Boyutlar arası yolculuk

Galing kay _Menry_

60.9K 6K 7.9K

Merhaba benim adım Rose,bir hafta öncesine kadar sıradan bir hayatım vardı. Şimdi ise her şey karma karışık... Higit pa

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42. Bölüm

43.Bölüm Final

1.4K 104 211
Galing kay _Menry_

Hepinize merhaba, öncelikle şunu söylemek istiyorum ki aklımda final yapmak yoktu. Bu kitaba pek içim sinmemişti ve devam ettirmekte biraz zorlanıyordum, bu yüzden final yapmaya karar verdim. Umarım beğenirsiniz şimdiden iyi okumalar dilerim.

-----------------

Ben Caleb'in arkasından bakarken odaya Five girdi.

Five: Üzgünüm peşinden gelemedim, iyi misin?

Rose: Sorun değil, iyiyim.

Five: Merak etme diğerleriyle konuşacağım.

Rose: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak değil mi? Benden nefret etmeye devam edecekler.

Five: Hayır tabi ki, gerçeği öğrendiklerinde her şey daha güzel olacak.

Rose: Ben buraya ait değilim...

Five: Birisi seni üzecek bir şey mi söyledi? Bunlar senin sözlerin değil.

Rose: Ben gerçekleri söylüyorum Five.

Five: Saçmalıyorsun, belli ki birisi aklını karıştırmış. 

Derin bir nefes aldım ve yatağa oturdum, o da yanıma oturdu.

Five: Az önce ne oldu?

Rose: Caleb buraya geldi.

Five: Ah, tahmin etmeliydim. Bunları kafana o soktu değil mi? Aptal çocuk!

Rose: O haklı, artık canavarmışım gibi davranacaklar. 

Five: Hayır, gerçekleri anlattığımızda her şey eskisi gibi olacak.

Başımı omzuna yasladım ve gözlerimi kapattım.

Five: Biraz dinlensen iyi olur, çok yorgun gözüküyorsun.

Rose: İstemiyorum.

Five: Dışarı çıkabiliriz-

Rose: Oyunu Caleb yapmış.

Five: Ne!?

Rose: Sadece oyunu ben yaptım dedi ve çekip gitti.

Five: Tanrım...

Rose: Ne yapacağız?

Five: Bilmiyorum, onu bir şekilde konuşturmalıyız.

Rose: Tekrar geleceğini söyledi.

Five: Güzel, o geldiğinde bende burada olacağım.

Rose: Bence bu pek iyi bir fikir değil.

Five: Merak etme saklanacağım.

Rose: İçimde kötü bir his var.

Five: Güven bana hiçbir şey olmayacak.

Rose: Peki.

Five: O zaman hazırlıklara başlayalım.

Rose: Hazırlık mı?

Five: Bir kamera ve dinleme cihazı koyacağım. Bu sayede ondan sonsuza dek kurtulabileceğiz.

Rose: Ne, saçmalama. Benimde başım belaya girer!

Five: Merak etme sadece onu ele vereceğiz o kadar.

Rose: Bu çok riskli.

Five: Seni tehlikeye atacak bir şeyi asla yapmam. 

Cevap vermedim, bu işin sonunda başımın belaya gireceğini biliyordum ama yine de Five'a güvenmek istedim.

Five: Her şey hazır.

Rose: Pekâlâ, ne yapacağım?

Five: Tek yapman gereken onu konuşturmak, eğer konuşmazsa üstüne git.

Rose: Tamam denerim.

Five: Zaten sizi görüyor olacağım, bir şey yapmaya kalkarsa ortaya çıkarım.

Rose: Tamam, şimdi saklansan iyi edersin Caleb birazdan burada olur.

Five: Güzel.

Five kıyafet dolabına saklandı ve Caleb gelene kadar bekledik, çok geçmeden pencereden sesler gelmeye başladı, hemen pencerenin yanına gittim.

Rose: Caleb?

Caleb: *gülümseyerek* Ne o beni mi bekliyorsun?

Rose: Evet.

Caleb: Bilseydim daha erken gelirdim.

Gülümsedim ve Five'ın bizi görebileceği bir yere geçtim.

Caleb: Daha iyi misin?

Rose: Evet, sanırım artık üzülmüyorum.

Caleb: Senin adına sevindim.

Rose: Sana bir şey sorabilir miyim?

Caleb: Elbette.

Rose: Şuan nerede kalıyorsun?

Caleb: Sabit bir yerde kalmıyorum, evrenler arasında dolaşıyorum.

Rose: Anladım.

Caleb: Buraya senin için geldim.

Rose: Benim için mi?

Caleb: Evet, geri dönmen gerek.

Rose: İstemiyorum.

Caleb: Dünya'nın düzenini bozuyorsun Rose. 

Rose: Düzeni bozan tek ben olamam.

Caleb: Sen sürekli burada kalıyorsun, bu çok tehlikeli. Dünya'nın sonunu getireceksin.

Rose: Sana güvenmiyorum.

Caleb: Ben doğruları söylüyorum Rose.

Rose: Beni kandırıyorsun.

Caleb: Pekâla, yakında kendi gözlerinle görürsün.

O an paniğe kapıldım, doğru söylüyor olabilir miydi? 

Rose: Doğru söylediğini nereden bileceğim?

Caleb: Bu kadar yalan beni aşıyor Rose. 

Ayağa kalktı ve pencereye yöneldi.

Caleb: Eğer aileni ve Five'ı önemsiyorsan kendi evrenine geri dönmeni tavsiye ederim. 

Gayet ciddi gözüküyordu, sanırım bu sefer yalan söylemiyordu.

Rose: Geri dönmezsem ne olacak?

Caleb: Dünya yok olacak Rose, herkes ölecek.

Rose: Lanet olsun...

Caleb: Gece tekrar geleceğim, kararını vermiş ol.

Rose: Ne!? Bu çok az bir zaman.

Caleb: Fazla vaktimiz yok. 

Rose: Sana nasıl güvenebilirim!?

Caleb: Eğer böyle bir şey planlasaydım seni zorla götürürdüm.

Cevap vermedim, onu izliyordum. Bir şekilde doğruyu söyleyip söylemediğini öğrenmeliydim.

Caleb: Her neyse gitmem gerek. 

Rose: Tamam.

Caleb: Gece görüşürüz.

Rose: Görüşürüz.

Gülümsedi ve pencereden atladı, o gidince Five'da dolaptan çıktı. 

Rose: Sence doğruyu söylüyor olabilir mi?

Five: Öyle gözüküyor.

Derin bir nefes aldım ve yatağa oturdum.

Five: Gitmeyeceksin değil mi?

Rose: Sana zarar gelmesini istemiyorum.

Five: Rose...

Rose: Üzgünüm Five, belki ileride tekrar gelirim. 

Five: Ne dediğinin farkında mısın!?

Rose: Sadece seni ve diğerlerini korumayı çalışıyorum.

Five: Ya yalan söylüyorsa?

Rose: Bunu bilemeyiz. 

Five: Tanrı aşkına kendine gelir misin!?

Rose: Eğer bu gerçekse insanlar benim yüzümden ölecek, böyle bir şey olsun istemiyorum.

Five: Kahretsin...

Kapıyı sertçe çarpıp odadan çıktı bende yatağa uzandım ve tavanı seyretmeye başladım. Birkaç dakika sonra aşağıdan sesler gelmeye başladı. Merdivenlerden yavaşça indim ve etrafta göz gezdirdim. Five mutfakta birileriyle kavga ediyordu. 

Five: Umarım mutlusunuzdur!

Ben: Böyle bir şey olacağını bilemezdik. 

Allison: Olanları bize anlatmalıydın!

Five: Her şey için çok geç, bu gece gidecek. Onu bir daha asla göremeyeceğim.

Diego: Bebek gibi davranıyorsun-

Luther: Kes sesini Diego.

Diego: O resmen bizi aptal yerine koydu, özellikle de Five'ı.

Five: Kapa şu lanet çeneni!

Vanya: Sakin ol zaten iyi birine benzemiyordu-

Klaus: Rose hakkında düzgün konuş Vanya.

Five: Biliyor musunuz hepinizden nefret ediyorum!

Five mutfaktan çıktığında ağlıyordum, beni görmezden geldi ve  dışarı çıktı.

Ben: Rose, iyi misin?

Onları orada bıraktım ve tekrar odaya çıktım. Five'ın gelmesini bekleyecektim.

( 3 Saat Sonra )

Gözlerimi açtığımda hava kararmaya başlamıştı, hafifçe doğruldum ve etrafta göz gezdirdim. Five çalışma masasında oturmuş bir şeyler karalıyordu.

Rose: Gelmişsin.

Cevap vermedi, ayağa kalktım ve yanına gittim.

Rose: Hadi ama, son saatlerimizi böyle mi geçireceğiz-

Five: Gitme.

Rose: Five...

Five: Gitmek zorunda değilsin, bunu engelleyebiliriz.

Rose: Sanmıyorum.

Five: Neden negatif düşünüyorsun ki!?

Rose: En iyisi gitmem, engelleyemezsek insanlar ölecek.

Five: Gitmene izin vermiyorum.

Rose: Saçmalama Five.

Five: Ben gayet ciddiyim.

Rose: Tanrım...

Ayağa kalktı ve bana sarıldı.

Five: Manyağın tekine güvenemeyiz.

Rose: Gerçeği söylüyor.

Five: Nereden biliyorsun?

Rose: Davranışlarından belli oluyordu.

Five: Sadece iyi bir oyuncu o kadar.

Buruk bir şekilde gülümsedim ve yanağından öptüm.

Rose: Fazla zamanımız yok, gidip gezelim.

Five: Peki, nasıl istersen.

Elimi tuttu ve bizi dışarıya ışınladı. Hiç konuşmadan sokaklarda öylece yürüdük.

Rose: Geri gelmeyi çalışacağım.

Cevap vermedi, konuşmaya devam ettim.

Rose: Hatırlıyor musun ilk geldiğimde gitmem için elinden geleni yapıyordun.

Five: Şimdi ise gitmemen için çabalıyorum, çok garip değil mi?

Bu sefer cevap vermeyen bendim, elimden tuttu ve parka yöneldi.

Rose: Burada ne yapacağız?

Five: Gökyüzünü seyrederiz diye düşündüm. 

Rose: Peki.

Çimlere uzandık ve gökyüzünü seyrettik, ikimizde konuşamıyorduk. Sessizliği bölen ben oldum.

Rose: Gittiğimde beni unutmazsın değil mi?

Five: Asla.

Rose: Güzel.

Five: Ya sen?

Rose: Unutmam.

Five: Gitmeni hiç istemiyorum.

Rose: Konuyu kapattığımızı sanıyordum.

Five: Peki, tamam.

Ona doğru döndüm ve başımı göğsüne yasladım.

Rose: Seni seviyorum.

Five: Bende seni seviyorum.

Rose: Hava kararmaya başladı, eve gitmeliyiz.

Five: Biraz daha kalamaz mıyız?

Rose: Caleb birkaç saate gelir.

İstemeye istemeye ayağa kalktık ve eve doğru yürüdük. Eve geldiğimizde Caleb bizi odada bekliyordu.

Caleb: Sonunda seni buldum.

Rose: Bu kadar erken geleceğini düşünmemiştim.

Caleb: İşim erken bitti.

Five: Yalan söylüyorsun.

Caleb: Ne?

Five: Rose'u kandırmayı çalışıyorsun değil mi!?

Caleb: Hayır tabi ki- 

Five silahını çıkarttı ve Caleb'a doğrulttu.

Caleb: Hey! Sakin ol, konuşabiliriz.

Five: Gerçekleri söylemezsen seni öldürürüm!

Caleb: Yemin ederim ki gerçekleri söylüyorum.

Rose: Five lütfen silahını indirir misin?

Five: Ona güvenmiyorum ve güvenmeyeceğim de!

Rose: İşleri zorlaştırıyorsun.

Five: Ben sadece doğru olanı yapıyorum!

Rose: Lütfen silahı indir.

İstemeye istemeye silahını indirdi. Biraz olsun rahatlamıştım.

Rose: Ne zaman geri döneceğiz?

Caleb: Şimdi.

Rose: Ne, bu kadar çabuk mu?

Caleb: Yani evet.

Rose: Bizi biraz yalnız bırakır mısın?

Caleb: Peki, banyodayım.

Rose: Tamam.

Caleb gitti, Five'a döndüm ve ellerini tuttum.

Rose: Seni asla unutmayacağım.

Five: Bende öyle.

Ellerini belime doladı ve nazikçe dudağımdan öptü, ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Rose: Sanırım bu kadar yeter.

Five: Sana söz veriyorum tekrar görüşebilmemiz için elimden geleni yapacağım.

Rose: Beni ağlatmayı mı çalışıyorsun?

Five: Hayır, asla.

Onu tekrar öptüm, o sırada Caleb içeri girdi.

Caleb: Bölüyorum ama gitsek iyi olur.

Rose: Ah şey, tamam.

Caleb oyunu kurdu, üçümüzde yere oturduk.

Caleb: Bir zar atmalısın daha sonra ise kart çekeceksin.

Rose: Pekâlâ.

Derin bir nefes aldım ve Five'a döndüm.

Rose: Görüşmek üzere.

Cevap vermedi, gözleri dolmuştu.

Caleb: Hadi yap şunu artık.

Bir zar attım ve ardından kart çektim. 

Caleb: Ups yanlış kart, üzgünüm Rose.

Rose: Ne!?

( Five Hargreeves )

Rose buharlaşıp yok oldu, öfkeyle Caleb'a bakıyordum.

Five: Ne yaptın ona!?

Caleb: *sırıtarak* Ben bir şey yapmadım, yanlış kartı çekti.

Five: Nereye gitti!?

Caleb: Bilmem, büyük ihtimalle kara deliğin içinde.

Five: Onu hemen geri getir yoksa seni öldürürüm! 

Caleb: *gülerek* Senden daha güçlüyüm, bana hiçbir şey yapamazsın.

Dayanamayıp silahımı çıkarttım ve üst üste 4 el ateş ettim, pek işe yaramış gibi gözükmüyordu.

Caleb: Sana demiştim, bana zarar veremezsin.

 Five: Bu nasıl olur? 

Caleb: Ben herkesten daha güçlüyüm Five, her neyse bütün bu olanlardan sıkıldım artık. 

Hiç beklemediğim bir anda ateş etmeye başladı, kaçmayı başardım fakat vurulmuştum.

Caleb: Her şey buraya kadar Five Hargreeves!

Gözlerim kararmaya başlamıştı, yine de pes etmedim. 

Five: Seni öldüreceğim.

Tam onu vuracaktım ki benden önce davrandı.

Caleb: Senden bu kadar kolay kurtulacağımı düşünmemiştim açıkçası. Biraz eğleniriz diye umuyordum. 

Bilincim yavaş yavaş kapanmaya başladı, aşağıdan bağırış sesleri geliyordu. Bağırmak ve sesimi duyurmak istedim ama yapamadım.

Caleb: Seni ailenle baş başa bırakayım, ne de olsa seni son görüşleri değil mi?

Güldü ve çekip gitti, ayağa kalkmayı çalıştım fakat çok kan kaybediyordum. bütün çabalarım boşaydı. En son dayanamayıp pes ettim.

Allison: Five!?

Vanya: Tanrım, ne oldu burada!?

Diego: Klaus annemi çağır!

Reginald: Neler oluyor burada, bütün bu gürültü de ne!?

Allison: Five vuruldu! 

Reginald: Five!?

Bilincim neredeyse kapanmak üzereydi, bir şeyler yapmalıydım. Gücümü kullanmayı denedim, lanet olsun olmuyor!

Vanya: Five lütfen ölme!

Grace: Çocuklar, kardeşinizin neyi var?

Luther: Vurulmuş, bilinci kapanmak üzere.

Grace: Tatlım beni duyuyor musun?

Vanya: Onu revire götürmeliyiz!

Reginald: Gerek kalmadı.

Diego: Ne?

Reginald: Geç kaldık.

Vanya: Ö-öldü mü!?

Reginald: Grace onunla ilgilen.

Vanya: *ağlayarak* Five!

Klaus: Bu gerçek olamaz...

Allison: Bunu kim yapmış olabilir!?

Diego: Bilmiyorum.

Klaus: Hey, şu yerde ki kartta ne?

Allison: Üstünde Bilinmezliğe geçiş yazıyor.

Klaus: Çok garip, Rose'da ortalıklarda yok.

Diego: Five gideceğini söylemişti.

Allison: Belli ki çoktan gitmiş.

Luther: İkisini de özleyeceğim.

Klaus: Ne kadar kavga etsek de onu severdim. Öldüğüne inanamıyorum.

Diego: Bende öyle.

Pogo: Çocuklar babanız bahçede sizi bekliyor, beş numara için konuşma yapacakmış.

Luther: Tamam Pogo, gidelim hadi çocuklar.

-------------------

Bölümü oylamayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayın ♡

Discord sunucusuna katılmak isteyenler bana özelden yazabilir.

~ YENİ KİTAP HAKKINDA BİRKAÇ BİLGİ~

Yeni bir kitap yazmaya başladım, bu kitapta Umbrella Academy ile ilgili fakat konusu biraz daha farklı. Kapağını yetiştirebilirsem yayınlamayı düşünüyorum. Endişelenmeyin erkenden yayınlayacağım. Hepinizie iyi geceler ♡


























Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

1.2K 81 11
Klaus daha insanken almiraya aşık olur Almira klausun çocukluk arkadaşıydı esther ailesini vampire dönüştürdükten sonra Almira ve Klaus birdaha görüş...
871K 70K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
4.9K 369 12
|Love Story| So I sneak out to the garden to see you We keep quiet, 'cause we're dead if they knew So close your eyes Escape this town for a little...
27K 2.6K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !