bitch // l.h.

By ravenclawdahisi

137K 6.3K 1.7K

Duygularımı bana tekrar hissettirebilecek kadar özel bir çocuktu. More

prolog
bir
iki
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
final

üç

7.6K 320 38
By ravenclawdahisi

sınav haftam ve bu yıl benim teog yılım olduğu için kelimenin tam anlamı ile inekliyorum, bilgisayarın başına oturup bu bölümü yazmam gerçekten zor oldu, itaat bekleyenler için itaat ne zaman gelir gerçekten bilmiyorum, ama iyi okumalar umarım bu bölümü seversiniz ♥ 

Onun teklifini kabul etmekle iyi bir şey mi yaptığımı, yoksa kötü bir şey mi yaptığımı bilmiyordum. Ama üzerimde mini siyah dekoltesiz bir elbise varken ve Luke yanımda takım elbisesi ile araba sürerken kendimi kesinlikle rahat hissetmiyordum. Bunu kabul etmem dünyanın en iğrenç şeyiymiş gibi hissettiriyordu ve bu gece Bryan beni arayıp durmuştu. Ona herhangi bir açıklama yapamamıştım ama müşterinin yanında olduğumu söyledikten sonra telefonu direk kapamıştı. Sky ise, nerede olduğumu, kiminle olduğumu ve bana Luke Hemmings tarafından sunulan teklifi biliyordu. O yüzden telefonumu mesaj yağmuruna tutarken, tek yapabildiğim telefonu sessize almaktı. Böylece biraz olsun onu oyalayabilirdim.

“Ailemin yanında düzgün davran.” Dedi adi bir şekilde bana bile bakmadan. Kesinlikle onun teklifini kabul etmemeliydim. “Ben ve Jack adından iki ağabeyim var. Annem Liz, babam Andrew. Seni sevgilim olarak tanıttım. Annemin hastalığının tedavisi için para toplamak adına bir balo düzenlendi ve şu anda ona gidiyoruz.”

“Evet kırkıncı kez tekrar edişin falan.” Dedim bezmiş bir şekilde. “Ama anlamadığım tek bir şey var, siz bu kadar para içerisinde yüzerken neden annenin tedavisi için para topluyorsunuz?”

“Annem, evsiz çocuklar için açtığı dernekte oldukça sevilen biri. Sosyalite tarafından da oldukça seviliyordu. O yüzden böyle bir balo düzenlemeye karar verdiler.”

“Yemek olsaydı daha hoş olabilirdi. Kadın hasta değil mi? Balo da ne?”

“Bunu senin gibi prensipleri olan birinin söylemesi garip.” Dedi yüzünde ki o iğrenç sırıtışla. Onun teklifini gerçekten kabul etmemeliydim. Ellerimi sıkıp sustuktan sonra derin bir nefes aldım.

“Adın, Crystal değil. Araştırırlarsa bulabilirler. Şu dakikadan sonra ailemin yanında Crystal Young değilsin. Bethany Green’sin. Anlaşıldı mı?”

“Siktir git Luke, bunların hiçbirini bana neden en başında söylemedin?”

“Çünkü kabul etmezdin.” Dedi.

“Sanki teklif sunmuşsun gibi!” diye bağırdım resmen. Bana sadece göz devirdikten sonra, boş yol biraz biraz renklenmeye ve ışıklanmaya başladı. Derin bir nefes aldıktan sonra saçlarımı bozmamak için yaslamadığım başımı siktir ederek koltuğun arkasına yasladım. Lanet olasıca Luke Hemmings ve ailesi umrumda değildi. Annesi ile tanıştırmak için gerçekten beni mi bulmuştu? Onun için ölüp dirilecek olan onlarca kız sayabilirdim. Benim aksime. Ama şu anda, onunla bu araba da oturmuş, baloya gidiyordum. Hemde gerçek kimliğim ile bile değil. Bethany Green olarak. Araba sarsılarak durduktan sonra, Luke hızla emniyet kemerini açtı ve flaşlar patladı. Hem ünlüydü, hemde annesi ve babası zengindi. Ayrıca annesinin açtığı bir dernek vardı, babası çok ünlü bir iş adamının ortağıydı. Dersime iyi çalışmıştım. En azından Luke Hemmings beynimi iki gündür sadece bunlarla doldurmuştu. Hızlı adımlarla kapımı bana açıp cömertçe bir gülümseme sunduktan sonra kolunu bana uzattı. Yavaşça koluna girip arabadan indiğimde sanki mümkünmüş gibi flaşlar biraz daha artmıştı.

