KOKUNUN İZİ

By ldream1928

20.8K 2.2K 6.1K

İki beden, iki kalp. Birinin kalbinde ihanetin çürüttüğü damarlar. Ötekisinde ise intikamın küflendirdiği bir... More

1.BÖLÜM~Aşkın Acizliği
2.BÖLÜM~Sevgilim
3.BÖLÜM~Evrenden Mesaj
4.BÖLÜM~Umut
5.BÖLÜM~Gizemli Kız
6.BÖLÜM~Plan
7.BÖLÜM~Taş
8.BÖLÜM~Yolculuk
9.BÖLÜM~Unutmak
10.BÖLÜM~Hırsızlık
11.BÖLÜM~Yalnızlığın içindeki yalnızlık
12.BÖLÜM~Alışveriş
13.BÖLÜM~Sahne
14.BÖLÜM~Enkaz
15.BÖLÜM~İz
16.BÖLÜM~Hayatı Sıfırlamak
17.BÖLÜM~Yanlış Anlaşılma
18.BÖLÜM~Yeniden Başlamak
19.BÖLÜM~Planın İlk Adımları
20.BÖLÜM~Yeni İş
21.BÖLÜM~ Elinin İzi
22.BÖLÜM~Hediye
23.BÖLÜM~Kötü Bir Şey
24.BÖLÜM~Kaza
25.BÖLÜM~İlk Defa
26.BÖLÜM~Davetsiz Misafir
27.BÖLÜM~ Özlemek
28.BÖLÜM~Geçmiş
29.BÖLÜM~Rüya
30.BÖLÜM~Yağmur
31.BÖLÜM~Canavar
32.BÖLÜM~Kabus
33.BÖLÜM~ Aldattım
34.BÖLÜM~Buzdan Şato
35.BÖLÜM~ Ölümü Dilemek
36.BÖLÜM~ Günahkar
37.BÖLÜM~ Yüzleşme
38.BÖLÜM~Buzun Sıcaklığı
39.BÖLÜM~Hayata
40.BÖLÜM~Duruşma
41.BÖLÜM~Hastane
42.BÖLÜM~ Mekan
43.BÖLÜM~ Düğüm
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM~Telefon
46.BÖLÜM~Papatya
47.BÖLÜM~İstek
48.BÖLÜM~Yakınlık
49-Bölüm~Gece
50.BÖLÜM~Aşkın Şimşeği
51.BÖLÜM~Deniz
52.BÖLÜM~Konuşma
53.BÖLÜM~Güzel Kadın
54.BÖLÜM~Aşk Sarhoşu
55.BÖLÜM~Mezar
56.BÖLÜM~Gidiyor musun?
57.BÖLÜM~Evet
58.BÖLÜM~Telefon
59.BÖLÜM~Zamanın İhaneti
60.BÖLÜM~Benim İklimim
Final
Özel Bölüm-2
Özel Bölüm-3
!!!
Yeni Kitap Duyurusu

Özel Bölüm-1

171 8 29
By ldream1928

Kumsal & Kaan

"Bu sefer o telefonun bir çalsın bak ben ne yapıyorum."

Aynada son kez kendimi kontrol edip heyecanla titreyen ellerimi kendime yelpaze yaparak serinlemeye çalıştım. Düğünün üstünden toplam üç gün geçmişti. Benim meleğim evlenmişti... Hâlâ bu şoku atlatabilmiş değildim. O kadar güzel bir çiftlerdi ki asla yanlış bir karar aldıklarını düşünmüyordum. Onlar birbirinin ruh eşi gibiydi, birbirlerini asla üzmeyeceklerine emindim. Özellikle Bora'nın onu ne kadar çok sevdiğini gördükten sonra Masal'ın kılına zarar gelmeyeceğini biliyordum. Normalde bugün çıktıkları kısa tatilden dönecek olmalarına rağmen dönmemişlerdi ve Masalla konuştuğumda sesindeki neşe yüzümde güzel bir gülümsemeye sebep olmuştu. İkiside tatillerini biraz daha uzatmayı istemişlerdi, böylelikle  daha fazla başbaşa kalabileceklerdi. Artık baş başa kaldıklarında ne yapacaklarsa...

