Görücü Usulü ✔

By rumeyscim

238K 7.9K 1.3K

Her rengin bir anlamı olduğunu biliyor muydunuz? Mesela mavi; Sadakat demekmiş. Sadakati temsil edermiş. Mor... More

G.U|BÖLÜM 1
G.U| BÖLÜM 2
G.U|BÖLÜM 3
G.U|BÖLÜM 4
G.U|BÖLÜM 5
G.U|BÖLÜM 6
G.U|BÖLÜM 7
G.U|BÖLÜM 8
G.U|BÖLÜM 9
G.U|BÖLÜM 10
G.U|BÖLÜM 11
G.U|BÖLÜM 12
G.U|BÖLÜM 13
G.U| BÖLÜM 14
G.U|BÖLÜM 15
G.U|BÖLÜM 16
G.U|BÖLÜM 17
G.U|BÖLÜM 18
G.U|BÖLÜM 19
G.U| BÖLÜM 20
Kitap Kapağı Seçme Şeysisi
G.U| BÖLÜM 21
G.U| BÖLÜM 23
FİNAL
Buradan Son Söz

G.U|BÖLÜM 22

5.4K 223 86
By rumeyscim

"Uno" 

"Ya yeter gerizekalı biz oynayamıyoruz burda." 

"Yenge bu oyun böyle. Mızıkçılık yapcaksan oynamayalım."

"Aptal +21 Kitlediniz bana. Hepiniz elinizdeki artıları üstümde kullandınız."  Batuhan kahkaha atarken beni kendine çekip saçlarımın arasına öpücük kondurdu.

"Ya Batuhan bir şey söyle şu Utku bozuntusuna."

"Abime şikayet edersen işler kızışır." Kafamı Sena'ya çevirip ona şikayet edecekken ağladığını gördüm. Batuhan'ın kolunun altından çıkıp ona yaklaştım. 

"Kuzum noldu. Ağrın falan mı var ?" Burnunu çekip kafasını iki yana salladı.

"Sadece çok güzelsiniz."

"Utku'yla ben mi?"

"Yok gerizekalı. Batuhan'la." 

"Ha sen onu diyorsun." Gülüşünü büyütürken başını salladı. Galiba artık konuşmamız gereken bir konu vardı. Sena'nın hamile olduğunu öğreneli 2 gün olmuştu. Yanımdan ayırmıyor tek kalmasına izin vermiyordum. Kötü bir karar vermesinden ya da düşmesinden falan korkuyordum.

"Sena."

"Efendim."

"Doktora gittin mi? Sağlık durumu için." Başını olumsuz anlamda iki yana saalarken başımı yere eğdim. Tekrar başımı kaldırıp odadakilere baktım. Yusuf ve Leyla yoktu. Leyla hala özür dilememişti. Yusuf'ta bebeğin babasını arıyordu. 

"Utku Leyla'dan haberin var mı?"

"Hastanede olduğunu söylemişti yenge."

"Çağır akşama buraya gelsin. Sena sen de bizim hastaneden Tuğçe Hanım'ı ara. Randevu al." İkiside başını sallarken masanın üzerinde ki kartları toparladım. Kutusuna yerleştirip kaldırırken akşama ne yapacağımı düşünüyordum. Ya da Sena'nın bebeğinin babasını. Mutfağa geçtiğimde dolaptan malzemeleri çıkarken kulağında telefonu tutarak Batuhan gelmişti. Bana gergin bir gülümseme bahşedip yanımdan balkona geçtiğinde kendimi durduramayıp arkasından ilerlemiştim. Kendimi camın yanında ki duvara yaslayıp konuşmayı duymaya çalışıyordum. 

Ne yapıyorsun Ece. 

Kocam sonuçta dinleyebilirim bence

Ece saçmalama 

Bi sus iç ses 

"Yusuf yine saçmalıyorsun. Söyleyince eline geçecek. Ben sakladığım için çok mu mutluyum sanıyorsun."

Yusuf'un ne dediğini duymuyorsum ama hoş şeyler söylemediği kesindi.

"Eline ne geçecek Yusuf. Karşısına çıkıp ben senin abinim. Senin baban piçin tekiymiş. Sena'nın annesiyle yatmış. Senin annen de aslında benim annemmiş. Seni babamdan kaçırmış. Söylememiş falan mı ?"

"..."

"Dangalak herif Ece boynuna atlar falan mı sanıyorsun ? Abi deyip seni bağrına basar mı sanıyorsun."

"..."

"Sikerim dayanamamanı Yusuf. Öğrenince ne seni ne de beni affetmeyecek söylemedik diye. Ben bunu geciktirmeye çalıştıkça sen yakınlaştırıyorsun aptal herif."

"..."

"Yusuf yeterince derdimiz yokmuş gibi. Vaniteso'nun Sena'nın bebeğinin babası olduğunu bile söyleyemedim ben daha."

"..."

"Yusuf kapat telefonu. Buraya gelince ebeni görene kadar sikmeyen ne olsun."

Batuhan telefonu kapatıp yüzünü sıvazlarken duyduğum şeyle kalbime bir ağırlık çökmüştü. Yusuf benim abim miydi?

Gözlerim dolarken ağzımı açıp tek kelime etmeye mecalim kalmamış gibiydi. Hangisine üzülmeliydim ki ben şuan ? 

Rus mafyanın yeğenimin babası olmasına mı, kimsem yok diye gezerken ortaya abimin çıkmasına mı? Bunlar yetmezmiş gibi Sena? 

"Miray sen iyi misin ?" Bakışlarımı zorda olsa Batuhan'a çevirirken ne zaman yanıma geldiğini sorgulayamıyordum bile. Yüzüne bakınca benden sakladığı şeylerin ağırlığı tekrar yüreğime çökmüş göz yaşlarımı durduramamıştım. 

"Sakladın mı gerçekten bunları benden ?" 

"Neleri ?"

"Bir de anlamıyormuş gibi davranıyorsun. Yusuf'un abim olduğunu. Sena'nın bebeğinin babasını. Babamın yaptıklarını ve belkide daha fazlasını." 

Batuhan'ın gözlerinde gördüğüm anlık üzüntü beni afallatırken toparlamıştı.

"Anlatacaktım, anlatmalıydım gibi kelimelerin hangisi değiştirir gerçekleri inan bilmiyorum. Ama ben yapamazdım Miray'ım. Gelip sana altından kalkamayacağın şeyler söyleyemezdim. Senin çöküşünü izleyemezdim."

Yaslandığım duvardan kendimi çekerken göz yaşımı sildim. 

"Ne var biliyor musun ? Tercih hakkı sunmadın bana. Ne evlenirken ne de şimdi. Yusuf'a abi demek ister miyim bana bırakmadın. Babamın karşısına geçip hesap sormak ister miydim bunu da bana sormadın. Sen hiçbir şeyi bana bırakmadın. Sen bu kadarsın. Adıma kararlar veren benim hayatımı benden saklayan insanın tekisin. Ben sana güvendim. Kimsem yokken boşluktayken sana tutundum. Lan ben en ufak rüzgarda savrulurken kalbimin ortasına fırtına bıraktın." 

Islanan yanaklarımı elimin tersiyle kurularken bağırmalarıma gelen Sena ve Utku ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. Batuhan'ın önünden geçip Utku'nun önünde durmuştum.

"Sen de biliyordun değil mi ? En başından beri her haltı biliyordun. Biricik abine ihanet edemedin ama yenge dediğin insanın bir yalanı gerçekmiş gibi yaşamasına izin verdin."

Utku kastettiğim şeyi anladığında başını önüne eğmişti. 

"Hepiniz benim kendi hayatıma müdahale etmemi engelleyecek kadar adi insanlarsınız. Hepinizden nefret ediyorum."

Tam geçip gidecekken aklıma gelen şeyle Sena'ya döndüm. 

"Herkes saklar ama ben saklayamam Sena. Bebeğinin babası Rus bir mafya. Gerçek adını bilmiyorum. Lakabı Vaniteso." 

Sena gözlerimin içine bakıp gerçeği sindirmeye çalışırken ordan çıkıp üst kata yöneldim. Arkamdan gelen adım sesleriyle koşar adım üst kata çıkıp kapıyı kapattığımda geçen bir kaç saniyenin ardından kapı tekrar açılmıştı. 

"Ne oldu sen Sena'ya bu bilgiyi verince. Gidip konuşmak isterse o adamla ne olacak ?" Aniden bağırmasıyla üzerine doğru yürüyüp işaret parmağımı yüzüne doğrulttum.

"Bağırma bana Batuhan. Yoksa çok kötü olur."

"Hah güldürme beni Ece. Ne olacakmış."

"Çeker giderim tutamazsında."

"Beni bununla mı tehdit ediyorsun?"  Başımı salladığımda gözlerini kısıp ciddiyetimi sorgulamıştı.

"Çek git o zaman. On dakikan var. Yoksa ikinci bir emre kadar bu odadan çıkamazsın." Söylediği şey kulaklarımdan zihnime girmiş ama algılama işlemini hala gerçekleştirememiştim. O halde gidebilirdim değil mi ? 

Hızlı adımlarla karşı odadan mor bavulu alıp geldim. Elime geçen bir kaç parça kıyafeti bavula teperken cüzdanımı, telefonumu ve pasaportumu kol çantama atmıştım. Batuhan hareketlerimi takip ederken yapmayacağımı düşünüyor gibiydi. Dolaptan aldığım trençkotumu üzerime geçirirken spor ayakkabılarımı giyip bavulumu ve çantamı almıştım. Batuhan tek kaşını kaldırıp ciddi misin der gibi bakarken olabildiğince hızlı bir şekilde aşağıya inip bahçeye çıkmıştım. Arkamdan koşturup bana yetişen Utku elimdeki bavula bakıp gözlerini gözlerime kenetlemişti.

"Nereye gidiyorsun ?" Ben ona da kırgındım. Çok kırgındım. Hayata, kaderime kırgındım. Sorduğu soruyu es geçip korumaların bakışları eşliğinde bahçeden çıkmıştım. Bir kaç dakika kapının önünde beklerken içten içe gelip gitme demesini istiyordum. Kim istemezdi ki ?

Ana caddeye kadar inip taksi çevirmeye karar verip önümdeki yoldan minik adımlarla geçmeye başladım. Git demişti gitmiştim. Ne o kal demişti ne de ben kalayım demiştim. Özür dilemesi gereken o değil miydi halbuki ? O değil miydi benden ailemle ilgili gerçeği saklayan?

Bir kez bile geri bakmadın Ece

Ben ona güvendim, ben kimseyi kalbimin kapısına dahi yaklaştırmazken onu içeri aldım. Ama hata benim. Hep benimdi. En başından beri.

Baban seni sevmezken ona katlanırkende hata senindi.

Evlen dediğinde ses çıkarmadan evlenirkende.

Peki o Sena'ya sarılıp seni geride bırakırken bu dünyaya gelmenin senin suçun olmadığını söyledi mi kendine ?

Ya da Batuhan git derken nereye gider diye bir an olsun geçirdi mi içinden ?

Sorma iç ses cevap veremem. Sorma bana beni yaralayan soruları. Sorma açma yaralarımı.

İç sesimle savaşarak ana caddeye inmiştim. Yoldan geçen bir taksiyi durdurup bagajı açmasını beklerken zihnimde bi sonraki adıma veriyordum. Taksici bavulu yerleştirdiğinde arka koltuğa yerleşip hareket etmeyi bekledim.

"Önce bankaya, sonra da hava alanına gidelim lütfen."

Taksici başını hafif hafif sallarken aklıma gelen şeyle duraksadım. Sena'yı burda bırakamazdım. Gözlerimi kapatıp ciğerlerime sıkıntılı bir nefes çektim.

"Önce bankaya daha sonra Erdinç Otele gidelim lütfen."

Bir kez daha onaylanırken bu sefer kararlıydım. Kendime kimsenin sızamayacağı benim adıma kararlar veremeyeceği yepyeni bir sayfa açacaktım. Tabi önce kalbimdeki ağrıdan kurtulmam gerekiyordu.

Bunca yıllık cerrahsın bir ağrıyı mı dindiremeyeceksin

Hadi ya beceremezsem?

Continue Reading

You'll Also Like

130K 4K 45
İZMİR... Üç,dört apartmandan oluşan bir küçük marketi olan İzmir'in en ücra köşesindeki mahalle. Cinayet, uyuşturucu satımı, taciz ve daha bir çok il...
3.5K 245 47
İlk karşılaşma bir aşktı. Peki ya ikincisi??
31.5K 1.3K 31
~TAMAMLANDI~ Melissa Vargas'ı kim sevmez ki. Peki ya takım arkadaşıyla aralarında bir şey olsaydı bu nasıl olurdu? !! Hanzeh içerir !!
429K 23.1K 25
"Ordan bakınca aldırış ediyor gibi mi gözüküyorum komutan bey?" Bakışlarını gözlerimin içine dikti "Burdan bakınca nasıl gözüktüğünü anlatmaya kelim...