Furkan titreyerek: "Ar-arda."
Abel ise öylece durmuş; yerde yatan şahsiyete yani onu dün öldürmeye çalışan vampire bakıyordu . Vampir. Şimdi bu kelimeler beyninde bir yankı yapıyor, yavaş yavaş aklına hücum ediyordu. Bu okulda vampirler var.Bundan korkmalı mıydı bilmiyordu ama o sadece yerde yatan cesede odaklanmıştı. Sanki dünya durmuş, gezegenler dönmeyi kesmişti. Sadece bütün evrende derin bir sessizlik hakim gibiydi .
Ve o, bu sessizliğe neden olan kişiydi .
Ya da o değil; kolyesi buna neden olmuştu . Evet, kolyesi . Işık ondan yayılmamış mıydı?Oysaki o , dün gece avlanacak kişiydi . Yoksa o mu vampiri ağlamıştı. Aslında doğruyu söylemek gerekir ise; kendisi bundan hiç bir şekilde suçluluk duygusu hissetmiyordu.
Aksine; onun ölmesi gerekiyordu .
Sanki bu yaptığından zevk almış gibiydi . Öyle miydi? Şu anda hiç bir şey hissetmiyordu . Yani olayın iç buydu . Avlanacakken avlayan olmuştu . Ve bu hoşuna gitmişti.
***
"Bütün öğrencilerin dikkatine. Bugünden itibaren saat beş buçuktan sonra ne okul içinde ne de okul dışında dolaşma izni vardır. Zilin çaldığı vakit; her öğrenci güvenli bir şekilde odasına girecek ve dışarı çıkmayacak. Ayrıca kapılar kilitlenecek. Katil bulunana dek hiç bir öğrenci odasından çıkmayacak...duyurunun tekrarı..."
Furkan: "ah! Bir de katilimiz eksikti. "
Ozan: "acaba cinayeti işleyen kişi kim?"
Özge: "belki insanlardan biri öldürmüş olabilir?"
Özkan: "bir vampiri mi?"
Furkan: "o katili bulmamız gerekiyor!"
Samet: "ama nasıl? "
Furkan: "adım kitabından yararlanabiliriz. Ah! Ben ne diyorum ki?! Okula asla güvenemeyiz! Eğer o katil bulunamazsa kesinlikle olay göz ardı edilecek. Bunu bizim yapmamız gerek yoksa Arda'nın intikamını alamayız!"
Okan: "nasıl yapacağız bunu?"
Furkan: "bilmiyorum ama dün, gece yarısı koridorda dolaşan her kim ise onu bulmanın tek yolu adım kitabı. Onu almamız gerekiyor ."
Özkan: "bunun pek imkanlı olacağını sanmıyorum dostum . İnsanlar okulumuza geldiğinden beri insan dışı her hangi bir figür; ne olursa olsun kullanmak katiyen yasak ve kullanmanın bedeli oldukça ağır . Anlıyor musunuz? Yapmayız."
Furkan: "yapacağız. Başka yolu mu var sence?!"
Özge: "sakin ol Furkan . Tamam, seni anlıyoruz. Ama bana göre insanlar yaptı. Bunu saçma bulmayın çünkü hangi vampir durduk yere bir başka vampiri öldürür ki? Şunu bir düşünün. Burslular okula geldiği gece oldu bu olay . Ve şimdi biz de saçma saçma bunu bir vampirin yaptığını söylüyoruz . İyi miyiz acaba?"
Okan: "haklı olabilir . Bursluların geldiği gün oldu bu olay . Eğer bir vampiri öldürebiliyorlar ise; bunun anlamı bizi de öldürmeye güçleri var demektir . "
Furkan: "yani Arda bu kadar kolay öldürüldü ise biz de aynı tehtit içerisindeyiz öyle mi? "
Samet: "yani bursluların arasında vampir avcıları olabilir mi diyorsunuz? "
Okan, Samet'in sözlerini tamamlayarak: "vampir avcısı değil. Yaratık avcısı var demek istiyorlar."
Samet, kaşlarını çatarak: "dur bir dakika?! Bu nasıl olur? Yaratık avcıları demek muhafızlar demek . Sadece muhafızlar insanları korumak için yaratık avlar."
Furkan: "ama nesilleri neredeyse bin yıla aşkın bir süredir kuruduğu söyleniyor ."
Samet: "bir tek prenses..."
Özge: "onun savaştan kurtulduğu söyleniyor . Ve eğer ortada bir yaratık avcısı varsa bu kişi ancak muhafızlar prensesi demektir ."
Furkan: "ya yanlış iz üzerindeysek?"
Okan: "nasıl yani?"
Furkan: "ya bu kişi bir yaratık avcısı değilse diyorum...bugüne kadar avladığı kişi sayısı bir; ve bir de avlanan kurban bir vampir . Bunların göz önüne alırsak yeterli bir delile ulaşılmıyor. Bunu ne yapacağız?"
Özkan: "Furkan haklı. Daha çok bilgiye ihtiyacımız var."
O anda kapının açılması ile birlikte sınıfa Burslular akın etti . Bursluların girmesiyle sınıftakiler sustular . Abel, omzuna taktığı çanta ile sınıfı tararken o grup ile karşılaştı. Gözlerini kaçırarak en öndeki sıraya oturarak beklemeye koyuldu.Ders boyunca Furkan o kıza bakıyordu . Ondan şüpheleniyordu aslında . Çünkü arkadaşının öldürüldüğü gün garip bir şekilde odasında bulmuştu onu.
***
Zil çalmış, herkes verilen kural üzerine odalarına dağılmaktaydı. "Geliyor"
Abel, kaşlarını çatarak: "kim?"
"Salak."
Tam kendisine salak diyen kişiye dönmüştü ki kendisine garip garip bakan bir çocuk ile karşılaştı.İşte o anda anladı. Yine iç sesinin oyununa düşmüştü. Kendini masum göstermek için zoraki gülümseyerek: "bir şey mi istemiştin?"
Şu anda dünyadaki en salak soru gibi gelse bile çocuk ona baktı ve elini uzatarak: "merhaba . Ben Özkan..."
Çocuğu yavaşça çaktırmadan süzüyor, bir yandan da onun dediklerini dinliyordu.
"Bir arkadaşım . Furkan, seni istiyor. Ah! Yani afedersin istiyor pek iyi olmadı. Görüşmek istiyor onu demeye çalışıyorum."
Abel, çocuğu süzüyordu hâlâ. Dar tişörtünün altındaki kasları görebiliyordu ama onun en dikkatini çeken taraf; çocuğun yüzünün solgunluğu ve yapılan ,daha doğrusu yapılmaya çalışılan koyu fondoten benzeri makyaj idi. Yüzünün kenarları o geceki kişi gibi bembeyaz taşmış görünüyordu ama bunu görmek için o yüze oldukça dikkatli bakılması gerekiyordu .
"Şey..iyi misin?"
Ona döndü. Gülümseyerek: "hmm, evet . Sen ne demiştin? Furkan dimi. Aaa,tabii. "
Ve o anda aklına dank etti. "Dur bir dakika . Neden beni çağırıyor ki?"
Çocuk ensesini kaşıdı. Ona baktı ve konuşmaya şöyle başladı: "aslında tek o değil . Yani merak etme sadece arkadaş olmak istiyoruz ."
"Ne tür bir arkadaşlık?"
"Ne tür mü? Sadece arkadaşlık o kadar . Başka ne olabilir ki?"
O Furkan'ın da vampir olduğu aşikârdı. Ne de olsa o gece gördüğü vampir ile aynı hareketleri sergiliyordu . Ve artık bu okulda vampirlerin olduğunu biliyordu . Eğer Furkan vampir ise arkadaşları da vampir demektir . Çocuğa baktı ve : "benimle neden arkadaş olmak istiyorsunu-"
"Arkadaş olmamızda bir sakınca mı var?"
Duyduğu ses ile gelenleri gördü . Bu, Furkan ve o vampir arkadaşları idi .
"Hayır . Sadece merak ettim."
Kızıl saçlı bir kız: "merak edilecek ne var ki? Sadece arkadaş olacağız. Ne yapalım biliyor musunuz? Bu gece hep birlikte dışarı çıkalım. Ne dersiniz?"
Hepsinin giyinişleri çakışıyordu. Kırmızı ve siyah giyinmişlerdi. Giyinmişleri biraz farkı olsa bile hepsi siyah deri ceket giymişlerdi . Bu da onların baya samimi olduğunu gösteriyordu.
Abel: "size arkadaş olacağımı söylemed-"
"O zaman gece buluşuruz." Diyen Furkan arkasına bile bakmadan sınıftan çıktı.
Özkan: "bu gece tek . Merak etme eğlenceli olacak." Diye onun kulağına fısıldadı ve hepsi sınıftan çıktılar .Şimdi , Abel sınıfta tek kalmıştı ve şaşkınlık ile az önce olanları düşünüyordu. Sahi, az önce ne olmuştu?Kendi isteği dışında bir grubu olmuştu . Ve bu grubun bütün üyeleri Vampir idi .
"Ne yapacaksın?"
"Ne mi yapacağım? Sen olsan ne yapardın peki?"
"Gitme . Onların vampir olduğunu da biliyorsun daha ne?"
"Tabiki...gideceğim ."
"Ne?!"
"Onları yakalattırmaya ne dersin? Kamera ile mesela . Vampir olduklarını göstererek?"
"Bunu aklından bile geçirme derim . Bulunduğun okulda binlerce vampir var ve sen de vampirlerin var olduğunu kanıtlayan bir videoyu kime göstermeyi düşünüyorsun? O vampirlere mi? Yoksa Burslular mı? Gerçi onlara, bunların bir yalan olduğunu ikna edecek bir çok kişi bulunuyor bu okulda . "
"Ah. Ne yapayım? Onlarla mı gideyim?"
"Dene derim . "
"Gece gece beni dışarı davet eden bir grup vampir . Kabul mü etmemi istoyorsun?",
"Tamam...sanırım kamera tarafı kulağa hoş geliyor. Ama hazırlıklı git derim ."
"Sarımsak?"
"Saçmalama. Bu sadece filmlerde olur. "
"Biliyor musun? Bazen senin iç sesim değil de birebir başkası olduğunu sanıyorum. Yani ben değil de bir başkasıyla konuşuyormuşum gibi ."
"Evet, bilmiyorum."