TUTSAK

By Estellaes

1M 31.8K 17.9K

"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil" "Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden... More

1-✴Siyah Gökyüzü✴
2-✴KARANLIK SOKAK✴
3-✴TUTSAK✴
4-✴HAYAL✴
5-✴Mavi ve Gri✴
6-✴MAVİ GÖKYÜZÜ✴
7- ✴HUZUR✴
8-✴ACI✴
9-✴KORKU✴
10-✴OYUN✴
11-✴SOĞUK✴
12-✴KURTAR BENİ✴
13-✴İYİ GÜN✴
14-✴KALP KIRIKLIĞI✴
15-✴TANIŞMA✴
16-✴KAPALI KAPI✴
17-✴ÖLÜM✴
18-✴RÜYA✴
19-✴Yeni Ev✴
20-✴KISKANÇLIK✴
21-✴ÖPÜCÜK✴
22-✴YENİ ARKADAŞ✴
23-✴AŞK✴
24-✴Beklenmedik Soru✴
25-✴Seni Seviyorum✴
26-✴KİLİTLİ KAPI✴
27✴AVCI✴
28-✴GURUR✴
29-✴ÖZLEM✴
30-✴BİR UMUT✴
31-✴OKUL ÖZLEMİ✴
32-✴BASKIN✴
33-✴Okul Alışverişi✴
35-✴OKUL✴
36-✴ŞÜPHE✴
37-✴Kulak Misafiri✴
38-✴GEÇMİŞ✴
39-✴İHANET✴
40-✴HATA✴
41-✴YOKLUK✴
42-✴UYANIŞ✴
43-✴Efsun'lu Gece✴
44-✴SÜRPRİZ TEKLİF✴
45-✴KARAR✴
46-✴YÜZLEŞME✴
47-✴Mutlu bir gün✴
48-✴DÖVMECİ✴
49-✴Yeni Başlangıç✴
50-✴Final✴
51-Özel Bölüm Part-1 🦋Kaybetmek🦋
52-Özel Bölüm Part- 2 🦋-Özgürlük-🦋
53-Özel Bölüm Part-3🦋Masumiyet🦋
54-Özel Bölüm Part-4 🦋Solan Çiçek🦋
55-Özel Bölüm Part-5 🦋 Belirliliğin belirsizliği 🦋
💮Yeni kitap duyurusu💮

34-✴ENDİŞE✴

12.2K 432 189
By Estellaes


İnsanlar değişir, şeytan bile bir zamanlar melekti.

NF~ Remember this~
_________________💦

"Tekrar karşılaştık minik Efsun."

Aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi kapatarak bana yaklaştı. İçimdeki ona karşı olan korkum artsada ona korktuğumu belli etmemek için başımı dik tutarak gözlerimi ayırmadan ona bakıyordum.

"Benden uzak dur!"

"Neden, benden korkuyor musun?"

"Evet korkuyorum ama bu sana senden korktuğum için boyun eğececeğimi düşündürtmesin."

"Bak sen minik Efsun boyundan büyük yürek mi yemiş."

Neden her iki lafından birinde boyumla ilgili laf sokup duruyordu bu!
Sol kaşının bitiş kısmındaki dikiş izini farkettiğimde Ali ile kavga ettiği günü hatırladım.

"Anlaşılan sen de yediğin dayaklardan sonra bile karşıma çıkma cesaretinde bulunuyorsun."

Sol kaşına bakarak söylediğim sözlerimden sonra her iki kaşınıda çatmıştı.

"Ben birkaç dayak ile yıkılacak bir adam değilim. Benim amacım düşmanımın canını en çok acıtacak yerinden parçalamak. Kalbinden.

"Neden? Ali'ye bunu neden yapıyorsun?"

"İntikam Efsun intikam."

"Aranızda ne oldu da ondan bu kadar nefret ediyor, acımasızca intikam almaya çalışıyorsun Baran?

"Ne mi oldu? Çünkü küçük bir şey olduğu anda korkarak arkasına saklandığın adam, en yakın arkadaşının kardeşini öldürdü. Benim kardeşimi! Kardeşimi gözlerimin önünde katletti."

Alper'in dedikleri ve Baran'nın söyledikleri kulaklarımda defalarca yankılandı.

"Öyle mi senin bana zarar vermez dediğin adam en yakın arkadaşının kardeşini batayla keserek öldürmüş!"

"En yakın arkadaşının kardeşini öldürdü. Benim kardeşimi! Kardeşimi gözlerimin önünde katletti."

Bir zamanlar Ali'nin en yakın arkadaşı olan Baran şimdi onun ezeli düşmanı olmuştu. Ama Ali sebepsizce kardeşini öldürmüş olamaz. Buna inanmıyorum. Bir şey olmuş olmalı. Koruması ona dokunduğu için bileğini kesmişti. Ama öldürmemişti. Peki ya Baran'nın kardeşi ne yaptı da Ali onu öldürmüştü.

"Ali kardeşini neden öldürdü? Sebepsiz yere kardeşini öldürmüş olamaz!"

Birinin bana adım ile seslenmesi üzerine sağ tarafıma baktığımda beyaz gömlek ve altına siyah dar etek giymiş olan kadın çalışanı gördüm.

"Efsun Hanım! Burda mıydınız?
Ali Bey de sizi arıyordu. Ali Bey, Efsun Hanım burada." Diye seslenerek başını benden olmayan tarafa çevirdi. Korkum her zamankinin aksine hat safhaya ulaşıp Ali'nin Baran'ı karşımda gördüğünde sinirden buralarıp yakıp yıkabileceğini düşünüp Baran'a buradan gitmesini söylemek için önüme döndüğümde kimseyi bulamadım. Baran gitmişti.

"Efsun!"

Başımı tekrar çevirdiğimde bu kez bana yürüyerek yaklaşan Ali'yi gördüm. Yanıma gelip Baran'nın karşımda durduğu gibi durup endişeli gözlerini bana dikti.

"İyi misin?" Ellerini kaldırıp yüzümü avuçları arasına almıştı. Ellerimi kaldırıp onun ellerine yaslayarak hafiften gülümsedim.

"İyiyim sadece biraz başım döndü o kadar."

"Emin misin, Hastaneye gidelim mi?"

"Hayır Ali iyiyim. Sadece başım döndü. Kahvaltı yapmadığımız için olmalı."

"Tamam o zaman bugünlük yeter. Kahvaltıya gidelim."

Gülümseyerek onayladığımda Ali avuçlarını yüzümden çekip sol elimi tutarak büyük rafların arasında ilerledi. Yavaş adımlarla ona ayak uydurup gözlerim raflardaki kitaplarda gezinirken aklım çok başka düşünceler arasında kaybolmuştu.

Ali'nin durduğunu farkedip ona baktım.

"Sen iyi olduğuna emin misin? Dalgınca yürüyorsun. Bir yerin mi ağrıyor söyle bana."

"Ali gerçekten iyiyim. Okul ile ilgili düşünüyorum biliyorsun. Uzun zaman sonra tekrar gideceğim. Nasıl olacak diye düşünüp duruyorum."

"Her şey iyi olacak ben düşündüm. Sen daha fazla kendini düşünüp yorma."

Başımı 'Tamam' dercesine sallayarak tekrar yürüdük. Çıkış kapısından dışarı çıktığımızda Yavuz'u arabaya yaslanmış bir şekilde etrafa bakarken buldum. Şu an çok havalı görünüyordu. Siyah araba ile uyumu müthişti. Ali elimi bırakmadan arabaya kadar getirmiş kapımı açarak binmemi sağlamıştı. Ben arabaya binerken o kapımı kapatıp arabanın ön kısmından ilerleyerek kapıyı açıp binmişti.

Kısa zaman içerisinde yola çıkmış kısa bir Istanbul gezintisinin ardından Ali büyük kafenin önünde durmuştu. Beyaz ve mavi karışımı renginde olan kafe yol kenarında oldukça görkemli duruyordu. Hepimiz arabadan inerken ben şapkamı yanımda getirmek istemeyip kapanan camın arasında koltuğun üzerine doğru atmıştım.

Ali ve Yavuz kafeye doğru ilerlediğinde Ali arkasını dönmeden bana elini uzatmıştı. Koşar adımlarla yanına gelip elini tutmuştum. El ele mekana girerken birkaç garson bizi karşılayarak cadde kısmında gölgelik olan masalardan birine yöneltmişti. Ali cam tarafına geçip yanındaki sandalyeyi geriye doğru çekerken elimi bırakmamıştı.