Bu gece ise Kaan'ın zoruyla yemeğe çıkacaktık. İlk seferi telafi etmek adına yaptığı bir hareketti fakat aslında buna gerek yoktu, ben onu çoktan affetmiştim ki.

Ama tabii ki bu, onu bezdirene kadar sürekli ilk yemeğimizde 'eski sevgilisinin' telefonunu açtığını gözüne sokmayacağım anlamına gelmiyordu.
Niye açıyordu canım! Açmasaydı! Banane! Hayır yani bir sorun varsa verseydi telefonu ben açsaydım. Çok güzel ağlayacak omuz olurdum ona.
Bu ne münasebetsizliktir! Hayır sen git terket güzelim çocuğu sonra da rahat bırakma! Yok ya başka bir isteğiniz?

"Sakin ol Kumsal...sakin ol kızım."

Kaan bunun ilk randevumuz olduğunu söylediği için kendime biraz özenmiş mor saten Mini bir elbise giymiştim.

Elbise...yani fazla açıktı fakat kime neydi ki? İstediğimi giyer, istersem pijamalarımla istersem gelinlikle giderdim.
Bir şey diyen oldu mu da...
Önce sağ elime baktım, sonra sol elime. Ellerim benden bağımsız hareket edip o dillerini, gözlerini yerlerinden...
Öhöm.
Şaka!
Tabii ki.

Siyah saçlarımı hafif dalgalandırmış omuzlarına bırakmıştım. Gayet güzel görünüyordum. Telefonumun çalmasıyla Kaan'ın geldiğini anlayıp onu meşgule attım ve Açelya'ya çıktığımı söylemek için odasından içeriye girdim.
Tabii ki sevgilisiyle görüntülü konuşuyordu!

"Ağzın yırtılacak ağzın. Sırıtma şöyle."

Bakışları telefonundan zorlukla ayrılıp bana döndüğünde yüzünü buruşturup dil çıkartmıştı. Sonra halimi görüp gözlerini kocaman açmıştı.
"Ne bu güzellik hatun! Bak beni ateş bastı bi." Açelya beğeniyle beni süzerken telefondan Eren'in sesi duyuldu.
"Beni gördüğünde bile böyle olmuyorsun. Benimle değil de Kumsalla mı sevgilisin, anlamıyorum ki."

Açelya sahte bir korkuyla ekrana baktı.
"Olamaz her şeyi anladın! Sevgilim dur! Açıklayabilirim..."

"Neyi açıklayacaksın he, neyi!? Demek aşkımız buraya kadarmış.
Hoşça kal..."

İki salağa gülerek baktıktan sonra Açi'ye elimi sallayıp dışarıya çıktım.
Aşağıya indiğimde tam kapının önünde duran araba yüzümde ufak bir tebessüme sebep oldu. Gerçekten çok özlemiştim.
Kapıyı açarak onun yanındaki koltuğa oturdum. Arabanın içerisi onun parfümü gibi kokuyordu ve bu huzuru bulmam için yeterli bir sebepti. Bakışlarım onunkilerle buluştuğunda kalbimin delicesine hızlandığını hissettim. İlk kez oluyordu.  Gözlerine bakıp tüm vücudumu amansızca titremeye iten, kalbimi normal hızından kat be kat fazla atmasını sağlayan bu duyguyu ilk kez memnuniyetle kalbime kabul ediyordum. Üzerinde beyaz bir badi vardı onu gri bir ceketle tamamlamıştı. Siyah pantolonu ve taktığı saatiyle cidden aşırı yakışıklı gelmişti gözüme. Gözleri baştan aşağı üzerimi süzdü. Fakat ilk kez bu bakışlardan rahatsız olmadım. Sanki...sanki ömrümün sonuna kadar böyle bana baksa, gıkım bile çıkmazdı. Eli ürkekçe havalandıktan sonra usulca yanağıma yerleşti. Çok hafif bir dokunuşla orayı okşadığında tüm tüylerimin diken diken olduğunu hissettim.
"Hoş geldin bebeğim."

