Öylece durmuş elindeki fotoğrafa bakıyordu. Onun için çok özel olan fotoğraflardan biriydi.
Babası annesinden bile önce kız kardeşi Yuna'yı acımadan öldürmüştü. Onu arabayla ezerek değil, daha öncesinde kimsenin bilmediği şekilde öldürmüştü.
Bir fotoğraf daha vardı. O da en özel fotoğraflardan biriydi.
Ablasının fotoğrafıydı. Ablası her zaman oyunculuk hayali kurmuştu. Bunu başarmıştı. Tek istediği Kore çapında en iyi oyuncu ödülünden sonra, dünya çapındaki en iyi oyuncu ödülünü almaktı. Ama olmamıştı. Annesiyle beraber o da gitmişti.
Annesinin bir fotoğrafı bile yoktu. Onu sadece hatırladığı kadarıyla görebiliyordu. Daha fazlası yoktu.
Bir zamanlar her hangi bir konu üzerine aptalca bir ümidi vardı. Hangi konu üzerine, ne ümidi olduğunu kendisi de bilmiyordu. Sadece belki demişti. Belki biri...
O asla umuda, mutluluğa, sevinç göz yaşlarına vs. inanmazdı.
~💓~
"ABİ! ABİ!" Abisi bir türlü telefondan başını kaldırmıyordu. "Tamam... SUHO!" Abisi sinirle kendisine döndü.
"LAN OÇ ABİYE ADIYLA SESLENİLİR Mİ!?" Öksürüp tek kaşını kaldırdı. "Hyunjin..." Yavaşça kardeşine yaklaştı. "Sen bana hiç abi diye seslenmezdin, ne oldu?" Hyunjin'de yavaşça abisine yaklaştı.
"Telefonla ilgilenirken beni duyuyorduysan, neden cevap vermedin?" Abisi bir adım uzaklaşıp derin bir nefes verdi.
"Ben bunula ne yapacağım? Tanrı'm!" Kardeşine döndü. "Ne var, söylesene?" Hyunjin dudak büzdü.
"Şey..." Abisi kardeşine dikkatli bakınca anlamıştı.
"Yine kim dövdü seni?" Suho kaşlarını çattı. "Nasıl her haftanın en az beş günü kendini dövdürüp okuldan öyle dönebilirsin?" Yaralarını sarabileceği malzemeli çıkartırken söylendi abisi.
"Ne yapabilirim ben? Sanki gelin beni dövün diyorum. Buralarda kafası güzel çok insan var. İçip içip beni buluyorlar." Abisi yüzünden başlamıştı yaraları temizlemeye. "O değil de... Ben... Üniversite okumayacağım."
"Neden?" Abisi sinirlenmemişti ama merak uyandırmıştı bu istek. "Lisenin son senesindesin. Derslerin harika. Amerika'da bile harika bir üniversite kazanabilirdin."
"Biliyorum ama... İstemiyorum, okumayacağım. Üniversite okumadan da yaşanır. Şimdiden dans öğretmeni olabilmek için bir kaç yerden teklif aldım. Bu şekilde bir hayat kurabilirim." Abisi gülümsedi.
"Yetenek varken zeka neymiş diyorsun yani." Abisinin kızmaması hoşuna gitmişti. Bir müddet ikisi de kıkırdadı. "Bu arada sen geçen gün neredeydin? Gece eve gelmemiştin. Sbaha akadar seni bekledim. Saat altı gibi koltukta uyuya kalmıştım." Hyunjin'in aklına o gün yabancı birinin evinde kalmak zorunda olduğu gelmişti. Soğuk ve sert tavırlı biriydi.
"Güneş yüzünden yolumu kaybetmiştim. Biri bana yardımcı olmuştu. Beni o... Eve getirdi. O yüzden geç kaldım." Suho sadece başını salladı.
O gün kendisine yardım eden kişi uzun süredir aklından çıkmıyordu Hyunjin'in. Sadece Güneş'i sevmemiş gibiydi. Bir garip olan şey daha vardı. Evinin duvarları simsiyahtı.
Siyah duvarlı bir evde insan enerjisini kaybeder, mutsuzlaşır, keyifsiz olur ve istemsizce yorgun hisseder. Neden duvarları beyaz, sarı, mavi veya yeşil gibi renkler değildi?
Çünkü o karanlık bir insandı.
~💓~
"Jisung, bir sorun mu var? Durgun gibisin?" Jisung pek bir tepki vermeden sadece Hyunjin'e baktı. "Minho ile mi bir sorun var?" Jisung bakışlarını yere çevirdi.