Elimden tutarak benim sandalyeye oturmamı sağlarken Yavuz da karşımızda oturmuştu. Ali ellerimizi ayırmadan kendine doğru çekip sol bacağının üzerine bırakmıştı. Gözlerim etraftaki insanlarda ve dükkanlarda dolanırken yanımıza gelen Garson siparişlerimizi almak istediğinde Ali sadece kahvaltı diyerek adamı yanımızdan yollamıştı.

Bu soğuk tavırları her ne kadar hoşuma gitmese de karakteri buydu. Ne yaparsam yapayım bu huyundan vazgeçecek gibi görünmüyordu.

"Sen evde yemek yemedin mi niye bizimle geldin?"

"Abi yeni oturmuş kahvaltı yaparken beni bırakıp gideceğini öğrendim. Yemeye devam etseydim. Beklemez giderdin."

"Gelmeseydin kahvaltına devam etseydin. Geldin de noldu?"

"Bana karşı niye bu kadar agresifsin? Sadece sizinle gelmek istedim."

Ali'nin konuşmasına izin vermeyip ondan önce ben konuştum.

"Ali yeter bu kadar lütfen daha fazla ortamı germe. Hem bana yardım etti. İyi ki de geldi." Yavuz'a bakarak iyi hissetmesi için ona gülümsedim.

"Efsun için daha fazla bir şey demeyeceğim."

Yavuz geriye doğru yaslanarak kollarını birbirine bağlayıp gözlerini Ali'ye dikti. Bir an önce kahvaltı yapıp eve gitmek istiyorum. Aksi takdirde iki sinirli kardeşin kavgasının arasında kalacaktım. Bir süre bekleyip çalışanların kahvaltılıkları masaya dizmesinin hemen ardından yemeye koyulmuştuk.

Her zamankinin aksine bu kez Ali tabağıma yiyecek doldurmamış bana bırakmıştı. Yiyebileceğim kadarını tabağıma koyarak yemeye başladım. Uzun süredir aç bir şekilde etrafta dolanıp durmuştum. Şimdi ise açlığım kendini daha fazla hissettirip yememi sağlamıştı. Hep beraber kahvaltımı acele etmeden yiyeyerek zaman öldürmüştük.

Kahvaltının hemen ardından kalkmayıp biraz daha oturmuştuk. Ali ilk geldiğimiz gibi tekrar elimi tutarak kendine çekmişti. Arkama yaslanarak etrafa bakarken aklım tekrar düşüncelere dalmıştı. Kendimi bu sabah yaşananların arasından çekip alamıyordum. Kafamda sürekli bilmediğim sorular türeyip durmaksızın devam ediyordu.

Ali neden Baran'nın kardeşini öldürmüş olabilir? Hala Ali'nin sebepsiz yere birini öldüreceğine inanamıyorum. Baran'nın kardeşi ne yaptı da Ali'nin en yakın arkadaşının kardeşini öldürecek kadar kendini kaybetti. Kafamdaki sorular ardı ardına kesilmiyordu. Merak ettiğim soruların cevabını bir gün alabilecekmiydim. Sorularımı Ali'ye sorsam cevaplar mıydı ki? Hiç sanmıyorum.

"Efsun gidelim mi?" Duyduğum soruyla Ali'ye baktım. Tekrar dalgınca davrandığımı farketmesin diye başımı sallayarak onay verdim.
Ali benden aldığı onayla ayağa kalkınca ben de kalkmıştım. Karşımızda oturan Yavuz da çayından kalan son bi yudumu içerek ayağı kalkmıştı. Beraber çıkış kapısına ilerlediğimizde Yavuz bizden ayrılarak hesap ödeme işini halletmek için ödeme yerine gitti.

Cafe'den dışarı çıktığımzda Serhat'ı siyah bir arabanın yanında bize bakarak durduğunu gördüm. Adımlarımız Serhat'a doğru ilerleyerek karşısında durmuştuk.

"Efsun'u eve götür." dediğinde Ali'ye baktım.

"Sen nereye gideceksin?"

"Şirkete gitmem gerekiyor. Seni Serhat bırakacak."

"Peki." diyerek onu onayladığımda Serhat arka kapıyı açarak binmemi bekledi. Ali beni açık olan kapı tarafına ilerleterek arabaya bindirmiş ardından kapıyı kapatmıştı. Camı indirerek başımı pencere kısmında kapıya yaslayarak ona baktım.

"Ne zaman eve geleceksin?"

"Geç gelme ihtimalim var. Gece beni bekleme uyumak istersen uyu tamam mı?" Başımı yasladığım camdan kaldırıp içeri sokarak onaylar anlamında başımı aşağı doğru salladım. Ali bana gülümseyerek arka tarafımızda duran siyah arabasına ilerledi. Gözlerim kitapçıdan çıkıp bize doğru gelen Yavuz'a kaydı.

Her iki elindeki dolu poşetleri taşıyarak bagaja koymuş ardından sürücü kısmına oturnak için kapıyı açana Serhat'a seslenerek onu durdurmuştu.

"Serhat ben sürerim. Sen diğer tarafa bin."

Serhat bir baş eğmesiyle onu oanaylayarak arabanın etrafında dolanırken Yavuz beklemeden kapıyı açarak sürücü kısmına binmişti. Diğer taraftan açılan kapıyla Serhat girerek Yavuz'un yan tarafına oturmuştu. Araba hareket ederek yola koyulurken yol boyunca kimseden ses çıkmamıştı. Hetkes kendi dünyasında dolanıp durmuş tek kelime bile edilmemişti.

Ben ise bu sessizliğin arasında dışarıyı izleyip okul hakkında düşünüp durmuştum. Baran'nın söylediklerini düşündükçe çıkmaz bir yola girmiş gibi ne tarafa gideceğimi bilmediğimden o konulardan mümkün olduğunca uzaklaşmak istedim. Bugün yaşananlara yerine okulumun nasıl olacağı, yeni arkadaşlar edinecek miyim ya da uzun zaman sonra ders çalışmadığım için zorlanacak mıyım? Diye düşünüp durdum.

Düşüncelerimin arasından Serhat'ın kapımı açmasıyla kendime geldim. Yanımda duran kahverengi şapkamı alarak arabadan dışarı çıktım.

"Efsuncuk!" Yavuz'un seslenmesiyle arkamı döndüm. Görüş açım sürücü koltuğunda oturan Yavuz'u göremeyince hafiften onu rahat görebilmek için eğildim.

"Herhangi bir şeye ihtiyacın olduğunda Birşah abla'ya söylemen yeterli o halleder."

"Tamam." diyerek gülümsedim. Tekrar doğrulduğumda Serhat yanımdan geçip bagaj kapısını açarak içerisindeki poşetleri çıkardı. Poşetler o kadar fazlaydı ki ona yardım etmek istedim.

"Sana yardım edeyim mi Serhat?"

"Efsun bu kasları boşuna yapmadım. Bırakta işe yarasınlar." Gözleriyle kaslarını işaret edip tekrar bana bakmıştı. Onun cevabına karşılık gülerek arkamı dönmüştüm. Yavaş adımlarla rezidansın girişine ilerlerken etrafa bakmaktan gözlerimi alamıyordum. Uygun bir zamanımda aşağı inerek ağaçlarla dolu olan bahçede oturmak istedim.

Ağaçlara bakmaktan önüme bakmayı ihmal ettiğimde aniden omzum sertçe bir yere çarptığında dengemi kaybederek geriye doğru sendeledim. Başımı hızla önüme çevirdiğimde sarışın, küçük burunlu, kahverengi gözlü benim yaşlarımda genç bir kızla karşılaştım.

"Çok özür dilerim... Benim hatam bir yere gitmekte acele ediyordum. İyi misin?" Endişeli bir yüzle bana bakarak nasıl olduğumu soruyordu. Sadece onun suçu değildi. Benimde suçum vardı. Önüme bakmıyordum.

"Hayır iyiyim benimde suçum var önüme bakmıyordum." Diyerek gülümsedim. Çarpmanın etkisiyle omzumun hafiften sızladığını hissettim. Kendini kötü hissetmemesi için omzumun iyi durumda olduğu söyledim. Ama emin olmak için tekrar sordu.

"Emin misin? Bak eğer bir yerin acıyorsa söyle lütfen."

"Yok ben gerçekten iyiyim. Daha fazla endişelenmeyin..."

"Acele etmeden önünüze bakarak koşsaydınız bunların hiçbiri yaşanmayacaktı." Arkamdan gelen Serhat'ın sesiyle ona döndüm.

"Bir kez daha böyle bir olayın yaşanmaması için düzgünce önüne bak!"