Luke sorulan hiçbir soruya cevap vermeyip, sadece aralarından geçmiş ve büyük binadan içeriye girmişti. Geldiğimiz otel oldukça ünlü bir oteldi. Balo salonuna bizi yönlendirirlerken, balo salonunun kapısının kapanmış olduğunu gördüm. Lanet olasıca böyle yerlere, geç kalmaktan nefret ederdim. Çünkü geç kaldığın için, herkes dönüp sana bakardı ve ilgi çekmeyi gerçekten sevmiyordum.

“Umarım burada düzüştüğün biri yoktur.” Dedi Luke. Duymamı istermiş gibi fısıldayarak ama biraz da bana eğilerek söylemişti. Görevli kapıyı açıp geçmemiz için önümüzden çekilirken, Luke kibarca adama gülümsedi ve beni de yönlendirerek balo salonundan içeri girdi.  Bir kaç kişi bize dönüp direk yanındakine bir şeyler söylemeye başladığında, suratımı buruşturmamak için savaş verdim. Salyasını akıtarak Luke Hemmings’e bakan kızların haddi hesabı yoktu. Bunun farkında olan sarışın ise halinden oldukça memnun görünüyordu. Bir kaçına göz kırptığını ve dudağını yaladığını görmüştüm. Bu çok alçakçaydı. Onun kolunda, bize dönmüş annesi ve babasına doğru ilerlerken, ona bakan kızlara göz kırpması bana iğrenç hissettirmişti. Ne olursa olsun, onun yanında ben vardım ve ben varken başka kızlara böyle davranmasına göz yumamazdım. Hele hele ailesi beni onun sevgilisi olarak bilecekken.

“Yanında ben varken gözlerine, diline ve diğer herşeyine sahip ol Luke.” Dedikten sonra ona baktım.

“Olmazsam?” dedi o yamuk gülüşü ile bana bakmaya devam ederken.

“Bu işten çekilirim.”

“Ben olsam o kadar kesin konuşmazdım.” Dediğinde ağzımı açıp tam bir şey söyleyecekken beni dirseği ile dürtmesi üzerine önüme döndüm ve gözleri yaşlı bir şekilde bizi izleyen sarışın kadına baktım. Gözleri yaşlıydı ve onu belinden tutan adamın ellerine çok güçlü bir şekilde sarılmıştı. Karşımda ki Hemmings ailesi, kesinlikle diğer aileleri kıskandıracak derecede güzel görünüyordu. Mutlu bir aile tablosu ve tamamen sarıdan oluşan kafalar. Andrew ve Liz Hemmings dikkatle beni süzerken, Luke; Ben ya da Jack olduğundan emin olmadığım ağabeylerinden birine omuz atıyordu.

“Merhaba.” Dedim. Ardından ise sesimin çatallı çıkması üzerine boğazımı temizledim ve elimi tokalaşmak için uzattım. “Crys-“ Luke’un keskin bakışları üzerine son anda sözümü bir öksürük krizi ile böldüm ve “Özür dilerim, sanırım tükürüğüm boğazıma kaçtı. Bethany Green.” Dedim. Liz Hemmings, beni şaşırtarak uzattığım elimden tuttu ve beni kendisine çekip sıkıca sarıldı. “Liz Hemmings.”

“Memnun oldum Bayan Hem-“

“Sadece Liz.” Dediğinde gülümsedim.

“Pekala, memnun oldum Liz.”

Ardından ise Andrew’a döndüm. O Liz’in aksine elimi sıkmış ve bana sıcak bir gülümseme vermişti. Sonunda sarışın ve mavi gözlü olan, neredeyse diğer tüm kızları kıskandıracak düzeyde güzellikleri olan kardeşlere döndüm. Üçü de birbirinin kopyası gibi dizilmişken, Luke sırıtarak bana bakıyor, ağabeyleri ise dikkatle beni süzüyordu.

“Jack.” Dedi daha yapılı olan. Elimi uzatıp yavaşça karşılık verdiğimde, Ben’e döndüm. O da aynı şekilde kendini tanıttığında, Luke’un yanına geçmiş ve dikilmeye başlamıştım.

“Ne zaman tanıştınız?” dedi Liz, dikkatle bize bakarak. Tam ağzımı açıp bir şeyler uyduracakken, Luke’un sesi konuşmamı engelledi.

“7 Temmuz 2014.”

“Çok olmuş.” Dedi annesi gülümseyerek bize bakarken. 7 Temmuz mu? Derin bir nefes çektim ciğerlerime.

“Nasıl tanıştınız?”

İyi bir tanışma planının da olmasını istiyordum. Çünkü gerçekten bu konu da oldukça berbattım.

“Nişanlısı ile gelinlik alışverişindeydi.” Gözlerim hızla büyürken oldukça doğal tepkiler vermeye çalıştım. Bu onun hikayesi olduğu kadar benimde hikayemdi değil mi?

“Nişanlısı mı? Ah sen nişanlı mıydın? Eğer bu ilişki için nişanlından ayrılmışsan gerçekten oldukça büyük bir aşk olmalı. Nişan ciddi bir şeydir.” Dedi Liz gururlanarak oğluna ve bana bakarak. Luke, gülümsedi ve bana döndü ardından. Annesine bakarken gözlerinde ki şefkat, bana döndüğünde yok olmuştu ve gözlerini koskocaman bir soğukluk ele geçirmişti. Ama dudaklarında bir gülümseme vardı ve eli belimdeydi.

“Evet, nişanlıydı. Onu o gün gelinliğin içinde gördüğümde, o gelinlikle benim yanımda olması gerektiğini düşünmüştüm.” Dediğinde annesinin ağzından birkaç hayran dolu sözcük fırlamıştı. Bense Luke Hemmings’in nasıl bu kadar güzel şeyler düşünebildiğini düşünüyordum. “Onunla tanışmam için Calum’ı araya sokmam gerekti. Nişanlı olduğunu tahmin edebiliyordum zaten. Ama denemeden bilemezdik değil mi? En azından arkadaşım da olabilirdi. Ama 7 Temmuz gününden 1 ay sonra, onu öptüğümde karşılık verdiğini görünce gerçekten iyi hissetmiştim.”

Yanaklarımın kızardığını hissettim ve aramızda ki etkileşimden kurtulmak için boğazımı temizledim. Gözlerimiz hala birbirine kenetliydi. Sanki ben kuzey kutuptum, o da güney kutuptu ve gözlerimiz birbirini çekiyordu. Ne zamandır kızarıyordum, utanıyordum? “Ardından ise ne olduysa bir anda oldu, nişanlısından ayrıldığını söyledi ve ben direk onun benim olmasını sağladım. 9 Ağustostan beri beraberiz.”

“Ah Luke! Hem magazinlerden hemde bizden saklamayı nasıl başardın?” dedi annesi sinirli bir şekilde Luke’a bakarken. Luke, göz bağımızı bozduktan sonra annesine döndü ve gülümsedi.

“Onun sadece reklam olduğunu düşünsünler istemedim. Hakaret mesajları, ölüm tehditleri alsın istemedim. Benim yüzümden üzülsün istemedim ve onu sakladım.” Dedikten sonra tekrar bana döndü. Gözlerinde ki boşluğu hissetmek zor değildi ama çok kısa bir an anlattıklarının gerçek olmasının nasıl bir şey olacağını düşündüm. Anlattığı gibi mutlu, birbirimize çok aşık bir çift olamazdık bir kere. Habire kavga ederdik, çünkü birbirimize zıttık ve bu da bizim habire kavga etmemize neden olurdu. Çok kısa bir an acaba beni gerçekten sever mi diye düşündüm. Ardından ise gözlerimi Luke’unkilerden zorla çektim ve “İçecek bir şeyler alsam iyi olacak.” Dedikten sonra yanlarından ayrıldım ve balonun içkilerinin dağıtıldığı bar kısmına doğru yürüdüm.

Sıcak basmıştı ve bu çok rahatsız edici bir durumdu. “Ne alırdınız?”

Sarhoş olmak ya da en azından çakırkeyif bile olmak iyi bir fikir değildi. “Sadece su lütfen.”

Adam kafasını sallayıp bir bardağa su ve içine buz koyduktan sonra bana uzattı. Bardaktan küçük bir yudum aldıktan sonra kendime gelmeye çalıştım. Beni bu kadar etkisine almasına inanamıyordum. Küçük bir an için neredeyse ben bile inanacaktım sahte hikayesine. Gerçekten seviyormuş gibi davranmıştı. O kadar iyi rol yapıyordu ki..

“Bethany.”

Arkamdan gelen ses üzerine kafamı yavaşça çevirdim ve elleri pantolonunun ceplerinde yüksekten bana bakan Jack’i gördüm. Bardağı bırakıp ayağa kalkacağım sırada durdurdu.

“Aslında senin bir oyun olduğunu düşünmüştüm. Annemin ölüm riski arttıkça, Luke’a bir gelin istediğinden bahsedip duruyordu. En sonunda bir kızı tuttuğunu düşünmüştüm.” Dediğinde tüylerimin ürperdiğini hissettim. Siktir, belli mi ediyorduk? O zaman bu oyun için yeterli biri değilim demekti bu.

“Peki seni bundan vazgeçiren ne oldu?” dediğimde durdu.

“Aslında bu düşüncemin hala arkasındayım. Ama yalanlayamayacağım bir şey var.”

“Nedir o?” dedim elimde ki bardağı biraz daha sıkarak.

“Aranızda ki çekim. Bunu fark etmemek zor değil. Gerçekten aşık mısınız, gerçekten sevgili misiniz bilemeyeceğim ama Luke ve senin aranda ki elektriği hissetmek zor değil. Bunun farkına varanın sadece ben olmadığıma da eminim. Luke hikayenizi anlatırken gözlerini hiç gözlerinden çekmedi, sende öyle. Luke böyle biri değildir. Konuşmayı sevmez, umursamaz. Ya gerçekten iyi rol yapıyor ya da kardeşimi iyi kafalamışsın.”

İyi rol yapıyor.

“Ben ne desem bilmiyorum şu anda.”

“Bir şey demene gerek yok. Sadece bunun bitmemesi için çaba göstermeni sarf ediyorum. Aranızda ki çekim çok güçlüydü Beth.”

“Aramızda ki şeyden neden çekim olarak bahsediyorsun?” dedim sudan bir yudum daha alarak.

“İlk olarak gerçekten sevgili olduğunuza inanmıyorum. Ayrıca su içiyorsun. Eğer gerçekten sevgili olsaydınız içki içerdin. Bunu dert etmezdin. Ama demek ki sarhoş olup bozmaman gereken şeyler var.” Dedikten sonra dikkatle surat ifademi izledi. Bir şey belli etmemek için yanağımın içini ısırıyordum. “Bende öyle düşünmüştüm. Ne zamandır tanışıyorsunuz, hikayeniz ne kadar doğru bilemem. Ama bil ki aranızda ki çekim benim bile tüylerimi ürpertti. İşte bu yüzden çekim diyorum. Birbirinizi sevmediğiniz hatta nefret ettiğiniz belli. Ama aynı zamanda birbirinizde, dikkatlerinizi çeken özellikleriniz de var.” Dediğinde göz kırptı ve elimde ki bardağı kafasına dikti ve suyu bitirdi. Ardından hala açık olan elime bardağı bıraktı ve kayboldu.

Birkaç dakika sonra aynı yerden Luke belirdiğinde, hala kafam Jack’in söylediği lanet olası şeylerle doluydu. Saçmalamıştı. Luke’un nasıl biri olduğunu bilmesem ona inanacaktım. Onun benden etkilendiğine ya da aramızda bir çekim olduğuna. Ama beni her fırsatta yerden yere vuran biri için bunları söylemek benim açımdan zordu. Zoru bırakın, imkansızdı.

 “Rengin atmış. Ne oldu?” dedi ters ters.

“Jack.” Dedim. “Anlamış.”

“Sikeyim.” Dedikten sonra ellerini saçlarının arasından geçirdi. “Ne? Nasıl? Sen nereden biliyorsun.”

“Geldi ve söyledi.”

“Yalanlamadın mı?” dediğinde sadece ona bakmakla yetindim. Ona karşı gelsem de bana inanmayacağını bildiğim için Jack’e karşı ağzımı açma gereği bile duymamıştım. Cevap vermediğimi duyan Luke tekrar bir küfür savurdu. “Senin kadar gerizekalı bir kız görmedim hayatımda. Biri sana beni sevdiğini söylese ne dersin?”

“Ne? Tabii ki hayır derim. Çünkü seni sevmiyorum.”

“İşte, Jack’e karşı da böyle olman lazımdı seni beyinsiz. Çünkü biz sevgili gibi davrandık ve orada efsane olabilecek düzeyde bir hikaye anlattım. Ardından ise sen ağzını açıp Jack’e karşı düşüncelerinin yanlış olduğunu söyleyemedin.” Dedikten sonra beli kolumdan tuttu ve nazik olmayacak bir şekilde çekiştirmeye başladı. “Gidiyoruz. Seni buraya getirmem büyük bir hataydı zaten.”

İşte tam olarak, Jack bu yüzden haksızdı. Luke Hemmings benden kelimenin tam anlamı ile nefret ediyordu. 

Continue Reading

You'll Also Like

300K 11.8K 76
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
184K 18.8K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
49.8K 3K 200
Daha önce hiç bir yerde duymadığınız,görmediğiniz ve bilmediğiniz bilgiler sadece bilgi sarmalında..