Boyutlar arası yolculuk

By _Menry_

62.4K 6.1K 8K

Merhaba benim adım Rose,bir hafta öncesine kadar sıradan bir hayatım vardı. Şimdi ise her şey karma karışık... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
43.Bölüm Final

42. Bölüm

982 103 91
By _Menry_

Hatalarım varsa kusura bakmayın, iyi okumalar ♡

------------------

Resmen kaskatı kesilmiştim, öylece aynadan onu seyrediyordum. Yanıma gelip elini omzuma koydu, kendimi toparlamayı çalıştım ve bacağına tekme atıp hızla odadan çıktım. Kalbim deli gibi atıyordu, merdivenleri ikişer ikişer indim ve Five'ın yanına gittim. 

Five: Rose, iyi misin yüzün bembeyaz?

Rose: O burada.

Five: Kim?

Rose: Caleb burada!

Five: Bebeğim...

Rose: Gel ve kendi gözlerinle gör!

Kolundan tuttum ve koşar adım odaya çıkardım.

Five: Bak işte kimse yok.

Etrafta göz gezdirdim, pencere açıktı.

Rose: Pencere açık, kaçmış olmalı. Belki de dolaba saklanmıştır.

Five: Rose beni korkutuyorsun.

Rose: Bana dokundu Five, o gerçekti!

Derin bir iç çekti ve bana sıkıca sarıldı.

Five: Tamam, biraz dinlenelim olur mu?

Rose: Bu odada kalmak istemiyorum.

Five: İstersen her yeri kontrol ederim.

Rose: Tamam ama dikkatli ol, hâlâ burada olabilir.

Başını tamam anlamında salladı ve yanağımdan öptü. Yatağa oturup onu izlemeye başladım, neredeyse her yeri kontrol etmişti.

Five: Gördüğün gibi hiçbir şey yok.

Rose: Kaçtıysa bile geri gelebilir.

Five: Bebeğim gerçekten çok yorgunum, bu konuyu akşam konuşalım olur mu?

Hiçbir şey demedim, neden bana inanmıyordu ki? Resmen delirdiğimi düşünüyordu.

Rose: Neden bana inanmıyorsun?

Five: Elbette inanıyorum.

Rose: Hayır delirdiğimi düşünüyorsun! 

Five: Hadi ama, bunun için ağlayacak mısın cidden?

Sert bir bakış attım ve kapıya yöneldim, tam gidecektim ki elimi tuttu.

Five: Söz veriyorum akşam bu konu hakkında konuşacağız.

Gözyaşlarımı sildi ve nazikçe dudağımdan öptü.

Five: İkimizde kötü bir gece geçirdik ve çok yorgunuz, biraz dinlenmeye ihtiyacımız var.

Elimi sertçe çektim ve gidip yatağa uzandım, o da yanıma geldi. 

( 2 Saat sonra ) 

Uyandığımda saat kaçtı bilmiyorum, sanırım öğlen olmuştu. Hafifçe doğruldum ve Five'a baktım, yanımda değildi. Hemen yataktan kalktım ve komodinin üstünde duran tabancamı aldım. Banyodan sesler geliyordu, Five olduğunu umarak yatağa geri uzandım. Birkaç dakika sonra sesler kesildi, kapıya nişan aldım ve beklemeye başladım. 

Five: Hey! Sakin ol benim.

Rose: Tanrım...

Five: Söyler misin neden elinde tabanca var?

Rose: Banyodan da sesler gelince sen olduğundan emin olmak istedim.

Five: Umm peki, aşağı inelim mi?

Rose: Olur.

Five: Tamam, sen üstünü değiştirirken kapıda bekleyeceğim-

Rose: Ben banyoda giyinirim.

Five: Sen bilirsin.

Hemen dolaptan eşyalarımı aldım ve banyoya gidip üstümü değiştirdim, geri geldiğimde Five kıyafet dolabını karıştırıyordu.

Rose: Ne yapıyorsun?

Five: Ceketlerime bakarken bir kağıt parçası buldum.

Yanına gittim ve elindeki kağıdı alıp incelemeye başladım.

Rose: Bu dili bilmiyorum.

Five: Boş ver önemsiz bir şeydir.

Rose: Ya bunu Caleb bıraktıysa?

Five: Büyük ihtimalle Vanya ya da Klaus yapmıştır.

Rose: Tanrı aşkına onlar neden böyle bir şey yapsın!?

Five: Bilmiyorum, yine aptalca bir plandır. 

Rose: Hayır, Caleb yapmış olmalı. 

Göz devirdi ve elimdeki kağıdı alıp çöp kutusuna attı.

Five: Gidelim hadi.

Gelmediğimi görünce elimden tuttu ve çekiştirerek oturma odasına götürdü.

Allison: Ah Rose, sonunda seni buldum. Bu mektup sana geldi.

Rose: Mektup mu, kimden?

Allison: Bilmiyorum üstünde isim yazmıyor.

Allison'ın bana uzattığı mektubu aldım ve kanepeye oturdum, Five'da yanıma geldi.

Five: Aç hadi, kimden gelmiş öğrenelim.

