Cinayet | Texting

Von biryazarkus

1.8M 137K 69.7K

0537**: Müdürünüzün kurban gittiği cinayeti birlikte çözmeye ne dersin ? Siz: Pardon ? 0537**: Müdürünüz diyo... Mehr

Cinayet | Texting
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
Yaleda
4.0
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2 Final
Özel Bölüm

4.1

34.1K 3.1K 3.7K
Von biryazarkus

Uzun bir süre sonra yeni bölüm geldii Profilimden yoğun olduğumu ve bölüm yazamadığımı duyurmuştum ama herkes görmedi elbette. Bundan sonra yine sınır geçtikçe bölüm gelme düzenimize geri dönüyoruz 💕

————————————————

Sınır: 2000 Oy - 500 Yorum

Sınır geçmeden bölüm gelmeyecektir ❤️

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın, iyi okumalar 💐

———————— 4.1 ————————

"N-nasıl yani?"

Kalbini dinle de ne demekti şimdi? Hayır Rüya, kanma bu oyunlara. Sadece kafamı karıştırmaya çalışıyordu, kesinlikle!

"Rüya..."

Adımı söyledikten sonra duraksamış ve avucundaki elimi alıp tam kalbinin üzerine koymuştu.

"Nasıl atıyor, hissediyor musun ? Ben bunu seninle o hastanenin saçma sapan kilerinde karşı karşıya geldiğimizden beri hissediyorum."

Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki söylediklerine mi yoksa kalbinin atışına mı şaşıracağımı bile anlayamamıştım. Öylece suratına bakıyordum boş boş. Ne aklım benimleydi ne de kalbim.

"Biliyorum inanması güç geliyor sana, haklısın da. Sana bir gün yakın bir gün uzak olmalarıma anlam veremiyorken söylediklerim pekte mantıklı gelmiyor kulağa ama hepsi doğru sarışın."

Şaşkınlığımı henüz atlatamamış olsamda söylediklerini sindirmeye başlamıştım. Barlas sessiz kalmış gözlerimin içine bakarken artık bir şey söyleme sırasının bana geçtiğini hissetmiştim. Bununla birlikte ilk işim avucundaki elimi çekip ondan kurtulmak oldu ama Barlas uzaklaşmama izin vermeden beni arkamdaki kitaplığı dahada yaslayarak hareket alanımı kısıtlamıştı.

"B-barlas, söylediklerine inanmamı sen bile beklemiyorsun daha. Y-yani benden ne dememi bekliyorsun bu durumda ? İki gün önce sus diye öptüm diyordun şimdi geçmiş karşıma kalbimi dinledim diyorsun. İkisini söyleyende aynı kişi ama karşında iki Rüya yok Barlas. Hem diyorsun ki hastaneden beri böyle atıyor kalbim ama beni iki gün önce darma duman edende sensin."

Sürekli kafamı karıştırıyordu, önce öpüyor sonra yıkıp gidiyordu. Şimdi ona nasıl inanabilirdim ki ? Kalbime kalsaydı çoktan üzerine atlayıp sımsıkı sarılmıştım ona ama aklım engel oluyordu.

"Biliyorum şimdi söyleceklerim belkide sana klişe gelecek ama bana inan, sana yalan söylemiyorum. Çok direndim Rüya, seni kalbime almamak için direndim çünkü kim oraya girdiyse kaybettim. Seni kaybetme fikri kafamdan çıkmıyorken birde senin toz pembe hayatına girip mahvetmek istemedim. Ne kadar dirensemde olmadı işte, seni her şeyden kıskanır hale geldim. Senin okulda erkeklik gösterisi dediğin şey kıskançlığımdan başka bir şey değildi. Başkasıyla olma düşüncen delirtti beni Rüya, hala bana inanmıyor olabilirsin ama bir gün öyle bir gün böyle oluşumun tek nedeni kalbimle verdiğim savaştı. Sana yemin ederim başka bir nedeni yok."

Bunları duymayı o kadar çok beklemiştimki, inanıp kabullenmem sadece bir kaç saniye sürmüştü ama yine de sessiz kalmıştım. Sessizliğime karşılık Barlas'ın yüzünü endişeli bir hal almıştı.

"İ-inanıyorsun değil mi bana ?"

"İnanıyorum."

İnanıyordum, doğru söylediğini gözlerinden anlayabiliyordum.

"İnanıyorsun ?"

Sanki emin olmak ister gibi tekrar soruyordu.

"Evet, inanıyorum."

Yüzündeki endişeli ifade anında silinmiş ve gülmeye başlamıştı. Kısa bir süre bana baktıktan sonra sanki bir şey hatırlamış gibi aniden elini cebine sokmuştu. Geri çıkardığında ona çıkarıp attığım kolye vardı elinde. Almış mıydı onu ?

"Bunu tekrar takmama izin verir misin Rüya ?"

Kalbim yapma desede aklım savaşın galibi gelmişti ve o sözler ağzımdan çıkıvermişti.

"Hayır."

Afallamıştı.

"T-tamam, haklısın kötü anısı var. Takmayalım bunu o zaman."

Hayır Rüya, sakın üzülme ona.

"Barlas, sorun kolyenin anısı falan değil. Ben seninle birlikte olmak istemiyorum, sana karşı bir şey de hissetmiyorum."

Donmuştu, gerçekten donmuş kalmıştı. Onun kendisine gelmesini beklerken Karel'in sesi girmişti araya.

"Hayda, yanlış zamanlama galiba."

Barlas hala karşımda boş boş bakarken ben kolları arasından çıkıp Karel'e doğru ilerlemiştim.

"Yok, bende dosyayı buldum zaten. Döküldü ama siz toparlarsınız artık, ben taksiyle döneceğim. İkizinde kendine geldiğinde ona saygılarımı iletirsin. Yalnız dikkat edersen sadece saygılarımı dedim, kesinlikle sevgilerimi iletme. Gerçi kendisi zaten biliyor ama neyse. Okulda görüşürüz Karel."

Karel söylediklerimi anlamaya çalışırken bana ağzında görüşürüz gibi bir şeyler gevelemişti. Bunun üzerine geldiğimiz yoldan geri giderek ana caddeye ulaştım. Kendimi bulduğum ilk taksiye atıp evin adresini vermiştim.

Barlas'a gerçekten inanıyordum. Zaten başından beri kalbim onunda bana karşı hisleri olduğunu kabullenmişti. Bir gün yakın bir gün uzak olmasıydı aklımı karıştıran. Son darbeside beni öptükten sonra gelmişti.

Bana duygularını açmasını kesinlikle beklemiyordum, saçma sapan bir dosya kavgasında ise hiç beklemiyordum. O an üzerine atlamamak için verdiğim mücadele takdire şayandı gerçekten. Zira ondan bu sözleri duymayı uzun zamandır bekliyordum ama bana şimdiye kadar yaptığı terslikler için süründürmek istiyordum.

Her ne kadar süründürmek istesemde bir yandan da onu üzmek beni daha üzüyordu. Karel'in anlattıkları ve Barlas'ın 'kimi kalbime aldıysam kaybettim' deyişi yüzünden bir yanım da yapma Rüya diyordu.

Düşüncelerimle boğuşurken telefonuma gelen çağrıyla hemen cebimden telefonumu çıkardım. Arayan Karel'di. Derin bir nefes verdikten sonra aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Efendim."

"Allah aşkına sen buna ne yaptın Rüya ?"

"Kime ne yapmışım ben ?"

"Kime olacak Barlas öküzüne. Herif kırmızı görmüş boğa gibi her yeri dağıttı. 'Bana karşı hisslerini yokmuş' diye diye delirdi durdu sonrada gitti."

"Çok mu sinirlendi ?"

"Çok mu sinirlendi ? Rüya delirdi diyorum sana. Ne oldu sizin aranızda ?"

"Hiç, sadece Barlas bana açıldı bende ona onu sevmediğimi söylemedim."

"Barlas sana açıldı mı ? Eee yengecim biz zaten bunun için uğraşmıyor muyduk? Acaba sen neden böyle bir şey yaptın şimdi ?"

"Onu üzdüğüm için ben daha üzülüyorum ama bana şimdiye kadar yaptığı saçma davranışları için burnu sürtsün istiyorum."

"Oyun yani ?"

"Tabii ki oyun."

"Peki yengelerin bir tanesi bu oyun ne kadar sürecek? Yanlış anlama sonuna kadar senin tarafımdayım ama ben bu delirmiş boğayla aynı evde yaşıyorum ya hani, can güvenliğimi düşünüyorum."

"Dayan bir süre artık, bilmiyorum ne kadar sürdürebilirim."

"Bu ne kardeşim, siz aşk yaşayacaksınız diye çilesini ben çekiyorum. Aman töbe, kimseye aşık falan olmayacağım. Başlarım aşkınada ızdırabında."

"Git öküz ikizine söyle sen bunları. Benimle kedi gibi oynayan oydu."

"Tamam yenge, haklısın yenge. Ben gideyimde bulayım şu öküzü. Hadi görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapattığımda taksi çoktan evime gelmişti bile. Hızlıca ücreti ödedikten sonra inerek eve girdim. Biraz annemlerle oturduktan sonra odama çekilip hemen Asya'yı aramıştım. Olanları birine anlatmazsam çatlardım muhtemelen. Asya'nın da bana destek vermesiyle biraz olsun vicdanım rahatlaşmıştı. Zaten sabahın köründe kalkıp okula gidecektim.

•••

Bedenime gelen ani ürpertiyle uykumdan sıçrayarak uyanmıştım. Başımı sıradan kaldırmış etrafa bakınırken teneffüste olduğumuzu anlamıştım. Gördüğüm rüya yüzünden dilim damağım kurumuştu resmen. Masadaki suyumu alıp içtikten sonra kendi kendime söylenmeye başladım.

"Rüyaymış !"

Dedim derin nefesler alıp verirken.

"Ne rüyası ?"

Asya'nın sorduğu soruyla elimdeki su şişesini masaya bırakıp söze girdim.

"Çok saçma bir rüya gördüm. Az kalsın kalpten gidiyordum Asya."

"Ne gördün ki ?"

Elbette ki hayal gücümün zirvesinde olan saçma sapan şeyleri görmüştüm.

"Barlas bana açılıyordu. Cümlenin komikliğine bakar mısın? Barlas gelip bana aşık olduğunu söyleyecek, yok artık !"

"Aşkım, zaten çocuk sana dün açıldı ya. Nesi komik geldi şimdi ?"

Orası öyleydi ama rüyamda ki trajikomikti. Dubai'de bir gökdelenin tepesinde romantik bir yer hazırlamış ve bana açılıyordu. Elbette komik gelirdi.

"Evet ama rüyamda komikti işte."

"Tamam bebeğim sen öyle diyorsan öyledir."

"Kaç ders uyudum ben ?"

"Son derse gireceğiz şimdi ama sanırım hoca yokmuş. Bakmaya gitti Serdar, yoksa çıkacağız birazdan."

Öğlenden beri uyuyor muydum gerçekten ?

"Rüya."

Asya'nın adımı söylemesiyle merakla ona döndüm.

"Efendim."

"Sana şey diyeceğim ben, sen uyurken Barlas geldi okula da onu diyecektim."

Barlas mı gelmişti? Neden? Ne zaman?

"Ne? Ne zaman geldi, neden?"

"Öğle arasında geldi kantine, seni sordu bende uyuduğunu söyledim. O sıra Aras geldi tam olay çıkacaktı yine neyseki Karel uzaklaştırdı Barlas'ı."

Okula gelip Aras'la mı tartışmıştı gerçekten? Merakla gözlerimi sınıfta gezdirip Karel'i aramaya başlamıştım. Sırasında oturduğunu görünce Asya'ya dönüp konuşmaya başladım.

"Ben Karel'le konuşup geliyorum hemen."

Asya başını salladığı sırada sınıfa Serdar girip dersin boş olduğunu ve erken çıkacağımızı söylemişti. Bunun üzerine hızla toparlanıp Karel'in yanına gittim.

"Karel."

O da eşyalarını toplamış çıkmaya hazırlanıyordu.

"Efendim."

Birlikte çıkışa doğru ilerlemeye başladığımızda hemen sorumu yönelttim ona.

"Barlas gelmiş okula, neden geldi?"

"Seninle konuşmak için neden olacak başka."

Koş sen peşimden Barlas bey, koş. Daha çok koşacaksın.

"Aras'la da tartışmışlar yine."

"Evet, gerizekalı herif damarına basıp duruyor Barlas'ın."

"Yalnız o gerizekalı senin öz kuzenin hatırlatayım. Bir dakika bir dakika siz şimdi Doğaç'la da üvey kuzen mi oluyorsunuz? Aman neyse sen ne dedi Aras onu söyle."

"Seni sormuş Asya'ya, Aras'ta melek gibi uyuyor sınıfta, gözlerimi alamadım falan demiş. Barlas'ta sinirlendi işte."

"Kudursun."

Çıkış kapısına doğru ilerlerken Barlas'ı kudurtmanın mutluluğuyla gülümsüyordum.

"Barlas gelecekti almaya beni, denk gelmeyin istersen."

Başımı salladıktan sonra Karel'le vedalaşarak arkamızdan gelen Asya'ların yanına geçtim.

"Ne oldu?"

"Barlas gelecekmişte denk gelmeyelim dedim."

Söylediğime gözlerini devirip etrafa bakınmaya başladı birden. Gözüne kestirdiği şeyle hızla koşturup karşı sınıftan bir çocukla yanıma geri geldi.

"Ah Rüya, Ozan'da seninle konuşmak istemişti bugün çıkışa kadar konuşun hadi."

Bizi kol kola soktuktan sonra bana göz kırkıp yanımdan uzaklaşmıştı. Olayı idrak etmeye çalışırken yanımdaki çocuk bana gayet mutlu bakarak bir şekilde ilerlemeye başladı.

"Merhaba Rüya."

"Merhaba."

Allahım şu saçma an bir an önce bitebilir mi lütfen?

"Bende seninle konuşmak istiyordum uzun zamandır."

Ben istemiyorum diye böğürmek istesemde çıkışta bekleyen Barlas'ı gördüğümde bu fikir aklımdan uçup gitmişti. Tam sırasıydı işte, şimdi delirtmenin tam sırasıydı. Aniden gülümseyerek Ozan'a dönüp yanıt verdim.

"Ya öyle mi? Ne konuşmak istiyorsun?"

Artık bahçeden çıktığımız için mecburen duraksayıp ona doğru dönmüştüm.

"Aslında senin içinde uygunsa bir gün kafeye götürmek istiyorum seni."

Tam cevap vereceğim sırada okuldan koşarak çıkan topluluktan bir kişinin bana çarpmasıyla yerimde sendeleyip Ozan'a tutunmuştum. O da düşmemem için belimden tutmuş destek veriyordu bana.

Allahım lütfen bunu Barlas görmüş olsun, lütfen. Bu saçma dizi sahnesinin bir işe yaraması gerekiyordu sonuçta.

"İyi misin ?"

Ozan'ın omuzlarından destek almış dengemi sağlamaya çalışırken başımı sallayarak yanıt verdim ona.

"İyiyim, teşekkür ederim."

Kendimi toparladıktan sonra geri çekilip karşısında durdum tekrardan.

"Ozan seninle arkadaşın olarak kafeye gelirim sorun değil ama şunu bilmen daha iyi olur ki arkadaştan öteye gidemeyiz."

Söylediklerimden sonra yüzü düşmüştü ama başından açık olmak en doğrusuydu. Sırf kendi ilişkim için kimseyle de oynayamazdım.

"Anladım, teşekkür ederim açık olduğun için. Sonra görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz."

Ozan yanımdan uzaklaştığında hemen merakla Barlas'ın az önce olduğu tarafa döndüm ama ne araba vardı ne Barlas.

Hadi ama güzelim dizi sahnesi boşa mı gitmişti şimdi?

"Ne oldu, ne oldu?"

Asya'nın meraklı sesini duymamla hüzünle ona döndüm.

"Hiçbir şey olmadı Asya. Çekip gitmiş işte, o kadar çocuğun üstünede düştüm. Tam kudurtmalık sahneydi, o da boşa gitti."

Hüzünle eve doğru yürümeye başlamıştım.

"Ee zaten gördü ki Barlas."

"Gördü mü? Vallahi de."

"Vallahi gördü, sonra gittiler Karel'le."

Görmüştü, vallahi de görmüştü.

"Sinirlenmedi mi hiç? Tepki falan vermedi mi?"

"Yani öyle bir tepki vermedi, arabaya binip gitti normal."

Bende beyefendiyi kudurtmaya çalışıyorum burada. Sevmiyorum dedikten sonra ne bekliyorsam. Beyefendi zaten zar zor açılmıştı şimdi ben istemiyorum dedikten sonra peşimden koşacak hali yoktu.

