Bordonun Aşkı

Da oykuuguner

2M 93.7K 8.9K

" Ya oooff!" Bağırmam ile zilimin çalması bir oldu. Kim bu yaa şimdi, zaten sinirliyim ! Kapıya gidip b... Altro

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Alternatif Final
Final
Teşekkür
Güzel gözlüm Yeni Kitap

Bölüm 33

30.9K 1.8K 85
Da oykuuguner

Arabadan indikten sonra bir süre Çağatay'ı bekleyip gelince içeri girdim. Bir süredir antrenman yapmıyordum ve zaten dikişlerin olduğu için yapamıyordum da. Şimdi de hastaneye dikişleri aldırmaya geldik.

"Elimi tut."
"Sebep?"
"Kaybolurum Açelya!"

Sinirle söylendi ve elimi tuttu. Kendi kendine odun diye mırıldandığını duymuştum. Tam bir temas bağımlısı gerçekten. Yan yana otururken bile ya elimi tutuyor ya da bacağımın üzerine elini atıyor. Uzanırken gelip karnıma yatıyor ya da kendisi yatıp beni üzerine çekiyor. Asla temas etmeden duramıyor. Ayağa kalkıp bir yere gideceğim zaman bile elimi ben gidene kadar tutuyor aramıza mesafe girince zorla bırakıyordu.

"Kayıt yaptırayım ben sen otur bekle istersen."

Kafasını iki yana salladı ve benimle beraber sırada bekledi. Kayıt yaptırıp pansuman yapılan odaya gittik. Sırayı beklerken arkamdaki duvara yaslanıp Çağatay'ın ceketini tutup kendime çevirdim.

"Ne zaman antrenmanlara başlayabilirim?"
"Bilmiyorum. Onu doktorun ile konuşman lazım."
"Of, onlara kalsa ben geri kalan hayatımda hareket bile etmemeliyim."

Gülerek elimi kaldırıp öptü birkaç kez.

"Söylediklerini yapmak zorundasın. Ben kaç haftadır boş boş duruyorum haberin var mı senin? Tam başlayacağım derken tim gitti bu sefer."
"Öyle ya. Ama gelince başlarsın işte. İstersen yerlerimizi değiştirebiliriz. Ben yönetirim sizi. Nasıl olur?"

İzin vermeyeceğini bildiğimden sırıtarak ve alayla sorduğumda bana bakıp gülümsedi.

"Olabilir."
"Gerçekten mi?"
"Evet. Uzun zamandır bir şeyler yapmadığım için doğru düzgün bir antrenmana ihtiyacım var bir süreliğine."
"Elime düştün Çağatay."
"Senin sıran."

Tuttuğu elimden çekiştirdi ve odaya ilerledi. Beraber içeri girdik ve koltuğa oturdum hemen.

"Neyiniz vardı?"
"Dikişlerim alınacak."
"Peki. Siz uzanın isterseniz."

Oturduğum koltuğa uzanıp bir bacağımı diğerinin üzerine attım. Karnımı açmak için uzanacağım sırada Çağatay elini çekmeyince aşağıdan ona baktım.

"Ne yapıyorsun Çağatay?"
"Ne yapıyorum?"
"Bıraksana elimi."
"Neden?"

Cevap vermeye üşendiğim için elimi tutmasına izin verdim ve sol elimle üzerimi açtım. Sargıya uzanıp yavaşça açmaya başladığımda Çağatay hemen elimi çekti.

"Sen dur ben yaparım."

Bantları çıkarırken o kadar yavaştı ki delirecektim birazdan.

"Bugün biter mi Çağatay?"
"Hmm, ne?"
"Bugün diyorum biter mi? Çıkarsana artık Çağatay yarım saat sürdü ya."
"Tamam bitti işte."

Odaya başka bir adam girdiğinde içerideki kadın ona bir şeyler verdi ve yanıma o geldi.
Çağatay nihayet bantları çıkardı yanımdan çekildi.

Elindeki makas benzeri aletle başımda dikilirken dikişleri görünce biraz şaşırıp bana döndü.

"Bu yaranın nasıl olduğunu sorabilir miyim?"
"Hayır."

Kesin cevabım üzerine bakışlarını benden çekip dik dik Çağatay'a baktı. Sanki o yaptı bakışlara bak.

"Pardon da sen yapacak mısın işini artık?"
"Tabii ki. Merak ettim sadece."
"Fazla merak... İyi değildir."

Küfürlü bölüm yerine daha kibarca uyardım onu.

"Kardeşim ne bakıyorsun sen bana öyle? Ben mi yaptım anasını satayım?"

Çağatay sinirle ona baktığında adam da aynı sinirle ona baktı.

"Nereden belli yapmadığınız? Hanımefendi henüz genç duruyor. Kafası karışmış olabilir."
"Yuh. Ben kaç yaşındayım senin haberin var mı?"
"Bu önemli değil hanımefendi. Lütfen doğruları söyleyin bana. Burada size kimse bir şey yapamaz."

Ben gülmemeye çalışsam da Çağatay gülmeye başlamıştı.

"Sen çok film izliyorsun herhalde."

Gülerek onayladım Çağatay'ı. İnsanlar iyice paranoyak oldu artık.

"Normal mi genç bir kadında silah yarası olması?"
"Asker çünkü o. Aynı zamanda ben de."

Çağatay yavaş yavaş konuştu ve anladın mı dercesine baktı yüzüne.

"Haa. Anladım kusura bakmayın."
"Önemli değil ama ben yarım saattir böyle bekliyorum hani soğuk burası."
"Ben hemen hallediyorum."

•••••

Arabaların gelmesini beklerken ellerimi cebime sokup ceketin içene daha da girmeye çalıştım. Hava geceleri hala çok soğuk oluyordu.

"Geldiler."

Sırayla arabalar önümüze kadar geldi ve durdu. Kapılar açıldığında ilk çıkan Hakan abi oldu. Bize doğru bakarken beni gördüğünde şaşırmışa benziyordu.

Herkes kapıdan inip sıraya geçtiği sırada gördüğüm kadın ile durdum bir an. Bu kadının ne işi var be burada?

Bir dakika! Bu yeni gelen Üsteğmen mi yoksa?

Ee kadın lan bu!

Albay onlara bir konuşma yaparken hızla Çağatay'a döndüm.

"Çağatay time yeni katıldığını söylediğin Üsteğmen Deniz Sancak kadın mıydı?"

Bir süre bana baktı sadece. Sonra da hafifçe gülümsedi.

"Ben sana onu söylememiş miydim ya?"
"Hayır! Söylemedin."

Konuşmaya başlayacağı sırada bize doğru gelmeye başladıklarında hemen onlara döndü.

"Komutanım."
"Hakan."

Birbirlerine sarıldılar ve ayrılınca Hakan abi bana döndü hemen.

"Hoş geldin kardeşim."
"Sen de hoş geldin abim."

Sarılırken sıkıca sırtımı sıvazladı.

"İyisin değil mi?"
"İyiyim iyiyim."
"Komutanım."

Ateş bana yönelik konuşunca hakan abiden ayrılıp ona sarıldım.

"Ateş."
"Çok şükür sağ salim döndünüz komutanım. Dört gözle bekledik gelmenizi."
"Geldim geldim. Siz de iyisiniz çok şükür."
"İyiyiz komutanım."

Herkese sırayla sarıldım. Göründüğü kadarı ile herkes iyiydi. Sıra yeni üyeye geldiğinde elini uzattı ve kendini tanıttı bana.

"Üsteğmen Deniz Sancak. Memnun oldum Üsteğmen'im."
"Açelya Güneş. Memnun oldum."

El sıkışıp kısa sürede ayrıldık. Herkes üzerini değiştirmeye gittiğinde Çağatay da belime sarılıp beni ileri doğru hafifçe itti. Elini tutup üzerimden çektim.

"İnsanlar var etrafta."
"Ne olacak Açelya anlamıyorum ki?"
"Daha sonra."
"Tabii. Daha sonra."

•••••

Çayımı içerek telefonuma bakarken kapı açılıp elindeki dosyaya bakarak içeri giren Çağatay'a baktım. Çok geçmeden de bakışlarımı ondan çekip tekrar telefona döndüm.

"Üsteğmen'im."
"Efendim."
"Buyurun komutanım."

İkimiz de aynı anda cevap verdiğimizde herkes bize bakmıştı. Ben ise Çağatay'a döndüm kime söylediğini öğrenmek için. Bu iş hiç hoşuma gitmemişti.

"Açelya."
"Efendim."
"Sana."

Dosyayı bana verdi ve kendine sandalye çekti.
Dosyayı alıp kağıtta yazanları okumaya başladım. Komutanın odasından geldiği için kendisi getirmişti büyük ihtimalle.

"Başlayalım."

Ayağa kalktığında herkes onunla ayaklandı.

"Dosyayı bırakıp geliyorum."

Diğer dosyaların arasına bırakıp onların arkasından dışarı çıktım. Bugün Çağatay izin verdiği için onları ben çalıştıracağım. Dışarı çıktığımda Çağatay herkesin hizaya geçmesini sağlamıştı. Yanına geldiğimde bana bakıp diğerlerine arkasını döndü ve geri geri yürüyerek yerine geçti. Fark ettirmeden de göz kırptı. Deli ya.

Herkes ikili olarak sıraya geçerken öne geçtim ve koşmaya başladım. Çağatay da hemen yanımdan benimle geliyordu.

"Kendini 23 Nisanda gibi hissediyor musun?"

Alay eder gibi konuştuğunda sinirle baktım ona. Ciddi miydi şimdi bu?

"Hissetmiyorum komutanım. Buyurun siz devam edin."

Zaten koşu dışında bir şey yapmayacaktım onu da yapmazdım. Yanlarından ayrılıp kenardaki banka oturdum. Bana şaşırarak baksa da yoluna devam etmişti.

Bilmem kaç tur koştuktan sonra durdular ve şınav çekmeye başladılar. Yine Çağatay yaptırıyordu. Ama kendisi de yaptığı için saymayı diğerlerine bırakıyordu.

"Hakan devam et!"
"Emredersiniz komutanım! 56, 57..."
"Timur devam et!"
"Emredersiniz komutanım! 73, 74..."
"Üsteğmen say!"

Ne diyor bu diye düşünürken çok geçmeden Deniz saymaya başladığında aklıma geldi. Ben hala alışamadım. Şınav bittikten sonra mekik çekmeye başladıklarında onlara gergince baktım. Çağatay uzun süredir antrenmansızdı ve şimdi çok yükleniyordu kendine. 
Bölme gibi bir şansım olmadığı için sadece izledim. Zaten zorlansa dururdu.

Antrenmanları bittiğinde hepsi bir bir yere yattılar. Yanlarına gidip oturdum.

"Yoruldunuz ha baya ben yokken siz de mi antrenman yapmadınız lan? Şu halinize bak nefes nefese kaldınız."

Buna tabii ki Çağatay da dahildi. Her nefes alışında aldığı nefes yetmiyormuş gibi bir sonrakinde daha derin nefes alıyordu.

"Olur mu öyle şey komutanım? Çağatay komutan bizi bayıltana kadar çalıştırdı valla."
"Yapmıştır vicdansız."

Kendi kendime mırıldansam da duyup gülmeye başladılar.

"Ne vicdansızlığımı gördün? Ayıp ediyorsun yani!"
"Daha göreve gitmeden önce yaptırdığın o saçma antrenmanı hala unutmadım."

Hepsi gülerken aynı zamanda beni onaylıyordu. Deniz konuşmaya başladı bu sırada.

"Sen izinli misin?"
"Yoo. İzinli olsam neden burada olayım?"
"Ne bileyim, bizimle antrenman yapmadın ya. O yüzden öyle sandım."

O sorduğunda herkes bunu yeni fark ediyormuş gibi onaylayarak bana baktı. Cevap bekliyordu hepsi.

"O şeyden..."

Elim istemsizce saçlarıma gitti. Böyle şeyleri konuşmak hiç hoşuma gitmiyordu.

"Görevde yara aldım. O yüzden."
"Nasıl yani komutanım?"
"Komutanım iyi misiniz şimdi?"
"Ciddi bir şey mi?"
"Sakin olun. Önemli bir şey değil. Baya oldu zaten dikişleri bile aldırdım. Bir iki gün yokum sadece o kadar. Çok aratmam kendimi merak etmeyin."

Bölüm sonuu~~
Oy ve yorumları bekliyorum 💕💗💞
Yeni bölüm bir ya da iki gün sonra gelecek merak etmeyin 😉

Continua a leggere

Ti piacerà anche

4K 212 4
Aşkın Bordo Tonu hikayesinin özel bölümleri
907K 50.2K 39
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
4.6K 713 33
^ Siz: Fırat, seni çok seviyorum. Siz: Hemen kaçma. Siz: Seni çok seviyorum ve karşına çıktığım günden sonra da seni çok seveceğim. Siz: Ne olursa...
525 68 14
Yanlış insanlara tanışıp onlara güvenip hislerimi,en özel duygularımı paylaşan bir kızım ben kim miyim? Sare Asyurt babası orta gelirli bir işte çal...