7-) GÖLGELER...

3 0 0
                                    

Doğrulamak ve hatta bırak doğrulmayı, nefes alması bile bir hayli zorlaşmıştı.Zoraki kafasını kaldırınca karşısında belli belirsiz bir kaç gölge gördü. Gölgeler...
Bu hiç de iyiye işaret değildi. Bir an önce kalkması gerekiyordu. Dirseğinden yardım alarak doğruldu ve kamaşan gözlerini ovaladı.

"Güzelllll."

İçine bir korku yayılmaya başlamıştı. Bu tıslama her kime ait ise kendisi için hiç iyi olmayacak şeylerin olacağı kesindi. Titrek bir nefes alarak ayağa kalktı ve sırtını ağaca yasladı. Etrafına bakınıyordu ama görebildiği tek şey, karanlık ve tek ışık kaynağı olarak cılız bir ay ışığı idi .

Gözlerini bir an olsun etraftan ayırmasa da bunun ona bir fayda vereceğini hiç düşünmüyordu. Cebinden çıkardığı silahını sıkıca tuttu . Şu anda Furkan'ın burada olmasını o kadar çok istiyordu ki buna kendisi bile şaşırmıştı. Ne de olsa başına her hangi bir şey gelirse Furkan onu kurtarabilirdi. Çünkü o bir vampirdi. Tabii, az önce yaptıklarından sonra Furkan'ın onu kurtarıp kurtaramayacağı şüpheliydi çünkü o, Furkan'ın arkadaşlarına ışığı yansıtmıştı. Hatta belki de onlar şimdiye kadar ölmüştür de. Her ihtimalde de kendini koruyamayacak güçteydi. Ve yine her halükarda onu koruyacak bir kimsesi yoktu .

Ezilmiş elleriyle tuttuğu set silah, onu eski anıları hatırlamasına neden oldu . Bu silaha kurban olan kişiler derin bir uykuya dalarlardı. Aniden önüne düşen bir şeyle iki el ateş etti o cisme . Ama duyduğu önlemede sonra yanlış bir şey yaptığını anladı.
Yerdeki az önce inleyen şeye bakınca bunun ölü bir kuş olduğunu gördü. Kanlar içerisinde titriyordu . Evet, bu, ölmek üzere olan bir kuştu . Ve şüphesiz ki buna o neden olmuştu. İçini yoğun bir pişmanlık duygusu kaplarken duyduğu çatırtı sesiyle irkildi ve o yöne doğru baktı. Ama ne yazık ki sesin nereden geldiğini tam olarak bilmiyordu. Sesin gelme olasılığı daha yüksek olan yerlere bakınca hâlâ hiç bir sonuçla karşılaşmamıştı. "Korktun mu güzel kız?"

Korkuyla o tarafa baktı. Evet, bu sefer sesin nereden geldiğini anlamıştı ve buna gerek bile kalmadan sesin sahibi ile karşılaşmıştı. Yaklaşık, en az on kişilik bir grup ona pis pis sırıtarak bakıyordu .

"Siz kimsiniz?!"

Sesi olduğundan da yüksek çıksa bile korkusu şu yüzüne çıkmıştı bile . Ağaca iyice yaşlandı ve silahı sıktı. Umuyordu ki silahın içinde henüz mermi vardır yoksa o zaman kendisine neler olacağını bilmese bile iyi şeyler olmayacaktı.

"Şşşş,korkma güzelim . Sana zarar vermeyeceğiz. Bu ormanda tek başına ne arıyorsun bakalım? Yoksa yolunu mu kaybettin?"

"E-evet."

İri yarı adam öbür adamlara sırıttıktan sonra tekrardan Abel'e döldü.

"Demek yolunu kaybettin. Peki neden burada teksin? Gecenin bir vakti tek başına ormana girmek sence tehlikeli değil midir? Haksız mıyım yoksa?"

Abel artık titremeye başlamıştı ama bunu göstermemesi gerekiyordu . Belki de buradan kurtulabilirdi ama buna hiç de olanak vermiyordu .

"Ne istiyorsunuz benden?!"

"Sakın ol güzel kız. Belki de sana yardıma geldik. Olamaz mı? "

"Bana yalan söylemeyin! Lanet olsun ne istiyorsunuz?!" Diyerek onlara doğru tuttuğu silahını sıktı ve gözlerine düşen saç tellerini nefesiyle geriye attı. Bu kadar yeterdi . Onların iyi bilir olmadıklarını biliyordu ama aklına bir tek şu lanet şeylerin sapık oldukları geliyordu ve bu da yeterince kötüydü zaten .

"Sakın ol güzelim. Sana zara-"

Hiç düşünmeden o adam daha sözünü tamamlamadan ona bir el ateş etti. Duyduğu haykırış kısa süre sonra kesildi . Adam bacağını tutarak : "seni ya*şak! Sen ne yaptığını sanıyorsun?!"

LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin