3-) GİZEMLİ KORİDORDA BİR GECE

4 1 0
                                    

Bir kaç dakika korkuyla o şekil durdu. Zoraki yutkunduğunda hâlâ hareket edemez bir durumdaydı.Yatağına gidemiyordu . Sanki o kişi odasındaydı gibi hissediyor, hareket etmesi zorlaşıyordu. Not oradaysa o kişi de odada olmalıydı. İçinden bir ses avazı çıktığı kadar bağırarak yardım istemesini söylüyordu gerçi kim duyardı ki onu? Gözleri dolmaya başlamıştı çünkü ilk kez böyle bir şey başına geliyordu .

"Lü-lütfen. Kimsin..."

Ama cevap alacağını hiç ummamıştı. Saniyeler içinde onu yüreğini ağzına getirecek sesi duydu;

"Ben...Armanın bekçisi."

Ses oldukça soğuk geliyordu. O nedenden cümlenin sonlarını çok da iyi duyamamıştı. Bir anda pencereden gelen ses ile yüzü korkuyla pencereye döndü.
Tak tak tak!!!
Bir çığlık kopararak yatağa attı kendini ve yorganı sonuna kadar çekti . Sesler bittiğinde ise artık yataktan çıkmayacaktı. Yavaş yavaş kendini uykuya vermeye odakladı. Ve yarım saat içerisinde göz kapaklarına inen ağırlık eşliğinde uykuya daldı.

***


Ormanda ilerliyordu. Elini cebine atmış, cebindeki taşı sıkı sıkıya tutmuş bir vaziyette koşuyor, arkasını durmadan kontrol ediyordu . Şu anda hangi ormanda olduğunu ya da nerede olduğunu tam bilmese de bir şey biliyordu. O da, yavaşlar ise yakalanarak parçalanacağı idi . Bir anda karşısına çıkan dev kurt ile ayağı çamurda kaydı ve yere düştü . O şekil geri geri giderken kurt ona daha fazla yaklaşıyor, hırlıyordu.

"Yardım edin!!"

Kurdun sarı gözleri bir anda yeşile döndü ve ona yaklaşmaya devam etti . Sivri dişleri o kadar belirgindi ki korkmamak için bir nedeni kalmıyor; kendisine ölümü kolaylıkla hatırlıyordu.

"Abel...beni tanımadın mı? Ben avcı...senin avcın. Ve sonrası dakikalar içerisinde gerçekleşti.

Kurt aniden Abel'in üstüne saldırdı . Yattığı yerden adeta fırladı. Derin derin nefesler alarak etrafına bakındı . Evet...kurt burada yoktu . Bunun bir rüyadan ibaret olması onu az bir rahatlatma bile o korkuyu hâlâ içinde taşıyordu .Ama etrafını iyicemen kontrol etmesiyle ikinci bir şok yaşadı. O , odasında değildi ki?

O, koridorda idi.

Yattığı sert zeminden kalkarken buraya nasıl geldiğini düşünüyordu.Ve o anda odasında olanlar gözlerinin önünde belirdi . Titremeye başladı. Bu olamazdı. Onun şimdi odasında olması gerekmiyor muydu? O yaratık yoksa onu buraya mı getirmişti? Dahası, şimdi odasına nasıl gidecekti . Ayağa kalktığı sırada elinin altındaki şeyi farketti. Not.

Hayır hayır hayır. Açamadı. Ya da açmalı mıydı? Ya bu not o not ise? O zaman ne yapacaktı?Ama not kanlı değildi . Nota dokunamıyordu; zaten buna cesareti de yok gibiydi . Sadece bir an önce odasına giderek o sıcak yatağında uyumak istiyordu. Ya da hayır...o odaya de gitmek istemiyordu . O sadece bu lanet okuldan kurtulmak yetimhaneye gitmek istiyordu .

Evet, evet. Yetimhane! İlk kez bu söz onun içinde bir umudun doğmasına neden olmuştu . Keşke şu anda orada olsaydı.
Ama önce o boya bakmalıydı. En azından bunu yapacak ve o notun içindeki şeyi görecekti . Titrek hareketlerle nota uzandı. Bir yandan da etrafına bakınıyordu. Bu gece yarısı koridor daha da kasvetli ve karanlıktı. Yavaşça notu aldı ve hızla açtı. Bir cümle . Kırmızı - muhtemelen kan- sıvı ile yazılmış dört satılık bir cümle .

"11/A pencere tarafı, son sıra."

Notu kapatarak cebine tıkıştırdı. Evet, buradan bir an önce kurtulması şarttı yoksa korkudan da olsa kafayı yiyebilirdi.
Önce mutfağı bulacaktı. Aslında mutfağın yerini biliyor gibiydi . Tuğba hoca onları gezdirirken mutfağa da bir göz atmış, bir şeyler atıştırmalarına izin vermişlerdi. Zaten yoldan beri tek yiyecek modellerine inmemişti. Bu aklına gelince midesi guruldadı. Ay ışığında bile korkutucu görünen uzun ve büyük koridora baktı. Bunu yapabilirdi .

LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin