5.2 Final

22.3K 1.6K 659
                                    

Geldik kaçınılmaz sona. Biliyorum çoğunluğunuz daha devam etmesini istiyordu ama kitabımızın ana konusu Cinayet'ti ve o cinayeti çözmüştük. Ardından bir kaç bölüm daha Barlas ve Rüya'nın aşkını okuyup final verelim istedim. Hikayenin son bölümlerinde sizlerden çok koptum çünkü hayatım belli dönemlerden geçerken bölüm yazacak vaktim olmamıştı. Normalde iki ay önce gerçekleşecek final bugüne kadar uzadı böylelikle. Uzun uzun yazıp kimseyide sıkmak istemiyorum, o yüzden buyurunuz final bölümüne 💕

🖇

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın, iyi okumalar 💐

————————  FİNAL  ————————

"Asya, beyaz mı yoksa kırmızı mı?"

Diye sormuştum elimdeki elbiseleri ona doğru sallarken. Asya iki elbisede uzunca göz gezdirdikten sonra beyaz olanı işaret etmişti. Kırmızı elbiseyi askıya geri asarken beyaz olanı yatağın üzerine bıraktım.

Malum lise aylık buluşması için hazırlanıyordum. Asya erkenden hazırlanıp gelmiş, dün Utku'yla ettikleri kavgayı anlatmıştı. Elbette Utku'dan biliyordum ama yinede sessizce onu dinlemiştim. Arkadaşımı tanıyordum ve evlenmek istediğini biliyordum. Sadece biraz daha zaman ihtiyacı vardı o kadar.

"Sen makyajını falan tazeleyecek misin?"

Diyerek sorduğumda Asya olumsuz yanıt vermişti bana.

"Yok, sende hazırlan artık çıkalım. Zaten Allah'ın bile unuttuğu yere gideceğiz, kaç saat sürer orası belli değil."

Asya'nın dediğiyle yeniden sinirlenip gözlerimi devirmeden edememiştim. Serdar'ın işiydi işte! Ne zaman restaurant seçme sırası ona gelse İstanbul'un saçma sapan bir yerine gidiyorduk. Yine İstanbul halkının bile varlığından haberinin olmadığına emin olduğum bir yerde restaurant seçmişti.

Hepimiz büyümüş, olgunlaşmıştık ama Serdar aynı kalan tek isimdi aramızda. Hepimiz elbette lisede ki halimizdem birer parça taşıyorduk ama Serdar tüm parçalarını taşıyordu. Fakat zaten Serdar'ı, Serdar yapan buydu. Farklı bir insan olsaydı ne anlamı kalırdı değil mi?

Düşüncelerimin arasında seçtiğim elbiseyi üzerime giymiştim bile. Saçlarımı güzelce taradıktan sonra her zamanki gibi hafif bir makyaj yaparak elbiseme uygun çantamı çıkarttım dolaptan. Eski çantamdan eşyalarımı aktarırken bir yandan da Asya'ya hitaben konuşmaya başladım.

"Baya geçe kalacağız galiba, hırkayla üşür müyüm sence?"

Aralık ayının başlarındaydık ve hava artık fazlasıyla soğuktu. Gündüzleri hırkayla gezilebilsede akşama doğru fazlasıyla soğuk oluyordu.

"Üşürsün tabi, açık alan birde. Al üzerine kalın bir şey, hatta elbise giymesen mi sen? Donarsın vallahi."

Asya'dan aldığım yanıtla usul usul aynaya dönerken bir yandan da söyleniyordum.

"Açık alan mı? Kapalı restaurant değil mi?"

"Serdar işte, saçma sapan organizasyon yapmış bir restaurantla. Bahçesinde masa hazırlatmış, hoş üşürsek içeri girerizde o kadar ayarlamış şimdi."

Gözlerimi aynadan üzerimde gezdirdikten sonra yeniden dolabıma yöneldim. Hızlıca göz gezdirip yeniden yatağımın üzerine yayılmış olan Asya'ya döndüm. 

"Topuklu çizmelerimi ve külotlu çorabımı giysem üşümem herhalde."

"Üşümezsin."

Aldığım onayla ince çorabımı çıkarıp bacaklarıma geçirdim hemen. Bu kez hazırdım artık. Çantamı tekrardan koluma taktığımda Asya'da hazır olduğumu anlayıp ayaklanmıştı. Birlikte evden çıktığımızda araba sürücülüğünü Asya'ya devir etmiştim. Hiç araba kullanasım yoktu bugün.

Cinayet | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin