦋-Özgürlük-🦋
53-Özel Bölüm Part-3🦋Masumiyet🦋
54-Özel Bölüm Part-4 🦋Solan Çiçek🦋
55-Özel Bölüm Part-5 🦋 Belirliliğin belirsizliği 🦋
💮Yeni kitap duyurusu💮

46-✴YÜZLEŞME✴

8.1K 298 113
By Estellaes

Sen aynı kelebek gibisin
Uzaktan göz gezdiriyorum; eğer el ele tutuşsak seni kaybeder miyim?
Koyu karanlıkta parlıyorsun, bu kelebek efekti
Hafif dokunuşların, gerçeği bir anda unutuyorum.

BTS ~Butterfly~
_________________💦

Odamın kapısını açarak dışarı çıkarken karşımda bir anda Ali'yi bulmamla korkup arkamdan kapattığım kapıya yaslandım. Gözlerim ondan ayrılmazken ne yapmaya çalıştığını çözmeye çalışıyordum. Ali maviliklerini üzerimde gezdirdiğinde yutkunmadan edemedim. Bakışlarında anlayamadığım bir derinlik vardı. "Şu kırmızı elbisenle..." devamını getirmedi sustu.

Üzerimdeki yazlık bir elbiseydi. Vücudumu saran dar elbise dizlerimin bir kaç parmak üzerinde, ince, bol kolları omuzlarımdan aşağı doğru iniyor bileklerimin birkaç tık üzerinde kalıyordu. Elbisenin fazlaca bir dekoltesi yoktu öyleki göğsümün üstünde düz bir şekilde kapalıydı. Üzerime uymamış mı diye düşünmeden edemedim ama ben aynadan kendime bakarken çok hoş duruyordu. Ali'nin gözlerinde beğenmediğine karşılık bir ifade de bulunmuyordu.

"Biraz daha burada kalırsak ben kendimi tutamayacağım." Ali aramızdaki mesafeyi açarak elimi tutup dış kapıya doğru ilerledi. Arkasından yavaş adımlarla eşlik ettim.

_*_

Ali ile benim bilmediğim bir restorant mekanına gelmiştik. Girişten içeri girdiğimizde gözlerim etrafta dolanıyordu. Geldiğimiz mekanın içerisi oldukça gösterişliydi. Mekanın orta kısımlarında beyaz ışıklı, saksıya benzer bir dekor vardı. Büyük saksının içerisinden yukarı, tavana doğru karışık bir biçimde uzatılmış ahşaptan yapılma uzun çubuklar vardı. Çubukların arasında parlayan birkaç ışık huzmesi bu dekorla harika görünüyordu.

Koyu krem rengindeki dörtlü masalara baktığımda gördüğüm tanıdık simalarla şaşırarak gözlerimi daha fazla açtım. Gizem ve Yavuz karşılıklı bir şekilde masada oturmuş ve kenarda bulunan çalışanlardan başka kimse yoktu. Bir an içimi korku hissi kapladı. Ali'nin onları görmesi sorun oluşturabilirdi. Ellerimi tutan Ali'ye başımı çevirerek baktığımda Ali'nin gözleri masada oturan ikilideydi. Yüz ifadesinde herhangi bir sinir belirtisi yoktu.

Yoksa Ali bunu bilerek mi buraya gelmişti. Adımlarımız masada oturan ikiliye yaklaştığında her ikiside bizi farkederek gözlerini bize dikerken ben hala içimdeki korkuyu silip atamamıştım. Çünkü söz konusu Ali'ydi her an ne yapacağı belli olmadığı için kendimi korkmaktan alıkoyamıyordum. Masanın ön kısmında durduğumuzda Yavuz ve Gizem beraber ayağı kalkarak durdular. Gizem'in yüzünde oluşan küçük bir gülümsemeyle ben de ona zorlukla gülümseyebildim.

Gözlerim Yavuz'u bulduğunda bir baş eğmesiyle Ali'ye karşılık verirken Ali daha fazla ayakta durmadan Yavuz'un arkasından elimi bırakmayarak dolandı. Yavuz'un yanındaki sandalyeyi geriye doğru çekerek oturmam için beklediğinde tuttuğu elimi ayırarak geriye doğru çektiği sandalyeye oturdum. Ali de karşımdaki sandalyede oturduğunda ortamdaki sessizliği bozan yanımıza gelen garson olmuştu.

"Hoş geldiniz." Garson erkek yüzundeki samimi görünen yüz ifadesini bozmayarak elinde tuttuğu menüleri her birimizin önüne koyarak uzaklaştı. İstediğimiz siparişler kısa sürede hazırlanıp masamıza konulurken hep beraber yemeye başlamıştık. Siparişler gelene kadar kimseden ses seda çıkmamış Ali gözlerini bir kez olsun benden ayırmayarak bana bakmış ben ise ona bakmayarak yüzüme dolan utangaç hissiyle etrafa bakıp durmuştum.

Önümdeki tabaktan bıçak yardımıyla biftekten bir parça keserek yerken Yavuz'un sorusuyla bakışlarım onu buldu.
"Nasılsın abi?" Yavuz Ali'ye bakarak sorduğu soruya Ali umursamadan "İyi" diyerek yemeğini yemeye devam etti. Kardeşiyle arasındaki bu soğukluk canımı sıkmıştı. Yavuz her ne kadar onunla konuşmaya çalışsada Ali inadından vazgeçmiyordu.

"Bugün burada neden buluştuğumuzu sormayacak mısın?"

"Hayır, arkamdan yapılan bazı şeyleri göremiyor olabilirim ama önümdekini de görmüyor değilim." Ali kardeşine karşı sözleriyle altan alta gönderme yapmıştı. Barışmaya yanaşmadığı çok belliydi. Aralarındaki bu sorun ne zaman bitecekti?

"Abi beni ne zamana kadar görmezden geleceksin?" Yavuz'un ister istemez biraz bağırarak  sorduğu soruyla Ali'nin keskin mavilikleri bir anda Yavuz'u bulmuştu. Bu gördüğüm bakışları benim üzerimde olsaydı. Muhtemelen ona bir daha bakmak için cesaretimi toplamam gerekirdi. Ali elindeki çatal bıçağı sertçe masaya bıraktığında ürkmekten kendimi alıkoyamadım.

"Sesine dikkat et Yavuz." Ortamın gerginleşeceğini anlayarak masadan Gizem'i de alarak uzaklaşmam gerekiyordu. "Şey Gizem benimle gelir misin?" Gözlerim Ali'yi bulduğunda bakışlarının hala Yavuz da olduğunu gördüm. Keskin maviliklerinin şu an üzerimde olmasına dayanamazdım. Gizem de ikisini yanlız bırakmamız gerektiğini anlayıp "Tamam" diyerek ayağı kalktı. Sandalyemi geriye doğru iteleyerek kalktım.

Masanın etrafında Ali'ye bakmadan dolandım. Gizem'in koluna girerek yanlarından uzaklaşırken sırtımda Ali'nin keskin maviliklerini hissediyor gibiydim. Garson bir kızın yardımıyla tuvalete doğru yol almıştık.

_*_

*Yazar'ın anlatımından * 👀

Ali gözlerini yanlarından uzaklaşan Efsun'dan çekerek tekrar Yavuz'a baktı. "Abi sana saygısızlık yapmak istemiyorum. Ama beni dinle."

"Senin neyini dinleyeceğim ben! Arkamdan nasıl iş çevirdiğini mi? Beni ayakta uyuttuğunu mu!" Sinirle ona bağırarak masada öne eğilerek yaklaştım. "Öyle değil! Seni zor durumda bırakacak hiçbir şey yapmadım."

"Yavuz! Beni zor durumda bırakmasan bile arkamdan gizli saklı oyun oynadın." Ali gözlerini karartmaya çalışan sinirime sakin kalmaya çalışarak engel olmaya çalışıyordu. Kardeşinin ondan habersiz iş çevirmesini kendine yediremiyordu. Onun böyle komploua ihtiyacı yoktu. Bu zamana kadar her ne olduysa kendi başına halledebilmişti. Yavuz'un arkasından sanki yapabileceği hiçbir şeyi kalmamışçasına oyun bile olsa Baran'nın tarafında yer almasına dayanamıyordu.

Yavuz ise oynadığı oyun yüzünden pişman bile değildi. Abisine Pişmanım bile diyemiyordu. Çünkü değildi. Hayatında bir kez olsun kardeşini ve kendisini korumaya çalışan abisine az da olsa yardımcı olmak istemişti ama Ali bunu kabul etmiyordu. Her zamanki gibi kimsenin onun işine karışmasına izin vermiyor, sözünden çıkılmasına vermemişti. Ben ise gizliden onun bir nevi bu kuralını bozmuştum. Kendine bunu yediremiyor olmalıydı.

"Senin için yaptım! Bir kez olsun benim de çorba da tuzum olsun istedim. Bugüne kadar sen hep bizi korumaya çalıştın. Sana yükmüşüz gibi hissediyordum. Eğer sana yardımcı olursam belki biraz olsun rahatlamanı sağlayabilirdim." Ali'nin keskin bakışlarından her ne kadar gözlerimi kaçırmak istesemde bunu yapamıyorum.

"Size bakmak benim abilik görevim. Sen kendini nasıl yük gibi hissedebilirsin?!" Yavuz'u anlayamıyorum. Ne yaptığını farketmiyor muydu. Arkamdan yardıma ihtiyacım varmış gibi iş çevirmişti. Bu zamana kadar başımdaki belaları kendim def etmiştim.

En kötü durumdayken bile bir kez olsun kazanacağıma dair inancımı kaybetmemiştim. Yine kimseye ihtiyacım yok olmayacakta. Ama Yavuz kendi başına sormadan etmeden benim meseleme burnunu sokmuştu. Bu zamana kadar kendini yükmüş gibi hissettiğine dair tek bir kelime dahi etmemişken şimdi karşıma geçmiş bana ne söylüyordu böyle...

"Bilmiyorum abi aklımı hep kurcalayan bir düşünceydi işte." Gözlerimi ondan kaçırabilme gücünü bularak bakışlarımı önümdeki yemek dolu tabağıma diktim.

"Bana söyleyebilirdin. Öyle olmadığını söylerdim." Abime bunu nasıl söylerdim ki böyle bir düşünceyi ona söyleseydim. Muhtemelen birçok işinin arasında kendini düşünmeksizin düşünüp duracaktı. Sonrada bunun için çare bile arayacaktı. Onun çare bulmasına gerek yoktu. Bu benim zihnimde olan bir düşünceydi. Baran'a oyun oynayarak ona yaptığım yardımla bu düşünce içimden kaybolup gitmişti.

"Yavuz dalıp gitmeyi kes bana cevap ver." Abimin gür, uyarı dolu sesiyle kendime gelerek ona baktım. "Abi bana öyle olmadığını söyleseydin bile bu hiçbir işe yaramayacaktı."

"Yavuz şu an seni vurmamak için kendimi zor tutuyorum. O aptal zihninden geçirdiğin saçma düşüncelerin yüzünden kendini nasıl bir oyunun içine attığının farkına nasıl varmazsın. Ya Baran senin ona oyun oynadığını anlasaydı. Hemen orada kafana sıkmak isteseydi o zaman ne yapacaktın? Bana bir kez daha mı kardeş acısı yaşatacaktın! Bir tane yetmedi mi?" Ali çatık kaşlarıyla Ali'nin gözlerine baktığında Yavuz'un Gözlerinin dolduğunu farketti.

Çok mu üzerine gitmişti. Onu uyarmak istemişti. Bir kez daha kardeş acısına dayanabilir miydi bilemiyordum. Hem Ezgi'nin yokluğuna bile zor dayanırken Yavuz'u da kaybetseydim o zaman nasıl dayanabilirdim.

Yavuz Ali'nin som söylediklerine karşı gözlerinim dolmasına engel olamadı. Ali'nin bu zamana kadar onları korumaktan başka bir gayesi yokken kendisininde başına bir iş gelmesinden korkmuş olmalıydı. Bana bir şey olsaydı. Ezgi'nin ölümünden bile onu koruyamamaktan kendini suçlarken beni de kaybetmesiyle hali ne olurdu kim bilir. Şimdi ise ona yardım etmek için yaptığım oyun gözüme yardım yerine bir hataya dönüştü. Bugüne kadar canından çok bizi düşünen abime bir kardeş acısı yaşatmak, onun için kendi evladını kaybetmesinden bir farkı yoktu.

"Özür dilerim abi. Benim hatam." Dudaklarımın arasından çıkan sözlerimin ardından yanaklarımdaki tek tük gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim. Bunu ona yaşatmaya hakkım yoktu. O zar zor mutluluğu bulmuşken ben az kalsın elinde kalan küçük mutluluğuda bir kardeşini daha kaybettirerek alacaktım. Bu düşünce kötü hissettiriyordu hem de çok kötü. Ali'nin sandalyesinden kalkarak yanı başımda durduğunu farkederek ona baktım.

"Kalk" neden kalkmamı istediğini anlamayarak ona öylece bakmaya devam ettim. "Yavuz sana kalk dedim. Kalkmazsan uzun zaman sonra bana tekrar sarılma fırsatını kaybedeceksin." Ali'nin son söyledikleriyle gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Ona en son ne zaman sarıldığımı bile hatırlamıyorum. Bu fırsatı oturarak kaybedemezdim. Oturduğum sandalyeden hızla kalkarak aramızdaki bir iki adımlık mesafeyi kapatarak kollarımı sıkıca boynuna sardım.

Abim küçükken geçirdiği kötü bir olay sonrası insanların ona fazla dokunmasına izin vermiyordu. Muhtemelen her dokunduklarında küçükken yaşadığı o iğrenç olay zihninde canlanıyor olmalıydı. O olay sonrası abime doya doya sarılmaktan mahrum kalmıştık. Alnımı abimin omuzuna yaslayarak ellerimi boynuna daha fazla sarılmak istercesine sarıldım.

_*_

*Efsun'un anlatımından* 👀

Gizem ile birlikte tuvalette biraz oyalanmıştık. Ali ve Yavuz'un şu an ne halde olduğunu bilmiyorum ama yanlarından gitmeden önce gergin bir hava oluştuğunu farketmiştim. Gizem ile birlikte mekanın koridorundan yavaş adımlarla ilerlerken sessizdik. İkimizde biraz sonra karşılaşacağımız görüntülere karşı gergindik. Ali'nin sinirli bir yapısı vardı. Acaba kendini tutamayarak Yavuz'a Bir şey yapmışmıdır diye düşünürken Gizem ile mekanın koridorundan çıkıp içeriye girdiğimizde gözlerimiz hemen ilerimizde olan Yavuz ve Ali'ye kaydı.

Ali Yavuz'un yanı başında ayakta durmuş bir söylemesinin hemen ardından Yavuz hızla oturduğu sandalyesinden kalkıp Ali'nin boynuna sarıldığında gözlerim irice açılarak Gizem'le birlikte olduğumuz yerde durduk. Onların sarılmasını görmek içimdeki gergin ve tedirginliği alıp götürürken rahatlamıştım. Ali'nin kardeşlerinin ona sarılmasına izin vermezken şimdi Yavuz'un ona sarılmasına izin verdiğini görmek aralarındaki meselenin çözüldüğünü gösteriyordu.

Ali'nin kimsenin ona dokunmasından hazzetmediğini biliyordum. Her ne kadar sarılmak konusunda zorlansa da konu kardeşi olunca bu kuralından az da olsa vazgeçip ona sarılmalarına izin veriyordu. Gizem'in kolumu tutmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. "Efsun hadi gidelim." Gözlerim tekrar biraz ileride karşımda duran ikiliye çevrildi. Ali yavaşça geri çekilip birkaç adım geriye doğru atarak Yavuz'dan uzaklaştı. Masaya yaklaştığımızda Ali beni farkederek bana baktı.

Ali'nin yanına gelip durduğumda sandalyem hemen yanı başında olduğu için sandalyeyi tutarak geriye doğru çekti. Yanından geçerken elimi kaldırıp göğsüne hafifçe bastırarak sürtüm. Elimi kendime çekerek sandalyeme oturdum. Gözlerim hala yanı başımda bekleyen Ali'ye kaydı. Maviliklerinde gördüğüm koyuluk. Ona dokunmamın verdiği etkiyle oluştuğuna eminim. Hafiften gülümseyerek başımı önüme çevirdim.

Ali daha fazla ayakta durmadan karşımdaki sandalyeye oturduğunda geldiğimizden beri yaptığı gibi gözlerini üzerime dikmişti. Ben yine bakışlarımı kaçırmıştım. Birkaç çalışan önümüzdeki tabakları kaldırırken ben onları izleyerek vakit geçirmiştim. Ben ve Gizem çikolatalı tatlı sipariş ederken Yavuz ve Ali sade kahve istemişlerdi. Onların kahve sipariş etmesinin ardından ben bugüne kadar Ali'ye nasıl içtiğini sormadan kahve yaptığımı farkettim.

Ali'ye bazen sade bazen ise şekerli yaptığım günler olmuştu. Ben nasıl içeceğini unutmuş olabilirdim ama o neden beni bu konuda uyarmamıştı ki. Madem sade kahve içiyordu. Bunu bana neden söylemedi. "Ali" sessizce Ali'ye seslendiğimde gözlerini konuşan Yavuz ve Gizem'den çekerek bana baktı.

"Sade kahve içtiğin halde sana yaptığım onca şekerli kahvelerden sonra neden beni bir kez bile uyarmadın?" Kaşlarımı hafifçe çatarak gözlerimi ona diktim. Ali'nin dudağının kenarı sağa doğru hafifçe kalkarak masada bana yaklaştı. "Senin elinden zehir olsa içerim. Sen de bunu farkedemedin mi?" Çattığım kaşlarımı düzeltip şaşkınlıkla baktım.

"Ne alaka Ali? Sade kahve istediğini söyleseydin ben sana öyle yapardım. Şekerli içmediğin halde ses çıkarmadın."

"Efsun ne yaptığının benim için bir önemi yok. Yeter ki o senin ellerinden olsun. Gerisi önemsiz." Yaşadığım şaşkınlık arasında hafiçe gülerek arkama yaslanıp kollarımı önümde birbirine bağladım. Konuşmadım. Konuşacak bir şey kalmamıştı zaten. Ali'nin bana olan aşkından gözü kör olmuştu bu şimdi anlıyordum. Bir gün onu öldürmek istesem eminim ona bile 'senin elinden olacaksa buna da razıyım.' Diyecektir.

Ali hala aynı şekilde durmuş gözlerini üzerimden çekmezken birbirimize bakarak ayırmadığımız bakışlarımızı ben bozdum. Gözlerim mekanın içerisinde etraflıca bir tur dolanıp önüme dönerken giriş kısmında gördüğüm beden ile gözlerim hızla oraya çevrildi. Giriş kısmında yanıma doğru gelen kişi Barış'tı.

Onunda buraya gelmesi bir tesafüf değildi. Muhtemelen Yavuz veya Ali onu da çağırmıştı. Yüzündeki gülümsemeyi silmeden Ali ve benim
Aramızda olan yan taraftaki sandalyeyi çekerek oturdu.

"Nasılsınız abilerim?" Yüzündeki gülümsemeyi silmeden sandalye de geriye doğru yaslandı. "Neden bu kadar geç geldin? Gelme saatini sana 3 kere söylediğimi hatırlıyorum Barış." Yavuz'un söyledikleriyle Barış tavrını bozmadan omzunu bir kez indirip kaldırarak daha fazla gülümsedi.

"Abi kızlar peşimden ayrılmıyor. Buraya bile zorla gelebildim."

"Yavuz bile çapkınlığa son verirken sen bu huyundan ne zaman vazgeçeceksin merak ediyorum." Ali'nin konuşmasıyla Barış yaslandığı sandalye de hızla doğruldu. "Hadi be!" Barış şaşkınlıkla önce Ali'ye sonrada Yavuz'a bakmıştı. "Abi seni çapkınlığa bile son verdiren kimi buldun?" Meraklı bakışlarıyla Yavuz'a bakan Barış'ın gözleri yavaşça Yavuz'un karşı tarafında oturan Gizem'i buldu.

Gizem Barış'ın ona baktığını farkederek bakışlarını masaya dikti. "Abi eğer ciddi değilsen karşındaki guzel bayanla ben de sohbet edebilir miyim?" Barış gözlerini Gizem'den ayırmadan sorduğu soruyla Yavuz'un keskin bakışları bir anda onu bulmuştu. Barış bu tehlikeli bakışın farkında olmadan Gizem'e bakmayı sürdürüyordu.
"Hele bir dene bak bakalım konuşacak ağzın kalıyor mu?"

Barış yavuz'un son söylediklerinin hemen ardından bakışlarını Gizem'den ayırarak bana döndü. "Nasılsın yenge?" Barış muhtemelen şu an paçayı kurtarmak adına benimle ilgilenmeye başlamıştı.

"İyiyim sen?" Barış Yavuz'un keskin bakışları arasında hafiften gülümsedi. "Azrail'le karşı karşıya olmak nasıl bir duyguysa ben de şu an öyle hissediyorum." Hafiften gülümseyerek ona bakmaya devam ederken o bakışlarını benden alıp yanında oturan Ali'ye dikti.
"Abi yengemle işi ne zaman resmileştireceksiniz?"

Barış'ın Ali'ye söylediğini anlamayarak sorgulu bakışlarımı Ali'ye diktim. "Ne resmisi?" Ali beni umursamadan yanında oturan Barış'a gülümseyerek baktı.

"Az kaldı. Şu okulu bitsin.  Basacağım ona nikahı."

Ben Estella

Önceki bölümün son kısmında itaat etmekle alakalı bir hata ettim. O kısmı düzelttim. Bakmak isterseniz bakabilirsiniz. Aklınızı karıştıran ya da canınızı sıkan bir yer olursa söylemeden çekinmeyin.🌟

Bu arada önceki bölümdeki Barış denen kişiyi değiştirdim başka birini ekledim haberiniz olsun.

Oy verenlerin parmakları dert görmesin❣

Bir sonraki bölüm için altaki yıldıza basmayı unutmayın. Takip ve yorum yaparak bana destek olabilirsiniz sağlıcakla kalın💎

Efsun Kılaç🌟

Ali Altınsoy⭐

Yavuz Altınsoy⭐

Barış Altınsoy⭐


Gizem Korkmaz🌟

Continue Reading

You'll Also Like

1.9M 69.9K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
335K 21.8K 23
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
800K 36.2K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
271K 9.2K 34
Bora'nın üzerime gelen adımlarıyla birkaç adım daha ondan uzaklaşmak istesem de yatağa çarpan bedenimle durmak zorunda kaldım. Gözlerimin derinine ba...