Zarfı açtım ve içindeki kağıdı aldım, kağıtta bilmediğim dilde bir şeyler yazıyordu.

Rose: Bu yazılar tanıdık geliyor.

Five kağıdı elimden aldı ve incelemeye başladı.

Rose: Tabi ya, ceketin cebindeki not.

Five: Ne?

Five'ı umursamadan odaya gittim ve kağıdı çöpten alıp tekrar aşağı indim.

Rose: Bak, yazılar aynı.

Five: Evet benziyorlar sanki.

Rose: Bu mektubu ve notu Caleb bırakmış olmalı.

Five: Ama o-

Rose: Evet biliyorum, öldü diyeceksin.

Five: Rose seni kırmak istemem ama bu çok saçma.

Rose: Tanrı aşkına ben bu evrenden bile değilim bana kim mektup gönderir ki!?

Allison: Aman Tanrım...

Allison'ın sesini duyduğumda korkuyla arkamı döndüm, mutfağın kapısından bizi izliyordu. 

Five: All!?

Yavaş adımlarla yanıma geldi ve beni baştan aşağı süzdü.

Allison: Nesin sen?

Rose: Yanlış anladın, ben öyle demek istemedim-

Allison: Sorumu cevapla!

Five: Allison benimle gelir misin?

Five Allison'ı çekiştirerek kütüphaneye götürdü, kanepeye oturup geri gelmelerini bekledim. Aradan on dakika geçti ve Allison kütüphaneden çıktı, bana iğrenirmişçesine bir bakış attı ve odasına gitti.

Rose: Lanet olsun...

Five: Merak etme kimseye söylemeyecek.

Rose: Nasıl bu kadar eminsin!?

Five: Çünkü onu tehdit ettim.

Rose: Tanrım...

Five: Sakin olur musun? Kimseye söyleyemez. 

Rose: Bana bakışlarını görmeliydin. 

İç çekti ve yanağımı okşamaya başladı. 

Five: Ne olursa olsun seni seveceğim, onların düşünceleri umurumda değil. Sende umursamasan iyi edersin. 

Yanağımdan öptü ve sıkıca sarıldı.

Five: Hadi gel şu kağıtları inceleyelim.

Rose: Tamam.

Beraber odaya çıktık ve araştırma yapmaya başladık.

Five: Bu böyle olmayacak, internetten yardım mı alsak?

Rose: İyi olur.

Five bilgisayarı açtı ve kağıtta yazanları araştırmaya devam etti.

Rose: Bu yazılar sana da tanıdık gelmiyor mu?

Five: Evet ama hatırlayamıyorum.

Rose: Bende öyle.

O internette araştırma yaparken bende mektupta yazanları inceliyordum.

Five: Hey! Bunu görmen gerek.

Hemen Five'ın yanına gittim.

Five: Bu o oyun değil mi?

Rose: Evet, internet sitesine nasıl düşmüş ki?

Five: Herkes oyundan korkuyor, oyunu oynayan birçok kişi kaybolmuş. Baksana kayıp ilanları da var.

Rose: Dur! Şu Caleb değil mi?

Five: Sanırım o. 

Gösterdiğim linke tıkladı ve haberi açtı.

" On altı yaşındaki Caleb Nelson iki yıldır kayıp, söylenenlere göre en son evinin iki sokak aşağısındaki ağaç evde görülmüş. Ailesi ise kaçırıldığından şüpheleniyor."

Rose: Tanrım...

Five: Devamı var. 

" Polis ekipleri Nelson'ın ağaç evini incelediklerinde gündemde olan kart oyunundan buldular." 

Five: Ne yani bir tane daha mı varmış?

Rose: Sana söylemiştim, yakmak bir işe yaramaz.

Five: Lanet olsun...

Rose: Beni dinlemeliydin.

Five: Yine başlama lütfen.

Göz devirdim ve bilgisayarı kendime doğru çevirip haber sitesinde gezinmeye devam ettim.

Rose: Hey, burada birkaç fotoğraf var.

Tek tek hepsini incelemeye başladım.

Five: Dur! Kılavuzun fotoğrafını gördüm.

Fotoğrafı açtım ve kağıtta yazanlarla karşılaştırdım.

Rose: Aynı dil!

Five: Hâlâ hangi dil olduğunu bilmiyoruz.

Rose: Five, şuan daha önemli dertlerimiz var. Mesela Caleb'ın bu evrende olması gibi, tabi her gün evimize girmesini saymıyorum bile.

Five: Ah, hatırlatma şunu.

Derin bir iç çekti ve haber sitesinde gezinmeye devam etti, birkaç dakika sonra kapı çaldı.

Ben: Annem akşam yemeği için çağırıyor.

Five: Tamam, birazdan orada oluruz-

Ben Five'ı umursamadan kapıyı çarpıp çıktı.

Rose: Bize bir garip bakıyordu.

Five: Korkma hiçbir şey olmayacak, hadi gidelim.

Başımı tamam anlamında salladım, gülümsedi ve bilgisayarı kapatıp kapıya yöneldi, birlikte aşağı indik. Herkes garip davranıyordu.

Reginald: Oturun. 

Hepimiz oturduk ve yemeğimizi yemeye başladık, Allison sürekli bana bakıyordu.

Allison: Baba, sana söylemem gereken önemli bir şey var.

Korkuyla Five'a döndüm, öfkeyle Allison'a bakıyordu.

Reginald: Yemek masasında konuşmak yasak.

Five: Zaten görevlerle ilgili bir şey söyleyecekti değil mi All?

Allison: Ne hayır-

Reginald: Ne diyeceğiniz umurumda değil, kurallara uymazsanız ceza alırsınız.

Five bana döndü ve göz kırptı, korkudan ölmek üzereydim.

Rose: Ben kendimi pek iyi hissetmiyorum, odama çıkabilir miyim?

Reginald: Hayır.

Rose: Midem çok bulanıyor.

Reginald: Pekâlâ sadece bugünlük. 

Rose: Teşekkür ederim.

Masadan kalktım ve hızlıca odaya çıktım, her şey üst üste gelmişti ve hepsiyle başa çıkmak çok zordu. 

Caleb: Sanırım her şeyi öğrendiler.

Rose: Caleb!?

Caleb: Merhaba tatlım. 

Gülümsedi ve gelip yanıma oturdu, tam kalkacaktım ki kolumdan tutup geri oturttu.

Rose: Ne istiyorsun!?

Caleb: Hiçbir şey sadece seni merak ettim, neden üzgünsün?

Rose: Bu seni ilgilendirmez, şimdi git buradan ve bir daha asla gelme!

Caleb: Kalbimi kırıyorsun.

Rose: Umurumda değil!

Sanırım onu çok kızdırdım...

Caleb: Benimle düzgün konuşsan iyi edersin güzelim, aksi takdirde senin ve o aptal sevgilin için hiç iyi şeyler olmaz.

Rose: Five birazdan burada olur.

Caleb: Ona bu kadar güvenmemelisin.

Rose: Tanrı aşkına ne istiyorsun benden?

Caleb: Dediğim gibi sadece konuşmak istiyorum. 

Rose: Ama ben istemiyorum.

Caleb: Üzgün görünüyordun.

Rose: Üzgün falan değilim.

Caleb: Gözlerin dolmuştu, biri kötü bir şey mi yaptı?

Rose: Başka evrenden geldiğimi öğrendiler.

Caleb: Ve sana uzaylı muamelesi yapıyorlar değil mi?

Rose: Evet.

Caleb: Buraya gelmemeliydin.

Rose: Burada olmaktan mutluyum.

Caleb: Hayır değilsin, öyle gözükmeyi çalışıyorsun.

Rose: Bunu bilemezsin.

Caleb: Eskiden mutluysan bile artık mutlu olamayacaksın, sana kötü davranacaklar. Hepsi senden uzaklaşacak.

Rose: Yanılıyorsun, gerçeği öğrendiklerinde bana hak verecekler.

Caleb: Bu oyunu ben yaptım Rose, tam beş yıldır evren değiştiriyorum. Birisi başka bir evrenden geldiğini öğrenirse seni öldürmeyi çalışır.

Rose: Bir dakika, bu oyunu sen mi yaptın?

Omuz silkti ve etrafı seyretmeye başladı.

Rose: Hey, sana bir soru sordum!

Caleb: Ben sadece seni uyardım, şimdi gitmem gerek. Daha sonra tekrar gelirim. 

Ayağa kalktı ve hızlı adımlarla pencereye doğru ilerledi. Birden hiç beklemediğim bir şey yaptı ve pencereden atladı, hemen yanına gittim ve aşağı baktım, yok olmuştu.

Rose: Kahretsin...

--------------------

Bölümü oylamayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayın ♡

Discord sunucusuna katılmak isteyenler bana özelden yazabilir.























Continue Reading

You'll Also Like

62.4K 6K 22
hataydı, unutmak gerekiyordu, peki neden hayatına devam edemezmiş gibi hissediyordu
1.1K 72 4
𝑩𝒂𝒗𝒖𝒍𝒖𝒏𝒖 𝒂𝒔𝒂𝒔𝜾𝒏𝒅𝒂𝒏 𝒄̧𝜾𝒌𝒂𝒏 𝒃𝒖̈𝒚𝒖̈ 𝒊𝒍𝒆 𝒌𝒂𝒑𝒂𝒕𝜾𝒑 𝒌𝒂𝒑𝜾𝒏𝜾𝒏 𝒐̈𝒏𝒖̈𝒏𝒆 𝒈𝒆𝒕𝒊𝒓𝒊𝒓𝒌𝒆𝒏 𝒃𝒊𝒓 𝒅𝒂𝒉𝒂 𝒃�...
69.4K 5.7K 23
nasıl olsa görmez diye düşünen yağmur çözer, barış alper yılmaz'ın mesaj kutusunu not defteri olarak kullanmaya başlar. - hayat beni tekrardan 13 yaş...
44.3K 3K 66
Bir katile olan aşkım beni buralara getirdi Bir polis nasıl bir suçluya aşık olur? Hayat sanırım bana acı çektirmekten hoşlanıyor (Kapak tasarımı içi...