"Sen kimsin? Bu ikimizin arasında olan bir olay."

"Ben onun koruması olarak bunu söylüyorum."

"Serhat lütfen sen poşetleri yukarı götürür müsün? Ben de hemen ardından geleceğim."

"Bunu yapamam. Sizi bir başınıza bırakamam."

"Etraf koruma dolu hem binanın girişindeyim. Bir şey olursa hemen müdahale edeceklerdir."

Serhat bir baş eğmesiyle elindeki poşetlerle yanımızdan uzaklaştı. Biraz daha burada kalsaydı. Karşımdaki kızla büyük bir tartışmaya girebilirlerdi. Ben de ateşin harlanmasını engelledim.

Tekrar önümde biraz sinirli görünen kıza baktım.

"Sen iyi misin? Biraz sertçe çarpıştık."

"Evet iyiyim. Hafiften biraz omzum ağrıyor o kadar. Sen burada mı kalıyorsun? Seni daha önce görmemiştim."

"Evet burada kalıyorum. Pek dışarı çıktığım söylenemez. Genelde evdeyim."

"Pekala, madem burada kalıyorsun tanışalım. Ben Gizem." Adının Gizem olduğunu öğrendiğim kız sağ elini uzatarak sıkmamı bekledi.

"Olur, seninle tanıştığıma memnun oldum ben de Efsun." Havada duran elini sol elimle sıkarak bıraktım.

"Ben de tanıştığıma memnun oldum. Ama şu an gitmem gereken bir yer var istersen numaramızı kaydedelim sonra konuşuruz. Sana çarptığım için seni merak edeceğim. Nasıl olduğunu sorarım."

"Peki, ben sana numaramı söyleyeyim sen kaydet çünkü telefonum yanımda değil."

"Olur." Dediğinde telefonunu çantasından çıkarıp numaramı söylememi istediğinde hızlıca numaramı söylemiştim ardından birbirimize 'Görüşürüz' diyerek ben rezidanstan içeri o ise dışarı çıkmıştı. Yavaş adımlarım ile asansöre ilerledim. Omzumdaki sızı hafiften sızısını biraz daha artırmış gibiydi. Elimi sağ omzuma koyup ovalarken açık ve beklemede olan asansör kabinine girdim.

Gideceğim katın düğnesine basıp sırtımı aynaya yaslayarak gözlerimi kapadım. Kısa süre içerisinde gelmek istediğim kata ulaştığımda kulağıma gelen zil sesi ve kapı açılma sesi ile gözlerimi açarak asansörden çıktım. Daire kapısına ilerliğimde iki siyah giyinimli koruma kapıda nöbet tutuyorlardı. Benim tarafımda duran genç ve kirli sakallı adam arkasında bulunan zile benim için basmıştı. Kapıya gelip karşısında durduğumda kapı kısa zamanda açıldı.

Gözlerim Birşah abla'yı görmesiyle yüzüme naif bir gülümseme ekledim.

"Hoş geldin canım gel." Birşah abla sol eli ile içeriyi işaret ederek girmemi isteyince onu kapıda bekletmeden içeri girdim. Yönümü oturmaodasına çevirip ilerlerken Birşah abla da arkamdan geliyordu. Koltuklardan tek kişilik olana gidip oturdum. Birşah abla da karşımda oturmuştu.

"Alışverişin nasıl gitti? Her istediğini bulabildin mi?"

"Evet buldum. Almam gereken bir şey kalmadı. Sehat poşetleri getirdi mi?"

"Evet getirdi. Senin odana götürmesini istedim. Ama o kitapların hepsini nereye koyacaksın, odanda yer var mı Efsun?"

"Sanırım yok Ali gelince ona sorarım belki boş odalardan birine koymama izin verir. Ama çalışma masamda yok onu da sorarım."

"Ali mutlaka yardımcı olur. Eve gelince eksik olan her şeyi ona söyle o hemen hallediverir."

"Tamam abla" dediğimde başını çevirip televizyona bakmış ardından tekrar bana dönmüştü.

"Evde kimse yokken Film izleyelim mi?

"Olur."

"O zaman ben gidip alıştırmalıkları hazırlayıp geliyorum."

"Ben de izleyeceğimiz Filmi seçerim."

"Çok iyi olur. Kendi zevkine göre bir Film seç ben her halükarda severim."

"Peki." Diyerek ayağı kalkıp kumandayı masanın üzerinden alırken Birşah abla da mutfağa gitmişti. İzleyebileceğimiz bir duygusal ve sonu mutlu sonla biten bir Film seçerek eski yerime oturmayıp televizyonun karşı tarafında duran ikili koltuğa oturup Birşah abla'yı beklemeye koyuldum.

***

Giysi dolabımın kapağını açarak içerisinden askılı, kırmızı geceliğimi çıkarıp kapattım. Yatağıma doğru ilerlerken büyük evin temizliğini idare etmeye çalışan Birşah abla'ya yardım edemediğim için kendimi kötü hissettim. Öyleki benim yapmam gerekenleri de o yapıyordu. KıyafetlerimI makinaya atıyor, onları tekrar yerine koyarak düzenliyordu. Benim tek yaptığım ise yatağımı toplayıp oturmaktı.

Aki yüzünden istediğimide yapamıyorum önümde sürekli bir engel vardı. Sınırı istesem de geçemiyordum. Geceliğimi yatağın üzerine bırakıp üstümdeki beyaz elbisemi çıkardım.


Kırmızı geceliğimi giyip çıkardığım geceliğimi banyoya götürüp sepete atarak tekrar odaya gelmiştim. Siyah yatağa yaklaşıp üzerine çıktım. Yatağın tam ortasına yürüyüp oturdum.

Yatağa uzanacağım anda uzun zaman sonra komodinde duran telefonuma bildirim sesi geldiğinde merak edip komodine eğilerek telefonumu elime aldım. Mesaj telefonumda kayıtlı olmayan bir numaraydı. Mesajın üzerine tıklayarak kilidi olmayan ekranım hemen mesaj kutusuna girmişti. Gelen mesajı okuduğumda kim olduğunu o an anladım.

"Nasılsın Efsun? Ben Gizem."
Sorusuna karşılık vermek isteyerek hemen klavyemi açıp yazdım.

"İyiyim ya sen?" Diyerek attığım mesajdan kısa bir süre geçmedi ki tekrar bildirim sesi geldi.

"Ben de iyiyim. Numaramı kaydet ara sıra konuşuruz olur mu?"

"Olur."

"Pekala, o zaman iyi geceler Efsun."

"İyi geceler."

Beni bekletmeden attığı mesajlarının ardından mesaj kutumdan çıkarken aklıma okulların ne zaman açılacağı sorusu girdiğinde hemen arama motoruna girerek sorumu yazdığımda gördüğüm tarihle şaşırdım.

Okullar 6 Eylül de açılıyormuş bir aylık bir zaman dilimi kalmıştı. Buna göre yapmam gerekenleri en hızlı şekilde yaparak düzenimi kurmalıydım. Her şeyi Ali'ye sormayı kafama not edip telefonumu kapatarak tekrar komodinin üzerine bıraktım. Yatağıma uzanarak birkaç saniye siyah tavana bakarak derin bir nefes alıp tekrar geri verdim. Gözlerimi kapatarak hemen yarına uyanmayı istedim. Çünkü yapmam gereken çok şey vardı.

Ben Estella

Lütfen bitirdiğiniz bölümlerin hemen ardından oylarınızı verin. Çünkü okunma ve oy arasında dağlar kadar fark var. Sınır koymak istemiyorum. Lütfen oylarınızı mutlaka verin.

Bu arada benim gerçek adım Estella değil anonim olarak kalmak istedim. Kendime bu takma ismi uygun bularak koydum. Bilginiz olsun diye dedim💜

Oy verenlerin parmakları dert görmesin❣

Bir sonraki bölüm için altaki yıldıza basmayı unutmayın. Takip ve yorum yaparak bana destek olabilirsiniz. Sağlıcakla kalın🌟

Efsun Kılaç🌟

Alp, Ali, Baran⭐

Yavuz Altınsoy⭐

Koruma Serhat⭐

Birşah Tunç🌟

Gizem Korkmaz🌟

Continue Reading

You'll Also Like

6.8M 242K 49
Ellerini yavaş ve sakince belime yerleştirdi. Vücudumdaki hissettiğim titreme nasıl bir tehlikede olduğumun habercisiydi. Kulağıma eğildi nefesi ci...
1.2M 82.9K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
2.7M 86K 60
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı?
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.9M 33.2K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...