wild hearts and loves | taeko...

Autorstwa vantaeclub

232K 19.6K 7.1K

Kim Taehyung, yıllar sonra kasabasına geri döndüğünde hiçbir şey bıraktığı gibi değildi. Buna Jeon Jeongguk't... Więcej

Omegaverse Nedir?
Karakterler
1 - saçma fikirler
2- engellenen soygun(?)
3- kth
4 - göl kenarı
5 - feromonlar
6 - en sevilen omega
7 - hoşgeldiniz kim ailesi
8 - acını hissediyorum
9 - işaretlenme
10 - omegayı istiyoruz
11 - karşılıklar
12 - bastırıcı
13 - yardımsever alfa
14 - tehdit unsuru
15 - mühür
17 - kararlar
18 - Dahyun
19 - kıskançlık
20 - cezalar
21 - zehir
22 - final

16 - mühürlenelim

7.8K 764 220
Autorstwa vantaeclub

Yorum yaparsanız sevinirim çünkü seri bölüm atıyorum ve az yorum görmek üzüyor:::(

Teşekkürler.

-

"Pekala, bu cidden boktan bir durum."

Kafasını sallayarak karşısındaki gölü izleyen Taehyung'un söylediklerini kafamı sallayarak onaylamıştım. Konuşmak için göl kenarına gelmiştik ve ben ona her şeyi anlatmıştım. Şimdi ise yan yana oturuyorduk ve o gözlerini gölden ayırmazken ben ise önümde birleştirdiğim ellerim ile oynuyordum.

"Özür dilerim." diye mırıldandım kafamı kaldırmadan. Kafasını bana doğru çevirdiğini görsem de bakmamıştım ona.

"Neden?"

Omuz silktim. "Böyle boktan biri olduğum için, ne olursa olsun böyle bir işe kalkışmamalıydım."

Kıkırtısı kulaklarıma ulaştığında şok içinde açılmış gözlerimle bakmıştım ona. Ne diye gülüyordu ki?

"Neden gülüyorsun?"

"Jeongguk..." diyerek bana çevirdi kehribar rengindeki gözlerini. Bir anda karnımın kasıldığını hissettiğimde titrek bir nefes çektim içime. Heyecanlanmıştım.

"Taehyung?"

"Sen boktan biri değilsin, önce bunu o güzel aklına sok, tamam mı benim güzel omegam?" Hitap şekli kalbimi hızlandırsa da gözlerimi gözlerinden ayırmadan hızla kafamı sallamıştım. Zaten o bana böyle bakarken aksi mümkün bile değildi.

Kare gülüşü dudaklarında belirdiğinde gözlerim oraya doğru kaymıştı. "O alfa seni kandırmış ve sen bunu öğrendiğinde işleri yoluna koymak için çabalamışsın. Üstelik bunu da yalnız başına yapmışsın ve..." eli havalanıp yanağımda oluşan küçük izi bulduğunda parmakları ile okşamıştı orayı. Sıkıntılı bir nefes aldığında bende hemen arkasından derin bir nefes almıştım. Sinirli olduğu koyulaşan feromonlarından anlaşılırken bu sinirinin Dohwan'a olduğunu anlayabiliyordum.

"O alfayı öldürmek istiyorum. Ne cürretle seni bu şekilde tehdit edebilir?"

Kafamı yanağımda dinlenen eline doğru iterken mırıldanmam onu güldürmüştü. "Aptal işte."

"Evet, hemde büyük bir aptal. Zaten kasabanın huzurunu bozmaktan ceza alacaktı şimdi birde bu eklendi."

Gerginlikle dudaklarımı dişlerken aklımdaki soruyu sormanın vaktinin geldiğini anlamıştım. Oturduğum yerde biraz daha ona doğru kayarken en masum olan bakışlarımla bakmıştım yüzüne.

"Bana kızgın mısın?"

"Ne için?"

"Başıma bu belayı açtığım için."

Bir eli belime dolanarak beni kucağına doğru çektiğinde itiraz etmeden yan bir şekilde oturmuştum kucağına. "İlk başta o alfayla takıldığın için biraz kızdım ama... düşününce o zamanlar yalnızdın ve boşluktaydın. Belki de tutunacak bir şeyler arıyordun ve yanlış bir eli tuttun."

Gözlerindeki yoğunluk artarken zorlukla yutkunmuş ve başımı aşağı yukarı sallayarak onaylamıştım onu. Ellerim omuzlarında dinlenirken birkaç saniyelik sessizlik oluşmuştu aramızda.

"Peki şimdi ne olacak?" diye sorduğumda gerginliğimi hissettiğini biliyordum. Sonuçta kurtlarımız mühürlüydü. Acaba o bunu biliyor muydu yoksa alfası benim omegam gibi ondan saklamış mıydı?

"Ben Hoseokla konuşacağım sen merak etme."

Alt dudağımı dişlemeden önce kafamı sallamış ve "Teşekkür ederim." diye mırıldanmıştım.

Gözleri dudağıma kayarken gülmüş ve kafasını başka tarafa çevirmişti. "Bunun için mi bu kadar korkup gerildin?"

Omuzlarım aşağı doğru düşerken "Benden nefret edersin diye korktum." diyerek itiraf etmiştim tüm korkumun nedenini.

Kaşları havalandığında ısınmaya başlayan yanaklarım ile daha fazla gözlerine bakamayarak kaçırmıştım gözlerimi.

"Böyle bir şey mümkünmüş gibi konuşuyorsun ya benim bir gülesim geliyor."

Heyecanla alt dudağımı dişlerken tekrar ona doğru çevirmiştim kafamı. Acaba şu an bana neler hissettirdiğinden haberi var mıydı?

"Mümkün değil, değil mi?"

Kafasını iki yana sallayarak "Tch." diye bir ses çıkardığında büyük ön dişimi gözler önüne sererek gülmüştüm. "Mümkün değil."

Aramızda santimler olan yüzünden dolayı kalbim sıkışıyormuş gibi olsada yakınımda olan toprak kokusunu derince soluyarak içime çekmiştim. Kurdum yakınlığımızdan dolayı oldukça mutluydu ve etrafa karşı bunu göstermekten de çekinmiyordu.

Taehyung'un elleri sırtımda ufak bir gezintiye çıktığında ürpermiştim. Gözlerini gözlerimden çekmiyor ve sanki beni bu şekilde ölüme doğru itiyordu. Elleri resmen sonumu getirecekmiş gibiydi.

"Şu an ne kadar güzel göründüğünü bir bilsen."

Fısıltı gibi çıkan sesi yutkunmamı sağlamış ve ani gelen iltifatı kurdumu ve beni mutlu ederken gülümsemem büyümüştü.

Gözleri dudaklarıma doğru kayarken titrek bir nefes almış ve bende onun kalın kırmızı renkteki dudaklarına bakmıştım.

Onunla öpüşmeyi özlemiştim.

Bu yüzden eğilerek dudaklarımı onunkilere bastırırken tereddüt etmemiştim.

Yumuşak ve kalın olan üst dudağı dudaklarımın arasında yerini aldığında resmen ellerinin altındaki vücudum titremişti.

Kavradığı alt dudağımı emerken kolumda olan eli üst bacağıma doğru inmiş ve orada duraksamıştı. Sırtımda olan eli ile bana destek olurken ben ise bir elimi boynuna konumlandırmış diğeri ile ensesindeki saçlarla oynuyordum.

Kafasını yana eğerek öpücüğü derinleştirdiğinde aralanan ağzımdan içeri sızan dili ile ufak bir inilti kazanmıştı benden.

Aldığım nefesler yetmezken boynunda olan elim ile mümkünmüş gibi onu daha da yakınıma çekerek dillerimizi buluşturmuştum. Aynı anda inlediğimizde sanki o an için bu bile yeterli değildi. İçimde hep daha fazlasını isteyen bir taraf vardı ve bunu bastırmak oldukça zordu. Öyle ki kurdum deli gibi iki yana koşuyor ve arada sevinçten uluyordu.

Kafasını yavaşça geri çekerek öpücüğümüzü sonlandırdığında refleksle dudaklarımı yalamış ve hızlı soluklarımla gözlerine bakmıştım. Kehribar gözlerindeki parıltı metrelerce öteden belli olacak cinstendi ve bu durum beni daha da heyecanlandırıyordu.

"Mahvediyorsun beni."

Hızlı nefesleri arasından söylediği kelimeler cilveli bir gülüşün dudaklarımdan kaçmasına neden olmuştu. Şu anda aramızda hiçbir sorun kalmamıştı ve bunun sevinciyle tüm kasabayı koşabilirmiş gibi hissediyordum.

"Asıl sen beni mahvediyorsun, halime bak."

Gülerek kafasını arkasında ki ağaca yasladığında göz temasımız kesilmemişti. "O yüzden mi kasabaya geldiğimden beri bana kök söktürüyorsun?"

Dudaklarım büzülürken bakışlarımı ondan çekmiş ve düşünüyormuş gibi yapmıştım. "Hak ettin çünkü." diyerek omuz silktiğimde ise tekrar gülmüştü.

"Ama neden gittin diye hiç sormadın ki." Gözlerim hızla gözlerini bulduğunda gülmüştüm. Yan bir şekilde oturmak artık rahatsızlık verdiğinde doğrulmuş ve bir bacağımı diğer tarafına atarak tamamen yüz yüze gelmemizi sağlamıştım.

"Sormadım mı? Yıllar onca sana sordum neden gittin diye ve sen dedin ki öyle gerekiyor. Yıllar sonra geliyorsun neden geldin diyorum öyle gerekiyor diyorsun. Ee ben daha napayım?"

Ciddi ciddi konuşarak en sonunda durduğumda bakışlarını kaçırmıştı benden. Kurtlarımız şu anda aramızda geçen hiçbir konuşmayı umursamadan birbirlerine cilve yapmakla meşgullerdi fakat bizde onları umursamıyorduk.

"Anlatacaktım sana ama hiç tekrar sormadın."

Kaşlarım çatıldığında 'ciddi misin' der gibi bir ifadeyle bakmıştım yüzüne.

"Bakma bana öyle. Geldiğim gibi ağzıma sıçmaya başladın, yalan mı?"

Kaşlarım neredeyse saç diplerime kadar kalktığında histerik bir şekilde gülmüştüm. Tam şu anda bunu mu tartışacaktık cidden?

"Kim Taehyung, beni bırakıp gittikten sonra geldiğinde kollarına atlamadığım için özür dilerim."

"Önemli değil." Ciddi ifadesine şaşkınlıkla bakarken o ise devam etmişti. "Şimdi uzak kaldığımız zamanlarımızı telafi etmeliyiz bence." Dudaklarını boynumda tam mühür yerimin üzerinde hissettiğimde titrememe engel olamamıştım. "Değil mi?" diyerek geri çekildiğinde gözlerimin içine bakmıştı onay beklercesine.

Kafamı sallayarak onu onaylarken "Etmeliyiz bencede." demiştim. Ellerim saçlarını geriye doğru tararken "Ama.." diyerek devam etmiştim cümleme.

"Önce bana neden yıllar önce gitmen gerektiğini anlatman gerekiyor."

-

Nasıl olmuştu bilmiyordum fakat olmuştu. Şu anda Kim ailesi ile aynı masada oturmuş yemek yiyordum. Hemen tanımda Taehyung otururken onum karşısında babası oturuyordu ve benim karşımda ise Bayan Kim oturuyordu.

Taehyung ile göl kenarında her şeyi konuşmuştuk. Bana her şeyi anlatmıştı ve ben şu anda ona karşı hem mahcup hissediyordum hemde sinirli. İkisinin bir arada nasıl olduğunu çözememiştim ama öyle hissediyordum işte.

"Sonunda beraber yemek yiyebiliyoruz." Bayan Kim'in imalı çıkan sesi beni güldürse de Taehyung göz devirmişti.

Yolda ailesi ile karşılaştığımızda Bayan Kim kolumdan çekiştirerek eve yemeğe getirmişti beni. İtiraz etme fırsatım bile olmamıştı ki olsaydı bile edeceğimi sanmıyordum.

"Evet Bayan Kim, Taehyung'a kalsa bu yemek bir ömür daha uzayabilirdi." Bayan Kim ile karşılıklı gülüştüğümüzde Taehyung tekrar göz devirmiş ve "Abartmayın isterseniz." demişti.

"Gitmeyin oğlumun üstüne." Bay Kim ilk kez konuştuğunda Bayan Kim göz devirmiş ve "Oğluna da söz söyletmiyor hiç." diyerek bana dönmüştü.

"O seninde oğlun."

"O yüzden bu kadar yakışıklı zaten."

Bay ve Bayan Kim'in tatlı atışmalarını Taehyung bölmüştü. "Jeongguk'u bunun için mi çağırdınız yani? Karşısında atışmak için mi?"