"Asma suratını Rüya'm ya. Ne yapsın sen sevmiyorum dedikten sonra gelip zorla mı seveceksin desin?"

"Orası öyle de ne bileyim en azından bir tepki verir diye düşünmüştüm."

Bozulan moralim yüzünden eve kadar sessiz sessiz yürümüştük. Ayrılma köşemizde Asya'yla vedalaştıktan sonra evin sokağına dönüp ilerlemeye başlamıştım. Apartmanın önüne geldiğimde çantamdan anahtarımı aramaya başladım.

Tam bulmuşken birden kolumdan sürüklenmeye başlandım. Korkuyla neler olduğunu anlamaya çalışırken koluman tutmuş beni peşinde sürükleyen Barlas'ı gördüm.

"N-ne ne oluyor? Ne yapıyorsun Barlas?"

Beni duymazdan gelmiş, arabanın kapısı açıp resmen içeriye fırlatmıştı. Uğradığım şokla onun arabanın önünden dolaşıp arabaya bininişini izlemiştim pür dikkat.

Ne oluyordu allah aşkına?

Arabaya bindiği gibi çalıştırıp yola koyulmuştu.

"Barlas ne oluyor? Nereye götürüyorsun allah aşkına, ne bu saçmalık?"

"Konuşacağız."

"Konuşacak bir şey falan yok, ayrıca benim işim var ya durdur şu arabayı."

"Rüya, bak zaten sinirliyim üzerime gelme. Konuşacağız diyorsam konuşacağız."

"Allah allah, senin isteklerinle yürümüyor dünya Barlas bey. Durduruyor musun arabayı?"

Cevap bile verme zahmetine girmediğinde hızla arabanın kilit düğmesine basıp hemen kapıyı açmıştım. Giden arabada kapıyı açmıştım!

"Ya arabayı durdur, ya da ben arabadan atlarım Barlas. Yemin ederim yaparım bunu."

Ayağımı hafifçe kapıdan dışarı uzatmamla araba güçlü bir frenle durmuştu. Kemerim bile takılı olmadığı için öne doğru savrulup kafamı torpidoya çarpmıştım.

"Ya sen iyi misin Barlas? Kemerim bile takılı değil niye duruyorsun aniden?"

"Asıl sen iyi misin? Giden arabada kapıyı açmış dışarı atlamaya çalışıyorsun Rüya. Çocuk çocuk hareketler yapıyorsun."

Ben mi suçlu olmuştum şimdi? Kolumdan tutup arabaya zorla bindiren, pardon fırlatan oydu. İnmek istediğimde suçlu ben mi olmuştum?

"Sen bana sordun mu arabaya bindirirken? Sormadın, ben neden inerken sana soracakmışım."

Mahalle arasında durmuş yine birbirimize bağırıyorduk. Tek farkla bu kez arabadaydık.

"Benimle konuşmaya katlanamıyorsun ama okulda maşallah adamın kollarından çıkmıyorsun."

Kudur Barlas, kudur.

"Sanane, sana mı soracaktım? İstediğimin kollarında kalırım."

"Kalamazsın!"

"Kalırım!"

Benimde bağırmamla bana doğru eğilip öfkeyle bakmaya başladı.

"Delirtme beni Rüya, daha iki gün önce benimle öpüşüyordun."

"Pardon? Öpüşmek iki taraflı olur yalnız, senin yaptığın daha çok zorbalıktı. Susayım diye yapmıştın değil mi?"

"Dünde söyledim sana öyle olmadığını. Sende bana inandığını söyledin."

"Başka şeylerde söylemiştim unuttuysan hatırlatayım."

"Unutmadım merak etme. Emin olmadan da bu konuşma bitmeyecek."

"Emin olacak bir durum yok Barlas. Eğer sana karşı hislerim olsa dün söylerdim zaten."

Yalan, külliyen yalan!

"Öyle mi?"

"Öyle, hatta bugün herkese ayrıldığımızıda söyledim rahat edebilirsin artık."

Kaçıncı yalanımdı bu?

"Ne yaptın ne yaptın?"

"Duydum işte, zaten Aras'ın teklifinide kabul etmek istiyordum o yüzden söyledim herkese sonra da..."

"Sonra da ne?"

Sahi sonra ne yapmıştım ki ben?

"Sonra da işte gittim kabul ettim Aras'ın teklifini."

Şu an beni boğmak ister gibi bakması normal miydi?

"Kabul ettin, sende onu seviyorsun öyle mi?"

"Off Barlas, yeter artık sanane benim özel hayatımdan."

Söyleyecek yalanım kalmamıştı artık. Kaçmanın tam sırasıydı. Tam kapıyı tekrar açmış kaçacakken yeniden kolumdan tutarak engel oldu. Hüzünle ona dönerek gözlerine baktım. Gözleri az öncekinin aksine öfkeyle değil hüzünle bakıyordu.

"Yapma sarışın, bana inat yapıyorsanda yapma. Bak bana ben zaten çekiyorum cezamı görmüyor musun? Hayatımda iyi giden, beni mutlu eden tek şey sensin. Şu hayatın yaşamaya değer olduğuna sen inandırdın beni. Sana git gelli davrandığım için bana ders vermek istiyorsun biliyorum ama yapma. İnan bana ben dersimi aldım. Sen bana istemiyorum desende benim sevgim bitmeyecek Rüya. Ne kadar zaman geçerse geçsin. Çok direndim evet ama sen kazandın. Ben yine kaybetme ihtimalini kabullendim de kalbimi açtım sana."

Zaten onu üzmeye içim elvermiyordu şimdi nasıl hayır diyebilirdim ki? Zaten kalbim artık çığrından çıkmış vaziyetteydi.

"Sarışın, bir şey demeyecek misin?"

Yeniden konuştuğunda kendimi toparlayarak söze girdim.

"Barlas, sana yemin ederim bir daha bana saçma sapan davranırsan cinayetmiş falan umrumda olmaz."

"Y-yani sen şimdi bana karşı hislerin olduğunu kabul mu ediyorsun? Doğru mu anladım?"

Allahım şu anda üzerine atlayıp Barlas'ı yemem mümkün müydü?

"Sana 'insan hiç görmediği birine aşık olur mu?' diye sorduğumdan beri kabul ediyorum ben o hisleri Barlas."

Söylediklerimden sonra kolumdaki eli usulca düşmüştü. Ne yapacağını bilemez bir şekilde bir süre kaldıktan sonra ellerimi avucuna alarak söze girdi.

"Sana söz veriyorum seni üzmemek için elimden geleni yapacağım. Bundan sonra sadece seni mutlu etmek için çabalayacağım sarışın."

Bir şey yapmasına gerek yoktu ki, zaten onun yanındayken mutlu oluyordum.

"Barlas, çabalamana gerek yok. Yanımda olup elimi tuttuktan sonra ben zaten mutlu olurum."

Gülümseyerek tek elini yanağıma yerleştirdiğinde huzurla yumdum gözlerimi. Avucunun sıcaklığıyla yumduğum gözlerim yüzümde hissettiğim nefesle araladım. Barlas yüzünü yüzüme yaklaştırmış, burun burunaydık. Benim gözlerim onun dudaklarına kaydığında Barlas'ında benim dudaklarıma baktığını gördüm.

Kalbim deli gibi atarken Barlas'ın dudaklarını dudaklarımda hissettim. Anın heyecanıyla gözlerimi yumarken ellerim onun ensesine dolanmıştı bile. Bu kez öylece durmuyordum, öpüşüne karşılık veriyordum ve beni darma duman etmek için yeterliydi. Nefessiz kaldığımı hissetmeye başlamışken Barlas geri çekilerek beni bu durumdan kurtardı. Derin nefesler alıp verirken konuşmaya çalıştım.

"Bu kez neden öptün?"

"Sevdiğim için, çok sevdiğim için."

————————————————

Sınır: 2000 Oy - 500 Yorum

Sınır geçmeden bölüm gelmeyecektir ❤️

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın 💐

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

2.9M 46 1
Anonim: Her kız gibi babasına aşık olamazken, Anonim: Haddimi aşıp birine kalbimi verdim. Anonim: Aşk ne demek bilmezdim ben Anonim: Sana kadar. Anon...
Haz Von 🍀

Romantik

316K 4.4K 18
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
1.2K 122 18
Düşmandık, bir birlerini seven iki düşman.. Kapak için @mikyfare teşekkür ederim
462K 8.4K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...