called me | taekook

By vantaeclub

1.5M 117K 94.1K

Kim Taehyung, duştan sonra arkadaşını görüntülü aradığında karşısına abisinin çıkacağından habersizdi. More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
merhaba?
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
duygusal bir topum
100k özel bölüm 🥺
200k özel bölüm 😭

35 - Final

30.1K 1.9K 1.3K
By vantaeclub

Eveett finali de atıyorum böylece called me macerası sona eriyor:') Sözümü tuttum son bölümleri hep birden attım.

Birazdan teşekkür yazısı atacağım ufacık, minicik bir yazı 🤏🏻

Yorumlarınızı böyle okuyacağım...

-

Jeju güzel bir yerdi. Etrafımız alabildiğine mavilik ile doluyken ona eşlik eden yeşiller huzuru iliklerime kadar hissetmemi sağlıyordu. Böyle bir yere gelip kafa dinlemeyeli gerçekten uzun zaman olmuştu ve şimdi buraya artık hayatımın merkezinde olan insanlar ile gelmiş olmak bana daha iyi hissettiriyordu.

Küçük bir motele yerleşmiştik. Jungkook ile aynı odada kalıyorduk ve hemen yan odamızda Jimin ve Yoongi hyung kalıyordu. Yataklar ayrı olsa da bu bizim için sorun teşkil etmemişti çünkü birleştirebilirdik.

Valizimi rastgele bir yere bıraktıktan sonra pencereye doğru ilerleyerek açmış odaya hava girmesini sağlamıştım. Küçük ama temiz bir odaydı ve burada sevgilimle beraber kalacak olma fikri beni daha mutlu ederken yüzüme yayılan gülümsemenin farkında bile değildim. Arkamdan belime sarılan kollar ile hiç vakit kaybetmeden ellerinin üzerine koymuştum ellerimi. Boynuma bıraktığı küçük öpücükten sonra çenesini omzuma yaslamıştı.

"Neden gülümsüyorsun?"

Kendimi arkadaki bedenine iyice yaslarken cevapladım sorusunu. "Seninle burada kalacak olma fikri beni mutlu ediyor."

Dudakları arasından kaçan kıkırtı ile bende gülmüş ve kolları arasında dönerek yüz yüze gelmemizi sağlamıştım. Kafasına geçirdiği gri balıkçı şapkasını çıkararak yan taraftaki koltuğa fırlatmıştım. Ardından saçlarında gezinen ellerimin son durağı ensesindeki saçlar olmuştu. Yaklaşarak burnumun ucuna bıraktığı öpücük beni mest ederken gözlerimi kapatmıştım.

"Bende çok mutluyum. Buraya gelmek hepimize çok iyi gelecek, en çokta sana." Belimdeki elleri ile beni kendine daha çok çektiğinde kafamı omzuna yaslarken konuşmuştum.

"Sen yanımdayken her zaman iyi hissediyorum." Kulağına çarpan nefeslerim onu huylandırırken kıkırdamıştı.

"Ne güzel cümleler çıkıyor öyle dudaklarından, birde öpsene beni."

Kahkaham odaya yayılırken geri çekilerek tekrar buluşturmuştum gözlerimizi. "Ne alaka Jungkook?"

Omuz silkerken cevaplamıştı sorumu. "Özledim işte seni öpmeyi." Büzülen dudakları ve alttan bakan gözleri ile o kadar tatlı görünüyordu ki içime sokmak istemiştim onu. Dudaklarına küçük bir öpücük bırakarak geri çekildiğimde mızmızlanmaya devam etse de yemeğe gitmemiz gerektiğini söyleyerek çıkarmıştım ikimizi odamızdan.

Yemek yerken neler yapacağımızı da kararlaştırmıştık. Zaten bugün yolculuk yaptığımız için yorgun olan bedenlerimizden dolayı hepimiz sahilde oturmanın daha iyi olacağını düşünmüştük. Şu anda hiç gürültü kaldıracak havada değildik. Yemek yedikten sonra odalarımıza dağılmıştık. Jungkook ile yatakları birleştirerek yattığımızda hemen girmiştim dibine kadar.