Aramızdaki buzları erittiğimizi düşünüyordum. O da benim gibi düşünüyor olmalı ki masanın altından tuttuğu elimde parmaklarını gezdirerek kulağıma doğru eğilmişti. "Odama mı geçsek?"

Fısıldayarak konuşmuştu fakat hemen karşımdaki Bayam Kim bunu duyarak hızla ileri atılmış ve bunu reddetmişti.

"Hayır efendim, odana falan geçemezsiniz!"

"Anne!" Taehyung ağlar gibi birkaç ses çıkarıp kafasını sandalyenin sırt kısmına doğru yatırdığında bu sevimliliği karşısında kıkırdamadan edememiştim.

"Sizinle ciddi bir konu konuşmak istiyoruz." Bay Kim gülümseyerek konuşsa bile sesi istemsizce oturduğum yerde gerilmeme neden olmuştu.

Taehyunf ile dönüp birbirimize baktığımızda 'bilmiyorum' dercesine omuz silkmiş alt dudağını aşağıya doğru sarkıtmıştı. Tekrardan karşımızda oturan ailesine döndüğümüzde Bayan Kim ellerini çenesinin altında birleştirerek ikimizle de sırasıyla göz teması kurmuştu.

"Ne zaman mühürleniyorsunuz?"

Ani gelen soru karşısında öksürük krizine girerken kurdumun içimdeki kahkahalarını duyuyordum. Fakat ne alakaydı şu anda sorulan soru?

Taehyung masanın üzerinde duran suyumu bana uzattığımda bardağı kavrayıp birkaç yudum içmiştim.

"Utandı sanırım." Gülümseyerek konuşan Bayan Kim'e karşı şok içinde bakarken şu an ortamda dönen hiçbir şeyi anlayamıyordum.

Taehyung elini alnına vurduğunda bu sefer ona dönmüştüm. Kaçırdığı bakışları ben hariç her yerde gezinirken Bay Kim tekrar konuşmuştu.

"Taehyung kurtlarınızın mühür-"

"Tamam tamam yeter bu kadar!"

Ellerini iki yana hızla sallarken babasının sözünü kestiğinde ne kadar gergin olduğu yaydığı toprak kokusundan anlaşılıyordu. Öksürmekten kızarmış yüzüm ile tekrar alfaya bakarken o ise hala bana bakmıyordu.

"Baba onun bundan haberi yoktu daha."

Bu durumdan haberimin olmadığını sanması gülmek istememe neden olsa da kendimi tutarak bunu engellemiştim. Çünkü bende onun haberi yok sanıyordum.

"Nasıl haberi yok?" Bayan Kim araya girdiğinde Taehyung stresle saçlarına eli atarak çekiştirmişti. "Ama sen kasabaya dönerken onunla mühürlenmek istediğini söylemiştin. Bende sandım ki-"

"Anne sus artık." Mırıltıyı andıran sesi annesini sustursa da benim gözlerim mümkünmüş gibi daha fazla açılmıştı.

"Tahmin edeyim, bundan da haberi yoktu." Bay Kim'in söylediği şeyi sadece kafasını sallayarak onayladığında "Evet, yoktu." demişti.

Pekala bu gece daha ne kadar şok geçirecektim bilmiyordum. Kurdum duydukları ile mutluluktan uçarken feromon yaymamak için kendimi zor tutuyordum.

"Biz şimdi ortalığı biraz karıştırdık sanırım." Hala hiçbir şey demeden olan biteni izlerken gerginlikle gözümün önüne düşen bir tutamı geriye doğru ittirmiştim. Dudaklarımı dişlemekten artık acımaya başlamışlardı.

"Biz biraz yalnız kalsak iyi olacak sanırım." Taehyung elinden tutarak beni kaldırdığında kimsenin bir şey demesine fırsat vermeden odasına doğru sürüklemişti beni.

Kapıyı kapatarak odanın ortasında dururken ben ise duyduklarım ile bayağı bir keyiflenmiş ve kendimi yatağına doğru sırt üstü bırakmıştım.

"Kurtlarınızın mühürlendiğini biliyor muydun?"

Sonunda benimle göz teması kurduğunda kafasını sallayarak onaylamıştı beni. Yüzüme yerleşen sırıtmaya anlamsız gözlerle bakarken dirseklerim üzerinde doğrularak konuşmuştum.