Bebeğim...

Bana bebeğim diyordu. Bana ilk kez böyle söylediğimde kendimi o kadar tuhaf hissetmiştim ki bir süre hiçbir şey söyleyemeden yüzüne bakmıştım.
Ben bir çok şey olmuştum bu hayatta. Çoğu zaman bir anne gibi davranmış, dost, arkadaş, sırdaş olmuştum... Bir çok tabiri yerine getirmiştim ama ilk kez birinin gözünde bebek gibi olmak. Gözünün bile sakındığı olmak... Bu çok özel hissettirmişti.

"Benim gibi bir kıza da bebek diyorsun ya..."

"Ya ne değseydim?" dedikten sonra önüme gelen bir saç tutamımı tutup okşadı.
"Baksana bebek gibisin. Masum, güzel, ve bir o kadar da huysuz." diyerek gülerek tamamlamıştı cümlelerini.

Elini iktirdim elimin tersiyle.
"Huysuz mu! Ben mi? Aşk olsun sen beni hiç tanıyamamışsın."
Kollarımı çiçek olur gibi birbirine doladıktan sonra başımı camdan dışarıya çevirdim. Gülmemek çok zor oluyordu ama ne var canım biraz takılmak istemiştim.

"Olsun, olsun zaten! Ama bir saniye... Şşt bana baksana, niye bakmıyorsun? Yine mi küstün? Kumsal vallahi ciddi söylemedim! Alındın mı? Hey...güzelim lütfen şakacıktan demiştim. Özür dilerim. Hay Kaan hay! Tut şu dilini bir kere."

Tutamadığım gülme sesim arabayı doldurduğunda kollarımı çözüp ondan tarafa döndüm.
"Şaka yapmıştım."
Kaan bir süre hiçbir şey demeden suratıma baktıktan sonra yüzünü asmış bir daha konuşmadan arabayı çalıştırmıştı. Ona son küstüğümden beri bir daha çok korkuyordu onunla küsmemden. Hafifçe tebessüm edip elimi direksiyondaki elinin üstüne yerleştirdim. Bakışları eline ardından bana kaydığında heycanlandığını hissetmek zor olmamıştı zira ben de aynı durumdaydım. Direksiyonu diğer eliyle sürmeye başlarken elinin üstünde olan elimi alıp parmaklarımızı birbirine kenetlemişti. Bakışlarımı ondan kaçırdım ve kucağıma çevirerek zorlukla yutkundum.
"Benim bu zamana kadar erkeklerle hiç böylesine bir yakınlığım olmadı... Sende biliyorsun zaten anlattım sana. O yüzden bazen, bazı durumlarda ne yapacağımı; nasıl davranacağını bilemeyebilirim. Yani belki saçma gelir sana davranışlarım... Bilmiyorum. Sadece öyle zamanlarda öğret bana olur mu?"
Bir olan ellerinizi kucağıma koydum ve onları izlemeye devam ettim.
"Ben bu duygulara da, böyle durumlarda nasıl davranmam gerektiğine de yabancıyım. Yalnızca içimden geldiği gibi hareket ediyorum."

"Biliyorum sevgilim...Sorun değil, hatta hiç sorun değil, sorun olur mu hiç? Yani şey... Ben de senin gibiyim. Ne yapacağımı bilemiyorum bazen, yanında liseli aşklara dönüyorum. Saçmalıyorum, hata yapıyorum. Ama birlikte öğreneceğimizi de biliyorum. Hem her ne olursa olsun bende seni bıracak göz yok. Hayatta kurtulamazsın benden."

Gülen gözlerimi yüzüne çevirdim ve kendime mani olamadan şu sözcükleri fısıldadım.
"Kurtulmak isteyen kim ki zaten..."

Gözleri yoldan bana çevrildi.
"Efendim sevgilim?"

Hiçbir şey demeden yaklaşıp yanağına bir öpücük kondurdum.

Kendimi hızlıca geriye çekip başımı hiçbir şey olmamışçasına cama çevirirken Kaan ilk birkaç saniye şokla konuşamamış ardından,
"Kaza falan yapmasam iyi." diye kendi kendine mırıldanmıştı.

Gülmemek içen dudaklarımı dişleyip başımı biraz daha cama çevirdim.
Az sonra sahil kenarında çok güzel bir restauranta gelmiştik. Dalgaların sesleri buradan duyuluyordu. Birlikte bize ayrılan masaya geçtiğimizde siparişlerimizi vermiş ardından yemeklerimiz gelene kadar sohbet etmiştik. Kaan bana bu sefer telefonunu kapattığını, kimsenin bizi rahatsız edemeyeceğini, hatta isterse telefonunu alıp denize atabileceğim söyledi.
Ben gerek olmadığını söyleyip reddetsem de o zorla telefonunu çantama attığında gülmeden edememiştim.

Yemeklerimiz geldiğinde gerçekten de beni güzel bir restauranta getirdiğini anlamıştım çünkü yemekler aşırı lezzetliydi.
"Baya güzel." yemeği iştahla yerken kendime engel olamadan mırıldanmıştım. Kaan'ın iç çektiğini duydum ardından bana bakarak "Cidden çok güzel." demişti.
Ah! Sanırım bana iltifat ediyordu.
Hayret gerizekalı anladın!
Yumruğumun tadını özledin dimi?
Iıı şey...ocakta çamaşırım vardı ben ona şey yapayım.

İç sesime gözlerimi devirip Kaan'ın dediklerine utangaç bir şekilde gülümsemekle yetinmiştim.

"Hâlâ kendine ofis açmamakta kararlı mısın?" Sorduğu soruyla ağzındaki lokmayı tutup başımı evet anlamında salladım.
"Yani bu ofis açma işleri biraz deneyim isteyen işler. Açelya ve Masal daha önce farklı yerlerde çalıştılar ama benim çokta bir çalışma geçmişim yok diyebilirim. O yüzden önce iş yerlerinde bir süre çalışmak, deneyim kazandıktan sonra kendi iş yerimi açmak istiyorum."

Kaan anladım dercesine başını salladıktan sonra bir süre daha yemeklerimizi yiyip sohbet etmiştik. Onunla bir şeyler yemeği, sohbet etmeyi ve en çokta dertleşmeyi seviyordum.
"Sahil kenarına inelim mi?"
"Bu halde mi?" Üzerime ve ayağımdaki topuklukara baktım.
"Evet, ne olacak ki? İstemezsin başka bir zaman da gelebiliriz?"

O bana böyle bakarken ben nasıl reddedebilirdim ki bu adamı?

Az sonra topuklularımı elime alarak sahil şeridinde yürümeye başlamıştık. Çıplak ayaklarımıza dalgalar vururken huzurla gülümsedim. Gözlerimi kapattım ve yanımdan gelen o sıcaklık ile denizden gelen o soğuk esintinin karışmasını vücudumda hissettim.
"Buraya gel nereye gidiyorsun?" Hafifçe kolundan tutulup ona doğru çekildiğimde irkilerek gözlerimi açtım. Gözlerimi kapattığımdan dolayı önümü göremeyip dosdoğru denize ilerliyordum. Bir kıkırtı dudaklarımdan kaçarken Kaan elini kolumda tutmaya devam edip kaşlarını çattı.
"Çok üşümüşsün niye söylemiyorsun?"
Elini birden omuzuma atıp beni kendine çektiğinde adınlarım duraksayıp başım göğsüne yaslanmıştı. Kolları etrafımı sıkıca sararken ben de gözlerimi kocaman açmış beni ısıtma yöntemine şaşmış kalmıştım.
"Ce...ceketini versen de olurdu."
"Yok ceketim ince, ben ısıtırım seni."

Cidden ben baya ısınmıştım şu an. Hatta çok sıcaktı. Çok!

Yüzümü göğsüne iyice yaslayıp gözlerimi kapattım ve kollarımı beline sardım. Saçlarının üstünden öptüğünü hatta gizliden gizliye kokladığını hissederken dudaklarım iki yana kıvrılmış yüzümde çiçek bahçesi açmıştı bile.

Yüzümü yasladığım yerden kaldırdım ama ondan uzaklaşmadan yüzümü yüzünün hizasına getirdim. Bir süre birbirimizin yüzünü izlemiş ardından sanki bizi, birbirlerini çeken iki mıknatısa sahipmişiz gibi alınlarımız birbirine yaslanmıştı. Tıpkı kına gecesindeki gibi... O geceyi hatırlamak yanaklarımın kızarmasına neden oluyordu. Resmen çocuğu tutup öpmüştüm! Ben öpmüştüm. E tabii onun da canına minnetti. Kesinlikle suçu rakıya atıyordum.

Kaan ellerini belime sıkıca sarıp bedenlerimiz arasındaki mesafeyi sıfırladı. Aldığımız nefesler birbirine karışırken ikimizinde gözleri yavaşça kapandı.
"Hastanede başladı bu aşk. Hastane koridorunda, dünyalar güzeli bir kız gördüm. Ağlıyordu... Ben ilk o zaman sana aşık olacağımı hissettim biliyor musun? Daha önce asla hissetmediğim türden bir şeydi çünkü bu."

Ellerim yanaklarını bulurken üşümüş tenini yavaşça okşadım. Ardından gülümseyerek devam ettim.

"O gün o koridorda yanıma gelen, beni teselli eden adam olmasaydı ben o gün oradan kalkamazdım belki de. Önce hayatıma bir melek gibi girip dert ortağım oldun. Yüzüme gülümseme tozlarından serpiştirdin sanki. Şimdi yanında gülmeden duramıyorum."

"Yıldızlar kadar çok gül bebeğim."

"Yıldızlar kadar yanımda kal sevgilim."

Aynı anda fısıldadık.
"Evrendeki tüm yıldızlar kadar..."

...seviyorum seni.

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Ve ben senin gibi gülen biri tanımadım
Ve sen gibi bakan

Bir polen gibisin
Hafif ama acımasız
Ve her gülüşün
Yeni bir bahar

Ve ben sana değil
Ben sana değil
Ben sana değil

Evinin yollarına
Postersiz duvarlarına
Yağmurlu sokaklarına aşık oldum

Lüle lüle saçlarına
Kızarmamış yanaklarına
Islanmış kurallarına aşık oldum

Merhabaaa ben geldim bu tatliş bölümle

Cidden finalden beri hiçbir şey yazmıyordum şimdi yazınca bir tuhaf hissettim. Özel bölüm olduğu için bu bölümler çok uzun olmayacak ve bir sonraki bölüm çiftimiz de
Açelya & Eren
olucakk.
O bölümde belki ufak bir sürprizim olabilir :)

Hoşa kalın hikayenin en ağır başlı ve en aklı başında iki insanı. Sizleri çok seviyorum...

Umarım bölümü sevmişsinizidir hepinize musmutlu günler diliyoruuum♡

Continue Reading

You'll Also Like

1.3K 103 4
"bu koku...bu ten... O kadar bekledim ki sana kavuşmayı."dedi elleri yanaklarımda öylece duruyordu.Benim kırılmamdan korkar gibiydi,zaten o hep böyl...
4.7K 1.3K 26
"Benim tek suçum seni sevmekti ya ,sadece sevmek ama sen ne yaptın benim sana olan sevgimi kullandın eski sevgilini kıskandırmak için benimle oynadın...
767K 31.9K 43
BERDEL. . . hikayede cinsel ve yetişkin içerik, küfür, dövüş ve bol bol klişe sahneleri vardır. Bunu bilerek okuyun lütfen, sebebsiz linç yemek iste...
SEKRETER By Beyza Alkon

General Fiction

1M 12.8K 19
Bacaklarımı araladı. "Ne yapıyorsun?" "Seni içiyorum."