Kafamı göğsüne yaslayarak kolumu beline dolarken o kadar yemesine rağmen belinin bu kadar ince olmasına hayret ediyordum. Benim sevgilim gerçekten mükemmelliğin vücut bulmuş haliydi.

"Alarm kurdum iki saat sonra uyanır hazırlanıp çıkarız." dediğinde onu onaylayan mırıltılar çıkarmıştım. Belimin altından geçirdiği kolu ile beni sararken daha çok yapışmıştık birbirimize. Bacağımı üzerine attığımda gülmüştü ancak hem yorgunluktan dolayı hem de yemek yediğim için gelen mayışmışlık hissi ile çoktan kapamıştım gözlerimi.

Jungkook'un seslenmeleri ile gözlerimi yavaşça araladığımda karanlık odada göz gezdirmiştim. Jungkook'un arkasında bulunan gece lambası odadaki tek ışık kaynağıydı. Bakışlarım yatakta oturan sevgilimi bulduğunda yüzü uykudan uyandığını belli eder şekildeydi. Ellerim ile destek alarak doğrulurken derin bir nefes vermiştim dudaklarımın arasından. Biraz ilerimde hala kendine gelmeye çalışarak oturan Jungkook'un sırtına kafamı koyarken mırıldanmıştım. "Acaba onları ekip uyumaya devam mı etsek?"

Sorum onu güldürürken geriye çekilip kolları arasına almıştı bedenimi. "Çok mantıklı aslında ama o ikisinin çenesiyle uğraşacağız sonra. Bunu kaldırabilir misin?" Söyledikleri gülmeme sebep olduğunda kafamı iki yana sallamıştı fakat ikimizde hareket etmek için hiçbir atakta bulunmuyorduk.

Aradan geçen birkaç dakika da Jungkook benim kalkmayacağımı anlamış ve ayaklanmış ardından beni de zar zor kaldırmıştı yatakta. Banyoya aynı anda girdiğimizde o yüzünü yıkıyordu ve bende kapıya yaslanarak onu izliyordum. Havluya uzanarak yüzünü sildiğinde de onu izlemiştim ve o banyodan çıkarken gülmüş dudaklarımdan çaldığı öpücük ile odaya geçmişti. Hızla elimi yüzümü yıkadıktan sonra bende üzerime rahat kıyafetler geçirmiştim.

Kapıdan gelen sesler ile Jimin ve Yoongi hyungun geldiğini anlamıştık. Cüzdanlarımızı alarak odadan çıktığımızda ikisi de duvara yaslanmış bizi bekliyorlardı. Yüzlerine bakılırsa onlarda uyumuştu ve şimdi de uyanmakta güçlük çekiyordu.

"Gece dışarı çıkmak kimin fikriydi?" diye mırıldanan Yoongi hyung ile Jimin ona dönmüş ve "Benim fikrimdi." demişti.

"Peki biz neden kabul ettik?" Bu seferki sorusunun odağı Jungkook ve ben olurken gülmeme engel olamamıştım.

Göz deviren Jimin hızla bir şeyler söyleyerek kolumu girmiş ve beni sürüklemeye başlamıştı. "Çünkü ben istedim Yoongi. Sevgilim, abim ve en yakın arkadaşımın bunu reddetme gibi bir lüksü yoktu."

Biz önden ilerlerken onlarında duymasını sağlayacak şekilde tekrar konuşmuştu. "Acaba o ikisini aynı odaya mı atsaydık Taehyungie? Eminim seninle daha çok eğlenirdim."

Nispet yaparcasına konuşmasına karşı göz devirsem de içten içe onların bu haliyle eğleniyordum. Yoongi hyung fazla hareket etmeyi sevmeyen biriyken Jimin daha çok eğlenelim kafasındaydı. İkisinin birbirini bulması gerçekten garipti aslında. Ama cidden zıt kutuplar birbirini çekiyormuş demek ki.

Mesela bende kahve içmeyi pek fazla sevmezdim ama Jungkook'u bıraksak günde beş öğün kahve içebilirdi. Ya da o genelde siyah ve dar kıyafetler giyerken ben içinde rahat hareket edebileceğim daha renkli kıyafetleri tercih ediyordum. Zıtlıklarımız ile birbirimizi tamamlıyorduk.

Sonunda bize ulaşan diğer ikili ile hep beraber bir markete girmiştik. Reyonların arasında dolaşarak abur cubur alırken Jungkook yanıma gelmişti. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda yüzündeki garip sırıtışın anlamını çözmeye çalışıyordum.

Ama çok fazla düşünmeme gerek kalmamıştı.

"Seninle en son markete geldiğimiz de seni öpmediğim için nasıl delirdiğini hatırlıyor musun?"

Birkaç saniye suratına bakarak o günü hatırlamaya çalışmıştım. Hatırladığımda ise ısınan yanaklarıma tezat kaşlarımı çatmıştım. Ona arkamı dönerek cips reyonundaki istediğim cipsi aramaya devam etmiştim.

"Hatırlıyorum, seni dövmek istemiştim." dediğimde kahkaha atmıştı. Benimde yüzüme yayılan hafif gülümseme ile kafamı eğerek saklamaya çalışmıştım yüzümü.

"Söyleseydin güzelim daha önceden öperdim seni." Cümlesi kalbimi hızlandırdığında alt dudağımı ısırmıştım. Ne istiyordu bu çocuk kalbimden bilmiyordum, tek bildiğim kalbimin ona zaafı olduğuydu. Yoksa en ufak hareketinde bile böyle olması çok mantıksızdı. Aşk insanı ne hallere sokuyormuş be!

"Jungkook zaten beni öpmeyen sendin." Kafamı çevirerek yüz yüze gelmemizi sağladığımda çatmıştı o güzel kaşlarını. "Nasıl ya?" diye mırıldanması beni güldürürken sonunda bulduğum cipse uzanarak almıştım.

"Yok şimdi olmaz diyorum ama sen beni zorluyorsun bilmem ne falan. Sanki canını istedim senden öpecektin altı üstü." Yanından geçerek ilerlediğimde gülerek peşimden gelmeye devam etmişti. Elleri siyah şortunun cebinde peşimde dolanırken oldukça tatlı görünüyordu.

"Ee sen öpseydin o zaman beni?"

"Öpecektim zaten hatırlarsan Yoongi hyung bölmüştü." O günü hatırladığımda yüzümün buruşmasına engel olamamıştım. O ise benim aksime kahkahasıyla tüm marketi inletmişti. Nasıl delirmiştim o gün ya.

"Hatırladım, sarhoş olup Yoongi'nin yakasına yapışmıştın." dediğinde duraksayarak ona dönmüş ve bedenlerimizin çarpışmasına neden olmuştum.

"Abartma, yakasına yapışmadım."

"Sarhoştun, hatırlamıyorsun." demesi bana tüm ciddiyetimi kaybettirirken kafamı çevirerek gülmüştüm. Cidden başka bir dünyaydı bu çocuk ya. "Ama ben bir şeyi çok iyi hatırlıyorum." diye devam etmişti cümlesine. Kaşlarımı kaldırarak merak içerisinde suratına baktığımda az önceki sırıtması yine çıkmıştı gün yüzüne.

"Karşımda çıplak kaldığın günü çok iyi hatırlıyo-" Elime ağzını kapatarak cümlesinin yarıda kesilmesine neden olduğumda elimin altındaki dudaklarının gerilmesinden gülümsediğini hissetmiştim.

Tekrar yanaklarıma hücum eden kan yüzümü kızartırken şokla açtığım gözlerimle onun keyiften parlayan harelerine bakıyordum. Jeon Jungkook aynı kardeşi gibi iflah olmaz bir arsızdı. Tanıştığımız ilk zamanlar ona rezil olma kotamı aştığımı çok biliyordum, o da biliyordu, o yüzden bu kadar keyifliydi.

"Belki de Jimin'in aynı odada kalma teklifini düşünmeliyim." dediğimde gözlerinin anbean büyüdüğüne şahitlik etmek sırıtmamı sağlamıştı. Elimi ağzından çekerek yürümeye devam ettiğimde arkamdan gelen adım seslerini duyabiliyordum.

"Kim Taehyung, sakın bunu aklından bile geçirme!"

"Neyi aklından geçirmesin?" Yan taraftaki reyondan çıkan Jimin ile Jungkook önce şaşırmış ardından beni kolumdan çekerek arkasına saklamıştı.

"Hiçbir şeyi, Yoongi'nin yanına gitsene sen." diyerek onu kovarken bu halleri daha çok gülmeme sebep olmuştu. Bazen tam bir bebek oluyordu ve ben onun bu hallerinden dolayı kafayı yiyecek gibi hissediyordum. Mesela şu anda o anlardan birindeydik. Çatılı kaşları, hızla konuşurken büzülen kırmızı dudakları ile tam burada elimdekileri bırakıp dudaklarına yapışmak istiyordum.

Sonunda bize yete3cek kadar abur cuburu ve birkaç şişe sojuyu alarak çıkmıştık marketten. Motele yakın bir yerde denize karşı kumlara oturduğumuzda derin bir nefes almıştık hepimiz.

"Çok yorgun hissediyorum." diye mırıldana Jimin çoktan kendini kumların üzerine atmıştı bile. Hemen yanındaki yerini alırken karanlık gökyüzünde adeta parlayan yıldızlar gülümsetmişti beni. Şimdi burada hep beraber oturuyor olmak o kadar güzeldi ki bunu anlatacak kelimelerim yoktu henüz.

Uzun zamandır hepsi yanımda olmuş ve asla ayrılmamışlardı yanımdan. Bana o kadar destek olmuşlardı ki onlara olan borcumu nasıl ödeyeceğim bilmiyordum. Gerçi bunu söylesem hepsinin bana kızacağından da emindim. Kumların üzerinde doğrularak ellerimden destek almış ve bedenimi geriye yatırmıştım biraz. Hepsinde teker gözlerimi gezdirirken hala gülümsüyordum.

Poşetlerden soju şişelerini çıkaran Jungkook önüne düşen siyah saçları ile oldukça çekici geliyordu gözüme. Arada kafasını sallayarak önüne gelenleri ittirmeye çalışsa bile tekrar geliyordu gözlerine. Şu anda poşetleri bir kenara bırakıp kucağına çıkmak istiyordum, alsın beni kolları arasına hiç bırakmasın.

Hemen onun yanında abur cuburları poşetten çıkarmış olan Yoongi hyung boş bir poşette hepsini bileştirirken bir yandan da arada ağzına birkaç tane atıyordu. Onunla ilk tanıştığımda soğuk duruşu karşısında ne kadar gerildiğimi hatırlıyordum. Aslında yumuşacık bir kalbe sahip olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti. Bu kısa süreli tanışıklığımızda bana bir abi olmuş ve her zamanda yanımda olmuştu.

Jimin ise... Jimin'di işte. Yine iş yapmaktan bir şekilde kaçmış ve kumlarda uzanarak gözlerini kapatmıştı. Yüzünde ki hafif gülümsemeyi seçebiliyordum. Mutluydu çünkü en başından beri aşık olduğu çocuğu kapmıştı, hyungu ile en yakın arkadaşının arasını yapmış ve hepimizi bir arada tutmayı başarmıştı.

"Bu çocuk neden bize böyle bakıyor, korkunç." Yoongi hyungun yüzümde dolanan bakışları ile ona dönerken kaşlarını çatarak bana baktığını görmüştüm. Bu hali gülmeme neden olduğunda Jimin araladığı gözleri ile bakmıştı suratıma. Ardından derin bir nefes alarak doğrulmuştu.

"Çocuk sevgi dolu bakıyor işte sen ne anlarsın." Bu halleri beni güldürse de sanırım aralarında bir şey olmuştu. Yoksa Jimin hayatta Yoongi hyunga böyle davranmazdı.

"Sizin aranızda bir şey mi oldu?" diye soran sevgilim ise adeta düşüncelerimi okumuş gibiydi. Yoongi hyung cipslerden yemeye devam ederken dolu ağzını umursamadan konuşmuştu. "Ben bir şey yapmadım!"

Jungkook yüzünü buruştururken "Ağzını kapa!" diye söylenmişti. Yoongi hyung daha çok gülmeye başladığında ise Jimin göz devirerek konuşmuştu.

"Yoongi'ye dedim ki yatakları birleştirip beraber uyuyalım, çok yorgunum hemen uyumak istiyorum diye ağladı durdu yatınca da telefonla oyun oynadı."

Kaşlarım havalanırken onun bunu yaptığına inanamıyordum. Hiç mi tanımamıştı Jimin'i? Böyle bir şey yaptığı için onu mahvedecekti şimdi.

Jungkook bu olaya sadece göz devirerek tepki verdiğinde ben ise hemen atılmıştım ileri. "Yoongi hyung, bunu nasıl yapabildin benim minik Jiminime?"

Yoongi hyung ağzına tepiştirdiği cipsleri umursamadan şaşkın bir şekilde bana bakmaya başladığında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Ciddi olup olmadığımı anlamaya çalışırken o kadar komik görünüyordu ki patlamalı kahkaha atmak istiyordum. Jimin bana doğru kaydığında hemen onu kollarım arasına almıştım.

"Bildirim gelince dayanamadım ne yapayım? Sadece bakıp çıkacaktım sonra bir baktım oynuyorum. Ben suçsuzum, tüm suç oyunu bu kadar güzel yapan yetkili kişilerde."

Jungkook ileriye uzattığı bacakları ile hiç istifini bozmadan gülerken ona kaymıştı bakışlarım. Balıkçı şapkası yine kafasındaydı ve ona oldukça yakışıyordu. Üstelik giydiği şortun açıkta bıraktığı pürüzsüz beyaz bacaklarını böylece ortaya sermek zorunda mıydı cidden? Uzandığı cipsi ağzına götüreceği sırada ona olan bakışlarımı fark edince sırıtıp göz kırpması ile kafamı eğerek gülmüş ve tekrar olay ikiliye dönmüştüm.

"Sokrates'ten savunma dersleri mi aldın be çocuk, bu nasıl savunma?" Jimin hepimizi güldürmeyi başardığında kollarımın arasından çıkmış ve içmeye başlamıştı. Yoongi hyung onun bu kadar içmesine sinirlenip o içmesin diye daha hızlı içerken Jungkook ile onların bu hallerine şaşkınlıkla bakıyorduk.

"Acaba bizde uzaktan böyle mi görünüyoruz?" diye kaldırdığı kaşları ile sormuştu Jungkook. Çoktan sarhoş olmuş olan Yoongi hyung kumların üzerine uzanmış bir şekilde yine 'özledim' diye sayıklarken bu sefer hepimiz rahattık çünkü bahsettiği şeyin memleketi Daegu olduğunu hepimiz biliyorduk.

"Hayır biz daha havalıyız." diye emin sesimle konuştuğum da sesli kıkırtısı dolmuştu kulaklarıma.

"Kesinlikle, üstelik daha olgun olduğumuzu da düşünüyorum." Gülüşüne eşlik ettiğim sırada Jimin'in, Yoongi hyungun üzerine çıkmaya çalıştığını görmüştüm. Jungkook'ta baktığım yere baktığı sırada ellerini yüzüne kapatırken isyan edercesine mırıldanmıştı.

"Bazen kardeşimden utanıyorum."

"Öyle söyleme, seviyorum bu hallerini çok eğleceli." Kendi tarzımla en yakın arkadaşımı savunmam onu güldürürken yaklaşarak yanağıma bir öpücük kondurmuştu.

"O oyunu sileceğim telefonundan!" Jimin, Yoongi hyungun telefonuna ulaşmaya çalışıyordu ancak Yoongi hyung hala 'özledim' diye sayıkladığı için umrunda bile değildi bu durum.

Ancak Jimin en sonunda sevgilisinin yakasına yapışarak bağırmıştı. "Oyun mu ben mi?"

Onları umursamadan birbirimize sarılırken uzanmıştık kumlarda. Zaten yarın sabah ayıldıklarında barışacaklardı. Jungkook kollarını etrafima dolamışken benden huzurlusu yoktu. Kafamı boynuna gömerek kokusunu derince solumuş ardından ufak birkaç öpücük bırakmıştım. Çeneme yerleşen eli ile kafamı kaldırmamı sağlandığında hiç beklemeden öpmüştü dudaklarımdan. Kavradığı üst dudağımı emen dudaklarını anında kabul ederek karşılık vermiştim.

Olay ikili çoktan kumların üzerinde sızmıştı. Geri çekilerek bana gülümsediğinde ileri atılarak ufak birkaç öpücük daha bırakmıştım dudakları üzerine.

"Seni seviyorum Jungkook." dediğimde çenemdeki eli olduğu yeri okşamıştı.

"Seni çok çok çok seviyorum Taehyung." derken her çok demesinin ardından öpücük bırakmıştı dudaklarıma.

"Yanımda olduğum için o kadar şanslıyım ki..." Bir elim bol tişörtünü kavramışken kafamı omzuna yaslamıştım. Hemen ilerimizde kıyıya vuran denizin dalgalarının sesi ben burdayım diye bağırıyordu adeta. Kafamın üstüne kafasını yasladığı sırada derin bir iç çekmişti.

"Zor şeyler yaşadık Taehyung. Sadece 'ne olursa olsun neşelen' diyemem ama o tüm o sıkıntıların içindeki minik mutluluğu bulmana yardımcı olabilirim."

Cümlesi ile gülümsemiş ve kafamı kaldırarak çenesinden tutmuş gözlerimizi birleştirerek kendinden emin sesimle cevap vermiştim ona.

"Tüm o sıkıntıların içinde bana iyi gelen tek şey sensin Jungkook ve şimdi ben tanrıya minnettarım seni karşıma çıkardığı için."

Tavşan dişlerini ortaya çıkaran gülümsemesi yüzüne yayılmış ardından enseme çıkardığı eli ile kendine çekerek tekrar birleştirmişti dudaklarımızı.

Ve ben hissediyordum, içimizde birbirimize karşı büyütüp en güzel şekilde beslediğimiz aşkımız uzun yıllar boyunca bizim en büyük desteğimiz olacaktı.

Olmuştu da.



Vay bee bu kitabı yazmayı taa ne zaman bitirmişim:')

Yazılma Tarihi: 25.04.21
Yayınlanma tarihi: 06.01.21

Continue Reading

You'll Also Like

2.4M 170K 40
taehyung: ne zamandır sakatsın? :d (21.15) *görüldü.* jeongguk yazıyor.. taehyung: neden geç yazıyorsun? (21.17) ha pardon, elin sakattı değil mi? :d...
426K 35K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
48.1K 3.7K 29
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
7.5K 53 19
Aralarında smut olanlar de olacak hepsini kendim okudum ve öneriyorum