"Bende biliyordum."

"Sende mi biliyordun?" Kalkan kaşları ve büyüyen gözleri ile verdiği tepki kıkırdamama sebep olurken kafamla onaylamıştım onu.

"Biliyordum, dün öğrendim."

Kaşları çatılırken "Ve kızmadın mı?" diye sorduğunda göz devirmiştim.

"Kızmış gibi miyim Taehyung?"

Elini saçlarında daldırırken derin bir of çekmişti. "Ne bileyim Jeongguk ya, senin sağın solun belli olmuyor."

"Sende iyice dengesiz yaptın beni. Sana kırgın olduğum için öyleydi ama şimdi kırgın değilim."

"Değil misin?"

Kafamı iki yana salladım. "Tch, değilim."

Birkaç adımda dibimde biterek kollarını iki yanıma koymuş ve üzerime doğru eğilmişti. Yakınlığından ötürü nefesim teklediğinde ise kıkırdamıştı. Biraz daha doğrularak bende ona yaklaştığımda ise "O zaman bir öpücüğü hak ettin." diye fısıldamıştı.

Fısıltısı karnımda kasılmalara neden olurken biraz daha eğilmiş ve birleştirmişti kırmızılıklarımızı. Ufak bir titreme ikimizinde vücudundan geçtiğinde bir elim ensesine tutunmuştu. Sonunda dudaklarını oynatarak ince üst dudağımı kavradığında biraz daha öne doğru eğilmişti. Alt dudağını emerek dilimi üzerinde gezdirdiğimde inlemesi ile biraz daha kendime doğru çekmiştim onu.

Ancak böyle olmayacağını anlamış olmalı ki dudaklarımızı ayırarak yatağa oturmuş ve kolumdan tutarak kucağına doğru çekmişti bedenimi. Dudaklarımdan ufak bir gülüş kaçarken o da benim gibi gülmüş ve yanağıma bir öpücük bırakmıştı. Yanağından çeneme doğru evrilen yavaş öpücükleri ve etrafa yaydığı feromonlar bebi mayıştırırken aniden kapının çalınması ile yerimde sıçararken kendimi hızla yatağın boş tarafına atmıştım.

"Ya sabır." diye dişlerinin arasından mırıldanması komik gelse de gülmemek için dudaklarımı dişlemiştim.

"Efendim?" diye kapıya doğru seslendiğinde Bayan Kim'in sesi duyulmuştu.

"Taehyung, biz çıkıyoruz. Siz rahat rahat konuşabilirsiniz."

Taehyung yüzündeki sırıtmayla bana dönüp göz kırptığında yanaklarıma doğru toplanan kanı hissetmiştim. Alt dudağım üst dişlerimin hapsi olurken yerimde kıpırdanmıştım. Kapıya doğru tekrar "Tamam." diye bağırmış ardından ise hızla bana dönmüştü.

Yüzündeki sırıtış hala yerini korurken "Nerde kalmıştık?" diyerek yatağa doğru ilerlemişti. Alfasının heyecanını içimde hissederken gülmek istemiştim. Resmen benim omegamdan bir farkı yoktu.

Tekrar üzerime doğru eğildikten sonra yatağa yatmamı sağlamış ve üzerimde konumlanmıştı. Hiç beklemeden dudaklarımızı birleştirmesi gülümsemek istememe neden olmuştu.

Biz o kadar zaman boyunca hasret kalmıştık ki birbirimize ayrı geçirdiğimiz her an için pişman hissediyordum. Gitmesinin mantıklı bir nedeni vardı, artık biliyordum ve içim daha rahattı.

Bacaklarımı beline dolarken bir elim saçlarına çıkarak avuçlarımın arasına hapsetmişti dalgalı tutamlarını. Çekiştirmem ile inlediğinde dudaklarının üzerine doğru gülümsemem ile geri çekilmiş ve havalanmış kaşları ile bakmıştı bana. Hızla inip kalkan göğsü ve kızarmış yanakları kıkırdamama neden olduğunda bu sefer eğilmiş ve çeneme bir öpücük bırakmıştı.

Aşağıya, boynuma doğru yol alan dudakları tam mühür yerimin üzerinde durduğunda ise nefesim teklemişti. İkimizde hareketsizce dururken ufak ve yumuşak bir öpücük bırakmıştı. Kafamı geriye doğru atarak ona alan açtığımda ise tekrar öpmüş ardından dişleri arasına alarak çekiştirmişti derimi. Ufak bir inilti dudaklarım arasından firar ederken o ise durmamış ve ısırdığı yerde bu sefer dilini gezdirmişti.

Kalbim çıkacakmış gibi hızla atarken boynundaki kolum sıklaşmış diğeri ise saçlarında gezinmeye devam etmişti.

"Burası benim." diye fısıldadığında ise tüm tüylerim diken diken olmuştu. Burnumdan aldığım nefesler yetmiyor gibiydi. Öyleki kurdum daha fazlası için içimde baskı yapıyordu. Etrafa yaydığı davetkar feromonlar alfayı etkiliyordu. Alfanın yaydığı feromonlar ise tam bir sarhoş gibi hissetmeme neden oluyordu.

Aynı yeri birkaç kez daha öptüğünde bu sefer kendine başka bir nokta seçerek aynı şeyleri oraya yapmıştı. Kalçam havalanarak ön kısmımı ona doğru sürttüğümde ise ikimizden de yüksek sesli bir inleme dökülmüştü.

"Siktir!" diye mırıldandım. Saçlarından çekiştirerek kafasını kaldırdığımda dudaklarımızı tekrar birleştirerek bizi derin bir öpücüğün içine doğru çekmiştim.

Dudaklarımı emiyor yetmiyormuş gibi ısırıyordu ve ben kendi dudaklarımdan ağzıma dolan metalik kan tadını hissedebiliyordum. Ancak acı yoktu şu an. Tüm bunlardan o kadar zevk alıyordum ki belli bir ritimle kendini ona sürtmekten çekinmiyordum.

Ancak birden aklıma ailesinin dedikleri geldiğinde geri çekilmiş ve şehvetli öpüşmemizi sonlandırmıştım. İkimizde hızlıca soluklanırken tekrar dudaklarıma doğru atılacakken saçlarından çekiştirerek onu engellemiş aynı zamanda inlemesine neden olmuştum.

Ufak bir sırıtış dudaklarıma yerleştiğinde gözleri orada birkaç saniye oyalanmış ardından gözlerime tırmanmıştı.

"Ne zamandır benimle mühürlenmeyi düşünüyorsun?"

Nefes nefese zorlukla konuştuğumda kaşları çatılmış ve gözleri düşündüğünü belli edercesine yatağın örtüsüne takılmıştı. "Çok uzun zamandır. Geldiğimde ilk yapacağım iş seninle bu konuyu konuşmak olacaktı."

"Eğer kasabayı tehdit etmeselerdi ve sen babanın zoruyla buradan ayrılmak zorunda kalmasaydın, belki de şu an mühürlenmiştik."

Kafasını sallayarak hızla beni onayladığında yükselerek burnunun ucundaki benden öpmüştüm onu.

"Keşke o zaman anlatsaydım sana bu durumu fakat o an olaylar o şekilde gelişti işte. Babam gitmemiz gerektiğini söylediğinde karşı koyamadım işte."

"Yine de şu an beraber olduğumuz için mutluyum."

Gülümsediğinde gülümsemiştim.

"Bende mutluyum."

Tekrar dudaklarımızı birleştirmişti ancak ona kısa bir öpücük vererek tekrar geri çekilmiştim.

"Taehyung..." demiştim içimde heyecanla koşturan kurdumu umursamadan. Eğer şimdi söylemesem bir daha ne zaman bu kadar açık sözlü olabilirdim bilmiyordum. Bu yüzden ne olacağını umursamadan pat diye söyledim.

"Mühürlenelim."

Nasıl gidiyor sizce hikaye?

Yazılma tarihi: 25.05.21
Yayınlanma tarihi: 29.06.21

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

459K 62.1K 53
Jeongguk alfa olmayı arzulayan bir omega, Taehyung ise alfalık hakkında hiçbir fikri olmamasına rağmen krallığın gelecekteki varisiydi. . *omegaverse...
121K 13.9K 47
Jeon Jungkook eski sevgilisini kazanmak için uğraşan takıntılı bir adamdı. Kim Taehyung ise en yakın arkadaşını Jeon Jungkook'tan uzak tutmak için h...
11.9M 580K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
802K 65.5K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...