"Kavga ettik..." Jisung zaten Hyunjin'in tahmin ettiği ama gerçek olmasını istemediği şeyi söyledi.
"Ama... Neden?" Jisung'ın yavaş yavaş dolmaya başlayan gözleri sonunda kendini salmıştı.
"Üç beş oruspunun söylediği yalana inandım. Ona bağırıp, kızınca... Olan oldu. Gerçekten böyle olsun istemedim." Hyunjin ne yalanı olduğunu bilmiyordu ama konunun o tarafını üstelemeyecekti.
"Ne oldu ki? Minho nerede? Okulda da yok?" Jisung yavaşça gözlerini arkadaşına çıkardı.
"Bilmiyorum." Gözlerini tekrardan başka tarafa çevirdi. "Onun nereye gittiğini bilmiyorum. Telefonlarımı da çalıyor, çalıyor ama açmıyor."
"Ben arayıp nerede olduğunu sorayım istersen." Jisung gülümsedi.
"Aslında, fena olmaz." Hyunjin'de gülümseyip telefonunu çıkardı.
I KNOW YOU KNOW WEE KNOW LEE KNOW
Ara📞
"Alo... Minho?"
"Efendim?"
"Mmmm-merhaba..."
"Aptal mısın?"
"Ha yok canım. Azıcık tozu var da, yok yani. Çok değil."
"Neden aradın?"
"Ben öylesine... Hal hatır sormak için. Nasılsın? Ne yapıyorsun? Neden okula gelmedin? Nerelerdesin?"
"Hyunjin."
"Hm?"
"Jisung, yanında mı?"
"Evet?"
"Ona benim bunu sorduğumu söyleme ama... O nasıl?"
"Sen nasılsın?"
"İyi olma şansım yoktu."
"Aynı işte. Sen neredesin?"
"Kapatmam lazım. Görüşürüz."
Arama sonlandırıldı
"E söylemedi bu nerede olduğunu. Sordum, kapatmam lazım dedi." Jisung gülümsedi.
"Olsun, denedin. En azından bir haberimiz oldu. Nasılmış?"
"O da senin gibi." Jisung sadece başını salladı.
"Zil çaldı, hadi sınıfa gidelim."
~💓~
"Acaba bu evde biri yaşıyor mudur?"
"Perili ev gibi burası."
"İçeride kesin öcü veya zombi var."
"Belki de korkun yaşlı bir amca?" Seungmin mutfaktayken kapalı perdenin ve camın ardından duyduğu seslerle derin bir nefes verdi. Sürekli 7-8 yaşlarındaki çocuklar sinirini bozmaya gelirdi.
Arka bahçeye çıktı ve hortumu aldı. Çocukların kendini görmeyeceği şekilde bir yere geçip üzerlerine hortumla su sıktı. Bu hepsinin bağıra bağıra kaçmasına sebep olmuştu.
Kendisi her hangi bir öcü, zombi veya korkunç yaşlı bir amca değildi. O sadece bir, insandı...
Böyle yaşamayı kendisi seçmişti ne de olsa. Bu nedenle şikayet etmemesi gerekirdi. Ama insanlar çok ön yargılıydı. Her sessiz yerdeki ev perili ev değil ne de olsa. 'AaAaAaĞğ ÖcÜğ' demeye gerek yoktu. Bunu genelde çocuklar yapardı.
Geçen gün masanın üzerinde bıraktığı kağıtların yanına gitti. O eline alınca yine kağıtta bir yazı belirmişti.
'Güneşini bul.' Sürekli 'güneşten' bahsediyordu. Bu Seungmin'in siniri bozmaya başlamıştı.
Tüm kağıtları bir kere de yok etmek istiyordu ama bir türlü yapamamıştı. Bir şey engelliyordu onu. Aslında kendisi kendisini engelliyordu. Ama bunu kabul etmek istiyordu.
O hayatında güneşe yer verecek biri değildi.
~💓~💓~
Bir bölümün daha gelmiş bulunmakta biz
Katletmek ben Türkçeyi
Konuşma yapmak pardon hata bne
Nyeseseseseses skzskzskzskzskzskzskzskzskzskzskzskzskz
EN İYİ RANDOM: SKZSKZSKZSKZSKZSKZSKZSKZSKZSKZSKZSKZSKZSKZSKZSKZ
Aşkem, canım liderim de Hyunjin'in abisi oldu
DÖN LAN ARTIK! NE ASKERMİŞ!
DON'T FİGHT THE FEELİNG AAAAA!
IU, Seungmin ve Yuna'da kardeş
Ama maalesef.........................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
Ne kadar boşum la